Şimdi Ara

i30 1.6 dizel otomatik,şanzıman arızası

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
0
Favori
14.409
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Sadece bilgi paylaşımı amaçlı yazıyorum. Yakın bir arkadaşımda 2009 Hyundai i30 dizel otomatik var.Dün arabayı 80.000 bakımına götürmüş.Aynı zamanda şanzımanla ilgili şikayetini söylemiş.Şikayetleri şöyle;

    -Aracı p'den diyelim r'ye alıyor,vites 3-4 saniye sonra r'ye geçmiş oluyor.Aynı şekilde d'ye.Bu en az 20000km'dir olan sorundu.

    -Yeni çıkan sorun ise bazen,özellikle de şanzıman ısındığında biraz hızlı kalkış yapmak istesen araba boşa düşüyordu.

    Bu şikayetleri söyledikten sonra şanzımanın değişmesi gerektiğini söylemişler ve ellerinde şanzıman yokmuş,sipariş etmişler.Sonuçta garantiden şanzıman değişecek,bu şekilde sıkıntı çıkarmadan değiştirdikleri için tebrik etmek gerek.Forumda bu tip arızaları garantiden yapmamak için ne taklalar atan firmalar görüyoruz.

    Bu arada bir de motor arıza ışığı yanıyor,onun şanzımandan sebep yandığını söylemişler,şanzıman arızası motor arıza ışığı neden yaksın ki?







  • h matıc sanjimanlarin problemli oldugunu duymustum i30da h~matic dimi?
  • araç 2009 model olduğuna göre ve hyundai de 5 yıl garanti verdiğine göre garantiden geğişmesi gayet normal. burada servisin "yok efendim kullanıcı hatası" demeden değişime onay vermesi gayet güzel olmuş. maalesef her servis aynı hassasiyette davranmıyor müşterisine.
  • Konu dsg şanzımanla alakalı olmadığı için pek kimsenin ilgisini çekmemiş anlaşılan. Son zamanlarda forumda arıza yapma ve sorun çıkarma olayı sadece vw'ye özgüymüş gibi bir hava estiriliyor veya başka markalarda meydana gelen bu tür sorunlar hakkında kimse düşüncesini belirtmiyor.

    Neyse geçmiş olsun..Umarım sorunun en kısa zamanda çözülür arkadaşım.
  • Tipik bir tork konvertorlu otomatik sanziman hatasi.
    Garantili oldugu icin bir sey diyemiyorum.
    Tamiri konusunda bilgi vermenin manasi olmasa da,
    Hata yukaek ihtimalle hidrolik uniteden kaynaklaniyor.
    Sanzimancilar fiziksel yapisi itibari ile beyin diyorlar bi parcaya.
    Bu parca uzerindeki kablolarda gecirgenlik azaldiginda, yag basincini saglayan selenoidler bozuldugunda belirli viteslerde arac bosa cikar.
    Sanzima yag basma suresi gecikir ve normal suresinden bir kac saniye daha gec kalkar arac.
    Hidrolik unite parcalari cok pahali degil. 150-200 tl gibi parcalar ama bir sanayi ustasinin elinde komple sanziman degistirme yoluna gitmeye zorlar sizi.
    Hidrolik unitedeki arizalar giderilmeden sanziman acilmamali.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi EnginAKB -- 3 Mayıs 2012; 15:25:16 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nilve

    Konu dsg şanzımanla alakalı olmadığı için pek kimsenin ilgisini çekmemiş anlaşılan. Son zamanlarda forumda arıza yapma ve sorun çıkarma olayı sadece vw'ye özgüymüş gibi bir hava estiriliyor veya başka markalarda meydana gelen bu tür sorunlar hakkında kimse düşüncesini belirtmiyor.

    Neyse geçmiş olsun..Umarım sorunun en kısa zamanda çözülür arkadaşım.

    Arkadaşım merhaba,


    Konuyu gün içinde mobilden gördüm ama ancak birşeyler yazabiliyorum.

    Her firmada olabilecek türden bir arıza olarak fikir beyan edeyim önce.

    Firmanın malının arkasında durması da takdire şayan.

    Uzun garanti süresinin avantajını da görebiliyoruz burada.

    Araç sahibine geçmiş olsun ve iyi ki bu model araç almışsın diyorum.:)



    Gelelim DSG ve VW'ne.



    VW'nin arıza yapma ve sorun çıkarma durumuyla ilgili estirilen havanın asıl sorumlusunun 90'lı yılların sonundan itibaren günümüze kadar gelen "VW'ni aynı klasmandaki diğer üreticilerden daha elit ve üstün göstermeye yönelik yapılan reklamlar ve iddialı sloganlar" olduğunu düşünüyorum.

