Şimdi Ara

İmam Hatipli Gençlerimiz Neden Deizme Kayıyor?

Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar

Editörün Seçtiği Fırsatlar

Daha Fazla

Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az

2 Misafir - 2 Masaüstü

5 sn

28
Cevap

0
Favori

1.135
Tıklama

Daha Fazla
İstatistik

Konu İstatistikleri Yükleniyor

Konuya Özel

5 oy

Öne Çıkar

Cevapla

Sayfa: 1 2

Giriş

Mesaj

En Beğenilen Yanıtlar

Tüm Yanıtları Genişlet

Gençleri ÇOĞUNLUKLA dinden çıktığına dair yapılmış istatiksel bir araştırma yok. Gençler dinden çıkıyor, din bitti vb. söylemlerin asıl sebebi internetteki bir ateistin normal bir Müslümana göre 20-30 kat daha aktif olması. İnternete girince de böyle bir algı oluşuyor

Yorumun Devamı

Gördüğü burada teist olup konu açan yüzlerce kişi var.Hemde bir kaç ay önce üye olup binlerce mesaj atan onlarca üye gösterebilirim.

Aradan biz çekilelim arkadaşlarımız dertlerini anlatsın elbette deizme kayan oranı çok değil ancak dertler çok fazla.

Konya meb konu ile ilgili çalıştayı nedeni ile erdoğan reis de konuya eğildi. meb bakanını fırçaladı.

Bunu internetteki faal ateist sayısına bağlamak kadar komik bir söylem olamaz.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

Teistlerin Deizme kaymasının nedenini,şu veya bu sebebi soruyorum.İnternette Faal ateist sayısını sormuyorum.
Ne yani biz Deist kılığınamı giriyoruz.
Azıcık akıllı olun.

quote:

@BBC news 20 Nisan 2018

Anadolu'da bir kentte bulunan Bekir, muhafazakar yapıdaki bir üniversitede bir ilahiyat fakültesi öğrencisi.

20'li yaşlarının başındaki Bekir, imam-hatip lisesi mezunu ve aynı zamanda medrese eğitimi diye tabir edilen dini eğitimi de almış. Yakın bir tarihe kadar radikal İslamcı akımları, IŞİD ve El Kaide benzeri örgütleri sempatiyle izliyormuş.
Image caption Pakistan'da bir medresede eğitim gören çocuklar

Bekir bugün kendisini ateist olarak tanımlıyor.

"Lise 3'te medrese eğitimi de alıyorduk ve medresede olan bir arkadaşım vasıtasıyla girdim ben deizm ve ateizm muhabbetine. O da aynı şekilde radikal İslam'dan yana olan bir insandı, kendi çabalarıyla, yabancı kitapları okumaya başladı.

"Deizmi ilk o anlattı bize. İslam Peygamberinin insanlara davranışlarını, kendisine salavat getirtmesini, çok sayıda kadınla evliliklerini, Yahudileri öldürmesini, bir sürü konuyu daha eleştirmeye başladı arkadaş. Yavaş yavaş benim de kafama takılmaya başladı.

"Önce İslamiyet'i mantığa dayandırmak istiyorduk. İttire kaktıra baktık olmuyor. Sonra mantık olarak yorumlamaktan çıkarttık, Tanrı'ya inanmaya başladık sadece, deist olduk yani."

Bekir, ilahiyat fakültesine geldiğinde hala deist olduğunu, namazı, orucu bıraktığını, ancak daha sonra Tanrı'nın varlığını da sorgulamaya başladığını ve ateizme yöneldiğini söylüyor. Bekir'in ailesi halen bu düşüncelerini bilmiyor:

"Aileme ben ateist olduğumu söyleyemem. Babam başında takkeyle gezen bir adam. Annem günde yedi vakit namaz kılar. Beş vakit, üzerine kuşluk namazı, bir de gece namazı. Gerçekten muhafazakar bir aile yapımız var. Söyleyemem. Söylesem soğuma olur.

"Dinden uzaklaşmaya başlayınca depresyona sürüklendim. Çünkü çevreye karşı yabancılaşma duygusu oluşuyor. Ben medrese ortamındaydım. Namaz kılarken ya da her Muhammed'in ismi anıldığında salavat getirilirken kendi kendime şüphe duymaya başladım. Ne oluyor bana diyordum ben bazen, nereye gidiyoruz?"

Bekir, dine yüz çevirmesinde mevcut hükümetin ve icraatlarının da etkisi olduğunu söylüyor.

"Ben bu hükümete destek veren bir insandım. Hükümete desteğimin nedeni biraz daha hümanist davranmasıydı o zaman. Ama her baskı kendi isyancısını doğurur. Bizim üzerimizde baskı kurmaya çalıştıkları zaman biz de ister istemez tepki veriyoruz.

"Bugünkü dünya sisteminde çoğunlukla sağ partiler iktidarda. Daha çok dini savunan, din kisvesi altında insanları yolan sistemler var. Türkiye için değil başka ülkeler için de geçerli. Hükümetler dini sömürüyor. Örneğin, Diyanet İşleri Başkanlığı geçen sene en çok bütçe ayrılan ikinci kurumdu sanırım."

