Şimdi Ara

İçki İçmeyi Anormalleştirmek! (18. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
867
Cevap
2
Favori
38.182
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1617181920
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen


    quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35

    İçki içmek gayet normal bir davranıştır. İçmesini bilene zararlı değil, aksine yararlıdır. Anormal değildir, anormalleştirilemez...





    Sayin lehrer35

    Koyu kisma aldigim yeri biraz daha acarmisiniz lutfen. Ne demek istediginizi tam olarak anlayamadim.



    Fransız paradox u nedir bilir misiniz sn. Bethrezen?
    Kalp krizi geçirme riski açısından dünyanın en kötü beslenme alışkanlıklarına sahip olan Fransızlar, (yağlı domuz eti en çok Fransızlar tarafından tüketilir!) kalp krizi geçirme oranlarında diğer Avrupa ülkelerine kıyasla en düşük orana sahiplerdir. Bilim adamları bu ters durumu kırmızı şarap tüketimine bağlarlar. Yani içki bu durumda yararlıdır.

    Ayrıca içenler bilirler ki belirli oranda alkol tüketimi insanı çok rahatlatır. Günün stresi kolayca atılır. İnsanın psikolojisi düzelir. Bu durumun zararlı olacağını sanırım kimse iddia etmeyecektir. Yani özetle; içmesini bilene alkol zararlı değil yararlıdır.

    Ekleme: link http://en.wikipedia.org/wiki/French_Paradox



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest -- 2 Şubat 2011; 15:23:30 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35

    quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen


    quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35

    İçki içmek gayet normal bir davranıştır. İçmesini bilene zararlı değil, aksine yararlıdır. Anormal değildir, anormalleştirilemez...





    Sayin lehrer35

    Koyu kisma aldigim yeri biraz daha acarmisiniz lutfen. Ne demek istediginizi tam olarak anlayamadim.



    Fransız paradox u nedir bilir misiniz sn. Bethrezen?
    Kalp krizi geçirme riski açısından dünyanın en kötü beslenme alışkanlıklarına sahip olan Fransızlar, (yağlı domuz eti en çok Fransızlar tarafından tüketilir!) kalp krizi geçirme oranlarında diğer Avrupa ülkelerine kıyasla en düşük orana sahiplerdir. Bilim adamları bu ters durumu kırmızı şarap tüketimine bağlarlar. Yani içki bu durumda yararlıdır.

    Ayrıca içenler bilirler ki belirli oranda alkol tüketimi insanı çok rahatlatır. Günün stresi kolayca atılır. İnsanın psikolojisi düzelir. Bu durumun zararlı olacağını sanırım kimse iddia etmeyecektir. Yani özetle; içmesini bilene alkol zararlı değil yararlıdır.

    Ekleme: link http://en.wikipedia.org/wiki/French_Paradox




    Dediginiz konuyu biliyorum, hatta zamaninda sizinle az tartismamistik

    Uzum suyuda sarap ile ayni etkiyi gostermektedir. Bu durumu alkole ozel olarak dusunmeyin. Saraptaki anahtar madde alkolden ziyade uzumde bulunan Resveratrol adli cok guclu bir antitoksindir. Eger tek sebep alkol olsaydi Almanya ve Ingiltere gibi cok bira tuketilen ulkelerde de kalp krizi gecirme orani Fransizlar kadar dusuk olurdu.

    http://www.mayoclinic.com/health/food-and-nutrition/AN00576
    http://articles.cnn.com/2000-03-31/health/wine.heart.wmd_1_grape-juice-nonalcoholic-wine-john-folts?_s=PM:HEALTH
    http://www.thehealthierlife.co.uk/natural-health-articles/nutrition/grape-juice-red-wine-12098.html


    Suanda isteyim, musait bir zamanimda duzenli alkol kullaniminin zararlarina dair kaynaklari sizlerle paylasicagim.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >




  • Arkadaşların altını çizdikleri konu şu:
    "Usturuplu içerseniz (ağzınızla içerseniz) bir problem olmaz"

    Evet bu söylem teoride doğrudur. Yılda her gün 1-2 bira içen birisi gidip kimseye tecavüz etmez, alkol sebepli trafik kazasına karışmaz.

    Problem bağımlılıkta arkadaşlar. Vücudumuz, yaradılış icabı, adaptasyon açısından müthiş donatılmış. Bu her şey için geçerli. Evine " acaba çok mu büyük" diye aldığın 40" TV'nin belli bir süre sonra küçük gelmesi gibi. Alkolde de,belli noktadan sonra eşik değeri yükseliyor ve "kesmeme" durumu başlıyor. Dediğim gibi ,bu sadece alkol için geçerli değil. Sigaraya ilk başladığım günleri hatırlıyorum da, 3 tane içerdim. Şimdi.....?

    Takdir edersiniz ki bu ülkede "ağzıyla içmeyen" kişi sayısı, "ağzıyla içenler" den kat kat fazla.




  • Bu başlığı görünce aklıma Mine Kırıkkanat'ın eskiden beri sakladığım bir yazısı geldi. Sizlerle de paylaşmak istedim.