    "Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu!!!" türündeki bu sloganlar insanların bilinçaltına yerleşecek kadar etkili olduğu kadar kullanıcılarının çektiği en küçük sıkıntıda bile bu iddialı sloganların aslında o kadar da gerçeği yansıtmayabileceğini düşünmelerine sebep olmuş ve olaya ve markaya daha bir temkinle yaklaşmalarına sebebiyet vermiştir.



    Benzer bir örneği yeni Hyundai Elantra üzerinden vereyim.

    Bildiğin gibi bu aracın piyasaya çıkalıberi aldığı ödül sayısı yanılmıyorsam 35 civarında.

    Yine bildiğin gibi distribütör firma da (belki de haklı olarak) bu ödül olayını reklamlarında ve bayiilerdeki dövizlerde olabildiğince kullanıyor.


    Ancak bu ödülleri 10 küsur yıl boyunca reklam malzemesi olarak kullanmaya, amiyane bir tabirle "durumu sündürmeye" aynı şekilde devam etseler ve bu süreçte de araçlarda çeşitli sıkıntılar başgösterse, ilk başlarda firmanın lehine gibi görünen bu bilmem kaç tane ödül alma durumu ileride mutlak surette firma aleyhine çalışmaya başlayacaktır.

    Yine bu süreçte yapılmış olan reklamların etkisiyle kazanılmış olunan saygınlık ve firmaya ve araçlara sempatiden fanatikliğe kadar değişen derecelerde duyulan hisler yerini hoşlanmamadan nefret etmeye kadar gidecek derecede olumsuz duygulara bırakacaktır.

    Hyundai ile bu reklamlar vesilesiyle tanışan bir güruh halen daha devam etmekte olan reklamlar ve iddialı sloganlar sayesinde bu araçların çok iyi olduğu fikrini savunacak ve bu araçla kendi veya bir tanıdığının başına bir olumsuzluk gelmediği müddetçe böyle düşünmeye devam edecektir.

    Bu süreçte bir miktar sorgulama içine giren başka bir güruh ise bu aracın reklamlarda bahsedildiği kadar iyi (sorunsuz) olmadığını farkedecek ve bundan sonraki süreçte modele ve markaya temkinli yaklaşacaktır.

    Kendi veya bir tanıdığının aracında külfetli sorun yaşayan (veya bu süreçte distribütör tarafından destek görmeyen) 3. bir güruh ise bir daha markanın ve modelin yanından bile geçmeyecek ve otomobillerle ilgisine göre her türlü platformda yaşadıklarının acısını çıkartmaya çalışacaktır.


    Bunlar şahsi fikirlerimdir, katılmayacağın noktalar şüphesiz olacaktır.



    Galiba bu tür slogan ve reklamların da bir miktar etkisinde kalarak ama daha çok Golf 4, Bora, ve 5 ve 5.5 kasa Passat gibi zamanından önde olan modellerin etkisiyle zamanında VW'ni çooook ama çok beğenen biri olarak distribütörün reklam ve imaj çalışmalarını abartılı ve ileride firmaya hasar verecek ölçüde tehlikeli (counter productive) buldum (7-8 yıldan beri de böyle buluyorum).


    Bu firmanın bu tür reklamlar yapmasına, böyle iddalı sloganlar kullanmasına ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.

    Ürünleri kalite olarak sınıfında en iyi olmayı hedeflemiş ve bunu sıklıkla da başarmıştır.

    Ancak hep belirttiğim gibi özellikle son dönemde geliştirmiş olduğu DSG gibi teknolojileri muhtemelen firma adının o teknolojiyle birlikte anılabilmesini sağlamak ve o alanda ilk olabilmek adına yeterince (3-5 milyon km değil, sorunsuzca hizmet ettiğine kanaat getirecek kadar uzun süre ve mesafe) test etmeden alelacele piyasaya sürmesi veya daha fazla kar edebilmek amacıyla daha az sorunlu bol yağlı 6 DSG yerine daha az maliyetli ama biraz daha narin az yağlı 7 DSG'yi çıkartması, uzun dönemde yani şimdilerde yaşanan sıkıntıları öngörmemiş, ya da bunları göze almış olduğunu düşündürtüyor bana.


    Ve bunlar aracını uzun süreler binmek için sıfır km olarak; veya maddi gücü ancak garantisi bitmiş bir araca yeten çoğu kişi için (otomotiv gündemini takip edenlerden bahsediyorum) ikinci el olarak yeni teknolojiler barındıran bir VW'ni tercih etmemek için çooook geçerli sebepler.


