Şimdi Ara

Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
103
Cevap
4
Favori
7.953
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Not:Konuda kaynak olarak sunduğum videoları DH tüp olarak eklemedim.Hem çok yer kaplardı,hem de bu şekilde direk süreyi işaretleme imkanım oldu.Videonun neresinde ne anlatıyor gibisinden bir derdiniz olmayacak.

    Fatih Sultan Mehmet'in Gentile Bellini'ye portresini yaptırması

    http://youtu.be/74NrToOSRhk?t=2m38s

    National Gallery koleksiyonunda bulunan resim:
    http://www.nationalgallery.org.uk/paintings/attributed-to-gentile-bellini-the-sultan-mehmet-ii

     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri

    Bellini tarafından böyle bir portre yapılmadı diyenler için:

    http://www.tdvia.org/dia/ayrmetin.php?idno=280407

    Halil İnalcık
    ''Fâtih’in 1461’den beri resmini yaptırmak için İtalya’dan ressam istediği bilinmektedir. Nihayet ünlü Venedikli ressam Gentile Bellini gelmiştir (İstanbul’da ikameti Eylül 1479 - Ocak 1481)''

     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri


    Giorgio Vasari:Gentile'nin İstanbul'da uzun süre kalmadan, imparator Mehmed'in portresini doğal bu kadar iyi yapması,bir mucize olarak görüldü.

    Giorgio Vasari (http://tr.wikipedia.org/wiki/Giorgio_Vasari )
    İtalyan ressam, yazar, tarihçi ve mimar. İtalyan sanatçıların biyografilerine ilişkin yazdıklarıyla ünlüdür, sanat tarihçiliği yazarlığının kurucusudur.

    Franz Babinger-Mehmed The Conqueror And His Time
    Sayfa 379

     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri


    Only a small portion kısmından itibaren çeviriyorum.Ondan önceki cümle,tartışma yaratabileceğinden orayı es geçiyorum.

    Bu eserlerin küçük bir bölümü şans eseri kurtarıldı.Sofu sultan 2. Bayezid tahta çıktığında babasının sarayındaki birçok tabloyu İstanbul pazarında(sanırım Kapalıçarşı'dan bahsediliyor) ucuz fiyata sattı.Böylece 25 Kasım 1480'de tamamlanan meşhur Mehmed portresi;Pera'da Venedikli bir tüccarın eline geçti ve daha sonra Venedik'e götürüldü.Bu resim Venedik'te,Bab-ı Ali İngiliz elçisi ve Ninive şehri kaşifi Austen Henry Layard'ın eline geçti.Ölümünden sonra 1917'de karısı Londra'daki National Gallery'e bu resmi verdi.

    Kayser-i Rum Ünvanı

    http://www.aydinlikgazete.com/guendem/55994-tarihcilerin-kutbu-prof-dr-halil-inalcik-fatih-tarihimizde-hicbir-sultanla-kiyaslanamaz.html

    quote:

    Fâtih, bir İslâm Sultanı’dır, bununla beraber Kayser-i Rûm’dur. Papa II. Pius kendisine epistola’yla, uzunca bir mektup yazıyor: “Evet, sen Roma İmparatoru olabilirsin, Doğu İmparatorluğu’nu ben sana tanırım. Ancak Hıristiyan olman şartıyla”. Fâtih’in bu mektubu okumadığı söylenir. Fâtih bundan haberdar olmalı.
    Kendisi Trapezuntios, Rum ve İtalyan bir takım âlimi sarayında topluyor, onlarla münakaşa ediyor. Sarayında bir kütüphane kuruyor. Kütüphanede Hümanistlerin müracaat ettikleri Rum, Yunan eserlerini İslâm eserleriyle beraber kütüphanesinde topluyor. Çünkü, Kayserlerin taht-iline sahip olmuştur. Benimsediği hükümdarlık unvanı bunu açıklar: Sultan, Hakan ve Kayser.


    http://youtu.be/74NrToOSRhk?t=4m21s

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Kayser

    Yani Fatih kendisini Müslümanlar'ın lideri görmekle yetinmemiş; Roma İmparatoru ünvanını da kullanmıştır.Üstelik Papa'nın da belirttiği gibi Roma İmparatorluğu ve Hristiyanlığın ayrılmaz bir bütün olarak görüldüğü o yıllarda.O mektup konusu tartışmalıdır.Fakat mektubun Papa tarafından yazıldığı kesindir.Fatih'e ulaşıp ulaşmadığı,Fatih'in mektubu okuduğu veya okumadığı tam net değil.Hristiyan oldu gibi laflar uydurmadan ibarettir.Fakat dini görüşü diğer padişahlara nazaran biraz farklıdır.İlber Ortaylı'nın konu hakkındaki görüşleri:

    http://youtu.be/YfxHYleNCYY?t=7m36s

    ''Oğlu 2. Bayezid ve torunu Yavuz Sultan Selim gibi koyu müslüman bir hükümdar değildir.''

    Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'a Yahudiler'i yerleştirmesi

    http://youtu.be/8px5eBJHYNE?t=11m18s

    Bu video Halil İnalcık'a ait.Fatih Rumeli'deki binlerce Yahudi'yi zorunlu iskana tabi tutup İstanbul'a yerleştirmiştir.Videoda ayrıca Yahudiler'in hangi mahalleye yerleştiği,nereden geldiğini gösteren defter de gösteriliyor.İlk gelen Yahudiler Balat'a yerleştirilmiş.Fatih Sultan Mehmet bu uygulamayı sonraki zamanlarda da devam ettirmiştir.Avrupa'daki Yahudi gruplarını getirmek için de vergilerden muaf tutarak teşviğe başvurmuştur.Bunun sonucunda Samatya ve Haliç'e Yahudiler yerleştirilmiştir.

    Fatih'in Hocası Akşemseddin'in Şaman İnancı

    http://www.youtube.com/watch?v=yYdu1EKPgLI

    Halil İnalcık:Akşemseddin kısmen şamandı.Her ne kadar Müslüman şeyhi de olsa şaman ananesini sürdürmektedir.Kızılderililer'in dansı gibi raks kavramı Mevlana'da olduğu gibi Akşemseddin'de de görülmüştür.
    Şamanlığın temel özelliklerinden biri de şifacı olması.Akşemseddin'in bu yönü de vardır.

    Fatih Sultan Mehmet'in Fresklere Olan İlgisi

    http://youtu.be/74NrToOSRhk?t=5m10s
    Fatih Sultan Mehmet sarayda fresk yaptırıyor.Fakat oğlu 2.Bayezid tahta çıktığında bu fresklerin üstünü sıvayla kapatıyor ve Fatih'in portresini saraydan çıkartıyor.

    http://www.tdvia.org/dia/ayrmetin.php?idno=280407

    Halil İnalcık
    ''Bellini aynı zamanda yeni sarayın duvarlarını Rönesans üslûbu fresklerle süslemiştir.''

    Fatih Sultan Mehmet'in Madalyon Bastırması

    İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet'in Bizans madalyonlarından etkilenip,madalyon yaptırması.Madalyon üzerinde temsil edilen ilk müslüman hükümdar olması olayın ayrı bir boyutudur.

