Şimdi Ara

MUTLULUK SANATI

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
8
Cevap
0
Favori
687
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • MUTLU VE BAŞARILI OLMA SANATI



    Güzel konuşan ve değerli fikirleri,görüşleri olan bir düşünürden bir toplantıda konuşması istenmiş. Konuyu verdikten sonra ne kadar uzayacağı ve ne zaman konuşmayı yapabileceği sorulduğunda; “ O size bağlı demiş. Eğer uzun bir konuşma istiyorsanız hemen, orta uzunlukta bir konuşmayı birkaç hafta sonra ama eğer çok kısa konuşmamı istiyorsanız, hazırlanmam için birkaç sene gereklidir” diye ilave etmiş.

    Yazıma başlarken “ mutluluk ve başarı Anahtarı” olarak şu özetlemeyi dikkatlerinize sunmayı yeğledim.

    Daima; hayal et, yaratıcı ol. Olumlu düşün, planla, hesaplı risk al. Çok çalış ve uygula, başarıyı bulacaksın.

    Daima; gözlerini içine dik, sonra durdur iç dünyanı. Anılarını yaşa, zenginliğini kavrayacaksın. Daima; iç dünyanı, dış dünya ile uyum içine sok. İyiyi, doğruyu, güzeli dengelerde ara, mutluluğu bulacaksın.

    Mutluluk ve Başarının dört temel taşı:

    Yaşamda neyi yapmak ve neyi başarmak istiyorsanız ilk önce bir temele ihtiyacınız vardır. Temelsiz inşa edeceğiniz herşeyin sonunda yerle bir olması kaçınılmazdır. Oysa sağlam temellerin üzerine kuracağınız herhangi bir şey, sizi zaman içinde yüceltecektir.

    Yaşamın birinci temel taşını bulabilmek için şu sualleri cevaplamaya çalışmalısınız...

    Ben bu dünyada ne yapıyorum, neden buradayım? Yaşam nedir? Yaşamdan neler bekliyorum? Amacım nedir?

    Amacım mutluluk; ama mutluluk nedir?

    Fransız düşünürü Descartes’in dediği “Düşünüyorum demek ki varım” yeterli değildir. Bu suallerin özünde, bize birinci temel taşı oluşturacak iki tanım yatıyor. Birincisi yaşamın tanımı,diğeri mutlululuğun tanımı....

    Zaman, zaman hep düşünün; yaşam nedir, mutluluk nedir diye; kendinize sorun, başkalarına sorun ....

    İlgili kitaplar okuyun; sonunda eminim ki benimseyeceğiniz ifadelerini bulacaksınız. Böylelikle yaşamınız süresince inşa edeceğiniz mutluluk mabedinin, ilk temel taşını da koymuş olacaksınız.

    Gelelim ikinci temel taşına;- yaşamı ve mutluluğu tanımladıktan sonra, geriye arzu ettiğiniz mutluluğa ulaşmak için, yolları, yöntemleri kullanmayı bilmek kalıyor. Herkesin yaşam amacının mutluluk olduğunu varsayarsak, bize bu mutluluğu sağlayacak beklentileri de sıralamalıyız.

    Sonra da bu beklentilerimizi gerçekleştirmek için neyi nasıl kullanacağımızı bilmeliyiz. İşte neyi ve nasılı bulduğumuzda ikinci temel taşını da yerine oturtmuşuz demektir.

    Aklın başaracağına inanıp da yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Yaşamdan ne bekliyorsanız, bu beklentilerinizi olumlu bir düşünüşle şuuraltı aklınıza resmedin.

    Aklınızda bu hayalleri şekillendirirken, korkudan, şüpheden, kuruntudan, üzüntüden uzak olmanızın en önemli koşul olduğunu hiçbir zaman unutmayın. İstediğiniz noktaya nasıl geleceğinizi; akılcı ama cesur biçimde planlayın. Her engele, güçlüğe karşı “Olumlu Düşünme” silahınızı kullanın.

    İşte size, Mabedinizin ikinci temel taşı; bu da akıl gücünüzü daima olumlu düşünerek kullanmak, hayal etmeyi bilmek ve yaratıcı olmak.

