Herkese selamlar, öncelikle bu konuyu problemlerimin çözüleceği inancına dayanarak açmıyorum, ülkede müşteri olmanın, elindeki parayla rezil olacağının göstergesi olarak, eğer sizlerin de bunlar gibi konularınız varsa bu başlık altında toplayarak farkındalık yapması için açıyorum.
Belirttiğim gibi bu ülkede tüketici olmak bile zor, artık bir şeyi alırken 40 kere düşünür olduk başına bi şey gelse ne yapıcaz, kim ilgilenecek, paramızı geri alabilecek miyiz gibi bir sürü düşüncelerimiz oluyor. Benim belirteceklerim öyle büyük meblağlar bile değil, hem bu forum da hem de ekşi sözlükte her gün bir sürü tüketici mağduriyetiyle alakalı konular açılıyor ve çok büyük meblağlarda olabiliyor. Benim burada bahsedeceklerimde ben artık parayı bile düşünmüyorum, bu tür sorunları müşteriye yaşatarak haksız kazanç sağlayan firmalardan tiksindiğimden ve artık böyle durumların sonunun gelmesini umduğumdan dolayı anlatıyorum, neyse artık bu kısmı uzatmanın manası yok, gelelim ilk konuya.
16/07/2020 tarihinde Greyder-Çorum Fabrika Satış Mağazası'ndan "haki yeşil" renginde bir spor ayakkabı aldım, giymeye başlamamdan itibaren bağcıkların geçtiği lastik yerlerinde aşınmalar oldu ve 12 gün sonra lastikler koptu. Ertesi gününde, 29/07/2020 tarihinde Ankara Cepa AVM'sindeki Greyder mağazasına ayakkabıyı götürdüm, ayakkabıyı incelemeye göndereceklerini söylediler ve Takip numarası "TT0000****", Ürün Kodu "0Y1SA67578" ve Renk-Ayakkabı numarası "HAKI-41" olan Tamir Fişi'ni verdiler. Ayakkabı 27/08/2020 tarihine kadar tadilatta gözüküyordu, 28/08/2020 tarihinde ayakkabının durumunu sormak için Cepa Greyder mağazasını aradım ve ayakkabının ellerine o gün ulaştığını söylediler. Hemen ertesi gününde 29/08/2020 tarihinde ayakkabıyı teslim almaya gittiğimde gönderilen ayakkabının kutusunun üzerine yapıştırılan bana teslim ettikleri Tamir Fişi'yle birebir aynı olan Tamir Fişi'indeki Renk-Ayakkabı numarası "HAKI-41" olan kısmın üstü kalemle çizilip altına Elle "Siyah" yazıldığını fark ettim, daha sonra ayakkabının kutusu açıldıktan sonra da gönderilen ayakkabının bana ait olmayan siyah renkli ve kullanılmış başka bir spor ayakkabı olduğunu gördüm. Bu yapılanın haklarıma aykırı olduğunu ve bana gönderilen ayakkabıyı kabul etmeyeceğimi mağaza yetkililerine söyledim, onlarda bir karışıklık olduğunu ve ayakkabıyı tekrardan incelemeye göndereceklerini söylediler, ben de bunun bir karışıklık olmadığını, Tamir Fişi'indeki renk kısmının bilerek çizilip Elle "siyah" yazıldığını, üstüne benim olmayan kullanılmış bir ayakkabıyı gönderdiklerini ve müşteriyle resmen alay ettiklerini belirttim, hemen ayakkabı bedelinin iadesini istediğimi belirttim, onlar da durumla ilgileneceklerini ve pazartesi günü yani 31/08/2020 tarihinde geri dönüş yapacaklarını söylediler, ben de gönderilen ayakkabının ve üstünde oynanmış Tamir Fişi'nin fotoğraflarını çekerek mağazadan ayrıldım, tabi ki de beni arayan kimse de olmadı. Buyurun benim aklımla alay ettiklerini sandıkları görseller:
Bu arada gönderdikleri bu ayakkabı benim aldığım ayakkabıyla aynı model bile değil.
Bu konu için Tüketici Hakları Hakem Heyeti’ne başvuru yaptım ama henüz sonuçlanmadı, Greyder ayakkabının bedeli olan 199,9 TL’lik çek veriyor ama ben kabul etmiyorum çünkü benimle bu şekilde alay edercesine tavır sergileyen bir firmanın değil ayakkabısını giymek mağazasının önünden bile geçmek istemiyorum, bundan dolayı da paramın iadesi yapılana kadar bu işin peşini bırakmayacağım, sizler de GREYDER'den alışveriş yaparken bir kaç kere düşünürsünüz. Şimdi gelelim ikinci konuya.
25.11.2020 tarihinde Trendyol sitesindeki Gümüş Ev Gereçleri adlı satıcıdan Zwilling 70316010 Soho 6 parça kaşık setini satıcı firma satın aldıktan 2 gün sonra ürünü kargoya vermiş olarak gösterdi, verdiği kargo takip numarasıyla birlikte kargonun durumuna baktığımda geçersiz kod olduğunu Yurtiçi Kargo internet sitesinden gördüm, durumu Trendyol Online Asistan'a anlattığımda satıcının ürünü daha kargoya vermediğini, bir yanlışlık olduğunu söylediler, durumla ilgili şikayetimi aldıklarına dair aşağıdaki mail'i 03.12.2020 tarihinde gönderdiler.
04.12.2020 tarihinde talebimi işleme aldıklarına dair aşağıdaki ilk maili gönderdiler, bir gün sonra da diğer mailde görülebileceği gibi siparişimi tek taraflı olarak iptal etmişler, üstüne de kargoya dahi vermedikleri ürünü gönderdikleri ürün iade koduyla beraber Yurtiçi Kargo firmasına 5 gün içerisinde teslim etmemi istemişler.
Durumu Trendyol Online Asistan'dan anlattığımda ürünü iade etmem gerektiği ibaresini dikkate almamamı, satıcı firmanın ürünün bedelini 2-10 gün içerisinde tarafıma iade edeceklerini söylediler. 10 gün geçtikten sonra satıcı firmanın internet sitesi olan https://gumusevgerecleri.com/iletisim sayfadan e-mail adreslerini buldum ve aşağıdaki mail'i firmaya gönderdim, hemen arkasından da Trendyol'a Online Asistan'a tekrar bağlanarak durumu bir de onlara anlattım, satıcı firmanın elinde olmayan ürünü satarak, bilgim dışında siparişi iptal ederek ve para iadesini yapmayarak dolandırıcılık yaptığını belirttim, bu hafta içerisinde de para iadesini yapmadığı takdirde yasal süreç başlatacağımı söyledim.
Bir kaç gün önce Trendyol'daki hesabımdan sipariş durumuna baktığımda satıcı firmanın ürünü tekrardan kargoya vermiş gibi gösterdiğini gördüm ve verdikleri kargo takip numarasının yine yanlış olduğunu gördüm. Özet olarak Trendyol'daki Gümüş Ev Gereçleri olarak geçen, internet sitelerinde Gümüş Halı ve Ev Gereçleri olarak geçen Sicil Numarası: 42435 ve Vergi Numarası: 4240058540 olan firmayı elinde olmayan ürünü satarak, ürünü kargoya vermiş gibi göstererek, siparişi bilgim olmadan iptal edip para iadesi yapmayarak ve iletişime geçtikten sonra ürünü tekrardan kargoya vermiş gibi göstermesinin dolandırıcılığa girdiğini düşündüğümden CİMER'e şikayet ettim, yarın üşenmeyip savcılığa suç duyurusunda da bulunacağım ve bu işin de peşini bırakmayacağım. Bu mağazadan da alışveriş yapacaksanız yapmayın daha iyi, şikayetvar sitesinde bir sürü benim gibi şikayet eden insanlar olmuş.
Öncelikle herkese merhaba bu konuyu nereye açacağımı bilemediğimden dolayı konu dışı bölümüne açtım. Konuya gelirsek olay benim başıma değil en yakın arkadaşımın başına geldi, o bu tür forum işlerini bilmediğinden dolayı ben onun yerine yazıyorum ve olaya onun kadar hakimim.