    Fatih'in en genç halini gösteren madalyon.Bu madalyonun Fatih'e sunulmadığı düşünülüyor.Sebebi de bronz olması.Yalnız Fatih'e sunulan bronz madalyonların varlığı biliniyor.O yüzden ne kadar doğru bir tespit bilemeyeceğim fakat yine de paylaşmak isterim:
    http://ekonomi.haberturk.com/haber/haber/729656-fatih-madalyonu-servet-degerinde

    Bu haberde bir noktaya daha değinmek gerekir:

    quote:

    Araştırmacı-Yazar ve Nümismat Necati Doğan, Fatih Sultan Mehmet'in portresinin bulunduğu madalyonla ilgili olarak, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Osmanlı döneminde sikke ve madalyonların üzerine resim yerine tuğra ve Osmanlı arması (Devlet Arması) basıldığını söyledi


    Yukarıda belirttiğim gibi Fatih bu anlayışı terk etmiş.Diğer Müslüman padişahlara nazaran resim sanatına ayrı bir ilgi duymuş.

     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri

    Fakat Fatih'in bizzat bu yönde isteği olduğu biliniyor.Bunu diğer madalyonlarda görüyoruz.
    John Freely-The Grand Turk

     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri


    Fatih Sultan Mehmet portresini yapması için bir sanatçının gönderilmesini istiyor ve bu sanatçı 1461 yılında İstanbul'a yola çıkıyor.

     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri


    Lorenzo de' Medici heykeltraş Bertoldo di Giovanni'yi sultanı şereflendirmek adına bir madalyon yapması için görevlendirerek Mehmet'e şükranını sunmuştur.

    Bu madalyonun ön ve arka yüzü:

     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri
     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri

    Başka madalyon örnekleri de var.Fakat daha fazla yer kaplamaması için onları eklemedim.Bazı noktalara tartışabilmek adına fazla yüklenmedim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FlameSplasher -- 20 Kasım 2014; 19:22:27 >







  • Önce Fatih'in Hristiyan olabilirdi diyenlerin iddialarına bakalım ;
    İddia 1- Fatih kendi kanunnamelerini hazırlatarak , özellikle islam ceza hükümlerini kaldırıp, islama aykırı kanunlar yapmıştır

    - islam hukukunda üç çeşit ceza bulunur. Had ve kısas cezalarını uygulamak için gerekli unsurlar bulunmadığı zaman tazir cezaları devreye girer.
    Fatih'in tartışmalara yol açan 2 no.lu kanunnamesini incelersek ;
    Kanunnamenin ilk üç faslı ceza (md 1-md 27 ) hukukuna aittir ve daha ziyade tazir cezalarını tanzim etmektedir.
    Bu üç fasılda dillendirildigi gibi had ve kısas cezaları kaldırılmamış,bilakis bu cezaların uygulanması için gerekli unsurlar bulunmadığı takdirde tazir cezası olan para cezasının uygulanacağını anlıyoruz.
    Örneğin 1. Madde de ;
    " eğer bir kişi zina kılsa ,şeriat huzurunda sabit olsa, ol zina kılan evlü olsa ve dahi bay olursa ki ,eğer had urulmazsa bin akçeye dahi ziyadeye gücü yeterse , cürm üçyüz akçe alına. Evsat'ül - hal olursa kim, altı yüz akçeye mâlik ola, cürm iki yüz akçe alına.Andan aşağı gücü yeter ise, cürm yüz akçe alına
    Andan daha aşağı hallü olursa , elli akçe ; andan dahi aşağı ki ,gayette fakîr'ul-hal olursa , kırk akçe cürm alına . " der.
    16. Madde de " eğer at uğurlasa , elin keseler ; kesmezlerse iki yüz akçe cürm alına "
    13. Madde de " Eğer adam öldürse ,yerine kısas etmeseler kan cürmi..ilâh alına " denmekte.

    İddia 2- Fatih,Papa ile mektuplaştı ve Hristiyan oldu.
    -Fatih'e silahla karşılık veremeyen Avrupa ve onun ruhani lideri Papa 2.Pierre ne yapacağını şaşırmış ve belki Hristiyanlığa meylettiririm umudu ile Fatih'e mektup yazmıştır.
    Mektubunda " Hristiyan olmakla bütün Avrupa senin olacak ; seni Yunan'lılar'ın ve Doğu'nun imparatoru yapacağız " şeklinde teklifte bulunmuştur. Batılı kaynaklar da bile, (Başta Clot olmak üzere - Clot, Andre, Fatih Sultan Mehmed ,İstanbul 1994) o tarihlerde Türklere yazılan mektupların moda haline geldiğini ; Papa'nın mektubununda Hristiyan'lığı tehdit eden bir gaye taşımadığını açıkça ifade etmektedirler. Papa'nın mektubunun Fatih'e ulaştığı ve hatta gönderildiği bile şüphelidir.Ancak ajanlar vasıtası ile Fatih'in bu tür mektuplardan haberinin olabileceğini anlatmaktadırlar.böyle bir hadise dayanarak Fatih'e Hristiyan'lık ithamı yapmak gülünçtür.

    İddia 3 - Fatih , Istanbul'u fethettikten sonra Hristiyan'lığa ilgi duymuştur ve Hıristiyan olmuştur.
    - Fatih, Istanbul'un fethinden sonra, ortodoks mezhebi ile Katolik mezhebi arasındaki dengeyi siyaset açısından istemesi sebebi ile Hristiyan'lık konusunda uzman âlimlerden istifade etmiştir. Bunun için tayin ettiği ve Ortodoks'ları temsil eden Patrik Gennadios'tan yazılı bilgi istemiş ; Patrik'de " Hristiyan'lığa dair " isimli bir dini eser kaleme almıştır. Bu eser Molla Ahmet tarafından Türkçe'ye tercüme edilmiştir.
    Ayrıca Hristiyan'lığın ikinci merkezi sayılan istanbul'u fetheden devlet adamının Hristiyan'lığa dair nadide şeyler toplaması ve hatta koleksiyon oluşturması çok normaldir. Hele bu devlet adamı Hz.isa ve Hz.Meryem'e inanan bir müslüman ise , böyle şeyler farklı noktalara çekilmemelidir.

    İddia 4 - Fatih'in annesi Hristiyan olan Mara Hâtun'dur.Mara Hatun Fatih'e Hristiyan'lığı aşılamıştır.
    -Bu mesele tamamen çarpıtılmaktadır.
    Şöyle ki; Fatih'in öz ve üvey annesi ,kimilerince kasten, kimilerince de yanlışlıkla karıştırılmaktadır.
    Öz annesi Hüma Hatun, üvey annesi Mara'dır.Mara Hatun ömrünün sonuna kadar Ortodoks olarak yaşamıştır.ikinci murat'ın vefatından sonra Sırbistan'a dönmüştür. Sonra 1457'de istanbul'a kaçmış, Fatih'te üvey annesine her türlü yardımı yapmıştır.Temliknamelerde " validem " demiştir ancak bu kelime edeb gereği kullanılmıştır. Fatih'in Selanik'teki Manastırı üvey annesine tahsisini ifade eden fermanı vardır, bu fermanı Fatih'in Hristiyan olduğuna dair delil göstermek tarihi çarpıtmaktır.