    Olumlu düşünme ve hayal etme gücünüzün etkinliği, güvence, sevgi; iç huzuru, ihtiyaçlarını tatmin etmekteki başarınıza bağlıdır. Eğer siz kendinizi güven içinde hissetmiyorsanız, sevgi ihtiyaçlarınızı tatmin edemiyorsanız, olumlu düşünemezsiniz. İstediğiniz kadar kendinizi zorlayın, böyle bir ortamda hayal gücünüz etkili olmayacaktır. İnsanın tüm güvensizlik duyguları hep kendi aklının ürünüdür. Bundan korunmanın tek çaresi de kendinizi tanıyıp, kendinize sevgi ve saygı duymaktan geçer. Yaşamda korkulacak hiçbirşeyin olmadığına kendinizi inandırın.

    Size kötülük eden, kötülüğe bulaşacaktır. Bu bir türlü tabiat kanunudur. Eğer siz yapılan kötülüğü haketmediyseniz, hiçbir şeyden korkmayın. Sonunda daima kazanan siz olacaksınız. Kısacası, daima iç huzurlu olmak üçüncü temel taşınız oluyor.

    Dördücü temel taşını bulmak oldukça kolay. Çalışmak,çalışmak, durmadan çalışmak...

    Çalışmak ama iş sadece çalışmakla bitmiyor. Nasıl çalışmak?. Çalışmanında yöntemi olmalı. Günde 24 saat çalışmakla övünen insanların etkin çalıştıklarını düşünmek mümkün değildir. Önemli olan uzun saatler çalışmak değil, etkin çalışmaktır. Yani amaca yönelik, bilinçli, metodlu çalışma ve sonunda başarılı olma sanatını öğrenmektir.

    İlahi Kuvvetin Denklemi:

    İç dünyamızda olsun, dış dünyamızda olsun, denge unsurunun bir evrensel kavram olduğunu bilmek zorundayız. Diğer bir ifade ile denge bizi vareden İlahi kuvvetin, (Yaradan) ın en önemli kanunlarından biridir. Dengeden başlayarak varmak istediğimiz nokta hayatın veya yaşamın tanımını yapabilmektedir. Yaşamın tanımından da mutluluğun anlamını geniş bir perspektif içinde ifade edebilmektir.

    İngiliz filozofu Herbert Spencer’ in tanımı fevkalade karışık konuyu basit bir şekle getirmiştir.

    Spencer’ e göre yaşam; iç ilişkilerin, dış ilişkilere devamlı bir şekilde uyum sağlama çabası içinde geçen zaman sürecidir. Mutluluğu ise, buna bağlı olarak; iç ilişkilerin, dış ilişkilere uyumu ne kadar mükemmel olursa yaşam o kadar mükemmel olur diyor. Böylece yaşamın mükemmelliği ile mutluluğu tanımlıyor.

    Şimdi burada iç ilişkiler ile dış ilişkiler konusunda da 20. yüzyıl psikologlarından Abraham Maslow “Motivasyon ve kişilik” adlı kitabının bir bölümünde mutluluktan bahsederken, insanın duyduğu ihtiyaçlardan söz ediyor. Bu ihtiyaçları da şöyle sıralıyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi felsefika -- 12 Ağustos 2006; 12:35:06 >







  • 1- Fizyolojik ihtiyaçtan diyor. Yani insanın karnının doyması olayı. Burada acıkmak iç ilişki, yiyecek temini dış ilişki oluyor.

    2- İnsanların dış etkenlere karşı korunma ihtiyacı. Dış etkenlerden korkma iç ilişki; korunmak için barınak ev vs. temini dış ilişki.

    3- İnsanların sevgi gereksinimi; sevgi ihtiyacı iç ilişki. Bunu sağlayacak kişi veya kişiler dış ilşkiyi oluşturuyor.

    4- İnsanın başkaları tarafından takdir edilme ihtiyacı. Takdir edilmeyi bekleme iç ilişki; takdir edilme hali dış ilişki ve dolayısıyla denge kurulması.

    5- İnsanın sevdiği bir uğraşıyı yapma arzusu ve bunun sağlanması iç ve dış ilişki dengesini sağlıyor.

    İç ilişkileri, dış ilişkilere eşitleyen denkleme “ İlahi kuvvetin denklemi” diyoruz.

    Doğru’yu Nasıl Buluruz ?

