Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince Öpüşten yumuşak yağan bu yağmur. Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince Aynalar yüzümü tanımaz olur. Bu yağmur kanımı boğan bir iplik, Karnımda acısız yatan bir bıçak. Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik Dayandıkça çisil çisil yağacak. Bu yağmur... Bu yağmur... cinnetten üstün; Karanlık kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün Sulardan, seslerden ve gecelerden
Necip Fazıl Kısakürek
ducati bana uyar .
Yağmur
Yağ yağmur yağ... Sana hasret gözlerin gözyaşlarını ıslat. Yağ ki, yaza hazırlık olsun güze düğün... vuslat!
Haydi güzel yağmur Şu kıraç toprağa artık bereket gelsin. Ahmet Çavuş’un terhisi yakın Nazlı kıza hareket gelsin!
Bilirsin ya güzel yağmur Her damlanla köyümün çatlamış toprağına rahmetsin. Çeyiz düzen Nazlı’nın gözünde evinin direği Ahmet’sin!...
Enver Çetin
Akıl Gözü
Seni bulmaktan önce aramak isterim. Seni sevmekten önce anlamak isterim Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, Sana hep hep yeniden başlamak isterim.
bu ciplak geceler yok mu bu plak boyle aglamiyor mu camlari kirmak isten degil delirecek miyim neyim kirpiklerimden misra dokuluyor kenya'da simsiyah yalnizim yoksul bir silepte gemiciyim malezya'da yuk bekliyorum onumden cekilirsen istanbul gorunecek nerede oldugumu bilecegim
gozlerini sondurme muhtacim ben senin aydinligina muhtacim yepyeni bir ilkbahar harcayip bir yaz bogup bir sonbahar harcayip ruzgar gulunu arayacagim oran'da pernanbouc'ta tombuktu'da vincler yine aksamlari indirecekler yine karanliga bulasacagim gozlerin ruzgarda savrulacak
ikimiz iki sap bugday olsak sen benim olsan ben senin olsam bir gece vakti aklina gelsem uykunu tutsam birakmasam seni kucaklasam kucaklasam birbirimizin kalbini dinlesek dunyanin kalbini dinlesek buyuk atesler yaksalar iki guvercin ucursalar nerede oldugumuzu bilsek
Attila Ilhan (Butun Siirleri:3, Yagmur Kacagi, sayfa:38-40)
AYRILIK ŞİİRİ
Her satırı mendireğe dizili karabatağa benzeyen bir mektup bırakarak balıkçı koyundan sisler içinde uzaklaşan kayık gibi bir sabah usulca ayrıldın koynumdan
Bütün yolcularını boğaz köprüsünün çaldığı araba vapurunun boş seferleri gibi yalnızca rüzgar gezinir sensiz yüreğimde
Durgun bir sudur aslında deniz ki çocukların acemi oltalarını denedikleri kuytu bir iskelenin tahtaları altına yazdığım ayrılık şiirini okudukça dalgalanır.
SUNAY AKIN
YALNIZ BİR OPERA
Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana. Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız Ne kalacak bizden? Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak?
Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.
MURATHAN MUNGAN
Çok uzun bir şiir olduğu için bir kısa bir alıntı yaptım.
days of grace in anlamını söleyecek yokmu
<blockquote id='quote'><font size='1' face='Verdana, Arial, Helvetica' id='quote'>quote:<hr height='1' noshade id='quote'><i>Originally posted by MIKE-TYSON</i> <br />days of grace in anlamını söleyecek yokmu <hr height='1' noshade id='quote'></blockquote id='quote'></font id='quote'>
şükran günü demek...
Sabah sabah ıslanmak ne güzel
Be dostum havalardan mı kırdın yoksa aşktan mı ?
Askılık misali asılı kaldın bir ipin ucunda... Hehheheheehhe :)