Şimdi Ara

__ -- İNGİLİZCE ÖĞRENME PORTALI-- __ (kaliteli bedava içerik siteleri) (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
568
Cevap
237
Favori
220.795
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki

__ -- İNGİLİZCE ÖĞRENME PORTALI-- __ (kaliteli bedava içerik siteleri)


(En Son Oy Tarihi: 18.7.2023)
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ramazan_abi

    bu konu çok önemli, üstlerde olmayı hak ediyor.



    saol dostum
  • "dh_experience" arkadaşıma kesinlikle katılıyorum, bu konu ülkemiz açısından çok çok önemli bir konu aslında.
    Ben yıllardır, "İngilizce özel ders" birincil alanım olarak (ek ders olarak değil) özel ders vermekteyim (ayrıntılı bilgi isteyenler:www.englishingilizce.com). Ve bu yıllar içerisinde ağırlıklı olarak iş dünyasından olmak üzere yüzlerce öğrencim oldu. Şirketin sahibinden ya da genel müdüründen tutun muhasebecisine, satış elemanına vs. varıncaya kadar farklı öğrencilerim olmuştur. Daha az sayıda olmakla birlikte üniversite, lise vs. düzeylerinde de öğrencilerim oldu ki bu öğrencilerim benimle birkaç ay ders gördükten sonra okullarında dereceye girerler genelde (derslerim hakkında bir fikir vermek adına söylüyorum, yanlış anlaşılmasın). Daha da ilginci, yine bu süre zarfında, onlarca değişik dil okulundan gelen ve hatta yurt dışında dil eğitimi almış olan öğrencilerim oldu (yani yurtdışında dil eğitimi alıp, ne yazık ki istediği seviyeye gelememiş öğrenciler) ki bunlardan kimisi, ilgili okula 2 veya üzeri sene boyunca devam etmiş kişilerdi. Yine öğrencilerimin birçoğu farklı okullar ya da hocalar denemiş kişilerdi. Ülkemizde "özel ders", yanlış bir mantık ve ekonomi sonucu olarak, genellikle, "son çare" olarak düşünülmektedir.

    Peki İngilizce öğretimi konusunda ülkemiz neden bu kadar başarısız, kafalar niye bu kadar karışık? Yıllar içerisinde oluşmuş kanaatlerimi size olabildiğince özet bir şekilde aktarmaya çalışacağım. Bence, websitemde de bahsettiğim üzere, yıllardır ısrarla sürdürülen bazı teknik hatalar var.

    1- İngilizce öğrenmeye başlar başlamaz Türkçe'yi unutun mantığı yanlıştır. Derslere yeni başlamış bir öğrencinin (başka bir deyişle, soru soramayan, temel cümleleri bile anlayamayan bir öğrencinin) yabancı hocayla çalışması demek, iş'in başlamadan bitmesi demektir. Bu yüzme öğrenmeye çalışan birisini denizin ortasına atıp "şimdi mecbur kaldığı için daha çabuk öğrenir" demek gibidir; kişi biraz sonra boğulur, dil anlamında da bu, öğrencinin vakit ve motivasyon kaybetmesi demektir. Yabancı hocaların dil (İngilizce) tecrübe ve bilgisi Türk hocalardan kesinlikle üstündür ama öğrenci az-çok konuşabilecek, söylenilenlerin büyük çoğunluğunu anlayabilecek seviyeye geldikten sonra yabancı hoca devreye girmelidir veya bu aşamadadan sonra, yurt dışı vs. gibi alternatifler de düşünülebilir, günümüzde bu konuda imkanlar sınırsız denebilecek düzeydedir, önemli olan, o seviyeye varabilmektir.
    Aynı mantıktan hareketle, "yurt dışına gidildi mi bu iş hallolur" fikri de yanlıştır. Bu şekilde, zamanı, emeği ve parası boşa giden çok öğrenci var ne yazık ki. Konuşamayan bir öğrenci yurt dışına çıktığı zaman vakit kaybeder. Temel düzeyde konuşulabilecek seviyeye gelindikten sonra yurt dışına çıkılmalıdır.

    2- Kitapların, özellikle de gramer (dilbilgisi) kitaplarının, tamamen İngilizce olması da aynı mantıkla yanlıştır. İngilizce dünya da gelişmiş diller içerisinde, grameri en basit dillerden biridir. Bu gramerin kayda değer bir çoğunluğunu öğrenci kendi başına (ya da biraz yardım alarak) çözebilir ("sıfır" seviyesinden başlayanlar bu noktada istisna oluşturabilir ama hiç İngilizce görmeyen kaç kişi var ülkemizde?). Tabii, kitap Türkçe olursa... Öğrenciyi gramerle oyalamamak, grameri en kısa zamanda atlayıp konuşma, dinleme vs. (language skills) geçmek gereklidir ki hocanın görevi de asıl bu noktada başlar. Öğretmenin en önemli "ödevleri" iki noktada toplanır: a. Konuşma ve dinlemede öğrencinin ufkunu açmak, b- Öğretimin metodolojisini (ne, ne zaman ve nasıl çalışılacak?) kurmak ve yürütmektir.
    İngilizce kaynakların hemen hemen hepsinde görülen bir diğer ortak teknik hata da konuların karmakarışık öğretilmesidir. İngilizce grameri basit bir matematik gibi sağlam bir mantık örgüsüne sahiptir. Ama mantık örgüsüne sahip konuları iç içe öğretirseniz tabii... Örneğin tense'ler mümkün olduğunca birarada olmalıdır ya da modalların büyük çoğunluğu belli mantık çizelgeleri oluşturmaktadır, bunları birarada vermek gerek (mümkün olduğu kadar). Ama ülkemizdeki kaynakların büyük çoğunluğunda, bu tür mantık bütünlüğü içeren konuların her biri bir tarafta... Öğrencinin bunları bir mantık çerçevesine oturtabilmesi mümkün değil. Sonuç olarak, basit bir gramer, içinden çıkılmaz bir hal almaktadır.

    3- Avrupa'da çok başarılı olmuş "x" İngilizce öğretim sisteminin, ön kabulle, Türkiye'de de başarılı olacağını düşünmek yanlıştır. Çünkü Avrupa dilleri birbirine çok benzer. İngilizce tarihi anlamda, Almancadan doğmadır denebilir. Yine en fazla kelime alışverişi yaptığı dil Fransızcadır vs. vs. Bunlar coğrafi ve kültürel sonuçlardır. Ama Türkçe İngilizce'den her şeyiyle farklı bir dil (alfabe hariç). Düşünün ki yıllarca bu dille yoğurulmuşsunuz ve karşınızda bambaşka bir dil. Yani Avrupalının bu konuda bizden 1 adım önde (büyük bir adım:) başladığını kabul etmeliyiz. Ayrıca sistem olarak da aynı sistemlerin Türkiye'ye uyum sağlayıp sağlamayacağını, en azından, sorgulamak gerek. Eğer ki "x" sistemi (ya da metodu) Çin'de, Rusya'da, kısacası, İngilizceye benzemeyen bir dile sahip ülkelerde çok başarılı olmuşsa Türkiye'de de başarılı olacağı düşünülebilir. Ama bu başarıyı net bir şekilde ölçmek gerek. Kimse, Avrupa'da başarılı olmuş sisteminin, "y" ülkesinde başarısız olduğunu kolay kolay kabul etmek istemez. Öğrenciden öğrenciye bile farklar oluyorken ülkeler arası farklar olmaması düşünülebilir mi...? Kullanılan metot, mümkünse, anadili Türkçe olan öğrencinin zihinsel gereksinimlerine uygun olmalıdır.