MANGUTAY

kullanıcısına yanıt

olasılıksız238

Yüzbaşı

425 Mesaj

Tüm Başarılarını Gör

Türkiye'deki dini vaziyete dair elimizdeki en düzenli verilerden biri KONDA raporu. Rapora göre 2008'den 2018'e ateist oranı %200 artış göstererek %1'den 3'e, "inançsız" oranı %1'den 2'ye çıkmış. Toplumun en büyük kesimi olan dindarlar %55'ten 51'e düşerken, kendini inançlı olarak tanımlayanlar 31'den 34'e çıkmış. (

interaktif.konda.com.tr

Hayat Tarzı - 10 Yılda Ne Değişti?

https://interaktif.konda.com.tr/tr/HayatTarzlari2018/#7thPage/1)

Bir defa Türkiye'de %3 ateist ve %2 inançsız oranlarını toplasak oluşan ateist, deist, agnostikleri içeren yaklaşık %5 nüfus oranı hiç küçümsenecek bir oran değil, Türkiye gibi bir ülkede milyonlara tekabül ediyor. Ayrıca kendini "inançlı" olarak tanımlayan seküler Müslüman diyebileceğimiz oran da muhtemelen gençlerin etkisiyle artış göstermiş. Devlet eliyle dine yapılan onca yatırım, cemaat ve tarikat zenginliğine karşın oluşan bu sonuç oldukça düşündürücü.

Tabii ki bu yuvarlatılmış verilerin gerçeği ne kadar yansıttığı şaibeli, ancak toplumun genel görünümüne bakarak oldukça gerçekçi olduğunu söyleyebilirim.

Neden bu yönde bir değişim oluyor? Bir defa dünyada var olan trend böyle, değişim uzun yıllardır inançtan inançsızlık yönüne doğru ve yakın gelecekte de böyle olacak gibi görünüyor. Dünyada var olan üçüncü en büyük grup dinsizler. (Hristiyanlar 2,17 milyar, Müslümanlar 1,9 milyar, dinsizler 1,1 milyar). Tarihin hiçbir döneminde dinsizler bu yoğunlukta olmamıştır diye düşünüyorum. Tabii ki bunda aşırı nüfuslu bir ülke olan Çin'in etkisi var ancak Batı ve Kuzey Avrupa'da da artık nüfusların yarısına yakını kendini dinsiz olarak tanımlıyor. Batı ile Doğu arasında tam bir köprü konumunda olan Türkiye'nin mesafeleri gitgide kısalan dünyada bundan etkilenmeyeceğini düşünmek saflık olur.

Yaygın kanının aksine, AKP hükümetinin insanları genel olarak din-dışılığa ittiğine katılmıyorum. Tam tersine bu dönemde dindarların "ezilen" grup olarak lanse edilmesi, devlet kademelerinde eskisinden daha fazla dini sembollerin ve ibadethanelerin yer bulması, camilerin orantısız artışı, TV yayınlarında ardı arkası kesilmeden dini ve bilhassa son dönemde milliyetçilikle birleştirilerek verilen propaganda içerikli yayınlar, 1 kuşak önce Anadolu kırsallarından kente göçen ve Türkiye'nin yaklaşık yarısını oluşturan popülasyonda bir karşılık buldu ve insanlar dini eskisinden daha fazla önemsiyor, daha fazla referans alıyor, daha fazla dindar "görünmeye" çalışıyor. Bu dindarlık hevesinin pozitif bir etki yarattığını söyleyemeyeceğim çünkü dinin her zamanki gibi etiketi ön plana çıkarıldı ve insanın günlük yaşantısının kalitesini artıran, bireysel ve toplumsal ahlakı geliştiren yönü üzerinde durulmadı ve durulmuyor yıllardır. Bu kafada gidilirse zaten sittin sene durulmaz.

AKP'nin dindarlık yönünden esas olumsuz etkisi ise, seküler yaşayışlı, ülkenin yaklaşık çeyreğini oluşturan kesime oldu. Çünkü oy açısından kullanışsız görülen bu kesim sürekli şeytanlaştırıldı. AKP'nin dinin ve vatanın biricik savunucusu gösterilmesi için bu kesimin dinin ve vatanın karşısında gibi konumlandırılması, bu kesimin dinden ve dahi vatandan soğumasına yol açtı. Bununla birlikte AKP'nin din anlayışının şekilci yönlerini ön plana çıkarması, tarikat-cemaat İslamcılığını benimsemesi, toplumun seküler yaşayışlı kesimini karşısına alan dini söylemler üretmesi, "seküler yaşayışın dinle çelişmediğini düşünen" kitlelerin bazısında sorgulamalara yol açtı. Bunlardan bir kısmı dinin daha derinine nüfuz ederek ondan uzaklaştı, bir kısmı da dine ve dini sembolize eden şahıs, kurum, kuruluşlara (imamlar, müftüler, hacı-hocalar vs.) neredeyse hiç saygı duymaz oldu. Dolayısıyla AKP'nin, uyguladığı politikalar sebebiyle seküler yaşayışlı kesimin dinden daha fazla kopmasına yol açtığını söyleyebiliriz.

< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi olasılıksız238 -- 29 Nisan 2019; 0:56:30 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >