Şimdi Ara

Latin harflerine gecis ile 1935-1945 arasi T.C. ile Osmanli'daki okuma yazma oranlari (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
87
Cevap
2
Favori
3.139
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Alfabenin değişmesiyle okur yazma oranı ne alaka, Mütercimlerin deyimiyle ümmetten millet, kuldan vatandaş yaratması amaçlanan bir yapıda her bireye okuma-yazmanın taşınması bir görev bilinci olmuştur, haliyle bu amaç için de bir nevi seferberlik oluşturuldu; eğitimin örgütlenmesi, köy öğretmenlerinin yetiştirilmesi, okuma-yazma için eğitim faaliyetlerinin yaygınlaşması vs.

    Dünyada bir sürü ülkede okuma yazma oranı yüksek, hepsinde latin alfabesi mi kullanılıyor ya da latin alfabesi kullanılan her ülkede okuma-yazma oranı üst seviye mi? Tartışılan ''dilimize hangi alfabenin uygunluğu'' olsa ona bir şey demem ama Kraven yazmış ''okuma şehirli işidir'' diye, doğru diyor. O yüzden Osmanlı dönemiyle Cumhuriyet dönemini birbiriyle kıyaslayarak bir sonuca varmak bana hatalı geliyor, buradaki fark alfabe değil. Üstte yazdığım gibi ümmetten millet, kuldan vatandaş yaratma sürecidir




  • aga Atatürk harf inkilabı yapıp milleti bir gecede cahil bıraktı eyvallah peki TC neyin devamı Osmanlı imparatorluğunun peki Osmanlı hanği soy ee tabiki Türk soyu peki Osmanlı harf inkilabı yaptıgında milleti bir gecede cahil bırakmayıp alim mi yaptı ast olan Osmanlı diyil Türk soyudur 5000 yıldan öncesine dayanır Türk soyu Osmanlı Türklerin kurmuş oldugu devletler içinde en büyügüdür ama ilk ve tek devleti diyildir Türklerin,, kısacası TSK tarihcesine bakınız kuruluş olarak MÖ. 209 kabul edilir Mete Han kurmuş olduğu ordu düzeni ufak tefek degişiklerle günümüze gelmiştir simdi soruyorum size Osmanlı 600 yıllık koca bir çınar eyvallah hadi 100 yılda kabaca TC diyelim 700 sene evveli nere MÖ 209 nere tabi çok daha öncesi var bir resim ekliyorum
    orda Türk anıtı üzerinde bakın Osmanlıca mı yazıyor Soruyorum bu anıt Osmanlı zamanında da vardı ve ozaman Osmanlı devletinde yaşayan herhangi bir vatandaş orada ne yazdıgını okuyup anlayabiliyor muydu şimdi siz bir gecede cahil kaldık atalarımızın mezartaşlarını okuyamıyoruz diye şikayet ediyorsunuz ya peki Osmanlıyı kim bir gecede cahil bıraktı................Tembele Bahane Çok mezar taşı okuyamadığımız için bugün mikroişlemci yapamıyoruz yani
     Latin harflerine gecis ile 1935-1945 arasi T.C. ile Osmanli'daki okuma yazma oranlari




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Breaak4Love

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Breaak4Love

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Breaak4Love

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Breaak4Love

    Ne sacma bır yazı o zamanlar rusyada bıle okuma oranı %5 tı okuma oranı zaten o zamanlar yoktu

    Sanki Rusya müthiş ileri bir toplumdu da "Rusya bile" diyor

    o zaman en kulturlu devletlerden bırıydı arastır bence

    Bizden bile beterlerdi.

    sonuc olarak dunyadakı sayılı ımparatorluktan bırıydı bız ve ondan baska saglam devletmı var 1800 lerde

    Büyük Britanya

    Prusya/Almanya

    Fransa

    Avusturya

    Birleşik Devletler

    İsveç


    Bolca vardı. Belki Meiji Japonyası bile katılır bunlara.


    Hahahahahahahhahaha sakacı senımı bunlar rusyanın gozune bakamazlar almanya prusya bıle bırlesmek ıcın rusyadan ızın aldı yanı dostluk ımzaladı(konıg bısmarck ) almanyada cok fecı bır sekılde rus korkusu vardı brıtanya desen daha 300 seneye kadar ufak bır ada parcasıydı ısvec falan rusyanın elının kırı zaten bunlar 1800 lere kadar zor topladılar cadı avı kılıselerdekı kavgalar katolık protestan vs gıbı mezhep kavgaları bunları yedı bıttırdı hatta bunun hakkında bır cok kıtap vardır

    Burda en guclu olan Rusyaydı Hatta onunla bızı savastırıp ondan sonra yıkabıldıler bırde o zmankı Osmanlıdakı askerı degısıklık sonumuzu hazırladı

    Hayır değildi. İsveçlilerin Ruslarla savaşıp kafa kafaya geldiği savaşlar vardır. Fransızların Moskovaya yürümüşlüğü vardır. Japonların Rusları rezil ederek toprak almışlığı vardır.

    Rusların sayı üstünlüğünden başka hiçbir şeyi yoktu. Sanayi yoktu eğitim yoktu fakirlik açlık hastalık aynı bizim gibiydi.



    İngiliz İmparatorluğu ve Fransız İmparatorluğu Rus imparatorluğundan çok önce kurulmuştur. Ruslar da uzun zaman Novgorodlular, Muskovitler olarak birbirlerini yediler, daha sonra Muskovitler galip geldi ve 16. yüzyılda çarlığı kurdular. 1721 olması lazım imparatorluğun kuruluşunun.

    Dogrudur ama burda her zaman olur ruslar yesıl koye kadar gelmıslıgıde vardır ama genel oalrak franbsızlarda almanlarda hatta herkez bılır avrupada saglam durmak ıstıyorsan rusyayla dost oalcaksın almanya bu sekılde bırlese bıldı japonlarla dedıgın mevzu sadece bır denız savası ve orda buyuk rezıl olmuslardır boyle seyler buyuk ımparatorlukları cok etkılemıyor ama dedıgınım gıbı genel olarak rusya avrupada korkulan bır ulkeydı

    Ve hallada oyle




  • quote:

    Orijinalden alıntı: eDDiè

    Biraz konu ile baglantili olarak baska ilginc bir kaynaga daha rastladim. Türkce ilk defa latin harfleri ile 500 yil önce Mohaç Savaşı'nda esir düsen Bartholomeo Georgieuiz tarafindan yazildi. Tam 11 yıl esir olarak kaldıktan sonra esaretten kurtuldu. Yaşadığı tecrübeleri dindaşlarına da anlatmak isteyen Bartholomeo Türkler hakkında bir eser yazdı; DE TURCARUM MORIBUS (Türklerin Davranışları Hakkında). Bu kaynakta 69. ve 73. sayfalar arasında ise bir Türk ile Hristiyan arasındaki diyalog örneği verir.

