Erdoğan: Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Oradaki birkaç kendini bilmez temizlenecek. (2. sayfa)

Adamlar zamanında bir kaç ayyaşın yaptıgı diyebildi bu ülkede,ülke muz cumhuriyeti.

Muhtemelen erken seçimde yine tarafları kutuplaştırıp yine hayali bir düşman yaratıp aradan sıyrılma peşindeler. Çünkü anketleri geçtim bizzat tanıdığım ölümüne AKP'li insanlar bile artık nefret seviyesine geldi iktidara karşı. O yüzden Fahrettin Altun yeni bir strateji geliştiriyor.

Ben yeminin videosunu izledim, acaba hangi cümleden rahatsız olmuşlar merak içindeyim.

laglı bir açıklama olmuş. reiz kuzey amerika serverında sanırım. +685 ping var.

AKP ve yandaşlarının, artık herkes tarafından bilindiğini tahmin ettiğim bir özellikleri var: Eğer kendilerini rahatsız eden bir şey varsa ve onu doğrudan eleştirmeyi çeşitli nedenlerle uygun bulmuyorlarsa; bir kulp takıp, onu başka sebeple eleştiriyormuş gibi yapıyorlar.

Buradaki olayda, asıl rahatsız oldukları şey teğmenlerin Atatürkçü olduklarını alenen haykırıp, AKP'nin hoşlanmadığı içerikte bir yemin etmiş olmaları. Takılan kulp ise, bunun "disipline aykırı" olduğu.

İki detay dikkatinizi çekti mi, bilmiyorum:

. Erdoğan 8 gün bekleyip, konuyla ilgili konuşmasını İmam Hatipliler Kurultayı'nda yaptı.

. Konuşmanın videosunu izledim, bir kere bile "yemin" sözcüğünü kullanmadı. "Kılıç" kavramını öne çıkarıp, "Bu kılıçları kime çekiyorsunuz?" diye sordu.

Belli ki, o konuşma ile gururu okşanmak istenen kesim belirsiz bırakılmayıp, seçilmiş.

Ayrıca, "yemin" sözcüğünden özellikle kaçınılıp, kılıçlar ile bir şeylerin / birilerinin hedef alındığı algısı yaratılmak istenmiş. Bu da sebepsiz değil: Konuyu sadece ana hatlarıyla ve uzaktan takip eden veya konudan tamamen habersiz olan insanların yemin metnine odaklanıp da "bu yeminin neresi rahatsız etmiş ki?.." diye tepki göstermesinin önüne geçilmek istenmiş.

Yeniden "asıl rahatsızlık / kulp" ikilemine dönelim...

Böyle durumlarda en işe yarar yöntemlerden biri samimiyet testidir.

Yakın geçmişte neler yaşamışız ve bu disiplin sevdalısı(!) zümre herhangi bir tepki vermiş mi, bir bakalım:

* Bir amiral, üstelik üniformasıyla tarikat evine gitmiş, orada üniformanın üzerine bir de cübbe giymişti. Hakkında hiçbir işlem de yapılmayıp geçiştirilmişti. Bugün disiplin yaygarası koparanlardan o sırada tık çıkmamıştı.

(Darbe çığırtkanlığı yapanlara da bir not: 15 Temmuz darbesini Atatürkçü teğmenler değil, bunun gibi emirleri şeyhinden alabilecek yapıdaki subay görünümlü tarikatçılar yaptı.)

* Bir general (ordu komutanı), Erdoğan'ın Muharrem İnce'ye yönelik siyasi nitelikteki alaycı küçümseyici sözlerini, ağzı kulaklarında, gülerek alkışlamıştı. Disiplin diye bas bas bağıranlar, bu davranışı sorun olarak görmek şöyle dursun, o generali destekleyip himaye etmişti.

* Jandarma Genel Komutanı, Erdoğan'a hitap ederek ve AKP'nin "Türkiye Yüzyılı" (siyasi) sloganını da kullanarak açıkça bir "yaranma" konuşması yapmıştı. Disiplin sevdalılarımız bunda da bir sorun görmedi.

