Ozellikle Dunya Yalan Soyluyor albumuyle bunu kanitladigini dusunuyorum muzik/soz harika diyecek soz bulamiyorum gercekten 14 yil sonra bastan sona kendini dinletebilen, dusunduren, huzunlendiren, gaza getiren ve sevindiren bir album. Siz neler dusunuyorsunuz sizin favori grup/gruplariniz neler ozellikle 2000li yillardan olsun
solistleri olacak herif, melisa sözen'le ilişki yaşıyormuş. hayır, şimdi bir şey de diyemiyorum. birisi fi tarihinden beri* âşık olduğum kadın. öbürü ilk gençlik döneminden beri müziğine müptela olduğum adam. yani hem gelin, hem damat tarafı gibiyim. tam şey edemedim, ama öyle karışık bir hissiyat. bu sosyal medyanın da allah bin belasını versin. instagram denen karın ağrısı neymiş, bir kullanalım dedik. dakikasında kara haber geldi.
her neyse, olan olmuş. buradan kendilerine sesleniyorum: sevgili melisa, allah seni sevdiğine bağışlasın; sevdiğini de sana. birlikteliğiniz, zevklerimin ne derece tutarlı olduğunu gösteriyor. avuntum bu.
bu arada son zamanların asıl mevzuu sultan-ı yegah düzenlemesini beğenmediğim sanırım. fakat bunun müsebbibi kendileri değil, toplumsal zevkler ve şartlar, bana kalırsa... neticede erkin koray gibi bir adam bile zamanla ülkedeki yaygın müzik standartlarından etkilenip arabesk yapar oldu. bu bir tür kaderdir. zira her türk genci, gençliğe adımını atarken isyanla işe başlar. fakat zamanla, hakkında küçümseyici tonda espriler yaptığı türden bir düğünle evlenir, yıllarca alay ettiği türden bir memur olur, filan...
bu böyledir ne yazık ki. mor ve ötesi ve öncelleri, zevklerini ve renklerini değiştirmek istedikleri toplum tarafından "sükut suikastı"na maruz kalınca o toplumun zevklerine ve renklerine uyum sağlamış, sonuç itibariyle akıntıya karşı kürek çekmenin faydasızlığını anlamıştır. ve bu yalnızca sanat için değil, siyasette de böyledir. maalesef bu topraklarda kemikleşmiş birtakım iktidar odakları kurumlaşmıştır ve bu kurumlar karar merciidir. nitekim mor ve ötesi de ayıp olmaz mı isimli şarkılarında bu mekanizmayı birtakım metaforların ardına gizleyerek, fakat bunda çok da başarılı olamayarak anlatmışlardır. ülkedeki müzik kültürü ve onu tüketen karar mercii olarak toplumumuz tarafından müziği dinlenmeme cezasına çarptırılan mor ve ötesi, topluma boyun eğmiştir maalesef. fakat, dediğim gibi, bu bir tür kaderdir. kendilerini suçlamıyorum. içine düştükleri sessizlik ve ardından gelen ikinci ve yeni bir müzikal dönem, bunu göstermesi açısından önemli. bir kez daha açıkça belirteyim ki bu süreç bilinçdışı bir mekanizmanın sonucudur da: nasıl ki her gün beş vakit duyduğumuz ezan sesi, içimizdeki aksi fikirleri kurumsallıkla ikame ediyorsa mor ve ötesi de bu toplumun müziklerini dinledikçe, bu toplumun "içinde" yaşadıkça ister istemez ona benzeyecektir. kader dememenin nedeni bu.