Arkadaşım 15.09.2017 yılında Vatan Bilgisayar Söğütözü (Ankara) şubesinden Lenovo Ideapad 320-15IKB modelli laptop satın aldı, kendisi bilgisayardan pek anlamaz bundan dolayı arada sırada beni arardı bilgisayar çok yavaş çalışıyor, donuyor, hiç bir şey yapamıyorum diye. Ben de sürekli bilgisayarı güncel tut derim, gereksiz bir şey yükleme derim, hızlandırmak için başlangıç ayarlarını zaten kendim yaptım, beraber norton internet security lisansı almıştık onu kullanıyordu o bile biraz etkili oluyordu ama bilgisayar hiç olması gerektiği gibi çalışmıyordu, ayrıca harddiskten de sürekli ses gelirdi, arkadaşım kullanırken önemsemiyormuş normaldir diye. Arkadaşımın bir de ikizi var (o da en yakın arkadaşımdır ) o da yanlış hatırlamıyorsam 2018 Ocak ayında aynı bilgisayardan aldı ama onunkinde hiç bir sorun yok, olması gerektiği gibi çalışıyor. Sorunlu bilgisayara sahip olan arkadaşım bu şekilde bilgisayarı kullanmaya devam etti hep, 2018 Aralık'ta bilgisayarı düşürdü, çalışmaya aynı şekilde devam ediyor şu anda bile ama ekranın alt kısmında kırık oldu, kendisi tıp okuyor bilgisayar da derslerinde lazım olduğu için dönemi bitene kadar servise götürmek için bekledik, bilgisayarın estetiği bozuldu sonuçta parasını verip yaptıracaktı. Şubat 2019'da ikimiz beraber bilgisayarı aldığı yer olan Söğütözü şubesine götürdük. Olaylar burada başlıyor zaten.
Oradaki görevliye bilgisayarın düştüğünü ve kırık olduğunu, parasını vererek yaptırmak istediğimizi söyledik sonuçta kullanıcı hatası, bilgisayarın yavaş çalıştığına dair bir şey söylemedik hiç. Görevli bilgisayarın faturasını aldı sisteme girdi, faturada bulunan seri numarası arkadaşımın laptop'a ait değilmiş. Neyse hata vardır dedi laptop'ın garanti belgesindeki seri numarasını sisteme girdi ve bize direk "bu bilgisayarın size satılmış olmaması lazım, ayıplı ürün diye bu laptop bize iade edilmiş" dedi. Biz nasıl yani falan diye sorguladık, adam sisteme baktı bir süre ve "harddiskinden ses gelmesi dolayısıyla bu bilgisayar iade edilmiş, sizin elinizde olmaması lazım, zaten faturadaki seri numarasıyla da uyuşmuyor bir terslik var" dedi. Biz de "o zaman madem ayıplı malı satmışsınız iadesini yapın veya yenisini verin" dedik. Eleman da "bilgisayarı düşürmüşsünüz biz bunun iadesini almayız kullanıcı hatası var sonuçta" dedi. Biz de "o zaman harddiskini ücretsiz değiştirin parasıyla da kırılan yerini onarın" dedik, eleman da "seri numaraları uyuşmadığı için servise alamayız, yeni seri numarası talebi alırız Lenovo'dan, numara değişir anca ondan sonra servise alabiliriz" dedi. Arkadaşımın da yeni dönemi başlayacaktı yaz gelince uğraşırız artık şimdi bilgisayar bana lazım dedi vermedi.
Temmuz'un 2. haftası arkadaşımın dönemi bitti, biz tekrar aynı yere gittik. Bu sefer farklı bir eleman vardı, biz kışın geldiğimizde bize böyle böyle dendi diye elemana teker teker anlattık. O da başta öyle şey mi olur ya falan gibisinden konuştu (sanki yalan söylüyücez), sonra ilk başta faturadaki seri numarasını girdi bir şey çıkmadı, garanti belgesindeki numarayı girdi baktı terslik var telefon açtı bir yerlere, sonra bize diğer elemanın dediklerini söylemeye başladı, o sırada yanımızda bekleyen bir müşteri daha vardı o da elemanın anlattıklarını duyunca "ben avukatım böyle bir şey yapmaya hakkınız yok" gibi şeyler dedi, eleman da "siz karışmazsanız lütfen biz aramızda konuşuyoruz bir de durumu size açıklamak zorunda bıraktırmayın beni" gibi şeyler söyledi, yanımızdaki adam da "peki siz bilirsiniz tüketici mahkemesi denen bir şey var seve seve iadesini alırsınız zaten" dedi. Biz yine iade alın diye üstüne gittik ama almayacaklarını, bilgisayarın kullanıcı hatası dolayısıyla hasar gördüğünü söyledi, yine aynı şekilde "harddiskini değiştirin o zaman" dediğimizde servise alamayacaklarını, anca seri numarası değiştiğinde alabileceklerini söyledi. Biz de "tüketici haklarına başvurucaz böyle rezillik olmaz" dediğimizde, "sizin talebinizle seri numarası isteyelim, fatura bi düzelsin ondan sonra başvurun, ben de zaten şu anda size yardımcı olmak için uğraşıyorum, bu şekilde gidip başvurursanız dikkate almazlar" dedi. Biz de "o zaman bilgisayarın daha önceden ayıplı diye iade edildiğine dair belgeyi bize verin gidip o şekilde başvurumuzu yapalım" dedik, "biz size o şekilde bir belge veremeyiz, zaten gidip başvursanız da bizden savunma istediklerinde biz o belgeyi hakem heyetine vermek zorunda kalıcaz" dedi. Biz yine de onarılmaya çalışılsın, o işlerle uğraşmayalım uzun sürüyor diye yeni seri numarası talebinde bulunduk. Eleman arkadaşımın numarasını aldı, bilgisayarın altında bulunan seri numarası fotoğrafını, BIOS'ta bulunan seri numarası fotoğrafını kendisine atmasını istedi, fatura ve garanti belgesindeki numarayı zaten almıştı kendisi. Bu fotoğrafları istemesinin üzerinden neredeyse 1 ay geçti ve hala bize hiç bir geri dönüş olmadı. Arkadaşım laptop'ın garantisinin dolmasına 1 ay kaldı, belki beni seri numarası bahanesiyle oyalıyorlardır, üstüne bir de seri numarası değişirse sistemlerinde bilgisayarın daha önce iade edildiğine dair kanıt giderse diye gidip tüketici hakları hakem heyetine başvuralım dedi, biz de 2 gün önce gidip elimizdeki seri numarası uyuşmazlığının olduğu fotoğraflarla, fatura ve garanti belgesi fotokopileriyle bilgisayarın muadili veya daha üstü ile değişimi talebiyle Çankaya ilçesine başvurduk.
Başvurumuz 4-6 ay içinde sonuçlanır dendi ama ondan önce ben arkadaşıma bu rezilliği internette duyuralım, bazen böyle durumlarda firma adının lekelenmemesi için müşteriyle uzlaşma yoluna gidiyor ve olay çözülüyor dedim, o da tamam duyuralım dedi ve ben de arkadaşımın talebi doğrultusunda bu konuyu açtım zaten. Olayların hepsi yaşanırken ben de orada olduğum için zaten bu kadar detaylı anlatabildim. Konuyu üste çıkartırsanız ve daha çok kişiye ulaşmamıza yardımcı olursanız çok seviniriz, bir de eğer ekşi sözlükte yazarlığı olup ilgilenen olursa benimle irtibata geçebilirse orada da bu yazıyı paylaşmak isteriz, benim de hesabım var ama çaylak olduğumdan başlık açamıyorum. Sonuna kadar okuduysanız çok teşekkürler.
Herkese iyi akşamlar, Windows'un son güncellemesi olan 1809 güncellemesini bilmeyerekten ilk çıktığı günden yapmıştım. Ondan sonra öğrendimki bazı kullanıcıların verileri silinmiş hatta 200 GB'lık verisi kaybolanlar varmış ama ben güncelledikten sonra Windows'un kurulu olduğu SSD'den yaklaşık 20 GB'lık boş alan doldu, yani güncellemeden önce 55 GB boş yer vardı ilk güncellemeden sonra 35 GB'a düştü, bi kaç gün sonrasında gelen güncellemesinden sonra da 30-29 GB aralığına düştü. Tamam verilerim silinmedi güzel bi şey ama bu da ne böyle anlam veremedim, aynı problemi yaşayan var mı? SSD de fazla dolsun istemiyorum, onun içine zaten bi şey de yüklemiyorum. Daha ağustos ayında format atmıştım bilgisayara şimdi yeniden formatta atamam tekrar her şeyi yüklemeye zamanım yok, hiç bir forumda ne Türkçe ne İngilizce böyle bi sorun paylaşan yazı görmedim ondan dolayı açmak istedim. Düşüncelerinizi ve varsa çözüm önerilerinizi paylaşırsanız sevinirim.