    Son zamanlarda forumda estirilen havanın çıkış noktasıyla ilgili bazı düşünce ve tespitlerimi minimum sürç-ü lisan ile paylaşmaya çalıştım. :)


    Selamlar.




  • Acaba rutin bakımda şanzıman yağı değişmiş miydi ?
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    1.4 Dizel Fiesta arıza lambası
    3 yıl önce açıldı
    megane 1 otomatik arıza??
    16 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • hyundai de kesin dsg şanzuman vardır ya da konu fake tir başka türlü mümkün değil
  • Orijinalden alıntı: haluk 23



    Galiba bu tür slogan ve reklamların da bir miktar etkisinde kalarak ama daha çok Golf 4, Bora, ve 5 ve 5.5 kasa Passat gibi zamanından önde olan modellerin etkisiyle zamanında VW'ni çooook ama çok beğenen biri olarak distribütörün reklam ve imaj çalışmalarını abartılı ve ileride firmaya hasar verecek ölçüde tehlikeli (counter productive) buldum (7-8 yıldan beri de böyle buluyorum).

    Haluk hocam,

    Mesajınızda belirtmiş olduğunuz hususların bir çoğuna katılıyorum. Bununla birlikte mesajınızdan alıntıladığım bu kısma yönelik bazı eklemeler yapmak istiyorum.
    Evet, reklamın bir ürünün satışına veya imajına olan etkisi yadsınamaz. Fakat vw'nin özellikle kendi müşterileri nezdindeki "değerini-konumunu" ürünlerinin reklam, tanıtım veya sloganlarından ziyade, oluşturduğu "kalite algısı" ve temel prensibi olan "günlük kullanıma uygunluk" konularındaki başarısına bağlıyorum.

    Kalite algısı;
    Yanlış anlaşılmasın, bu ifadeden vw'nin kendi sınıfındaki rakiplerinden daha kaliteli olduğunu kasdetmiyorum. "Kalite" kavramından çok, oluşturduğu "algı" üzerinde durmak istiyorum. Bu hususta vw bana kalırsa basit ama önemli bazı yöntemler kullandı. Bunlar;

    1- Kapı sesi;
    Forumda bazı arkadaşlar bu konuyu biraz hafife aldılar fakat işin gerçeği tok gelen kapı sesinin aracın kalitesi ve sağlamlığı konusunda olumlu bir algının oluşmasına yol açtığıdır. Bununla ilgili nette ufak bir gezinti yaptığımda sadece araçlar için değil beyaz eşyada dahi üretici firmaların bu sese ürünlerinde önem verdiğini gördüm. Konu ile ilgili BSH icra kurulu üyesi Ronald GRUNBERG'in ifadeleri aşağıdadır.

    "Tüketiciler beyaz eşyada daha ilk dokunuşta kaliteyi anlamalı. Örneğin bir arabanın kapısını açtığınızda sağlamlığıyla ilgili bir fikre sahip olursunuz. Kapı hafif olmamalı. Buzdolabı ve çamaşır makinesinde de böyledir. Beyaz eşyaların kapakları biraz ağır, kapandığı zaman da tok bir ses vermeli. Bir Mercedes'le başka bir otomobil markası arasındaki fark da böyledir. Biz buna dokunuş, dokunma kalitesi diyoruz."



    2- Malzeme Kalitesi ve işçilik;
    En çok satan modelleri olan golf, passat ve tiguanda kullanılan malzemelerin kalitesi ve işçiliği gayet iyi düzeyde. Yumuşak plastik malzeme elbette tek başına aracı kaliteli yapmaz, ama o izlenimi verme konusunda önemli bir rolü vardır. Eğer böyle bir algıya yol açmamış olsa bu konuyu arka plana iten japon markalar bile b sınıfı aracı ile d sınıfı araçlarında aynı plastik malzemeyi kullanırlardı. Oysa yaristeki plastik kalitesi ile avensisdeki veya jazz ile accorddaki plastik malzeme aynı düzeyde değil. İster istemez daha pahalı veya kaliteli izlenimini verebilmek için d sınıfı araçlarında nisbeten daha yumuşak plastik malzeme kullanmak durumunda kalıyorlar. Hatta ilginç gelebilir autoshow fuarında verdikleri mitsubishi ASX'in broşüründe donanım kısmında "yumuşak plastik malzeme ile kaplı ön konsol" ibaresi bile yer alıyordu. Sanırım şimdi kaldırdılar o ibareyi.
    İşçilik konusunda ise vw, özellikle parça birleşim yerlerindeki pürüzsüzlük ve uyum ile çok iyi bir düzeyde. Aracın konsolü ve karoseri tek kalıp veya parçadan ibaretmiş gibi iyi bir izlenim bırakıyor. Hatta bir çok markada olan tavandaki plastik çıtaların vw' araçlarında olmaması da bu noktada bana ilginç gelir.