    En azindan aradaki diyaliktigi ve benzerlerikleri latince olarak kiyaslayabilirsiniz :)




    Yaklaşık 350 sene önce sarayda da kullanılmıştı Latin harfleri. Önce meşhur Bobowski tarafından sonra da 3. Selim'in kızı Hatice Sultan ile Melling arasındaki mektuplaşmada da kullanılmıştı.

     Latin harflerine gecis ile 1935-1945 arasi T.C. ile Osmanli'daki okuma yazma oranlari

    Tam metin:http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/1018970-iste-latin-alfabesinin-turkcede-ilk-kullanilisinin-asirlar-onceki-ornekleri



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 26 Ağustos 2016; 22:11:57 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Seni anlıyorum ama kademeli yapamazsın bu devrimi. Kademeli yapmaya kalksan tutmaz, direnişle karşılaşırsın. Arnavutlukta bizdeki kadar gerici nüfus olduğunu sanmıyorum.

    İyice oturduktan sonra bunlar düşünülebilirdi. Gerçi daha önemli işlerimiz vardı o sıra.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Seni anlıyorum ama kademeli yapamazsın bu devrimi. Kademeli yapmaya kalksan tutmaz, direnişle karşılaşırsın. Arnavutlukta bizdeki kadar gerici nüfus olduğunu sanmıyorum.

    İyice oturduktan sonra bunlar düşünülebilirdi. Gerçi daha önemli işlerimiz vardı o sıra.

    O nedenle kademeli olmalı diyorum zaten yani alıştıra alıştıra. 2. Mahmut'un yaptığı hareketler mesela çok güzel örnektir. Kılık kıyafet değiştireceği zaman önce 2 askeri yeni kıyafetlerle çarşıya gönderiyor, adamların bir güzel sopa yediğini görünce bir süre erteliyor ve uygun zamanı bekleyerek yapıyor.
    Yeniçerilerin kaldırılması gibi çok zor bir işi de o kadar güzel planlamış ki. Normalde yeniçeriler isyan edeceği zaman fetva gerektiğinden ulemaya ihtiyaçları olmuştur, ulemayı kendi yanına çekmiş. Yine böyle bir isyan durumunda askerin ekserisinin desteğine ihtiyaçları vardır, askeri yanına çekmiş. Halk desteği gerekir, halkı yanına çekmiş. Son olarak da isyan çıkması için geçerli bir bahane gerekir, tam tersine onlar için sahte bir bahane uydurarak isyan etmelerini sağlamış ve bu sayede de temizlemiştir güçlü bir muhalefet ile karşılaşmadan.
    Ayrıca Osmanlı'da adettir, isyan darbe vs. olduğu zaman yeni gelenler o isyancıları darbecileri de temizler etrafında güçlü başka bir grup olmaması adına. Sahte isyan sonrası geri kalan da bu şekilde kendiliğinden temizlenmiştir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Seni anlıyorum ama kademeli yapamazsın bu devrimi. Kademeli yapmaya kalksan tutmaz, direnişle karşılaşırsın. Arnavutlukta bizdeki kadar gerici nüfus olduğunu sanmıyorum.

    İyice oturduktan sonra bunlar düşünülebilirdi. Gerçi daha önemli işlerimiz vardı o sıra.

    O nedenle kademeli olmalı diyorum zaten yani alıştıra alıştıra. 2. Mahmut'un yaptığı hareketler mesela çok güzel örnektir. Kılık kıyafet değiştireceği zaman önce 2 askeri yeni kıyafetlerle çarşıya gönderiyor, adamların bir güzel sopa yediğini görünce bir süre erteliyor ve uygun zamanı bekleyerek yapıyor.
    Yeniçerilerin kaldırılması gibi çok zor bir işi de o kadar güzel planlamış ki. Normalde yeniçeriler isyan edeceği zaman fetva gerektiğinden ulemaya ihtiyaçları olmuştur, ulemayı kendi yanına çekmiş. Yine böyle bir isyan durumunda askerin ekserisinin desteğine ihtiyaçları vardır, askeri yanına çekmiş. Halk desteği gerekir, halkı yanına çekmiş. Son olarak da isyan çıkması için geçerli bir bahane gerekir, tam tersine onlar için sahte bir bahane uydurarak isyan etmelerini sağlamış ve bu sayede de temizlemiştir güçlü bir muhalefet ile karşılaşmadan.
    Ayrıca Osmanlı'da adettir, isyan darbe vs. olduğu zaman yeni gelenler o isyancıları darbecileri de temizler etrafında güçlü başka bir grup olmaması adına. Sahte isyan sonrası geri kalan da bu şekilde kendiliğinden temizlenmiştir.

    Belki de Osmanlı'nın zayıf düşmesindeki etkenlerden biri reformlar konusunda bu kadar yavaş davranması ve vakit kaybetmesidir.

    Kendisini hiç sevmem, Stalin'in bir sözü var.

    "Batı ile aramızda bir yüzyıl var. Bu farkı kapatmak için beş yılımız var."

    Baskı ve zulümle, katliamla da olsa beş yılda kapattı mı farkı?

    Evet. Sovyetler Birliği 1961 yılında uzaya adam yolladı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dreatlord

    quote:

    Orijinalden alıntı: joker-38

    quote:

    Orijinalden alıntı: Sirkadyen

    quote:

    Orijinalden alıntı: joker-38

    muhalefetin haline yorumlarına fotolarına videolarına bakın. ne gülüyorum bu bölümde

    Cevap verecek birşeyin yokmu da gülüyorsun ?

    Ne güzel konu işte. Dedelerinizin mezar taşlarını okuyacağınıza gelip cevap versenize elinizde karşıt birşey varsa ? Orda burda saçmalamasını biliyorsunuz bir gecede cahil kaldık diye, konusu açılınca da alakasız bir yorum yazmaktan ileri gidemiyorsunuz.

    konuda ki muhalif yorumlara bakınnca katıla katıla gülüyorum
    ama o saçmalıklara cevap verir isem kendimede gülerim

    saçmalamalarınıza kaldığınız yerden devam bende gülmeye

    Sizin Atalarınızın tarihine baktığımızda biz ne saçmalıklara gülüyoruz ne saçmalıklara kadın peşinde koşarken takla atıp kurnaya kafa atanı mı ararsın.Melek bacakları dikizleniyor diye rasathaneyi kapatıp bilim insanlarını öldüreni mi ararsın.Matbaya şeytan işi diye getirmeyeni mi ararsın ne saçmalıklar ne saçmalıklar.