İyi günler herkese, iPhone 5 kullanıyorum 5 yıldır, 2. kere bataryasını dışarda bi yerde değiştirdim, geçen yıl bi yerde bugün başka bi yerde.Orijinaline 450 TL gibi fiyat veriyorlar ondan dolayı orijinal değiştiremiyorum ama neyse asıl konu bu değil.Ankara Kızılay'a gittim bakınıyorum öyle etrafa, Necatibey Caddesi üzerinde adını vermeyeceğim ama tabelasında Apple logosu çakması gibi bi logo olan bir servis.Buraya girdim dedim ne kadara değiştiriyosunuz, 100 TL ben pazarlıkla 85'e çektim falan.Adam da böyle genç biri, hacı sakalı dediğimiz sakal tipli biri.Neyse konuştuk ettik verdim telefonu bekliyorum girişte.Telefonu evden çıkmadan önce yedeklemiştim bilgisayara, ne olursa olsun telefonu geri alınca sıfırlıyıcam yedekten geri yüklüyücem diye, ama aklıma neden sonradan geldiyse keşke sıfırlayıp verseydim dedim ve hattı da çıkarmayı unuttum, halbuki geçen yıl değiştirdiğimde hattı çıkarmıştım ama yine vermeden önce sıfırlamamıştım, değiştikten sonra sıfırlamıştım.Orda beklerken baktım etrafa bi kumbara, üstünde "sadaka ve talebeler için yardım kumbarası" yazılı, üstünde böyle cami duvarlarında olan Allah yazısı gibi tuğra olan bi şey yazıyordu.İçime şüphe düştü dedim fetocuya falan mı geldim çünkü bu tip söylemlerle para topladıklarını biliyoruz, ya telefonun içine bi şeyler atarsa, benim telefonu kopyalarlarsa falan diye ama içim içimi yiyor.Bi 20 dakika sonra telefonu teslim aldım, alırken adam isim soyisim numara ve telefonun arkasında yazan imei numarasını aldı (bana telefonu vermeden), dedim imei numarası ne için diye o da 3 ay garantili bi şey olursa getirirsin ordan bakmak için dedi.Dilim dolandı zaten içimde fırtınalar kopuyor başıma bi şeyler gelecek diye, üsteleyemedimde ondan dolayı imei'ye ne gerek var falan diyemedim, aldım telefonu çıktım çıkar çıkmazda telefonu kapattım.
Şimdi geldim eve, hattı çıkardım telefonu sıfırlıyıcam ama hani şüphe işte telefonu açamıyorum, ya bi şeyler attılarsa, ya bu fetocuların kullandığı program kullanan bi telefonu benim telefonun imei'sine kopyalarlarsa falan, hadi onları da geçtim yurtdışından alınan telefonu pasaporta işletmemek için eski telefonların imei'leriyle değiştirdiklerini biliyoruz ya öyle bi şey olurda 5 yıldır kullandığım telefon kaçak veya çalıntı durumuna düşer falan diye, belki de ben kendi kendime böyle sıkıntı ediyorum ama bu ülkede artık kime böyle konularda güvenilir ki?
Ne yapsam polise falan gidip telefona bi işlem yapılmış mı falan diye kontrol ettirsem falan veya Apple'la görüşüp imei numarasını kendi üzerime garantiletsem ne biliyim aklıma başka bi şey gelmiyor siz ne dersiniz?
İyi günler herkese, dün arkadaşımın laptopının termal macununu değiştirmek ve fanını temizlemek için söktüm, o pek anlamıyor benimde elim yatkındır kendi bilgisayarımı hep ben temizlerim bilgim var yani bu konularda, neyse sorunsuz bi şekilde arka kapağı söktüm, fanı çıkardım, içini temizledim, işlemci ve ekran kartının geldiği bakır levhaları güzelce kulak çubuğu ve kolonya ile temizledim (kendiminkini de aynı şekilde yaparım), daha sonra anakart üstündeki işlemci ve ekran kartını da aynı şekilde temizledim, anakarta değirmemeye dikkat ederek, daha sonra termal macunu güzelce yaydım ikisinede, fanı geri monte ettim, çıkardığım bataryayı ve kablolarını güzelce geri taktım, baktım RAM'lerin olduğu kısım çok tozluymuş, RAM'leri de söktüm hem uçlarını üfleyerek hem de slotlarını üfleyerek tozlarını az da olsa temizledim, daha sonra tekrar açtık normal şekilde çalışıyordu hiç bi sıkıntı yoktu (oyuna girip denemiştik hiç).
2 saat kadar önce oyun oynayalım karşılıklı dedik, oyuna girdikten yaklaşık 10 dakika sonra oyundan koptu arkadaşım, mavi ekran vermiş bilgisayar ve fotoğrafını attı bana o da aşağıdaki gibi:
Bunu denedikten sonra tekrar oyuna girdik, bu sefer özellikle dakika tutmasını istedim, yine 10-11 dakika sonra mavi ekran vermiş ama farklı bi hata koduyla o da aşağıda:
Buna da öncelikli sebep olarak RAM demişler, acaba RAM'i takarken veya üflerken bi şeyler mi oldu diye merak ettim, bugün gün içinde tekrar arkadaşımla buluşup içini açıp bakıcam bilgisayarın ama aklıma takıldı bi şeyi yanlış mı yaptım acaba diye. Eğer kulak çubuğunu anakartla işlemci veya ekran kartı arasına değirmiş olsam böyle bi sıkıntı olur muydu ama öyle olsa neden iki seferde de 10 dakika sonra bilgisayar hata veriyor olsun diye aklıma takıldı, inşallah benden kaynaklı donanımsal bi sıkıntı olmamıştır. Sizce ne yapılmalı direk bilgisayarcıya götürüp kontrol ettirelim mi yoksa bu yazılımsalsa sizin bildiğiniz bi çare var mı bu hatalara? Yardımcı olursanız çok sevinirim, özellikle bilgisayar benim olmadığı için şu an daha çok stres altındayım.
İyi akşamlar herkese, bugün Trust GXT 321 model tek taraflı kulaklık ve mikrofon aldım, kulaklıkla oyun oynamayı sevmediğimden, laptop'ın mikrofonunun kötü olmasından ve PS4 ile de uyumlu olmasından bunu tercih ettim. Şimdi deniyorum bilgisayarda ama bilgisayar kulaklıktaki mikrofonu görmüyor, araştırdım baya ama bi sonuç alamadım.Bunların başka özel bi ayarı falan mı var acaba, kendi sitesinde program falan var mı diye de baktım ama yoktu bi şey.
Benim amacım arkadaşlarla sohbet ederken (skype'ta olsun, oyun da olsun) konuşma sesini kulaklıktan almak, oyun oynarken de oyun sesini bilgisayar hoparlöründen almaktı ama beceremedim bi türlü, şimdilik jakı bilgisayara taktığımda bilgisayar sesi de kulaklıktan geliyor ama sorun değil şimdilik, hallederim onu sonradan.Bu arada kulaklıkta tek jak var ve kutusundan masaüstü bilgisayar için kulaklık-mikrofon çevirici çıkıyor, yani genel olanın tam tersi şekilde, bu yüzden de PS4 ve XBOX ONE joysticklerinde sorun çıkartmıyor.
Tekrar söyleyim ben kulaklıkla oyun oynamayı sevmiyorum bu zamana kadar da nerdeyse hiç oynamadım, oyun ve konuşma seslerinin karışmasını istemedim o kadar ve daha kaliteli mikrofon kullanmak istedim çünkü benim karşıya sesim nerdeyse hiç gitmiyordu , zaten CS gibi ses gerektiren oyunlar oynamam.Bundan dolayı kulaklık seçimini yargılamadan yardımcı olablirseniz sevinirim.
Saatlerdir tepemizde askeri bi helikopter uçuyor bi anlam getiremedim, hiç bir yerde de bi haber göremedim bununla ilgili bilgisi olan var mı?Ben Dikmen'de oturuyorum nerdeyse 5 dakikada bir üstümüzden Kızılay tarafına doğru dönüş yapıyor.