    Herkes lütfen bu konudaki deneyimlerini paylaşsın... Ben bu konuda ülke olarak kaybettiğimize inanıyorum.




  • mustafa hocam haklı olduğun çok nokta var fakat:

    Ülkemizde kişisel gayretleriyle bu işi yapan kişi ve kurumlar haricinde bu konuda tam bir fiyasko yaşıyoruz. Bir yandan sistem içinde eli kolu bağlı ingilizce öğretmenleri (sistemin çarkları onlarıda geriye götürüyor), diğer bir yandan var olan siteme karşı alternatif sunan eğitimciler (bunlarda ingilizce öğretemeyen sistemde yani okulda veya üniversitede öğrenciyi başarılı kılmak adına gramerde saplanıyorlar)

    Peki bu kadar profesör, dil bilimci sizce aptal mı? hayır kesinlikle değiller. değiller ama "kolaya kaçıyorlar" dersek yalan söylemiş olmayız. İngilizce bilgisini ölçme yöntemi olarak en basit, en ucuz, en ekonomik yöntem gramer üzerinden soru üretmektir (bana göre değil, onlara göre öyle) . Bu tamamen kolaycılıktır ve kesinlikle dil becerisini ölçmez. okullarda da öğretmenler bu kolaycılığı seçiyorlar. Sonra "ingilizce" öğrenmekle "matematik" öğrenmek aynı yöntemlerle yapılıyor. Artık bu noktadan sonra amaç ingilizce öğrenmenin dışında öğrenci için o' dilin matematiğini öğrenmek oluyor ve bu iş matematik problemi yazar gibi gramer problemi yazan öğretmene kadar gidiyor. Bu sistemde en fazla başarılı olan çok iyi bir "kitap tercumanı " olur. olup olacağı sadece bu kadar. Formal yapı onu o kadar esir alır ki; artık öğrendiği "ingilizce"den başka birşeydir. O dilin matematiğini öğrenmiştir sadece ve dilin kendisi kesinlikle bu değildir. (ingilizce öğretmenleri eğitilirken dilin matemetiği derinlemesine verilmelidir. Bu ayrı bir konu fakat öğretmenler bile eğitilirken diğer dil becerilerinden yoksun kalıyorlar. işte öğrenenin neyi nasıl öğreteceğini bilmemesi noktasında sorun başlıyor. unutmamak gerekir ki "dil" öğrenimi sürecinde bir futbolcu; kondisyonunu devamlı nasıl zirvede tutması gerekiyorsa bir eğitmeninde bu kondisyonu zirvede tutmak adına kendi eğitimini sonlandırmaması gerekir. İngilizce öğretmeni yetiştirmedeki sorunlar daha derin fakat son olarak yapılması gereken bir eğitimci; görevinin sadece öğrenciye "rehberlik etmek" olduğunu bilmesi gerekir. daha ötesi değil.)

    Dediğim gibi herkez bunu çok iyi biliyor fakat ülkemizde yabancı dil eğitim politikası oluşturulurken kolaycılığa kaçılıyor. Peki bu kolaya kaçmanın bedeli ne biliyor musunuz:

    ben söyleyeyim; milyarlarca lira hiç olmuş bir yatırım.

    O zaman kolaycılığın ekonomik olduğunu düşünenler "verimli eğitim" kavramını es geçiyorlar. "Kolaycılık adına yapılan gramer tabanlı ölçüm sistemi tam ir verimsizlik örneğidir. Bu düşüncede olanlar için ingilizce öğretip - öğretmemek sorun değil, maalesef böyle.. Grameri iyi olanın ingilizceside iyidir mantığının bizi getirdiği nokta bu işte. Ülkemizde komik olan bir noktada ne biliyor musunuz? Maalesef bir çok kursun bile öğrenci alırken yaptığı seviye tesbit sınavlarının grameri sorguluyor oluşu :)



    ingilizce öğretimi için (türkiye için) bir öğrenim ve öğretim politikası geliştirilmeli (ingilizce öğreten ve bunu kullandıran bir sistem) ve bunun dışına çıkan özel kurs, birebir eğitim ve devlet okulları bir amaç için aynı yöntemleri kullanmalı. Ölçme sistemi kolaya kaçılarak sadece gramer ağırlıklı bir ölçme sistemi olmamalı.

    her aklına esen benim sistemim en iyisi diyor ama sonuçta gramerle ingilizce bilgisinin ölçüldüğü sınavlara hazırlıyor öğrencilerini. ( türk dilinin tüm gramer özelliklerini birebir bilmek gerekmez türkçe öğrenebilmek için mesela)

    sonuçta gramere saplanan eğitimci ve öğrenci haliyle bataklıkta batıyor. kafasında ingilizceyi o kadar büyütüyor ki; sonunda yaptığı çoğumuz gibi pes etmek oluyor.

    ben türkçeyle karşılaştırarak yapılan öğretim sistemine karşıyım. bu arabadan yola çıkarak uçakla nasıl uçulur onu öğretmeye benziyor. ingilizce ve türkçe nin tek benzer noktaları ikisinde dil olması. karşılaştırmalı öğretim ancak sınavlara hazırlanan öğrencilere faydalı olur.

    Düşünün ingilizce konuşmak isteyen birisi:

    Duyduğu ingilizce cümleyi önce zihninden türkçeye çevirip sonra türkçe düşündüğü bir cümleyi tekrar ingilizceye çevirip karşıya iletmesi.

    işlemler:

    1) karşıdaki ingilizce soru sordu.
    2) biz zihnimizden bunu önce türkçeye çevirdik
    3) türkçeye çevirdiğimiz cümleyi anladık
    4) anladığımız bu soruya türkçe bir cevap hazırladık.
    5) türkçe hazırladığımız bu cevabı tekrar zihnimizden ingilizceye çevirip karşı tarafa ilettik

    sonra yine;

    1 ,2,3,4 ve 5. adım....



    Böyle bir mantıkla ingilizce konuşmak isteyen birisi hem beynini fazlaca yormuş hemde çoğunlukla tek kelime edemeden öylece donakalmış olur. Bu imkansızı başarmak gibi birşey. Konuşmanın reflex haline gelmesinin tek çaresi türkçeyi devreden çıkarmaktan geçiyor ( bu işlemin beginner seviyesinden sonra yapılmasını savunanlarda olduğu gibi başlangıçta böyle başlanılmalı diyenlerde var)


    sonuçta belirli bir metoda sığdırmanın güçlüğü içinde yapılması gereken "esnek öğretme sisteminin" benimsenmesi. kurallarla çevrili bir sistemin en büyük eksisi yine kendi koyduğu kurallar oluyor. (sistemin kendisini tıkayan yine sistemin koyduğu kurallar oluyor) sınav mı? konuşma mı? okuma- yazma mı? (bilimsel makale vs) bunlar nasıl farklı ihtiyaçlarsa kişinin ihtiyacı neye uygunsa ona ağırlık verilecek bir öğretme sistemi ( öğrenci merkezli) en başarılı öğretme sistemi olur. ben bu görüşteyim.


    İngilizce bilgisini nasıl mı ölçeceğiz peki: merak etmeyin siz ingilizceyi, ingilizce öğretir gibi öğretirseniz bunun karşılığı ölçümü gerektirmez. İlla ölçmek mi istiyorsunuz.

    cevabı sonraki yazımda, çok yoruldum.

