Şimdi Ara

Liberal Demokrat Parti - Soru sorulacak dediler geldik! (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
174
Cevap
9
Favori
3.548
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
26 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Fidel Castro

    bir sosyalist olarak yaptığınız işi saygıyla karşılıyorum fakat;
    dünya ekonomi tarihinde liberalist ekonomilerde her zaman tekelleşme ve sömürü olmuştur. liberteryen bir sistem olmasına rağmen devlet ile patronlar ilintili ve içiçe olmuştur. bunu yok etmeyi düşünüyor musunuz? yok edebileceginize inanıyor musunuz?
    kan golüne dönen orta doğuda piyasacilik ve kapitalizm, dincilikle bu kadar içiçe girmişken laik bir kapital devlet modeli mi yaratacaksiniz yoksa bu açılan yolda devam mı edeceksiniz?
    idol aldığınız devlet modeli var mıdır?
    küçük burjuva sınıfına vaatleriniz olmuş. iş kurarken piyasaya girişleri rahat olması için falan. fakat ülkenin yüzde 30 luk kısmını oluşturan işçi sınıfına vaatleriniz nedir? yoksa liberalizm ile sadece patronlardan mı oy alma cabasindasiniz?

    Öncelikle bir sosyalist olmanız nedeniyle muhtemelen bir algı kayması yaşıyorsunuz :)

    Liberal ekonomiler hiçbir zaman tekelleşme yaratmamıştır. Tekeller devlet destekleri olmadan rekabetçi piyasalarda var olamazlar. Zira tekellerin yükselttiği fiyatlar yeni yatırımlar için cezbedicidir ve yatırımcılar o piyasada o sektöre yatırım yaparlar. Bunun olmaması için ülkede yeterli sermaye olmaması ve ülkenin dış yatırıma kapalı olması gibi şeyler gerekir. Bu durum da zaten bir kapalı ekonomidir, kapalı ekonomiler serbest piyasa değildir. Bu iki firma rekabet edip fiyatları düşürmek yerine kartel kurar fiyatları sabitlerlerse ne olur? Karteller bile kısa vadede bozulur. Bu konuda bir çok kişinin "Akıl Oyunları"ndan tanıdığı John Nash'in bir oyun kuramı olan Nash Dengesi bunun nedenini çok güzel açıklar. İki tarafta diğerinin ne yaptığını tam bilmeden kârını maksimize etmek için piyasaya daha fazla ürün sürmek için gizliden gizliye piyasaya ucuz ürün sürer.

    Dünyada serbest piyasa ekonomilerini geçtim, ortalama bir kapitalist ülkede bile kısa vadede ortadan kalkmamış hiç bir tekel kurum yoktur, eğer arkasında devletin tekelleştirme kanunu yoksa.

    Devlet ile patronların iç içe olmasına crony capitalism denir, yani ahbap çavuş kapitalizmi ki Türkiye'de de bu uygulanmaktadır. Liberal ekonomiler buna fırsat vermez. Bu ahbap-çavuş ekonomileri karma ekonomi modellerinin sonucudur. Siz tutup devlet piyasalara müdahale etsin derseniz, devlet o yetkisini birilerini zengin birilerini fakir yapmak için kullanabilir. Ülkenin silahlı güçleri elinde olan kuruma bu yetkiyi vermiş oluyorsunuz dikkatinizi çekerim. İşin acayip tarafı, bu ilişkinin devletin ekonomiye daha fazla müdahale etmesi durumunda bozulacağını zannediyor insanlar. Yani yandaşlarına mal mülk dağıtan devlete daha çok mal mülk verirsek dağıtmaz birden bire vazgeçer zannediyorlar. Tüm sosyalizm denemeleri de gösterdi ki, özel mülkiyeti tamamen ortadan kaldırsanız dahi, yöneticilere ekonominin tüm kontrolünü verdiğiniz için, yöneticiler vatandaşlardan daha fazla lüks bir yaşam sürdüler hep. Vatandaşlar fakirlikte eşitlenirken, yöneticiler yine bundan fayda sağladı. Kısacası tüm üretim ilişkilerini devletin eline verirseniz, devlet onu birilerine peşkeş çeker. Peki sermaye yapmaz mı? Yapmak isteyebilir ama tekel olmadığı sürece yapamaz. Zira arz-talep ilişkilerine uymak zorundadır. Rekabet etmek zorundadır. GSM operatörleri oldukça az ve aslında ortada fiyatta anlaşabilirler. Bir ara buna benzer birşey de oldu. Bu oligopol piyasasında yine Nash'in bize açıkladığı üzere rekabet başladı. Bundan yıllar önceki fiyatlarla değil, çok çok daha ucuza geliyor tüm hizmetler. Yani enflasyon artıyor, ama fiyatlar birim başına düşüyor. Zira her biri kendine daha çok müşteri çekip, piyasadan daha fazla pay almaya çalışıyor. Yani devlet müdahalesi tamamen ortadan kalksa bile bu rekabet devam edecek. Tek istisnası şiddet ve tehdit gibi durumlardır ki bunlar zaten suç, devlet buna müdahale edecek.

    Ortadoğunun kan gölüne dönmesinin piyasacılık ya da kapitalizmle alakası yoktur. Koreleasyon nedensellik değildir. Ortadoğu kapitalizm yokken de kan gölüydü. Dünyada her zaman savaşlar oldu. Devletler savaş çıkarırlar. Biz devletlerin kafalarına göre savaş çıkaramayacakları katılımcı bir demokrasi öneriyoruz. Eğer "seçtik hadi gidin takılın kafanıza göre" demezseniz hükümetlere, bizim kurduğumuz sistemde kolay kolay savaşa girilemez.