Merhaba herkese, bi arkadaşım için sistem topluyucaz yakın zaman içinde, arkadaşım bana danıştı bütçem bu bana iyi bi sistem topla diye, bende aşağıya yazdım sistemi sizlerden de yorum bekliyorum eksisi-yanlışı, şunun yerine şu daha iyi olur diyebiliceğiniz bi şey, şimdiden teşekkür ederim.Daha önce de babama ofis bilgisayarı topladım ama o bu kadar kapsamlı değildi yani ilk defa sistem topluyorum gibi bi şey olucak.Parçaları da belirtilen linklerden almayı düşünüyoruz bu arada.Bütçeyi de arkadaşım 5000 TL dedi, buna monitör, hoparlör, klavye, mouse gibi aksesuarlarda dahil ama monitör hariç ben her şeyi arkadaşa bıraktım istediğini alsın diye.
Benim topladığım bu şekilde, arkadaşım AMD olsun istemedi ondan dolayı i5 iyi olur dedim, ekran kartını da uygun bir 1070 bulmazsak bundan alıcaz gibi, ekstra işlemci soğutucusunu da arkadaşım özellikle istedi hoş dursun ısınmasın bide onunla uğraşmayım diye onu da ondan dolayı ekstradan ekledim.Bu şekilde 4700 TL civarı tutuyor.Yorumlarınızı bekliyorum.
Ülkenin durumu son 2-3 yıldır ortada, özellikle de bu son 1 yıl içerisinde olanları herkes biliyor ama olan olayları anlamak istediği şekilde anlıyor, objektif olarak bakmıyorlar. Artık böyle bir konunun açılması lazımdı ve bekle bekle artık neredeyse son noktaya geldik. Öncelikle şunu söyleyim, ben ne ekonomiden anlarım ne politikadan ne de siyasetten anlarım, sadece 20 yaşında sıradan bir uzay mühendisliği öğrencisiyim ve yazdıklarımın hepsini mantığımla yazıyorum bi şeyler bildiğimden yazmıyorum ve lütfen sizden tek ricam bu yazdıklarımı anlamaya çalışarak, bağlı olduğu kesimlere göre değil de tamamen kendi mantığına yatarak kafasında tartsın tek istediğim bu sizden.
Son 1 yıl içinde ülke neredeyse çökecek duruma geldi bunu kabullenin artık, her gün şehit haberleri, patlamalar, dolar/euro’nun yükselişi vs. hadi bi kesim bu dolar/euro’nun yükselişini kendi çapında iyiye yorabilir ama bi insan ülkede haftada bir olan patlamalardan, her gün şehit haberlerinden nasıl iyi bir durum çıkarabilir anlamıyorum. Bundan 15 yıl önce de bu ülkede terör vardı ama bu son bi kaç yılda arttığı kadar var mıydı? Terör asla bitmez bu bir gerçek ama bunu düşürmek veya düşürtmek bizim elimizde olan bir şey, ha nasıl düşürttürürüz o da şu ana kadar doğrusunu bildiğiniz şeyleri artık sorgulamanın vaktinin geldiğini anlamaya başlayarak. Bakın ben bunu özellikle şu an ülke genelinde olan bir kesim için söylemiyorum, herkese söylüyorum, ben de kendimi sorgularım her zaman ve doğrusu bulmaya çalışırım, bazen kendimi ve ülkemde olanları sorgulamaktan saatler boyunca uyuyamıyorum bile, bu sorgulamayıp birilerini dinleyen kesim hazıra kaçıyor nasıl olsa birileri meydanlara çıkıp iki laf ediyor o doğrusudur diyor çekiliyor ama Allah bize mantık vermiş değil mi, bu mantığı siz bi kişinin peşinden koşarak niye harcıyorsunuz, ha adam yıllardır çalışır gerçekten güzel işler yapar onun peşinden gidersin Mustafa Kemal Atatürk gibi bir insanın mesela.
O zamanların yöneticilerinin yaptığı hataları gördü, bu hataları gidermek için elinden geleni yaptı, sürgün edildi, tutuklanmasına dair emir verildi ama kaçtı mı hayır, Anadolu’ya gitmeden önce İstanbul’dayken düşman ülkelerin savaş gemilerini görünce durdu ve düşündü Çanakkale’de binlerce insanımız bu manzara için mi öldü diye ve durup “Geldikleri gibi giderler” dedi ve bu ülkeyi ve insanlarını gerçekten kurtardı ama şu anda bu yaşadıklarımız için mi kurtardı sizce? Bir tane insana sınırsız güç vermek için mi kurtardı? Atatürk zamanında şu andaki birilerinin istediği gibi bir güç isteyemez miydi hem de herkesin gözü önünde ülkeyi kurtardıktan sonra, evet isteyebilirdi ama o muhteşem bir insan olduğu için, bir adamlı yönetimin zaten ülkeyi bu hale getirdiğini bildiği için böyle bir şeyi hiç istememiştir diye düşünüyorum. Çok güzel bir yabancı söz vardır “You either die a hero or you live long enough to see yourself become the villian” yani çevirisi “bir kahraman gibi ölebilirsin veya uzun yaşayarak kendini kötü adam olmuş olarak görürsün (kötü adam dediğim bu çizgi romanlardaki kötü adamlar Joker gibi mesela, villain kelimesi tam çevrilemiyor)”, bizim burdaki uzun yaşamamız malum bu bitmek bilmeyen iktidarlık sevgisidir. Bakın, bunlar siz inansanız da inanmasanız da, isteseniz de istemeseniz de vadesini çoktan doldurdu ve çoktan “villain” pozisyonuna geçtiler bile, siz onları kahraman olarak hafızalarınızda bıraktırabilirdiniz ama bıraktırmadınız ve hep daha çok güç verdirdiniz. Özellikle birisinin peşinden koşanları eleştirmiyorum ben kendimi ve herkesi eleştiriyorum. Bu zamana kadar kimileri sizlere iktidara gelenlerin bu ülke için kötü bir seçim olduğunu söyledi, bu kimileri siyasetçi olur, akrabanız olur, arkadaşınız vs. olur ama siz o kişileri dinlemediniz ve inadına peşinden koştunuz, ısırırım yalarım bile dediniz. Bizim hatamız siz bunları yaparken %99 tatmin edici bir açıklama yapamamamış olmamız %100 olamaz zaten ama sizin suçunuz da neyi doğru biliyorsanız onu kabullenip öyle olduğunu düşünmektir veya hiç düşünmemektir.
Daha 20 yaşında, hayatında sadece 1 kere oy kullanabilmiş biri bunları nasıl söyler, 15 yaşlarında daha bir ergenken neyin doğru neyin yanlış olduğunu çok mu iyi biliyordu da ben onu o zaman dinleseydim diyebilirsiniz haklısınız da ama birebir benimle aynı düşünce de olmasa bile benimle aynı fikirleri savunan binlerce yetişkin siyasetçi, siyasetçi olmasa bile siyasetten anlayan bilgili kişiler söylemeye çalıştı ama onları da susturmaya çalıştınız, birilerinin mitinglerinde yuhaladınız. Siz bu insanların o mitinglerinde, muhtarlar toplantılarında, açılış konuşmalarındaki, orda burdaki konuşmaları dinlemiyorsunuz ister kabul edin ister etmeyin, bilgili olarak gördüğünüz biri çıkıp birine iki laf ediyor sonra benim milletim bu insanlara gereken cevabı verir diyerek sizi üste çıkardığını sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Örnek veriyorum, Kılıçdaroğlu haklı, doğru bir düşünce söylüyor, onların cevabı mitinginde halka yine halkın seçtiği bir siyasetçiyi yuhalatıyor. Ben bunu sadece örnek olarak verdim yoksa birilerini desteklediğimden söylemiyorum, sadece Allah’ın bana verdiği bir şeyim olan mantığımı kullanarak şu anda onu savunuyorum, yoksa CHP’ymiş MHP’ymiş hiçbir partiyi hiç kimseyi desteklemiyorum, CHP örneğini sadece iktidara karşı çıktıkları için verdim hepsi bu. Kılıçdaroğlu haklı olarak ne söyledi diye örnek vercek olursam da, yıllar boyunca fetoya karşı çıktı ama dinlemediler, biz doğrusunu sizden öğrencek değiliz doğrusunu milletim söyler dediler. Bakın adamlar söylenen bi sözü/kanıyı çürütecek bi şey söylemiyor sizleri araya sıkıştırarak kendi bildikleri şekilde cevaplar veriyorlar. Konuşma dediğin, biri bir şey söyler doğru ya da yanlış sonra da bi başkası çıkar hayır bu böyle değil çünkü der açıklar ama böyle yapıyorlar mı hayır ve bunu sizde ya iyi biliyorsunuz ya da sizi yücelttiğini sanıp ne dediğini bile dinlemiyorsunuz.
