Sevgili dostlar, 2020 Mart ayında başlayan pandemi sebebi ile ilk panik atağımı evde spor yaparken yaşamış durumda bulundum. Hayatım tabiri caiz ise "cin çarpmışa" döndü 2 ay içerisinde. Her türlü testi yaptırdım ve sonuç alamıyordum. O kadar kötü oldum ki ağzıma 1 kaşık yemek sokamaz duruma gelmiştim 4 senedir disiplinli vücut geliştirme yaparken. Ani kilo kaybı, sürekli ataklar, sürekli panik hali, aile fertlerine "ya virüs bulaşmışsa, ya aileme bir şey olursa ya bana bir şey olursa" diye düşünceler. Hayatım zindana çevrilmişti. Herkesin yaptığı gibi soluğu psikiyatri servisinde aldım. Psikiyatri "kliniğine" girdiğimde odaya girdim bir sandalyeye oturdum ve karşımda oflayıp poflayan bir hanımefendi ile karşılaştım. Hemen sorunlarımdan bahsettim hafif bir tebessümle karşıladı beni (bu bir alay şeklindeydi.) Sorunlarımı anlatırken benimle göz teması kurmayıp hemen eli reçetesine ve kalemine gitti yüzüme bile bakmadan 2 tane ilaç yazdı. Şu ilacı 6 ay kullanıcaz şu ilacı da atak gelince içeceksin dedi. Ben hastalığımın ne olduğunu sorduğumda bu çok ciddi zor bir hastalık diyip benim çaresizlik duygumun pekişmesinin ilk tohumlarını attı bilinçaltıma. Elime tutuşturulmuş reçete ile eczanenin yolunu tuttum. Tanıya baktığımda "anksiyete bozukluğu" yazıyordu. Eczaneye gidip ilaçları aldım lakin kendime yediremediğim için 2 hafta boyunca içmedim. 2 hafta boyunca evde sürekli hüzünlü, kederli bir ruh haline büründüm akıl hastası mı oldum ben diye. Çünkü bir hekim uzman statüsüyle bana tanı damgasını çakmıştı. Nasıl hasta olurum ruh hastalıkları çok kötüdür korkunçtur diye düşünerek daha da dibe battım. Zaten anksiyete problemleriyle uğraşırken birçoğunuzun şu an düşündüğü "bir de depresyona girmişin" gibi hissediyordum kendimi. Yapı olarak araştırmayı çok seven, çok boyutlu düşünen, her şeyi neden sonuç ilişkisine bağlayan mantıklı bir insanım. İlaçları içmediğim sürece hepinizin yaptığı gibi arama motoruna "anksiyete nedir, nasıl kurtulunur, geçer mi, antidepresan nedir vs. vs" binlerce sorular araştırmalar yapmaya başladım ve her ulaştığım bilgi zihin dünyamın gırtlağını sıkacak derecede beni kedere sürüklüyordu çünkü internette bu sorunlardan "ruh kanseri" olarak bahsediyorlar, çözüme dair hiçbir elle tutulur bir şey bulamıyorsunuz aksine daha da kötü hissediyorsunuz çünkü "belki de hiçbir zaman geçmeyecek bir hastalığa yakalandım hayatım böyle geçecek" moduna giriyorsunuz bu yolda çözüm arayıp bulamayan insanları gördükçe internet ortamlarında. Youtube'a girip güzel diksiyonlu ve zarif oturuşlu psikiyatristlerin videolarını dinledikçe daha da kötü oluyorsunuz ve altındaki yorumları okudukça insanlar "20 senedir ilaç kullanıyorum düzelemedim" gibi şeyler yazdıkça siz daha fena oluyorsunuz. Velhasıl kelam hayatımda daha önce böyle bir problemle hiç karşılaşmamıştım ve ayakta duracak gücüm yoktu. Evet psikiyatriniz reçetenize bir tanı koyar ve siz ondan kurtulmaya çalışırsınız. Fakat psikiyatri kliniğine gidip tanı almış insanlar tanıda "panik bozukluk" yazsa bile bir sürü sorunla iç içe olduğunu bir süre sonra farketmeye başlarlar. Çünkü bu sorunların hepsi birbiriyle içi içe geçmiştir. Öncelikle ne