* Tuzla Piyade Okulu'nda 10 Kasım'da bir teğmenin Atatürk fotoğrafı takmaması şeklinde bir olay yaşanmış ve bizim disiplin düşkünü çevrelerimiz kulağının üzerine yatmıştı.

Şimdi buldular bir grup gariban teğmeni, disiplin bahanesiyle üzerlerinde tepiniyorlar ama asıl dertlerinin disiplin olmadığı yukarıdaki örneklerden yeterince anlaşılıyor herhalde.

Bu arada... "Helal olsun, subaylarımız hâlâ Atatürkçü anlayışla yetişiyor" diye yorum yapanların moralini bozmak gibi olacak ama buraya birkaç ekleme daha yapmam gerekiyor:

. Mezun olan 950 teğmenden yalnızca 400'ü o (ikinci) yemine katılmış (rakamla ilgili farklı iddialar olmakla birlikte)

. Son YAŞ toplantısıyla, FETÖ'cülük gerekçe gösterilerek emekliye ayrılan yüzlerce albayın "sepetine" Atatürkçü albayların da dahil edilip tasfiye edildikleri yönünde iddialar var (gazetelere yansıdı)

. Tuzla Piyade Okulu'nda yaşanan olayda teğmenlerin ifadesi alındığında, içlerinden biri şunu söylüyor:

"Bu arkadaşların bizim Harp Okulu sefahatimizden itibaren kim ve ne olduklarını, maksatlarını, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı olduğunu bildirmemize rağmen herhangi bir işlem yapılmamıştır. Bu şahıslar şu anda da Cumhuriyet karşıtı olduklarını ve Atatürk'e saygı duymadıklarını alenen beyan edecek kadar cüretkar vaziyette aramızda dolaşmaktadırlar."

Kısacası... AKP ve Atatürkçülük, ateşle barut gibi bir arada bulunamayacak iki konudur. AKP'nin iktidar süresi uzadıkça, aklınıza gelebilecek her alanda Atatürkçülüğün izleri silinmeye devam edilecektir.

Bu bağlamda; seçimden sonra hiç sıkılmadan "Kazanamadık ama bu dünyanın sonu değil" diyen K.Kılıçdaroğlu'nu da anmış olalım...

Böyle demelerinde bir beis yok ama keşke Milletin ve Devletin askerleriyiz şeklinde olsaydı daha şık olurdu.

Zamanında cemaatçileri ordudan atmak isteyen subayları yükseltmedikleri ve ordudan uzaklaştırdıkları için

CHP bu cumhuriyete sahip çıksaydı bunların hiçbiri olmayacaktı. Böyle lafla etme cüretini bulanlar kendisini hapiste bulacaktı. Maalesef AKP'nin yardakçısı CHP yüzünden bu haldeyiz. Ben askerime laf edildiğinde öfkesinden dağı taşı yakacak kadar sinirlenen biriyim, ama CHP yöneticileri yıllardır Atatürk'ün ve ordunun itibarsızlaştırılmasına yeterli tepkiyi göstermedi. Partelementer sistemde kanunları uygulamadı. Fetöcü hakimleri görevden aldırtmadı. AKP resmen ülkede cirit attı. Bütün kurumların altını üstüne getirdi. Ancak bu olayla AKP'nin içerideki düşman olduğu tescillenmiş oldu.

Narin'in ölümü ile ortalık karışacak baktılar ki, bence onu örtme amaçlı, gündem değiştirme işini iyi biliyorlar, biliyorsunuz...

Şimdiden bile garip yerlere gidiyor olay, Galip Ensarioğlu'nun açıklamaları, Fatih Altaylı'nın konuyla ilgili yazısı ve iddiaları falan..