    Prof. Nimbus gönderdi; gönderdi diyorum, çünkü zamane oğlumla aynı dikey doğrultuda beş kat arayla yaşamamıza rağmen internet aracılığıyla haberleşiyoruz. Ona da bir arkadaşı göndermiş, arkadaşına da arkadaşı. Aslında eski bir ‘test-fıkra’, ama cuk oturuyor bugüne. Buyrun, siz de deneyin.
    BİRİNCİ SORU:
    Altı çocuklu bir kadın tanıyorsunuz. Altı çocuktan üçü sağır, ikisi kör ve biri geri zekâlı. Üstelik kadın, frengi hastası. Yedinci çocuğuna hamile kalan bu kadına, kürtaj yaptırmayı önerir misiniz? Yanıtınızı içinizden verip, aklınızda tutun.
    SORU: Dünyaya yeni bir başkan seçmek gerekiyor ve sizin tek bir oyunuz, sonucu etkileyebilir. Aşağıda bellibaşlı özellikleri belirtilen üç adaydan hangisini iç rahatlığıyla seçersiniz?
    Aday A, şaibeli politikacılarla sıkı fıkı. Falına baktırmadan iş yapmıyor. İki metresi var. Fabrika bacası gibi aralıksız sigara tüttürüyor ve günde sekiz ila on bardak martini içiyor.
    Aday B, iki kez iktidardan düşürülmüş. Öğle saatlerine kadar uyuyor. Gençlik yıllarında afyon çektiği biliniyor ve her gece yarım şişe viski deviriyor.
    Aday C, kahramanlık madalyası olan bir savaş gazisi. Vejetaryen. 40 yılda bir şişe bira içiyor ve hep tek kadının erkeği olmuş, resmi sevgilisi dışında başka macerası bilinmiyor.
    YANITLAR:
    Dünya başkanı seçimi babında…
    Eğer Aday A’ya oy verdinizse, Franklin D. Roosevelt’i seçtiniz.
    Eğer Aday B’ye oy verdinizse, Winston Churchill’i iktidara getirdiniz.
    Eğer Aday C’ye oy verdinizse…. Adolf Hitler’i yeğlediniz demektir.
    Kıssadan hisse: Çok sağlıklı ve düzenli yaşam süren insanlara pek güvenmeyiniz!
    Bu arada, ‘birinci soru’daki kürtaj seçeneğine ‘evet’ yanıtını verdiyseniz, Ludwig Van Beethoven’i doğmadan öldürmüş bulunuyorsunuz!
    Fıkradaki Beethoven durumu, sanırım en çok, “Çoğalın, çoğalın, Allah’ın hikmetine karışılmaz!” diye çığıran mümin millilerimizin hoşuna gitmiştir. Ancak kendilerine anımsatırım ki, yedi çocuktan birinin Beethoven olabilmesi için üç kardeşinin ölmesi ve hayatta kalan dördüne, sağır mağır, kör mör, doğdukları günden itibaren ‘klasik müzik’ dinletmek ve öğretmek gerekmiştir. Beethoven’in dedesi Ludwig, Bonn prensinin ‘capella’sında koro şefidir. Babası ise, aynı ‘capella’da tenor… Türkiye’de 10, 20, 30 çocuklu aileler var. Ama bizim ellerde 700 yıldır, bırakın Beethoven’i, Türkiye çapında bir klasik Türk müziği bestecisi bile çoğul çocuklu ailelerden çıkmadı. Ama bak Allah’ı var, inkâr edemem, umut kesilmez, günün birinde ikinci bir İbrahim Tatlıses çıkabilir!
    Dünya başkanı seçimi olmasa bile, evrensel çapta ve düzeyde politikacılara gelince…
    Franklin D. Roosevelt ile Winston Churchill’in zekâsını, mantığını ve siyasal yeteneklerini üst üste koyun, ikisine bedel bir deha çıkardı Türkiye: Atatürk. Üstelik üç aşağı beş yukarı, kimi kusurları da gerek Roosevelt, gerek Churchill’le. Kadınları, içkiyi ve sigarayı severdi. Öğle saatlerine kadar uyurdu. Ama yıllarca, tıpkı Churchill gibi hiç gözünü kırpmadan, kilitlendiği zafere ve hedefe ulaştıktan sonra. Genç bir ülke, yeni bir devlet, ilke ve amaç bıraktı geriye.
    Bir de eskimeden yaşlanan bu genç ülkeyi şimdi yönetenlere bakın: Kimi hiç içki içmiyor, içenin de sarhoş olduğu görülmedi. Hiçbiri çapkın değil. Hepsi karılarına sadık. Bir numara, zaten müptela sadık. Üç numara müzmin bekâr. Herbiri, kalıbımı basarım sabah 7’de ayaktadır. Potansiyel muktedir muhalifler arasında namaza gidenler, dolayısıyla 5.00’te kalkanlar vardır.
    Ve istisnasız hepsi, ‘niyetli’ değilse, öğle yemeklerini sektirmez, gece 11’de de ‘cup’ yataktadır. Bu arada çay, ıhlamur, kuşburnu cinsinden sağlığa yararlı ne varsa içilmiş, ilaçlar vitaminler alınmış ve kimine gençlik iğnesi, kimine dinçlik, hepsine de grip aşısı yaptırılmıştır; tek kusur sigara tiryakiliğinden kurtulunmaya çalışılırken, aşırı kiloya karşı rejim de uygulanmaktadır.
    Demek ki Türkiye’de milletin düzeniyle, siyasal liderlerin düzeni ters orantılı. Hemen hepsi, Hitler gibi ‘sağlıklı’ yaşıyor ve biz de savaşın sonuna doğru Almanya pozisyonundayız…
    Yar bize dâhi bir ayyaş, keyif erbabı bir çapkın, öğleden sonra dünyayı değiştirebilen bir zekâ! gecikmeden. Lütfen. Hemen.

    Mine G. Kırıkkanat
    07/08/2005




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vural_kral

    Arkadaşların altını çizdikleri konu şu:
    "Usturuplu içerseniz (ağzınızla içerseniz) bir problem olmaz"

    Evet bu söylem teoride doğrudur. Yılda her gün 1-2 bira içen birisi gidip kimseye tecavüz etmez, alkol sebepli trafik kazasına karışmaz.

