Şimdi Ara

İdeoloji hakkında kitap önerisi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
849
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar kardeşim 8. sınıfa gidiyor ve Sosyalizm , Populizm , Komunizm gibi görüşler ile çok ilgili , bolca araştırma yapıyor.
    Ona bu konular hakkında bir kitap almak istiyorum.

    Önerebileceğiniz bir şey var mı ?

    8. sınıf diye belirtmemin sebebi alacağım kitabın çok ağır olmaması gerek ki hem zevk alsın hemde bilgilensin.

    Şimdiden teşekkürler

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • http://www.kitapyurdu.com/kitap/19-yuzyildan-20yuzyila-modern-siyasal-ideolojiler/101635.html
    http://www.kitapyurdu.com/kitap/siyasi-ideolojiler/92164.html&filter_name=ideolojiler

    ikinci kitap giriş seviyesine yakın yorumlara ve siteden kitabın içine bakıp inceleyebilirsin



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-2BA6261ED -- 10 Aralık 2017; 19:41:15 >




  • Sana bir öneri benim görüşüm tabi..Kominizm sosyalizm seviyor olabilir ama o yaştaki çocğu onların tam olarak ne oldugunu öğrendikten sonra birde deniz gezmiş okutursan aradaki farkı bir nebze olsada görüp nasıl bir kominizme inanması gerektiğini daha iyi anlayabilir..
  • O yaştaki çocuğun okumaması gerekir bunları. Seviyesi değildir. Eğer okursa, büyük ihtimal anlamadan ve sorgulamadan kitaptakilere kapılacak, bu bakımdan "beyni yıkanmış" biri olarak gençliğinde ve yetişkinliğinde kötü bir durumda olacaktır. Senin bir abi olarak yapacağın şey, "Yaşına uygun değil, büyüdüğün zaman her şeyi araştırır, okursun ve öğrenirsin." demektir.
  • Aradan aylar geçmiş, kardeşiniz hala ideolojilere meraklı mı bilmiyorum değilse bile kısaca bir şeyler karalayalım.

    Üstte Falih Rıfkı Atay adıyla yazan kullanıcının kaygılarına birebir katılıyorum ve bu kaygıları kendimden örnekler vererek biraz açmak istiyorum.

    Yıllardır kendi kendime liberal tezler aşılıyorum ama 13-14 yaşımda okuduğum Karl Marx'ın Komünist Manifesto'sunun etkisinden kurtulabilmiş değilim. Neden kurtulamıyorum, çünkü çocukken yaşadığımız, öğrendiğimiz şeyler bilinçaltımıza çivi gibi saplanıyor.

    O yaşlarda benim gibi sol rüzgarına kapılmış olanlarla birlikte, Atsız'ın, Gökalp'in kitaplarını okuyan ya da hiçbir şey okumayıp abilerine kulak veren arkadaşlarım da vardı. Onlar zamanla kaçılmaz olarak ülkücü, yani Turancı, Türkçü oldular. Peki ideolojilerini geçen yıllarda sağlamlaştırabildiler mi? Bu sorunun cevabı birçoğu için hayır. Tabii bu iki ideolojiyle (sağcı-solcu) sınırlı kalmıyor. İdeolojik oklar ailede, okulda, internette yani nerede olursa olsun karşımıza çıkıyor. O arkadaşlarımın arasında başkalarının tavsiyeleriyle risale okuyanlar ya da risale dersi, din dersi alanlar da yoğundu. Onların da çoğu çoktan hafız oldu, kimi eğitimini erken sonlandırıp hoca oldu, bazısı ilahiyat okuyor, bazısı hiçbir şey olamayacağını anlayıp köyüne döndü. Durum farklı anlayışlarla çeşitlendirilebilir, kısaca demek istediğim çocukluk ergenlik döneminde gençliğin de verdiği heyecanla, merakla, aidiyet duygusuyla, gençler özenerek bir şeylere bağlanıyorlar. Belki de bu durum bir zorunluluk. Aşılması, geçilmesi gereken bir süreç. Aşılamazsa risk, o gencin inandığı ideolojide radikalleşmesiyle başlıyor. Asıl tehlike bu aşamadan sonra.

    Ama -bence- adı ne olursa olsun her ideoloji insan zihnini o genç yaşta zincirlemeye başlıyor, ilerleyen yaşlarda ön yargılara, refleksif savunmalara yol açıyor ve giderek katılaşıyor. Böylelikle ideolojisinin isminden bağımsız yarı cahil insanlar yetişiyor ve herkes kendine bir dava yaratıyor. Bu insanlar uygar toplumlarda olduğu gibi bireyselleşemiyorlar ve kitle aklıyla düşünüp saldırganca hareket ediyorlar.


    Aslında aydınlanmasını sağlamış toplumlarda ideolojik tercihlerin çeşitliliği topluma renklilik katar. Çok sesliliğin ayrı bir güzelliği vardır. Fakat maalesef bizim ülkemizde bu durum yıllardır kutuplaşmaya yol açıyor. Niye, çünkü karşıt görüşler dışlanıyor, yok sayılıyor ya da düşmanlaştırılıyor.