    Gelelim tartışmalı konuya
    İddia 5- Fatih yurt dışından ressamlar getirterek resimlerini yaptırmıştır.Bunun islam hukukunda yeri yoktur.
    -Konuyu ele alabilmek için önce şer'i hükümler ne der ona bakmak gerekir.
    İslam Hukukunun resmi neden yasakladığını inceleyen bütün müçtehid hukukçular, şu noktada ittifak halindedirler : Ağaç, dağ,taş, manzara ve benzeri şeylerin resimleri kesinlikle mübahtír. Ayrıca vesikalık fotoğraflar gibi ,hılkati tam olmayarak bedenin bir kısmına ait olan canlıların (hayvan,insan vs. ) resimlerinin de hem yapılmalari hem de kullanılmaları câizdir.Bir diğer konuda suretin görülemeyecek kadar küçük olmasıdır ki,bu da caiz olarak görülmektedir.(Bazı mühürler ve paralardaki resimler gibi)
    Hukukçuların fikir ayrılığına düştüğü konu : Bedeni tam yansıtan resimler,şafi hukukçuların çoğunluğu başta olmak üzere, bir kısım islam hukukçuları tarafından caiz görülmemiştir. Hanefi hukukçuları ise mekruh görmekle beraber caizdir demişlerdir.
    Bu esas fikirlere dayanan Ebüssuud Efendi şu fetvayı kaleme almıştır ; " Bazı zi ruh şekli filoride tasvir olunduğu gibi , bazı Efrenci saatlerde tasvir olunmuş olsa ,zikr olunan saat musallada olmakla Salatına kerahet terettüb eder mi ? El-Cevab : Suret büyük olmayicak olmaz."
    İslam hukukunun resim yasağının altında yatan en önemli sebep,putperestliği andıran şekilde resim yapılması ve asılmasıdır.Yasagin tek sebebi ; resimlere, sûretlere ve heykellere tapmak yahut tapar derecede saygı göstermektir. Asrımızdaki bazı âlimler ise eski fetvaları aşacak şekilde şu görüşleri beyan etmişlerdir : Yasak olan sadece gölgeli resimlerdir ; yani heykellerdir ; kalemle çizilen ya da makine ile çekilen fotoğraflar gibi gölgesiz resimler caizdir.
    İkinci Mahmud'tan itibaren yapılan bazı icraatlar dışında tüm Osmanlı Tarihi boyunca ,islam hukukunun kaideleri açıktan ihlal edilmeyecek şekilde , Resim ve Ressamlara karşı muamele yürütülmüştür.
    Fatih'in Sinan Bey ismindeki nakkaşı , İtalya'dan getirdiği Matteo Pasti , Konstaniço ve 1479'da talep üzerine gelen Venedik'ten gelen Jantil Bellini ; Yavuz'un Iran seferinden dönerken getirdiği Şah Mehmed, Abdulgani ve Derviş Bey ; Selimnamedeki minyaturleri ile bilinen Nakkaş Şükrü ; Şemail-i Osmaniye'yi kaleme alan Nakkaş Osman ve Surname'deki minyaturleri çizen Nakkaş Levni , Osmanlı Tarihi boyunca resim ve minyatür ile meşgul olan çok sayıdaki sanatkârlardan bazılarıdır.
    Bütün bu sanatkârların resimleri, bütün azaları gösterecek şekilde yapılmamış ve böylece şeri sınırları içinde kalınmaya çalışılmıştır.
    Mühim olan tabloların tam resim olmamasıdır.Bildigimiz kadarıyla tablo şeklinde tam resim yoktur. Kitapta kalmak şartıyla zaten fetva verilmiştir. Mesela şeri sınırlar , ikinci Mahmud döneminde aşılmıştır.(ikinci Mahmud'a gavur padişah denmesinin sebebi zayıf fetvalara amel etmesidir.)

    Fatih'in Müslümanlığını bildirdiği bölümler :
    1)"Validem" dediği Uzun Hasan'ın annesi Sara Hatun ile diyaloğu;

    Sara Hatun :" Oğul! Bu Trabzon'a bunca zahmet nedendür ? Bunca zahmete ve meşakkate değer mi ? "
    Fatih:Ey ana!Bu zahmet din yolunadir.Zira bizum elimuzda islam kılıcı vardur,eğer bu zahmeti ihtiyar itmesevüz bize gazi dimek yalan olur!"
    (Izahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi c.1,s.291-292 )

    2)Fatih'in istanbul'u fethettikten sonra hak ve hürriyetler verdiği fermanın bir bölümü :
    “Ben Ulu Pâdişâh ve Ulu Şehinşâh Sultân Muhammed Han bin Sultân Murâd’ım. Yemin ederim ki, yeri göğü yaradan Perverdigâr hakkı içün ve Hazret-i Resulün -Aleyhis-Salâtü ve’s-Selâm- pâk, münevver mutahhar ruhu içün ve ye’d-i Mushaf hakkı içün ve yüz yirmi dört bin peygamberler hakkı içün, dedem ruhîçün ve babam ruhîçün, benim başım içün ve oğlanlarım başîçün, kılıç hakkiçün, şimdiki hâlde Galata’nın halkı ve merdüm-zâdeleri atebe-i ulyâma dostluk içün Babalan Pravizin ve Markizoh Frenku ve tercümanları Nikoroz Baluğu ile kal’a-i mezkûrenin miftâhın gönderüb bana kul olmağa itaat ve inkıyâd göstermişler. "

    3) Fatih'in Bosna Papazlarına "Ahidname" adında gonderdigi fermanın bir bölümü :
    "...yeri ve göğü yaratan Allah hakkı için, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) hakkı için, yedi Mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki, yukarda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkâr oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir."

    4-Fatih'in namaz fermanı :
    "
    Allahü Teala, emirlerinin yerine getirilmesini bize nasib ve müyesser eylesin. Bu hükümde bildirmek istediğim husus şudur. Rum diyarındaki şehir ve kasabalarda ve buraların köylerinde yaşayan Müslüman ahali, İslam dininin emir buyurduğu farzları yapıp, sünnetlerine riayet etmekte, Kelam-ı Kadime, Furkan-ı Mecid’e Kuran-ı Kerim’e hadisi şeriflere uymakta gevşeklik gösterip muhalefet ederler imiş. Allahü Teala’nın “Namazı ikame ediniz” emrini çiğneyip; “Namaz dinin direğidir. Onu dosdoğru kılan dinini ikame etmiş olur. Terk eden dinini yıkmış olur.” Hadis-i Şerif’ine uymayıp tuğyan yoluna saparlar ve böylece mescid ve camileri viraneye ve harabeye döndürüp fısk ve fücür, yani günah işlenen yerleri ma’mür ederler imiş. Bu ve buna benzer haberler bize ulaşıyor. Eğer bunlar doğru ise. Emr-i bil-ma’ruf ve nehy-i anil-münker eylemek üzerime vacib olduğundan, bir adamımı bu iş için vazifelendirdim. O bu meseleyi takib edecek. Şöyle emreyledim ki:

    Her kim namazı terk ederse, dövülmek ve mali cezaya çarptırılarak tazir eylemek meşru olduğundan, İslam dininin emri gereği artık Rum diyarında namazını geçirenler tesbit edilip, haklarından gelinsin. Halka namaz kılmaları tenbih edilip. Kılmayanlar hakarete uğratılıp teşhir edilsin. Hiç kimse ne olursa olsun bu icraata mani olmaya! Rum sancağı beyleri ve kadıları ve subaşıları ve bunların emrindeki dığer memurlar, gönderdiğim vazifeliye bu hususta elbirlik edip yardımcı olalar. Böylece İslamiyetin yüce ahkamı, emri ve yasaklarını yerine getirmekte gevşeklik ve tembelliğe asla meydan verilmeye. Öyle ki. mescider dolacak. medreseler ma’mur edilecek ve din-i İslam kuvvetlenmiş olacaktır. Böylece Müslümanlar refah, huzur ve saadet içinde olup, padişahın devam-ı devletine ve kudretinin artmasına duacı olacaktır. Bunu böyle bilesiniz. Alatmet-i şerifeme (tuğrama) itimad kılasınız."
    ( ismail hami danişmend,izahli Osmanlı Tarihi Kronolojisi c.2 , s.107)