    Bir de aşağıda verdiğim linkte yer alan puanlamayı aşırı subjektiflik veya yanlılık olarak mı yoksa vw gerçekten de bu kadar iyi mi? diye fikir vermesi açısından paylaşmak istiyorum.

    auto motor und sport
    20 Autos im harten Qualitäts-Check: Nachlässigkeiten und Orangenhaut
    http://www.auto-motor-und-sport.de/news/20-autos-im-harten-qualitaets-check-nachlaessigkeiten-und-orangenhaut-4631230.html



    3- Sac kalınlığı;
    Artık forumda herkesin araçların sac kalınlığının çarpışmalarda önemli bir etken olmadığını, önemli olanın aracın darbeleri absorbe edebilme kabiliyeti olduğunu özellikle euro ncap çarpışma testleri sayesinde bildiğini düşünüyorum. Zaten doğru olan da budur. Fakat yine gel gelelim bu algı meselesine. Neredeyse artık her markanın tüm binek araç modelleri çarpışma testlerinde 5 yıldız almakta. Vw modelleri de bu noktada iyi durumda. Golf6, 2009 yılının en güvenli aracı seçilmişti. Şimdi hem çarpışma testlerinde iyi puanlar almış hem de hafif bastırdığınızda göçmeyen kaput ister istemez sağlam, dayanıklı ve güvenli olduğu hususunda bir algı oluşturur. Yani bir bakıma sac kalınlığı bu duyguyu pekiştirir. Bu söylediklerim ortalama bir müşteri profili için geçerlidir ve çoğunluğu da bu kesim oluşturur.

    Günlük kullanıma uygunluk kısmı ile bu anti-pati olayını akşama yazmaya çalışacağım.
    Akşama görüşmek üzere,

    Esen kalın :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nilve -- 4 Mayıs 2012; 17:17:19 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: haluk 23



    Galiba bu tür slogan ve reklamların da bir miktar etkisinde kalarak ama daha çok Golf 4, Bora, ve 5 ve 5.5 kasa Passat gibi zamanından önde olan modellerin etkisiyle zamanında VW'ni çooook ama çok beğenen biri olarak distribütörün reklam ve imaj çalışmalarını abartılı ve ileride firmaya hasar verecek ölçüde tehlikeli (counter productive) buldum (7-8 yıldan beri de böyle buluyorum).




    Haluk hocam,

    Mesajınızda belirtmiş olduğunuz hususların bir çoğuna katılıyorum. Bununla birlikte mesajınızdan alıntıladığım bu kısma yönelik bazı eklemeler yapmak istiyorum.
    Evet, reklamın bir ürünün satışına veya imajına olan etkisi yadsınamaz. Fakat vw'nin özellikle kendi müşterileri nezdindeki "değerini-konumunu" ürünlerinin reklam, tanıtım veya sloganlarından ziyade, oluşturduğu "kalite algısı" ve temel prensibi olan "günlük kullanıma uygunluk" konularındaki başarısına bağlıyorum.

    Kalite algısı;
    Yanlış anlaşılmasın, bu ifadeden vw'nin kendi sınıfındaki rakiplerinden daha kaliteli olduğunu kasdetmiyorum. "Kalite" kavramından çok, oluşturduğu "algı" üzerinde durmak istiyorum. Bu hususta vw bana kalırsa basit ama önemli bazı yöntemler kullandı. Bunlar;

    1- Kapı sesi;
    Forumda bazı arkadaşlar bu konuyu biraz hafife aldılar fakat işin gerçeği tok gelen kapı sesinin aracın kalitesi ve sağlamlığı konusunda olumlu bir algının oluşmasına yol açtığıdır. Bununla ilgili nette ufak bir gezinti yaptığımda sadece araçlar için değil beyaz eşyada dahi üretici firmaların bu sese ürünlerinde önem verdiğini gördüm. Konu ile ilgili BSH icra kurulu üyesi Ronald GRUNBERG'in ifadeleri aşağıdadır.