    Yukarıda yazdığım iki paragraf siyaset sosyolojisinde, bireysel psikolojide çok tartışılan alt başlıklar, her biri farklı argümanlarla gerekçelendirilebileceği gibi farklı argümanlarla da çürütülebilir ama çok uzatmak istemiyorum.

    Türkiye'de yaşayan gençlerin zihinleri 8-10 sene öncesine kadar sayısı üç dördü geçmeyen geleneksel ideolojik inançlarla yüzeysel şekilde mayalanırdı ve hepsinde olmasa da pek çoğunun gelecekteki tercihlerinde bu ideolojilerin etkisi az çok görülürdü. Şimdi bilgiye erişimin kolaylığı ile her görüşe açık, geniş düşünen özgürlüğüne düşkün, apolitik bir nesil yetişiyor, bunun yanında bizim geleneksel sağcı-solcu-İslamcı ideolojilerden uzak, çok farklı ideolojilere ilgi duyan bir nesil de yetişiyor. Örneğin geçenlerde Alman İşçi Partisi'nin bir dönem Hitler'le popülerleşen nasyonal-sosyalist ideolojisini benimsediğini söyleyen bir gençle tanıştım. Uzun uzun yazıştıktan sonra hayretler içinde kaldım, sırf adını duyup benimsememiş, gerçekten bu ideolojiyi araştırmış, öğrenmiş ve inanmış. Bana Türkiye'nin tüm sorunlarının nasyonal sosyalist anlayışla çözülebileceğini tek tek anlattı. Bu genç kız bu düşünceyi nasıl öğrendi, nasıl ulaştı? Mesela 20 yıl önce onun yaşında bir genç nasyonal sosyalizmi bilebilir miydi?

    Yeni siyasette partiler bu gençliğe eğiliyor, onları bir takım inançlarla etnik aidiyetlerle tarihi değerlerle kazanmaya çalışıyorlar. Uzatmayayım. Sonuç olarak apolitik özgür düşünen bireyselliği öncelemiş nesil her ne kadar siyaset dışı, siyaset üstü, ilgisiz bir konumda olsa da 3-4 senede bir yapılan seçimler, bitmek bilmeyen sert politik tartışmalar, siyasetin hayatla bütünleşmesi kaç yaşında olursa olsun insanı ideolojik, sığ ve verimsiz tartışmaların içine çekiyor, taraf olmaya itiyor ve bu kutuplaşmayı arttırıyor.

    En başa dönersek ben de kızıl komünist mi oldum, ne oldum bilmiyorum. Herhalde kitabın kapağındaki adamın, ki bu adam Marx olur, görkemli sakalları olmasaydı, kitabın isminde Manifesto gibi etkileyici bir kelime geçmeseydi ve komünizm kavramının genel itibariyle uzak durulması gereken bir şey olması algısı çekicilik yaratmasaydı Komünist Manifesto asla ilgimi çekmezdi. Okudum geçti masal gibi, masal gibi başlamıyor muydu zaten;

    ''Avrupa' da bir heyula kol geziyor -komünizm heyu­lası. Yaşlı Avrupa'nın bütün devletleri, Papası ve Çarı, Metternich'i ve Guizot'su, Fransız Radikalleri ve Alman hafiyeleri bu heyulaya karşı kutsal bir sürgün avında el ele vermişlerdir.''

    Bu cümleyi okuyan bir çocuk devamını merak etmez mi, eder, devamını merak ettik, kitap bitti hala da devamını merak ediyoruz.

    Kör kuyu gibi ideoloji, batalık gibi, düştün mü bir kere bitti, mücadelesi bitmez, düşünmesi bitmez, okuması bitmez, tartışması bitmez. Radikalleşince kuyu zifiri karanlığa gömülür, bataklık içine içine çeker.

    İşte insan o yaşta yazılan her şeye inanmaya meyil gösterir, kardeşiniz şu yaşta ne okusa ilgisini muhakkak çeker.

    8. sınıfa giden kardeşiniz, o kardeşimize ideoloji kitapları değil de onun anlayabileceği seviyede bilim kitapları, felsefe kitapları, tarih kitapları önerin.

    Çocuklar/Gençler için diye aratırsanız birçok kitap var bu alanlarda. Mesela Afşar Timuçin'in Gençler İçin Felsefe Tarihi kitabı olabilir. Hiç olmadı roman okusun.

    Türk Edebiyatı'nda ne güzel öyküler vardır Sait Faik'ten, Osman Cemal'den falan, bal gibi tatlı, yaz gibi sıcak öyküler, ufkunu açar kardeşimizin okumayı sevdirir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Çikinova -- 28 Haziran 2018; 9:10:47 >




  • Çikinova kullanıcısına yanıt
    Hocam mesajınızın içeriğine dair eleştirdiğim birçok nokta olmasına rağmen zahmet edip kişisel tecrübenizi yazdığınız için teşekkür ederim. Bireysellik çağında başka birisi için bu kadar emek vermek çok sık görülen bir şey değil sonuçta.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Kitap Önerisi
    3 ay önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.