    5)Fatih'in kendi yazdığı şiir :
    " İmtisâl-i Câhidû-fillâh oluptur niyyetüm
    Din-i İslâm’un mücerred gayretidür gayretüm

    Fazl-ı Hak u himmet-i cünd-i ricâlullâh ile
    Ehl-i küfri ser-te-ser kahr eylemekdür niyyetüm

    Enbiyâ vü evliyaya istinâdum var benüm
    Lütf-i Hak’tandur hemân ümmîd-i feth ü nusratum

    Ey Muhammed mucizat-ı Ahmed-i Muhtar ile
    Umarım galib ola a'da-yı dine devletüm "
    (Saffet Sıdkı , Fatih Divanı, istanbul 1944 ; ünsel kemal edip,Fatih'in şiirleri, Ankara 1946)

    İşte Fatih Sultan Mehmed budur! Bütün emelini " Allah için cihad ve gayret, " kendi ifadesi ile "imtisal-i cahidufillah " düşüncesinde özetlemiştir.Onu başka şeylerde, başka yerlerde aramak beyhude çabalardır.

    6) Bu hanedanın maksad-ı âlâsı , ilay- ı kelimetullah'dır diyen de yine kendisidir. (" Bedâyi'ü'l-Vekâyi'")

    Ayrıca Hz.Peygamber övgüsüne mazhar,Molla Hüsrev, Molla Gürani,Molla Zeyrek, Akşemseddin,Hızır Bey, Hocâzade Efendi , Molla Şeyh Vefa gibi manevi komutanları olduğu,Istanbul'u fethettiginde toplamda 8 kiliseyi(Ayasofya'da dahil) camiye çevirdiği , 300 kadar cami yaptırdığı gözden kaçırılmaması gereken hususlardır.

    Valla benden bu kadar..
    Akşemseddin'in şaman olduğuna şaşırdım, ayrıca araştıracağım onu..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dar-ül Harb -- 20 Kasım 2014; 16:23:25 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dar-ül Harb

    Önce Fatih'in Hristiyan olabilirdi diyenlerin iddialarına bakalım ;
    İddia 1- Fatih kendi kanunnamelerini hazırlatarak , özellikle islam ceza hükümlerini kaldırıp, islama aykırı kanunlar yapmıştır

    - islam hukukunda üç çeşit ceza bulunur. Had ve kısas cezalarını uygulamak için gerekli unsurlar bulunmadığı zaman tazir cezaları devreye girer.
    Fatih'in tartışmalara yol açan 2 no.lu kanunnamesini incelersek ;
    Kanunnamenin ilk üç faslı ceza (md 1-md 27 ) hukukuna aittir ve daha ziyade tazir cezalarını tanzim etmektedir.
    Bu üç fasılda dillendirildigi gibi had ve kısas cezaları kaldırılmamış,bilakis bu cezaların uygulanması için gerekli unsurlar bulunmadığı takdirde tazir cezası olan para cezasının uygulanacağını anlıyoruz.
    Örneğin 1. Madde de ;
    " eğer bir kişi zina kılsa ,şeriat huzurunda sabit olsa, ol zina kılan evlü olsa ve dahi bay olursa ki ,eğer had urulmazsa bin akçeye dahi ziyadeye gücü yeterse , cürm üçyüz akçe alına. Evsat'ül - hal olursa kim, altı yüz akçeye mâlik ola, cürm iki yüz akçe alına.Andan aşağı gücü yeter ise, cürm yüz akçe alına
    Andan daha aşağı hallü olursa , elli akçe ; andan dahi aşağı ki ,gayette fakîr'ul-hal olursa , kırk akçe cürm alına . " der.
    16. Madde de " eğer at uğurlasa , elin keseler ; kesmezlerse iki yüz akçe cürm alına "
    13. Madde de " Eğer adam öldürse ,yerine kısas etmeseler kan cürmi..ilâh alına " denmekte.

    İddia 2- Fatih,Papa ile mektuplaştı ve Hristiyan oldu.
    -Fatih'e silahla karşılık veremeyen Avrupa ve onun ruhani lideri Papa 2.Pierre ne yapacağını şaşırmış ve belki Hristiyanlığa meylettiririm umudu ile Fatih'e mektup yazmıştır.
    Mektubunda " Hristiyan olmakla bütün Avrupa senin olacak ; seni Yunan'lılar'ın ve Doğu'nun imparatoru yapacağız " şeklinde teklifte bulunmuştur. Batılı kaynaklar da bile, (Başta Clot olmak üzere - Clot, Andre, Fatih Sultan Mehmed ,İstanbul 1994) o tarihlerde Türklere yazılan mektupların moda haline geldiğini ; Papa'nın mektubununda Hristiyan'lığı tehdit eden bir gaye taşımadığını açıkça ifade etmektedirler. Papa'nın mektubunun Fatih'e ulaştığı ve hatta gönderildiği bile şüphelidir.Ancak ajanlar vasıtası ile Fatih'in bu tür mektuplardan haberinin olabileceğini anlatmaktadırlar.böyle bir hadise dayanarak Fatih'e Hristiyan'lık ithamı yapmak gülünçtür.

    İddia 3 - Fatih , Istanbul'u fethettikten sonra Hristiyan'lığa ilgi duymuştur ve Hıristiyan olmuştur.
    - Fatih, Istanbul'un fethinden sonra, ortodoks mezhebi ile Katolik mezhebi arasındaki dengeyi siyaset açısından istemesi sebebi ile Hristiyan'lık konusunda uzman âlimlerden istifade etmiştir. Bunun için tayin ettiği ve Ortodoks'ları temsil eden Patrik Gennadios'tan yazılı bilgi istemiş ; Patrik'de " Hristiyan'lığa dair " isimli bir dini eser kaleme almıştır. Bu eser Molla Ahmet tarafından Türkçe'ye tercüme edilmiştir.
    Ayrıca Hristiyan'lığın ikinci merkezi sayılan istanbul'u fetheden devlet adamının Hristiyan'lığa dair nadide şeyler toplaması ve hatta koleksiyon oluşturması çok normaldir. Hele bu devlet adamı Hz.isa ve Hz.Meryem'e inanan bir müslüman ise , böyle şeyler farklı noktalara çekilmemelidir.

    İddia 4 - Fatih'in annesi Hristiyan olan Mara Hâtun'dur.Mara Hatun Fatih'e Hristiyan'lığı aşılamıştır.
    -Bu mesele tamamen çarpıtılmaktadır.
    Şöyle ki; Fatih'in öz ve üvey annesi ,kimilerince kasten, kimilerince de yanlışlıkla karıştırılmaktadır.
    Öz annesi Hüma Hatun, üvey annesi Mara'dır.Mara Hatun ömrünün sonuna kadar Ortodoks olarak yaşamıştır.ikinci murat'ın vefatından sonra Sırbistan'a dönmüştür. Sonra 1457'de istanbul'a kaçmış, Fatih'te üvey annesine her türlü yardımı yapmıştır.Temliknamelerde " validem " demiştir ancak bu kelime edeb gereği kullanılmıştır. Fatih'in Selanik'teki Manastırı üvey annesine tahsisini ifade eden fermanı vardır, bu fermanı Fatih'in Hristiyan olduğuna dair delil göstermek tarihi çarpıtmaktır.