    Problem bağımlılıkta arkadaşlar. Vücudumuz, yaradılış icabı, adaptasyon açısından müthiş donatılmış. Bu her şey için geçerli. Evine " acaba çok mu büyük" diye aldığın 40" TV'nin belli bir süre sonra küçük gelmesi gibi. Alkolde de,belli noktadan sonra eşik değeri yükseliyor ve "kesmeme" durumu başlıyor. Dediğim gibi ,bu sadece alkol için geçerli değil. Sigaraya ilk başladığım günleri hatırlıyorum da, 3 tane içerdim. Şimdi.....?

    Takdir edersiniz ki bu ülkede "ağzıyla içmeyen" kişi sayısı, "ağzıyla içenler" den kat kat fazla.



    edit



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaos25 -- 3 Şubat 2011; 9:05:14 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen
    Suanda isteyim, musait bir zamanimda duzenli alkol kullaniminin zararlarina dair kaynaklari sizlerle paylasicagim.


    Hiç boşuna zahmet etmeyin. Ben yararını da zararını da gayet iyi biliyorum.

    Türkiye için alkolün zararlarından bahsetmekten daha anlamsız bir konu olamaz. Çünkü Türkiyede alkol kullanımı çok düşüktür. Bizimle yaklaşık olarak aynı nüfusa sahip Almanyada içki kullanımı bizden 200 kat fazladır. Almanların içkinin zararlarını tartışması anlamlıdır ancak bizim değildir. Biz hala cehalette, bebek ölümlerinde, yaşam standartımızın düşüklüğünde Avrupanın fersah fersah gerisindeyiz. Samimi olan insanlar bunları tartışır, içkinin kötülüklerini değil. Olmayan şeyi tartışmak anlamlı değildir. Bu yüksek fiyatlarla insanlar sadece kaçak içki içebilir...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen
    Suanda isteyim, musait bir zamanimda duzenli alkol kullaniminin zararlarina dair kaynaklari sizlerle paylasicagim.


    Hiç boşuna zahmet etmeyin. Ben yararını da zararını da gayet iyi biliyorum.

    Türkiye için alkolün zararlarından bahsetmekten daha anlamsız bir konu olamaz. Çünkü Türkiyede alkol kullanımı çok düşüktür. Bizimle yaklaşık olarak aynı nüfusa sahip Almanyada içki kullanımı bizden 200 kat fazladır. Almanların içkinin zararlarını tartışması anlamlıdır ancak bizim değildir. Biz hala cehalette, bebek ölümlerinde, yaşam standartımızın düşüklüğünde Avrupanın fersah fersah gerisindeyiz. Samimi olan insanlar bunları tartışır, içkinin kötülüklerini değil. Olmayan şeyi tartışmak anlamlı değildir. Bu yüksek fiyatlarla insanlar sadece kaçak içki içebilir...







    Dikkat ederseniz Turkiye'yi olayin icine hic katmadim, ben genel olarak ulke ayrimi yapmadan alkolun zarari uzerine durdum

    Bu konuda hakkinda soyliyecegim teksey, alkolun reklaminin acik bir sekilde yapilmasina karsiyim. Istegen icer istegen icmez, adabiyla icmek istegen insanlara da kisitlama getirilmesini dogru bulmuyorum.

    Saygilarimla




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen


    quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orijinalden alıntı: Bethrezen
    Suanda isteyim, musait bir zamanimda duzenli alkol kullaniminin zararlarina dair kaynaklari sizlerle paylasicagim.


    Hiç boşuna zahmet etmeyin. Ben yararını da zararını da gayet iyi biliyorum.

    Türkiye için alkolün zararlarından bahsetmekten daha anlamsız bir konu olamaz. Çünkü Türkiyede alkol kullanımı çok düşüktür. Bizimle yaklaşık olarak aynı nüfusa sahip Almanyada içki kullanımı bizden 200 kat fazladır. Almanların içkinin zararlarını tartışması anlamlıdır ancak bizim değildir. Biz hala cehalette, bebek ölümlerinde, yaşam standartımızın düşüklüğünde Avrupanın fersah fersah gerisindeyiz. Samimi olan insanlar bunları tartışır, içkinin kötülüklerini değil. Olmayan şeyi tartışmak anlamlı değildir. Bu yüksek fiyatlarla insanlar sadece kaçak içki içebilir...







    Dikkat ederseniz Turkiye'yi olayin icine hic katmadim, ben genel olarak ulke ayrimi yapmadan alkolun zarari uzerine durdum

    Bu konuda hakkinda soyliyecegim teksey, alkolun reklaminin acik bir sekilde yapilmasina karsiyim. Istegen icer istegen icmez, adabiyla icmek istegen insanlara da kisitlama getirilmesini dogru bulmuyorum.

