Şimdi Ara

ENVER PAŞAYA ÖZÜR BORCU (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
140
Cevap
0
Favori
4.547
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Bazı liberal aydınlar son dönemde konuyu İttihatçılar ve Kemalistlerle hesaplaşma noktasına getirmek istemektedir.
    Oysa bilinir ki, İttihatçılar ve Kemalistlerin ayrı yönleri çoktur.
    Ama ısrarla, sistematik bir şekilde aynı/benzer gösterilmeye çalışmaktadırlar. Neden?
    Aslında mesele salt bizim topraklara özgü değildir. Küreselleşmeyle ilgilidir.

    Ülkemizde her yeni gibi görünen “düşünce”, ne hikmetse önce Batı’da doğar, sonra bizim “tercüme yazarlarımız” tarafından ülkemize ulaştırılır.
    Bugün fikir hayatımızda estirilen “düşünce terörü”nün benzerini Fransızlar da yaşadı.
    20 yıl önce Fransa’da 1789 ihtilalinin 200. yılı nedeniyle sert tartışmalar oldu. Sözde tartışmanın özü, “despotizme karşı demokrasi’ydi!
    “Demokrasi”den ne kastedildiği muğlak olsa da, “despotizmin” ne olduğu belliydi; Jakobenizm!
    Bir siyasal hareket hangi koşullarda doğmuş, nasıl örgütlenmiş ve neyi hedeflemiş gibi soruların tartışılması gerekirken, aynı Türkiye’de olduğu gibi

    Fransa’da da, devrimlere karşı toptan bir karalama kampanyası başlatıldı.

    Bunun öncüleri ABD’li neo conlar ve onların takipçileri Avrupalı liberaller ile yeni solculardı.

    Bugün bizde Enver Paşalar, Mustafa Kemaller nasıl yerin dibine batırılmak isteniyorsa; dün Fransa’da Robespierre, Danton, Marat da, tarihi referanslar aranmadan, sadece ideolojik sloganlara indirgenerek karalamalara maruz bırakıldı.

    20 yıl önce Fransız medyasında ne varsa bugün Türkiye medyasında o tartışma var! Maksat aynı; “demokrasi” sözcüğüne sığınarak, tarihsel birikimler konusunda sürekli demagoji yapmak. Kafaları karıştırarak devrimci ruhu öldürmek. Başkaldırma düşüncesini yok etmek. Tarihte gelinen son noktanın, neo liberalizm olduğunu beyinlere şırınga etmek!

    Bu nedenle neo liberaller, jakobenliği şiddet kullanarak kurulmuş tüm keyfi diktatörlüklerin adı haline getiriveriyor. “Saddam da cumhuriyetçiydi” sözünün nereden çıktığını sanıyorsunuz?

    Amaç belli; aydınlanma idealleri unutturulmak isteniyor. Jakobenlerin baş sloganı “cumhuriyetçilik” bu nedenle hedef alınıyor. Türkiye’deki Cumhuriyet mitinglerinin suç haline getirilmesi çabası bunun sonucudur.

    Muhalefet edenlerin “darbeci” gösterilmeleri bunun sonucudur.

    Ve bu nedenledir ki, bugün jakoben/devrimci/cumhuriyetçi olduğunu söylemek hayli cesur olmayı gerektirmektedir.

    Soner Yalçın




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    ................

    Amaç belli; aydınlanma idealleri unutturulmak isteniyor. Jakobenlerin baş sloganı “cumhuriyetçilik” bu nedenle hedef alınıyor. Türkiye’deki Cumhuriyet mitinglerinin suç haline getirilmesi çabası bunun sonucudur.

    Muhalefet edenlerin “darbeci” gösterilmeleri bunun sonucudur.

    Ve bu nedenledir ki, bugün jakoben/devrimci/cumhuriyetçi olduğunu söylemek hayli cesur olmayı gerektirmektedir.

    Soner Yalçın




    Az önce bu mesajınıza verdiğim cevabı sindiremeyen sinsiler şikayet edip sildirmişler. Gelelim aynı gerçekleri tekrar hatırlatmaya:

    1- SONER YALÇIN ABD çıkarlarına hizmet eden biri değilmidir, öyledir. " Made by Doğan " orjinli biridir.
    2- CUMHURİYET MİTİNGLERİ denen talihsiz mitingleri düzenleyen ve iyi niyetli insanları sokaklara dökenler ne yazıkki başka amaçlara hizmet etmektedirler.
    3- Bu mitingleri düzenleyen 3 büyük kuruluştan en küçüğünün ve yan kuruluşunun " PKK lı öğrencilere burs vermek, halkımızı yanlış şekilde yönlendirmek, Amerikan misyoneri BORD heyetine bağlı Amerikan Kolejleri açmak " gibi eylemleri yaptığını söylesem ne derdiniz?

    Ey Türk!!! Titre ve kendine gel!




