Profilinden Atatürk resmi eksik olmayan kardeşim; zinanın yasaklanması 1926 yılında gerçekleşmiştir. (3. sayfa)

100 sene önce olmuş olay. Bazı manyaklar Atatürk ne yaptıysa şimdi de onu yapmalıyız diye "şeklen" Atatürkçü oldukları için savunabilir ama Atatürk'ün farkı o anda şartlar neyi gerektiriyorsa onu yapmayı iyi bilmesidir. Çekilmesi gerekirken çekilmiş, ilerlemesi gerekirken ilerlemiş, asması gerekeni asmış, değiştirilmesi gerekeni değiştirmiş. O anki şartlar neyi istiyorsa onu yapma iradesi gösterebilmiş. Şeklen Atatürkçü olanlar tabii ki 100 yıl önceyi kopyalamakla meşguller.

Bugünün şartları başka. 100 yıl önce 15 yaşında kızlar evlendirilebiliyordu. Bugün evlendirilemez. O günün şartlarında 15 yaşında artık yetişkindi insanlar. Bugün 18 bile bence yetişkinlik için yeterli değil, 20 olması lazım.

Zaman ilerliyor, dünya değişiyor, ihtiyaçlar ve normlar zamana göre şekilleniyor. 100 yıl önceki Atatürk'e dünyada neredeyse her toplum saygı ile bakıyordu. Bugün aynı şekilde Atatürk'ün yaptıklarını biri yapsa Putin yanında barış elçisi gibi kalır. Dünya lanetler faşizm diye.

Bugün zina diye bir şey yok artık. Kişinin kendi tercihi var. Bireysel özgürlükler var. Şapka takmak zorundasın diyemezsin kimseye. Başını açmak zorundasın memur olacaksan diye dayatamazsın. Böyle bir dünya kalmadı. İdam yok mesela. Sizi temin ederim şu anda Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli vs parti yönetimleri, DEM'in tamamı darağacında sallandırılıyordu 100 sene önce. Şimdi bir şey olmuyor.

O yüzden şekilci tarikatlar gibi Atatürk tarikatı kurup şekilcilik yapanları karşına alıp milletin genelini yargılamayı bırakın. Atatürk ne demiş? Birgün benim sözlerimle bilim ters düşerse bilimi seçin. Daha nasıl anlatsın adam?

Valla ben sana doğrudan Kuran'ın net hükümlerinden bahsediyorum, sen "yok öyle değil" diyorsun, tarihten somut örnekler veriyorum "yok İslam o değil, tarihteki İslam devletleri İslamı bilmiyordu" demeye getiriyorsun. Diyecek söz kalmadı zaten. Allah basiret versin ne diyelim.

Ayrıca Atatürk devrimlere kadar sizin tabirinizle bildiğin "İslamcı"ydı. Nasıl bi hayal dünyasına girmişseniz, nasıl bi propaganda esiri olmuşsanız, sanki ülkede kafa kesiyorlardı da Atatürk geldi durdurdu. Sizi bu korku ve paranoya içinde tutup dünyada malı götürüyor birileri ama haberiniz yok.

Mustafa Kemal’e tahammülsüzlük, Türkiye Cumhuriyeti’ne tahammülsüzlüktür. Gerekirse kelleler yine gider.

İslam bize "dünyadaki ekonomik ve sosyal adaletsizliğe, yanlışlara sabredin" demiyor. Tam tersine bunlarla mücadele edin diyor. Allah'tan gelen hastalıklara, musibetlere vs karşı sebep çerçevesinde gereğini yaparken sabır gösterin, isyan etmeyin diyor. Senin yazdığınla çok ayrı şeyler. Birisi gelip sana tokat atarsa öbür yanağını dön demiyor. Adalet çerçevesinde hakkını savun diyor. Allah dünyayı sebep-sonuç ilişkisi içinde yaratmış. Sebebe müracaat eden sonucunu alır. Tarlayı eken, hasadı biçer. Bu kötülükler için de geçerlidir. Sen eline tabancayı alıp ateş edip haşa "hadi Allah karşıdakini kurtarsın" diyeceğin bi düzen yok kainatta. Yanlış olan ne varsa sebep dairesinde yapılması gerekenleri yapmakla, düzeltmekle mükellefiz. Tedbir bizden, takdir Allah'tan. Depreme, afete karşı tedbirli iş yapma, sonra "hani Allah varsa niye korumadı" de haşa. Böyle bi mantık İslam'ın hiçbir noktasında yok. Sen tarlayı ekme, sonra "dua edeyim de gökten bi el çıksın bana hasat versin" diyemezsin. Allah bu dünyayı "herkes bana iman edip dünyada cenneti yaşasın" diye yarattım demiyor. Tam tersine dünya hayatı aslında ebedi hayattan bir kovulmadır, bir cezadır. Kimi insanların delice bağlandığı şu hayatta ölüm diye bi gerçek var, hastalıklar dertler kederler var.

İslam alemi birlik değil, sorunlarına kendi eliyle çözüm üretmek için çalışmıyor, çabalamıyor. Aynı şey bu coğrafyanın gayrimüslimlerinde de var. Bir arada adaletle yaşamaya çabalamak yerine onlar da komşuları müslümanlarla uğraşmakla ömürlerini geçiriyor. Sonuçlarını da herkes acı bi şekilde ödüyor. Bu sadece Müslümanlar için geçerli değil yani. Birlik olmayıp suni gündemlerle, cehaletle birbirini yiyen her toplum aynı akibeti yaşadı, yaşamaya da devam ediyor.