    Laiklik konusuna gelince kesinlike laik bir ülke olacak burası. Ne din devlete, ne devlet dine karışacak. Diyanet işleri başkanlığı kapatılacak. İdol aldığımız bir devlet yok. Zira biz bir çok devletin 50 yıl gerisindeyiz. Bizim savunduğumuz sistem ile büyüyüp, bu refahı paylaşmaya başlayan refah devletleri tekrar sistemin çöküşüne doğru geçti, tekrar bizim sisteme dönecekler, muhtemelen sonra tekrar refah devleti deneyecekler. Bu nedenle zaman dilimlerimiz denk düşmüyor şu an :)

    işçi sınıfın refahını sağlayan tek sistem zaten serbest piyasadır. size garip birşey söyleyeyim mi? modern sendikacılığı liberaller başlatmıştır, haftalık çalışma saatlerinin 40'lı saatlere inmesi yine liberallerin sağladığı bir düzenlemedir. siz bakmayın "devrimci sınıfın mücadelesi" laflarına, dünya piyasa üzerine işler, piyasa verecek refah üretmiyorsa, devrimci sınıf mücadelesi falan alamaz onu. Eğer işler öyle yürüseydi, sosyalist devlet denemelerinin hepsi başarılı olmalıydı.

    Ya "üretim araçlarının özel mülkiyette bulunması"nı doğrudan liberal ekonomi zannediyorsunuz, ya da tamamen yanılıyorsunuz. Sosyalistlerin çoğu gerçekten çok iyi niyetli. Genelde vicdanlarından sosyalist oluyorlar. Lakin vicdan yetmiyor, mantık lazım. İktisat bilgisi lazım. Dünyada artık hiçbir iktisatçı liberal ekonomiyi tamamen reddedemiyor, en fazla sağını solunu toparlamayı, düzeltmeyi deniyor, ki buna zaten karşı değiliz, yanlışsa düzeltilmeli. Marx bile kapitalizmin yararlarından veriminden bahsedip, "ama bölüşüm ilişkileri sıkıntılı o nedenle kapitalizm yeterince gelişsin, sosyalizm kuralım"a bağlamıştır. Biz de vicdansız değiliz. Diyoruz ki: yardımlaşma gibi durumlar devlet zoruyla olmasın. Sivil toplum eliyle yapılsın. Hem daha az kaynak israf edilsin, hem insanlar tanışsın kaynaşsın, hem de yardımlaşma sağlansın. Bugün bile bir çok yardım derneği var Türkiye'de, bu işlerin vergilerini almadığımız zaman daha iyilerini yapamaz mıyız hepimiz? Ben yaklaşık 5 yıl Türkiye'nin yaklaşık yarısında ücretsiz eğitimler verdim. İnsanlara meslek öğrettim. Bir çoğunu iş sahibi yaptım. Ücretli yapmak ya da devlet yapsın demek yerine kendim yaptım. Zira ben gönüllüyüm. Gönüllünün gönülden yapacağı şeyi devletin taş suratı yapamaz.

    İşin acayip tarafı, bu ülkenin toplasanız %20'si kapitalizmle ilgili iyi birşey söylüyor, diğer herkes fakirlere devlet yardımının bedava hizmetlerin önemli olduğunu söylüyor, "e bu kadar çoksunuz, sadece siz ayda birer lira verseniz yeter" dediğimiz zaman olmaz öyle diyorlar. Sadece başkası verince mi iyi oluyor :) Devletin benzinden alkolden aldığı vergilerden şikayet etmeyi biliyoruz hepimiz ama? O vergileri almasın devlet, herkes kendisi yardım etsin! :)

    Komünizm sayesinde, yani "ekonominin planlanarak yürütülebileceğini" düşünen mao zedong sayesinde 1958-1962 yılları arasında yaşanan büyük çin kıtlığı sırasında yaklaşık 20 milyon çinli açlıktan ölmüştür. deng xiaoping iktidarı döneminde "insanlar açlıktan ölüyor" diyerek pekin konsensüsü adı verilen ülkeyi kapitalistleştiren adımlar atmıştır. bu sayede çin yıllardır hızla büyümekte, dünyanın en büyük ekonomisi pozisyonuna gelmektedir. çinlilerin diplere vurmuş yaşam kalitesi, kapitalizm sayesinde yavaş yavaş yükseliyor, muhtemelen 20 yıla kadar da türkiye gibi ülkelerin yaşam standartını aşacak hale gelecek. daha çok piyasalaşma istekleri artacak ve muhtemelen çin komünist partisini devirip, liberal demokrasi kuracaklardır.

    başka bir örnek verelim mi? fidel castro'nun ölümünden sonra başa geçen raul castro da, yıllardır sosyalistlerin "insanlar çok mutlu, herşey çok güzel" diye inandığı veya insanları kandırdığı ama aslında insanların 1 dolara fahişelik yapmak zorunda kaldıkları kübayı biraz daha iyi hale getirebilmek için çinin attığı adımların hemen hemen aynısını attı. yani orası da kapitalistleşiyor.

    Kısacası, bizim sistemimiz dışında bir sistem yok. değerlendirilmesi gereken neresi eksik, neresi fazla bunları düzeltmek. Bizim sistemimizin en kötü işlediği hal ise işte şu an olduğu gibi devleti ekonominin her yerine sokmaktır.

    iyi niyetinize inanıyorum, siz de bizimkine inanın.




  • Otomobillerdeki fahis vergi hakkindaki dusunceniz nedir? 1600cc ve alti araba ve almamiz icin %70 vergi vermemiz gerekiyor sizce bu doğru bir vergi mi? 2000 cc ve alti araca binmek icin adeta devlete 1.5 araba kendimize 1 araba aliyoruz!