yaşadığımı bilmeniz kendi sorununuzun bunlar olup olmadığını anlamakta çok işe yarayacaktır. Aklımdan sürekli tedbir almamı gerektirecek ve kaygı dolu düşünceler geçiyordu ve bunları düşünürken ataklar yaşıyordum. Bazen hiçbir şey düşünmezken ataklar yaşıyordum ve sürekli bir şey olacakmış gibi hissediyordum. Psikolojik sorunlara sahip insanlar tek bir tanı alsalar bile şu yazdığım 2-3 cümlede kendilerini rahatlıkla görüp "aaa ben de böyleyim" diyebilirler. Yaşadığım fiziksel belirtileri sıralarsam (insanlar bunları çok merak ederler kendi sorunlarıyla bağdaştırabilmek için). Sürekli bir çarpıntı hissi, vücudumu dinleme, ellerimde titremeler, ter basmaları, üşümeler, odaklanamama sorunu, insanların dediklerini anlayamama, okuduğun şeyi 10 kere okuyunca zar zor anlayabilme, özellikle kalp çarpıntılarının kulaklara vurması, vücudun hep sallanıyor olması, ellerin ayakların uyuşması ve bunun üstüne oturduğundaki gibi bir uyuşma olmaması, nefesin kesiliyormuş hissi ve sürekli bir şey olacakmış gibi yerinde duramama. Çıldırmanın eşiğinde olduğumu hissediyordum, tüm hayatım tepetaklak olmuştu. Hayatta en önem verdiğim şeylerden biri olan aklımı kaybettiğimi düşünüyordum. Sanki beni başka bir şey kontrol ediyormuş gibiydi ve çaresizlikten "antidepresancığa" başladım. Özellikle internette araştırdığınızda bu sorunların kesin sebebi bilinmemekle birlikte "serotonin düşüklüğü, nörotransmitter sorunlar, genetik yatkınlık vb. vb. elimizde olmayan sebepler ile bağdaştırılıp sizi çok fazla çaresizliğe sürükleyen bilgilere rastlarsınız. Yazının şu anından itibaren psikiyatriye ilgi duyan (ben çok fazla ilgi duyardım psikiyatriye bu sorunları yaşamadan önce, hayrandım bu alana) arkadaşlar ve psikiyatristlerin tepkisini çekeceğimi bile bile ve "sen ne anlarsın ordan" diyeceklerini bile bile yazıyorum ki çok uzun süren araştırmalarım sonucunda neredeyse her türlü kan değerini, vücuttaki sorunları ortaya çıkaran eksik ve fazla maddeleri ölçebilen tıbbın ne hikmetse serotonini ölçemediğini ve serotonin düşüp yükselmesinin halen bir HİPOTEZ ile açıklanıp, bu hipotezin medikal bir tedaviyi başlatmak için yeterli bir dayanak olarak görülmesini farkettim. Doktor, eğer hasta isem tahlil yap ve ıspatla. (Bunları iyileşme sürecine girdikten sonra fark ettim.) Dikkat ederseniz bir psikiyatri kliniğine gittiğinizde diğer tıp alanlarında olduğu gibi tahlil,tetkik, gözlem vesaire yoktur. Doktorun karşısına geçer sorununuzu anlatırsınız ve reçetelenip postalanırsınız. Bu bile kafanızda bazı soru işaretleri oluşmasına yetecektir. Lakin o zamanın getirmiş olduğu çaresizlik duygusu ile birlikte ben de hepinizin yaptığı gibi ilaçları içmeye başladım. Prospektüsü elime alıp okumaya başladığımda hepinizin kaygısının arttığı gibi benim de arttı çünkü yan etkilerinde yazılanları burda ilaç kullanan tüm arkadaşların bildiğine eminim ve herhangi bir antidepresanın prospektüsünü internetten bulup okursanız "cici yan etkileri" görürsünüz. (Bu arada bu yan etkiler zaten insanların kurtulmaya çalıştığı fiziksel belirtilerin ta kendisidir yani kafanızda bir soru işareti daha oluşması için bir sebep daha.) Fakat öyle bir çaresizlik içerisinde