    Görüşmek üzere



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi m.t.y. -- 2 Haziran 2009; 18:52:52 >




  • 1) Türkiye de yaşayan birinin tam olarak ingilizce 4 4lük konuşmasını beklemeyin...
    2)Bu konuda en büyük sorun geri kafalı öğretmenlerin hala okulları işgal etmesi ve öğrendiye hiçbir şey verememesi.
    3)Boş yere şikayet etmeyin öğrencilerde de çok bir dil öğrenme ve merakı yok hava cıva hepsi...aileleri onlardan beter...ingilizce öğretmeni ödev vermese niye vermedi diyorlar...çocuk yapamasa niye yapamadı diyorlar yapamayınca bıraksan niye bıraktın diyorlar..
    4)MEB de bu konu ile uğraşan adamlar tamemen bilgisiz olması...ingilizce öğretmenlerinin branşı ingilizce olan müfettişler denetlemiyor bile.
    5)MEB deki bilgisiz adamlar kendi toplumunun şartlarından kültürün bi haber olması ...öle hazırladıkları kitaplar tamamen gereksiz bilgiler ile ve absurd hikayelerle dolu...(Lise 2 öğrencisinin kitabında ilkokul öğrencisinin bile gülmeyeceği karikatür var neymiş ilgi çekici bu resmen aşşağılama ve yaptıkları işi ne kadar baştan savma yaptıklarının göstergesidir)

    @mustafa hoca
    yabancı hocaların göstermesi dezavantaj değildir..ayrıca yabancı ülkeye gidipte öğrenemeden gelen arkadaşlarda siz gidip türklerin arasına dalarsanız orda öğrenemessiniz yada ingilizce öğrenecem diye avrupaya giderseniz bi halt olmaz onun dışında second language acquistions diye bişe vardır...nasıl gidipte öğrenemez?

    Method ların uygulanması konusuna gelince bu konu tamamen farklıdır...bu konudaki hocalarda 2 ye ayrılır..bazıları uğraşmaz popüler olan yaklaşımı seçer yada benim tecrübelerim yeterlidir der öle devam eder(Tipik Türk hocalar) 2.leri ise eclectisim diye birşeyden haberdardır..bu konuda kendilerinide geliştirir öğrencisinide tanır..

    ek olarakta ingilizce nin almancadan türemesi falan bu işlere etken değildir...bırakın bunları bunlar çok ufak değerler yada grammar vs öğretilmesi. sonuçta öğrendiği grammar i öğrencinin kullanabileceği bir çok alanı var.internet tv vs. asıl sorun egosu yüksek hocalar kendinilerini bile geliştiremezken dilde siz çocuğa öğretmesini bekliyorsunuz..adamların daha öğretim ve öğrenim yaklaşımlarında haberleri yok dil edinimi nedir onu bile bilmiyorlar telefuzları olabildiğince berbat.bir tane güncel kelimeyi bilmiyorlar...kendi sınıflarını tanıyıp ona uygun yöntemler bile geliştirmekten acizler sizler eğitim bekliyorsunuz...

    grammar öğretilmesi konusunda sorun yok sonuçta grammar-translatitions lada öğrenen adam bir seviyeye kadar ama onu bile tam yapamıyor aptal herifler.

    bundan önceki yazılarımda genelde derim sağa sola bahane bulmayın..bu yazdıklarımda bahaneler değildir..dil kendi başınada öğrenilebilir ama işin okulda verilen eğitim tarafı böle ... beni bilenlerde bu yazdıklarımı ne dayandırarak yazdığımı bilirler...




  • dh_experience;

    Söylediklerinizin çoğuna yüzde yüz katılıyorum. Özellikle İngilizcenin test edilmesi olayı. Gerçekten de dediğiniz gibi dil yalnızca gramer ile, yalnızca basit test soruları ile test edilmez. Dünyadaki en kapsamlı ve kabul görmüş İngilizce testi Toefl'dır ve onda da, malum, birkaç yıl önce "structure" yani gramer soruları çıkarılıp yerine "speaking" getirilmiştir, IBT (Internet Based Toefl). Bu en kapsamlı test, geldiği son nokta itibariyle, "Speaking", "Listening", "Reading" ve "Writing"i ölçmekte. Yine birkaç yıl önce ülkemizde Kpds'nin Toefl formatında bir teste dönüştürülmesi konusunda (her yönüyle olmasa da) resmi çalışmalar vardı (bazı binalar vs. bile alınmıştı) ama ne yazık ki proje yarıda bırakıldı. Böyle bir şeyin kolay olmadığını kabul etmek lazım tabii ama aşama aşama ilerlemek gerek. Mercedes ilk çıktığında, elbetteki, şimdiki Mercedes değildi... Öte yandan, yol almakla olur bu işler; yerinde saymakla değil.

    Eğitim sistemimizdeki kaynakların çok yanlış olduğuna da katılmamak elde değil, yıllardır kafamı kurcalar... Sürekli değişiklikler yapılmakta ama pek etkili değişiklikler olduğu söylenemez. Kaynaklar özellikle ortaöğretim seviyesindeki kaynaklar, dilbilgisi olarak fena olmamakla birlikte (katılmadığım noktaları önceki yazımdan tahmin edebilirsiniz), aşırı kelime yükleme söz konusu. Bunun yerine, daha az kelime ama etkileşimli bir şekilde (konuşma vs.'ye ağırlık vererek) öğretilmeli. Evet, İngilizce minimum 600.000 (ve en hızlı şekilde artan) kelime sayısı ile dünyada ilk sıradadır ama bir lise öğrencisi (yabancı lise vs. hariç tabi) bu kelimeleri nerede kullanacak? İngilizcenin en büyük zorluğu kelimede yatar, işin aslı. Öğrendikçe çoğalan:) sayıda kelimelerin büyük çoğunluğunun birden çok anlamı vardır, onlarca anlamı olan fiiller var, devasa bir kültür ve tarih (modern anlamda ise dünya ile etkileşim) sonuçta, basit bir dil olmasını beklemek hayal olur ama bu durumda yapılacak şey, bu zorluğu olabildiğince en aza indirgemek ve öğrenciye ışık tutmaktır, bir yol göstermektir. Kısa vadede kullanılmayacak kelimeler sonraya bırakılabilir (iş dünyasına, yurt dışına vs.). Bu sadece bir örnek tabii, kelime konusunda uyulması gereken başka stratejiler de var. dh_experience, sözünü ettiğiniz esnek bir öğretim sistemi (ya da sistemleri) bu noktada da doğrudur, başka türlü bu kadar kelime aşılmaz zaten. Ama kanaatimce esnek sistem de olsa bazı noktalar ortak olmalı. Örneğin, sık kullanılan kelimeler (site'mde bu konudaki çalışmalarımı bulabilirsiniz) herkese öğretilmeli.