    İnsan mutluluğu, yaşamı düşünür de pek “ Doğru” nedir düşünmez.

    Aile, toplum ve devletin koyduğu kurallar; insanlar kendi öz yargılarının süzgecinden geçirdikten sonra bir şeyin veya bir olayın doğru olup olmadığı hakkında fikir yürütürler.Böyle olunca da benim için doğru olan bir başkası için doğru olmayabilir. Bir şeyin doğru olup olmadığını yoruma bırakırsanız, doğruyu bulamayabilirsiniz. Dolayısıyla doğruluk konusunun belirli bir kriterin veya bir çerçevenin içine sokulmasında önemli yararlar vardır.

    Doğru Geometrik şekilde ifade edildiğinde;

    Üç teğet dairenin değme noktalarının birleştiği doğrular ile elde edilen eşit kenar üçgenin merkezi, = doğru = nun da merkezini oluşturduğu ve burada dairelerden birincisinin Tanrı’yı, ikincisinin Ahlakı, üçüncüsünün ise Hukuk’ u simgelediği varsayılmaktadır.

    Burada = doğru = nun oldukça dinamik bir kavramı olduğudur. Bugün için doğru olan 50 sene sonra doğru olmayabilir. Tanrı’nın kuralları değişmez ise de ileten din kurumları Reform içinde olabilirler. Toplumun ve devletin koyduğu kurallar zaman içinde değişikliğe uğrayabilir.

    Aradığınız doğruluk, Tanrı, Ahlak ve Hukuk kurallarına göre bir denge içinde ise, doğruyu buldunuz demektir

    Olumlu Düşünmenin Alfabesi:

    Yaşamda değerli birşeyler elde edebilmek için, diğer başka prensiplerinden ne kadar yararlanırsanız yararlanın, bir olumlu düşünme davranışı geliştirmek zorundasınız.

    Olumlu düşünme her türlü felaketi ve aksiliği, kurtuluşla sona erecek mutluluğa ve başarıya dönüştürecek gücü beraberinde getirir. Büyük başarı elde etmiş insanlar zihinlerini olumlu tutma sanatını öğrenmiş insanlardır. Bunu yapmak için de zihinlerini daima olumlu düşünme ile kontrol altında tutarlar. Bu yapının blokları şunlardır.

    · Olumlu düşünmeyi biçimlendirebileceğimiz ilk blok; hedeflerimize yönelik açık, kesin planlar ve amaçlar geliştirme alışkanlığıdır.

    · İkinci blok; sizden beklenenden ya da aldığınız ücretin karşılığı olandan daha fazla şeyler yapma, daha fazla birşeyler verme alışkanlığıdır. Fazla çalışma alışkanlığı beklenenden daha fazla hizmet verme alışkanlığını geliştirir. Böylece arkadaşlarınızı,müşterilerinizi ve sizi destekleyenleri kendinize cezbetme olanağı bulacaksınız.

    · Üçüncü blok; sözcüklerimize, hareketlerimize coşku ve heyecan katma alışkanlığını da içermelidir.

    · Kendine inanmak, kendine güvenmek’ te 4. bloktan. Bir düşünür “ İnsan aklı, anabileceği ve kavrayabileceği her şeyi başarabilir” demiştir.

    · Bir başka blok’ ta duyguların kontrol altında tutulması ve yönlendirilmesidir.

    · Bir diğeri; daima zihninizi istediğiniz şeylerle meşgul etme ve onu istemediğiniz şeylerden arındırma alışkanlığını edinip, bunu uygulamaktır.

    Daima başarıyı düşünün, başarılı olmanın planlarını adım, adım ve açıkça yapın. Başaracağınıza inanın. Düşüncelerinizin de sizi bu yöne sevk ettiğini göreceksiniz.

    Daima iyiyi, müspeti (olumluyu) düşünün; herşeyden önce kendinizi sevin.

    Dünyada üzüntüsüz insan yoktur. Kendisinin olmasa bile bir yakınının üzüntüsü mutlaka onu da etkileyecektir. Buddha “ Her şey yükselir ve sona erer; bunu gördüğünüz an, her üzüntünün üstünde olursunuz. Bu parıldıyan yoldur” demekle insanların bu durumlarını ifade etmektedir. Yani her şeyi kendinize üzüntü etmeyin, her başarınızı da gözünüzde büyütmeyin demek istiyor.