  • lehrer35 nedense sizin yorumlarınıza verdiğim yanıtlar sürekli siliniyor. Sürekli yanıtlanmıyor. Ya da yanıtlaNAMIYOR. Ama siliniyor. Bu bir tesadüf mü?
  • enver beye özür borcum filan yok..bakın enver bey diyorum çünkü sadece yarbaylığa kadar kendi hakkıyla rütbe atlamıştır..daha sonra babıali baskını oldu ve enver durup dururken mirliva oldu..her neyse birisi çıkmış 90.000 değil 30.000 asker şehit oldu diyor..peki geri kalan bilmemkaç asker nerde? neden direnmediler sarıkamış olayından sonra neden rahat rahat ilerledi ruslar? enver bey sadece iktidar tutkusu içerisindedir..milliyetçi falan değildir..ermeniler gel başımıza geç dese kabul eder..aynı zamanda çok egoist biridir..sanırım ilkokuldan beri anlatılan çanakkale savaşının kazanılmasını kendine maletmesi olayını bilmeyeniniz yoktur..
  • İttihatçılar yönetimi ele geçirdikten sonra (1913) Enver beye kısa sürede 4 rütbe birden atlatarak PAŞA ünvanı verdiler. Kıyak emeklilik kıyak rütbelilik.
    quote:

    Orjinalden alıntı: _LoRDi_

    enver beye özür borcum filan yok..bakın enver bey diyorum çünkü sadece yarbaylığa kadar kendi hakkıyla rütbe atlamıştır..daha sonra babıali baskını oldu ve enver durup dururken mirliva oldu..her neyse birisi çıkmış 90.000 değil 30.000 asker şehit oldu diyor..peki geri kalan bilmemkaç asker nerde? neden direnmediler sarıkamış olayından sonra neden rahat rahat ilerledi ruslar? enver bey sadece iktidar tutkusu içerisindedir..milliyetçi falan değildir..ermeniler gel başımıza geç dese kabul eder..aynı zamanda çok egoist biridir..sanırım ilkokuldan beri anlatılan çanakkale savaşının kazanılmasını kendine maletmesi olayını bilmeyeniniz yoktur..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: ÇakırEfe

    lehrer35 nedense sizin yorumlarınıza verdiğim yanıtlar sürekli siliniyor. Sürekli yanıtlanmıyor. Ya da yanıtlaNAMIYOR. Ama siliniyor. Bu bir tesadüf mü?


    Yazdıklarınız yanıtlanmaya değerse yanıtlanır. Kendi dar algısı içinde, biat kültürü ürünü, salt haksız yaftalamalara yanıt beklemekte neyin nesi?
    Bana ne kimin ne olduğundan? Yazı benim düşüncelerimi desteklediği için alıntı yaptım. Ayrıca; yazar da sizin buraya bazen referans olarak aldığınız kişilere ilkelilik ve bilgide bir kaç yüz basar. Yazıları yazdığı yere bağlı değildir. Galiba sizinkilerle karıştırdınız.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: ÇakırEfe

    lehrer35 nedense sizin yorumlarınıza verdiğim yanıtlar sürekli siliniyor. Sürekli yanıtlanmıyor. Ya da yanıtlaNAMIYOR. Ama siliniyor. Bu bir tesadüf mü?


    Yazdıklarınız yanıtlanmaya değerse yanıtlanır. Kendi dar algısı içinde, biat kültürü ürünü, salt haksız yaftalamalara yanıt beklemekte neyin nesi?
    Bana ne kimin ne olduğundan? Yazı benim düşüncelerimi desteklediği için alıntı yaptım. Ayrıca; yazar da sizin buraya bazen referans olarak aldığınız kişilere ilkelilik ve bilgide bir kaç yüz basar. Yazıları yazdığı yere bağlı değildir. Galiba sizinkilerle karıştırdınız.




    Yanıtlamakta zorlandığınız yorumların sildirilmesi de ayrı bir merak konusu. SONER YALÇIN için yazıları yazdığı yere bağlı değildir demeniz ise tam bir ironi.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: _LoRDi_

    enver beye özür borcum filan yok..bakın enver bey diyorum çünkü sadece yarbaylığa kadar kendi hakkıyla rütbe atlamıştır..daha sonra babıali baskını oldu ve enver durup dururken mirliva oldu..her neyse birisi çıkmış 90.000 değil 30.000 asker şehit oldu diyor..peki geri kalan bilmemkaç asker nerde? neden direnmediler sarıkamış olayından sonra neden rahat rahat ilerledi ruslar? enver bey sadece iktidar tutkusu içerisindedir..milliyetçi falan değildir..ermeniler gel başımıza geç dese kabul eder..aynı zamanda çok egoist biridir..sanırım ilkokuldan beri anlatılan çanakkale savaşının kazanılmasını kendine maletmesi olayını bilmeyeniniz yoktur..


    Makedonya Genel Müfettişliği ve Berlin Ateşemiliterliği gibi görevlerde bulundu. 31 Mart olayında Hareket Ordusuna katıldı. İşkodra mutasarrıfı ve cephe komutanı olarak İtalyan saldırısına başarıyla karşı koyan Enver Paşa, 1912'de yarbay oldu.

    23 Ocak 1913'te İttihat ve Terakki tarafından düzenlenen Babıali Baskınına katıldı. Yakup Cemil ile birlikte Sadrazam Kamil Paşa'nın istifasını sağladı. Böylece İttihat ve Terakki Cemiyetinin askeri darbe ile iktidarı ele geçirmesinden sonra, İkinci Balkan Savaşı sırasında Edirne'nin ve Kırklareli'nin kurtarılmasında önemli rol oynadı. Bu başarısından sonra albaylığa ardından da tuğgeneralliğe yükselen Enver Paşa, Padişah'ın torunu Naciye Sultan ile evlendikten sonra 1914'te 33 yaşında Sait Halim Paşa hükümetinde Harbiye Nazırı oldu.

    Diğeride 4 rütbe demiş. Normal bir şey, ha bir ha dört. Pireyi deve yapmak şanlarındandır.