    "Tüketiciler beyaz eşyada daha ilk dokunuşta kaliteyi anlamalı. Örneğin bir arabanın kapısını açtığınızda sağlamlığıyla ilgili bir fikre sahip olursunuz. Kapı hafif olmamalı. Buzdolabı ve çamaşır makinesinde de böyledir. Beyaz eşyaların kapakları biraz ağır, kapandığı zaman da tok bir ses vermeli. Bir Mercedes'le başka bir otomobil markası arasındaki fark da böyledir. Biz buna dokunuş, dokunma kalitesi diyoruz."

    http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1192734&title=bayiler-olmasa-beyaz-esyayi-yuzde-25-daha-pahali-alirdiniz

    2- Malzeme Kalitesi ve işçilik;
    En çok satan modelleri olan golf, passat ve tiguanda kullanılan malzemelerin kalitesi ve işçiliği gayet iyi düzeyde. Yumuşak plastik malzeme elbette tek başına aracı kaliteli yapmaz, ama o izlenimi verme konusunda önemli bir rolü vardır. Eğer böyle bir algıya yol açmamış olsa bu konuyu arka plana iten japon markalar bile b sınıfı aracı ile d sınıfı araçlarında aynı plastik malzemeyi kullanırlardı. Oysa yaristeki plastik kalitesi ile avensisdeki veya jazz ile accorddaki plastik malzeme aynı düzeyde değil. İster istemez daha pahalı veya kaliteli izlenimini verebilmek için d sınıfı araçlarında nisbeten daha yumuşak plastik malzeme kullanmak durumunda kalıyorlar. Hatta ilginç gelebilir autoshow fuarında verdikleri mitsubishi ASX'in broşüründe donanım kısmında "yumuşak plastik malzeme ile kaplı ön konsol" ibaresi bile yer alıyordu. Sanırım şimdi kaldırdılar o ibareyi.
    İşçilik konusunda ise vw, özellikle parça birleşim yerlerindeki pürüzsüzlük ve uyum ile çok iyi bir düzeyde. Aracın konsolü ve karoseri tek kalıp veya parçadan ibaretmiş gibi iyi bir izlenim bırakıyor. Hatta bir çok markada olan tavandaki plastik çıtaların vw' araçlarında olmaması da bu noktada bana ilginç gelir.

    Bir de aşağıda verdiğim linkte yer alan puanlamayı aşırı subjektiflik veya yanlılık olarak mı yoksa vw gerçekten de bu kadar iyi mi? diye fikir vermesi açısından paylaşmak istiyorum.

    auto motor und sport
    20 Autos im harten Qualitäts-Check: Nachlässigkeiten und Orangenhaut
    http://www.auto-motor-und-sport.de/news/20-autos-im-harten-qualitaets-check-nachlaessigkeiten-und-orangenhaut-4631230.html



    3- Sac kalınlığı;
    Artık forumda herkesin araçların sac kalınlığının çarpışmalarda önemli bir etken olmadığını, önemli olanın aracın darbeleri absorbe edebilme kabiliyeti olduğunu özellikle euro ncap çarpışma testleri sayesinde bildiğini düşünüyorum. Zaten doğru olan da budur. Fakat yine gel gelelim bu algı meselesine. Neredeyse artık her markanın tüm binek araç modelleri çarpışma testlerinde 5 yıldız almakta. Vw modelleri de bu noktada iyi durumda. Golf6, 2009 yılının en güvenli aracı seçilmişti. Şimdi hem çarpışma testlerinde iyi puanlar almış hem de hafif bastırdığınızda göçmeyen kaput ister istemez sağlam, dayanıklı ve güvenli olduğu hususunda bir algı oluşturur. Yani bir bakıma sac kalınlığı bu duyguyu pekiştirir. Bu söylediklerim ortalama bir müşteri profili için geçerlidir ve çoğunluğu da bu kesim oluşturur.

    Günlük kullanıma uygunluk kısmı ile bu anti-pati olayını akşama yazmaya çalışacağım.
    Akşama görüşmek üzere,

    Esen kalın :)




  • demekki neymiş, tam otomatik sıfır sorun değilmiş. otomatik şanzıman arıza yapar. bunu kabullenmiyorsan düz vites alacaksın. yada uzun garantiye(ister ücretli, ister bedava) sahip olacaksın nokta.
  • Konu sapmış gitmiş VW'e girmiş.Hele bir de VW'in sac kalınlığına girmiş ki,komik bir durum.

    Benim iki halaoğlumda da i30 dizel otomatik var. İkisininde ikinci aracı. Birinde M5 diğerinde Evo x var
    İkisininde araçları chip tuningli ve onlar da sıkıntı olmadı,otomatik olmasına rağmen.