oluyoruz ki denize düşen yılana sarılır misali isterse 10 tane ilaç versinler içip kurtulmak istediğimizin farkındayım. Diğer verilen ilacı da arkadaşlar bilirler antidepresanlara "alıştırmak" için verilen bir ilaçtır ve uzun süre kullanılmaz. Gel zaman git zaman ilaç kullanmaya başladım fakat forumlardaki arkadaşların yazdığı gibi ne doz arttırmak ne ilaç değiştirmek (hepsi doktor kontrolünde) hiçbir sorunuma etki etmiyordu. Bu arada aynı sorununuzu birebir 10 tane psikiyatri uzmanına anlatın neredeyse hepsi 4-5 farklı sorunu farklı farklı teşhis edeceklerdir yani hepsi aynı teşhisi koyamazlar. Çünkü tamamen kanaate dayalı bir felsefi bakış açısıyla tanı konuyor. Bol bol psikiyatri gezmiş arkadaşlar beni iyi anlarlar a kliniğinde depresyon tanısı alırken b kliniğinde başka bir tanı alırsınız aynısını bile anlatsanız. İlaçlar etki etmedikçe çöküntüm katlanılamaz bir boyuta geldi ve benim maddi olarak terapi alabilecek gücüm yoktu. Ki zaten bu sorunları yaşayan arkadaşlar aşırı kaygılı hissetikleri için pandemi sürecinde terapilere bile yaklaşmakta çok güçlük çekerler. Yavaş yavaş artık hayatım böyle geçicek, düzelemeyeceğim kimse düzelememiş, terapisinin saati 1000 Tl olan bir psikoloğa mı gitsem yemeğimden kısıp vesaire derken günlük işlerimi yapmaktan tamamen çok uzaklaşmıştım ve eskisi gibi değildim. Kendimde bir gelecek göremiyordum ve kendimi tamamen hasta olarak ilan etmiştim. Bu hastalık algımın pekişmesi tanını koyulduktan sonra olmasıyla iyice alevlenmişti. Madem serotonin düştü ise bu ilaçları kullanınca düzelmem gerekiyordu fakat aylarca bir sürü doz farklı ilaç farklı hekim denememe rağmen hiçbir sonuç alamadım. Çaresizliğimin son anlarında artık hastalığımı kabul edip ömrümün sonuna kadar sanki Ali Rıza Bey gibi tekerlekli sandalyede oturan bi ruh hali ile Youtube'da gezinirken o çok sosyetik giyinen, terapisinin dudak uçuklattığı, diksiyonu harika, gel benden terapi al diye bol bol reklamı olan psikiyatristlerin videolarının altındaki çaresiz insanların yorumlarının arasında bazı insanların "Psikolog İzzet Güllü'yü izleyin" yazması dikkatimi çekmişti. İlk başta "yine bir psikiyatrist veya psikolog süslü süslü giyinip aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp önüme koyarak hiçbir faydası olmayan bilmediğim bir şey söylemeyecek edasıyla üzerinde durmadım ve açıp bakmadım. Bir süre sonra hala yerimde saydığımı farkedince bu insana da bir bakayım içimde kalmasın modu ile videolarını izlemeye başladım ve başlamam ile o ilk şoku yaşadım. Farklı şeyler söylüyordu ve ilgimi çekmişti. Videolarının altındaki yorumlara baktığımda insanların iyileştiklerini, iyileşmeye başladıklarını yazmalarıyla şaşırmıştım. "İnsan video izleyerek nasıl düzelir" diye düşünmüştüm sizin de düşünebileceğiniz gibi. Fakat başlamam o başlamam ki hayatımda ilk defa umutlanmıştım ve bu umutlarımın boşa çıkmaması için çabaladım. Çabam neydi biliyor musunuz? Tüm psikiyatri sektörünün neredeyse tersini söyleyen, psikoloji (ki kendisi de psikologtur) ve psikiyatriye ağır ithamlarla suçlamalarda bulunarak bas bas bağırarak tüm sektörün tepkisini çeken bir adamdı. Belirtmek isterim ki ben ne reklam aldım, ne