    "Bu kadar profesör" elbetteki yetersiz değil ama bazı şeyler kolay değişmiyor ülkemizde. Yüzyıllar öncesinden gelen bazı mantaliteleri değiştirmek "ha" deyince olacak bir iş değil; örneğin eğitimde ezbercilik ya da öğrencilerin kişisel farklarını görmeyip hepsini bir kalıba sokma isteği... Hele hele de dil gibi "yabancı"sı olduğumuz bir konuda onca ünlü marka dururken siz onlara alternatif bir sistem kuracaksınız ve başarılı bir şekilde uygulayacaksınız, yürek ister! Nasıl ki 17. yüzyıldan başlayarak geride kaldımız konularda ilk olarak Batı'ya döndük ve işe taklitle başladık (Japonya'nın 19. yy'da başlamasına rağmen bizden kat be kat başarıyla uyguladığı bir mantık), biz dil öğretimi konusunda hala o noktadayız. Taklitle ya da dışarıdan yardım alarak başlamak yanlıştır demiyorum ama bazen dışarıyı aşmak ya da alternatifler üretmek kaçınılmazdır, "realpolitik" bunu gerektirir.

    İngilizce öğretirken Türkçenin kullanımına gelince o aslında hassas bir konu. Benim argümanım özellikle dilbilgisi öğretirken Türkçe destek kaçınılmazdır (öğrenci ilerledikçe dozaj azaltılır) ama şu var ki öğrencide Türkçe düşünme mantığı yerleşmemelidir ki bu da öğretmenin görevlerindendir ve öğretim taktiği meselesidir. Ama kişiyi anadilinden tamamen ayırmanın onu daha uzun ve daha çetrefil bir yola sokmak olduğu kanaatindeyim ki bugüne kadar ders verdiğim öğrencilerden aldığım feedback'ler de hep bu yönde olmuştur.

    Ancak Türkçe desteğin derslerde kullanılması belli bir süre olmalıdır, öğrenci tabiri caizse kendi ayakları üzerinde durabildiğinde Türkçeyi unutabilir, doğrusu da budur. Başka bir deyişle, öğrenci temel düzeyde konuşabildiğinde Türkçeyi tamamen unutabilir ki bahsettiğiniz "İngilizce'den çevirme, sonra cevabı hazırlama vs" gibi yorucu adımlar bu noktadan sonra kendiliğinden kaybolur. Bu dezavantajların kaybolmasının değişik yolları vardır; yurt dışına gitmek, Türkçe bilmeyen bir hoca ile çalışmak (kesinlikle en başta değil) ya da tamamen İngilizce konuşulan ortamlarda (işyerinde, turistik atmosferlerde vd.) bulunmak vs. gibi. Ama siz o seviyeye öğrenciyi bir türlü getiremezseniz her şey tersyüz olacaktır zaten. O halde Türkçe devam etmeniz kaçınılmaz olur. Etmez iseniz ne olur? Öğrenci hiçbir şey anlamamaya devam eder, derslere gelir gider:)

    Normalde "listening (dinleme)" İngilizcenin en zor yükselen (geliştirilebilen) skill'idir, bu da kelime kaynaklıdır yine. Yani "speaking", listening'den daha kolaydır ama ülkemizde öğrenciler en çok "speaking"te zorlanmaktalar, başka bir deyişle, "speaking" en zor konu olmuştur ki bu tamamen eğitim sistemimizdeki (resmi, özel her türlü kurumuyla) yanlışlıklardan kaynaklanmaktadır. Doğrudur; İngilizcede o kadar çok kelime vardır ama siz birkaç bin kelimeyi "konuşabilecek" düzeyde öğrendiğinizde bu size yeter. Listening için ise aynı şeyi söylemek pek doğru olmaz (İngilizceyi ikinci dili olarak [second language acquisition]) öğrenmiş kişilerle etkileşim kuruyor iseniz (örneğin, bir Mısırlı veya Koreli...) yine çok fazla kelime gerekmeyebilir. Ama bir İngiliz ile konuşurken ya da film vs. izlerken çok sorun yaşamayayım diyorsanız, kaba tabirle, bu ("listening düzeyinde öğrenilmiş") bayağı bir kelime yapar (gerçi iş dünyasında taraflar, çoğu zaman, bu konuda birbirlerine müsamahalı davranırlar, asıl amaç iştir çünkü).



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi MustafaHoca999 -- 3 Haziran 2009; 3:05:06 >




  • Blitzkrieger,

    Öğretmenlerin (özellikle de İngilizce) kendilerini çok daha geliştirmeleri gerektiğine tamamen katılıyorum. Ama burada şunu da hesaba katmak gerek: İngilizce öğretim sistemimizde bu kadar eksik, yanlışlık varken bu hocaları geliştirmek çok da kolay olmasa gerek. Bu öğretmenler de bir zamanlar öğrenci idi.

    Öğretmenlerin çeşiti daha fazla bence. Örneğin ben hemen bir üçüncü grup söyleyeyim. Birtakım eksiklikler olduğunu hissederek kendi metotlarını geliştirenler (yalnızca İngilizce için söylemiyorum). Ben şahsen yıllar içerisinde, öğrencilerin talep ve ihtiyaçlarından yola çıkarak kendi metotlarımı geliştirdim. Dediğim gibi, 1-2 ayda olmuş bir şey değil ve yıllardır deneyip başarısını bizzat kanıtladığım metotlar bunlar.

    Anadili Avrupa dillerinden biri olan (hepsi değil tabi) birisinin İngilizceyi, herhangi başka birinden, çok daha kolay öğrenebileceği iddiamda ısrarlıyım (experience has proved this). Farklı diller bilen (özellikle Almanca) ama her yönüyle bilen, sadece konuşabilen demiyorum, çok sayıda öğrencim oldu ve bu kişiler, İngilizce öğrenmeye çok daha yatkın, malum, psikolojideki "olumlu transfer" mantığı. Örneğin, ilgili öğrenci bir öğrenci grubum içerisinde yer aldığında grupta en hızlı yükselen öğrencim olmuştur. Almanca ile İngilizce grameri "bire bir" denebilecek derecede eşittir, kıyaslayın görün. Ya da Fransızca herhangi bir metne baktığınızda kelimelerin neredeyse yarısının İngilizce kelimelerle (Fransızcanın gerektirdiği değişiklikler dışında) aynı olduğunu farkedersiniz (kaldı ki Fransızcanın grameri de İngilizce ile paralellikler gösterir). Böylesi bir durum nasıl avantaj yaratmaz...? Kelime öğrenmek öğrencilerin en zorlandığı konulardandır. Hatta İngilizceyi belli bir seviyeye getiren öğrencilere tavsiyem Fransızca veya Almanca olmaktadır (işlerine yarayacaksa tabii, ["üç dil biliyorum" falan demek için değil:)])

    Son olarak, 5 madde sıralamışsınız eğer maddeleriniz doğru ise zaten "3" numaralı madde kendiliğinden doğacaktır...:) Good night to all folks.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: MustafaHoca999

    Blitzkrieger,

    Öğretmenlerin (özellikle de İngilizce) kendilerini çok daha geliştirmeleri gerektiğine tamamen katılıyorum. Ama burada şunu da hesaba katmak gerek: İngilizce öğretim sistemimizde bu kadar eksik, yanlışlık varken bu hocaları geliştirmek çok da kolay olmasa gerek. Bu öğretmenler de bir zamanlar öğrenci idi.

    Öğretmenlerin çeşiti daha fazla bence. Örneğin ben hemen bir üçüncü grup söyleyeyim. Birtakım eksiklikler olduğunu hissederek kendi metotlarını geliştirenler (yalnızca İngilizce için söylemiyorum). Ben şahsen yıllar içerisinde, öğrencilerin talep ve ihtiyaçlarından yola çıkarak kendi metotlarımı geliştirdim. Dediğim gibi, 1-2 ayda olmuş bir şey değil ve yıllardır deneyip başarısını bizzat kanıtladığım metotlar bunlar.

