Şimdi Ara

Kapalı Maraş (Varosha) KIBRIS Hayalet Şehir Bol SS'li (19. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
583
Cevap
176
Favori
63.953
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
8 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1718192021
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Güzel paylaşım için teşekkürler.
  • Tabip binbaşı göreve gidiyor, evinde 3 çocuğu ve karısı var. kapıyı çalıyorlar, kadın ve çocukları saklanıyor küvete ışıkları kapatıyor banyonun kapısınıda kilitliyor. Sonra kapıyı kırıp içeri giriyorlar, 33 kurşun sıkıyorlar. Annede 6 Çocuğun birinde 2 diğerinde 3 kurşun. En küçük çocukta ise hiç kurşun yok. Sebebi annesi koruyacağım diye bunların önüne geçiyor, kurşunu yiyince en küçük çocuğun üzerine düşüyor boğularak ölüyor. Tabip binbaşı ise eve geldiğinde çocuklarının cenazelerini elleriyle yıkıyor.. Böyle bir acı olabilir mi..
  • Gerçekten çok acı bir olaymış bu kanlı noel olayı
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Quike

    Ben Kıbrıs rum sınırında yaptm askerliği ama böyle bi böyle olduğunu burda öğrendim. Tam olarak ne tarafta kalıyor acaba burası

    ilk mesajda google maps linki mevcut lütfen konuyu okuyun.

    Kıbrıs'ı ikiye ayıran yeşil hat denen tampon bölgenin içerisinde, adanın doğu sahilinde yer almaktadır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: And After All

    Arkadaşlar bana birisi kanlı noel olayını anlatabilir mi? bulamadım araştırmama rağmen

    İnternette çok bilgi var ama kısacası Rum milliyetçileri adadaki Türklere karşı sistematik olarak yok etme ve adayı Yunanistana bağlama hedefinin başlangıç olayıdır.Fotoğraflarla da belgelendiği içinde görsel olarak ıspatlanmıştır.

    Rumların derdi ne dersen Rumlar kendilerini asıl,Türkleri ise azınlık olarak kabul ediyorlar.Kıbrıs devletini anayasasına göre ise Türklerde Rumlarda kurucu birer halk.Rumlar açısından bu görüş hala devam etmekte,Annan Planına Rumlar bu yüzden hayır dediler örneğin.
  • Benim bulunduğum böyleye çok uzak. Sahilin en güzel kısmının bu halde olması çok üzücü bi durum.
  • Pirpyat ve burası . Gitmek istediğim yerler ama sadece hayal işte
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HCalifornia

    Tabip binbaşı göreve gidiyor, evinde 3 çocuğu ve karısı var. kapıyı çalıyorlar, kadın ve çocukları saklanıyor küvete ışıkları kapatıyor banyonun kapısınıda kilitliyor. Sonra kapıyı kırıp içeri giriyorlar, 33 kurşun sıkıyorlar. Annede 6 Çocuğun birinde 2 diğerinde 3 kurşun. En küçük çocukta ise hiç kurşun yok. Sebebi annesi koruyacağım diye bunların önüne geçiyor, kurşunu yiyince en küçük çocuğun üzerine düşüyor boğularak ölüyor. Tabip binbaşı ise eve geldiğinde çocuklarının cenazelerini elleriyle yıkıyor.. Böyle bir acı olabilir mi..

    İşte şimde gelmede rumları nys öyle bişey yazcaktımki bu hıncımı yazarak hafifletmek istemiyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: gizayinanç

    quote:

    Orijinalden alıntı: HCalifornia

    Tabip binbaşı göreve gidiyor, evinde 3 çocuğu ve karısı var. kapıyı çalıyorlar, kadın ve çocukları saklanıyor küvete ışıkları kapatıyor banyonun kapısınıda kilitliyor. Sonra kapıyı kırıp içeri giriyorlar, 33 kurşun sıkıyorlar. Annede 6 Çocuğun birinde 2 diğerinde 3 kurşun. En küçük çocukta ise hiç kurşun yok. Sebebi annesi koruyacağım diye bunların önüne geçiyor, kurşunu yiyince en küçük çocuğun üzerine düşüyor boğularak ölüyor. Tabip binbaşı ise eve geldiğinde çocuklarının cenazelerini elleriyle yıkıyor.. Böyle bir acı olabilir mi..