    Aklınızda eğer başarı sezinliyorsanız, başarılı; başarısızlık sezinliyorsanız başarısız olursunuz. Çünkü farkına varmadan hareketlerinizi buna göre programlarsınız.

    Bütün bunlara rağmen, hayatta ne elde etmek isterseniz isteyin, bunun yolunun çalışmakla yalnız çalışmak olduğunu unutmamalısınız. ( Einstein “ Dahi olmak yüzde doksan dokuz ter’ e eşittir” demiş ).

    Çalışmaktan sakın fedakarlık etmeyiniz, kendinize ve etrafınıza karşı mutlaka dürüst olmalısınız.

    Lütfen Tatil Yapın:

    Şu kısa ömrü mümkün olduğunca gönlümüzce yaşayalım.Sizi gönlününüzce dinlendirecek ortam nedir?. İnsanı genelde mutluluğa götürecek üç unsur vardır. Sırasıyla Sağlık, İç Huzuru ve Başarı’ dır.

    Yorgunluğunuz fizyolojik yani bedensel ise, bunun önlemi kolaydır. Uyku temiz hava, sağlıklı beslenme size ihtiyaç duyduğunuz dinlenmeyi sağlar. Fakat ruhsal bir sorununuz varsa istediğiniz kadar tatil yapın, aklınızı kontrol edemediğiniz takdirde, ruhsal dinlenmeyi elde edemezsiniz. Sorunlarınız ne ise, akılcı olarak göğüsleyin onları.

    Ruhsal yapımızı kuvvetlendirebilmek için, herşeyden önce gerçekçi olmalıyız.Hayata bakış açımızı gerçekçilik üzerine kurmalıyız. Güvence, sevgi ve başarı konusunda gerçekçilikten ayrılmamalıyız.

    Mutluluğun yolu insanın kendini sevmesinden geçer. Kendini gerçekten sevebilmeyi başaran, başkalarını da sevmede de daha deneyimli olacaktır.




  • İnsanlar ve İnsancıklar:

    Dolu dolu bir yaşam için; zengin olmak, kültürlü olmak veya ünlü bir kişi olmak olmak yeterli değildir. Her şeyden önce kişi insan olabilmeli ve insanlık her vasıftan önce gelebilmelidir. İnsanlık kendini ve tüm insanları sevmek ve tüm insanların hak ve hukuklarına saygı duymak ve göstermektir. Herkesi aynı ölçüde sevmek mümkün olmasa bile, herkese insani muamele yapmak ölçüsünde insanca davranışlara yönlendirmek insanlık görevidir. İnsanlık, kişinin kendi menfaatleri ile başkalarının çıkarlarını bir denge içinde tutabilmektir.

    Önemli olan insanın sağlıklı, iç huzurlu ve mutlu olmasıdır. Öncelikle insanlık korkusunda bir aşama yapılamadıysa, iç huzurlu, mutlu hatta ruhsal açıdan sağlıklı olmak zorlaşır.

    Peki yukarıda sözünü ettiğimiz türde vasıflara sahip olmayan insan nedir? Bunun dışındaki tiplere = insancık = demek mümkündür. İnsancık insanlık duygularını tam anlamıyla geliştirememiş insan demektir.

    Hepimizin maskeleri olduğunu biliyor musunuz ?. Hatta bazıları kendilerini dış etkenlerden, eleştirilerden korumak için maskelerini devamlı kullanırlar. Minik çocuk hislerini gizlemeden ifade eder. Yaş ilerledikçe, kontrollu şekilde ifade etme dönemi başlar; yetişkin çağda ise maskeleme başlar. Patronunuzu sevmeseniz bile hislerinizi dile getiremezsiniz. Daha bir çok örnek vermek mümkündür.

    Maskeleme oyunu bu şekilde devam eder gider. Oysa- değişik olmak, cesurca, duyduğumuz hisleri ve düşünceleri akılcı bir şekilde ifade etmek, bize çoğu kez saygınlık getirir. Bütün insanlar hemen, hemen her toplulukta kendini yüceltir. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken, ifade edilen açık sözlülüğün akılcı bir şekilde ortaya konmasıdır.