    Son olarak su an turkiyenin de oldugu vahsi kapitalizm mi, sosyal demokrasiyle butunlesmis bir kapitalizm mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Merkez Türkiye hakkında ne düşünüyorsunuz

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ah ah Baraj olmasa vercek milyonlarca kişi varda . (Ben dahil) ama verirsem oyum akp ye gidicek diye veremiyorum yoksa ulusa sesleniş konuşmasında 10 dk da tüm yılın ayarını verdi cem başkan

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Liberal Demokrat Parti

    quote:

    Orijinalden alıntı: Fidel Castro

    bir sosyalist olarak yaptığınız işi saygıyla karşılıyorum fakat;
    dünya ekonomi tarihinde liberalist ekonomilerde her zaman tekelleşme ve sömürü olmuştur. liberteryen bir sistem olmasına rağmen devlet ile patronlar ilintili ve içiçe olmuştur. bunu yok etmeyi düşünüyor musunuz? yok edebileceginize inanıyor musunuz?
    kan golüne dönen orta doğuda piyasacilik ve kapitalizm, dincilikle bu kadar içiçe girmişken laik bir kapital devlet modeli mi yaratacaksiniz yoksa bu açılan yolda devam mı edeceksiniz?
    idol aldığınız devlet modeli var mıdır?
    küçük burjuva sınıfına vaatleriniz olmuş. iş kurarken piyasaya girişleri rahat olması için falan. fakat ülkenin yüzde 30 luk kısmını oluşturan işçi sınıfına vaatleriniz nedir? yoksa liberalizm ile sadece patronlardan mı oy alma cabasindasiniz?

    Öncelikle bir sosyalist olmanız nedeniyle muhtemelen bir algı kayması yaşıyorsunuz :)

    Liberal ekonomiler hiçbir zaman tekelleşme yaratmamıştır. Tekeller devlet destekleri olmadan rekabetçi piyasalarda var olamazlar. Zira tekellerin yükselttiği fiyatlar yeni yatırımlar için cezbedicidir ve yatırımcılar o piyasada o sektöre yatırım yaparlar. Bunun olmaması için ülkede yeterli sermaye olmaması ve ülkenin dış yatırıma kapalı olması gibi şeyler gerekir. Bu durum da zaten bir kapalı ekonomidir, kapalı ekonomiler serbest piyasa değildir. Bu iki firma rekabet edip fiyatları düşürmek yerine kartel kurar fiyatları sabitlerlerse ne olur? Karteller bile kısa vadede bozulur. Bu konuda bir çok kişinin "Akıl Oyunları"ndan tanıdığı John Nash'in bir oyun kuramı olan Nash Dengesi bunun nedenini çok güzel açıklar. İki tarafta diğerinin ne yaptığını tam bilmeden kârını maksimize etmek için piyasaya daha fazla ürün sürmek için gizliden gizliye piyasaya ucuz ürün sürer.

    Dünyada serbest piyasa ekonomilerini geçtim, ortalama bir kapitalist ülkede bile kısa vadede ortadan kalkmamış hiç bir tekel kurum yoktur, eğer arkasında devletin tekelleştirme kanunu yoksa.

    Devlet ile patronların iç içe olmasına crony capitalism denir, yani ahbap çavuş kapitalizmi ki Türkiye'de de bu uygulanmaktadır. Liberal ekonomiler buna fırsat vermez. Bu ahbap-çavuş ekonomileri karma ekonomi modellerinin sonucudur. Siz tutup devlet piyasalara müdahale etsin derseniz, devlet o yetkisini birilerini zengin birilerini fakir yapmak için kullanabilir. Ülkenin silahlı güçleri elinde olan kuruma bu yetkiyi vermiş oluyorsunuz dikkatinizi çekerim. İşin acayip tarafı, bu ilişkinin devletin ekonomiye daha fazla müdahale etmesi durumunda bozulacağını zannediyor insanlar. Yani yandaşlarına mal mülk dağıtan devlete daha çok mal mülk verirsek dağıtmaz birden bire vazgeçer zannediyorlar. Tüm sosyalizm denemeleri de gösterdi ki, özel mülkiyeti tamamen ortadan kaldırsanız dahi, yöneticilere ekonominin tüm kontrolünü verdiğiniz için, yöneticiler vatandaşlardan daha fazla lüks bir yaşam sürdüler hep. Vatandaşlar fakirlikte eşitlenirken, yöneticiler yine bundan fayda sağladı. Kısacası tüm üretim ilişkilerini devletin eline verirseniz, devlet onu birilerine peşkeş çeker. Peki sermaye yapmaz mı? Yapmak isteyebilir ama tekel olmadığı sürece yapamaz. Zira arz-talep ilişkilerine uymak zorundadır. Rekabet etmek zorundadır. GSM operatörleri oldukça az ve aslında ortada fiyatta anlaşabilirler. Bir ara buna benzer birşey de oldu. Bu oligopol piyasasında yine Nash'in bize açıkladığı üzere rekabet başladı. Bundan yıllar önceki fiyatlarla değil, çok çok daha ucuza geliyor tüm hizmetler. Yani enflasyon artıyor, ama fiyatlar birim başına düşüyor. Zira her biri kendine daha çok müşteri çekip, piyasadan daha fazla pay almaya çalışıyor. Yani devlet müdahalesi tamamen ortadan kalksa bile bu rekabet devam edecek. Tek istisnası şiddet ve tehdit gibi durumlardır ki bunlar zaten suç, devlet buna müdahale edecek.

    Ortadoğunun kan gölüne dönmesinin piyasacılık ya da kapitalizmle alakası yoktur. Koreleasyon nedensellik değildir. Ortadoğu kapitalizm yokken de kan gölüydü. Dünyada her zaman savaşlar oldu. Devletler savaş çıkarırlar. Biz devletlerin kafalarına göre savaş çıkaramayacakları katılımcı bir demokrasi öneriyoruz. Eğer "seçtik hadi gidin takılın kafanıza göre" demezseniz hükümetlere, bizim kurduğumuz sistemde kolay kolay savaşa girilemez.