    Saygilarimla


    Ben de zaten sizi kast etmiyorum sevgili Bethrezen. Fakat topikte yazan arkadaşların çoğu konudan bihaber ve sadece dini nedenlerle karşılar. Almanyada alkolün zararlarını anlatan insanlara meczup gözüyle bakıyor herkes. Oysa orada tartışılması anlamlıdır çünkü tüketim yüksektir. Burada yazanlar dini boyuttan da öte yandaşlıktan dolayı konuya taraflar gibime geliyor. Onları yönlendiren tacirler faizde olduğu gibi yakında alkolde de ılımlılık getirirlerse hiç birinin gıkının çıkacağını sanmam. Özelleştirmelerde bu kurumları hep yönlendirici elitler aldı. Keşke forumdaşların bu konudaki duyarlılıkları hayati konularda olsa ama nerede...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaos25


    quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orijinalden alıntı: elektro_gadget

    Savunacam diye bu kadarda ileri gidilmez ama. Nereye daha berrak düşünüyor? Siz hangi boyutta yaşıyorsunuz anlamadım ki! Doğduğumdan beri kahrını çektiğim, bana hayatı zindan eden şeyi bilmesem inanacam yani bide ciddi şekilde söylüyorsunuz. İçki içen insan normalde aklında olup söyleyemediği, çekindiği şeyleri kafayı bulunca söyler. Bu da çoğu zaman iyi şekilde sonuçlanmaz. Birde her konuyu dönüp dolaşıp dine getirip hakaret etmekte nedir? He tamam anladık memlekette ne kadar olumsuzluk, geri kalmışlık varsa hepsinin sebebi aslında dindir. Bunu söyleyin sizde rahatlayın bizde.


    İleri gidilmez derken?
    Garip olan ne var yazdıklarımda?
    Yobazlık dünyanın başbelası olup insanlığın bağnazlıktan hızla kurtulması gelecek için zorunludur.
    Yobazlık ile dindarlık farklı şeyler olup karıştırılmamalıdır. Benim yazdıklarımda dindarlara ilişkin herhangi bir görüş ya da ima yok.
    Eğer bunlarda bir gariplik buluyorsanız bir psikologa görünmenizde yarar olabilir.

    Konuya dönecek olursak; anlaşılan alkolik bir babaya sahipsiniz. Allah sabır versin fakat babanız içmeyi bilmiyorsa suç içkinin değildir. İçkiyi insan gibi içen milyonlarca insan var ve hepsine yarar sağlıyor olmalı ki içki içmeyi sürdürüyorlar. Hem de dünyanın en pahalı içkisini...


    Lafta cambazlık yapayım derken tepe takla olmak diye buna derim. İçki içerken berrak düşündüpğünü sanan bir alkolik, Sigara içtiği zaman dikkatini topladığını sanan bir tiyaki, damarlarına eroyin enjekte ettiğinde kendini daha güçlü zanneden eroinman.

    Bunlar genelde aynı şeyi söyler ve yanılırlar. Dünyada milyarlarca insan alkol içiyor. Yararı olduğu için değil bağımlı ve zevk aldıklarını sandıkarı için. Düz mantıkla herkez içiyorsa faydalıdır gibi saçmalamanıza gerçekten şaşırdım. Sigarayıda birçok kişi içiyor fakat kimse memnun değil.Memnun olanlar sadece yanılıyor. Bağımlısı olduğu maddenin özelliğinden kaynaklanıyor ve madde bağımlısı tabiri bunun için kullanılıyor.

    "Bağlanmayacaksın hiçbirşeye körü körüne "

    Arkadaşa piskoloğa gitmesini önermişiniz ama ilk önce bu tavsiyenizi sizin yerine getirmeniz isabet olacak. Hem düz mantık ve aşırı fanatik duygularınızı köreltmek maksatı ile, hemde madde bağımlılığından kurtulmanız için büyük bir adım atmış olursunuz.

    Galiba küçük yaştan beri içiyorsunuz, bence bu kısıtlamalr gençlerin sizin durumunuza düşmemesi için isabet olmuş, Akılı başına gelsin bilerek içsin efendim, alkolik olduktan sonra yorum yapınca taraflı oluyor

    @lehrer35

    Sadece dini sebeplerle karşı çıkanların en azından sağlam bir nedenleri var, sizin savunma nedeniniz yukardaki gibi iken nasıl eleştiri yapabiliyorsunuz.??
    Sanki Türkiyede içki tamamen yasaklanmış gibi tavır almak ise, bihaberlik tabiri uygun veya alkoliklik zihtiyetinden ibarettir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaos25
    Sadece dini sebeplerle karşı çıkanların en azından sağlam bir nedenleri var


    Bingo olmuş.

    Olmasına olmuş ama bunca yalan dolanı, binbir dereden su getirme çabalarını ne yapacağız?
    İslamofaşizm asla egemen olamayacak Türkiyede. Bu böyle biline...
  • aksırana tıksırana kadar içiyorlar.
    aksırana tıksırana kadar namaz kılıyorlar.

    Çirkin değil mi?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: castorpollux

    aksırana tıksırana kadar içiyorlar.
    aksırana tıksırana kadar namaz kılıyorlar.

    Çirkin değil mi?


    Bence değil.Kısasa kısas..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orijinalden alıntı: kaos25
    Sadece dini sebeplerle karşı çıkanların en azından sağlam bir nedenleri var


    Bingo olmuş.

    Olmasına olmuş ama bunca yalan dolanı, binbir dereden su getirme çabalarını ne yapacağız?
    İslamofaşizm asla egemen olamayacak Türkiyede. Bu böyle biline...


    Okadar yazıya verdiğin cevap bumu, soruyu başka yöne cekmeler falan çok basit bir savunma mekanizması, açık söylemek gerekirse
    performanstan düşmüşün, bu günlerde inadına çok mu içiyorsun. Çok saydam düşünüyorsun




  • Toplumumuzun en büyük sorunu, bu baslik altinda bir baska arkadasimizin da söyledigi gibi "birbirine saygi gösterme ve tahammül edebilme" sorunudur. Eger bir kisi bir konu hakkinda bilgili ya da bilgisizce bir fikre sahipse karsisindaki insanin ne olduguna bakmaksizin kendi inandigini dikte etmeye calismasi artik toplumsal bir davranis haline geldi. Alkol yararli ya da zararlidir, bu önemli degil. Önemli olan insanlarin egitimli bireyler olmasini saglayip düzgün bir yasam yasayabilmelerini saglayabilmeleri icin gereken "tercih yetenegini" kazandirabilmektir. Devlet bunu yapabilirse devlettir. Demokrasinin geregi de budur zaten.