    Gelelim tartışmalı konuya
    İddia 5- Fatih yurt dışından ressamlar getirterek resimlerini yaptırmıştır.Bunun islam hukukunda yeri yoktur.
    -Konuyu ele alabilmek için önce şer'i hükümler ne der ona bakmak gerekir.
    İslam Hukukunun resmi neden yasakladığını inceleyen bütün müçtehid hukukçular, şu noktada ittifak halindedirler : Ağaç, dağ,taş, manzara ve benzeri şeylerin resimleri kesinlikle mübahtír. Ayrıca vesikalık fotoğraflar gibi ,hılkati tam olmayarak bedenin bir kısmına ait olan canlıların (hayvan,insan vs. ) resimlerinin de hem yapılmalari hem de kullanılmaları câizdir.Bir diğer konuda suretin görülemeyecek kadar küçük olmasıdır ki,bu da caiz olarak görülmektedir.(Bazı mühürler ve paralardaki resimler gibi)
    Hukukçuların fikir ayrılığına düştüğü konu : Bedeni tam yansıtan resimler,şafi hukukçuların çoğunluğu başta olmak üzere, bir kısım islam hukukçuları tarafından caiz görülmemiştir. Hanefi hukukçuları ise mekruh görmekle beraber caizdir demişlerdir.
    Bu esas fikirlere dayanan Ebüssuud Efendi şu fetvayı kaleme almıştır ; " Bazı zi ruh şekli filoride tasvir olunduğu gibi , bazı Efrenci saatlerde tasvir olunmuş olsa ,zikr olunan saat musallada olmakla Salatına kerahet terettüb eder mi ? El-Cevab : Suret büyük olmayicak olmaz."
    İslam hukukunun resim yasağının altında yatan en önemli sebep,putperestliği andıran şekilde resim yapılması ve asılmasıdır.Yasagin tek sebebi ; resimlere, sûretlere ve heykellere tapmak yahut tapar derecede saygı göstermektir. Asrımızdaki bazı âlimler ise eski fetvaları aşacak şekilde şu görüşleri beyan etmişlerdir : Yasak olan sadece gölgeli resimlerdir ; yani heykellerdir ; kalemle çizilen ya da makine ile çekilen fotoğraflar gibi gölgesiz resimler caizdir.
    İkinci Mahmud'tan itibaren yapılan bazı icraatlar dışında tüm Osmanlı Tarihi boyunca ,islam hukukunun kaideleri açıktan ihlal edilmeyecek şekilde , Resim ve Ressamlara karşı muamele yürütülmüştür.
    Fatih'in Sinan Bey ismindeki nakkaşı , İtalya'dan getirdiği Matteo Pasti , Konstaniço ve 1479'da talep üzerine gelen Venedik'ten gelen Jantil Bellini ; Yavuz'un Iran seferinden dönerken getirdiği Şah Mehmed, Abdulgani ve Derviş Bey ; Selimnamedeki minyaturleri ile bilinen Nakkaş Şükrü ; Şemail-i Osmaniye'yi kaleme alan Nakkaş Osman ve Surname'deki minyaturleri çizen Nakkaş Levni , Osmanlı Tarihi boyunca resim ve minyatür ile meşgul olan çok sayıdaki sanatkârlardan bazılarıdır.
    Bütün bu sanatkârların resimleri, bütün azaları gösterecek şekilde yapılmamış ve böylece şeri sınırları içinde kalınmaya çalışılmıştır.
    Mühim olan tabloların tam resim olmamasıdır.Bildigimiz kadarıyla tablo şeklinde tam resim yoktur. Kitapta kalmak şartıyla zaten fetva verilmiştir. Mesela şeri sınırlar , ikinci Mahmud döneminde aşılmıştır.(ikinci Mahmud'a gavur padişah denmesinin sebebi zayıf fetvalara amel etmesidir.)

    Fatih'in Müslümanlığını bildirdiği bölümler :
    1)"Validem" dediği Uzun Hasan'ın annesi Sara Hatun ile diyaloğu;

    Sara Hatun :" Oğul! Bu Trabzon'a bunca zahmet nedendür ? Bunca zahmete ve meşakkate değer mi ? "
    Fatih:Ey ana!Bu zahmet din yolunadir.Zira bizum elimuzda islam kılıcı vardur,eğer bu zahmeti ihtiyar itmesevüz bize gazi dimek yalan olur!"
    (Izahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi c.1,s.291-292 )

    2)Fatih'in istanbul'u fethettikten sonra hak ve hürriyetler verdiği fermanın bir bölümü :
    “Ben Ulu Pâdişâh ve Ulu Şehinşâh Sultân Muhammed Han bin Sultân Murâd’ım. Yemin ederim ki, yeri göğü yaradan Perverdigâr hakkı içün ve Hazret-i Resulün -Aleyhis-Salâtü ve’s-Selâm- pâk, münevver mutahhar ruhu içün ve ye’d-i Mushaf hakkı içün ve yüz yirmi dört bin peygamberler hakkı içün, dedem ruhîçün ve babam ruhîçün, benim başım içün ve oğlanlarım başîçün, kılıç hakkiçün, şimdiki hâlde Galata’nın halkı ve merdüm-zâdeleri atebe-i ulyâma dostluk içün Babalan Pravizin ve Markizoh Frenku ve tercümanları Nikoroz Baluğu ile kal’a-i mezkûrenin miftâhın gönderüb bana kul olmağa itaat ve inkıyâd göstermişler. "

    3) Fatih'in Bosna Papazlarına "Ahidname" adında gonderdigi fermanın bir bölümü :
    "...yeri ve göğü yaratan Allah hakkı için, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) hakkı için, yedi Mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki, yukarda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkâr oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir."

    4-Fatih'in namaz fermanı :
    "
    Allahü Teala, emirlerinin yerine getirilmesini bize nasib ve müyesser eylesin. Bu hükümde bildirmek istediğim husus şudur. Rum diyarındaki şehir ve kasabalarda ve buraların köylerinde yaşayan Müslüman ahali, İslam dininin emir buyurduğu farzları yapıp, sünnetlerine riayet etmekte, Kelam-ı Kadime, Furkan-ı Mecid’e Kuran-ı Kerim’e hadisi şeriflere uymakta gevşeklik gösterip muhalefet ederler imiş. Allahü Teala’nın “Namazı ikame ediniz” emrini çiğneyip; “Namaz dinin direğidir. Onu dosdoğru kılan dinini ikame etmiş olur. Terk eden dinini yıkmış olur.” Hadis-i Şerif’ine uymayıp tuğyan yoluna saparlar ve böylece mescid ve camileri viraneye ve harabeye döndürüp fısk ve fücür, yani günah işlenen yerleri ma’mür ederler imiş. Bu ve buna benzer haberler bize ulaşıyor. Eğer bunlar doğru ise. Emr-i bil-ma’ruf ve nehy-i anil-münker eylemek üzerime vacib olduğundan, bir adamımı bu iş için vazifelendirdim. O bu meseleyi takib edecek. Şöyle emreyledim ki:

    Her kim namazı terk ederse, dövülmek ve mali cezaya çarptırılarak tazir eylemek meşru olduğundan, İslam dininin emri gereği artık Rum diyarında namazını geçirenler tesbit edilip, haklarından gelinsin. Halka namaz kılmaları tenbih edilip. Kılmayanlar hakarete uğratılıp teşhir edilsin. Hiç kimse ne olursa olsun bu icraata mani olmaya! Rum sancağı beyleri ve kadıları ve subaşıları ve bunların emrindeki dığer memurlar, gönderdiğim vazifeliye bu hususta elbirlik edip yardımcı olalar. Böylece İslamiyetin yüce ahkamı, emri ve yasaklarını yerine getirmekte gevşeklik ve tembelliğe asla meydan verilmeye. Öyle ki. mescider dolacak. medreseler ma’mur edilecek ve din-i İslam kuvvetlenmiş olacaktır. Böylece Müslümanlar refah, huzur ve saadet içinde olup, padişahın devam-ı devletine ve kudretinin artmasına duacı olacaktır. Bunu böyle bilesiniz. Alatmet-i şerifeme (tuğrama) itimad kılasınız."
    ( ismail hami danişmend,izahli Osmanlı Tarihi Kronolojisi c.2 , s.107)

    5)Fatih'in kendi yazdığı şiir :
    " İmtisâl-i Câhidû-fillâh oluptur niyyetüm
    Din-i İslâm’un mücerred gayretidür gayretüm

    Fazl-ı Hak u himmet-i cünd-i ricâlullâh ile
    Ehl-i küfri ser-te-ser kahr eylemekdür niyyetüm

    Enbiyâ vü evliyaya istinâdum var benüm
    Lütf-i Hak’tandur hemân ümmîd-i feth ü nusratum

    Ey Muhammed mucizat-ı Ahmed-i Muhtar ile
    Umarım galib ola a'da-yı dine devletüm "
    (Saffet Sıdkı , Fatih Divanı, istanbul 1944 ; ünsel kemal edip,Fatih'in şiirleri, Ankara 1946)

    İşte Fatih Sultan Mehmed budur! Bütün emelini " Allah için cihad ve gayret, " kendi ifadesi ile "imtisal-i cahidufillah " düşüncesinde özetlemiştir.Onu başka şeylerde, başka yerlerde aramak beyhude çabalardır.

    6) Bu hanedanın maksad-ı âlâsı , ilay- ı kelimetullah'dır diyen de yine kendisidir. (" Bedâyi'ü'l-Vekâyi'")

    Ayrıca Hz.Peygamber övgüsüne mazhar,Molla Hüsrev, Molla Gürani,Molla Zeyrek, Akşemseddin,Hızır Bey, Hocâzade Efendi , Molla Şeyh Vefa gibi manevi komutanları olduğu,Istanbul'u fethettiginde toplamda 8 kiliseyi(Ayasofya'da dahil) camiye çevirdiği , 300 kadar cami yaptırdığı gözden kaçırılmaması gereken hususlardır.

    Valla benden bu kadar..
    Akşemseddin'in şaman olduğuna şaşırdım, ayrıca araştıracağım onu..
    “Fatih kilisede ayin izliyordu ama Hıristiyan değildi”
    * Fatih Sultan Mehmed’le ilgili en çok tartışılan konu, Hıristiyan olup olmadığıdır. Siz nasıl bir bilgiye ulaştınız dini konusunda?
    Fatih’in pek dindar olduğu söylenemez. Galata’da St. Pietro Kilisesi’ne gidip ayinleri izlediği, komünyon ekmeğinden yediği biliniyor.

    * Ama kitabınızdan şu sonucu çıkardım: Ne Müslüman ne de Hıristiyandı. Evet, öyle görünüyor. Seremoni seven bir padişah değildi. St. Pietro Kilisesi’ne genelde yalnız gidiyordu. Sultan Süleyman gibi kalabalıklarla dolaşmıyordu.

    John Freely, New York üniversitesi profesörü.
    The Grand Turk kitabının yazarı

    http://www.radikal.com.tr/turkiye/abdli_profesorden_cok_tartisilacak_iddia_fatih_dindar_degildi-1037591




  • ''Önce Fatih'in Hristiyan olabilirdi diyenlerin iddialarına bakalım ''

    Konu pek sarmadı sanırım.Olaydan biraz sapma yaşamışsın,Hristiyanlık ve annesi üzerine kafa yormuşsun,fakat bu iddialar bana ait değil.Konuda da böyle bir şey yazmadım.Hatta Kayser-i Rum Ünvanı bölümünde o iddianın zaten uydurmadan ibaret olduğunu söyleyen benim.

    ''O mektup konusu tartışmalıdır.Fakat mektubun Papa tarafından yazıldığı kesindir.Fatih'e ulaşıp ulaşmadığı,Fatih'in mektubu okuduğu veya okumadığı tam net değil.Hristiyan oldu gibi laflar uydurmadan ibarettir.''

    Peşinden de İlber Ortaylı'nın Fatih'in dindarlığı konusunda düşüncelerini yazdım.''Oğlu 2. Bayezid ve torunu Yavuz Sultan Selim gibi koyu müslüman bir hükümdar değildir.''diye belirttim.Sanırım video izlenmedi devamını getireyim.Şüphesiz itikadı vardır fakat davranışında ve üslubunda bu kadar koyu değildir.İdaresi boyunca hurufiliğe çok meyil etmiştir.İran'dan neşreden bu garip tarikatın bu garip tarikatın en büyük özelliği tıpkı Yahudi Talmaud kabalistleri gibi rakamlara,ebcete ve rakamlarla harfler arasındaki ilişkilere dayanarak bir takım kehanet ve yoruma dayanmasaydı.Fakat bütün bu söylemin etrafında her dinden ve mezhepten insanları da toplamıştı.Bu kozmopolit yapılı hareket padişahın da duyduğu bir sempatiyle,belki de bir mensubiyetle büyüme istidadı göstermişken aslen bir devşirme olan hem de Hrıstiyan ruhban bir aileden gelen Mahmut Paşa ki kendisine sonradan veli ünvanı verilmiştir.Bu hareketi şiddetle ve kanla bastırmıştır.Hatta kandan ziyade ateşle bastırmıştır.Bu islami gelenekte pek olmayan bir yöntemdir ve bu hareket adam yakmak suretiyle bastırılmıştır.

    Burada dikkat edilmesi gereken noktalar şunlar:

    -Fatih'in oğlu Beyazıd-i Veli'ye kıyasla koyu dindar olmaması
    -Fatih'in hurufiliğe bakış açısı
    -Adam yakmak gibi İslami olmayan bir cezanın uygulanması
    -Adam yakan kişiye de veli ünvanı verilmesi

    Kayser-i Rum bölümünde Hristiyanlık ile yanyana ele almamın sebebi şu:Roma İmparatoru ünvanını kullanan kişilerin tacı Papa tarafından giydirilir.Papanın otoritesi kabul edilir.Hristiyan lider olarak Papa tanınmış olur.Peygamber övgüsüne mazhar olan bir hükümdar bununla yetinmemiş demek ki ve o dönemde Hristiyanlar'ın kullandığı bir ünvanı kullanmak hususunda tereddüte düşmemiştir.Bu onun mürted olduğu anlamına gelmez lakin onun,kendinden önceki padişahlara nazaran daha yenilikçi olduğunu ve başarıya giden yolda bazı noktaları es geçebildiğini gösterir.