    Ben konuyu i30 tu kaka diye açmadım,adamlar hiç mırın kırın etmeden şanzımanı değiştirmiş,bazı firmalara örnek olsun diye açtım.Lafın vw'e değil hepsine.

    i30'da çok mu iyi asla,arka takımı çok dandik,yakıt tüketimi 7.5lt , orta konsolu komik vs. Ama firma aracın arkasında,önemli olan bence bu.
  • o seride kullanılan GM şanzımanın duyduğum ilk arızası bu.. D-R geçişlerinde civic bile yapıyordu 1 sn.lik gecikme, ama boşa atama olayı ciddi gibi görünüyor..acaba araç yazılımlı mı diye düşündüm bi an.. ecu ile tcu( motor ile sanzıman beyni) senkronize çalıştığından, herhangi birindeki arızadan dolayı lambayı yakabilir
  • DSG KONUSU OLSAYDI 2943949 SAYFA OLURDU KONU DİMİ ? ATAYİZLER BİLE AÇIKLAYAMADI BU DURUMU
  • up
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ozanbozan

    DSG KONUSU OLSAYDI 2943949 SAYFA OLURDU KONU DİMİ ? ATAYİZLER BİLE AÇIKLAYAMADI BU DURUMU

    sorunda orda zaten. otomatik araçlardan sadece dsg lilerin arıza yaptığını düşünen küçük bir dh otomobil genel kitlesi var. Onlarda dsg karalamak için her konuya girerken. dsg dışı konularda sesleri çıkmıyor

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: oquzdag


    quote:

    Orijinalden alıntı: ozanbozan

    DSG KONUSU OLSAYDI 2943949 SAYFA OLURDU KONU DİMİ ? ATAYİZLER BİLE AÇIKLAYAMADI BU DURUMU

    sorunda orda zaten. otomatik araçlardan sadece dsg lilerin arıza yaptığını düşünen küçük bir dh otomobil genel kitlesi var. Onlarda dsg karalamak için her konuya girerken. dsg dışı konularda sesleri çıkmıyor

    Oğuzcum yanıldığın bir nokta var yalnız:

    Diğer hiç bir firma mevcut ya da yenilediği bir teknolojisi için "en iyi" "en süper" "daha iyisi yok" türü iddialı ifadeler kullanmıyor.

    Dolayısıyla olabilecek hataları da o kadar göze batmıyor.


    Oysa malum firma bu tür ifadelere sıkça başvurduğu için bir problem yaşandığında da (ki bir de yaşanan problemler de bu örnekte olduğu gibi münferit değil ciddi sayıda idi ve dünyanın her tarafında yaşandığı için aslında bu sistemin o kadar da "iyi" ve "süper" olmadığı ortaya çıkıyor.


    Buna bir de bu sistemin (biraz da reklamların ve yanlı test sonuçlarının da etkisiyle)) "en iyi" olduğuna inanmış-şartlanmış ve bunu her ortamda dile getirmiş kullanıcılar-sevenler eklenince işin boyutları değişiyor tabii.


    Bu kişilerden bazıları yaşanan problemlerden sonra bir daha bu sistemlerden almama kararı alırken bunu paylaşıyor.

    Ayrıca her ortamda da bulunabileceği üzere bu sisteme baştan beri temkinli yaklaşan-hiç inanmayan-karşıt olan bazıları da bu gibi örnekleri fırsat bilip sistemle ilgili "güzel" duygularını bu iddialı ifadeleri hatırlatarak dile getiriyorlar.


    Tabii ki otomatik vitesli araçların hepsinde arıza yaşanabilmektedir.

    Kul yapısıdır sonuçta.

    Ama DSG'de yaşanan arızaların tam otomatiklerde yaşananlarla sayı ya da oran olarak kıyaslanamayacak derecede fazla olduğunu bildiğini ama bunu görmezden geldiğini düşündüm yukarıdaki ve diğer başlıklardaki yazılarını okuyunca.

    Selamlar.


    Not: Tgezer dostumuz Flu'yu satacaktı bir ara.

    Son durum nedir?

    Sattı mı?

    Yeni araç aldı mı?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: haluk 23

    quote:

    Orijinalden alıntı: oquzdag


    quote:

    Orijinalden alıntı: ozanbozan

    DSG KONUSU OLSAYDI 2943949 SAYFA OLURDU KONU DİMİ ? ATAYİZLER BİLE AÇIKLAYAMADI BU DURUMU

    sorunda orda zaten. otomatik araçlardan sadece dsg lilerin arıza yaptığını düşünen küçük bir dh otomobil genel kitlesi var. Onlarda dsg karalamak için her konuya girerken. dsg dışı konularda sesleri çıkmıyor

    Oğuzcum yanıldığın bir nokta var yalnız:

    Diğer hiç bir firma mevcut ya da yenilediği bir teknolojisi için "en iyi" "en süper" "daha iyisi yok" türü iddialı ifadeler kullanmıyor.

