Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim! O titrek kalbini bahtın yeline, Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, Gecenin ardında yine gece var; Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar, Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin, Kanadın yayılmış, çırpınmak için; Bu kış yolculuk var, diyorsa için, Beni de beraber al anneciğim!...
Ayrılık Vakti
Akşamı getiren sesleri dinle Dinle de gönlümü alıver gitsin Saçlarımdan tutup kor gözlerinle Yaşlı gözlerime dalıver gitsin
Güneşle köye in, beni bırakta Küçüle, küçüle kaybol ırakta Su yolu dönerken arkana bakta Kösede bir lahza kalıver gitsin
Ümidim yılların seline düştü Saçının en titrek teline düştü Kuru yaprak gibi eline düştü İstersen rüzgara salıver gitsin
Zindandan Mehmet'e Mektup
Zindan iki hece Mehmetim lafta ! Baba katiliyle baban bir safta! Birde geri adam boynunda yafta... Halimi düsünüp yanma Mehmed' im! Kavusmak mi?... Belki... Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tugla döseli, Kirmizi tuglalar alti köseli. Bu yolda tutuktur hapse düseli... Git vegel... yüz adim... Bin yillik konak. Ne ayak dayanir buna ,ne tirnak
Bir alem ki, gökler boru içinde! Akil almazlarin zoru içinde. Üstüste sorular soru içinde: Düsün mü, unut mu, sus mu, konus mu? Buradan insan mi çikar, tabut mu?
Bir idamlik Ali vardi, asildi Kaydini düstüler, mühür basildi. Geçti gitti, Bir kaç günlük fasildi. Ondan kalan, boynu bükük ve sefil; Bahçeye diktigi üç bes karanfil...
Müdür bey dert dinler bu gün 'maruzat'! Çatik kas... Hükümet dedikleri zat... Beni Allah tutmus kim edre azat? Anlamaz;yazaisiz, pulsuz dilekçem... Anlamaz ruhuma geçti bilekçem!
Saat bes dedi mi, Bir yirtici zil; Sayim var, Maltada hizaya dizil! Tek yekün içinde yazil ve çizil! Insanlar zindan da birer kemiyet Urbalarla kemik, Mintanlarla et.
Somurtus ki biçak, Nara ki tokat; Zift dolu gözlerde kat kat... Yalniz seccademin yüzünde sevkat; Beni kimsecikler oksamaz madem; Öp beni anlimdan, Sen öp seccadem!
Çayci, getir ilaç kokulu çaydan! Dakika düselim senelik paydan! Zindanda dakika farksizdir aydan. Karistir çayini zaman erisin; Köpük köpük, Duman duman erisin!
Peykeler duvara mihli peykeler; Duvarda, baslardan, yagli lekeler, gömülmüs duvara, bas bas gölgeler Duvar katil duvar, yolumu biçtin! kanla dolu sünger... beynimi içtin!
sükut... kivrim kivrim uzaklik uzar; Tek nokta seçemez Dünyadan nazar. yer yüzü bosaldi, habersiz miyiz? Günese göç varda kalan biz miyiz?
Ses emir, su demir ve ekmek demir... Istersen demirde muhali kemir, Ne gelirki elde kader bu emir... Garip pencerecik, küçük, daracik; Dünya ya kapali, Allah'a açik.
Dua dua, eller karincalanmis; Yildizlar avuçta, gök parçalanmis. gözyasi bir tarla, hep yoncalanmis... Bir soluk, Bir tütsü Bir uçan bugu Iplik ki incecik, örer boslugu.
Ana rahmi zahi su bizim kogus; Karanligindanur, yeniden dogus... Sesler duymaktayim:Davran ve bogus! Sen bir devsin yükü agirdir devin! Kalk ayaga dim dik dogrul ve sevin!
Mehmed'im sevinin baslar yüksekte! Ölsekte sevinin, eve dönsek de! Sanma bu teker kalir tümsekte! Yarin, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün dogmus, gün batmis, ebed bizimdir!
Ben, kutup yelkenlisi, buz tutmuş kayalarda; Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda.
Ben, başı ağır gelmiş, boşluktan düşen fikir; Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir.
Ben, Allah diyenlerin boyunlarında vebal; Ben, bugünkine mazi, yarınkine istikbal.
Ben,ben,ben; haritada deniz görmüş, boğulmuş; Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş.
Hep ben, ayna ve hayal; hep ben, pervane ve mum; Ölü ve Münker-Nekir; baş dönmesi, uçurum.
Necip Fazıl Kısakürek
+1
quote:
Orjinalden alıntı: cengizevci
Anneciğim
Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim! O titrek kalbini bahtın yeline, Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, Gecenin ardında yine gece var; Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar, Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin, Kanadın yayılmış, çırpınmak için; Bu kış yolculuk var, diyorsa için, Beni de beraber al anneciğim!... Necip Fazıl Kısakürek
Ya Arkadaşlar böle harkulade sözleri ancak böyle muhteşem üstadlar bulup söyler veya yazabilirler ... Yani herkeze has bir durum değil.. bilmem anlatabiliyorm?uyum
muhteşem...
quote:
Orjinalden alıntı: cengizevci
Ya Arkadaşlar böle harkulade sözleri ancak böyle muhteşem üstadlar bulup söyler veya yazabilirler ... Yani herkeze has bir durum değil.. bilmem anlatabiliyorm?uyum
Keşke o üstadın kullandığı dile de özenseymişsin.
Kaldırımlar şiirinide koyabilirmisin
MAşallah
KADIN BACAKLARI
Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var,
Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden.
Ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar,
Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.
Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,
Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın,
Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü,
Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.
İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe
Bacakların ruhudur şekil veren diyorum
Bacakları bir kalın örtüde saklı diye
Mermerde kalbi çarpan Venüs'ü sevmiyorum.
Boynuma doladığın güzel putu görseler
İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını.
Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler
İsa'nın eli diye, bir kadın bacağını.
(NECİP FAZIL KISAKÜREK)
BEKLENEN
Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar.
Bu dünyada renk, nakış, lezzet ne varsa küstüm Gözlerimde son marifet; Azrail'e tebessüm
KALDIRIMLAR
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık. Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya; Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
Necip Fazıl KISAKÜREK
quote:
Orjinalden alıntı: Yves Montand
KADIN BACAKLARI
Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var,
Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden.
Ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar,
Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.
Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,
Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın,
Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü,
Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.
İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe
Bacakların ruhudur şekil veren diyorum
Bacakları bir kalın örtüde saklı diye
Mermerde kalbi çarpan Venüs'ü sevmiyorum.
Boynuma doladığın güzel putu görseler
İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını.
Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler
İsa'nın eli diye, bir kadın bacağını.
(NECİP FAZIL KISAKÜREK)
çok güzel .
bu şiiri içimizden biri ben yazdım dese anında abazan yaftası yer ama necip fazıl yazınca üstad oluyor bu da ilginç.
quote:
Orjinalden alıntı: endless_nightmare
KALDIRIMLAR
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık. Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya; Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
Necip Fazıl KISAKÜREK
Çok sağol bayılıyorum bu şiire
güzel bir link buldum ekliyim dedim.Bİ göz atın bence