    Laiklik konusuna gelince kesinlike laik bir ülke olacak burası. Ne din devlete, ne devlet dine karışacak. Diyanet işleri başkanlığı kapatılacak. İdol aldığımız bir devlet yok. Zira biz bir çok devletin 50 yıl gerisindeyiz. Bizim savunduğumuz sistem ile büyüyüp, bu refahı paylaşmaya başlayan refah devletleri tekrar sistemin çöküşüne doğru geçti, tekrar bizim sisteme dönecekler, muhtemelen sonra tekrar refah devleti deneyecekler. Bu nedenle zaman dilimlerimiz denk düşmüyor şu an :)

    işçi sınıfın refahını sağlayan tek sistem zaten serbest piyasadır. size garip birşey söyleyeyim mi? modern sendikacılığı liberaller başlatmıştır, haftalık çalışma saatlerinin 40'lı saatlere inmesi yine liberallerin sağladığı bir düzenlemedir. siz bakmayın "devrimci sınıfın mücadelesi" laflarına, dünya piyasa üzerine işler, piyasa verecek refah üretmiyorsa, devrimci sınıf mücadelesi falan alamaz onu. Eğer işler öyle yürüseydi, sosyalist devlet denemelerinin hepsi başarılı olmalıydı.

    Ya "üretim araçlarının özel mülkiyette bulunması"nı doğrudan liberal ekonomi zannediyorsunuz, ya da tamamen yanılıyorsunuz. Sosyalistlerin çoğu gerçekten çok iyi niyetli. Genelde vicdanlarından sosyalist oluyorlar. Lakin vicdan yetmiyor, mantık lazım. İktisat bilgisi lazım. Dünyada artık hiçbir iktisatçı liberal ekonomiyi tamamen reddedemiyor, en fazla sağını solunu toparlamayı, düzeltmeyi deniyor, ki buna zaten karşı değiliz, yanlışsa düzeltilmeli. Marx bile kapitalizmin yararlarından veriminden bahsedip, "ama bölüşüm ilişkileri sıkıntılı o nedenle kapitalizm yeterince gelişsin, sosyalizm kuralım"a bağlamıştır. Biz de vicdansız değiliz. Diyoruz ki: yardımlaşma gibi durumlar devlet zoruyla olmasın. Sivil toplum eliyle yapılsın. Hem daha az kaynak israf edilsin, hem insanlar tanışsın kaynaşsın, hem de yardımlaşma sağlansın. Bugün bile bir çok yardım derneği var Türkiye'de, bu işlerin vergilerini almadığımız zaman daha iyilerini yapamaz mıyız hepimiz? Ben yaklaşık 5 yıl Türkiye'nin yaklaşık yarısında ücretsiz eğitimler verdim. İnsanlara meslek öğrettim. Bir çoğunu iş sahibi yaptım. Ücretli yapmak ya da devlet yapsın demek yerine kendim yaptım. Zira ben gönüllüyüm. Gönüllünün gönülden yapacağı şeyi devletin taş suratı yapamaz.

    İşin acayip tarafı, bu ülkenin toplasanız %20'si kapitalizmle ilgili iyi birşey söylüyor, diğer herkes fakirlere devlet yardımının bedava hizmetlerin önemli olduğunu söylüyor, "e bu kadar çoksunuz, sadece siz ayda birer lira verseniz yeter" dediğimiz zaman olmaz öyle diyorlar. Sadece başkası verince mi iyi oluyor :) Devletin benzinden alkolden aldığı vergilerden şikayet etmeyi biliyoruz hepimiz ama? O vergileri almasın devlet, herkes kendisi yardım etsin! :)

    Komünizm sayesinde, yani "ekonominin planlanarak yürütülebileceğini" düşünen mao zedong sayesinde 1958-1962 yılları arasında yaşanan büyük çin kıtlığı sırasında yaklaşık 20 milyon çinli açlıktan ölmüştür. deng xiaoping iktidarı döneminde "insanlar açlıktan ölüyor" diyerek pekin konsensüsü adı verilen ülkeyi kapitalistleştiren adımlar atmıştır. bu sayede çin yıllardır hızla büyümekte, dünyanın en büyük ekonomisi pozisyonuna gelmektedir. çinlilerin diplere vurmuş yaşam kalitesi, kapitalizm sayesinde yavaş yavaş yükseliyor, muhtemelen 20 yıla kadar da türkiye gibi ülkelerin yaşam standartını aşacak hale gelecek. daha çok piyasalaşma istekleri artacak ve muhtemelen çin komünist partisini devirip, liberal demokrasi kuracaklardır.

    başka bir örnek verelim mi? fidel castro'nun ölümünden sonra başa geçen raul castro da, yıllardır sosyalistlerin "insanlar çok mutlu, herşey çok güzel" diye inandığı veya insanları kandırdığı ama aslında insanların 1 dolara fahişelik yapmak zorunda kaldıkları kübayı biraz daha iyi hale getirebilmek için çinin attığı adımların hemen hemen aynısını attı. yani orası da kapitalistleşiyor.

    Kısacası, bizim sistemimiz dışında bir sistem yok. değerlendirilmesi gereken neresi eksik, neresi fazla bunları düzeltmek. Bizim sistemimizin en kötü işlediği hal ise işte şu an olduğu gibi devleti ekonominin her yerine sokmaktır.

    iyi niyetinize inanıyorum, siz de bizimkine inanın.

    Siz diyanet işlerini kapatacağım gibi chp zihniyetinde devam ettiğiniz sürece barajı geçmeyi bırakın bir tabele partisinden öteye gidemezsiniz akp lider parti olmaya devam edecek