Savaşacak bi yeldeğirmeni gerekiyor  

Böyle durumlarda en işe yarar yöntemlerden biri samimiyet testidir 

Tam bu sözü söyleyip paylasımda bulundugunuz konular ve sizin gerçeklikten uzak hikayeleriniz

İnsan biraz olsun araştırıp yazar savunur ama Chp yandaslarında nasıl olsa ALGIYI YARAT kitle müsait inanır kafası olunca boşuna söylediklerimiz

Hakkında hiç birşey yapılmamışlar ya size göre, asagıda linklerden bakın ne olmuş....

Bir daha emin olmadan arastırmadan yazma ki rezil olma   

cnn türk

Tuğamiral Mehmet Sarı kimdir? Sarıklı amiral olarak bilinen Mehmet Sarı emekliliğe sevk edildi - En Son Haberler

https://www.cnnturk.com/turkiye/tugamiral-mehmet-sari-kimdir-sarikli-amiral-olarak-bilinen-sariya-sorusturma-acilmisti-1685069

odatv

Erdoğan’a “başkomutanım” dediği akşam emekli edildi

https://www.odatv.com/guncel/erdogana-baskomutanim-dedigi-aksam-emekli-edildi-120058851

Tuzla Piyade Okulundaki ihracın gerekçesi açıklandı

https://www.dw.com/tr/tuzla-piyade-okulundaki-ihrac%C4%B1n-gerek%C3%A7esi-a%C3%A7%C4%B1kland%C4%B1/a-68352175

https://www.gercekhaberci.com

Tuzla Piyade Okulu'ndaki 'Atatürk' kavgası: 7 teğmen hakkında ihraç kararı

https://www.gercekhaberci.com/amp/haber/tuzla-piyade-okulu-ndaki-ataturk-kavgasi-7-tegmen-hakkinda-ihrac-karari/201062

Klasik bahçeli. Çakma milliyetçi.

akpde devamlı bir ordu düşmanlığı var

Mesajınızın neresinden tutsam elimde kalıyor.

"Üff be! Ne biçim çelişki yakaladım ama..." heyecanı ile ayaklarınız yerden kesilmiş, öyle görünüyor.

Tek tek cevaplayayım:

"İnsan biraz olsun araştırıp yazar savunur"

"Bir daha emin olmadan arastırmadan yazma ki rezil olma"

Siz beni forumun, sırf propaganda amacıyla bir günde onlarca uyduruk mesaj atan trolleriyle karıştırmışsınız. Mesajlarımın içeriğine, kaynaklarına ve Türkçe bakımından düzgün yazımına bazen saatlerimi harcıyorum.

Şu "rezil olma" ifadenizi, üslubunuzun çirkinliği olarak görüp geçeceğim.

"Chp yandaslarında nasıl olsa ALGIYI YARAT kitle müsait inanır kafası olunca..."

Ben hiçbir partinin yandaşı değilim. Biat kültürüne teslim olmuş, "birey iradesi" gösteremeyen, fikirlerini ve vicdanını belli kişi veya kurumlara ipotek etmiş kişilerin aksine; gerektiğinde eleştiremeyeceğim hiçbir parti ve hiçbir kişi yoktur. İlla yandaşlık açısından bakacaksak... Anayasamızda geçen; laik, demokratik, hukuk devletinin yandaşıyım. Bu kavram ve değerlere kim uygun davranırsa, onun tarafında olurum. Kim bunları tahrip etmeye kalkıyorsa, onun da karşısında olurum.

Şu "ALGIYI YARAT kitle müsait inanır" meselesine gelince...

Bugüne kadar hiçbir CHP'liden "başkanımız çıksa, şurdan aya kadar 4 şeritli yol yapacağım dese vallahi inanırız" gibi bir cümle duymadım. İnanmaya müsait kitlenin hangisi olduğunu bir daha düşünün isterseniz.

"Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum"

"Eğitim seviyesi arttıkça, AKP'nin hitap ettiği alanın daha da daraldığını görüyoruz"

... sözleri de, "algıya kanabilecek kitle" konusunda size ipucu verebilir. (İkisini de AKP'li isimler söylüyor!)