    Sizin atalarınız dediğine göre senin atan ya Türk değil ya da direk Cumhuriyet döneminde buraya gelen Asyalı biri. Zira bu toprağın insanı olan herkesin atası bellidir. Selçuklu'nun devamı Osmanlı, Osmanlı'nın devamı Türkiye'dir. Haliyle senin ailen 90 seneden daha eskiden beri burada ise senin atan da o iftira atılan kişiler oluyor istesen de istemesen de.

    Haremde kız peşinde koştu dediğin olay Hammer'in uydurmasıdır, bunun gerçek olmadığı çok önceleri ispat ediliğinden biraz okuma zahmetine girersen öğrenebilirsin.
    Rasathanenin kapatılması ve matbaanın gelmemesinin din adamlarına bağlamak kadar saçma ve aptalca birşey olamaz sanırım. Matbaa geldikten sonra 50 civarı kitap basılmış fakat satmamıştır. Zavallı adam iflas etmemek için ecnebilere Türkçe öğreten kitaplar basmaya başlamış da öyle hayatını kurtarmıştır. Yani matbaanın gelip gelmemesiyle alakalı bir durum yok ortada, 100 sene sonra gelse de pek bir zararı olmayacaktı. Ayrıca matbaa bu ülkeye ta 1450'li yıllarda önce Ermeniler sonra Rumlar aracılığıyla gelmiş, Ermeni ve Rum harfleriyle onlarca Türkçe kitap da basıldığı gibi gerek o dönem gerek Müteferrika döneminde matbaanın açılmasını ulema verdiği fetvalar ile desteklemiştir çünkü halk karşı çıkmıştır.

    Şehir efsaneleriyle tarih bildiğini zannederse bir insan saçmalık saçmalık diyene kadar kendinin ne kadar ve nasıl zırvaladığının farkında bile olmaz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Seni anlıyorum ama kademeli yapamazsın bu devrimi. Kademeli yapmaya kalksan tutmaz, direnişle karşılaşırsın. Arnavutlukta bizdeki kadar gerici nüfus olduğunu sanmıyorum.

    İyice oturduktan sonra bunlar düşünülebilirdi. Gerçi daha önemli işlerimiz vardı o sıra.

    O nedenle kademeli olmalı diyorum zaten yani alıştıra alıştıra. 2. Mahmut'un yaptığı hareketler mesela çok güzel örnektir. Kılık kıyafet değiştireceği zaman önce 2 askeri yeni kıyafetlerle çarşıya gönderiyor, adamların bir güzel sopa yediğini görünce bir süre erteliyor ve uygun zamanı bekleyerek yapıyor.
    Yeniçerilerin kaldırılması gibi çok zor bir işi de o kadar güzel planlamış ki. Normalde yeniçeriler isyan edeceği zaman fetva gerektiğinden ulemaya ihtiyaçları olmuştur, ulemayı kendi yanına çekmiş. Yine böyle bir isyan durumunda askerin ekserisinin desteğine ihtiyaçları vardır, askeri yanına çekmiş. Halk desteği gerekir, halkı yanına çekmiş. Son olarak da isyan çıkması için geçerli bir bahane gerekir, tam tersine onlar için sahte bir bahane uydurarak isyan etmelerini sağlamış ve bu sayede de temizlemiştir güçlü bir muhalefet ile karşılaşmadan.
    Ayrıca Osmanlı'da adettir, isyan darbe vs. olduğu zaman yeni gelenler o isyancıları darbecileri de temizler etrafında güçlü başka bir grup olmaması adına. Sahte isyan sonrası geri kalan da bu şekilde kendiliğinden temizlenmiştir.

    Belki de Osmanlı'nın zayıf düşmesindeki etkenlerden biri reformlar konusunda bu kadar yavaş davranması ve vakit kaybetmesidir.

    Kendisini hiç sevmem, Stalin'in bir sözü var.

    "Batı ile aramızda bir yüzyıl var. Bu farkı kapatmak için beş yılımız var."

    Baskı ve zulümle, katliamla da olsa beş yılda kapattı mı farkı?

    Evet. Sovyetler Birliği 1961 yılında uzaya adam yolladı.

    O apayrı bir durum. Bizimkiler batıyı sürekli savaş sahasında gördüğü için askeriyeyi modernleştirirsek işi kurtarırız zannetmiş ama eğitim ve ekonominin asıl sebep olduğunu göremediklerinden iş artık kaçınılmaz noktaya gelmiş. Abdülhamid biraz ayağa kaldırmaya çalışmış ama o da sanayileşmeyi yakalayamamış, zaten zayıf durumdayken bunları da yapamazsan çöküyorsun işte.
    Aslında ta 3. Selim döneminde bir çalışma yapılmış. Bir heyet kurdurup layiha denen rapor çıkarttırıyor devletin durumu hakkında. Yayınlanmıştı o raporlar, bir yerlerde okudum ama şimdi aklımda değil. O raporları görünce zaten devletin belini doğrultmasının ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorsun. Zaten kurtulma ihtimali yok gibi birşey. Sistem tamamen çökmüş durumda. Eskiden padişah dirayetsiz olsa bile devletin kendisi güçlü olduğu için gayet rahat şekilde idare edilebiliyordu, sistem var çünkü ve padişah sıkıntılı olduğu zaman devlet bunu tölare ediyor ama son dönemde artık öyle birşey kalmamış çünkü devletin de gücü yok ve sistem de kalmamış.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Gene soruma cevap gelmedi. Mevcut alfabede hangi sesleri alfabe karşılamıyor? Iyi araştırılmamış, acele edilmiş diyorsun da mevcut alfabede aceleye getirildiği için yaşadığımız sorunlar nedir?

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Gene soruma cevap gelmedi. Mevcut alfabede hangi sesleri alfabe karşılamıyor? Iyi araştırılmamış, acele edilmiş diyorsun da mevcut alfabede aceleye getirildiği için yaşadığımız sorunlar nedir?