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Üniversitede çevremde size oy vermeyi düşünen azımsanmayacak bir çoğunluk var ve bunlara bende dahilim. Ama şuanki durumu analiz ettiğimizde en azından baraj sistemi %3-%5 lere gelene kadar size her ne kadar o vermeyi istesekte size oy vermemiz malum kişilere yarıyor. Artık oy borcumuz olsun
  • Ferrari kullanıcısına yanıt
    Hocam ilk soru cevaplandı. Eski mesajlara bakabilirsiniz.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ask-fm'de pek de aşağı inmeden, buranın tamamını okuyarak bir düşünceye vardım. Halkın, ya da en azından ilgilenen halkın sizden beklentisi hep ekonomik sorular üzerine, bunda tabii ki sizin de ekonomi politikalarınızı öne sürmenizde etkisi var. Ama ben şunu merak ediyorum ve hiç rastlamadım bu konuda partinizin fikrine. Ekonomik olmayan, mesela millet sorunları, ne bileyim yurtdışındaki Türkler, ister Almanya'da çalışıyor olsun ister Asya'da eziliyor olsun, ya da ne bileyim benim olmasa da başkalarının dine karşı beklentileri, atıyorum dini öğretim nasıl olacak, okullarda serbest kalacak isteyen okul mu verecek yoksa devlet toptan elini eteğini çekip özelde kurslara mı bırakacak, ülkemizde başlayan mülteci ve mülteci dışında çalışmaya gelen yabancıların sosyal hayattaki sıkıntıları, kültür politikaları vs gibi ekonomi ile pek de alakası olmayan konuları nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz, bunlarla alakalı bir yazınız var mı benim gözden kaçırdığım?

    Tam toparlayamadım ama siz anlarsınız




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Liberal Demokrat Parti

    12 yıldır mecliste ana muhalefet partisi olup, 12 yıldır AKP'nin oyunun yükselişini kesememiş, hatta AKP'nin Türkiye tarihinde ilk kez bu kadar uzun süre oy artırarak devam eden tek iktidar olmasını sağlamış partiden bahsediyorsunuz sanırım?

    Bu seçimde birazcık oyu azalacaksa iktidarın, o da CHP'nin falan başarısı değil, AKP'nin kendini rezil rüsva etmesinden, internete sızan kasetlerden. CHP'nin hiçbir zaman bu iktidara alternatif olamayacağını fark etmeniz gerek artık. AKP'nin kemikleşmeye başlayan %35-40'lık oyunun sebebi "aman CHP iktidar olmasın" diyen vatandaşlarımızdır. CHP ne yaparsa yapsın bu kitleyi dağıtamaz. AKP'ye bir alternatif olacaksa o biziz. AKP'ye oy veren vatandaşlarımızın bir çoğu gerçekten bir korku algısı içerisinde. Unutmayın, insanlar için gerçek, algıladıklarıdır. 28 Şubat gibi sorunları tekrar yaşamayacaklarına emin olmak istiyorlar. AKP'ye oy veren vatandaşların da korkularını giderebilecek, tüm partilerin tabanlarına "özgürce yaşayacaksınız" diyen tek parti biziz.

    Uğraştığımız boş işler, ana muhalefet partisi otururken, demokrasiye, sandığa, oylara, hukuka sahip çıkmaktır.

    Şair burada benden bahsetmiş.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Liberal Demokrat Parti

    quote:

    Orijinalden alıntı: Fidel Castro

    bir sosyalist olarak yaptığınız işi saygıyla karşılıyorum fakat;
    dünya ekonomi tarihinde liberalist ekonomilerde her zaman tekelleşme ve sömürü olmuştur. liberteryen bir sistem olmasına rağmen devlet ile patronlar ilintili ve içiçe olmuştur. bunu yok etmeyi düşünüyor musunuz? yok edebileceginize inanıyor musunuz?
    kan golüne dönen orta doğuda piyasacilik ve kapitalizm, dincilikle bu kadar içiçe girmişken laik bir kapital devlet modeli mi yaratacaksiniz yoksa bu açılan yolda devam mı edeceksiniz?
    idol aldığınız devlet modeli var mıdır?
    küçük burjuva sınıfına vaatleriniz olmuş. iş kurarken piyasaya girişleri rahat olması için falan. fakat ülkenin yüzde 30 luk kısmını oluşturan işçi sınıfına vaatleriniz nedir? yoksa liberalizm ile sadece patronlardan mı oy alma cabasindasiniz?

    Öncelikle bir sosyalist olmanız nedeniyle muhtemelen bir algı kayması yaşıyorsunuz :)

    Liberal ekonomiler hiçbir zaman tekelleşme yaratmamıştır. Tekeller devlet destekleri olmadan rekabetçi piyasalarda var olamazlar. Zira tekellerin yükselttiği fiyatlar yeni yatırımlar için cezbedicidir ve yatırımcılar o piyasada o sektöre yatırım yaparlar. Bunun olmaması için ülkede yeterli sermaye olmaması ve ülkenin dış yatırıma kapalı olması gibi şeyler gerekir. Bu durum da zaten bir kapalı ekonomidir, kapalı ekonomiler serbest piyasa değildir. Bu iki firma rekabet edip fiyatları düşürmek yerine kartel kurar fiyatları sabitlerlerse ne olur? Karteller bile kısa vadede bozulur. Bu konuda bir çok kişinin "Akıl Oyunları"ndan tanıdığı John Nash'in bir oyun kuramı olan Nash Dengesi bunun nedenini çok güzel açıklar. İki tarafta diğerinin ne yaptığını tam bilmeden kârını maksimize etmek için piyasaya daha fazla ürün sürmek için gizliden gizliye piyasaya ucuz ürün sürer.

    Dünyada serbest piyasa ekonomilerini geçtim, ortalama bir kapitalist ülkede bile kısa vadede ortadan kalkmamış hiç bir tekel kurum yoktur, eğer arkasında devletin tekelleştirme kanunu yoksa.

