Geçenlerde Mustafa İslamoğlu adında dini anlatmaya çalışan birini dinledim, ve baktım Hz. İsa Mesih'in inişini ve Hz. Mehdi'nin gelişini inkar ediyor, eğer diyor iman yani inanç konusu ise Kuran-ı Kerim'de neden bu konu işlenmemiş (içimden sen Allah'dan iyi mi biliyorsun, Allah'a nasıl yapacağını mı öğretiyorsun diyorum) diyor ve bunu deyince İslam hukukunda yaklaşık 2 bin yıllık literatürümüzde olmayan bir iddia da atmak zorunda kalıyor ve diyor ki mütevatir hadis zan ifade eder, Allah Allah dedim, yeni bir açılım getirdi İslam dinine dedim. Eğer Selçuklu, Osmanlı alimleri ya da Ebu Hanefi, Şafii gibi islam alimleri yani ehli sünnet alimleri olsa bunu küfür ile itham ederlerdi dedim. İslam hukukunda sahih hadis itikatta/inançda/imanda referans edilemezken mütevatir hadis hem inançta hem de amel/ibadette referans/delil kabul edilmiştir, yani hukukta mütevatir hadisin reddi küfür ile suçlanmak için yeterlidir. Çünkü Mütevatir haber sadece İslam hukukunun bahsi değil mantık ilminde de bilgi kabul ediliyor, yani akıl sahipleri kendisini yamultan bir şey yoksa mütevatir haberi kendiliğinden kabul ediyor, yani akıl mantık örgüsünde hayatına devam eden bir insan tabiatı mütevatir haberi bilgi olarak görüyor. Peki mantık dolayısıyla da İslam alimleri/hukuku mütevatir hadisi bilgi ilim olarak kabul ediyorsa inkarının sebebi ne olabilirdi, İslam alimleri bu konuda şu izahı getirmişlerdir: "Usûlü Fıkıh âlimleri, mütevâtir haberin ilim ifade ettiğine karşı çıkmanın inat veya akıldaki bozukluktan başka izahının olamayacağını, aklî melekeleri yerinde olan bir kimsenin şer‘î/dini konulardaki mütevâtir haberi inkâr etmesinin Peygamber’i yalanlama veya ona karşı gelme anlamına geleceğinden onu küfre götüreceğini belirtirler. Hatta İbn Rüşd, mütevâtir haberin yakîn ifade ettiğini inkâr eden kimsenin kalbinde olana aykırı (yalan) beyanda bulunduğundan dolayı cezalandırılması gerektiğini söyler." (İslâm Âlimlerine Göre Hadisleri İnkâr Etmenin Hükmü, Harran İlahiyat Dergisi, s.191) |
Hz. İsa Mesih'in inişi ve Hz. Mehdi'nin gelişi meselesinin dinimizdeki yeri ve z kuşağı alimleri.



-
-
"şimdiye kadar gelmedi ise bu saatten sonra hiç gelmesin" diyen biri de vardı. cümleye bakar mısın. böyle cümleler hani bir şey kazandırsa anlarız ama kazandırdığı bir şey de yok ki; benzeri açıklamalar yapanlar yine var. kısaca bu zamanda kimin ne dediği belli olmadığı gibi, şeytan denilen bir varlık ve taraftarları da var. yani "ben böyle konuşayım da bakalım nerden ve kimden nasıl bir ses yükselecek acaba" şeklinde beklentisi olanlar da olabilir. istediği gibi düşünsün. herkes ahirette öğrenir. ahirette dedim çünkü beklenen bazı olayların gerçekleştiğini düşünelim. ileriki bir zamanda geriye bakanlar olduğunda, hüsnü zan edilecek. yani denilecek ki, muhtemelen hz isa şu kişiydi şeklinde misal. yoksa biri çıkacak ben hz isa'yım diyecek veya hz mehdiyim diyecek ve açıklama yapacak? buna da gerek yok, bilen zaten bilir! her ikisinin de azılı düşmanı varken böyle bir açıklama ve beyanda bulunacak olmanın bir anlamı da olamaz. dolayısıyla bırakacaksın, herkes kendi doğru bildikleri ile inandığı gibi yaşasın. nihayetinde ilham, hidayeti veren Allah. artık kim, nasıl nasiplenmeyi umarsa.
-
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı > -
önce hz. İsa ve/veya Mehdi'nin geleceği ile ilgili ayetleri, sonra da bununla ilgili sahih hadisleri alt alta yazıp
değerlendirmek gerekir...
tek bir ayeti, tek bir hadisi dikkate alıp değerlendirme yaparsak eksik veya yanlış olabilir.
-
Hocam islam alimleri değerlendirmeyi yapmış zaten. Hz İsa ile ilgili ayet var Mehdi ile ilgili yok. Bununla birlikte İsa mesih ve Mehdi ile ilgili Salih hadisler o kadar fazla ki, bundan dolayı bu konudaki hadisler mütevatir olarak değerlendirilir.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı > -
mehdiyi nasıl bileceğiz, hiç kimse ben mehdiyim diyemez, dese delilikten hapse atarlar, nereden bileceğiz gibi soruların cevabını Bediüzzaman risalelerinde cevaplamıştır,
Ahir zaman şahıslarını anlatırken aklın ihtiyarı elinden alınmaz demektedir, yani imtihana kapı açık bırakılır insanlar inkar etme imkanı bırakılır demektedir, dolayısıyla inkar edenler yine küfürlerinde diretmek için kendilerinde kuvvet yol bulacaktır akıl ve mantık örgüsünde. ama müslümanlar içlerindeki inanç dolayısıyla kendiliğinden onlara inanacaklardır. yine bediüzzaman ahir zamanda isa aleyhisselamın ashabını anlatırken onlara cemaati mücahidine ruhani demektedir ve mukarrip olduklarını belirtmiştir. buralardan anlıyoruz ki , ahir zaman şahsiyetleri ruhaniler ama mukarrip makamındaki ruhanilerdir. Tasavvvufta ruhani tasavvuf makamlarına gelmişlere denir. Mukarrip makamında bulunanlara arifler denir ve mukarriplik makamı tasavvufta velayetten hemen önceki makamdır.
Yine Erzurumlu İbrahim Hakkı hz. leri velayet makamında yani nefis mutmainne makamında bulunanlar için bu mertebedeki zatların görenler cezb olur demektedir.
yine bediüzzaman, İsa aleyhisselemı herkesin bilmesi gerekmez havassı ve mukarripleri imanın nuru ile onu tanır demektedir.
Buralardan şunları anlıyoruz:
İsa aleyhisselam'ın ashabı tasavvuftaki mukarrip makamında zatlardır. ve insanları etkilemeleri (içinde iman bulunanları) söz konusudur, işte bu ahir zaman zatların yüzlerinde, bu makamdaki zatları görenler cezb olur tasavvufi bilgisinden hareketle, haşyet korku müslümanlara dini yaşama arzusu verme ve imanlarını kuvvetlendirme, saygı kutsiyet duyguları cezb vardır. Bu duyguların getirdiği saygı ve bağlılık akıl ve dille anlatılamaz. Bundan hareketle bu şahıslara iman sahiplerinin ittibası gayri ihtiyari kendiliğindendir. Havass ise islam dininde velayeti simgeler ve muhtemelen dini otoriteye sahip mehdi, isa aleyhisselamın ashabı olacaktır.
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X