    Kayıplara gelince;

    Büyük ümitlerle girişilen Sarıkamış çevirme saldırısı üç hafta kadar sürmüş ve büyük kayıplarla sonuçlanmıştır. Enver Paşa, lakonik bir sözle bu olayı şöyle anlatmıştır: "Gittik, gördük, saldırdık, geri döndük". Doğru, fakat ne bahasına! 3. Ordu'nun kahramanlıkları, Ruslardan çok yüksekti. Fakat kara kışın karşısında mevcudunun yarısını (70-80 bin kişi), toplarıyla silah ve taşıt araçlarının da yarısından fazlasını kaybetmişti. IX. Kolordu Komutanı ve karargâhı esir düşmüştü. Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa tifüse yakalanmış, sonra da ölmüştü. Enver Paşa'ya gelince, geri çekilme sırasında bir aralık büyük bir bunalım geçirmiş, Türk ulusundan özür dileyen vasiyetnamesini yazarak intihar etmeye karar vermişti. Talat Paşa'nın etkisiyle ve zorlukla bu fikrinden vazgeçirilmişti. Ordunun nesnel ve moral kayıplarına, savaşılan bölgenin Türk ve Müslüman halkının kayıplarını da eklemek gerekir: Birçok köy savaş kuralları gereği yakılmış veya harap edilmiştir. Halk Rusların ve en çok Ermenilerin zulmünden korkarak varını yoğunu bırakıp, Erzurum doğrultusunda göç etmeye koyulmuştur.

    Bu trajedi niteliğini taşıyan görüntüsüne rağmen Sarıkamış Savaşı, Balkan Savaşlarından ayrı bir ruh ile yönetilmiş ve yapılmıştır. Gençleştirilmiş olan komutanlar ve subaylar, yüksek bir disiplin ve vatanseverlik duygusu ile savaşmışlardı. Erlerde, birçok olumsuz olay dışında, bin bir güçlük ve yoksulluğa rağmen, ulusal bir savaş yaptıklarının bilinci ile görevlerini yerine getirmişlerdi. Sarıkamış Savaşı'nın olumlu sayılabilecek bir sonucu da nasıl olsa Osmanlılara karşı günün birinde saldırıya geçecek olan Rus Kafkas Ordusunu yıpratmış olması (30.000 kayıp) ve bu cephedeki saldırıların gerçekleştirilmesi olmuştur.

    http://www.ttk.org.tr/index.php?Page=Sayfa&No=155
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • ittihatçılar hitlerin düşüncesine yakın belki de ilham olmuş adamlardır.
    son 90 yılda ülkedeki tüm komplolarda, darbelerde, siyasi cinayetlerde bu akımın izleri vardır.
    çok şükür artık insanlar resmi tarih tezleriyle kandırılacak kadar koyun değil.
    90.000 askeri kırdıran bir komutana özür dilemek bir yana lanet okumak ve teşhir etmek gerekir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Diğeride 4 rütbe diye atmış.
    Normal bir şey, ha bir ha dört. Pireyi deve yapmak şanlarındandır.

    Enver beyin yarbaylığını yeni aldıktan sonra çok kısa süre içerisinde önce albay, sonra tuğgeneral sonra da harbiye nazırlığı görevlerine yükseltildiğini bir yerde okumuştum @lehrer35. Yani yeni yarbaylığını alan bir subay 2 -3 yıl gibi çok kısa bir sürede +3 kademe birden yükseliyordu yanlış hatırlamıyorsam. Tarihler tam aklımda kalmaz fakat ben 1912 de yeni yarbay olup bir kademe yükselip 1915 'e gelmeden +3 kademe daha atlatılarak kısa sürede 4 kademe birden atladı diye biliyorum. Ama kesinlikle 1 kademe değil. Belki 3 kademe belki 4 ama 1 değil. Neyse ben bunun ayrıntısını kaynaklardan bulurum o sorun değil.

    Sorun olan sizin üslubunuz. SİZİ SAYGILI OLMAYA VE TERBİYEYE DAVET EDİYORUM @lehrer35. Ben sizin için " ....atmış, sallamış " gibi yakışıksız ifadeler kullansam Allah bilir hemen şikayet butonuna basardınız. Daha önce tarihi konularda sizin tutumunuzu da gördük. Tarihçi profesörleri hocadan saymadığınızı gördük. Yanıt vermeye değmeyecek derecede yanlı yorumlarınızı gördük. Birde çıkmış karşınızdaki insanlara ders verme hakkını kendinizde görüyorsunuz. Ben her şeye rağmen yazdıklarınızı okuyorum. Yanıtlamaya değer bulduklarımı yanıtlıyorum. Yanlış olduğunu düşündüğüm yorumları karşı tezlerle ve kaynaklarla yanıtlıyorum. Sizin gibi düzeysiz bir kelime kullanıp " ATMIŞ " demiyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ÇakırEfe -- 9 Mart 2009; 8:37:28 >




  • Buyrun. 1912 de yeni yarbay olan birisi önce albay sonra tuğgeneral sonra da 1914 yılı dolmadan harbiye nazırlığına yükseliyor. 33 yaşında bir harbiye nazırı. Ayrıca ablasının kocasını öldürecek kadar ileri gidebilen birisi. Herhalde bu adamın en çok sevilen özelliği eli kanlı bir devrimci olması.
    quote:

    1906'da binbaşı oldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti kadrosu içinde yer aldı. Padişah 2. Abdülhamit'e İttihat ve Terakki Cemiyeti hakkında raporlar düzenleyip gönderdiği gerekçesiyle ablasının kocası olan Selanik Merkez Komutanını 1908 yılında tabancayla katletti. II. Meşrutiyet'in ilan edilmesinde önemli rol oynadı. Makedonya Genel Müfettişliği ve Berlin Ateşemiliterliği gibi görevlerde bulundu. 31 Mart olayında Hareket Ordusuna katıldı. İşkodra mutasarrıfı ve cephe komutanı olarak İtalyan saldırısına başarıyla karşı koyan Enver Paşa, 1912'de yarbay oldu. 23 Ocak 1913'te İttihat ve Terakki tarafından düzenlenen Babıali Baskınına katıldı. Sadrazam Kamil Paşa'yı cemiyetin fedaileri ile birlikte makamında tabanca ile tehdit ederek istifasını sağladı. Böylece İttihat ve Terakki Cemiyetinin silah zoruyla iktidarı ele geçirmesinden sonra, Edirne'nin kurtarılmasında önemli rol oynadı. Bu başarısından sonra albaylığa ardından da tuğgeneralliğe yükselen Enver Paşa, Naciye Sultan ile evlendikten sonra 1914'te 33 yaşında Sait Halim Paşa hükümetinde Harbiye Nazırı oldu. Orduda bazı düzenlemeler yapan Enver Paşa, Fransız modeli yerine Alman stilini uyguladı. Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşına Almanların yanında katılmasında en etkin rolü oynayan kişiydi.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: ÇakırEfe

    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Diğeride 4 rütbe diye atmış.
    Normal bir şey, ha bir ha dört. Pireyi deve yapmak şanlarındandır.

    Enver beyin yarbaylığını yeni aldıktan sonra çok kısa süre içerisinde önce albay, sonra tuğgeneral sonra da harbiye nazırlığı görevlerine yükseltildiğini bir yerde okumuştum @lehrer35. Yani yeni yarbaylığını alan bir subay 2 -3 yıl gibi çok kısa bir sürede +3 kademe birden yükseliyordu yanlış hatırlamıyorsam. Tarihler tam aklımda kalmaz fakat ben 1912 de yeni yarbay olup bir kademe yükselip 1915 'e gelmeden +3 kademe daha atlatılarak kısa sürede 4 kademe birden atladı diye biliyorum. Ama kesinlikle 1 kademe değil. Belki 3 kademe belki 4 ama 1 değil. Neyse ben bunun ayrıntısını kaynaklardan bulurum o sorun değil.

    Sorun olan sizin üslubunuz. SİZİ SAYGILI OLMAYA VE TERBİYEYE DAVET EDİYORUM @lehrer35. Ben sizin için " ....atmış, sallamış " gibi yakışıksız ifadeler kullansam Allah bilir hemen şikayet butonuna basardınız. Daha önce tarihi konularda sizin tutumunuzu da gördük. Tarihçi profesörleri hocadan saymadığınızı gördük. Yanıt vermeye değmeyecek derecede yanlı yorumlarınızı gördük. Birde çıkmış karşınızdaki insanlara ders verme hakkını kendinizde görüyorsunuz. Ben her şeye rağmen yazdıklarınızı okuyorum. Yanıtlamaya değer bulduklarımı yanıtlıyorum. Yanlış olduğunu düşündüğüm yorumları karşı tezlerle ve kaynaklarla yanıtlıyorum. Sizin gibi düzeysiz bir kelime kullanıp " ATMIŞ " demiyorum.



    Okumuş olabilirsiniz. Ama bu okuduğunuz herşeyin doğru olduğunu göstermez. Zaten marazlar böyle atmasyon bilgilerle oluşturuluyor kafalarınızda.

    Konuya gelince; Osmanlı ordusunda yeniden yapılanma nedeniyle rütbe ve makamlarda belirli bir düzen yoktur. Osmanlı ordusunu 1883-1895 yılları arasında yeniden yapılandıran Von der Goltz Alman askeri yapılanmasını getirmeye çalışmış, ancak gerek III. Selimden beri gelen Fransız askeri sistemi gerekse Osmanlı'nın eski sisteminden gelen yapılanmalar sistemi iyice karmaşık hale getirmiştir. Yani ne Türk, ne Fransız ne de Alman askeri sistemi değil çorba bir yapı ortaya çıkmıştır. Bugünkü rütbe ve makamlar o zaman için geçerli değildir. Bugünkü rütbeler arasındaki 3 yıl beklemeyi gözönüne alıp o günde böyleydi sonucu çıkarılamaz. Enver Paşa yukarıda görmezden geldiğiniz Edirne ve Kırklareli savaşlarındaki başarısından dolayı Yarbaylıktan Mirlivalığa yükseltilmiştir. Bunu hak etmiştir. Hak etmeden aldığı rütbe(doğrusu buda söylenemez, zira adaletli bir yükselme sistemi yok!) sadece Mirlivalığın üst kademesidir. Bunuda hanedana damat olmasından dolayı almıştır. Hanedanın şanı düşmesin diye Damatlara paşa ünvanı verilirdi. Osmanlı'da Mirliva'nın üstündeki rütbe feriklik va paşalıktır.

    Yani haksız bir rütbe yükselmesi olmadığı, belki bir rütbe haksızlık yapıldığı söylenebilecek yerde 4 rütbe demek atmaktır, sıkılamaktır. Üstelik bu rütbeyi veren bizzat padişah. Harbiye Nazırlığı bir rütbe olmayıp siyasi bir makamdır ve Padişah tarafından bu göreve getirilmiştir. Siz bunu bile bilmeden rütbe diye mal etmeye çalışıyorsunuz.