Şimdi gelelim konunun özüyle ilgili kısma...

Demiştim ya, "çelişki yakaladım" heyecanı, sizin aklınızı başınızdan almış.

Ben kelimelerimi özenle seçiyorum, cümlelerimi de dikkatlice kuruyorum.

Eğer siz de okurken aynı özeni gösterirseniz, fark edeceksiniz ki; belirttiğim kişilerle ilgili "işlem yapılması" meselesi ile, onlara belli bir kesim tarafından disiplin gerekçesiyle "tepki gösterilmesi" meselesini ayrı tutuyorum. Siz ikisini birbirine karıştırıp, olmayan çelişkiyi icat etmişsiniz.

Kullandığım ifadelere bakın:

"bu disiplin sevdalısı(!) zümre herhangi bir tepki vermiş mi..."

"Bugün disiplin yaygarası koparanlardan o sırada tık çıkmamıştı."

"Disiplin diye bas bas bağıranlar, bu davranışı sorun olarak görmek şöyle dursun, o generali destekleyip himaye etmişti."

"Disiplin sevdalılarımız bunda da bir sorun görmedi."

"disiplin düşkünü çevrelerimiz kulağının üzerine yatmıştı"

Yeterince açık herhalde... Bugün teğmenlerin disiplinsizliğini gerekçe gösterip, veryansın edenler, bu olaylarda en ufak bir tepki göstermediler.

"İşlem yapma" konusu ayrı. Onu örneklerin yalnızca bir tanesinde dile getirdim ve onda da ısrarlıyım.

Neden mi?

Şu anda hem en yetkili ağızdan hem de AKP çevrelerinden o teğmenlerin ordudan atılması ("temizlenmesi") gerektiği hararetle savunuluyor. Onlar ordudan atılırlarsa, bu "cezai" işlemdir ve bütün özlük haklarını, mesleki konum ve itibarlarını yitirmeleri ile sonuçlanır.

Siz ise bana (Tuzla konusu hariç), hiçbir cezai işlem yapılmaksızın "emekli etme" uygulamalarını kanıtmış gibi sunuyorsunuz. Bu uygulamalarda söz konusu kişiler hiçbir hak kaybına uğramıyor. Zaten "sarıklı amiral" diye anılan kişi, "disiplin soruşturması sonucunda şu yaptırıma uğramıştır" şeklinde bir karar olmaksızın emekli edildi. Ki zaten bu şekilde üst rütbeli subayların emekli edilmesi siyasi otoritenin yetki alanı içerisinde. Yani, belirgin bir sebep gösterilmesi bile şart değil. Sizin mantığınıza göre, YAŞ kararlarıyla emekli edilenleri de sanki "haklarında işlem yapılan" kişilermiş gibi görmemiz gerekir. Yok öyle bir şey.

"İşlem yapma" konusunda ben örnek göstermemiş olsam da, sizin hakkında işlem yapılmış gibi gösterdiğiniz Jandarma Genel Komutanı'nın durumu da aynı yukarıda belirttiğim gibi. Sadece emekli edildi. Hakkında (disiplinsizlik gerekçesiyle) yapılmış bir işlem yok.

Tuzla'daki teğmenler konusunda işlem yapıldığını zaten biliyordum. Ve zaten mesajıma alıntıladığım o ifadeyi de, onların dava sürecini basından izlerken fark etmiştim.

Dediğim gibi, benim tek bir örneğimde "işlem yapma" konusu var; o da dahil, 4 örneği "tepkisizlik" açısından verdim.

Şimdi siz bana diyebiliyor musunuz; bugün teğmenlerin üzerinde tepinmeye çalışan çevreler, o örneklerde de "eyvah, ordunun disiplini elden gidiyor" diye duyarlılık ve tepki gösterdiler?..

Bana örnek ve link gösterecekseniz, buna dair gösterin.

Bir dahakine de, coşup büyük bir hevesle karşınızdakine veryansın etmeden önce, onun mesajını iyi okuyun ve doğru değerlendirin.