    İşte şimde gelmede rumları nys öyle bişey yazcaktımki bu hıncımı yazarak hafifletmek istemiyorum.

    youtube da bi kaç video var barış harekatıyla ilgili orda kanlı noel'den makarios tan filan bashediyo tavsiye ederim izlemeni.

    Edit : İzlediğim video buydu baya bi etkilendim herkes izlemeli bence



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mcknight -- 23 Şubat 2013; 23:05:51 >




  • En iyi Türk ölü Türk (Rum okullarinda cocuklar boyle egitiliyor)

    Rumlar aforoz etti Talat sahip çıktı

    Tony Angastiniotis, "Kanın Sesi" adlı kitabında, Barış Harekâtı'nda Rumların 126 Türk'ü katlettiğini yazınca Rum Yönetimi'nin gazabına uğradı. Ancak o şimdi KKTC'de, Doğu Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim görevlisi; öğrencileriyle de çok mutlu

    Sefa Karahasan

    Kanın Sesi isimli kitabı ve belgeselinde, 14 Ağustos 1974'te, Kıbrıs Barış Harekâtı sürerken Rumların Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde 126 Türk'ü katlettiğini yazan Tony Angastiniotis, Rum Yönetimi'nin gazabına uğrayınca çareyi KKTC'ye sığınmakta buldu.
    Güney Kıbrıs'ta devlet destekli yayınlarla "vatan haini" ilan edilen ve televizyon kanalı Alfa'daki yapımcılık işini kaybeden Angastiniotis, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) İletişim Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.
    Ailesiyle birlikte Gazimağosa'da DAÜ'nün tahsis ettiği konutta yaşayan Angastiniotis, KKTC'de bir Türk üniversitesinde ders veren ilk hoca sıfatıyla tarih yazıyor.

    'En iyi Türk, ölü Türk'
    Milliyet'in sorularını DAÜ'de yanıtlayan Angastiniotis, Kıbrıs Rum Kesimi'nde çocuklara ilkokuldan itibaren "En iyi Türk, ölü Türk'tür" fikrinin aşılandığını, kendisinin de bu müfredata göre eğitim aldığını belirtiyor. Angastiniotis, "Kanın Sesi" kitabıyla başlayan ve Rum Kesimi'nden KKTC'ye sürgün oluşunun öyküsünü şöyle özetliyor:
    "Rumlar 1960'lı yılları bilmiyor. Toplu mezarlar hakkında bir şey bilmiyor. Bunları araştırdım. Rumların yaptığı katliamları yazınca vatan haini ilan edildim. Güney Kıbrıs'ta bütün kapılar bana kapandı. Ne yapacağımı bilmiyordum. İş yok, ailem ortada. Kuzeye geldim. DAÜ'de bir ara konferans vermiştim. Bana sahip çıktılar ve bu sezon öğretim görevlisi olarak işe başladım. Ailemi geçindirmem için para kazanmam gerekiyordu. Onu da KKTC yönetimi sayesinde kazanıyorum."
    Rum tarafında herkesin kendisini "vatan haini" olarak gördüğünü söyleyen Angastiniotis, şöyle konuşuyor:

    'Beyinler değişmeli'
    "İki taraf da yetersiz bilgilendiriliyor. Eğer Rum toplumu gerçekleri bilse, gerçeklerle yüzleşse (Rum Yönetimi lideri) Papadopulos sanıyor musunuz ki böyle hâkimiyet kurabilir? Hayır, asla. Güney Kıbrıs'ta kalplerin değişmesi için beyinlerin değişmesi gerekir. Bu da zaman alır."
    "DAÜ'de ilk derse girdiğimde 'Ben bir Rum'um. Ona göre sınıfı terk etmek isteyen varsa buyursun' dedim" diye konuşan Tony Hoca, şöyle devam ediyor:
    "Ama kimse çıkmadı. Öğrencilerin gözlerinden beni dinleyişlerini gördüğümde çok mutlu oldum. Türkiyelisi, Kıbrıslı Türkü, bütün öğrenciler beni çok dikkatlice dinledi. Burada kalbimle çalışıyorum. Burası benim vatanım."