    Kazım Karabekir paşa'nın rütbelerini yazalımki yazdıklarımızın doğruluğu daha net görülsün;
    27 Nisan 1912'de Binbaşı rütbesine yükseltildi.
    29 Kasım 1914'te "Üç Yıl Hazerî Kıdem Zammı" alarak; 9 Aralık 1914'te Yarbay rütbesine yükseltildi.
    14 Aralık 1915'te Miralay (Albay) rütbesine yükseltildi.
    "Alman Demir Salib Nişanı" alarak; 24 Nisan 1916'da Kut'ül Amara'yı kuşatmakta olan XVIII. Kolordu K. olarak görevlendirildi. Bu cephedeki başarılarından dolayı Kâzım Karabekir'e 8 Şubat 1917'de yeniden "Altın Muharebe Liyakat Madalyası" ve "İki Yıllık Kıdem Zammı" verildi.
    31 Ekim 1920'de Ferik rütbesi verildi.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Okumuş olabilirsiniz. Ama bu okuduğunuz herşeyin doğru olduğunu göstermez. Zaten marazlar böyle atmasyon bilgilerle oluşturuluyor kafalarınızda.

    Konuya gelince; Osmanlı ordusunda yeniden yapılanma nedeniyle rütbe ve makamlarda belirli bir düzen yoktur. Osmanlı ordusunu 1883-1895 yılları arasında yeniden yapılandıran Von der Goltz Alman askeri yapılanmasını getirmeye çalışmış, ancak gerek III. Selimden beri gelen Fransız askeri sistemi gerekse Osmanlı'nın eski sisteminden gelen yapılanmalar sistemi iyice karmaşık hale getirmiştir. Yani ne Türk, ne Fransız ne de Alman askeri sistemi değil çorba bir yapı ortaya çıkmıştır. Bugünkü rütbe ve makamlar o zaman için geçerli değildir. Bugünkü rütbeler arasındaki 3 yıl beklemeyi gözönüne alıp o günde böyleydi sonucu çıkarılamaz. Enver Paşa yukarıda görmezden geldiğiniz Edirne ve Kırklareli savaşlarındaki başarısından dolayı Yarbaylıktan Mirlivalığa yükseltilmiştir. Bunu hak etmiştir. Hak etmeden aldığı rütbe(doğrusu buda söylenemez, zira adaletli bir yükselme sistemi yok!) sadece Mirlivalığın üst kademesidir. Bunuda hanedana damat olmasından dolayı almıştır. Hanedanın şanı düşmesin diye Damatlara paşa ünvanı verilirdi. Osmanlı'da Mirliva'nın üstündeki rütbe feriklik va paşalıktır.

    Yani haksız bir rütbe yükselmesi olmadığı, belki bir rütbe haksızlık yapıldığı söylenebilecek yerde 4 rütbe demek atmaktır, sıkılamaktır. Üstelik bu rütbeyi veren bizzat padişah. Harbiye Nazırlığı bir rütbe olmayıp siyasi bir makamdır ve Padişah tarafından bu göreve getirilmiştir. Siz bunu bile bilmeden rütbe diye mal etmeye çalışıyorsunuz.

    Kazım Karabekir paşa'nın rütbelerini yazalımki yazdıklarımızın doğruluğu daha net görülsün;
    27 Nisan 1912'de Binbaşı rütbesine yükseltildi.
    29 Kasım 1914'te "Üç Yıl Hazerî Kıdem Zammı" alarak; 9 Aralık 1914'te Yarbay rütbesine yükseltildi.
    14 Aralık 1915'te Miralay (Albay) rütbesine yükseltildi.
    "Alman Demir Salib Nişanı" alarak; 24 Nisan 1916'da Kut'ül Amara'yı kuşatmakta olan XVIII. Kolordu K. olarak görevlendirildi. Bu cephedeki başarılarından dolayı Kâzım Karabekir'e 8 Şubat 1917'de yeniden "Altın Muharebe Liyakat Madalyası" ve "İki Yıllık Kıdem Zammı" verildi.
    31 Ekim 1920'de Ferik rütbesi verildi.




    Mesajınızı az önce okudum. Enver beyin damatlık meselesinden ve (ihtimal) torpil olayından falan haberim yoktu. Ben karşılaştırmayı yaparken Atatürk ile yanyana koymuştum. Mustafa Kemal 2 yılda ancak tuğgeneralliğie gelebilmişti. Fakat Enver bey ise tuğgeneralliği de aşıp Harbiye Nazırlığına kadar ilerleyebilmişti.
    1914 Mart 1: Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
    1915 Haziran 1: Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselişi.
    1916 Nisan 1: Mustafa Kemal'in Tuğgeneralliğe yükselişi.

    Atatürk gençliğinde 2 yılda bu kadar yol aldıysa Enver paşa niye daha fazla yol aldı diye düşünüyordum. Arada bir torpil olayıda olabilir, Edirnenin kurtarılması başarısının etkiside olabilir. Bence esas etkili olan Enver beyin Babıali baskınında etkin rol alması. Diğer taraftan ikisininde doğum tarihleri 1881. Atatürkün tabi sürgün yıllarından kaybı var o sonradan aklıma geldi. Tarihlerde her şeyi ortaya koydu. Açıkçası ben harbiye nazırlığını tüm askeri işlerden sorumlu genelkurmay başkanlığı gibi bir şey sanıyordum. Yani bir rütbe olarak düşünüyordum. Fakat tam anlamıyla böyle bir makam değil günümüzün milli savunma bakanlığı gibi bir şeymiş.