    Konuyu fazla uzatmadan 2,5 senedir yasadigim ve gün icinde onlarca insanla ic ice oldugum, insanlarin yasam, aile, inanc tarzlari ve dünya görüslerini memleketimle mukayese edecegim Almanya`yla ilgili konusacagim.

    Avrupa`daki en büyük ekonomilerden birine sahip olan gelismis bir sanayi ülkesidir Almanya. Avrupa`nin ayni zamanda en cok icki tüketilen ülkelerinden de biridir. Özellikle Bavyera eyaletinde su gibi bira tüketilir, bira gündelik bir ickidir. Bunun yaninda Schnaps denilen en az %35 alkol oranina sahip sert ickileri vardir, ki bu da en cok tüketilenlerindendir. Bu ön bilginin isiginda, 25 yil Türkiye`de yasamis, okumus ve calismis, bunun geri kalanini 2,5 senedir Almanya`da devam ettiren, 27 yasinda bir veteriner hekim olarak, sunlari söylemek isterim;

    Almanya`da otoyollarda makas atarak giden, sehir trafigini tehlikeye sokan, korna calan, kadinlari skstiran, kurallara uymayan insan sayisi yok denecek kadar azdir. 2003 yilindan beri sürücü ehliyetim var. Sürücü kursuna Istanbul`da gittim. Birkac saatlik teorik dersten sonra sinav tarihi aldim ve kitabi ezberleyerek sinavi gectim. Bunun ardindan direksiyon sinavina girdim, hic ders almamistim direksiyon icin. Bir ileri, bir de geri gitmemi istediler, sinavi gectigimi söylediler. Bu kadar mi diye sordum, evet bu kadar dediler. Bu zamandan 2008 yilina kadar Istanbul en yogun olmak üzere Bursa ve cevresinde arac kullandim. Ehliyetimi almadan önce de arac kullanabildigim icin sorun yasamadim.

    Almanya`ya geldim, "Serdar Bey, ehliyetiniz sadece 6 ay gecerli, Alman ehliyeti ile degistirmeniz gerekli" dediler. Sinavlari burada da gecmem gerekti. 8 saat sürüs dersi aldim, Türkiye`de olmayan kurallari ögrendim. Teorik sinavi gectim ve uygulama sinavina girdim. Tam 2 saat boyunca Münih'in tüm sokaklarina girdim ve uygulanmadik kural birakmadim. Otoban sürüsünü de üstüne yaptim ve sinavi 2 saatlik sinavin ardindan gecebildim.

    Trafik kazalarinin yogunlugu konusunda Almanya ile Türkiye kiyaslamasinda Türkiye'nin 100 kat daha ileride olmasinin nedeni acaba bu durumda Alkol mü, yoksa egitim mi?

    Almanya'daki Türkler tarafindan da üstüne basa basa yozlastigi iddia edilen Alman toplumundan, daha dogrusu Alman erkeklerinden esime yönelik herhangi bir sapik yaklasimin olmamasi konusu da bu ülkeye ilk geldigim zamandan beri beni hayrete düsürür. Türkiye'de herhangi bir sapiklik yasandiginda "iste size medeniyet" diye naralar atan feverancilar, kendi memleketimle esimi koluma takip dolasirken bakislariyla rahatsiz eden insanlarin, biraz da ickililerse eger sözlü tacizleri ile ne kadar rahatsizlik verdiklerini komiktir ki alkole bagliyorlar.

    Münih'te alkolün su gibi aktigi, Oktoberfest zamaninda dahil olmak üzere kimsenin dönüp bakmadigini söylesem sanirin benim coktan "Alman oldugumu" söyleyeceklerdir. Bunun da egitimden ve özgürlükten geldigini düsünüyorum.

    Tüm bunlarin disinda, ülkemizde zamaninda turistler icin domuz ahiri kurulumu girisimleri basarisiz olmus, kurulan domuz ahiri ahali tarafindan atese verilip yakilmis ve sahibini yüzbinlerce lira zarara sokmuslardir. Bunlarin disinda ülkede yapilan yeni bir kilise insaati görülmedigi gibi, hosgörüden ve demokrasiden dem vuran bu sünni toplulugun alevilere haklarini vermemesi, aleviligi tanimamasini nasil tanimladiklarini da merak etmekteyim. "Din" adina bunu yapip memleketini kurtardini sanan bu topluluk, baskalarina özgürlük hakki vermezken, yurt disinda, kiyaslamayi yaptigim Almanya ellerinde imar izinlerini alip büyük ve heybetli camiler insa etmektedirler. Alman toplumundan buna tepki gelmesine ragmen kendi yönetimleri, azinlik olsalar da onlarin da bu toplumun bir parcasi olduklarini ve bunu yapabileceklerini söylemis, tepki gösteren bu insanlar da bunu kabul etmek zorunda kalmislardir.

    Gectigimiz aylarda ve yillarda öldürülen papazlari düsünürsek, begnemedigimiz ve yozlasmis Almanya karsisinda ne kadar anlayisli ve hosgörülü oldugumuzu da anlamis oluruz.

