Şimdi Ara

Erkek ve kadın vücutlarının şekillenmesine dair yeni çalışma (15. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
323
Cevap
0
Favori
8.929
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
19 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1314151617
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Sirkadyen S kullanıcısına yanıt
    Ara form zırvasına karşı makale, hadi bakalım buyur oku

    https://www.makaleyaz.net/dosyayukle/download/aimzhkx9j1s8jd9nvs47fld62



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi DrawFps -- 7 Haziran 2021; 0:9:7 >
    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • bardak kendi kendine dolmuyorsa yada yapılmıyorsa insanda kendi kendine var olmamıştır alın size bilim inanan inanır inanmayan inanmaz bu zorla olacak bir şey değil inanmak bana ne kaybettiriyor hiç bir şey inancı kullanmaya çalışan şerefsizleri saymıyorum onlar inanmayandan daha şerefsiz inanmak bana birşey kaybettirmiyorken inanmamaya yönelmek şeytanın varlığının kanıtı aslında göz göre göre cehenneme sürüklüyor vesveseleri ile ve şuda bir gerçek çok net gözüken inançsız insanlar inançlı insanları çekemiyor ve sürekli haklı olma çabası içindeler bunlar şeytanın onlara vesveseleri ama olamıyorlar gerçekten inanan kimseyi başka bir kişi inancından vaz geçiremez yada zedeleyemez genede herkes iyisinide kötüsünüde kendisi çekecek Allah yardımcısı olsun herkesin




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torres1903 -- 7 Haziran 2021; 0:46:9 >
  • Sirkadyen S kullanıcısına yanıt
    Al sana körelmiş organlar zırvasına cevap. Kaynağıyla okursun artık

    Evrim literatüründe uzunca bir süre yer alan, ama geçersizliği anlaşıldıktan sonra sessiz sedasız bir kenara bırakılan iddialardan biri, "körelmiş organlar" kavramıdır.

    Ancak bir kısım yerli evrimci, "körelmiş organlar"ı hala evrimin büyük bir delili sanmakta ve öyle göstermeye çalışmaktadırlar. Körelmiş organlar iddiası bundan bir asır kadar önce ortaya atılmıştı.

    İddiaya göre, canlıların bedenlerinde atalarından kendilerine miras kalmış, ancak kullanılmadıkları için zamanla körelmiş işlevsiz organlar yer alıyordu.

    Bu kesinlikle bilimsel bir iddia değildi, çünkü bilgi eksikliğine dayanıyordu. "İşlevsiz organlar", aslında "işlevi tespit edilememiş" organlardı.

    Bunun en iyi göstergesi de, evrimciler tarafından sayılan uzun "körelmiş organlar" listesinin giderek küçülmesi oldu.

    Kendisi de bir evrimci olan S. R. Scadding, Evolutionary Theory (Evrimsel Teori) dergisinde yazdığı "Körelmiş Organlar Evrime Delil Oluşturur mu?" başlıklı makalesinde bu gerçeği şöyle kabul eder:

    (Biyoloji hakkındaki) bilgimiz arttıkça, körelmiş organlar listesi de giderek küçüldü... Bir organın işlevsiz olduğunu tespit etmek mümkün olmadığına ve zaten körelmiş organlar iddiası bilimsel bir özellik taşımadığına göre, "körelmiş organlar"ın evrim teorisi lehinde herhangi bir kanıt oluşturamayacağı sonucuna varıyorum."

    Alman anatomist R. Wiedersheim tarafından 1895 yılında ortaya atılan "körelmiş insan organları" listesi, apandisit, kuyruk sokumu kemiği gibi yaklaşık 100 organı içeriyordu.

    Ancak bilim ilerledikçe, Wiedersheim'ın listesindeki organların hepsinin vücutta çok önemli işlevlere sahip olduğu ortaya çıktı.

    Örneğin "körelmiş organ" sayılan apandisitin, gerçekte vücuda giren mikroplara karşı mücadele eden lenf sisteminin bir parçası olduğu belirlendi. Bu gerçek, 1997 tarihli bir tıp kaynağında şöyle belirtilir:

    "Vücuttaki timus, karaciğer, dalak, apandisit, kemik iliği gibi başka organlar lenfatik sistemin parçalarıdır. Bunlar da vücudun enfeksiyonla mücadelesine yardım ederler."

    Aynı "körelmiş organlar" listesinde yer alan bademciklerin ise boğazı, özellikle erişkin yaşlara kadar, enfeksiyonlara karşı korumada önemli rol oynadığı keşfedildi.

    Omuriliğin sonunu oluşturan kuyruk sokumunun, leğen kemiği çevresindeki kemiklere de destek sağladığı ve küçük bazı kasların tutunma noktası olduğu anlaşıldı.