    Edirne ve Kırklareli 'nin kurtarılması gibi güzel başarılarının yanında Sarıkamış Faciası gibi tüm kariyerini yerle bir edecek derecede başarısızlıklarıda var. Harp tarihçileri tarafından çokta başarılı biri olarak anılmıyor.

    Benim en çok takıldığım nokta ise nedir biliyormusunuz? İttihat ve Terakkicilerin baştan sona kadar yabancılar tarafından gizliden gizliye desteklenen ve sürekli hükümete karşı kışkırtılan bir grup olması. Önde gelenlerinin mason olması. Her ne kadar vatan kurtarma sevdalarıyla yıllar boyu çalışsalar da hayatlarının sonuna doğru yaptıkları itiraflar bunları ortaya koyuyor. "Turan edecektik viran olduk. Başımıza ne geldiyse bu adama (II.Abdülhamid) ettiklerimizden geldi." gibi sözler söyleyen Enver beydi.

    Gençliğinde ablasının kocasını (Selanik merkez komutanı) suikastini onaylayacak derecede ileri giden birisinden bahsediyoruz. Öldürülme nedeni ise basit: İttihat ve Terakki hakkında Yıldız sarayına bilgi veriyordu. Bu yüzden öldürüldü. Peki aynı Enver bey yıllar sonra II.Abdülhamid hakkında yanlış düşündüklerini anladığında acaba eniştesini vurdurduğu içinde pişmanmıydı? Nasıl bir vicdan azabı çekiyordu merak ediyorum...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ÇakırEfe -- 10 Mart 2009; 16:18:01 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: ÇakırEfe

    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Okumuş olabilirsiniz. Ama bu okuduğunuz herşeyin doğru olduğunu göstermez. Zaten marazlar böyle atmasyon bilgilerle oluşturuluyor kafalarınızda.

    Konuya gelince; Osmanlı ordusunda yeniden yapılanma nedeniyle rütbe ve makamlarda belirli bir düzen yoktur. Osmanlı ordusunu 1883-1895 yılları arasında yeniden yapılandıran Von der Goltz Alman askeri yapılanmasını getirmeye çalışmış, ancak gerek III. Selimden beri gelen Fransız askeri sistemi gerekse Osmanlı'nın eski sisteminden gelen yapılanmalar sistemi iyice karmaşık hale getirmiştir. Yani ne Türk, ne Fransız ne de Alman askeri sistemi değil çorba bir yapı ortaya çıkmıştır. Bugünkü rütbe ve makamlar o zaman için geçerli değildir. Bugünkü rütbeler arasındaki 3 yıl beklemeyi gözönüne alıp o günde böyleydi sonucu çıkarılamaz. Enver Paşa yukarıda görmezden geldiğiniz Edirne ve Kırklareli savaşlarındaki başarısından dolayı Yarbaylıktan Mirlivalığa yükseltilmiştir. Bunu hak etmiştir. Hak etmeden aldığı rütbe(doğrusu buda söylenemez, zira adaletli bir yükselme sistemi yok!) sadece Mirlivalığın üst kademesidir. Bunuda hanedana damat olmasından dolayı almıştır. Hanedanın şanı düşmesin diye Damatlara paşa ünvanı verilirdi. Osmanlı'da Mirliva'nın üstündeki rütbe feriklik va paşalıktır.

    Yani haksız bir rütbe yükselmesi olmadığı, belki bir rütbe haksızlık yapıldığı söylenebilecek yerde 4 rütbe demek atmaktır, sıkılamaktır. Üstelik bu rütbeyi veren bizzat padişah. Harbiye Nazırlığı bir rütbe olmayıp siyasi bir makamdır ve Padişah tarafından bu göreve getirilmiştir. Siz bunu bile bilmeden rütbe diye mal etmeye çalışıyorsunuz.

    Kazım Karabekir paşa'nın rütbelerini yazalımki yazdıklarımızın doğruluğu daha net görülsün;
    27 Nisan 1912'de Binbaşı rütbesine yükseltildi.
    29 Kasım 1914'te "Üç Yıl Hazerî Kıdem Zammı" alarak; 9 Aralık 1914'te Yarbay rütbesine yükseltildi.
    14 Aralık 1915'te Miralay (Albay) rütbesine yükseltildi.
    "Alman Demir Salib Nişanı" alarak; 24 Nisan 1916'da Kut'ül Amara'yı kuşatmakta olan XVIII. Kolordu K. olarak görevlendirildi. Bu cephedeki başarılarından dolayı Kâzım Karabekir'e 8 Şubat 1917'de yeniden "Altın Muharebe Liyakat Madalyası" ve "İki Yıllık Kıdem Zammı" verildi.
    31 Ekim 1920'de Ferik rütbesi verildi.




    Mesajınızı az önce okudum. Enver beyin damatlık meselesinden ve (ihtimal) torpil olayından falan haberim yoktu. Ben karşılaştırmayı yaparken Atatürk ile yanyana koymuştum. Mustafa Kemal 2 yılda ancak tuğgeneralliğie gelebilmişti. Fakat Enver bey ise tuğgeneralliği de aşıp Harbiye Nazırlığına kadar ilerleyebilmişti.
    1914 Mart 1: Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
    1915 Haziran 1: Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselişi.
    1916 Nisan 1: Mustafa Kemal'in Tuğgeneralliğe yükselişi.