    Şahsiyetli insan inançları olan insan demektir. Maskesiz, herkes tarafından takdir edilen bir insan olmak istiyorsanız, şu hususlara dikkat etmelisiniz.

    Değişik olmaktan korkmayın. Başarılı insanların hayat hikayelerini okuyun.

    Mükemmel insanlardan korkmayın.

    Daima kendiniz olun ( maskesiz). Kalıplaşmış, konserve ifadelerden sakınmaya çalışın.

    Kendinizi “ suçlu olma” hissinden arındırın; şöyle hareket etseydim, böyle hareket etseydim gibi...

    Kendinize inanın, daima akılcı olun, dikkatli olun.

    Dürüstlük

    Ünlü filozof Diogenes MÖ. 4 yüzyılda yaşadığı Yunanistan’ da dürüst insan bulmak için yola düşer. Gün ışığında elinde lambası ile dolaşmadığı yer bırakmaz.Lambasını her insanın yüzüne tutar “ Dürüst ve doğruyu söyleyen bir dost arıyorum” der.

    Fakat aradığını bulamaz.

    Psikoloji, felsefe ve din kitapları toplum içindeki birey ilişkilerinin dürüstlük ve doğruluk üzerine kurulmasını öğütler.Biz de doğal olarak yakınlarımızdan, sevdiklerimizden dürüstlüğü, doğruluğu bekleriz. Ama ne kadar dürüstüz sorusuna net bir cevap veremeyiz.Yalanımız kimseyi kırmadıkça, yalan söylemekte sakınca görmeyiz. Amerika’ da yapılan bir araştırmaya göre insanların takriben % 60’ ı yerine göre yalan söylemekte sakınca görmüyor. Eski Çinliler de yalan söylemek, karşı tarafı kırmamak için söylendiğinde adeta yapılan bir iyilik olarak görülüyordu ve bunu “ suçsuz yalancılık” diye adlandırmışlardı.

    Günümüzde de aynı anlayışları uluslararası politikada izliyoruz.

    Verme Sanatı

    Mutlu olmak için almaktan çok vermenin gerekli olduğunu düşündünüz mü hiç?

    Mutluluğun yolu aslında beklediğimizden daha fazlasını vermekten geçer. Eğer mutlu ve başarılı bir yaşam istiyorsak, verebilme sanatını bilmemiz gerekmektedir.

    Gerçek ve daimi başarıyı, temelde çalışkanlık ve doğru karar verme gücü dışında hiç bir şey sağlayamaz.

    Herkes başarıya ancak kendi yetenekleri ile, çalışma gücüyle varır. Çalışmanın yerini tutacak hiç bir şey yoktur. Netice başarıya ve mutluluğa açılan yoldur.

    Yaşamda en kutsal amaç mutluluktur. Mutluluğu yakalamak için önce kendi içimizdeki ve dışımızdaki dengelere dikkat etmeliyiz. Daima olumlu düşünüp, bu dengeleri iç huzuru içinde gerçekleştirmeliyiz. Böylece kendimize karşı duyduğumuz sevgi ve saygıyı arttırmalıyız. Mutluluğa ulaşmak için neyi arzu edersek, bütün bunları sonsuz bir arzu ile şuuraltı aklımıza yerleştirmeliyiz. Sonra da başarıya ulaşmak için bıkıp usanmadan çalışmalıyız




  • uzun zamandır topıc acmıyordum.
    alın sıze mutlulugun sanatı.bunlara ıhtıyacımız var.
  • mutluluk konusunda değinilmesi gereken başka bir şey de. bizi neyin, ne derece mutlu ya da ne derece mutsuz edeceği konusundaki tahminlerimizde sürekli çuvallıyor olmamız.

    yani şunu şunu yaparsam mutlu olurum formulu sonuç vermiyor.
    mutlu olmak, state of mind dır. bir süreç ya da bir sonuç değil.
  • mutlu olmak bakış açısına göre değişir.Güzel gören güzel düşünür,güzel düşünen hayatından lezzet alır..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: laleman

    mutlu olmak bakış açısına göre değişir.Güzel gören güzel düşünür,güzel düşünen hayatından lezzet alır..


    evet budur.
    guzel bakan guzel gorur...
  • Höh Okuyamam o kadar kısa bişi sandım :S
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.