    Yazılanı okumadığın için cevap bulamaman normal. Konduğu için sorun yaşanıyor demiyorum, eksik ve yeterli değil diyorum. Biri 29 diğeri 34 harf.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Seni anlıyorum ama kademeli yapamazsın bu devrimi. Kademeli yapmaya kalksan tutmaz, direnişle karşılaşırsın. Arnavutlukta bizdeki kadar gerici nüfus olduğunu sanmıyorum.

    İyice oturduktan sonra bunlar düşünülebilirdi. Gerçi daha önemli işlerimiz vardı o sıra.

    O nedenle kademeli olmalı diyorum zaten yani alıştıra alıştıra. 2. Mahmut'un yaptığı hareketler mesela çok güzel örnektir. Kılık kıyafet değiştireceği zaman önce 2 askeri yeni kıyafetlerle çarşıya gönderiyor, adamların bir güzel sopa yediğini görünce bir süre erteliyor ve uygun zamanı bekleyerek yapıyor.
    Yeniçerilerin kaldırılması gibi çok zor bir işi de o kadar güzel planlamış ki. Normalde yeniçeriler isyan edeceği zaman fetva gerektiğinden ulemaya ihtiyaçları olmuştur, ulemayı kendi yanına çekmiş. Yine böyle bir isyan durumunda askerin ekserisinin desteğine ihtiyaçları vardır, askeri yanına çekmiş. Halk desteği gerekir, halkı yanına çekmiş. Son olarak da isyan çıkması için geçerli bir bahane gerekir, tam tersine onlar için sahte bir bahane uydurarak isyan etmelerini sağlamış ve bu sayede de temizlemiştir güçlü bir muhalefet ile karşılaşmadan.
    Ayrıca Osmanlı'da adettir, isyan darbe vs. olduğu zaman yeni gelenler o isyancıları darbecileri de temizler etrafında güçlü başka bir grup olmaması adına. Sahte isyan sonrası geri kalan da bu şekilde kendiliğinden temizlenmiştir.

    Belki de Osmanlı'nın zayıf düşmesindeki etkenlerden biri reformlar konusunda bu kadar yavaş davranması ve vakit kaybetmesidir.

    Kendisini hiç sevmem, Stalin'in bir sözü var.

    "Batı ile aramızda bir yüzyıl var. Bu farkı kapatmak için beş yılımız var."

    Baskı ve zulümle, katliamla da olsa beş yılda kapattı mı farkı?

    Evet. Sovyetler Birliği 1961 yılında uzaya adam yolladı.

    O apayrı bir durum. Bizimkiler batıyı sürekli savaş sahasında gördüğü için askeriyeyi modernleştirirsek işi kurtarırız zannetmiş ama eğitim ve ekonominin asıl sebep olduğunu göremediklerinden iş artık kaçınılmaz noktaya gelmiş. Abdülhamid biraz ayağa kaldırmaya çalışmış ama o da sanayileşmeyi yakalayamamış, zaten zayıf durumdayken bunları da yapamazsan çöküyorsun işte.
    Aslında ta 3. Selim döneminde bir çalışma yapılmış. Bir heyet kurdurup layiha denen rapor çıkarttırıyor devletin durumu hakkında. Yayınlanmıştı o raporlar, bir yerlerde okudum ama şimdi aklımda değil. O raporları görünce zaten devletin belini doğrultmasının ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorsun. Zaten kurtulma ihtimali yok gibi birşey. Sistem tamamen çökmüş durumda. Eskiden padişah dirayetsiz olsa bile devletin kendisi güçlü olduğu için gayet rahat şekilde idare edilebiliyordu, sistem var çünkü ve padişah sıkıntılı olduğu zaman devlet bunu tölare ediyor ama son dönemde artık öyle birşey kalmamış çünkü devletin de gücü yok ve sistem de kalmamış.

    Bir ara Japon tarihine ilgim vardı. Meiji Japonyası ile ilgili bir kitap okumuştum.




    19. yüzyılın ortalarında Japon tahtına 15 yaşında biri çıkıyor, Meiji. Tahta çıkar çıkmaz reformlarına başlıyor. Japonların 1200 yıllık başkentini Kyoto'dan Tokyo(Edo)'ya taşıyor, Daimyoluğu (ağalık/derebeylik) kaldırıyor, samuray sınıfını kaldırıyor, yeni vergi yasaları getiriyor. Japon yönetimi, Batı'ya yenildikten sonra (Amerikalılara yenildiler) Batı'yı yakalamaları gerektiğinin farkına varıyor. Askeriyeden başlıyorlar, daha sonra Batı yasalarını olduğu gibi alıyorlar. Mesela medeni hukuk olduğu gibi Fransa'dan alınıyor. Kültürlerini de değiştirmeye başlıyorlar, o dönemin Japon düşünürleri durumunu "umutsuz" gördükleri Asya kültüründen çıkıp Batılı bir millet olmaları gerektiğini söyler oluyor, İmparator tarafından destekleniyorlar. (Sana demiyorum bunları) Ara sıra forumda görüyorum, "taklitçi Kemalist zihniyet, yasaları olduğu gibi almışlar Batılılar gibi şapka giydirmişler, Batılıların alfabesini almışlar" gibi şeyler söyleyenler oluyor. İyi de bu tür şeyler yapılmak zorundaydı hatta bence az bile yapıldı.

    Neyse, Japonya'da bu iş kolay yapılıyor. Kültürlerinde sadakat ön planda, halkın ezici çoğunluğu İmparator'a sadık ve nereye gitse onu takip ediyor. Az sayıda gerici var, onların da başını kolaylıkla eziyorlar. Japonya coğrafi konum olarak da izole, dış tehditlerle uğraşmıyorlar.

    Sonuç olarak Japonya inanılmaz hızda sanayileşiyor, Meiji ile birlikte 40 yılda Batı'yı yakalıyor hatta geçiyor. Amerikalılara, İngilizlere, Çinlilere, Ruslara kan kusturuyorlar. Adamlar feodal, yüzlerce yıl geri kalmış bir toplumdan Batılı bir imparatorluğa dönüşüyorlar.

    Neyse, konuya girenler de okur diye anlattım...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Seni anlıyorum ama kademeli yapamazsın bu devrimi. Kademeli yapmaya kalksan tutmaz, direnişle karşılaşırsın. Arnavutlukta bizdeki kadar gerici nüfus olduğunu sanmıyorum.

    İyice oturduktan sonra bunlar düşünülebilirdi. Gerçi daha önemli işlerimiz vardı o sıra.