    Atatürk gençliğinde 2 yılda bu kadar yol aldıysa Enver paşa niye daha fazla yol aldı diye düşünüyordum. Arada bir torpil olayıda olabilir, Edirnenin kurtarılması başarısının etkiside olabilir. Bence esas etkili olan Enver beyin Babıali baskınında etkin rol alması. Diğer taraftan ikisininde doğum tarihleri 1881. Atatürkün tabi sürgün yıllarından kaybı var o sonradan aklıma geldi. Tarihlerde her şeyi ortaya koydu. Açıkçası ben harbiye nazırlığını tüm askeri işlerden sorumlu genelkurmay başkanlığı gibi bir şey sanıyordum. Yani bir rütbe olarak düşünüyordum. Fakat tam anlamıyla böyle bir makam değil günümüzün milli savunma bakanlığı gibi bir şeymiş.

    Edirne ve Kırklareli 'nin kurtarılması gibi güzel başarılarının yanında Sarıkamış Faciası gibi tüm kariyerini yerle bir edecek derecede başarısızlıklarıda var. Harp tarihçileri tarafından çokta başarılı biri olarak anılmıyor.

    Benim en çok takıldığım nokta ise nedir biliyormusunuz? İttihat ve Terakkicilerin baştan sona kadar yabancılar tarafından gizliden gizliye desteklenen ve sürekli hükümete karşı kışkırtılan bir grup olması. Önde gelenlerinin mason olması. Her ne kadar vatan kurtarma sevdalarıyla yıllar boyu çalışsalar da hayatlarının sonuna doğru yaptıkları itiraflar bunları ortaya koyuyor. "Turan edecektik viran olduk. Başımıza ne geldiyse bu adama (II.Abdülhamid) ettiklerimizden geldi." gibi sözler söyleyen Enver beydi.

    Gençliğinde ablasının kocasını (Selanik merkez komutanı) suikastini onaylayacak derecede ileri giden birisinden bahsediyoruz. Öldürülme nedeni ise basit: İttihat ve Terakki hakkında Yıldız sarayına bilgi veriyordu. Bu yüzden öldürüldü. Peki aynı Enver bey yıllar sonra II.Abdülhamid hakkında yanlış düşündüklerini anladığında acaba eniştesini vurdurduğu içinde pişmanmıydı? Nasıl bir vicdan azabı çekiyordu merak ediyorum...



    O dönemde tüm subayların yükselişi aynıdır. Yani haksız 4 rütbe yükselmiştir iddianızın atmasyon olduğunu sizde onaylıyorsunuz.

    Diğer yandan bu dönemde görev alan tüm Osmanlı subayları askeri açıdan çok iyi yetişmişlerdir. Türk subaylarının Alman subaylarından bilgi olarak yetersiz olmadıkları, cesaretleri ile üstün oldukları bizzat orduyu modernize eden Von der Goltz tarafından Alman makamlarına rapor edilmiştir. Ayrıca I. Dünya Savaşının cephelerinde de görülür zaten bu.

    quote:

    Orjinalden alıntı: ÇakırEfe
    Benim en çok takıldığım nokta ise nedir biliyormusunuz? İttihat ve Terakkicilerin baştan sona kadar yabancılar tarafından gizliden gizliye desteklenen ve sürekli hükümete karşı kışkırtılan bir grup olması.


    Çok garip. Neden aynı mantığı bugüne uyarlamıyorsunuz? Ülke üzerinde emelleri olan emperyalist güçlerin, işbirlikçi acemileri delikten süpürmeyip, vatanseverlere karşı tepe tepe kullandıklarını niye göremiyorsunuz? Tam bir tezat.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35



    Çok garip. Neden aynı mantığı bugüne uyarlamıyorsunuz? Ülke üzerinde emelleri olan emperyalist güçlerin, işbirlikçi acemileri delikten süpürmeyip, vatanseverlere karşı tepe tepe kullandıklarını niye göremiyorsunuz? Tam bir tezat.




    delikten süpürmeyin diyen işbirlikçi, yüzbinlerce askeri alman komutanın emrinde savaştıran kendi de savaşan kahraman öyle mi? tezat bu. ikisi de çok farklı değil.
  • Zekası vasat altı olan Bekir Coskun un ettigi sacma sapan lafları Kültür bilime tasıyanlara hayret ediyom yaw. Hay deliginizede süpürgenizede. Gercekte ABD hesabına yazanların baskalarını ABD isbirlikcisi olarak lanse etmesi cok dogal. Gercek ABD isbirlikcileri baskalarına isbirlikci derse kendilerinin pislikleri görünmeyecek sanıyolar.......
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq


    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35



    Çok garip. Neden aynı mantığı bugüne uyarlamıyorsunuz? Ülke üzerinde emelleri olan emperyalist güçlerin, işbirlikçi acemileri delikten süpürmeyip, vatanseverlere karşı tepe tepe kullandıklarını niye göremiyorsunuz? Tam bir tezat.




    delikten süpürmeyin diyen işbirlikçi, yüzbinlerce askeri alman komutanın emrinde savaştıran kendi de savaşan kahraman öyle mi? tezat bu. ikisi de çok farklı değil.


    Ben Enver Paşa'ya hiç bir yerde kahraman demedim. Padişah gibi işbirlikçiye hain değil diyenlere onlar kadar hain değildi dedim. Hatta günahlarının açıklanabilir/kabul görebilir gerekçelere dayandığını anlatmaya çalıştım. Bugünkü işbirlikçilere benzetme ise hiç uymuyor. İttihatçiler batan gemiyi veya batan gemiden en azından bazı filikaları kurtarmaya çalışıyorlardı. Bunlar filika uğruna gemiyi batırmaya çalışıyorlar.