    Öğrenciler ne düşünüyor?


    Yetin Arslan: Bir Rum hoca daha önce ders vermeliydi. Bizler aynı ülkede yaşıyoruz. Rum hocayla Rumların bizlere bakışını görüyoruz.
    Meryem Orun: İkimiz de Kıbrıslıyız. Tony hocaya yabancı gözüyle bakmıyoruz. Aynı dili konuşmasak da aynı ülkenin vatandaşıyız.
    Tayfun Kurban: Tony hocayı burada tanıdım. Yaptığı belgesel ve yazdığı kitabının içeriğini daha sonra öğrendim. İnsanlar eşittir. Bizden farkı yok.


    Not: Yazı alıntıdır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mcknight

    quote:

    Orijinalden alıntı: gizayinanç

    quote:

    Orijinalden alıntı: HCalifornia

    Tabip binbaşı göreve gidiyor, evinde 3 çocuğu ve karısı var. kapıyı çalıyorlar, kadın ve çocukları saklanıyor küvete ışıkları kapatıyor banyonun kapısınıda kilitliyor. Sonra kapıyı kırıp içeri giriyorlar, 33 kurşun sıkıyorlar. Annede 6 Çocuğun birinde 2 diğerinde 3 kurşun. En küçük çocukta ise hiç kurşun yok. Sebebi annesi koruyacağım diye bunların önüne geçiyor, kurşunu yiyince en küçük çocuğun üzerine düşüyor boğularak ölüyor. Tabip binbaşı ise eve geldiğinde çocuklarının cenazelerini elleriyle yıkıyor.. Böyle bir acı olabilir mi..

    İşte şimde gelmede rumları nys öyle bişey yazcaktımki bu hıncımı yazarak hafifletmek istemiyorum.

    youtube da bi kaç video var barış harekatıyla ilgili orda kanlı noel'den makarios tan filan bashediyo tavsiye ederim izlemeni.

    Edit : İzlediğim video buydu baya bi etkilendim herkes izlemeli bence


    Video için teşekkürler indirip arşivime kaydetçem.




  • bu devirde öyle bir yer boş kalmamalı işletilmesi gerek
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 355GTS

    izninle konuyu paylaşıyorum. Paylaşım yerine de konu linkini bırakacağım
  • Şehit ilhanlar aklıma geldikçe o memleketimde onların anısına adı verilen caddeden geçtikçe o katlediliş resimleri aklıma geldikçe bu sehir bunu hak etmedi ama unutmayın böyle olmasını ne yazık ki biz istemedik o maras öyle kalsın ki rumlar kendilerine zarar verdiklerini bilsinler maras açılmaktan cok düşünülmesi gereken nasıl türk tarafı değerlendirebilir rumların orayla artık işi bitti

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • beyler yeni fotolar varmı son durum ne alemde
  • TÜRK SOYKIRIMI’NIN HAZIRLAYICISI ORTODOKS PAPAZI Mihail Muskos MAKARİOS III. Ayni zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı !
    Bu bölümde, konu hakkındaki yabancı kaynaklara dayanarak, Rum vahşetinin sayısız örneğinden sadece bir kısmını aktarıyoruz. Bu dahi, Kıbrıs Türkü'nün ne kadar büyük bir zulme maruz kaldığını hatırlatmak için yeterli olacaktır.
    MATYAT ( Mathiati KATLİAMI
    208 Türk'ün yaşadığı Lefkoşe'nin Matyat (Mathiati ) köyündeki vahşet Gibbons tarafından şöyle anlatılmaktadır:

    "() İlk dakikalarda üç Türk ciddi olarak yaralandı. Türkler beyaz, küçük evlerinden sokağa fırladıklarında, küfreden ve çığlıklarla gülen kalabalık, bunları yol boyunca iteklemeye ve tekmelemeye başladı. Dipçik darbeleriyle yerlere yıkılan dehşete kapılmış Türkler, sokaklarda sürüklenirken; kalabalık evlere doluşup, ocaklardan yanan kütükleri çekip perde ve yatakları yakmaya başladı.
    Yıllar boyunca güneşte kurumuş ahşap çatı kirişlerini önce dumanlar, sonra da ateş sardı. Gürültüyle uyanıp ağlamaya
    başlayan emzikli bebeleri sıkıca tutmuş, çoğu gecelikli veayakları çıplak olan kadınlar, yürüyebilen ve pantolon veyamavi çizgili pijamalarının paçalarını tutmuş çocuklarıyla birlikte, yaralılarını sürükleyen Türkler alevler içindeki sokaklarda itilip kakılıyorlardı.
    Rum gençler histerik bir biçimde evlere ateş ediyor, kısılmış sesleriyle çılgıncasına bağırıyorlardı. Ateşler evlerin bir kısmını bütünüyle kaplamadan gruplar halinde içlerine doluşup eşya ve tabak-çanağı kırmağa değerli eşyaları kapıp ceplerine doldurmaya başladılar. Evlerin gerisinden gelen çılgınca sesler saldırganların dikkatini Türklerin hayvanlarına çekti. Ahırlara doluşup sağlam inekleri, keçi ve koyunları makineli tüfekle taradılar. Tavukları havaya atıp, gıdaklar ve çırpınırlarken ateş ediyorlardı; gövdeleri bir tüy bulutu halinde parçalanıyordu.
    Kalabalık kana susamış bir çılgınlık içinde bağrışıyordu. Türkler, donmuş, açık yol boyunca sürüklenip köyden çıkarıldılar. Azap içinde, tamamıyla Türklerin oturduğu bir sonraki köyün, Kochatis'in yakınlarında bırakıldılar. Kochatis köyünün Türkleri komşularına yardım etmek için evlerinden fırlarken kalabalık ateş etme, yakma ve yağmalama çılgınlığına devam etmek üzere Mathiati'ye geri döndü." (H. Scott Gibbons, Peace Without Honour, Ankara, 1969, s. 31)




  • Ayvasıl Katliamı
    Gibbons'un Ayvasıl (Ayios Vasilios) köyü katliamı hakkındaki gözlemleri şöyledir:
    "Silah sesleri duyuldu; tüfek dipçikleri ile kilitli kapıları kırdılar; insanlar sokaklara sürüklendi. 70 yaşında bir Türk, kırılan ön kapısının sesiyle uyandı. Sendeleyerek yatak odasından çıktığında, bir sürü silahlı gençle karşılaştı. "Çocuğun var mı?" diye sordular. Şaşkın bir biçimde "Evet" dedi. "Dışarı gönder" diye emrettiler. 19 ve 17 yaşlarındaki iki oğlu ve 10 yaşındaki kız torunu aceleyle giyinip, silahlı adamların peşinden dışarı çıktılar.
    Çiftlik duvarının dibine dizildikten sonra, silahlı adamlar tarafından makineli tüfek ateşiyle öldürüldüler. Başka bir evde, 13 yaşında bir erkek çocuk elleri dizlerinin arkasına bağlanıp yere yıkıldı. Ev talan edildi ve talancılar çocuğu tekmeleyip ırzına geçip, sonra da bir tabancayla başının arkasından vurdular.
    O gece Ayios Vasilios'ta
    ( Türkeli ) toplam olarak 12 Türk katledildi. Diğerleri toplandı, itilip kakılarak oradaki Türklerin yanına sığınmak üzere Skylloura ( Yılmazköy ) yoluna çıkarıldı. Gecelikleri, pijamaları ve çıplak ayaklarıyla soğukta sendeleyerek ilerlemeye başladılar. Rumlar karanlıkta arkalarından ateş ediyorlardı.
    Silahlı adamların dikkati Türk evlerine çevrildi. Evleri yağmalayıp tahrip ettiler, yorulduklarında da ateşe verdiler. Aynı yörede, tek kalmış çiftlik evlerinde dokuz Türk daha öldürüldü." (H. Scott Gibbons, Peace Without Honour, s. 73)