    Devlet ile patronların iç içe olmasına crony capitalism denir, yani ahbap çavuş kapitalizmi ki Türkiye'de de bu uygulanmaktadır. Liberal ekonomiler buna fırsat vermez. Bu ahbap-çavuş ekonomileri karma ekonomi modellerinin sonucudur. Siz tutup devlet piyasalara müdahale etsin derseniz, devlet o yetkisini birilerini zengin birilerini fakir yapmak için kullanabilir. Ülkenin silahlı güçleri elinde olan kuruma bu yetkiyi vermiş oluyorsunuz dikkatinizi çekerim. İşin acayip tarafı, bu ilişkinin devletin ekonomiye daha fazla müdahale etmesi durumunda bozulacağını zannediyor insanlar. Yani yandaşlarına mal mülk dağıtan devlete daha çok mal mülk verirsek dağıtmaz birden bire vazgeçer zannediyorlar. Tüm sosyalizm denemeleri de gösterdi ki, özel mülkiyeti tamamen ortadan kaldırsanız dahi, yöneticilere ekonominin tüm kontrolünü verdiğiniz için, yöneticiler vatandaşlardan daha fazla lüks bir yaşam sürdüler hep. Vatandaşlar fakirlikte eşitlenirken, yöneticiler yine bundan fayda sağladı. Kısacası tüm üretim ilişkilerini devletin eline verirseniz, devlet onu birilerine peşkeş çeker. Peki sermaye yapmaz mı? Yapmak isteyebilir ama tekel olmadığı sürece yapamaz. Zira arz-talep ilişkilerine uymak zorundadır. Rekabet etmek zorundadır. GSM operatörleri oldukça az ve aslında ortada fiyatta anlaşabilirler. Bir ara buna benzer birşey de oldu. Bu oligopol piyasasında yine Nash'in bize açıkladığı üzere rekabet başladı. Bundan yıllar önceki fiyatlarla değil, çok çok daha ucuza geliyor tüm hizmetler. Yani enflasyon artıyor, ama fiyatlar birim başına düşüyor. Zira her biri kendine daha çok müşteri çekip, piyasadan daha fazla pay almaya çalışıyor. Yani devlet müdahalesi tamamen ortadan kalksa bile bu rekabet devam edecek. Tek istisnası şiddet ve tehdit gibi durumlardır ki bunlar zaten suç, devlet buna müdahale edecek.

    Ortadoğunun kan gölüne dönmesinin piyasacılık ya da kapitalizmle alakası yoktur. Koreleasyon nedensellik değildir. Ortadoğu kapitalizm yokken de kan gölüydü. Dünyada her zaman savaşlar oldu. Devletler savaş çıkarırlar. Biz devletlerin kafalarına göre savaş çıkaramayacakları katılımcı bir demokrasi öneriyoruz. Eğer "seçtik hadi gidin takılın kafanıza göre" demezseniz hükümetlere, bizim kurduğumuz sistemde kolay kolay savaşa girilemez.

    Laiklik konusuna gelince kesinlike laik bir ülke olacak burası. Ne din devlete, ne devlet dine karışacak. Diyanet işleri başkanlığı kapatılacak. İdol aldığımız bir devlet yok. Zira biz bir çok devletin 50 yıl gerisindeyiz. Bizim savunduğumuz sistem ile büyüyüp, bu refahı paylaşmaya başlayan refah devletleri tekrar sistemin çöküşüne doğru geçti, tekrar bizim sisteme dönecekler, muhtemelen sonra tekrar refah devleti deneyecekler. Bu nedenle zaman dilimlerimiz denk düşmüyor şu an :)

    işçi sınıfın refahını sağlayan tek sistem zaten serbest piyasadır. size garip birşey söyleyeyim mi? modern sendikacılığı liberaller başlatmıştır, haftalık çalışma saatlerinin 40'lı saatlere inmesi yine liberallerin sağladığı bir düzenlemedir. siz bakmayın "devrimci sınıfın mücadelesi" laflarına, dünya piyasa üzerine işler, piyasa verecek refah üretmiyorsa, devrimci sınıf mücadelesi falan alamaz onu. Eğer işler öyle yürüseydi, sosyalist devlet denemelerinin hepsi başarılı olmalıydı.

    Ya "üretim araçlarının özel mülkiyette bulunması"nı doğrudan liberal ekonomi zannediyorsunuz, ya da tamamen yanılıyorsunuz. Sosyalistlerin çoğu gerçekten çok iyi niyetli. Genelde vicdanlarından sosyalist oluyorlar. Lakin vicdan yetmiyor, mantık lazım. İktisat bilgisi lazım. Dünyada artık hiçbir iktisatçı liberal ekonomiyi tamamen reddedemiyor, en fazla sağını solunu toparlamayı, düzeltmeyi deniyor, ki buna zaten karşı değiliz, yanlışsa düzeltilmeli. Marx bile kapitalizmin yararlarından veriminden bahsedip, "ama bölüşüm ilişkileri sıkıntılı o nedenle kapitalizm yeterince gelişsin, sosyalizm kuralım"a bağlamıştır. Biz de vicdansız değiliz. Diyoruz ki: yardımlaşma gibi durumlar devlet zoruyla olmasın. Sivil toplum eliyle yapılsın. Hem daha az kaynak israf edilsin, hem insanlar tanışsın kaynaşsın, hem de yardımlaşma sağlansın. Bugün bile bir çok yardım derneği var Türkiye'de, bu işlerin vergilerini almadığımız zaman daha iyilerini yapamaz mıyız hepimiz? Ben yaklaşık 5 yıl Türkiye'nin yaklaşık yarısında ücretsiz eğitimler verdim. İnsanlara meslek öğrettim. Bir çoğunu iş sahibi yaptım. Ücretli yapmak ya da devlet yapsın demek yerine kendim yaptım. Zira ben gönüllüyüm. Gönüllünün gönülden yapacağı şeyi devletin taş suratı yapamaz.