Mesela benim eniştem de bu kafada bir insan ve der “ya bu adam çıkıp ona buna laf atıyor ya çok seviyorum bu adamı” diye. Başında da dedim ben siyasetten anlamam, şu anda bunları mantığımı kullanarak yazıyorum diye ve bana mantığım birilerine atılan lafla siyaset olmayacağıdır. Siz bu adamların konuşmalarını dinlemiyorsunuz ne kadar kabullenmeseniz de, halkı coşturuyor mu coşturuyor, dinden anlıyor mu anlıyor tamam bu adam siyasetçi olur diye bakıyorsunuz ama artık anlayın öyle bir şey yok. Diğer siyasetçiler mitinglerinde Allah’la alakalı bir şey söylemiyor, elinde Kuran’la miting yapmıyor diye bakıyorsunuz ve bu yaptığınız yanlışların en büyüğü. Atatürk zamanında bu ülkeyi kaosa sürükleyen etkenin zaten dinle devlet işlerini birbirinden ayıramamak olduğunu bildiğinden “LAİKLİK” demiş. O zaman meclisin çıkardığı ilk anayasadaki maddelerden biri “devletin dini İslamdır”dı ve sonradan bunun yanlış bir karar olduğunu gördüler ve çıkarttılar çünkü devletin dini olamaz, olsa halkçılık diye bir şey olamaz. Ha nedir bu halkçılık, herkesin yasalar önünde eşit olmasıdır. Bu ülkede Hristiyanlar’da yaşıyor ve siz bunu biliyorsunuz. Örneğin şöyle bir durum oldu diyelim; işid’li gibi biri bir Müslümanla (içi bozuk yani) çok düzgün bir Hristiyan aynı kefeye koyulmayacaktı, kanı bozuk biri sırf Müslüman diye Hristiyan’dan üstün tutulacaktı. Şimdi dersiniz bana da bu kesin ateist falandır dediği şeylere bak falan diye ama değilim ben de Müslüman’ım ama Müslüman’ım diye kendimi kimseden üstün görmüyorum. Müslümansanız da Hristiyansanız da ateistseniz de osanızda busanızda bunları üste çıkmak için kullanmayın. Bakın Atatürk bir sözünde “Bunca yüzyıllarda olduğu gibi, bugün de, milletlerin bilgisizliğinden ve bağnazlığından yararlanarak bin bir türlü siyasî ve kişisel amaç ve çıkar sağlamak için, dini âlet ve araç olarak kullanmak girişiminde bulunanların, içeride ve dışarıda varlığı, bizi bu konuda söz söylemekten, ne yazık ki, henüz uzak bulundurmuyor. İnsanlıkta, din hakkındaki bilgi ve anlayış, her türlü hurafelerden sıyrılarak gerçek bilim ve tekniğin ışıklarıyla arınmış ve mükemmel oluncaya kadar, din oyunu aktörlerine, her yerde tesadüf olunacaktır.” demiş ve devlet işlerine dinin sokulmaması gerektiğini çok güzel bir şekilde anlatmış çünkü insanların en zayıf noktalarından biridir din ve bu konuda sizin duygularınızı sömürmeyi çok iyi başarıyorlar gerçekten.
Bakın size bir gün dolmuştayken iki tane amca arasında geçen konuşmayı anlatıyım biri diyor ki “ya siz bu adama nasıl oy veriyorsunuz adam paralarımızı çalıyor doğru düzgün bi açıklama yapmadan işin içinden sıyrılıyor nasıl inanabiliyorsunuz bunlara?”, diğeri de diyor ki “yahu ben bunların çaldığını bilmiyor muyum, biliyorum ama bu adam dini savunuyor, elinde Kuran’la kürsüye çıkıyor” dedi, bakın çaldığını biliyorum diyor ve bu adam dini savunuyor diyor, bu sizin mantığınıza yatıyor mu dürüst olun ve söyleyin, ben buraya bu konuyu gerçekleri sadece ben biliyorum diye açmadım, sizde düşüncelerinizi benim size anlattığım gibi yazın insan gibi tartışalım bu konuyu, aşağıda “şikayet edildin hayırlı olsun” gibi tehditlerle gelmeyin bana, tarafsız bir şekilde konuşalım lütfen. Din konusunda kendinizi sömürtmeyin lütfen, herkes dinini inancını kendine yaşar başkasının hayrına değil, ben de Müslümanım ve dua ederim, Cuma namazı kılarım orucumu tutarım, hatta yıllar önce Kuran bile okuyabiliyordum ama 5 vakit namaz kılmıyorum diye Müslüman olmuyucak mıyım, ben yaptıklarımın ve yapmadıklarımın hesabını Allah’a veririm bu dünyadan hiç kimseye vermem, Peygamberimiz bile demiş “dinde zorlama yoktur” diye, siz de kendi Müslümanlığınızı kendinize yaşıyorsunuz iktidardakiler de bunu anlayın.
Hele dini kullanarak en fazla sömüren o fetoşa nasıl inandı bu millet onu hiç anlamıyorum, kendini din adamı sanan biri yıllarca insanları parmaklarında oynattı, burda da eminim hem Erdoğan’ı hem de fetoşu bir zamanlar liderleri olarak görüp 17 aralık döneminden sonra seçim yapıp Erdoğan’a yönelenler olmuştur. Yahu bir din adamı sana namaz kıldırır, gider sana Kuran okumayı öğretir, ahlak hakkında dersler verir de bunlar nasıl bir beyin yıkama yöntemi kullandı da bu milletin içinde böyle saçma sapan düşünceler oluştu? Bi kaç yıl önce bayram dolaşması sırasında bi eve gitmiştik, odaya geç yaşıtların var demişlerdi gitmiştim ve içerde geçen konu Çanakkale Savaşı ne sayesinde kazanıldı, bi kız odaya girdiğimde “ya bırak ne Atatürk’ü Çanakkale Seyit onbaşının gece rüyasına Peygamberimizin girmesiyle kazanıldı” dedi ben de direk sen maltepeye mi gidiyosun dedim evet dedi ve odadan çıktım, ben orda hatalıydım çünkü ona gereken açıklamayı yapmadım. Bu nasıl bir beyin yıkama yöntemidir cidden benim aklım almıyor, bu adamlar bu milleti ilk başta din olarak yıllarca sömürdü sonra sizin paralarınızı alarak da sömürdü ama hala toz konduramayanlar, onun için canını verecek insanlar var hala. Benim kuzenim bu yıl üniversiteden mezun olmuştu, matematik öğretmenliği okudu başarılı sıradan bir öğrenci, ama bu yıl atanamadı neden çünkü eniştemler (bu başka bir eniştem) bu bir zamanların ayrılmaz ikilisinin (Erdoğan ve fettoş) sevdalısıydı ama daha çok Erdoğan’ındı hep ve 17 aralıktan sonra feto adını ağzına almadı ve onların peşinden giderek, dediklerini tavsiyelerini uygulayarak kuzenimi hep maltepeye ona buna gönderdi, bu yıl mezun oldu ve sırf maltepeye gittiğinden dolayı atanamadı ve sonrasında ne kadar pişman oldular ama bu maltepeleri falan göklere çıkartan birini dinlediği için oldu bu ama maltepeleri göklere çıkartan 15 temmuz’dan sonra biz kandırıldık diyor yine işin içinden sıyrılıyor ama göklere çıkarttığı kendi halkından biri “bizde kandırıldık” diyince “ona af yok cezasını çekicek” öyle mi? Ben bu “pişmanlığı” eniştemden örnek olarak veriyorum sıradan bir vatandaş olduğu için, 15 temmuzda halkın üstüne bizim vergilerimizle alınan helikopterden ateş eden, uçaklardan füze atanlar, silahlarla ateş eden şerefsizlerden bahsetmiyorum, onlar zaten pişman da değil bence. Şu anda burda benim yaşlarımda olanlar vardır ne emeklerle, çalışmalarla bir yerlere gelebilmek için stresten ne yapacağını bilemeyenler.