    - Almanya'da alkol alim yasi 18 ve kimlik gösterme zorunlulugu var. Polis denetimi yüzünden satis yapan yerler ruhsatlarini kaybedebilirler.
    - Almanya'da otoyollarda ve duble yollarda hiz siniri yok. Yani arabaniz 350 basiyorsa 350 ile gidebilirsiniz.
    - Almanya'da fikir özgürlügü var. Birseyler söyledi diye kimseyi iceri tikmadiklari gibi "Hristiyan Demokrat Parti"den müslüman bir bayan Türk milletvekili Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nde bakanlik yapabiliyor, Islam'in öneminden bahsedebiliyor, herkes de saygiyla onu dinliyor; kiyamet kopmuyor.
    - Almanya'da insanin yasamina saygi var. Kisiler her zaman ailelerinden destek gördükleri gibi 18 yasindan sonra ayaklari üstünde durmalari üzerine yönlendiriliyorlar. Türkiye'de yasayanlar saniyor ki 18'inden sonra atiyorlar sokaga, ne halleri varsa görsünler; yok öyle sey. Evi tutuluyor, ehliyeti ve ilk arabasi aliniyor, maddi olarak da arkasinda duruluyor ayrica kiz arkadasiyla birlikte yasamasindan daha dogal birsey de yok, zira "bireyler kendi yasamlarindan mesuller" ve herkesin birbirine saygisi var.
    - Almanya'da hastane kuyrugu denen birsey de bugüne dek görmedim.
    - Türk düsmani deniliyor, 1 seneden fazla süredir klinikte hekimim, bir kisiden, cahil denilen ciftciden bile en ufak bir saygisizlik görmedim.

    Almanya'da bu tarz yasaklar yok, toplum daha huzurlu ve insanlarin derdi su an bu aptalca seyler degil, ekonomik durum. Kafalarin mesgul olmasi gereken konu buyken benim insanimin akli yok alkol zararliymis, faydaliymis konulariyla mesgul. Ben gelip burada, bir bilen olarak "domuz eti sagliklidir ve tüketiminde sigir etinden hicbir farki yoktur" diye konu acsam sizce ne tür ifadelerle karsilasirim?

    Zararli olan alkol degil, egitilmemis kalan bos kafalardir...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Serdar

    Toplumumuzun en büyük sorunu, bu baslik altinda bir baska arkadasimizin da söyledigi gibi "birbirine saygi gösterme ve tahammül edebilme" sorunudur. Eger bir kisi bir konu hakkinda bilgili ya da bilgisizce bir fikre sahipse karsisindaki insanin ne olduguna bakmaksizin kendi inandigini dikte etmeye calismasi artik toplumsal bir davranis haline geldi. Alkol yararli ya da zararlidir, bu önemli degil. Önemli olan insanlarin egitimli bireyler olmasini saglayip düzgün bir yasam yasayabilmelerini saglayabilmeleri icin gereken "tercih yetenegini" kazandirabilmektir. Devlet bunu yapabilirse devlettir. Demokrasinin geregi de budur zaten.

    Konuyu fazla uzatmadan 2,5 senedir yasadigim ve gün icinde onlarca insanla ic ice oldugum, insanlarin yasam, aile, inanc tarzlari ve dünya görüslerini memleketimle mukayese edecegim Almanya`yla ilgili konusacagim.

    Avrupa`daki en büyük ekonomilerden birine sahip olan gelismis bir sanayi ülkesidir Almanya. Avrupa`nin ayni zamanda en cok icki tüketilen ülkelerinden de biridir. Özellikle Bavyera eyaletinde su gibi bira tüketilir, bira gündelik bir ickidir. Bunun yaninda Schnaps denilen en az %35 alkol oranina sahip sert ickileri vardir, ki bu da en cok tüketilenlerindendir. Bu ön bilginin isiginda, 25 yil Türkiye`de yasamis, okumus ve calismis, bunun geri kalanini 2,5 senedir Almanya`da devam ettiren, 27 yasinda bir veteriner hekim olarak, sunlari söylemek isterim;

    Almanya`da otoyollarda makas atarak giden, sehir trafigini tehlikeye sokan, korna calan, kadinlari skstiran, kurallara uymayan insan sayisi yok denecek kadar azdir. 2003 yilindan beri sürücü ehliyetim var. Sürücü kursuna Istanbul`da gittim. Birkac saatlik teorik dersten sonra sinav tarihi aldim ve kitabi ezberleyerek sinavi gectim. Bunun ardindan direksiyon sinavina girdim, hic ders almamistim direksiyon icin. Bir ileri, bir de geri gitmemi istediler, sinavi gectigimi söylediler. Bu kadar mi diye sordum, evet bu kadar dediler. Bu zamandan 2008 yilina kadar Istanbul en yogun olmak üzere Bursa ve cevresinde arac kullandim. Ehliyetimi almadan önce de arac kullanabildigim icin sorun yasamadim.

    Almanya`ya geldim, "Serdar Bey, ehliyetiniz sadece 6 ay gecerli, Alman ehliyeti ile degistirmeniz gerekli" dediler. Sinavlari burada da gecmem gerekti. 8 saat sürüs dersi aldim, Türkiye`de olmayan kurallari ögrendim. Teorik sinavi gectim ve uygulama sinavina girdim. Tam 2 saat boyunca Münih'in tüm sokaklarina girdim ve uygulanmadik kural birakmadim. Otoban sürüsünü de üstüne yaptim ve sinavi 2 saatlik sinavin ardindan gecebildim.

    Trafik kazalarinin yogunlugu konusunda Almanya ile Türkiye kiyaslamasinda Türkiye'nin 100 kat daha ileride olmasinin nedeni acaba bu durumda Alkol mü, yoksa egitim mi?