    Anadili Avrupa dillerinden biri olan (hepsi değil tabi) birisinin İngilizceyi, herhangi başka birinden, çok daha kolay öğrenebileceği iddiamda ısrarlıyım (experience has proved this). Farklı diller bilen (özellikle Almanca) ama her yönüyle bilen, sadece konuşabilen demiyorum, çok sayıda öğrencim oldu ve bu kişiler, İngilizce öğrenmeye çok daha yatkın, malum, psikolojideki "olumlu transfer" mantığı. Örneğin, ilgili öğrenci bir öğrenci grubum içerisinde yer aldığında grupta en hızlı yükselen öğrencim olmuştur. Almanca ile İngilizce grameri "bire bir" denebilecek derecede eşittir, kıyaslayın görün. Ya da Fransızca herhangi bir metne baktığınızda kelimelerin neredeyse yarısının İngilizce kelimelerle (Fransızcanın gerektirdiği değişiklikler dışında) aynı olduğunu farkedersiniz (kaldı ki Fransızcanın grameri de İngilizce ile paralellikler gösterir). Böylesi bir durum nasıl avantaj yaratmaz...? Kelime öğrenmek öğrencilerin en zorlandığı konulardandır. Hatta İngilizceyi belli bir seviyeye getiren öğrencilere tavsiyem Fransızca veya Almanca olmaktadır (işlerine yarayacaksa tabii, ["üç dil biliyorum" falan demek için değil:)])

    Son olarak, 5 madde sıralamışsınız eğer maddeleriniz doğru ise zaten "3" numaralı madde kendiliğinden doğacaktır...:) Good night to all folks.


    sizin onlarda bir zamanlar öğrenci dediğiniz kişiler...siz ingilizce öğretmenlerinin üniversite eğitmi aldığını unutuyorsunuz galiba? sizin dert ettiğiniz üniversite eğitimimi yoksa? yani ingilizce öğretmenlerinin aldığı eğitim mi ? yoksa onların verdiği eğitim mi ? sizin şikayetiniz hangi eğitime anlamış değilim?

    sizin branşınız nedir bilmiyorum ama en azından dil bölümünden mezun olduğunuzu var sayarak dil öğretim derslerinizde bu konuyu incelediğinizi var sayıyoruz..ilk methodlarda çocuğun kendi dili ile arasındanki benzerliklerin çocuğa katkı sağlanacağı söylenirdi...çocuğun var olan bilgilerinden yola çıkılarak öğretilmesi mevzusunda bunun kullanılması ve dil öğretiminde üzerinde durulması gerek diller arası farklılıklardı idi...ama daha sonraki methodlarda bu kuralın değiştiğini görürsünüz..bununla beraber community language teaching/learning temelli yeni methodlarda anadilin kullanılmadığı sadece öğrencileri içerik hakkında bilgilendirmek için kullanıldığı ve dil öğretiminde anadilin kullanımının en aza indirgendiğini görürsünüz.bunun amacınıda dil öğreniminde mantığın second language learning den öte acquistions a yönelmesi gerektiğinden kaynaklarınız..yani çocuk yeni bir dili sanki ilk defa dil öğreniyormuş gibi öğrenmesi amaçlanır.Ayrıca dillerin ortak öğretilmesi sonucunda oluşabilecek bazı problemlerde vardı.grammar kurallarının karıştırılması yada phonological- morphologica yada syntax gelişiminde çocuk ilk dili ve 2.dili arasında sorunlar yaşıyabiliyor..aynı sorun bilingual çocukların gelişim aşamalarında da gözlenlenir(ayrıca 15 dakka önce geldim child language sınav sorum idi bu konu)..istediğiniz kadar diliniz benzer olsun..tek yakınlığı aynı kökenden geliyor olmalarıdır..ama o şekilde bakarsanız işi Türkçede latince kökenlidir...

    kelime öğrenmek işin en kolay kısmıdır aslında ..sadece öğrencilerin hemen hemen hepsi yanlış tekniklerde öğrenmeye çalışıyor..eğer kendiler yada öğretmenleri content based gibi bir yaklaşımdan haberdar olsalar..kelimelerin öğrenim yerinin okuma metinleri olduğunuda bilirler...


    ayrıca sizin deneyip kanıtladığını methodların eğer bilimsel bir dayanağı yok ise yani bir araştırma ve method yada belli presiblerle desteklenmiyorsa o methodların geçerliliğini kabul edemem..sonuçta tecrübeleriniz boşadır demiyorum...ama sizin türettiğiniz bu yaklaşımları neye göre ve neye dayandırarak hazırladığınızı bilmem gerek...eğer belli bir dayanağınız yok ise ve ben sadece kendi tecrübelerime dayanırım diyorsanız zaten benim 1.grubuma giriyorsunuz ama yok onun dışında tüm yaklaşım ve methodlar hakkında oldukça sağlam artlalan bilgim var ve bunları harmanlayarak oluşturdum diyorsanız zaten sizi tebrik etmekten başka bişe diyemem...

    ayrıca öncelikli language acquistions ve language learning arasındaki farkı tam olarak bir kavrayın derim ..bir birinden tamamen farklılar ama üstteki yazınızda sizin aynı yapıda kullandığınızı gördüm.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Blitzkrieger -- 3 Haziran 2009; 15:51:02 >




  • http://web2.uvcs.uvic.ca/courses/elc/studyzone/

    bu sitenin üstüne tanımam güzeldir
  • quote:

    Orjinalden alıntı: seF[o]

    http://web2.uvcs.uvic.ca/courses/elc/studyzone/

    bu sitenin üstüne tanımam güzeldir

  • quote:

    Orjinalden alıntı: dh_experience

    mustafa hocam haklı olduğun çok nokta var fakat:

    Ülkemizde kişisel gayretleriyle bu işi yapan kişi ve kurumlar haricinde bu konuda tam bir fiyasko yaşıyoruz. Bir yandan sistem içinde eli kolu bağlı ingilizce öğretmenleri (sistemin çarkları onlarıda geriye götürüyor), diğer bir yandan var olan siteme karşı alternatif sunan eğitimciler (bunlarda ingilizce öğretemeyen sistemde yani okulda veya üniversitede öğrenciyi başarılı kılmak adına gramerde saplanıyorlar)

    Peki bu kadar profesör, dil bilimci sizce aptal mı? hayır kesinlikle değiller. değiller ama "kolaya kaçıyorlar" dersek yalan söylemiş olmayız. İngilizce bilgisini ölçme yöntemi olarak en basit, en ucuz, en ekonomik yöntem gramer üzerinden soru üretmektir (bana göre değil, onlara göre öyle) . Bu tamamen kolaycılıktır ve kesinlikle dil becerisini ölçmez. okullarda da öğretmenler bu kolaycılığı seçiyorlar. Sonra "ingilizce" öğrenmekle "matematik" öğrenmek aynı yöntemlerle yapılıyor. Artık bu noktadan sonra amaç ingilizce öğrenmenin dışında öğrenci için o' dilin matematiğini öğrenmek oluyor ve bu iş matematik problemi yazar gibi gramer problemi yazan öğretmene kadar gidiyor. Bu sistemde en fazla başarılı olan çok iyi bir "kitap tercumanı " olur. olup olacağı sadece bu kadar. Formal yapı onu o kadar esir alır ki; artık öğrendiği "ingilizce"den başka birşeydir. O dilin matematiğini öğrenmiştir sadece ve dilin kendisi kesinlikle bu değildir. (ingilizce öğretmenleri eğitilirken dilin matemetiği derinlemesine verilmelidir. Bu ayrı bir konu fakat öğretmenler bile eğitilirken diğer dil becerilerinden yoksun kalıyorlar. işte öğrenenin neyi nasıl öğreteceğini bilmemesi noktasında sorun başlıyor. unutmamak gerekir ki "dil" öğrenimi sürecinde bir futbolcu; kondisyonunu devamlı nasıl zirvede tutması gerekiyorsa bir eğitmeninde bu kondisyonu zirvede tutmak adına kendi eğitimini sonlandırmaması gerekir. İngilizce öğretmeni yetiştirmedeki sorunlar daha derin fakat son olarak yapılması gereken bir eğitimci; görevinin sadece öğrenciye "rehberlik etmek" olduğunu bilmesi gerekir. daha ötesi değil.)