  • Rum vekil Türklere işkenceyi itiraf etti
    EOKACI Andreas Dimitriu’nun Kıbrıs Taşkent’te 30 yıl önce Türk erkekleri topluca öldürüldüğünü ve intikam için Türk kızlarına tecavüz edildiğini açıklamasından sonra bir Rum vekil de Türklere yaptıkları işkenceleri anlattı

    Her fırsatta Türk tarafını uzlaşmaz olarak tanıtan ve maalesef Türkiye’de de bazı çevreler tarafından desteklenen Rumlar, şimdi utanmadan Kıbrıs’ta Türklere yaptıkları işkenceleri itiraf ediyor. EOKACI Andreas Dimitriu, geçen ay, Kıbrıs’ta Rumların bir gazetesine yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ta 30 yıl önceki "Taşkent" katliamını anlatmıştı. EOKACI Dimitriu, “Türk erkekleri topluca öldürüldü, intikam için Türk kızlarına tecavüz edildi” diyerek 30 yıl önce Kıbrıs’ta Türklere yapılan vahşeti bir kez daha dünyaya ilan etmişti. “Beni bir Türk emzirdi” Bu kez bir Rum milletvekili Hristos Burguridis Türklere karşı yapılan işkenceleri itiraf edenler listesine katıldı ve “Beni Türk bir kadın emzirmişti. Onlara çok düşmanlık yaptık, suç işledik. Çok pişmanım” dedi. Ana muhalefet partisi DİSİ milletvekili Burguridis, Fileleftheros gazetesinin Pazar eki Selides dergisinde yayımlanan röportajında, Kıbrıslı Türkler’le ilişkisinin, bebeklikten itibaren başladığını, annesinin emzirmeyle ilgili sorunu bulunmasından dolayı, aynı dönemlerde doğum yapan bir Kıbrıslı Türk tarafından emzirildiğini anlattı. Limasol’a bağlı Elmalı köyünde doğduğunu ve köy sakinlerinin, Kıbrıslı Türk ve Rum ayrımı yapmadığını vurgulayan Burgurides, gerçekleri şöyle itiraf etti: “1964-65’te, Kıbrıslı Türklere karşı tutumumuzu, suç olarak nitelendirebilirim. O günkü akımın içerisindeydim ve Kıbrıslı Türkler’in, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni dağıtmak istediklerini, onların düşmanımız olduğunu düşünüyordum. Tüm yaptıklarımdan dolayı çok utanıyorum. Türkleri bizimle eşit kabul edemedik, alay ettik. Ne kadar alçalmışız. Ne kadar kör davranmışız, Kıbrıslı Türkler bizden şikâyet etmekle ne kadar haklı.”




  • quote:

    Orijinalden alıntı: R.Rondo9
    Şu anda bulunan askeri bölgeye geçmek için de, belli bir yoldan gidiliyor ve o yolda terkedilmiş durumda. Sadece UN binası var yol üzerinde. Fotoğraflar o şekilde çekilmiş olabilir ya da askeriye tur düzenliyor, gezi amaçlı, sadece askeri personelin katılabildiği... O şekilde de çekilmiş olmalı... Ama geceleri çok tehlikeli bir bölge, ışıklandırmalar bahsettiğim yol dışında kullanılmadığından, UN ve bizim askerimiz yüzünden kim vurduya gidilebilir. Gündüzleri araçla durup meyve toplardık, pek de sıkıntı yaratmazlardı...

    Sağol hocam cevabin için. uzun lafın kısasi; Normal halkin bu bolgeye girmesi cok tehlikeli. Resimleri dedigin gibi askerler de cekmis olabilir. Kullanilmayan ve insanlarin olmadigi bir yer icin aydinlatma, elektirik v.b şeyler kullanmak zaten saçma olurdu. Zaten böyle yasakli bir bölgeye giren kisi yakalanirsa da cezasina katlanmali. Çok tehlikeli bir bölge olmuş aradan geçen yıllarla birlikte.




  • Vay be orayı gezmeyi ne çok isterdim. Özellikle de metro ya da fallout gibi oyunları oynadıysanız insan orayı gezmeye daha bir istiyor.
  • 
Sayfa: önceki 1718192021
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.