İnsanı Mezarda Böcek Mi Yiyor Mikroorganizmalar Mı?

Hem evet hem hayır. Böcekler yumuşak dokuları yer genelde. Lakin böceklerin yemesiyle olmaz genelde. Topraktaki bakteriler ve asit düzeyi belirler yumuşak dokunun erimesini. Bazı yerde toprak asidiktir ve çok kısa sürede, bir kaç yılda iskelet kalır ve 10 15 senede kemikler bile eriyip gider. Bazı yerlerde toprak baziktir ve kemikler hiç erimez. Etin çürümemesi ise bazı durumlarda mümkün oluyor. Bakterilerin, enzimlerin işlevselliğini yitirdiği durumlar vardır. Çok soğuk yerde, çok kuru yerde bunlar çalışmaz ve ceset ya donar ya kurur. Ayrıca aşırı kilolu insanların da zor çürüdüğü üzerine çalışmalar okumuştum. Deri altı yağları kişiyi dış etmenlere karşı koruyor ve çürüme yavaşlıyor.

Özal'ın durumunu bilmiyorum. Eğer doku yok olmamışsa bunca yılda demek ki o toprakta enzimlerin, bakterilerin çalışmasını engelleyen bir şeyler var.

Babannemin üzerine gömdük babamı. Babannemin kemikleri bile çok az kalmıştı. 12 yıllık mezardı. Kemikleri bile yok olmaya başlamıştı yani.

Ayrıca gömülmek çok faydalı bir şeydir dünya için. Toprağa organik madde kazandırır. Yani doğru bir dönüştürme. Öldüğün vakit sen artık orada değilsin korkma. O sadece ceset. Mezarlar ölüler için değil, yaşayanların vicdanı içindir.

turgut özalın zehirlenerek öldürüldüğü ortaya çıktı. zehirlemede kullanılan kimyasal maddeler de özalın cesedinin bozulmasını engellemiş. bu yüzden cesedi bozulmadan çıkarılmış

En iyisi yakılarak defnedilmek...

bir ağacın içine beni gömseler ve ağaç benim bedenimdeki minerallerden vs yararlansa fena olmazdı

Ömrü boyunca haram yememiş, vücuduna haram gıda girmemiş bedenler, toprak tarafından çürütülemiyor, aynı kalıyorlar...

Senin gibi bilgisiz taife, yakıldığı zaman o muazzam acının ruhun hissetmeyeceğini sanıyorlar ama yanılıyorlar. Bir meyyitin arkasına , mezar tabanındaki sivri taş batsa, o da meyyiti rahatsız ederken, cesed yakıldığında ruhun nasıl bir acı hissettiğini burdan hesaplarsın artık...

İroni değil, hakikatın ta gerçeği bu...

ölüm ölüm dediğin nedir ki hamzoşum

Acımaması senin dünyadaki yaşayışına bağlı.. Öyle yaşa ki, kabirde rahatlık göresin ve kabirdeki kurtların sana verdiği acıyı hissetmeyesin. Hepsi dönüp dolaşıp bu dünyada Allahü tealanın istediği şekilde bir kul olmak hakikatına geliyor.

İnsan canlıyken ruhun bedendeki tesiri %100 dür. Ölüm olduktan sonra bu tesir yarı yarıya düşüyor; bu yüzden cesedde his vardır ama hareket yoktur. Ruh, cesede yapılanları hisseder ama kıpırdayamaz... 1 haftalık tatil için nerdeyse evini taşıayacak kadar çok malını eşyasını yüklenip hazırlık yapan insanların, asırlar boyunca kalacağı kabir için kılını dahi kıpırdatmayıp hiçbir hazırlık yapmadan bu ahıret yolculuğunu görmezden gelmeleri yaşadıkları gafletin büyüklüğünü gösteriyor. Bu kabir hayatında rahat etmek için tek çare Allahü tealanın emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, yani İslama tam uygun bir şekilde hayat sürmekten geçiyor...

Yaşarken aurası geniş ve güçlü olan ve de bedeninin fiziksel titreşimi yüksek olanların bedenleri çürümeye karşı dayanıklı oluyor.  

Kafanın karışması normal çünkü hakiki bir din kitabını indirim okumak yerine vaktini boş şeylerle geçiriyorsun. Kaç kere tavsiye ettiğim o kitaplardan birini indirsen veya siteden bununla ilgili bir mevzu okusan, kafan karışmazdı.

Babanın çektiği acı, belki de günahlarına kefaret olacaktır. Çıplak insanlar ise mutlu olabilir ama içlerini bilemezsin, belki de kan ağlıyordur, ruhları açtır. Tüm insanların imtihanda olduğunu unutma.. Baban da hastalıkla imtihan ediliyordur; isyan mı edecek yoksa sabır mı gösterecek, ne yapacak işte hepsi meydana çıkar...