    O nedenle kademeli olmalı diyorum zaten yani alıştıra alıştıra. 2. Mahmut'un yaptığı hareketler mesela çok güzel örnektir. Kılık kıyafet değiştireceği zaman önce 2 askeri yeni kıyafetlerle çarşıya gönderiyor, adamların bir güzel sopa yediğini görünce bir süre erteliyor ve uygun zamanı bekleyerek yapıyor.
    Yeniçerilerin kaldırılması gibi çok zor bir işi de o kadar güzel planlamış ki. Normalde yeniçeriler isyan edeceği zaman fetva gerektiğinden ulemaya ihtiyaçları olmuştur, ulemayı kendi yanına çekmiş. Yine böyle bir isyan durumunda askerin ekserisinin desteğine ihtiyaçları vardır, askeri yanına çekmiş. Halk desteği gerekir, halkı yanına çekmiş. Son olarak da isyan çıkması için geçerli bir bahane gerekir, tam tersine onlar için sahte bir bahane uydurarak isyan etmelerini sağlamış ve bu sayede de temizlemiştir güçlü bir muhalefet ile karşılaşmadan.
    Ayrıca Osmanlı'da adettir, isyan darbe vs. olduğu zaman yeni gelenler o isyancıları darbecileri de temizler etrafında güçlü başka bir grup olmaması adına. Sahte isyan sonrası geri kalan da bu şekilde kendiliğinden temizlenmiştir.

    Belki de Osmanlı'nın zayıf düşmesindeki etkenlerden biri reformlar konusunda bu kadar yavaş davranması ve vakit kaybetmesidir.

    Kendisini hiç sevmem, Stalin'in bir sözü var.

    "Batı ile aramızda bir yüzyıl var. Bu farkı kapatmak için beş yılımız var."

    Baskı ve zulümle, katliamla da olsa beş yılda kapattı mı farkı?

    Evet. Sovyetler Birliği 1961 yılında uzaya adam yolladı.

    O apayrı bir durum. Bizimkiler batıyı sürekli savaş sahasında gördüğü için askeriyeyi modernleştirirsek işi kurtarırız zannetmiş ama eğitim ve ekonominin asıl sebep olduğunu göremediklerinden iş artık kaçınılmaz noktaya gelmiş. Abdülhamid biraz ayağa kaldırmaya çalışmış ama o da sanayileşmeyi yakalayamamış, zaten zayıf durumdayken bunları da yapamazsan çöküyorsun işte.
    Aslında ta 3. Selim döneminde bir çalışma yapılmış. Bir heyet kurdurup layiha denen rapor çıkarttırıyor devletin durumu hakkında. Yayınlanmıştı o raporlar, bir yerlerde okudum ama şimdi aklımda değil. O raporları görünce zaten devletin belini doğrultmasının ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorsun. Zaten kurtulma ihtimali yok gibi birşey. Sistem tamamen çökmüş durumda. Eskiden padişah dirayetsiz olsa bile devletin kendisi güçlü olduğu için gayet rahat şekilde idare edilebiliyordu, sistem var çünkü ve padişah sıkıntılı olduğu zaman devlet bunu tölare ediyor ama son dönemde artık öyle birşey kalmamış çünkü devletin de gücü yok ve sistem de kalmamış.

    Bir ara Japon tarihine ilgim vardı. Meiji Japonyası ile ilgili bir kitap okumuştum.




    19. yüzyılın ortalarında Japon tahtına 15 yaşında biri çıkıyor, Meiji. Tahta çıkar çıkmaz reformlarına başlıyor. Japonların 1200 yıllık başkentini Kyoto'dan Tokyo(Edo)'ya taşıyor, Daimyoluğu (ağalık/derebeylik) kaldırıyor, samuray sınıfını kaldırıyor, yeni vergi yasaları getiriyor. Japon yönetimi, Batı'ya yenildikten sonra (Amerikalılara yenildiler) Batı'yı yakalamaları gerektiğinin farkına varıyor. Askeriyeden başlıyorlar, daha sonra Batı yasalarını olduğu gibi alıyorlar. Mesela medeni hukuk olduğu gibi Fransa'dan alınıyor. Kültürlerini de değiştirmeye başlıyorlar, o dönemin Japon düşünürleri durumunu "umutsuz" gördükleri Asya kültüründen çıkıp Batılı bir millet olmaları gerektiğini söyler oluyor, İmparator tarafından destekleniyorlar. (Sana demiyorum bunları) Ara sıra forumda görüyorum, "taklitçi Kemalist zihniyet, yasaları olduğu gibi almışlar Batılılar gibi şapka giydirmişler, Batılıların alfabesini almışlar" gibi şeyler söyleyenler oluyor. İyi de bu tür şeyler yapılmak zorundaydı hatta bence az bile yapıldı.

    Neyse, Japonya'da bu iş kolay yapılıyor. Kültürlerinde sadakat ön planda, halkın ezici çoğunluğu İmparator'a sadık ve nereye gitse onu takip ediyor. Az sayıda gerici var, onların da başını kolaylıkla eziyorlar. Japonya coğrafi konum olarak da izole, dış tehditlerle uğraşmıyorlar.

    Sonuç olarak Japonya inanılmaz hızda sanayileşiyor, Meiji ile birlikte 40 yılda Batı'yı yakalıyor hatta geçiyor. Amerikalılara, İngilizlere, Çinlilere, Ruslara kan kusturuyorlar. Adamlar feodal, yüzlerce yıl geri kalmış bir toplumdan Batılı bir imparatorluğa dönüşüyorlar.

    Neyse, konuya girenler de okur diye anlattım...

    Okudum




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: Dreatlord

    quote:

    Orijinalden alıntı: joker-38

    quote:

    Orijinalden alıntı: Sirkadyen

    quote:

    Orijinalden alıntı: joker-38

    muhalefetin haline yorumlarına fotolarına videolarına bakın. ne gülüyorum bu bölümde

    Cevap verecek birşeyin yokmu da gülüyorsun ?

    Ne güzel konu işte. Dedelerinizin mezar taşlarını okuyacağınıza gelip cevap versenize elinizde karşıt birşey varsa ? Orda burda saçmalamasını biliyorsunuz bir gecede cahil kaldık diye, konusu açılınca da alakasız bir yorum yazmaktan ileri gidemiyorsunuz.

    konuda ki muhalif yorumlara bakınnca katıla katıla gülüyorum
    ama o saçmalıklara cevap verir isem kendimede gülerim

    saçmalamalarınıza kaldığınız yerden devam bende gülmeye

    Sizin Atalarınızın tarihine baktığımızda biz ne saçmalıklara gülüyoruz ne saçmalıklara kadın peşinde koşarken takla atıp kurnaya kafa atanı mı ararsın.Melek bacakları dikizleniyor diye rasathaneyi kapatıp bilim insanlarını öldüreni mi ararsın.Matbaya şeytan işi diye getirmeyeni mi ararsın ne saçmalıklar ne saçmalıklar.