burada bir insanı yüceltmeye çalışıyorum ne de kendim bir ilgi çekme peşindeyim. Aslında ben gayet bencil bir insanım. Kendim iyileştiğim için "banane canım isteyen kendi kuyusunda boğulsun ben kurtuldum mu kurtuldum" diyip çekip gidebilecek bir insandım fakat bu sorunları yaşadığım için bu sorunları yaşayan arkadaşların hissettikleri çaresizlik duygusunu ve acılarını iliklerimde cayır cayır hissettiğim için duyarsız kalamıyorum. Dostlar, bunca sene antidepresan içip kiminiz ilaç ve terapi alıp yine bir sonuç alamadığınızı biliyorum. Eğer alabilmiş ve düzelmiş insanlar varsa ne mutlu çünkü ben bu kadar acının çekilmesini istemiyorum kim nasıl iyileşiyorsa öyle iyileşsin ilaç iyileştirecekse iyileştirsin terapi iyileştircekse iyileştirsin umrumda değil. Ben faydaya bakan bir insanım yani sonuç odaklıyım iyileşiyim de nasıl olursa olsun. Ben yaşadığım tüm sıkıntılardan bu psikolog sayesinde kurtuldum. İster buraya çok ünlü bi psikiyatrist gelip sen ne diyorsun diyip (altta yatan mesleki menfaat kaygısıyla) beni eleştirsin. İster yeni psikiyatrist adayı arkadaş gelip boş boş konuşma desin. Ben sorunumdan kurtulmanın yöntemini sizinle paylaşmak istedim sizi hiç tanımasam da çünkü çektiğiniz acıları anlayabilen insanlar birbirlerini iyi anlarlar. Hepinize geçmiş olsun diliyorum. Fakat şu cümlemi de yazmadan geçemeyeceğim (ki bu cümleyi arkadaşlar daha sonradan anlayacaklar) SİZ HASTA DEĞİLSİNİZ. Sağlıcakla kalın. |
Panik Atak, Anksiyete ve OKB'den Tamamen Kurtulmak
Panik ataklar, anksiyete ve obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), yaygın ve rahatsız edici zihinsel sağlık durumlarıdır. Ancak bu rahatsızlıklardan tamamen kurtulmak mümkündür.
Anksiyeteden Tamamen Kurtuldum
Anksiyete bozukluğu, aşırı endişe ve korku ile karakterize edilir. Uzun vadede bu durum yaşam kalitenizi önemli ölçüde etkileyebilir. Terapi, ilaçlar ve yaşam tarzı değişikliklerinin bir kombinasyonu ile anksiyeteden tamamen kurtulmak mümkündür.
OKB'den Kurtulanların Yorumları
OKB, tekrarlayan düşünceler ve zorlantılı davranışlarla kendini gösteren bir rahatsızlıktır. OKB'den kurtulanlar, tedavi sayesinde bu belirtilerden tamamen kurtulabildiklerini dile getirmektedirler.
Panik Ataktan Tamamen Kurtuldum
Panik ataklar, yoğun korku ve endişe dönemleridir. Sık ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkabilirler. Terapi ve ilaçlar, panik atakların sıklığını ve yoğunluğunu azaltmaya veya tamamen ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.
İzzet Güllü Panik Atak
Psikiyatrist İzzet Güllü, panik atakların tedavisi konusunda uzmanlaşmıştır. Kitapları ve videoları, bu durumdan kurtulmak isteyen kişilere yardımcı olmak için değerli bilgiler içerir.
Anksiyeteden Kurtulanlar
Anksiyeteden kurtulanların deneyimleri, bu durumun üstesinden gelmenin mümkün olduğunu göstermektedir. Tedavi ve destek ile hayatlarını önemli ölçüde iyileştirebilirler.
Anksiyete Yaşayanlar Anlatıyor
Anksiyete yaşayan kişiler, genellikle endişe ve korkuları hakkında konuşmakta zorlanırlar. Kendilerini yalnız ve anlaşılmamış hissedebilirler. Ancak, bu rahatsızlığı yaşayan birçok insanın olduğunu ve yalnız olmadıklarını bilmek önemlidir.