    İlerleyen yıllarda yine "körelmiş organlar" olarak sayılan timüs bezinin T hücrelerini harekete geçirerek vücudun savunma sistemini aktif hale getirdiği; pineal bezin önemli hormonların üretilmesinden sorumlu olduğu; tiroid bezinin bebeklerde ve çocuklarda dengeli bir büyümenin gerçekleşmesini sağladığı; pitüiter bezin de birçok hormon bezinin doğru çalışmasını kontrol ettiği ortaya çıktı.

    Darwin tarafından "körelmiş organ" olarak nitelendirilen gözdeki yarım ay şeklindeki çıkıntının ise gözün temizlenmesi ve nemlendirilmesi işine yaradığı anlaşıldı.

    Körelmiş organlar iddiasında evrimcilerin yaptıkları çok önemli bir de mantık hatası vardı. Bildiğimiz gibi evrimciler tarafından ortaya atılan iddia, canlılardaki körelmiş organların geçmişteki atalarından miras kaldığıydı.

    Oysa "körelmiş organ" olduğu söylenen bazı organlar, insanın atası olduğu iddia edilen canlılarda yoktur!

    Örneğin evrimciler tarafından insanın atası olduğu söylenen bazı maymunlarda apandisit bulumaz.

    Körelmiş organlar tezine karşı çıkan biyolog H. Enoch bu mantık hatasını şöyle dile getirmektedir:

    "İnsanların apandisiti vardır. Ancak daha eski ataları olan alt maymunlarda apandisit bulunmaz. Süpriz bir biçimde apandisit, daha alt yapılı memelilerde, örneğin opossumlarda tekrar belirir. Öyleyse evrim teorisi bunu nasıl açıklayabilir?"

    Kısacası evrimciler tarafından ortaya atılan körelmiş organlar senaryosu kendi içinde hem mantık hataları içermektedir, hem de bilimsel olarak yanlıştır.

    İnsanlarda, sözde atalarından miras kalmış olan hiçbir körelmiş organ yoktur. Çünkü insanlar diğer canlılardan rastlantılarla türememiş, bugünkü formlarıyla eksiksiz ve mükemmel bir biçimde yaratılmışlardır.

    Kaynaklar:

    1. S. R. Scadding, "Do 'Vestigial Organs' Provide Evidence for Evolution?", Evolutionary Theory, Cilt 5, Mayıs 1981, s. 173.
    2. The Merck Manual of Medical Information, Home edition, New Jersey: Merck & Co., Inc. The Merck Publishing Group, Rahway, 1997.
    3. H. Enoch, Creation and Evolution, New York: 1966, s. 18-19.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >




  • Evrim teorisi Kur'an a karşı mı yoksa birbirini mi tamamlıyor ? Kutsal kitabımızda insanın yaratılış hikayesine bakarsanız bilim adamlarının anlattıklarıyla örtüşen yanları da görürsünüz. maymundan geldik vs muhabbetine girmeyeceğim. Kuru balçıktan çamurdan çeşitli aşamalardan geçilerek oluşmuş bir insandan bahsediyoruz. direk yaratılmış bir varlık değiliz yani


    Andolsun ki insanı, kokuşmuş bir balçığın kuruyan çamurundan yarattık. (15/Hicr 26)


     O (Allah) ki; yarattığı her şeyi en güzel ve en sağlam yapan, insanı yaratmaya çamurdan başlayandır. (32/Secde 7)


    Sonra onu, tam bir şekilde düzene koyup ona ruhundan üfleyendir. Sizin için kulaklar, gözler ve kalpler yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz! (32/Secde 9)


    İnsan üzerinden öylesine uzun bir zaman geçti ki; (bu zaman zarfında) o, anılmaya değer bir şey değildi. (76/İnsân 1)


    Şüphesiz Allah'ın gücü herşeye yeter ol der ve olur. Ama yarattığı evrene bakarsanız herşeyin bir düzeni oluşma aşaması vardır. Dünyayı direk olduğu gibi de yaratabilirdi ama çeşitli aşamalardan sonra milyonlarca yılın ardından( belki rabbimize göre bir göz kırpmasıdır bu zaman) yaşadığımız şekline kavuştu. İnsanı da aynı şekilde belirli evrelerle niye yaratmış olmasın ? ayetlerde buna işaret ediyor. Yaratılışın ilk aşamasına bakarsanız bilimle kur'an ın aynı şeyi söylediğini görürsünüz zaten. Ben hem Allah'a, hemde evrime inanıyorum. Çünkü kuranı kerimle çelişen bir yerini görmüyorum. Evrime inanan insanlara da kafir denmesini çok yanlış buluyorum





  • yıl olmuş 2021 hala evrim yok diyorlar teoriyi inkar ediyorlar ama aksini kanıtlayamıyorlarda... yobaz çomarlar...

  • 
Sayfa: önceki 1314151617
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.