    Sizin atalarınız dediğine göre senin atan ya Türk değil ya da direk Cumhuriyet döneminde buraya gelen Asyalı biri. Zira bu toprağın insanı olan herkesin atası bellidir. Selçuklu'nun devamı Osmanlı, Osmanlı'nın devamı Türkiye'dir. Haliyle senin ailen 90 seneden daha eskiden beri burada ise senin atan da o iftira atılan kişiler oluyor istesen de istemesen de.

    Haremde kız peşinde koştu dediğin olay Hammer'in uydurmasıdır, bunun gerçek olmadığı çok önceleri ispat ediliğinden biraz okuma zahmetine girersen öğrenebilirsin.
    Rasathanenin kapatılması ve matbaanın gelmemesinin din adamlarına bağlamak kadar saçma ve aptalca birşey olamaz sanırım. Matbaa geldikten sonra 50 civarı kitap basılmış fakat satmamıştır. Zavallı adam iflas etmemek için ecnebilere Türkçe öğreten kitaplar basmaya başlamış da öyle hayatını kurtarmıştır. Yani matbaanın gelip gelmemesiyle alakalı bir durum yok ortada, 100 sene sonra gelse de pek bir zararı olmayacaktı. Ayrıca matbaa bu ülkeye ta 1450'li yıllarda önce Ermeniler sonra Rumlar aracılığıyla gelmiş, Ermeni ve Rum harfleriyle onlarca Türkçe kitap da basıldığı gibi gerek o dönem gerek Müteferrika döneminde matbaanın açılmasını ulema verdiği fetvalar ile desteklemiştir çünkü halk karşı çıkmıştır.

    Şehir efsaneleriyle tarih bildiğini zannederse bir insan saçmalık saçmalık diyene kadar kendinin ne kadar ve nasıl zırvaladığının farkında bile olmaz.

    Adama laf atıyoruz acısı senden çıkıyor be arkadaş Acın mı var ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dreatlord

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: Dreatlord

    quote:

    Orijinalden alıntı: joker-38

    quote:

    Orijinalden alıntı: Sirkadyen

    quote:

    Orijinalden alıntı: joker-38

    muhalefetin haline yorumlarına fotolarına videolarına bakın. ne gülüyorum bu bölümde

    Cevap verecek birşeyin yokmu da gülüyorsun ?

    Ne güzel konu işte. Dedelerinizin mezar taşlarını okuyacağınıza gelip cevap versenize elinizde karşıt birşey varsa ? Orda burda saçmalamasını biliyorsunuz bir gecede cahil kaldık diye, konusu açılınca da alakasız bir yorum yazmaktan ileri gidemiyorsunuz.

    konuda ki muhalif yorumlara bakınnca katıla katıla gülüyorum
    ama o saçmalıklara cevap verir isem kendimede gülerim

    saçmalamalarınıza kaldığınız yerden devam bende gülmeye

    Sizin Atalarınızın tarihine baktığımızda biz ne saçmalıklara gülüyoruz ne saçmalıklara kadın peşinde koşarken takla atıp kurnaya kafa atanı mı ararsın.Melek bacakları dikizleniyor diye rasathaneyi kapatıp bilim insanlarını öldüreni mi ararsın.Matbaya şeytan işi diye getirmeyeni mi ararsın ne saçmalıklar ne saçmalıklar.

    Sizin atalarınız dediğine göre senin atan ya Türk değil ya da direk Cumhuriyet döneminde buraya gelen Asyalı biri. Zira bu toprağın insanı olan herkesin atası bellidir. Selçuklu'nun devamı Osmanlı, Osmanlı'nın devamı Türkiye'dir. Haliyle senin ailen 90 seneden daha eskiden beri burada ise senin atan da o iftira atılan kişiler oluyor istesen de istemesen de.

    Haremde kız peşinde koştu dediğin olay Hammer'in uydurmasıdır, bunun gerçek olmadığı çok önceleri ispat ediliğinden biraz okuma zahmetine girersen öğrenebilirsin.
    Rasathanenin kapatılması ve matbaanın gelmemesinin din adamlarına bağlamak kadar saçma ve aptalca birşey olamaz sanırım. Matbaa geldikten sonra 50 civarı kitap basılmış fakat satmamıştır. Zavallı adam iflas etmemek için ecnebilere Türkçe öğreten kitaplar basmaya başlamış da öyle hayatını kurtarmıştır. Yani matbaanın gelip gelmemesiyle alakalı bir durum yok ortada, 100 sene sonra gelse de pek bir zararı olmayacaktı. Ayrıca matbaa bu ülkeye ta 1450'li yıllarda önce Ermeniler sonra Rumlar aracılığıyla gelmiş, Ermeni ve Rum harfleriyle onlarca Türkçe kitap da basıldığı gibi gerek o dönem gerek Müteferrika döneminde matbaanın açılmasını ulema verdiği fetvalar ile desteklemiştir çünkü halk karşı çıkmıştır.

    Şehir efsaneleriyle tarih bildiğini zannederse bir insan saçmalık saçmalık diyene kadar kendinin ne kadar ve nasıl zırvaladığının farkında bile olmaz.

    Adama laf atıyoruz acısı senden çıkıyor be arkadaş Acın mı var ?

    Şöyle espriden uzak, laf soktuğunu sanarak edepsizlik yaptığın gibi ben de sana aynı şekilde mi cevap vereyim ?

    Kendi cahilliğin nedeniyle tarihe iftira atmak başkasına laf atmak anlamına gelmiyor. İnsanın bilgisi, edebi, terbiyesi yetmeyince karşı tarafa böyle saldırır. Evet canım acım var. Böyle cehaleti gördükçe acıyorum bu cahillere.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Seni anlıyorum ama kademeli yapamazsın bu devrimi. Kademeli yapmaya kalksan tutmaz, direnişle karşılaşırsın. Arnavutlukta bizdeki kadar gerici nüfus olduğunu sanmıyorum.

    İyice oturduktan sonra bunlar düşünülebilirdi. Gerçi daha önemli işlerimiz vardı o sıra.