Bu Maltepe ve türevlerine gidenler bizim hep birkaç adım ötemizdeydi neden çünkü çıkacak soruları biliyorlardı. Yıllarca onlara tolerans gösterdiler, hep hakedene değil yancılarına verdiler her şeyi, sonra ne oldu her şey ellerinde patladı. Bir tanıdığımız yıllardır polis, Diyarbakır’da terörle mücadelede polislik yapmış bir insan, hiç kimsenin peşinden gitmemiş bu güne kadar, yıllar önce polisler için heralde bank asya’da hesap açıp para yatıranlara avantaj mı ne oluyormuş onun da okuyan 3 çocuğu var ve gidip daha hesaplı olsun diye bank asya’ya para yatırıyor, sonra 17 aralıktan sonra ne olur ne olmaz diye hesabını kapattırıp parasını geri alıyor sonra bu olaylardan sonra da sırf bank asyada parası olduğu için rozetini ve silahını teslim alıp polislikten atılıyor ama asıl fetoşcuları hala temizleyemiyorlar ve bu fetoşculardan biri herkesin gözü önünde bir büyükelçi öldürüyor.Bu şerefsizleri bu mevkilere bunlar getirdi bakın başkası değil, hani hep “bunu ışid yaptı, bunu Kılıçdaroğlu yaptı, bunu pkk yaptı, bunu o dedi, benim milletim böyle oyunlara gelmez” deyip işin içinden sıyrıldıklarını sanıyorlar ama yanılıyorlar ve sizin de bu yanılgıyı görmeniz lazım artık. Bu kişilerin peşinden gidenlerde artık bazı şeyleri yavaş yavaş kavramaya başladı ama sırf işine geldiği için anlamamazlıktan geliyorlar, hükümete yakın diye zengin olan kesim çok, onlar da farkında bazı şeylerin ama bindikleri dalı kesemiyorlar, bazı kesimler sorgulamaya başladı ama hala kararsız olup yarın oylama yapılsa yine bildiğinden şaşmayacak kesim var, bazıları da körü körüne bağlı ve ben asıl bu tarafı anlamıyorum. Bu kısım genelde 60-70 yaşlarında kahvelerde oturan, yapılan hiçbir yolun, havalimanının hiçbir faydası olmayacak insanlar ama sorsanız bu adamlar size ne iyilik yaptı diye “yol yaptılar” veya “havalimanı yaptılar” derler, başka birileri iktidara gelse bu yolu, havalimanını yapamaz mı çok mu zor olan bi şey bu? İktidara gelenin yaptığı yol mu önemli? Yollarda ortada yani yaparlar iki yağmur bir kar yağar yol diye bir şey kalmaz, yağmur yağdığında denizi olmayan Ankara’da dalgıçlara iş düşüyorsa gerçekten bir sorun vardır bunda da. Bakın bu adamlar cidden hiçbir şey yapamıyorlar, ülkeyi yönettikleri bu süre içinde batağa sürüklediler; dış ilişkiler kötü, içerde zaten ilişki diye bi şey yok, ekonomi yerle bir, her gün şehit haberleri, haftada bir patlama vs., bunlar iktidarda olanların yanlış politikaları yüzünden oluyor, “Kılıçdaroğlu’nda liderlik vasfı yok, ondan başbakan olmaz” diyorsunuz, bi icraat yapamaz diyorsunuz, yıllardır fırsat mı verdirdiniz de yaptıkları icraatleri görüp konuşuyorsunuz, bu Kılıçdaroğlu da olmaz herhangi biri de olabilir yani bi kişi üzerine yoğunlaşmıyorum.
Bakın tekrar söylüyorum ben kimseyi desteklemiyorum, sağcılık-solculuk kavramlarını bile bilmem, özellikle Kılıçdaroğlu örneklerini hep iktidara karşı olduğu için ve iktidardakilerden sonra en fazla oyu aldığı için söylüyorum, yapılan mantıksızca yorumlardan hareketle bunları yazıyorum, bir şeyler bildiğimden değil, ha eğer şu anda Mustafa Kemal Atatürk olsaydı tabiki de onu destekler ve onun peşinden giderdim ama şu anda kendisi olmasa bile bıraktığı düşüncenin arkasından gidiyorum çünkü mantıklı geliyor ve eğer Atatürk olsaydı bile aynı zamanda da kendi içimde doğru yapıyor mu yanlış yapıyor mu diye de sorgulardım, “o nasıl olsa Atatürk o en doğrusunu biliyordur demezdim”. Zamanında Atatürk kendisine hakaret edenleri “neden hakaret etmiş, küfür etmiş demek ki bir nedeni vardır oturup o adamı dinlemek istiyorum belki yanlış yaptığım bir şeyler vardır” demiş, şimdi siz neden birisine toz konduramıyorsunuz, hakaret mi etmiş hemen bi ifadesini alalım, şikayet edelim, dövelim diye uğraşıyorsunuz, ben bunları ciddi anlamda soruyorum sizin düşünceleriniz ne merak ediyorum burası adı üstünde bir forum, siz de düşüncelerinizi yazın burda hep beraber tartışalım ve doğru yolu bulalım.
Terör üstünden de konuyu ele alırsak eğer o konuda da hiçbir şey yapamadıklarını görürsünüz. Yıllarca şehit verdik bi şey yapmadan oturdular, seçim dönemi yaklaştığında bi şeyler oldu terör azaldı, bi süre hiç sesi çıkmadı ama sonradan gördük ki fırtına öncesi sessizlikmiş bu ve bi anda arttı da arttı bunun açıklaması ne peki? Daha önceden de dedim terör asla bitmez ama düşürülebilir, düşürülebilir derken de “terörle yaşamaya alışmalıyız” gibi bir şey değil, izlediğin politika ve attığın adımlarla düşürülebilir, konuşursun, düzgün laftan anlamayıp daha da üstüne mi geliyorlar, önceden 1 gidiyorsan şimdi 10.000 gidiceksin, 3 füze mi atıyosun, 30.000 tane atıcaksın, ha fedakarlık olmadan zaferde olmaz ama neden bu fedakarlığı hep Anadolu’nun masum insanları yapıyor, onların evlatları ölüyor, neden daha bugüne kadar bi tane bile milletvekili yakınının şehit olduğunu duymadık, onlar öldü onlar da ölsün demiyorum tabiki de ama neden hep böyle mazlum insanlar? Sonrasında da söyleyebildikleri tek şey “vatan sağolsun” ama maalesef sağolamıyor.
Yıllar içinde bir sürü anne/baba evlatsız kaldı, bir sürü çocuk babasız kaldı, bir sürü kadın eşsiz kaldı, bunların hesabı doğru düzgün sorulabiliyor mu, sorulsa bile giden geri gelebilcek mi? Bi aralar kafa tuttuğunuz Rusya’nın bu kadar askeri dağlardan inen şerefsizler yüzünden şehit olsaydı veya Moskova gibi şehirlerinde bombalar patlasaydı bakın bakıyım Rusya ortada dağ falan bırakır mıydı? Bir Filistinli bir İsrailliyi öldürünce neler yapıyor siz de görüyorsunuz, ABD 11 eylül’den sonra Irak’ta neler yaptı biliyorsunuz, bunları bile bile her gün her gün şehit haberleri duymaktan bıkmadınız mı? Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde son 1 yıl içinde 3 tane ciddi terör eylemleri oldu, birisi eylem yapanlara oldu, birisi işinden çıkmış evine gidenlerin minübüsüne oldu ve diğeri Ankara’nın merkezi Kızılay’da oldu. Buralarda ölenlerin suçu neydi, yanlış zamanda yanlış yerde bulunmak mı? Kızılay’da patlayan bomba da okulumdan bir arkadaşım öldü, onun suçu neydi? O gün Ankara’da Gençlerbirliği-Galatasaray maçı vardı, yılda bir kere, yaşadığım şehre gelen takımımı desteklemek için o maça gitmek istiyordum ama sonra bi anda vazgeçtim ve eğer vazgeçmesem o maçın korumalığını yapan polis ve oğlunu görmeye giden Umut Bulut’un babası gibi belki ben de ölmüş olcaktım, o zaman benim suçum ne olcaktı birilerine karşı çıkmak mı veya ölenlerin suçu neydi, iktidardakileri desteklememek mi? Terörle yaşamaya alışmak gibi bi lüksümüz yok bunu anlayın, ha illaki birilerinin ölmesiyle terör bitme noktasına gelicekse ben kendimi feda etmeye hazırım ama ben öldükten sonra da hala daha da şehit haberleri geliyorsa bilin ki boşu boşuna ölmüş olurum.