    Sahi sizin karşı çıkış gerekçeniz ne? Tamamen hümanist duygular değil mi? Etnik mikro faşizmin hiç etkisi yoktur sanırım.




  • İttihatcılar öyle bi oyuna geldilerki vatan kurtardıklarını sanarken vatanlarını baltalıyorlardı. Son derece zekice hazırlanmıs planlara birer piyon olmaktan ileri gidemediler. Aralarında kac tane mason vardı, onlara kac tane Ermeni yardım etti... Güya gerici bi direnis olan 31 Mart vakasını bastırmaya giden Hareket ordusunun bile % kacı ecnebilerden olusmaktaydı iyi bakın. Bakında görün. O devirde yabancılar neden Osmanlı ordusuna katılıp b, isyanı bastırmaya giderki? Osmanlıyı cooooook sevdikleri icinmi? Ermenisi, yahudisi, rumu.... Bunda cıkarları neydi? Bi düsünün bakalım.
  • O dönemde tüm subayların yükselisi aynıdır derken bugünkü gibi kalıplaşmış şekilde 3 ya da 6 yıl beklemediklerini gördüm. 4 rütbe yükselmiştir sözlerim atmasyon değil yanılmaydı. Yarbaylık dahil kısa sürede 4 değil 3 rütbe yükselmiş. Sonuncusu ise bakanlık gibi bir makammış dedim. Aynı sürede Mustafa Kemalin aynı derecede yükselemediğini gördüm. Burada da siz damatlara yapılan torpil benzeri uygulamadan bahsettiniz.
    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    O dönemde tüm subayların yükselişi aynıdır. Yani haksız 4 rütbe yükselmiştir iddianızın atmasyon olduğunu sizde onaylıyorsunuz.

    Diğer yandan bu dönemde görev alan tüm Osmanlı subayları askeri açıdan çok iyi yetişmişlerdir. Türk subaylarının Alman subaylarından bilgi olarak yetersiz olmadıkları, cesaretleri ile üstün oldukları bizzat orduyu modernize eden Von der Goltz tarafından Alman makamlarına rapor edilmiştir. Ayrıca I. Dünya Savaşının cephelerinde de görülür zaten bu.

    quote:

    Orjinalden alıntı: ÇakırEfe
    Benim en çok takıldığım nokta ise nedir biliyormusunuz? İttihat ve Terakkicilerin baştan sona kadar yabancılar tarafından gizliden gizliye desteklenen ve sürekli hükümete karşı kışkırtılan bir grup olması.


    Çok garip. Neden aynı mantığı bugüne uyarlamıyorsunuz? Ülke üzerinde emelleri olan emperyalist güçlerin, işbirlikçi acemileri delikten süpürmeyip, vatanseverlere karşı tepe tepe kullandıklarını niye göremiyorsunuz? Tam bir tezat.

    Ülkemiz stünde kötü emelleri olan emperyalist güçlerin alıntı yaptığınız yazar gibi kişileri satılık kalem olarak kullandıklarına inanıyorum.

    Malum medya grubunun ABD 'nin isteklerine yol veren IRAK TEZKERESİNİ geçirtmek için TBMM üstünde yaptığı baskıyı bile unutmadık.
    Malum medya grubunun ABD güdümündeki bir kaç rütbeliye yaptırtılan yapılan 28 ŞUBAT rezaletine verdiği desteği unutmadık. Daha sayayımmı yüzlerce örneği var.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq


    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35



    Çok garip. Neden aynı mantığı bugüne uyarlamıyorsunuz? Ülke üzerinde emelleri olan emperyalist güçlerin, işbirlikçi acemileri delikten süpürmeyip, vatanseverlere karşı tepe tepe kullandıklarını niye göremiyorsunuz? Tam bir tezat.




    delikten süpürmeyin diyen işbirlikçi, yüzbinlerce askeri alman komutanın emrinde savaştıran kendi de savaşan kahraman öyle mi? tezat bu. ikisi de çok farklı değil.


    Ben Enver Paşa'ya hiç bir yerde kahraman demedim. Padişah gibi işbirlikçiye hain değil diyenlere onlar kadar hain değildi dedim. Hatta günahlarının açıklanabilir/kabul görebilir gerekçelere dayandığını anlatmaya çalıştım. Bugünkü işbirlikçilere benzetme ise hiç uymuyor. İttihatçiler batan gemiyi veya batan gemiden en azından bazı filikaları kurtarmaya çalışıyorlardı. Bunlar filika uğruna gemiyi batırmaya çalışıyorlar.

    Sahi sizin karşı çıkış gerekçeniz ne? Tamamen hümanist duygular değil mi? Etnik mikro faşizmin hiç etkisi yoktur sanırım.





    etnik mikro faşizm den kasıt kökense öyle bişey yok. hemen yaftayı yapıştırdın ama tutmadı malesef.
    faşist-darbeci-komplocu ittihatçı akıma, "faşist" dedi diye adama "hıımm senin kökenin ne" diyen, bu akımın faşist olduğunu tekrar tekrar haykırmaktadır.
    eksik olmayın.

    ittihatçılar batan bir devletin batış sürecini hızlandıran alman mayın gemisini alman silahını alarak, alman komutanı emrinde, alman çıkarları peşinde yüzbinleri kana bulayan hala da yakamızı bırakmayan ilkel çeteci karanlık bir kanlı akımdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dasdasq -- 11 Mart 2009; 2:23:51 >




  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.