    O nedenle kademeli olmalı diyorum zaten yani alıştıra alıştıra. 2. Mahmut'un yaptığı hareketler mesela çok güzel örnektir. Kılık kıyafet değiştireceği zaman önce 2 askeri yeni kıyafetlerle çarşıya gönderiyor, adamların bir güzel sopa yediğini görünce bir süre erteliyor ve uygun zamanı bekleyerek yapıyor.
    Yeniçerilerin kaldırılması gibi çok zor bir işi de o kadar güzel planlamış ki. Normalde yeniçeriler isyan edeceği zaman fetva gerektiğinden ulemaya ihtiyaçları olmuştur, ulemayı kendi yanına çekmiş. Yine böyle bir isyan durumunda askerin ekserisinin desteğine ihtiyaçları vardır, askeri yanına çekmiş. Halk desteği gerekir, halkı yanına çekmiş. Son olarak da isyan çıkması için geçerli bir bahane gerekir, tam tersine onlar için sahte bir bahane uydurarak isyan etmelerini sağlamış ve bu sayede de temizlemiştir güçlü bir muhalefet ile karşılaşmadan.
    Ayrıca Osmanlı'da adettir, isyan darbe vs. olduğu zaman yeni gelenler o isyancıları darbecileri de temizler etrafında güçlü başka bir grup olmaması adına. Sahte isyan sonrası geri kalan da bu şekilde kendiliğinden temizlenmiştir.

    Belki de Osmanlı'nın zayıf düşmesindeki etkenlerden biri reformlar konusunda bu kadar yavaş davranması ve vakit kaybetmesidir.

    Kendisini hiç sevmem, Stalin'in bir sözü var.

    "Batı ile aramızda bir yüzyıl var. Bu farkı kapatmak için beş yılımız var."

    Baskı ve zulümle, katliamla da olsa beş yılda kapattı mı farkı?

    Evet. Sovyetler Birliği 1961 yılında uzaya adam yolladı.

    O apayrı bir durum. Bizimkiler batıyı sürekli savaş sahasında gördüğü için askeriyeyi modernleştirirsek işi kurtarırız zannetmiş ama eğitim ve ekonominin asıl sebep olduğunu göremediklerinden iş artık kaçınılmaz noktaya gelmiş. Abdülhamid biraz ayağa kaldırmaya çalışmış ama o da sanayileşmeyi yakalayamamış, zaten zayıf durumdayken bunları da yapamazsan çöküyorsun işte.
    Aslında ta 3. Selim döneminde bir çalışma yapılmış. Bir heyet kurdurup layiha denen rapor çıkarttırıyor devletin durumu hakkında. Yayınlanmıştı o raporlar, bir yerlerde okudum ama şimdi aklımda değil. O raporları görünce zaten devletin belini doğrultmasının ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorsun. Zaten kurtulma ihtimali yok gibi birşey. Sistem tamamen çökmüş durumda. Eskiden padişah dirayetsiz olsa bile devletin kendisi güçlü olduğu için gayet rahat şekilde idare edilebiliyordu, sistem var çünkü ve padişah sıkıntılı olduğu zaman devlet bunu tölare ediyor ama son dönemde artık öyle birşey kalmamış çünkü devletin de gücü yok ve sistem de kalmamış.

    Bir ara Japon tarihine ilgim vardı. Meiji Japonyası ile ilgili bir kitap okumuştum.




    19. yüzyılın ortalarında Japon tahtına 15 yaşında biri çıkıyor, Meiji. Tahta çıkar çıkmaz reformlarına başlıyor. Japonların 1200 yıllık başkentini Kyoto'dan Tokyo(Edo)'ya taşıyor, Daimyoluğu (ağalık/derebeylik) kaldırıyor, samuray sınıfını kaldırıyor, yeni vergi yasaları getiriyor. Japon yönetimi, Batı'ya yenildikten sonra (Amerikalılara yenildiler) Batı'yı yakalamaları gerektiğinin farkına varıyor. Askeriyeden başlıyorlar, daha sonra Batı yasalarını olduğu gibi alıyorlar. Mesela medeni hukuk olduğu gibi Fransa'dan alınıyor. Kültürlerini de değiştirmeye başlıyorlar, o dönemin Japon düşünürleri durumunu "umutsuz" gördükleri Asya kültüründen çıkıp Batılı bir millet olmaları gerektiğini söyler oluyor, İmparator tarafından destekleniyorlar. (Sana demiyorum bunları) Ara sıra forumda görüyorum, "taklitçi Kemalist zihniyet, yasaları olduğu gibi almışlar Batılılar gibi şapka giydirmişler, Batılıların alfabesini almışlar" gibi şeyler söyleyenler oluyor. İyi de bu tür şeyler yapılmak zorundaydı hatta bence az bile yapıldı.

    Neyse, Japonya'da bu iş kolay yapılıyor. Kültürlerinde sadakat ön planda, halkın ezici çoğunluğu İmparator'a sadık ve nereye gitse onu takip ediyor. Az sayıda gerici var, onların da başını kolaylıkla eziyorlar. Japonya coğrafi konum olarak da izole, dış tehditlerle uğraşmıyorlar.

    Sonuç olarak Japonya inanılmaz hızda sanayileşiyor, Meiji ile birlikte 40 yılda Batı'yı yakalıyor hatta geçiyor. Amerikalılara, İngilizlere, Çinlilere, Ruslara kan kusturuyorlar. Adamlar feodal, yüzlerce yıl geri kalmış bir toplumdan Batılı bir imparatorluğa dönüşüyorlar.

    Neyse, konuya girenler de okur diye anlattım...

    Bende ekleyeyim bari. Bizde 60 çeşit civarı kitap basıldığı sırada Japonya'da 10.000 çeşit kitap basılmıştır. O dönem İngiltere veya Fransa'da bile böyle bir kitap çeşitliliği yoktur.




  • Gırgır bir yana öyle bir gecede alfabenin değiştiği yok.Önce ikisi bir süre kullanılıyor sonra geçiliyor Latin Alfabesine...İsmet İnönü hatıralarında bahseder hani şu şakirt/yobaz/dincilerin bir yerlerinden uydurup var olmayan cümleleri varmış gibi gösterdiği hatırat...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Gene soruma cevap gelmedi. Mevcut alfabede hangi sesleri alfabe karşılamıyor? Iyi araştırılmamış, acele edilmiş diyorsun da mevcut alfabede aceleye getirildiği için yaşadığımız sorunlar nedir?