    Almanya'daki Türkler tarafindan da üstüne basa basa yozlastigi iddia edilen Alman toplumundan, daha dogrusu Alman erkeklerinden esime yönelik herhangi bir sapik yaklasimin olmamasi konusu da bu ülkeye ilk geldigim zamandan beri beni hayrete düsürür. Türkiye'de herhangi bir sapiklik yasandiginda "iste size medeniyet" diye naralar atan feverancilar, kendi memleketimle esimi koluma takip dolasirken bakislariyla rahatsiz eden insanlarin, biraz da ickililerse eger sözlü tacizleri ile ne kadar rahatsizlik verdiklerini komiktir ki alkole bagliyorlar.

    Münih'te alkolün su gibi aktigi, Oktoberfest zamaninda dahil olmak üzere kimsenin dönüp bakmadigini söylesem sanirin benim coktan "Alman oldugumu" söyleyeceklerdir. Bunun da egitimden ve özgürlükten geldigini düsünüyorum.

    Tüm bunlarin disinda, ülkemizde zamaninda turistler icin domuz ahiri kurulumu girisimleri basarisiz olmus, kurulan domuz ahiri ahali tarafindan atese verilip yakilmis ve sahibini yüzbinlerce lira zarara sokmuslardir. Bunlarin disinda ülkede yapilan yeni bir kilise insaati görülmedigi gibi, hosgörüden ve demokrasiden dem vuran bu sünni toplulugun alevilere haklarini vermemesi, aleviligi tanimamasini nasil tanimladiklarini da merak etmekteyim. "Din" adina bunu yapip memleketini kurtardini sanan bu topluluk, baskalarina özgürlük hakki vermezken, yurt disinda, kiyaslamayi yaptigim Almanya ellerinde imar izinlerini alip büyük ve heybetli camiler insa etmektedirler. Alman toplumundan buna tepki gelmesine ragmen kendi yönetimleri, azinlik olsalar da onlarin da bu toplumun bir parcasi olduklarini ve bunu yapabileceklerini söylemis, tepki gösteren bu insanlar da bunu kabul etmek zorunda kalmislardir.

    Gectigimiz aylarda ve yillarda öldürülen papazlari düsünürsek, begnemedigimiz ve yozlasmis Almanya karsisinda ne kadar anlayisli ve hosgörülü oldugumuzu da anlamis oluruz.

    - Almanya'da alkol alim yasi 18 ve kimlik gösterme zorunlulugu var. Polis denetimi yüzünden satis yapan yerler ruhsatlarini kaybedebilirler.
    - Almanya'da otoyollarda ve duble yollarda hiz siniri yok. Yani arabaniz 350 basiyorsa 350 ile gidebilirsiniz.
    - Almanya'da fikir özgürlügü var. Birseyler söyledi diye kimseyi iceri tikmadiklari gibi "Hristiyan Demokrat Parti"den müslüman bir bayan Türk milletvekili Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nde bakanlik yapabiliyor, Islam'in öneminden bahsedebiliyor, herkes de saygiyla onu dinliyor; kiyamet kopmuyor.
    - Almanya'da insanin yasamina saygi var. Kisiler her zaman ailelerinden destek gördükleri gibi 18 yasindan sonra ayaklari üstünde durmalari üzerine yönlendiriliyorlar. Türkiye'de yasayanlar saniyor ki 18'inden sonra atiyorlar sokaga, ne halleri varsa görsünler; yok öyle sey. Evi tutuluyor, ehliyeti ve ilk arabasi aliniyor, maddi olarak da arkasinda duruluyor ayrica kiz arkadasiyla birlikte yasamasindan daha dogal birsey de yok, zira "bireyler kendi yasamlarindan mesuller" ve herkesin birbirine saygisi var.
    - Almanya'da hastane kuyrugu denen birsey de bugüne dek görmedim.
    - Türk düsmani deniliyor, 1 seneden fazla süredir klinikte hekimim, bir kisiden, cahil denilen ciftciden bile en ufak bir saygisizlik görmedim.

    Almanya'da bu tarz yasaklar yok, toplum daha huzurlu ve insanlarin derdi su an bu aptalca seyler degil, ekonomik durum. Kafalarin mesgul olmasi gereken konu buyken benim insanimin akli yok alkol zararliymis, faydaliymis konulariyla mesgul. Ben gelip burada, bir bilen olarak "domuz eti sagliklidir ve tüketiminde sigir etinden hicbir farki yoktur" diye konu acsam sizce ne tür ifadelerle karsilasirim?

    Zararli olan alkol degil, egitilmemis kalan bos kafalardir...

    +oo
    Şu yazdığınız yazı yeterde artar bile.Biz iki yüzlü bir toplumuz.Bir kişiyi artık şuna göre yargılıyoruz.Laik-Antilaik,sunni-alevi,türk-kürt..Toplum bölünmüş durumda..Mesela belki takip ediyorsanız Defne Joy Foster diye bir bayan öldü.Mutlaka tanıyorsunuzdur.Bizim yobazlar kadını şöyle yargıladı.Kadın evli ve çocuğu var ama o gece bir barda tanıştığı bir adamın evine gitmiş..Sanırım astımı yüzündende ölmüş..Bizim yobazlar belki allah rahmet eylesin diyecekken sırf kadın başka bir adamın evinde öldü diye allah onun belasını versin,ahlaksız,cehennemde yansın inşallah,o**bu vs dediler.Yani gerçek bir müslümanın asla yapmıyacağı şeyi yaptılar.Biz buyuz işte..Özelliklede dini bu toplumda öyle bir kullanıyorlarki hür irade diye bişey yok..Ülkenin kıyı kentleri yine iyi.Doğuda durum dahada kötü..Alkol kullanımını 24 yaşa çekerek,satış yerlerini şehir dışına çekerek değil;bireyleri alkolün zararları hakkında bilgilendirerek kullanımını azaltabilirsiniz..Ayrıca düzeyli bir biçimde içtiğiniz sürecede zararı çok az.En azından fast-food dan daha az zararlı olduğu kesin..Kimse neden tr de her 5 kişiden 1 i obez diye dertlenmiyor..Ama alkol tüketimi(kişi başına tüketim 1.4 litredir.Onuda bu ülkeye gelen milyonlarca turist içiyor zaten.Yani turistleri çıkartırsak kişi başına tüketim 100 ml olucak nerdeyse)Ama buna rağmen alkole savaş açıyor gariplerim..Bu toplum akıllanmaz..İslam ülkelerinde özelliklede bu dediğiniz anlayış oldukları için geri kalıyorlar ve geri kalıcaklarda..Gelişmelerine imkan yoktur..Hep başkaları benim gibi yaşasın,benim fikirlerimi benimsesin anlayışı oldukça bu toplumlar akıllanmazlar..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kei$er$oZe -- 5 Şubat 2011; 4:15:22 >