    Dediğim gibi herkez bunu çok iyi biliyor fakat ülkemizde yabancı dil eğitim politikası oluşturulurken kolaycılığa kaçılıyor. Peki bu kolaya kaçmanın bedeli ne biliyor musunuz:

    ben söyleyeyim; milyarlarca lira hiç olmuş bir yatırım.

    O zaman kolaycılığın ekonomik olduğunu düşünenler "verimli eğitim" kavramını es geçiyorlar. "Kolaycılık adına yapılan gramer tabanlı ölçüm sistemi tam ir verimsizlik örneğidir. Bu düşüncede olanlar için ingilizce öğretip - öğretmemek sorun değil, maalesef böyle.. Grameri iyi olanın ingilizceside iyidir mantığının bizi getirdiği nokta bu işte. Ülkemizde komik olan bir noktada ne biliyor musunuz? Maalesef bir çok kursun bile öğrenci alırken yaptığı seviye tesbit sınavlarının grameri sorguluyor oluşu :)



    ingilizce öğretimi için (türkiye için) bir öğrenim ve öğretim politikası geliştirilmeli (ingilizce öğreten ve bunu kullandıran bir sistem) ve bunun dışına çıkan özel kurs, birebir eğitim ve devlet okulları bir amaç için aynı yöntemleri kullanmalı. Ölçme sistemi kolaya kaçılarak sadece gramer ağırlıklı bir ölçme sistemi olmamalı.

    her aklına esen benim sistemim en iyisi diyor ama sonuçta gramerle ingilizce bilgisinin ölçüldüğü sınavlara hazırlıyor öğrencilerini. ( türk dilinin tüm gramer özelliklerini birebir bilmek gerekmez türkçe öğrenebilmek için mesela)

    sonuçta gramere saplanan eğitimci ve öğrenci haliyle bataklıkta batıyor. kafasında ingilizceyi o kadar büyütüyor ki; sonunda yaptığı çoğumuz gibi pes etmek oluyor.

    ben türkçeyle karşılaştırarak yapılan öğretim sistemine karşıyım. bu arabadan yola çıkarak uçakla nasıl uçulur onu öğretmeye benziyor. ingilizce ve türkçe nin tek benzer noktaları ikisinde dil olması. karşılaştırmalı öğretim ancak sınavlara hazırlanan öğrencilere faydalı olur.

    Düşünün ingilizce konuşmak isteyen birisi:

    Duyduğu ingilizce cümleyi önce zihninden türkçeye çevirip sonra türkçe düşündüğü bir cümleyi tekrar ingilizceye çevirip karşıya iletmesi.

    işlemler:

    1) karşıdaki ingilizce soru sordu.
    2) biz zihnimizden bunu önce türkçeye çevirdik
    3) türkçeye çevirdiğimiz cümleyi anladık
    4) anladığımız bu soruya türkçe bir cevap hazırladık.
    5) türkçe hazırladığımız bu cevabı tekrar zihnimizden ingilizceye çevirip karşı tarafa ilettik

    sonra yine;

    1 ,2,3,4 ve 5. adım....



    Böyle bir mantıkla ingilizce konuşmak isteyen birisi hem beynini fazlaca yormuş hemde çoğunlukla tek kelime edemeden öylece donakalmış olur. Bu imkansızı başarmak gibi birşey. Konuşmanın reflex haline gelmesinin tek çaresi türkçeyi devreden çıkarmaktan geçiyor ( bu işlemin beginner seviyesinden sonra yapılmasını savunanlarda olduğu gibi başlangıçta böyle başlanılmalı diyenlerde var)


    sonuçta belirli bir metoda sığdırmanın güçlüğü içinde yapılması gereken "esnek öğretme sisteminin" benimsenmesi. kurallarla çevrili bir sistemin en büyük eksisi yine kendi koyduğu kurallar oluyor. (sistemin kendisini tıkayan yine sistemin koyduğu kurallar oluyor) sınav mı? konuşma mı? okuma- yazma mı? (bilimsel makale vs) bunlar nasıl farklı ihtiyaçlarsa kişinin ihtiyacı neye uygunsa ona ağırlık verilecek bir öğretme sistemi ( öğrenci merkezli) en başarılı öğretme sistemi olur. ben bu görüşteyim.


    İngilizce bilgisini nasıl mı ölçeceğiz peki: merak etmeyin siz ingilizceyi, ingilizce öğretir gibi öğretirseniz bunun karşılığı ölçümü gerektirmez. İlla ölçmek mi istiyorsunuz.

    cevabı sonraki yazımda, çok yoruldum.

    Görüşmek üzere




    Buradaki üst düzey analizleri umarım birileride okuyordur. Gerçekten ülkemizdeki yabancı dil sorununu çok güzel özetlemişsiniz.

    Kaleminize sağlık

    Tavsiye edilen tüm içerikler çok güzel, kendi adıma çok faydasını görüyorum



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi a.f.y. -- 8 Haziran 2009; 13:11:16 >




  • ÇOK FAYDALI BİR KONU


    UP

    UP

    UP
  • herkese teşekkürler,faydalı bir konu..
  • arkadaşlar bişey sorucam size.. ben geçen yıl odtü yabancı dil kurslarına gittim.. ama duyduklarım ve konuştuklarım aklımda gerisini unutmuşum o yüzden ing bişiler duymak istiyorum acaba hangi site işime yarar?
  • Ben 2 yıl British English 'e ing. öğrenmek ve konuşmak için gittim.
    *-Elementary
    *-pre-intermediate
    *-Intermediate
    seviyelerini tamamladım.Fiyatları biraz tuzlu ama gerçekten çok iyi -kaliteli bir kurum tavsiye ederim.Her türlü imkanı sağlıyorlar özellikle derslere gelen yabancı hocalar sayesinde ingilizceyi daha iyi kavrıyor insan.bunun yanında ing. alt yazılı filmleri tekrar tekrar izlemek gerçekten çok işe yarıyor.bide en çok kullanılan ve lazım olan yaklaşık 1500 kelime buldum okunuşu ve türkçesi ile beraber bunlara arasıra göz gezdirmek bile insana fazlasıyla yetiyor.Ama en önemlisi insanın içinde olması ve insanın kendine güvenmesi lazım.
    Ben çok memnun kaldım.şimdi en azından çok çok iyi konuşamasamda anlıyorum ve derdimi anlatıcak kadar ingilizcem var.ancak geçen yıldan beri pratik yapmadığım için biraz zorlanıyorum bu da tamamiyle benden kaynaklanan bi durum.bana göre ingilizcenin en kötü tarafı pratik veya tekrar yapmayınca çok çabuk unutulması birazcık nankör bir dil ....

    this is my story .