    Dolayısıyla olabilecek hataları da o kadar göze batmıyor.


    Oysa malum firma bu tür ifadelere sıkça başvurduğu için bir problem yaşandığında da (ki bir de yaşanan problemler de bu örnekte olduğu gibi münferit değil ciddi sayıda idi ve dünyanın her tarafında yaşandığı için aslında bu sistemin o kadar da "iyi" ve "süper" olmadığı ortaya çıkıyor.


    Buna bir de bu sistemin (biraz da reklamların ve yanlı test sonuçlarının da etkisiyle)) "en iyi" olduğuna inanmış-şartlanmış ve bunu her ortamda dile getirmiş kullanıcılar-sevenler eklenince işin boyutları değişiyor tabii.


    Bu kişilerden bazıları yaşanan problemlerden sonra bir daha bu sistemlerden almama kararı alırken bunu paylaşıyor.

    Ayrıca her ortamda da bulunabileceği üzere bu sisteme baştan beri temkinli yaklaşan-hiç inanmayan-karşıt olan bazıları da bu gibi örnekleri fırsat bilip sistemle ilgili "güzel" duygularını bu iddialı ifadeleri hatırlatarak dile getiriyorlar.


    Tabii ki otomatik vitesli araçların hepsinde arıza yaşanabilmektedir.

    Kul yapısıdır sonuçta.

    Ama DSG'de yaşanan arızaların tam otomatiklerde yaşananlarla sayı ya da oran olarak kıyaslanamayacak derecede fazla olduğunu bildiğini ama bunu görmezden geldiğini düşündüm yukarıdaki ve diğer başlıklardaki yazılarını okuyunca.

    Selamlar.


    Not: Tgezer dostumuz Flu'yu satacaktı bir ara.

    Son durum nedir?

    Sattı mı?

    Yeni araç aldı mı?


    Flütü satmadı henüz ancak insignia cdti at aldı
    Ancak dsg sevgisi tükenmedi :)
    Selam

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: oquzdag


    quote:

    Orijinalden alıntı: ozanbozan

    DSG KONUSU OLSAYDI 2943949 SAYFA OLURDU KONU DİMİ ? ATAYİZLER BİLE AÇIKLAYAMADI BU DURUMU

    sorunda orda zaten. otomatik araçlardan sadece dsg lilerin arıza yaptığını düşünen küçük bir dh otomobil genel kitlesi var. Onlarda dsg karalamak için her konuya girerken. dsg dışı konularda sesleri çıkmıyor

    Yorum yazan hala hiç kimse yok, ne kadar şaşırtıcı
  • quote:

    Orijinalden alıntı: haluk 23

    quote:

    Orijinalden alıntı: nilve

    Konu dsg şanzımanla alakalı olmadığı için pek kimsenin ilgisini çekmemiş anlaşılan. Son zamanlarda forumda arıza yapma ve sorun çıkarma olayı sadece vw'ye özgüymüş gibi bir hava estiriliyor veya başka markalarda meydana gelen bu tür sorunlar hakkında kimse düşüncesini belirtmiyor.

    Neyse geçmiş olsun..Umarım sorunun en kısa zamanda çözülür arkadaşım.

    Arkadaşım merhaba,


    Konuyu gün içinde mobilden gördüm ama ancak birşeyler yazabiliyorum.

    Her firmada olabilecek türden bir arıza olarak fikir beyan edeyim önce.

    Firmanın malının arkasında durması da takdire şayan.

    Uzun garanti süresinin avantajını da görebiliyoruz burada.

    Araç sahibine geçmiş olsun ve iyi ki bu model araç almışsın diyorum.:)



    Gelelim DSG ve VW'ne.



    VW'nin arıza yapma ve sorun çıkarma durumuyla ilgili estirilen havanın asıl sorumlusunun 90'lı yılların sonundan itibaren günümüze kadar gelen "VW'ni aynı klasmandaki diğer üreticilerden daha elit ve üstün göstermeye yönelik yapılan reklamlar ve iddialı sloganlar" olduğunu düşünüyorum.

    "Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu!!!" türündeki bu sloganlar insanların bilinçaltına yerleşecek kadar etkili olduğu kadar kullanıcılarının çektiği en küçük sıkıntıda bile bu iddialı sloganların aslında o kadar da gerçeği yansıtmayabileceğini düşünmelerine sebep olmuş ve olaya ve markaya daha bir temkinle yaklaşmalarına sebebiyet vermiştir.