    Yazılanı okumadığın için cevap bulamaman normal. Konduğu için sorun yaşanıyor demiyorum, eksik ve yeterli değil diyorum. Biri 29 diğeri 34 harf.

    Birşey yazmıyorsun ki okuyayım. Şu alfabeyle derdini anlatamayan hiç kimse yok. Laf çevirip duruyorsun. Neyse kal sağlıcakla. 34 değil 54 harf olsa gene faydası yok.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: egemena

    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Okuma oranı şöyledir veya böyledir diye bir istatistik yapılması mümkün değil. İngiltere için de belli değil o tarihler için. Fakat buradaki tablo bile gayet iyimser bir rakam, %5 bile olacağını sanmıyorum çünkü okuma oranının artması için düzenli bir şehir yapılanması olması gerekiyor. Okuma yazma işi şehirlinin işidir.
    Bu gibi konular üzerinden de devrimleri vurmaya çalışmak, harf inkılabına sallamak ise tamamen cehalet ve art niyettir. Ha bu eleştirilemez demek değildir tabiki. Bana kalırsa çok acele ve fazla planlanmadan yapılmıştır yani en basitinden bir Arnavutluk'daki gibi uzun araştırmalar sonucu dilin fonetiği dahil araştırılıp yapılmış değildir. Ka - ke ayrımından dolayı Q harfi, ha ve he ayrımı olmaması en büyük eksikliklerden biridir bana göre.

    Latin alfabesine geçiş acele falan değildir. Sesletim sorunu varsa onu bazı modifikasyonlarla çözersin. Hatta bağlamdan sesletimi çıkarırsın. Kar ettim ile kar yağdı kolokasyonlarındaki kar sözcüklerinin sesletimini çözmek zor değil. Web sayfalarının %80 i İngilizce, bilimsel makaleler, programlama dilleri v.s İngilizce ve Latin alfabesi kullanıyor. Latin alfabesini bu devirde seve seve Öğrenmek zorundasın. Hatta İngilizce Öğrenmek oldukça elzem. Arap alfabesiyle de devam etsek, kirile de geçsek Latin alfabesini seve seve öğrenecektik. Alfabe öğrenince dil öğrenmiyorsun, sesletim öğreniyorsun

    Keşke şunu yazmadan önce benim ne yazdığımı doğru düzgün bir okusaydın.
    Dilbilgisi yahut dil devriminden bahsetmiyorum, niye geçildi de demiyorum, geçiş çok çabuk ve altyapısı hazırlanmadan olmuştur diyorum. Arnavutluk'un nasıl geçiş yaptığına gir göz gezdir, araştır istersen. Adamlar o tarihlerde en ücra köşelere kadar gidip fonetik örnekleri kaydedip dönemin en büyük dilcilerini çağırıp uzun bir çalışma sonrası geçiş yaptı. Bizde ise geçiş yapıyoruz denip geçildi.

    Yazdığını okudum. Israrla acele edildi diyorsun ben de o iddia ettiğin alt yapının ne olduğunu merak ediyorum. Alfabe eksik olduğu için bazı sesler ifade edilemiyor da anlatım bozukluğu ya da yanlış anlaşılmalar mı oluyor? Hayır. Sorun ne ki acele acele diyorsun? Bu ülkede kıyamet gibi dilbilimci var, bir sorun görseydiler ortalık ayağa kalkardı. Ikisi de Slav dili olmasına ve aynı alfabeyi (Kiril) kullanmalarına rağmen Rus ve bulgarların alfabelerinde bazı farklar vardır. Aynı fark türkiye ve Azerbaycan Arasında da vardır. İhtiyaç olursa bazı değişiklikler yaparsın. Kaç sene bekleyecektik? Cevap yazarken dikkat et yukarıya Türkçe klavyesi olmayanlar için dh çğş butonları koymuş. Alfabe getirilirken doğrudan İngiliz'lerin ya da bir başkasının kullandığı alfabe alınmamış, birşeyler düşünülmüş yani. Sorun görüyorsan sorunu yaz dilbilimcilere üfleyelim makale yazsınlar.

    Bu tip geçişlerde kademeli geçiş yapılır, birden pat diye kesilip atılmaz. Zaten olumsuz etkisi dediğim şeyler o nedenle oluşmuştur. Dilci dediğin adamlardan Şinasi Tekin'den daha iyisini biliyorsan ona söyle o araştırsın o halde.
    Harf olarak ne kullanılabilir ne değişiklikler yapılabilir, iki alfabe bir süre beraber okutulur öğretilir vs. gibi bunun birçok ayağı vardır.

    Azerbaycan diyorsun da Azerbaycan lehçesinde he ha, ke ka ayrımı vardır. X ve Q harflerini o nedenle kullanırlar. O yüzden hep demişimdir Osmanlıca dediğimiz yani eski harflerle yazılan Türkçe, bugünkü Azerbaycan ağzına yakındır onlarınki ise Orta Asya ağzına daha yakındır o dönemlerde. Eski metinlerden bu anlaşılabiliyor. Bunun Rusça ve Bulgarca ile alakası yok. Alfabe aynı olabilir fakat diller benzese de dilleri farklıdır, lehçe gibi birşey değildir.

    Gene soruma cevap gelmedi. Mevcut alfabede hangi sesleri alfabe karşılamıyor? Iyi araştırılmamış, acele edilmiş diyorsun da mevcut alfabede aceleye getirildiği için yaşadığımız sorunlar nedir?

    Yazılanı okumadığın için cevap bulamaman normal. Konduğu için sorun yaşanıyor demiyorum, eksik ve yeterli değil diyorum. Biri 29 diğeri 34 harf.

    Birşey yazmıyorsun ki okuyayım. Şu alfabeyle derdini anlatamayan hiç kimse yok. Laf çevirip duruyorsun. Neyse kal sağlıcakla. 34 değil 54 harf olsa gene faydası yok.

    İşine gelmiyor demek ki.
    Türkçe'de he ve ha sesleri vardır, ke ve ka sesleri vardır, geniz sesiyle verilen g yani ng yahut nğ sesi vardır ki bu kafi nuni ile verilirdi. Bunların şimdiki alfabede karşılığı yok. Daha birçok fark var, te tı, d, z, s gibi harfler o sesleri karşıladığı için kullanılmıştır sadece o alfabede olduğu için değil ve yazılışları da farklıdır. Sadece T harfini içeriyor diye o kelime tek harfle değil sesin karşılığı hangisi ise duruma göre te veya tı ile yazılır.
    Hakkari ile Hâkkari, kağıt ile kâğıt gibi.




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.