Şu anda da askerlerimiz maalesef boşu boşuna ölüyor ama inanmak istemiyorsunuz. Şehit cenazesine gidip ailelere yanınızdayız demekle maalesef bir şeyler çözülemiyor hele ki özellikle o şehit cenazesindeki şehit olan askerin bir çocuğu gelenlere ters bakarsa bir sonraki mitingde o çocuğu yuhalatmakla bir şeyler çözülmüyor ve yine maalesef ki böyle bir şey oldu ama siz bunları görmüyor musunuz? Maç çıkışında patlama oluyor “keşke Beşiktaş içerdeyken patlasaydı”, yılbaşında gece kulübünde insanların üstüne ateş açılıyor ”içki içiyorlardı zaten” gibi insanlık dışı yorumlar yapanlar var, ben de o zaman bu yorumları yapanların bi terör eyleminde ölmesini istesem doğru olur mu sizce? Ülkemde sayısını tam bilmediğim ama sanırım milyonları bulan Suriyeliler var, ben de onları sevmiyorum onların ölmesini istemem doğru olur mu? Ha ölsünler ama bizim 1920’lerde yaptığımız gibi ülkelerini savunurken ölsünler, burda sokak köşelerinde elinde bi kaç çocukla nasıl yaşayabilirsin? ”Vicdansız mısın sen adamların üstüne uçaklardan füzeler yağarken nasıl orda kalmalarını beklersin, 1920’nin şartıyla şimdinin şartı aynı mı?” diye diyebilirsiniz ama ben olsam burda soğukta dışarda aç yaşayacağıma en azından ülkemi kurtarmaya çalışırken ölmek isterdim. Kadınlar, çocuklar, hastalar, yaşlılar gelsin ama ülkenin her yerine yayılmalarına izin vermemek gerekirdi, onlar bizim içimizde yaşamaya başladıklarından beri suç oranları daha da arttı siz de biliyorsunuz; hırsızlıktı, gasptı, adam yaralamaydı, darptı vs. Bizim kültürümüz onlarla aynı değil, bizim bir insanımız özellikle kadınlar sokağa çıkarken Suriyelilerle karşılaşınca huzursuz oluyor çünkü dik dik bakıyorlar insana, ben bunun giyim/kuşamdan ötürü olduğunu düşünüyorum çünkü onlar dışarda kadınların böyle dar pantolon, şort, etek gibi şeyler giymesine alışık değiller ve bu giyim tarzı onların inanışlarına ters gelip böyle insanları taciz ve darp ediyorlar ediyorlar, tehdit ediyorlar.
Bazılarının durumları iyi, kendi ellerinde son model telefonlar, 6-7 tane çocukları olur onlarda da telefonlar, scooterlar falan dolaşmaya çıkıyorlar, kendi ülkelerinde hiçbir şey yaşamamış gibi rahat rahat fotoğraf çekinirler, sokaklarda yollarda dilenen kendi vatandaşlarının yanından hiçbir şey yapmadan geçip giderler, burda keyif sürerek yaşarlar, biz kendi ülkemizde mülteci gibi yaşayıp keyfini süremiyoruz, üstüne bi de bizim askerlerimiz bu vefasızların ülkesini temizlemeye çalışırken ölüyorlar. Bizim uçaklarımız yok mu, var e peki neden askerleri gönderiyorsun, uçaklarla bi şey yapamıyor musun? Uçak az alana mı etki ediyor, daha fazla uçak gönderip daha güçlü füze kullanırsın, bu Suriyelilere tercih sunarsın ya ülkenin daha fazla içine gitmeyip burda sınırda kalıcaksın ya da seni eğiticez eline tüfeğini vericez yukardan bizim uçaklar aşağıdan siz ilerleyeceksiniz diyiceksin ve bir şeyler yapmaya çalışmış olursun o da sırf bizim sınır yerleşkelerinin güvenliği için olmalı, başka birinin ülkesini bizim kurtarmamız gerekmiyor bu konu bu kadar açık. Biz bu ülkenin vatandaşları olarak başka ülkenin insanlarının neden olduğu sebeplerden dolayı rahatsız bir şekilde yaşamak zorunda değiliz. Şehirlerimize girerken içeriye ne aldığımızı bilmediğimiz için son zamanlarda terör arttı çünkü teröristi girdi, suç oranı arttı çünkü hırsızı osu busu girdi, bunlar iş buldu bizim ülkemizin insanları iş bulamadı çünkü bunlar okuma/yazma bilmese bile okumuş biri gibi gösterilip içeri alındı ve avantajlar sağlandı.
Hadi bunlara biraz mantığım yatıyor bazı yorumlar yapabiliyorum ama ekonomiden hiç anlamıyorum ama dolar/euro’nun uçması da iyi bi şekilde yorumlanamaz ama bazıları yorumlayabiliyor yok milletin cebindeki dolarlar değerlensin diye bilerek arttırıyorlar falan filan, bakın mantıklı düşünün, biz bazı şeyleri alırken dışarıya bağlı mıyız bağlıyız işte araba olsun, teknolojik ürünler olsun vs. bundan 1 yıl önce Türkiye’ye gelişi 40.000 euro olan Mercedes bi arabayı biz neredeyse 300-350 bin liraya alıyorduk vergileriyle beraber, şimdi sonradan eklenen ekstradan vergiyi saymıyorum o araba en az 400.000 lira oldu.Bakın Avrupa’da özellikle Almanya’da asgari ücret gibi bi ücretle çalışan adamın bile altında bizim ülkemizde 200.000 lira olan Mercedes olabiliyor, Almanya’da yaşayan bir tanıdığımız sadece emekli maaşıyla Mercedes E250 almıştı ki o araba burda en az 200.000 liraya satılmıştır.
Benim param çok doların yükselmesini umursamıyorum diyenler bile en az 1 kere artan fiyatlar yüzünden isyan etmiştir çünkü her yıl arabasının bi üst modelini alanlar var ve bunlar dolar/euro’yu umursamasa bile yeni alacağı arabanın artan fiyatından farkında olmasa bile isyan eder ve bu isyanın asıl sebebi de ekonominin alt üst olmasıdır ve dolayısıyla iktidara yapılan bir isyandır başka bir şey değil. Yeni bilgisayar alacak olan biri geçen yıl atıyorum 3.000 liraya alacağı bilgisayarı şimdi 5.000 civarından alıcak, bu insanda mı hiç isyan etmedi, isyan etsenizde etmeseniz de “ya bu ekonomi de bitti, kriz geliyor” demiştir. Dolar bozdurun dolar bozdurun, ne oldu? Çağrı yapılırken dolar 3.50 civarıydı şimdi 3.90’a geldi bi işe yaradı mı? Kocaman bir Hayır. Haberlerde görmüştüm bi kere spiker bi adama mikrofonu tutuyor “siz ne kadar bozdurdunuz?” diyor adam 100.000 dolar diyor üstüne de “Erdoğan emir versin bağışlarım bile” diyor. Bakın böyle bir düşünce bana göre cidden çok yanlış bir düşünce. O 100 bin dolar belki de o adamın yıllarca biriktirdiği çocuklarının sadakası, hadi bozdur da bağışlarım ne demek? İlerde o adam ve ailesi parasız kalsa ailesi hiç mi sormaz bunun hesabını? ”Bizim insanımızın gönlü bol” falan diyerler olur ama yapmayın böyle eli açıklık mı olur? Öbür tarafta bile sorusu sorulur “sen çocuklarının sadakasını ihtiyacı olmayan birine nasıl verirsin?” diye, ha verdi mi hayır ama adam o parayı vermeye dünden razıydı. Ayrıca o adam bozdurduğunda dolar 3.50 civarındaydı şimdi 3.90 civarı, yani adam 1 ay bile olmadan yaklaşık 40.000 lira zarar etti, o adam “tüh be aklıma, keşke bekleseydim” dememiş midir?