    Resim konusu:
    quote:

    Bir diğer konuda suretin görülemeyecek kadar küçük olmasıdır ki,bu da caiz olarak görülmektedir.(Bazı mühürler ve paralardaki resimler gibi)


    Suret görülmeyecek kadar küçük değil.Öyle ki tarihçiler bunun üzerinden yorum yapabiliyor:

    http://www.youtube.com/watch?v=976ri_gD41E

    http://ekonomi.haberturk.com/haber/haber/729656-fatih-madalyonu-servet-degerinde

    ''Heykeltraş Pietro da Milano'nun Rönesans dönemi sanatçıların yaygın olarak kullandığı eserde isminin baş harflerini gizleme eğilimine uyarak madalyonun bir yerine isminin baş harflerini gizlediği belirtilirken, eserde yer alan Fatih Sultan Mehmet portresinin gerçeğe en yakın çizim olduğu iddia edildi.''

    Bir yanlış anlaşılma var sanırım.Bunun sikke veya mühür ile alakası yoktur.Madalyon İslam'a ait bir kültür değildir.Bizans'tan alınmıştır.Fatih'in etkilendiği meşhur madalyon da şudur:
     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri


    Suret görülmeyecek diyorsunuz fakat konuda vermiş olduğum madalyonda çıplak tasvirleri görmek bile mümkündür.Bildiğin tablo gibi bir olayı anlatma biçimi vardır.

    Ayrıca sarayda yapılmış bazı fresklere pek değinmemişsin.O fresklerin üzerinde çok ilginç şeylerin varlığından bahsediliyor.Sarayın içindeki odalarda cinsel içerikli resimlerin duvarları süslediği söyleniyor.Tartışma yaratmasın diye yukarıda çevirmediğim bölüm.Fakat ister istemez girmiş olduk.Bu resimler gerçekten var mıydı?Bunu tam olarak bilmek mümkün değil fakat fresklerin varlığı kesin.Farklı kaynaklardan bunu göstermeye çalıştım.Burada önemli nokta Halil İnalcık'ın da bunu belirtmesi.

    ''Yasagin tek sebebi ; resimlere, sûretlere ve heykellere tapmak yahut tapar derecede saygı göstermektir.''

    Resim yapması için İtalya'dan ressam getirtmek?Belli ki Ulu Hakan'ın böyle bir sanat zevki,anlayışı var.

    ''Mühim olan tabloların tam resim olmamasıdır.''

    Daha nasıl resim olacak anlamadım.Sanat tarihçilerinin övgüyle bahsettiği bir resmi hangi kaynak tam resim değil der?Dur sen zahmet etme ben göstereyim kaynağını:

    http://www.netsite.tripod.com/osmanli/giris.htm
    http://www.musliman.net/bilinmeyen-osmanli/

    Birebir almışsın yahu.Bir dahaki sefere kaynak belirtin.Gittim o kadar araştırdım ettim,senin yaptığın oldu mu şimdi?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FlameSplasher -- 20 Kasım 2014; 19:35:35 >




  • FlameSplasher kullanıcısına yanıt
    Aslında cevap vermeyi düşünüyordum ki,en altta yazdıklarını okuyunca vazgeçtim..
    O attığın linkteki sitedeki yazılan yazının altında
    belirtilen kaynağa baksaydin ve o kaynağın ben de bulunduğunu bilseydin herhalde o yazıyı yazmazdın.
    Oysa ki üç farklı kitaptan seçtiğim bilgileri tek tek yazmıştım.
    Bunlar da belgeleri olsun. Haydi selametle..

     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dar-ül Harb -- 20 Kasım 2014; 20:40:09 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dar-ül Harb

    Aslında cevap vermeyi düşünüyordum ki,en altta yazdıklarını okuyunca vazgeçtim..
    O attığın linkteki sitedeki yazılan yazının altında
    belirtilen kaynağa baksaydin ve o kaynağın ben de bulunduğunu bilseydin herhalde o yazıyı yazmazdın.
    Oysa ki üç farklı kitaptan seçtiğim bilgileri tek tek yazmıştım.
    Bunlar da belgeleri olsun. Haydi selametle..

     Fatih Sultan Mehmet-Az Bilinen Yönleri
    Güzel hazırlamışsınız sayın @FlameSplasher, elinize sağlık. Böyle ciddi konular seyrek açılıyor KB'de.
    Sevmedikleri, ülkeyi kuran içki içiyor, sevdikleri de resimsever çıkıyor, hayat zor bazı ideolojilere.

    @Fünelhonatis18;

    Yinede konunun gelişimine bakıverin, Atatürk'ü bütün olarak kavramanıza yardımcı olabilir bence!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neommy

    Güzel hazırlamışsınız sayın @FlameSplasher, elinize sağlık. Böyle ciddi konular seyrek açılıyor KB'de.
    Sevmedikleri, ülkeyi kuran içki içiyor, sevdikleri de resimsever çıkıyor, hayat zor bazı ideolojilere.

    @Fünelhonatis18;

    Yinede konunun gelişimine bakıverin, Atatürk'ü bütün olarak kavramanıza yardımcı olabilir bence!

    Alıntıları Göster
    Benim en sevdiğim yönü havan topunu icat eden insan olması. Buna ihtiyacım var demiş, yapmış




  • @FürelHonatis18

    Nasıl yazdın bilmiyorum fakat yarım saattir senin yorumundakiler gibi kesme,tırnak işareti yapmaya çalışıyorum.Forum izin vermiyor.Ancak copy paste ile yaparsın diyor.

    Tek tek yazdığına kendin de inandın mı?Bir de yazdıkların genel olarak konudan alakasız.Ne diye Fatihin anasını, bacısını katıyorsun?

    @neommy

    Aslında çok daha ilginç şeyler buldum

    Sadece bu başlıklar ile alakalı rahat en az 5 konu daha açılır.Tartışma selametli bir şekilde sürerse,yeni bölümleri yazarım.




  • FlameSplasher kullanıcısına yanıt
    Huylandım şimdi biraz!
    Bu konu selametle sürer merak etme, nerde iyi-kaliteli bilgi varsa oraya yanaşamıyorlar, en çok hafızlama C/P yaparlar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: neommy

    Huylandım şimdi biraz!
    Bu konu selametle sürer merak etme, nerde iyi-kaliteli bilgi varsa oraya yanaşamıyorlar, en çok hafızlama C/P yaparlar.
    şimdi işin ilmi kısmını bir kenara bırakarak merak ettiğim iki hususu sormak istiyorum

    1- padişahların içki içiyor meselesi (padişahların aynı zamanda halife olarak kabul edildiğine göre bu nasıl oluyor)

    2-eğer Fatih Hıristiyan ise o zaman niye İstanbul'u fethetmek için yanıp tutuşuyor ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    şimdi işin ilmi kısmını bir kenara bırakarak merak ettiğim iki hususu sormak istiyorum

    1- padişahların içki içiyor meselesi (padişahların aynı zamanda halife olarak kabul edildiğine göre bu nasıl oluyor)

    2-eğer Fatih Hıristiyan ise o zaman niye İstanbul'u fethetmek için yanıp tutuşuyor ?

    Alıntıları Göster
    Şu bir gerçek ki Fatih halkı tarafından sevilmeyen padişahların başında gelir.Hatta en başta yer alır.
  • kemal1414 kullanıcısına yanıt
    Senin devletinin dogu ile batı topraklarının tam ortasında abuk sabuk yabancı bir devlet var.