  • Bethrezen, bilmiyorum hemfikir olur musunuz ama, bence bu konuda gerginlik çıkacak hiçbirşey yoktu. Evet... gerginliği çıkarıp meseleyi şahsi veya dini yöne ısrarla maskeli biçimde çekmeye çalışıp sonunda da gerginlik çıkarmayı başaran s850 ile ilgili ilk başından bu önlemler alınsaydı bugün bir düzine insan cezalı olmazdı. Buna gerekte yoktu bence.

    Ama herşeye rağmen güzel fikirler de ifade edildi. Özellikle Serdar ve Mtehan arkadaşların yorumları, yazdıkları yazılar çok güzel.

    Son yazdığım yorumdan sonra, bu yoruma cevap verilmiş, fakat ben 4 gün cezalı olduğumdan meramımı ifade edememiş olduğumdan buna da burada değinmem mecburiyet oldu...

    Konuları dini yöne çekmeyi veya bu yönde tartışmayı hiç sevmediğimi çok defalar ifade etmişimdir. Son mesajımda, ; " Dünya üzerinde içkiye en karşı anlayış olan İslam ın bile, bir noktada "fayda" kelimesini kullandığını." ifade etmiştim.

    C4 ün buna karşı söyledikleri doğrudur. Ben de bunları az çok bilen insanım. Benim burada ifade etmeye çalıştığım şey, s850 gibi, sanki Çanakkale savaşına gidiyormuşçasına bu derece şiddetle karşı duranlara, tavırlarının aslında kendilerine göre bir ibadetmişçesine, cihada girermişçesine karşı çıkışlarına karşılık olarak...

    Evet Bakara 219 un tüm yorumlarını biliyorum ama... Orada bir "fayda" kelimesi vardır. Ne olursa olsun bu kelime de var, demek istedim.

    Ha, tabi ki ne içen insan buna göre bakmak zorundadır, ne de konunun özü budur. Bunu, ölümüne karşı çıkanlara karşı ifade ettim sadece...

    Yoksa konumuzun bununla zerre kadar ilgisi yok. Bizim açtığımız konu, ülkemizde gizli bir savaşın elinde yetki olanlar tarafından açılmış olduğu, insanların "içki içme özgürlüğü" ve içki içilen mekanların gitgide azalmasıdır burada...




  • Sevgili mustf9

    Soylediklerinize katiliyorum. S 850 sahte uyelikten banlandi ama bunu aciga cikarabilmek icin emin olmam gerekiyordu, bu da haliyle biraz zaman aldi.

    Konuyu dine veyahut siyasete ceken mesajlara cevap vermek yerine sikayet butonunu kullanin. Hem konu dagilmaz hemde tartisma cikarmaya calisan insanlar gerekli cezalari alirlar.

    Dikkat ettiyseniz eger konuyu silmek yada kilitlemek yerine en basindan beri M ve ben duzeni saglamaya calistik, karsit fikirler ozgurce tartissin istedik belli kaliplar icinde. Konuda silinen onlarca mesaj bunun bir gostergesidir. Mesajlari teker teker okuyup silmek, duzeltmek oldukca yorucu ve zahmetli bir is ama konuyu kilitlemek isin kolayina kacmak olurdu. Bu konu seviyeli tartisma acisindan oldukca potansiyeli olan bir konu.

    Su ana kadar konuda fikir beyan eden butun arkadaslara tesekkur ederim.

    Saygilarimla
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
  • İmalıda olsa adım gecmis

    Ben bı konuda görüş bildireceksem bunu gennosuke nickimle bildiririm

    Şimdiye dek feyk üyelik almadığım gibi feyk üyelik alıp herhangi bir konuya dahil olup görüş de bildirmedim

    Feyklerden de hiç hazzetmem

    Aklınızda bulunsun.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sinuhe.s -- 6 Şubat 2011; 16:42:05 >
  • Dostlarim,

    Fake uyelik forumun genelinde olan bir sorundur. Fake uyeligi belli bir dusunce ve inanc kalibina sokamazsiniz. Hic tahmin edemiyeceginiz uyelerin fakeleriyle karsilastim, gerekli islemleri uyguladim. Bunlari burda afise edicek degilim ama bilmenizi isterim ki hangi dusunce ve inanca sahip olursa olsun fake uyeler hakkinda gerekli islemler yapiliyor ve yapilmaya devam edicektir.

    Konunun daha fazla dagilmamasi icin lutfen bu fake uyelik meselesini burada kapatalim. Devam etmek isterseniz eger Serbest Sohbet kosesinde konusabiliriz.

    Saygilarimla
  • Şurda içki ile ilgili engellemeleri gerçekten içkinin zararı yüzünden savunan tek bir kişi olduğunu sanmıyorum.
  • 
Sayfa: önceki 1617181920
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.