    İşin acayip tarafı, bu ülkenin toplasanız %20'si kapitalizmle ilgili iyi birşey söylüyor, diğer herkes fakirlere devlet yardımının bedava hizmetlerin önemli olduğunu söylüyor, "e bu kadar çoksunuz, sadece siz ayda birer lira verseniz yeter" dediğimiz zaman olmaz öyle diyorlar. Sadece başkası verince mi iyi oluyor :) Devletin benzinden alkolden aldığı vergilerden şikayet etmeyi biliyoruz hepimiz ama? O vergileri almasın devlet, herkes kendisi yardım etsin! :)

    Komünizm sayesinde, yani "ekonominin planlanarak yürütülebileceğini" düşünen mao zedong sayesinde 1958-1962 yılları arasında yaşanan büyük çin kıtlığı sırasında yaklaşık 20 milyon çinli açlıktan ölmüştür. deng xiaoping iktidarı döneminde "insanlar açlıktan ölüyor" diyerek pekin konsensüsü adı verilen ülkeyi kapitalistleştiren adımlar atmıştır. bu sayede çin yıllardır hızla büyümekte, dünyanın en büyük ekonomisi pozisyonuna gelmektedir. çinlilerin diplere vurmuş yaşam kalitesi, kapitalizm sayesinde yavaş yavaş yükseliyor, muhtemelen 20 yıla kadar da türkiye gibi ülkelerin yaşam standartını aşacak hale gelecek. daha çok piyasalaşma istekleri artacak ve muhtemelen çin komünist partisini devirip, liberal demokrasi kuracaklardır.

    başka bir örnek verelim mi? fidel castro'nun ölümünden sonra başa geçen raul castro da, yıllardır sosyalistlerin "insanlar çok mutlu, herşey çok güzel" diye inandığı veya insanları kandırdığı ama aslında insanların 1 dolara fahişelik yapmak zorunda kaldıkları kübayı biraz daha iyi hale getirebilmek için çinin attığı adımların hemen hemen aynısını attı. yani orası da kapitalistleşiyor.

    Kısacası, bizim sistemimiz dışında bir sistem yok. değerlendirilmesi gereken neresi eksik, neresi fazla bunları düzeltmek. Bizim sistemimizin en kötü işlediği hal ise işte şu an olduğu gibi devleti ekonominin her yerine sokmaktır.

    iyi niyetinize inanıyorum, siz de bizimkine inanın.

    sizin iyi niyetinize inanmasam zaten boyle bir konuya girmezdim. sizden liberal ekonomiler alakalı ile kilit cevaplar beklerken anti komünist bir propaganda ile karşılaştım. dürüst olmam gerekirse hoş bir durum değil bu. çin deneylerine raul castroya da modern sendikaciliga da verilecek birçok cevabım var fakat konunuzu baltalayıp tartışma yaratmak istemiyorum. lütfen propagandanizi liberal propaganda olarak belirleyin, anti komünist propaganda şeklinde degil.
    nitekim laiklik ile alakalı sorduğum sorunun cevabını da biliyordum. birkaç arkadaşımdan gördüğüm kadarıyla seküler bir devlet yapısı taraftarisiniz. fakat bunu size oy vermeyi düşünen kitlenize daha açık yansitmaniz için size yardim ettim. lutfen siz de bizlere saygı duyunuz.
    son sorum şu, soma gibi ermenek gibi özel sermayenin faciasiyla sonuclanan bircok katliam oluştu son zamanlarda. özel sektör demek bir yerde de insan iradesi demek oluyor. ermenekte de somada da işçiler patronlarin ve devletin ihmalkarligi yuzunden öldü. sizin iktidarinizda patronlar neden işçiyi düşünsün? yani daha fazla kar amacıyla yaşam odasına bile karşı çıkan patronlar sizin iktidarinizda neden değişsin?
    devletle patron sınıfını birbirinden ayıracağız demissiniz. parası olmayanın meclise giremediğini en iyi siz biliyorsunuz. turkiyenin burokrasisinde ekonomik bir aristokrasi oluşmuş durumda. nasıl ayiracaksiniz zengin sinifla bürokrasiyi?
    sorularima sadece ve sadece liberal eksende başka anti propagandalara girmeden cevap verirseniz sevinirim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bu arada mayıs ayı anket ortalamasına göre akpnin oy oranı %42,7 siz akpnin bu civara düşeceğini düşünüyormusunuz ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sorum yokta

    Cemba ba, Cemba ba

    Seviyoruz reyizi
  • 100 yil da gecse baraji gecmesi neredeyse imkansiz olan bir partide sirf yuzde 3u alip hazine yardimina konmak isteyip,akp nin ekmegine oy surmek dogru bir davranis mi?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 1.Milli-İttifaktan davet gelmedi mi size?
  • https://eksisozluk.com/rokun-ldp-sitesindeki-yaziyi-aynen-kullanmasi--4801349 bu konudan haberiniz varmı, ne düşünüyorsunuz?
    -----
    Geçenlerde nerede gördüğümü hatırlamıyorum ama bir gazete küpürü gördüm bayağı eski tarihli olmalı küpürde besim tibuk başkanlık sistemini istediğinden falan bahsediyordu. Besim tibuk bunu gerçekten demişmidir? Gerçekse ne tip bir başkanlık sistemi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam cevapladınız mı bilmiyorum, hepsini okuma imkanım olmadı, soruma gelecek olursak şu eğitim sistemine bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz? Bu seçimde oy kullanabilecek kadar büyük değilim ancak diğer seçim için şimdiden düşünmeye başladım, şu an liseliyim ve özellikle lise dönemindeki eğitime bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyorum, şimdiden teşekkürler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • parti planınız var mı?
  • Nasıl olsa barajı ggeçemeyeceginiz için diğer muhalefet partilerine de sallayip durmuşsunuz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Carvajal

    Otomobillerdeki fahis vergi hakkindaki dusunceniz nedir? 1600cc ve alti araba ve almamiz icin %70 vergi vermemiz gerekiyor sizce bu doğru bir vergi mi? 2000 cc ve alti araca binmek icin adeta devlete 1.5 araba kendimize 1 araba aliyoruz!

    Son olarak su an turkiyenin de oldugu vahsi kapitalizm mi, sosyal demokrasiyle butunlesmis bir kapitalizm mi?