  • ama ben ingilizce bişiyler duymak istiyorum.. ve şu anki imkanım internet ...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Se®PiL

    ama ben ingilizce bişiyler duymak istiyorum.. ve şu anki imkanım internet ...



    1. sayfayı incelersen orada yeterince link bulabilirsin. Hepside güzel siteler.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dh_experience


    quote:

    Orjinalden alıntı: Se®PiL

    ama ben ingilizce bişiyler duymak istiyorum.. ve şu anki imkanım internet ...



    1. sayfayı incelersen orada yeterince link bulabilirsin. Hepside güzel siteler.

    hepsine tek tek bakmayım diye demiştim
  • Öncelikle okuldaki ingilizceye daha doğrusu ingilizcedeki notlarınıza kesinlikle güvenmeyin.
    Öncelikle gramer olarak kendinizi kesinlikle geliştirmeniz gerekiyor.Eksiğinizin az olması gerek ki telaffuz ve pratik anında afallamayın.


    Yabancı müzik dinlemeyi kesmek ve cnbc-e izlemeyi bırakmak ya da zaten bunları yapmıyor olmak yapabileceğiniz en büyük hatalardan bir tanesi.

    Tabi ki de en güzel yöntem yerinde öğrenmek ama tabi buna herkesin imkan bulması da olanaksız.
    tavsiye edebileceğim programdan söz etmek gerekirse ben "skype" kullanıyorum.Tüm dünyayı pc-pc bedavaya yada ucuz skype kredileri ile sabit hat ya da cep telefonlarına arama yapabiliyorsunuz.Yazışma ve arama yapabilmesi güzel.Tabi ki gidip bir sürü Türk arkadaşınızı doldurur maksat muhabbet olsun bir turist bulalım yeter ben muhabbetime bakayım derseniz zaten hiç başlamayın.Program diliniz ingilizce olacak ve kesinlikle sadece yabancıları ekleyeceksiniz.Tabi yurtdışında ingilizce öğrenmiş ana dili gibi konuşan Türk bulursanız çok daha kolay olur.


    Skype hakkında sormak istedikleriniz,indirme,kurulum ya da kişi ekleme gibi konularda yardımcı olabilirim.Ayrıca çok vasat durumda olmayan , derdini anlatabilecek arkadaşlardan konuşmak isteyen olursa skype'ta açığım , elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışırım.




  • Bence ingilizcenin en zor yanı phrasal verbler ama normal kalıp şeklinde olanlar değil..Sonuna off , up ,on ,down , out ,over filan alanlar yani şunlar...Ezberlemek inanılmaz zor ve çalıştığında hepsi birbirine giriyor.

    add up - add
    back up - cause to move backwards; support; blow up; cause to explode; destroy by explosives
    break down - analyze; list the parts of separately
    break into - go into a house or room forcibly; suddenly; begin; bring about - cause to happen
    bring off - accomplish
    bring on - cause
    bring out - publish; emphasize
    bring over - bring
    bring to - revive
    bring up - raise; care for from childhood
    brush out - brush the inside of
    burn down - destroy by burning
    burn up - consume by fire
    buy out - by the other person's share of a business
    buy up - buy the whole supply of
    call off - cancel; order away
    call up - telephone; summon for military service
    calm down - become calm
    carry on - continue
    carry out - fulfill; complete; accomplish; perform
    carry over - carry; continue at another time or place
    cheer up - cause to become cheerful
    chew up - chew thoroughly
    chop up - chop into small pieces
    clean off - clean the surface of
    clean out - clean the inside of
    clean up - clarify; tidy
    clear out - clear the surface of
    clear up - clear the inside of
    close down - close permanently
    close up - close temporarily
    count in - include
    count out - exclude
    count up - calculate; count; add to a total
    cross out - eliminate
    cut off - interrupt; sever; amputate
    cut out - eliminate; delete
    cut down - reduce in quantity
    draw up - write; compose (a document)
    dress up - put clothes on; adorn
    dust out - dust the inside of
    eat up - eat completely
    figure out - interpret; understand
    figure up - compute
    fill in - complete (a printed form)
    fill out - complete (a printed form)
    fill up - fill completely (a container)
    find out - discover
    fix up - repair; arrange in a suitable manner
    get across - cause to be understood
    give back - return
    give out - distribute; announce
    give up - surrender something
    hand down - deliver; pronounce formally; leave as an inheritance
    hand over - yield control of
    hang up - suspend
    have on - be dressed in
    have over - entertain someone informally at one's home
    hold off - delay; restrain
    hold up - delay; rob; threaten with a weapon
    keep up - continue; keep the same pace
    leave out - omit
    let down - disappoint
    let out - release from confinement; make larger (in sewing)
    light up - light; illuminate thoroughly
    live down - live in such a way as to cause something to be forgotten
    make over - remake
    move over - move to the side
    pass out - distribute
    pass up - not take advantage of (as an opportunity)
    pass on - transmit
    pay back - repay
    pay off - discharge a debt completely; give someone his final pay
    pick up - come to meet an escort; lift with hands or fingers; learn casually;
    initiate an association publicly
    play down - minimize
    play up - emphasize
    point out - indicate
    pull down - pull in a downward direction; raze
    push across - cause to be understood or accepted
    put off - postpone
    put on - dress in; deceive or fool
    put up - preserve (food); receive as an overnight guest
    quiet down - be quiet
    ring up - the telephone
    rinse off - rinse the surface of
    rinse out - rinse the inside of
    rule out - eliminate
    run down - trace; disparage; hit with a vehicle
    run off - cause to depart; reproduce mechanically
    save up - accumulate
    see through - complete; in spite of difficulties
    see off - accompany someone to the beginning of a trip
    send back - send to a place where formerly located
    send over - send to where someone is
    set up - arrange
    show off - exhibit ostentatiously
    shut off - cause to cease functioning
    slow up - cause to move more slowly
    spell out - enumerate; state in detail
    stand up - fail to keep an appointment with
    sweep out - sweep the inside of
    take back - return; retract a statement
    take down - remove from a high position; write from dictation
    take in - understood; fool; deceive; make smaller (in sewing)
    take over - take; assume command of
    tear down - destroy
    tear up - tear into small pieces
    tell off - scold; reprimand
    think over - consider
    think through - consider from beginning to end
    think up - create; invent
    throw away - discard
    throw over - reject
    tie up - tie securely or tight
    tire out - cause to be exhausted
    touch up - repair
    try on - put on a garment to verify the fit
    try out - test
    turn down - refuse; lower the volume
    turn out - produce; force into exile, extinguish (a light)
    wash off - wash the surface of
    wash out - wash the inside of
    wear out - use until no longer usable; tire greatly
    wind up - finish, tighten the spring of a watch or machine
    wipe off - wipe the surface of
    wipe out - wipe the inside of; decimate
    work out - solve
    write down - record
    write out - write down every detail; spell out
    write up - compose; prepare (a document)