Ben onların yaptığı hiçbir şeye isyan etmem kısmı da araba kullanıyordur ve benzin fiyatı da ortada. Dünya’nın en pahalı benzinini kullanıyoruz, 5.25 lira bir litre benzin mi olur be? Ben 2 yıldır araba kullanıyorum ve araba kullanmaya başladığımda benzin tahmini olarak 3.60-3.70 civarındaydı, 5.25 lira nedir? Hiç mi benzinliğe girerken fiyat tabelasına bakıp “yuh ya bu ne ya?” demediniz? Bazıları fiks olarak 100 liralık benzin alır ve her aldığında aynı litre de benzin aldığını sananlar var, biri böyle bi yorum yapmıştı, benzindeki artışa ne diyorsunuz sorusuna “valla ben hep 100 liralık benzin alıyorum beni ilgilendiren bi şey yok” diyenler var. Hadi biz anlatamıyoruz bari ekonominin iyi olduğunu savunanlar anlatsın “bak ben de senden yanayım ama o işler senin bildiğin gibi değil” diye.
Buraya kadar geldik ve şu an için en önemli olan şey başkanlıktır. Bakın eğer okuduklarınızı düşündüyseniz lütfen mantıklı bir şekilde siz de çevrenizi aydınlatın bu başkanlığın ülkeyi daha da kötüye sürükleyeceğini anlayın ve anlatın. Bir insan zaten sanırım bi 13-14 yıldır sizin başınızda, hep daha çok güç verdiniz niye daha da fazlasını vermek istiyorsunuz, sadece mitinglerde ona buna laf attığı içinse veya yol yaptığı içinse kendinizi sorgulayın biraz. Hukukmuş, politikaymış anlamam dedim, yeni anayasanın içinde ne var pek bilmiyorum ama okuduklarım ve duyduklarım doğrultusunda eğer başkan meclise ters düşerse ben bu meclisi tanımıyorum diyebilirmiş ve asla yargılanamazmış. Bakın şöyle bir ilerleme yapalım, yıllarca siz bir insanı en üstte görmek için oy verdiniz, o oylar aynı zamanda meclise giden milletvekillerini de temsil ediyor, adı üstünde milletin vekili. O milletvekilleri bir insana daha fazla daha fazla güç vere vere zaten en üst seviyede yıllardır tutuyor. Şimdi daha da güçlenmek istiyor ve eğer güçlenirse bir gün meclisi yok sayma yetkisi varmış. O meclisi yok saymak demek, sizin zamanında bir kişinin başbakan olması için verdiğiniz oylar aynı zamanda meclise milletvekili diye gönderdiğiniz insanları yok saymak demektir ve milletvekilini yok saymak demek sizin verdiğiniz oyları yok saymak demektir bu da bu yüceltilen milleti yok saymak demektir, böyle bir yargıya varmak çok zor değil siz de düşünün biraz.
Yargılanmak konusunda ise de şunu söylemek istiyorum, herkes hatasız kul olmaz diye, siz bir insanı neden yargılanmaktan kurtarıyorsunuz ki? Allah Kuran’da sorgulayın demiş siz de sorgulayın o zaman. İlla ona buna atılan lafları duymak istiyorsanız açın Youtube’u ordan eski konuşmaları dinleyin, daha fazla güç vermenize gerek yok. Son 2-3 gündür meclisin yayını kesiliyor görüşmeler sırasında, sonraki gün haberlerde bakıyoruz adamlar kendi imkanlarıyla yayın yapmaya çalışıyor, bu adamlar orda herhalde canı istedikleri için yayın yapmıyorlardır, ulusal televizyonun yayınının kesilip milletvekillerinin kendi imkanlarıyla yayın yapıyorsa vardır bir terslik diye düşünün. Sonra bi bakıyoruz adamlar açık oylama yaptırmaya çalışıyormuş, diğerleri de buna karşı çıkıyor. Bunun üstüne bi oturun düşünün “NEDEN?” diye. Şimdi açık oylama da herkesin ne oy vereceği belli, açık oylama yaptırmaya çalışıyorlar aynı zamanda da yayını kesiyorlar. Demek ki milletin içerde ne olduğunu görmesini istemiyorlar. Açık oylama da iktidarın içinden iktidara kimler karşı çıkıcak diye ifşa etmeye çalışıyorlar çünkü onlarda biliyor içlerinden böyle bir teklife karşı çıkan kişilerin olacağını ve bunun önüne geçmeye çalışıyorlar hepsi bu kadar basit. Lütfen anlayın artık böyle şeyleri.
Buraya bu kadar şey yazdım doğrusuyla yanlışıyla lütfen size düşen tek şey zaten şu an bu cümleyi okuyorsanız eğer genel olarak anlatmak istediğimi anlamış olduğunuzu umup; kendinizi, düşünceleriniz yüzünden sorgulamaktır. Burası forum sitesi birbirlerine hakaret etme sitesi değil lütfen kimse kimseye hakaret etmeden benim buraya kendi düşüncelerimi yazdığım gibi yazsın ve bir şeyleri kavramaya çalışsın. Belki sizin benden yukarıda yazdıklarımdan alacağınız bi bilgi vardır, belki benim sizden öğreneceklerim vardır ama lütfen tarafsız bir şekilde yazın yazacaklarınızı. ”Şikayetimi ettim hayırlı olsun” da yazmayın çünkü dikkatli okursanız yazdıklarımı, ben fetoş ve onun yancılarına, teröristlere hakaret ettim, onlar dışında hiç kimseye hakaret etmedim, ha illa yok bu yazdıklarım birilerine dokunursa ve “yok bunun böyle bir konu açması bile bir hakarettir, şikayet etmezsem içim rahat etmez” diyorsanız da eğer beni öyle sıradan yerlere şikayet etmeyin, direk gidin Erdoğan’a şikayet edin ve eğer onun karşısına çıkıp buraya yazdığım kendi düşünce eleştirilerimi şahsının direk yüzüne söyleyebiliceğime inanıyorsanız edin ve eğer oraya çıkıp söyleyebileceğime de inanıyorsanız cidden şikayet edin ve eğer burdaki düşüncelerimin tersinde tek kelime edersem de siz nasıl biri olmamı istiyorsanız öyle oluyum, ister ölü ister can çekişen, parasız pulsuz… her ne şekilde isterseniz ama öyle bir tartışmanın içine girip burada söylediklerimin tersini savunursam.
Böyle bir tartışma niye gerçekleşsin diye de düşünüyorsanız bakın ABD’ye başkan adayları Hillary Clinton ve Donald Trump kaç kere televizyonda kendi düşüncelerini savunmak için tartışmaya katıldı, bizim ülkemizde niye olmasın, ha “onlar başkan adayı sen kimsin ki böyle bir şey talep edebilesin?” diyebilirsiniz ama neden olmasın, kendisinin doğru olduğuna inanan bir insan hiçbir şeyden korkmaz, bu zamana kadar da korkmadılar zaten. Çıkarız tarafsız bir televizyona, o söyler ben dinlerim, ben söylerim o dinler böyle bir tartışma neden olmasın, ha benle değil iktidara karşı çıkan herhangi biriyle de olur yalnız bi aksilik olur, yok bi anda yayın kesilmesi yok trafoya kedi girmiş gibi hikayelerde uydurulmasın. Böyle bir konuyu forum.donanımhaber'de paylaşarak ülkeyi kurtarıcağımı da düşünüyorsanız da yine de bazı konularda haklı olduğumu görüp yaptığınız yanlış tercihlerin farkına varıp çevrenizi aydınlatmanız yeter, "bu forumda SultanAhmet96" isimli biri varmış, o 1-2 şey yazarak ülkeyi kurtaracağını sanıyormuş" dememeniz benim için yeterli, sadece mantıklı bulduğunuz tarafları anlayın, kavrayın ve çevrenizle paylaşın tek istediğim bu, zaten tek başıma kurtaramam, birlik olmamız lazım. Son sözümü yine ilk başlarda söylediğim bi sözle bitiriyorum.
“YOU EITHER DIE A HERO OR YOU LIVE LONG ENOUGH TO SEE YOURSELF BECOME THE VILLAIN”
Aktiflik: Şu anda DH'de değil Son Giriş: 9 ay önce Son Mesaj Zamanı: 2 yıl Mesaj Sayısı: 324 Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 419 İkinci El Bölümü Mesajları: 9 Konularının görüntülenme sayısı: 6.286 (Bu ay: 109) Toplam aldığı artı oy sayısı: 293 (Bu hafta: 0) En çok mesaj yazdığı forum bölümü:Acer