    Benzer bir örneği yeni Hyundai Elantra üzerinden vereyim.

    Bildiğin gibi bu aracın piyasaya çıkalıberi aldığı ödül sayısı yanılmıyorsam 35 civarında.

    Yine bildiğin gibi distribütör firma da (belki de haklı olarak) bu ödül olayını reklamlarında ve bayiilerdeki dövizlerde olabildiğince kullanıyor.


    Ancak bu ödülleri 10 küsur yıl boyunca reklam malzemesi olarak kullanmaya, amiyane bir tabirle "durumu sündürmeye" aynı şekilde devam etseler ve bu süreçte de araçlarda çeşitli sıkıntılar başgösterse, ilk başlarda firmanın lehine gibi görünen bu bilmem kaç tane ödül alma durumu ileride mutlak surette firma aleyhine çalışmaya başlayacaktır.

    Yine bu süreçte yapılmış olan reklamların etkisiyle kazanılmış olunan saygınlık ve firmaya ve araçlara sempatiden fanatikliğe kadar değişen derecelerde duyulan hisler yerini hoşlanmamadan nefret etmeye kadar gidecek derecede olumsuz duygulara bırakacaktır.

    Hyundai ile bu reklamlar vesilesiyle tanışan bir güruh halen daha devam etmekte olan reklamlar ve iddialı sloganlar sayesinde bu araçların çok iyi olduğu fikrini savunacak ve bu araçla kendi veya bir tanıdığının başına bir olumsuzluk gelmediği müddetçe böyle düşünmeye devam edecektir.

    Bu süreçte bir miktar sorgulama içine giren başka bir güruh ise bu aracın reklamlarda bahsedildiği kadar iyi (sorunsuz) olmadığını farkedecek ve bundan sonraki süreçte modele ve markaya temkinli yaklaşacaktır.

    Kendi veya bir tanıdığının aracında külfetli sorun yaşayan (veya bu süreçte distribütör tarafından destek görmeyen) 3. bir güruh ise bir daha markanın ve modelin yanından bile geçmeyecek ve otomobillerle ilgisine göre her türlü platformda yaşadıklarının acısını çıkartmaya çalışacaktır.


    Bunlar şahsi fikirlerimdir, katılmayacağın noktalar şüphesiz olacaktır.



    Galiba bu tür slogan ve reklamların da bir miktar etkisinde kalarak ama daha çok Golf 4, Bora, ve 5 ve 5.5 kasa Passat gibi zamanından önde olan modellerin etkisiyle zamanında VW'ni çooook ama çok beğenen biri olarak distribütörün reklam ve imaj çalışmalarını abartılı ve ileride firmaya hasar verecek ölçüde tehlikeli (counter productive) buldum (7-8 yıldan beri de böyle buluyorum).


    Bu firmanın bu tür reklamlar yapmasına, böyle iddalı sloganlar kullanmasına ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.

    Ürünleri kalite olarak sınıfında en iyi olmayı hedeflemiş ve bunu sıklıkla da başarmıştır.

    Ancak hep belirttiğim gibi özellikle son dönemde geliştirmiş olduğu DSG gibi teknolojileri muhtemelen firma adının o teknolojiyle birlikte anılabilmesini sağlamak ve o alanda ilk olabilmek adına yeterince (3-5 milyon km değil, sorunsuzca hizmet ettiğine kanaat getirecek kadar uzun süre ve mesafe) test etmeden alelacele piyasaya sürmesi veya daha fazla kar edebilmek amacıyla daha az sorunlu bol yağlı 6 DSG yerine daha az maliyetli ama biraz daha narin az yağlı 7 DSG'yi çıkartması, uzun dönemde yani şimdilerde yaşanan sıkıntıları öngörmemiş, ya da bunları göze almış olduğunu düşündürtüyor bana.


    Ve bunlar aracını uzun süreler binmek için sıfır km olarak; veya maddi gücü ancak garantisi bitmiş bir araca yeten çoğu kişi için (otomotiv gündemini takip edenlerden bahsediyorum) ikinci el olarak yeni teknolojiler barındıran bir VW'ni tercih etmemek için çooook geçerli sebepler.


    Son zamanlarda forumda estirilen havanın çıkış noktasıyla ilgili bazı düşünce ve tespitlerimi minimum sürç-ü lisan ile paylaşmaya çalıştım. :)


    Selamlar.


    düşündüklerimi güzel bir yazıyla aktarmışsın




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.