    Haritayı alıp soyle bir baksan bile neden Istanbul'u almak istedigimizi anlarsın. Kim olsa oraya almak ilk isi olurdu zaten.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 21 Kasım 2014; 0:32:54 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Periah

    Senin dogu ile batı topraklarının tam ortasında abuk sabuk yabancı bir devlet var.

    Haritayı alıp soyle bir baksan bile neden Istanbul'u almak istedigimizi anlarsın. Kim olsa oraya almak ilk isi olurdu zaten.

    nasıl yani ?

    sadece tek sebep o muydu ?

    peki Hıristiyan olmalarının hiçbir önemi yok muydu ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Periah

    Senin devletinin dogu ile batı topraklarının tam ortasında abuk sabuk yabancı bir devlet var.

    Haritayı alıp soyle bir baksan bile neden Istanbul'u almak istedigimizi anlarsın. Kim olsa oraya almak ilk isi olurdu zaten.
    Fatih Sultan Mehmet bir dahidir bunu kısıtlı tarih bilgilerimizle bile anlıyoruz.

    Hrıstiyan olduğu konusuna gelirsek o zamanların dahisi olarak görünen bir adamın elle yazıldığı belli olan mistik şeylere inanması saçmalık olur. Müslüman olup olmadığını bile tam olarak bilmiyoruz. Belki sadece devletini ayakta tutmak için rol yapmış olabilir. Daha yakın tarihimizi bile tam olarak bilemezken Fatih'in kişisel detaylarını öğrenmenin zor olacağını düşünüyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Wayne

    Şu bir gerçek ki Fatih halkı tarafından sevilmeyen padişahların başında gelir.Hatta en başta yer alır.

    Bunun nedenlerini açıklayabilir misiniz ?
  • kemal1414 kullanıcısına yanıt
    O devlet muslumanda olsa, hristyanda olsa, budistte olsa orasının alınması yinede zorunluydu. Koca bir devlet kuruyorsun ortasında devletin bir bogaz var , bogazın basındaki sehir yabancı bir sehir devleti...

    Devletinin tam ortasında yabancı ve düşman bir askeri üssü kim ister ? Ustelik sen surekli iki toprak parcası arasında gidip gelmek zorundasın ve devletini büyütmek istiyorsun.

    O sehir dogal olarak alınmak zorundaydı zaten.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 21 Kasım 2014; 0:39:37 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    quote:

    Orijinalden alıntı: Periah

    Senin dogu ile batı topraklarının tam ortasında abuk sabuk yabancı bir devlet var.

    Haritayı alıp soyle bir baksan bile neden Istanbul'u almak istedigimizi anlarsın. Kim olsa oraya almak ilk isi olurdu zaten.

    nasıl yani ?

    sadece tek sebep o muydu ?

    peki Hıristiyan olmalarının hiçbir önemi yok muydu ?

    Fatih, hristiyan olmussa bile gec yaslarda olmustur. İlk zamanlarinda olmadigi kesin.

    Zaten Hristiyan olmasi İstanbul u almasina engel olmazki. Bugun bile Hristiyanlar kendi aralarinda zaten carpisiyorlar.
  • -RUHSUZ kullanıcısına yanıt
    peki o zaman ordu da mı Hıristiyandı ?

    benim bildiğim ordu müslümandı (azınlık olarak devşirme vardı diye biliyorum) ve bu durumda zaten Hıristiyanların kendi arasında çarpışması olayı olmuyor

    öyle değil mi ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Periah

    O devlet muslumanda olsa, hristyanda olsa, budistte olsa orasının alınması yinede zorunluydu. Koca bir devlet kuruyorsun ortasında devletin bir bogaz var , bogazın basındaki sehir yabancı bir sehir devleti...

    Devletinin tam ortasında yabancı ve düşman bir askeri üssü kim ister ? Ustelik sen surekli iki toprak parcası arasında gidip gelmek zorundasın ve devletini büyütmek istiyorsun.

    O sehir dogal olarak alınmak zorundaydı zaten.

    nasıl iki toprak arasında :)

    şimdiki gibi boğaz köprüsü mü vardı da iki toprak arası olsun ?

    tamam İstanbul ile Trakya arası daha kısa bir deniz yolu ama ben sadece bu nedenle fetih yapıldığı konusuna katılmıyorum


    İstanbul'u almak istemeleri tabi ki normal ve zaten defalarca denenmiş ama benim anlayabildiğim kadarıyla bu işte asıl dini nedenlerde var gibi




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kemal1414

    şimdi işin ilmi kısmını bir kenara bırakarak merak ettiğim iki hususu sormak istiyorum

    1- padişahların içki içiyor meselesi (padişahların aynı zamanda halife olarak kabul edildiğine göre bu nasıl oluyor)

    2-eğer Fatih Hıristiyan ise o zaman niye İstanbul'u fethetmek için yanıp tutuşuyor ?

    Hocam, Fatih Sultan Mehmet Hristiyan değil.Müslüman fakat fanatik,bağnaz değil.Mollaları,hocaları,hümanistleri toplayıp Gazali'nin inanç anlayışını tartışan,sorgulayan,düşünen çok değişik bir imparator.Bir de bazı tarikat ve mezheplere yakınlık duymuş.Yukarıda bahsettiğim gibi hurufilik ile içli dışlı olmuş.Bir yandan batının sanatına hayranlık duymuş.Bilime değer vermiş.İstanbul'un fethinde bile tembihlemiş kitaplara dokunmayın,benim demiş.Onun çok yönlü bir lider olması günlük hayatında dini uygulamalara pek yer vermemesine sebep olmuştur.Bu Fatih'i Hristiyan ve ateist yapmaz.İtikatı var fakat oğlu sofu 2. Bayezid kadar değil.

    Halifelik Yavuz Sultan Selim'den sonra Osmanlı'ya geçti denir fakat aslında Fatih de halife sayılır.İlber Ortaylı'nın videosunda o noktaya da değiniliyor.İçki konusuna gelirsek 3 Osmanlı padişahının içkiyle arası olduğu sabit.Fatih'in babası 2. Murad,torunu Yavuz Sultan Selim ve 4.Murad.Bunun dışında da içki içenler olabilir.Sonuçta bunlar insan.İçki içmelerinde,sefa sürmelerinde,alem yapmalarında bir sakınca yok.Bir kesim bu insanları evliyaullah bellediği için sorun oradan kaynaklanıyor.Halife ünvanı almaları bir şeyi değiştirmez.O dönemin en güçlü müslüman devleti kimse; halifelik onda kalır.Bu doğal bir sonuçtur.Bu insanlar ne sahabedir,ne de peygamberdir.Tuhaf karşılamanıza gerek yok.

    İstanbul'u fethetmek ile yanıp tutuşmasının en büyük sebebi şudur:Fatih İstanbul'u alırsa;artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyor.Yıkacağı bir imparatorluk var sınırları her ne kadar çok küçük olsa da.İstanbul'un önemi Avrupa'da oluşacak algı bakımından çok önemli.İstanbul alındığında Avrupa sıranın kendisine geleceğini anlıyor.Konuda bahsettiğim resim ve madalyon yapma girişimlerinin bir kısmı Fatih'e yaranmak amacı gütmüştür.Fatih'in çok güzel bir sözü var.İskender doğuya gitti; sıra batıda.Olayı sadece hadis şekliyle görmeyin.Onun da etkisi vardır fakat Fatih'in hayal ettiği imparatorluğu en sofuları bile rüyasında göremez.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FlameSplasher -- 21 Kasım 2014; 1:21:53 >




  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.