    Otomobiller de dahil olmak üzere hiçbir şeyden bu kadar yüksek vergi almayacağız. Oy satın alma yollarından biri olan, sizden aldığı vergiyi geri size vererek "bak nasıl da size yardım ettim" demek için alıyorlar bu yüksek vergileri. Ne de olsa araba alacaksanız, el mahkum alacaksınız o vergilerle. Bizim iktidarımızda tüm vergiler düşürülecek. %20-30 aralığındaki gelir vergileri, %10'a düşürülecek, çeşitli tüketim kalemlerinden oluşturacağınız bir torbadan alınacak tüketim vergileriyle birlikte, maksimum %20'lere varan vergi ödeyeceksiniz. Yani ekmeğe 100 liranızın 10 lirasını gelir vergini vereceksiniz, kalanını harcarken bir şeye %1, diğerine %15 vergi vereceksiniz, tüm harcamanızı topladığımız zaman maksimum 10 lirasını da vergi olarak vermiş olacaksınız. Bugün bu rakam %60'lara varıyor.

    Türkiye şu an vahşi kapitalizm olarak da, sosyal devletle ya da sosyal demokrasiyle bütünleşmiş kapitalizm olarak da adlandırılabilir. Hemen hemen aynı şeydir. Zira vahşi kapitalizm dediğiniz, devletin gücünü arkasına almış şirketlerin rekabetten kaçınabildiği, istediği fiyata satış yapabildiği, işçilerini öldürse ceza almadığı sistemdir. Bu da sosyal düzenlemelerin devlet eliyle yapıldığı ekonomilerde mümkündür.

    Sosyal liberalizm denilen bir olgu var. Sosyal devletin vahşi kapitalizm doğurmadan var olabildiği nadir şeylerdendir. Zira devlet ekonomiden neredeyse tamamen çekilir, sadece yüksek vergiler alır. Avrupa'da şu an çoğunlukla bu sistem uygulanmaktadır. Bu sistemler iyi birer serbest piyasa ekonomisiyle kalkınmış devletlerin, "yeterince refaha kavuştuk artık sosyal yardımlaşmayı devlet eliyle yaparak, aç ve yoksul neredeyse kalmamış olsa da, gelir dağılımını daha iyi hale getirmeyi sağlayabiliriz" sistemleridir. Yani genelde ülkede en kötü vaziyetteki %1 bile, Türkiye gibi ülkelerden iyi durumdayken, en düşük gelirli %10 ile en yüksek gelirli %10 arasındaki gelir farkını daha aza indirmek için uygulanır. Bu sistemlerin kötü yanıysa tam motive, insanların olması gerektiğidir. İnsanlar maalesef tembelliğe yatkındır. Ve bu sistemlerin sonucunda avrupa ülkelerinin bir çoğu sosyal liberal uygulamalarını (refah devleti uygulamalarını) sürdüremez hale geldiler. Vergi oranları %65'lerde olup, daha da artırmaya çalışan, buna rağmen borcu oldukça artan, sosyal devlet hizmetlerini de ufak ufak kısan ülkeler haline geldiler. Örneğin eğitim sistemi başarısı nedeniyle övülen Finlandiya'ya bakalım:
    Uzun yıllardır Finlandiya'nın en iyi eğitim sistemi olduğu anlatılır. Yalnız burada "ne kadar da iyi sistem" gibi subjektif bir yargı değil, objektif bir yargı olduğu iddia edilmektedir. Bunun dayanağı da PISA değerlendirme sistemidir. Bir kere birinci olan Finlandiya yavaş yavaş alt sıralara düşüyor. Eğitim tamamen ücretsiz, ülkedeki bir çok şey gibi. Peki ekonomi ne durumda 2009'da Finlandiya Başbakanı sistemin dönmediğiniitiraf etmişti. Vergi oranları oldukça yüksek olmasına rağmen, hala yükseltilmesi gerektiğini söylüyordu:http://www.ft.com/intl/cms/s/0/af466558-5aa3-11de-8c14-00144feabdc0.html#axzz3Vo0IhOA1

    Bir çok Avrupa ülkesinde de doğum sonrası bebeğe takılan ilk bezi vermekten vazgeçip "kendiniz getirin" falan demeye başladılar. Bir çok hizmetten böyle küçük küçük kısıp, vergileri ise artırmaya devam ediyorlar. Zira bu sistemler insanlarda atalete neden oluyorlar, sistem verimsiz işliyor, üretim azalıyor, tüketimse ücretsiz olan hizmetlerde giderek artıyor.


    Uzuuun uzun anlattım ama detay iyidir diye düşünüyoruz :)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ladygagaga

    Ah ah Baraj olmasa vercek milyonlarca kişi varda . (Ben dahil) ama verirsem oyum akp ye gidicek diye veremiyorum yoksa ulusa sesleniş konuşmasında 10 dk da tüm yılın ayarını verdi cem başkan

    Öyle milyonlarca kişi varsa barajı geçmemize yeter zaten :)
    Şu an sürekli konuşulan 4 parti de barajdan faydalanıyor. Ve o barajı kaldırmaya niyetleri yok. Hiçbir gerçek aksiyon almadılar bugüne kadar. Ne CHP andımızın ders kitaplarından kaldırılması için mecliste konuştuğu kadar barajı konuştu, ne HDP Öcalan'ın hücre boyutunu konuştuğu kadar. Ayrıca bu iki parti de geçen seçimden sonra yemin etmeyecek, meclisi boykot edeceklerdi, ta ki hapisteki seçilmiş vekilleri serbest bırakılana kadar. Ne oldu peki? 7-8 oturuma girmediler, sonra girip yemin ettiler, o seçilmiş vekilleri ise 2-2,5 sene sonra serbest bırakıldı. Kısacası, barajı da indirme sözlerinin sonucu buna benzer olacaktır. MHP zaten barajı kaldırmaktan yana değil.

    AKP'ye gidecek diye korktuğunuz sürece, CHP'ye gidecek diye korkanlar da AKP'ye oy vermeye devam edecek. Emin olun her zaman avantajlı pozisyonda olan AKP olacaktır.

    Bu size biçilmiş rolü oynamakla, LDP'nin yanında olup oyun kurucu olmak arasında tercih sizin :)




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.