    inseparable

    back out of - desert; fail to keep a promise
    bear down on - lean on; browbeat
    bear on - have to do with
    bear up under - endure
    break in on - interrupt
    break into - interrupt
    call for - come to get; require
    care for - like; guard; supervise; maintain
    carry on with - continue
    catch up with - cover the distance between oneself and
    check up on - examine; verify
    come across - find accidentally
    come along with - accompany; make progress
    come by - find accidentally
    come down with - become ill with
    come out with - utter; produce
    come up with - utter; produce
    count on - rely on
    cut in on - interrupt
    disagree with - cause illness or discomfort to
    do away with - abolish
    do without - deprive oneself of
    drop in at/on - visit casually without planning
    drop out of - leave; quit
    face up to - acknowledge
    fall behind in - lag; not progress at required pace
    fall back on - use for emergency purpose
    fall out with - quarrel with
    fill in for - substitute for
    get ahead of - surpass; beat
    get around - evade; avoid
    get away with - do without being caught or punished
    get by with - manage with a minimum of effort
    get down to - become serious about; consider
    get in - enter (a vehicle)
    get off - descend from; leave
    get on - enter (a vehicle); mount
    get on with - proceed with
    get through with - terminate, finish
    go back on - desert; fail to keep (a promise)
    go for - like a great deal
    go in for - be interested in; participate in
    go on with - continue
    go over - review
    go with - harmonize with; look pleasing together
    go without - abstain from
    hang around - remain idly in the vicinity of
    hear from - receive a communication from
    hear of - learn about (sometimes accidentally)
    hit on - discover accidentally
    hold on to - grasp tightly
    hold out against - resist
    keep at - persevere at
    keep to - persist in; continue
    keep up with - maintain the pace of
    lie down on - evade; fail to do
    live on - support or sustain oneself by means of
    live up to - maintain the standard demanded of
    look after - take care of
    look back on - remember nostalgically
    look down on - feel superior to
    look forward to - anticipate
    look up to - respect; admire
    make up for - compensate for
    pass on - transmit
    pick on - tease; bully
    play up to - flatter for personal advantage
    put up with - tolerate
    read up on - search out information on
    run against - compete against in an election
    run away with - leave; escape from
    run for - campaign for
    see about - consider; arrange
    see to - arrange; supervise
    settle on - decide on; choose
    stand for - represent; permit
    stand up for - support; demand
    stand up to - resist
    stick to - persist
    stick up for - support; defend
    take after - resemble
    talk back to - answer impolitely
    talk over - discuss
    tell on - report misbehavior to authority
    touch on - mention briefly
    turn into - become
    wait on - serve
    wait up for - not go to bed while waiting for
    watch out for - be careful for

    intransitive

    back down - retreat from a position in an argument
    back out - desert; fail to keep a promise
    back up - move backwards
    bear up - endure
    blow in - drop in to visit unexpectedly
    blow over - pass without doing harm
    blow up - explode; lose one's temper
    call up - telephone
    calm down - become calm
    carry on - continue as before; misbehave
    catch on - understand
    catch up - cover the distance between oneself and a moving goal
    check up - investigate
    check out - leave; pay one's bill
    cheer up - become cheerful
    clear out - leave
    clear up - become clear
    close down - close permanently
    close up - close temporarily
    came about - happen
    come along - accompany; make progress
    come back - return
    come by - visit someone in his home
    come out - appear; make a social debut
    come over - come to someone's house, to where someone is
    come through - succeed
    come to - regain consciousness
    cut in - interrupt
    die away - fade; diminish
    die down - fade; diminish
    die off/out - disappear; become extinct
    dress up - don fancy or unusual clothes
    drive back - return by car
    drop in - visit someone casually without planning
    drop out - abandon some organized activity; leave; quit
    drop over - visit someone casually
    fall behind - not progress at required pace
    fall off - decrease; lose weight
    fall through - fail; not be accomplished
    fill in - substitute
    find out - learn
    fly back - return by air
    fly over - fly to where someone is
    get ahead - make progress
    get along - have a friendly relationship
    get around - circulate; move about
    get away - escape
    get by - manage; either just barely or with a minimum of effort
    get in - enter
    get off - descend from leave
    get on - enter (a vehicle); mount (a horse, etc.)
    get on/along - progress; be compatible
    get up - rise
    get through - finish
    give out - become exhausted
    give up - surrender; fail to finish
    go back - return
    go off - explode
    go on - happen; continue
    go out - stop burning; leave one's residence
    go over - go; succeed
    grow up - mature
    hang around - remain idly; dawdle
    hang up - replace a telephone receive on its hook
    hold on - grasp tightly; persevere; wait while telephoning
    hold out - continue to resist; persevere; persist
    keep on - continue
    keep up - maintain the required pace or standard; continue
    let up - diminish in intensity
    lie down - recline
    look on - be a spectator
    make out - progress; succeed
    make up - become reconciled
    move over - move to the side
    pan out - turn out well; be successful
    pass out - become unconscious
    pass on - die
    pick up - grow; increase
    pull in - arrive
    pull out - deport
    pull through - survive (barely)
    ride over - ride to where someone is
    run away - escape; leave; leave quickly without permission
    run down - slowly lose power so as to stop functioning
    run off - depart running; drain
    sell out - sell the ownership or responsibility
    settle up - pay one's bills or debts
    show off - boast by words or actions
    show up - arrive; appear unexpectedly
    shut up - stop talking
    slow up - reduce speed
    stand by - wait; be prepared to assist
    stand up - stand; rise from sitting; last; endure
    stay over - remain at someone's house overnight or longer
    step aside - move to one side
    take off - leave the ground
    take over - assume command
    talk back - answer impolitely
    throw up - vomit
    turn around - turn so that one is facing another direction
    turn in - go to bed
    turn out - succeed; come; appear, as at a public meeting
    turn up - arrive; be found unexpectedly
    wait up - remain awake in anticipation
    wake up - awaken
    walk back - return on foot to where one was
    walk over - walk to where someone is
    wash out - fade or disappear from washing
    watch out - be careful
    wear off - fade; disappear through use or time
    wear out - become unusable through use; become used up
    work out - be successful







    Not : Alıntıdır.




  • ben küçüklüğümden beri yabancı dil öğrenmeye meyilli birisiyim ordan burdan bişiler kaparak konuştuğumu sanıyordum ^^ sonra oynadığım online oyunun çok büyük bi etkisi oldu ingilizcemi geliştirmemde her nekadar sokak ingilizcesi olsada ^^ sonra bizim burda bedave kurslar var hemen ing. kursuna yazıldım sağolsun mükemmel bi hocamız var,böyle mükemmel bi hoca yok ingilizce anlattan:) kursa gitmeye başladıktan sonra ingilizce bildiğimi sanıyordum ^^ şimdi 3. seviyenin sonlarındayız passive voiceler bitti bitecek ^^ baya bi geliştiğimi hissediyorum ingilizcede, en azından bi yabancıya derdim i anlatabilirim artık ^^ buda beni mutlu ediyor tabi bu teknikte %75-80 ise pratikte malesef % 55-60 olduğunu düşünüyorum kendi adıma çünkü ko nuşmada yazdığım kadar hızlı değilim bunn nedenide ço k konuşma pratiği yapmadığım için ama hoca kurs sonuna doğru sürekli konuşturcak ing. ama malesef 4. seviyeyi(upper yada adventice) bilmiyorum hangisi oluyor onu göremeyecekmişiz müfredatlarında yokmuş
    4.seviye konularını güzel anlata güzel bi site arıyorum ki daha ilk sayfadaki linkleri kontrol etmedim ^^ bakıcam
    birde ingilizcedershanesi.com var belki daha önce verilmiştir... güzel bir site olduğunu düşünüyorum




  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.