Şimdi Ara

Red pillci veletlerden gına geldi !

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
24
Cevap
0
Favori
7.362
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yettiniz olum artık forum köşelerinde red pill yazıları okuyup okuyup gaza geliyorsunuz yapmayın hahaha



  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Red Pillci Veletlerden Gına Geldi!

    Red pill, aşırı sağcı bir ideolojiye dayalı, kadın nefreti, erkek üstünlüğü ve komplo teorilerini yaygınlaştıran bir öğretidir. Bu öğreti, "gerçeği" temsil ettiği iddia edilen "kırmızı hap" metaforuna dayanır. Ancak, gerçekte bu öğreti sadece tehlikeli ve zararlıdır.

    Red pill saçmalığı, kadınları hedef alır ve onları çarpık bir şekilde aşağılar. Bu öğreti, kadınların yalnızca erkeklerin cinsel nesneleri olduğunu ve onların sadece çocuk doğurma ve ev işi yapma yeteneğine sahip olduğunu iddia eder. Bu tür zararlı inançlar toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve kadınlar üzerindeki şiddeti sürdürmektedir.

    Red pill felsefesi, kadınları manipüle etmek ve kontrol etmek için kullanılan bir silahtır. Bu öğreti, erkeklerin kadınları kandırmalarına ve sömürmelerine izin verir. Ayrıca, bu öğreti erkeklerde kadınlara karşı şiddeti meşrulaştırmaktadır.

    Purple pill, red pill ideolojisine karşı bir cevaptır. Purple pill, kadın haklarını, eşitliği ve karşılıklı saygıyı savunur. Bu hareket, red pill saçmalığıyla mücadele etmeyi ve toplumda daha adil ve eşit bir ortam yaratmayı amaçlamaktadır.

    Sağlıklı ve işlevsel ilişkiler kurmak istiyorsanız, red pill öğretisini reddetmeli ve purple pill yaklaşımını benimsemelisiniz. Red pill'in vaat ettiği "mutluluk" ve "başarı" illüzyondan ibarettir. Gerçek mutluluk ve başarı, başkalarına saygı, empati ve eşitlik prensiplerine dayanır.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • Slm kızlar elim szlr
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kuklacini

    Slm kızlar elim szlr
    Geçmiş olsun kardeşim
  • bu red pill muhabbeti ne, her yerde karşıma çıkıyo?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bladeGny

    bu red pill muhabbeti ne, her yerde karşıma çıkıyo?
    Forumda epsilon ile yusuf adında iki üye var sürekli konularını açıyorlar yazı okuyup okuyup forumda boş yapıyorlar hahaha
  • Richard Feynman + DeAndre Jordan. Hem basketbol hem fizik. İlgi alanlarımız benziyor
  • Red pill saçmalıklarıyla uğraşıcağınıza anime izleyin
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-1DFD8C17B

    Richard Feynman + DeAndre Jordan. Hem basketbol hem fizik. İlgi alanlarımız benziyor
    Hahaha başarılı tespitler dostum fizik ve basketbol keyiflidir
  • quote:

    Orijinalden alıntı: central CEE

    Red pill saçmalıklarıyla uğraşıcağınıza anime izleyin
    +1 en azından hayal gücünüzün gelişme ihtimali var
  • The Red Pill nedir diye merak ediyorsanız doğru yerdesiniz. Yazılarımızda da görebileceğiniz gibi bu site, The Red Pill hareketinden önemli ölçüde etkilenmiş kişiler tarafından güncelleniyor. Bu yazımız ise hem erkek camiasında hem de bu sitede bolca kullanılan the red pill (kırmızı hap), blue pill (mavi hap) ve purple pill (mor hap) havramlarını açıklayacağız.



    The Red Pill, en kısa tabiri ile erkeklerin kendilerine pompalanan kadın – merkezli kültürel beyin yıkamanın (erkeğin doğasına ve çıkarına aykırı ruh ikizi kadın kavramı başta olmak üzere erkekleri kadınların kapı paspası yapmaya kadar götüren türlü propogandalar) farkına varması ve buna baş kaldırmasıdır. Hareketi 2000’li yılların başında farkeden bu yazının yazarının gözlemlerine göre kökleri 90ların sonu, 2000lerin başı gibi patlayan PUA (Pick Up Artist) camiasında olsa da hareket 2000lerin ortalarından itibaren SoSuave gibi forumlarda PUAların aksine daha teorik – politik bir seviyeye geçti.



    The Red Pill ismi ise The Matrix filminden geliyor. Filmin ana karakteri Neo’yu Matrix’ten (yapay zekalı makineler insanları pil olarak kullanırken onların sanki 1999 yılında yaşıyormuş sanmalarını sağlayan kollektif yapay gerçeklik programı) kurtarmak üzere Morpheus’un uzattığı kırmızı hap (red pill) ve mavi hap (blue pill) gönderme. Neo kırmızı hapı seçerse, Matrix’ten çıkarılacak, mavi hapı seçerse Matrix’te kalmaya devam edecek.



    Burada Matrix, özellikle 3. dalga feminizmin etkisi ile ortaya çıkan kadın-merkezli kültür. The Red Pill Öğretisine göre 1. ve 2. dalga feminizmin aksine 3. dalga feminizm kadınlara eşitlik değil kadın egemenliği peşinde ve özellikle Batı Avrupa’da bunu neredeyse tamamen başarmak üzere. 3. dalga feminizm militanları (günümüz feministleri) artık herhangi bir sorumluluk olmadan güç peşindeler :



    ” feministler eşitlik istediklerini idda ediyorlar ama asıl istedikleri sorumluluğu olmayan güç. cinsiyet dengesinin bozulmasına yol açacak şekilde, kadının ve erkeğin ayrıcalıklarını tek tarafa vermek istiyorlar. kadın olmanın ayrıcalıklarının ( ekonomik açıdan kendilerine sunulmuş imkanlar, güzelliklerine dayalı fırsatlar yakalama ve fiziksel zarar görmemeye dayalı ayrıcalıklar) yanı sıra erkeklerinki gibi( otorite, kariyer sahibi olmak için saygınlık, dış görünüşünden dolayı sert bir şekilde yargılanmamak vb. ) hem pragmatik hem de gerçekçi olmayan ayrıcalıklar istiyorlar. biyolojik dayanağı reddederek, bunun bir sosyal inşa olduğunu, eşit olmadığımızı görmezden geliyorlar.”[1]



    [1] – RedPill Antibiyotik Nükleer Bombası



    Bugün hareket daha çok internet üzerinde ve özellikle de the red pill reddit grubunda iletişim halinde. Türkiye’de ise the red pill ve the red pill öğretisi başlıkları altında ve Erkek Adam gibi bazı sitelerde toplanmaya başladı.



    Bu dalganın beyinlerini yıkadığı erkekler (özellikle genç kuşak olan 1984 sonrası doğan millenialların tamamı) The Red Pill Camiasında Mavi Haplı (blue pill) olarak anılır. Blue Pill erkekler :



    1 – Kadınların elinde oyuncak olmalarının en büyük nedeni olan ruh ikizi saçmalığını (hayatımın kadını olarak da bilinen saçmalık) gönülden benimsemişlerdir.



    2 – Psikolojik olarak iğdiş edilmişlerdir.



    3 – Hayatları genellikle 20lerinde az sayıda alfa erkeği hatunları hoplatırken ellerinde çiçekler kapıda sırılsıklam beklemekle, 30larında ise cinsel pazar değeri kavramından bir haber şekilde bu eskiden kendilerinin yüzüne bakmayan hatunlardan biri artık alfalar yeni nesil yirmilikleri hoplattığı ve duvara doğru hızla yol aldığını anladığıiçin (doğurganlığının biteceği 40 yaşı civarı olan duvar) birden kendisinin farkına varınca az çok o hatundan arta kalana sevişmekle geçekr. Bu can simidi kardeşimiz bu hatunla evlenir ve onun ve doburcan veledinin bitmek bilmez isteklerini tatmin ederek emekliliğine kadar posası çıkmış şekilde yaşar.



    Hareket daha ismini almadan redpill’e fişten çekme (unplugging) ve bluepill durumuna da fişe takılı olma (plugged) denirdi. Bu da yine The Matrix filminde, Matrix kölelerinin bir sürü fişle Matrixe bağlı olmalarına gönderme idi.



    Redpill ve bluepill’in yanında bir de purple pill kavramı vardır. Purple pill, redpill kavramının farkında olan ama henüz bluepill tarzı hayallerden (ruh ikizi, Disney masalı tadında ömür boyu aşk, hayatımın kadını, vs.) vazgeçemeyen insanlar için kullanılır. Purple Pill kişileri genelde redpill tekniklerini alıp bunları kullanarak blue pill yaşamaya kalkarlar ki (örneğin o eşsiz melek ile bir ömür boyu aşık ve mutlu yaşamak, eski sevgiliyi geri kazanmak(buna kaybetmek denir ama neyse))sonları genelde hüsrandır.



    the red pill kadın düşmanı mı?



    Redpill öğretisine yeni gelen erkekler genellikle bunu kızgınlık aşamasında yaparlar ve bu nedenle the red pill reddit grubunda ve manosphere’de bir sürü kadın düşmanı görünen yazı bulmanız mümkündür. Fakat öğretinin kendisi kadın düşmanı değildir, düşman olduğu birşey varsa bu muhtemelen 3. dalga feminizmdir.



    Red pill camiasının bir alt kolu olan MGTOW’da erkekler kadınlarla uzun süreli ilişkiye tamamen karşı iken birçok redpill erkeği uzun süreli ilişki içinde veya evlidir.




  • red pill – blue pill hepinizin bildiği matrix modeli “güzel masallar mı acı gerçekler mi” sorusunda “acı gerçekler”i seçmeyi temsil eder. ve redpill genel olarak “manosphere” adı verilen çeşitli forumlardan sadece bir tanesidir.



    acı gerçekleri kabul etmenin tıpkı ölümcül hastalarda olduğu gibi 5 aşaması olduğuna dair açıklamalar var.



    1-kabul etmeme. yadsıma. yok öyle bişey deme. (bkz bir üstteki entry)

    2-kızgınlık. sorumluluk alarak neyi yanlış yaptığını anlamak yerine karşıdakini (kadınların tamamı) suçlamaya başlama (bkz bir üstteki entry’nin hedef aldığı kitle)

    3-pazarlık. “ya tamam haklı oldukları yanlar var, ben işime geleni, yapabildiğim kadarını yaparım, hayatım süper olmasa bile 1-2 gömlek iyileşir.

    4-depresyon. “en anlamı var ki? hiç kimse beni istediğim şekilde sevmeyecek. asla istediğim gibi mutlu olamayacağım. mna koyayım böyle dünyanın”.

    5-kabullenme. “tüm verilerin gösterdiği şey bariz ve kaçınılmaz. o halde buna adapte olmalıyım. ‘kendin gibi ol’ modeli takılıp vasat bir hayat yaşayacağıma potansiyelimi gerçekleştirmek için çalışmalıyım”



    ve esasen red pill’deki 1000lerce “kızgınlık” mesajının arasında gerçekten kıymetli olanlar, 5. aşamaya gelip kendini gerçekten geliştirmiş insanların yazdıkları postlar.



    felsefe, pratik bilgiler, taktik ve stratejiler sadece ve sadece 5. aşamayı aşmış ve bir süredir bu aşamada yaşayıp sonuç almış kişilerden alınmalı.



    nasıl 3 ay önce ilk kez yumurta kıran birisinin yazdığı yemek kitabını okumuyorsak, 3 michelin yıldızlı şef’inkini okuyorsak, hayat felsefesi, kişisel gelişim ve benzeri konularda da ergen kızgınlığıyla yazılan şeyleri baz almamak lazım.



    red pill’i merak edenler gidip günlük reddit postlarını okumamalı. redpill’i merak edenler aynı sayfanın solundaki “new here?” başlığı ve altındaki “theory reading” kısmından başlamalı. ancak belli bir perspektif kazanıldıktan sonra genel günlük postların ne manaya geldiği anlaşılabiliyor.



    peki bahsettiğim acı gerçekler ne?



    acı gerçek şu :



    “anneniz hariç hiç kimse sizi gerçekten sevilmeyi hayal ettiğiniz şekilde sevmiyor, sevmeyecek. sevmediği gibi eğer onlara herhangi bir değer yaratmıyorsanız sizi umursamayacaklar bile. eğer iyi genleriniz, paranız, ve/veya statünüzü yükselten özellikleriniz yoksa tüm insanlığın – ama en başta kadınların – radarında görünmez haldesiniz.



    insanların sevgi adı verilen ama aslında beğenisi olan şeyi kazanmak için yaratmanız gereken değer için de kıçınızı sıkıp çalışmanız gerekiyor. değer yaratabildiğiniz sürece “var”sınız. değer yaratmayı bıraktığınız anda kendi değeriniz hızla düşmeye başlıyor. o yüzden en başta kendinizi düşünmeli, yarattığınız değeri de dikkatli paylaşmalısınız. erkek için gardını düşürmek, rahatlamak, güvende hissetmek gibi şeyler çok zor kazanılan ve genellikle geçici olan şeyler. hayat adil veya mutluluğu garantileyen bir yer değil. iyi şeyler bekleyenlere gelmez, kıçını sıkanlara gelir.”




  • ben size bu mevzunun çıkışını 10+ senedir uzaktan izlemiş birisi olarak anlatayım bu nerden çıktı nedir, niye bu kadar kavga çıkarıyor anlarsınız belki.



    sene 1990’ların sonu. erik von markovik diye bi eleman var.

    gençliğinde bizim bu dota 2’ciler gibi 31ci, dungeons and dragonscu, badak bi eleman.

    önceleri sihirbazlık vs gibi şeyleri denemiş, ama o aralar kızlarla şansı yaver gitmeyince kafayı “olm ben bunu çözerim” diyerek 7/24 buna takmış bir arkadaş.



    nam-ı diğer mystery.



    bu eleman, her gece, los angeles’ta, hollywood’daki barlara clublara vs giderek süreki kızlara yazıyor, süreki reddediliyor, reddedildikçe analiz ediyor, şansı yaver gittikçe analiz ediyor ve belli bir pattern farkediyor.



    bu pattern’leri tekrar edilebilir formüllere dönüştürüyor ve kızlarla şansı hayvan gibi yaver gitmeye başlıyor.



    bunu yaparken de internet forumlarında, benzeri şeylere kasan diğer erkeklerle fikir alış verişi, teoriler, taktikler üzerinde konuşuyor, bunları deniyor, deneyimlerini diğer erkeklerle paylaşıyor.



    sonra bu erkekler – ki ekseriyeti aynı bu erik lavugu gibi doğal olarak kızları kendine çekecek özelliklere ve becerilere sahip olmadıkları için bu işi bir mühendislik problemi gibi ele alan elemanlar – karşılıklı geliştirdikleri taktiklerin işe yaradığını görse de, neden işe yaradığını henüz bilemiyorlar.



    gazeteci neil strauss’un yazdığı the game isimli ve mystery’nin 2000ler başında hollywood’da yaşadığı ve kendi gibi olan erkekleri bir nevi himayesine alarak eğittiği dönemle ilgili bir kitap yazıyor.



    kitabı okuyan görecektir ki işe yaradığını anlattığı taktiklerin neden işe yaradığını hakkaten bilemiyorlar. bazı sığ açıklamaları var, ama derinlemesine, bilimsel sosyolojik vs açıklamaları yok. sadece “x-y-z hareketleri yapar, a-b-c şeyleri söylersen kızı yatağa atarsın, sonrası allah kerim” modeli takılıyorlar.

    hatta sonrasında “rules of the game” diye taktikleri öğreten bir kitap daha yazıyor neil strauss. onda da mevzu çok sığ anlatılıyor.



    neyse bu ilk kitap yazılıyor, meşhur oluyor, “pick up artist” cemiyetleri oluşturuluyor, badak erkeklere “bu işi böyle yaparsınız” diyerek radar’lara nasıl girecekleri öğretiliyor. hala var. “real social dynamics” vs. gibi seminerler veren şirketler var. elemanlar “olm ben kel şişman ve kızıl saçlıyım, ben yapabiliyosam sen de yaparsın” sloganıyla sürekli seminerler dersler veriyorlar.



    ancak bu öğretilen taktikler sadece taktik. stratejik değil. kalıcı bir değişiklik vadetmiyor. vadedemez.



    yani erkek bu taktikleri uygularken sıçarsa, uygulamayı bırakırsa, hop – baştaki haline dönüyor.



    sene geliyor 2005 civarları. yer sosuave forumları.



    bazı kafası çükünde olmayan akıllı ve meraklı erkekler “bu p.u.a. taktikleri nasıl oluyor da işe yarıyor” sorusunu düşünmeye başlıyorlar ve yine anonim internet forumlarında bu konuya dair onbinlerce postluk başlıklar açılıyor. bildiğin kollektif bir çalışma var yani.



    yavaş yavaş, ama hakkaten yavaş bir şekilde bugün redpill’le ilk karşılaşan ve kızgınlık evresini atlatamayan oğlan çocuklarının yaptığı kuru gürültünün arasından cımbızla seçilerek üzerinde çalışılması gereken bazı genel geçer kaideler oluşuyor.



    bu kaidelerin bazılarının zaten 2000 yıllık olduğunu fark ediyorlar.



    kaideler oluşuyor dediysem, belki cinsiyetler arası dinamikler, tarih, felsefe, psikoloji, evrimsel biyoloji , insan hakları, erkek hakları, kadın hakları, feminizm vs gibi konularda elime ne geçirebilirsem okumuş ve iyisi kötüsüyle 50+ kitabı bitirmiş, sayısız forum postu, yine sayısız blog postu vs okumuş birisi olarak hala net bir şekilde tüm olayı toparlayan, özetleyen ve redpill ormanındaki 3-5 tane meyve veren agacı ortaya düzgünce koyan tek bir kaynağa rastlamış değilim.



    bilgi hala çok dağınık.



    ama bu dağınıklık sayesinde gelişiyor bir yandan. 45 yaşına gelmiş adamın tek bir postu, 100000lerce okuyucusu olan, 10000lerce post arasında sıyrılan bir cevher doğurabiliyor. bunu alıp not ediyorsun, sonra devam.



    redpill erkekler açısından çok tatsız gerçekleri, çıplaklığıyla ortaya koymaya çalışan bir hareket. zaten ismi o yüzen kırmızı hap. mavi hapı al, mutlu mesut takılmaya devam et değil, kırmızı hapı al ve acı bile olsa gerçeği gör diyor.



    o gerçeğin ne olduğu hala net değil ve sürekli de evriliyor. o gerçeği anlamaya çalışan erkeklerin (ve kadınların – evet hatırı sayılır miktarda kadın tarafından da bu felsefe benimseniyor) demografiği, normal toplum demografiğinden farklı değil.

    gerçekten çok akıllı ve bilgili – bunları aktarabilecek kadar yazı yazabilen az sayıda erkek var.

    akıllı ve bilgili olmasına rağmen kısa postlarla çok ufak konuları aydınlatan erkekler var.

    büyük oranda akıllı ve kendinden önce gelen akıllı erkeklerin bulgularını çalışıp, anlayıp sonra onları geliştirmeye kalkanlar var,

    bir de 3 gün okuyup hayatı çözdüğünü sanan, sağa sola saldıran, kadınları şeytanın tohumu gibi gören oğlan cocukları var.



    sözlükte de var bu arkadaşlardan.



    ve işin güzel tarafı bu faz gerekli. bu kızgınlık fazı gerçeği kabullenmenin bir aşaması sadece. redpill gibi yerlerde bu gibi kızgınlıkla dolu postları fazla görmenizin sebebi tıpkı x firmayla ilgili şikayetlerin, övgülere kıyasla daha fazla olması gibi.

    mutsuz insanlar ses çıkarır.

    mutlu ve bazı şeyleri aşmış insanlar böyle işlerle çoğu zaman uğraşmazlar.



    o yüzden reddit’i açıp “oo bunlar ezik dotacılar” deyip kapatmak işin kolay yolu.

    mgtow’cilere bakıp “oo bunlar kafayı yemiş ” demek işin kolay yolu.



    mesela mgtow’cuların bir çoğu kadınlara kötü hisler beslemezler.

    çoğunun mentalitesi aslında şudur :



    “benim bir kadına ihtiyaç duyacağım yegane şey seks, geri kalan her şeyi kendim için yapabilirim. ama kadın benden seks harici şeyler de isteyecek ve ben onları ileride sağlayacakmış gibi yaparak onu kandırmak yerine, bunu yapmayacağımı baştan beyan ediyorum – bu da benim uzun süreli ilişkiler kurmamı engelliyor. belki benimle aynı şekilde düşünen bir kadına denk gelirsem farklı davranırım, ancak karşıma çıkanların neredeyse tamamı benimle aynı fikirde değil. o yüzden de ben aktif olarak enerjimi ve kaynaklarımı kadınlarla birliktelik kurma amacıyla harcamayacağım.”



    bakın bu bir küsme, bir el çekme değil. bir saygı belirtisi. adam “ben evlilik ya da uzun süreli ilişki vs vaadiyle kimseyi seks için kandırmak istemiyorum, açıkça bunu baştan beyan ediyorum” diyor.

    men going their own way demek adam ormana gidip kulübede yaşıyor demek değil.



    ama işte bu yaklaşımı net bir şekilde ortaya koyan merkezi ve genelin kabul ettiği bir otorite, bir manifesto vs yok. o yüzden konuya aşina olmayanların 3-5 tane forum postunu okuyup “olm bunlar fetonun ışık evlerinde maklube yiyen lavuklar gibi yeeaa” demesi çok olası.



    özetle redpill x – y- z zümreye düşman, takipçilerine a-b-c konularında tatkiklerle silahlandırmak gibi endişeleri olan bir felsefe değil.



    tek cümlede özetlemek gerekirse, erkekler öncelikli olmak üzere tüm insanların toplumun ve insan türünün devamı için doğal avantajlarını maksimum düzeyde kullanmak ve potansiyellerini realize etmeleri için yol göstermeyi hedefleyen bir oluşum.



    tekrar okuyun bak bunu.



    insanların doğal – yani evrimsel süreç neticesinde miras olarak aldığımız –



    avantajlarını – erkeklerin fiziksel gücü, problem çözme yeteneği ve isteği, kadınların besleyici koruyucu annelik rolü –



    maksimum düzeyde kullanmak – daha iyi problem çöz, daha güçlü ol, daha dayanıklı ol, daha sorumlu ol, daha iyi bir anne ol, daha faydalı bir insan ol –



    ve potansiyellerini realize etmeleri için yol göstermeyi – cılız mısın? agırlık kaldır. cahil misin, şu şu kitapları oku. hayatında bir yön mü yok? şu şu filozofları oku. paran mı yok, şunları öğren, bunları yap… –



    hedefleyen bir oluşum.



    ne kadar da dinlere benziyor aslında.



    dinlerden farkı merkezden gelen ve tepeden inme değil, deneme yanılma yöntemi ile kollektif ve tümevarımcı bir şekilde, dayanabildiği yerde bilimsel verilere dayanan ve sürekli gelişen – değişen bir sistem oluşu.



    ne erkekler kadınların düşmanı ne kadınlar erkeklerin.

    problem, post modern dünyanın bazen salaklığından, bazen karlı olduğu için cinsiyet rolleri, hayat beklentileri ve “doğru olan” şeyleri bozarak bir kaç nesildir özellikle medya aracılığıyla pompalayarak (burada parantez açarak psikolojik sosyolojik tüm belden aşağı vuruşları daha çok mal satmak için istismar eden new york madison avenue’daki reklam ajanslarının afedersin a




  • modern dünya, beklentilerimizi bozdu. beklentimiz yerine gelmeyince onu ikame ettirecek başka şeylere yönelmemiz kapitalizmin işine geliyor. kız bana bakmadı mı? gideyim daha pahalı bi araba alayım…



    hani komplo yok yazmış yukarda birisi. var. ama merkezden yönetilen bir komplo yok. sadece kar etmenin en kolay yolu insanların zayıf noktalarını sömürmek. ufak ufak tüm aktörler bizi bu geldiğimiz noktaya getirdiler. 1 cm birisi ittirdi, 2 cm diğeri. evet yukarıdan tutup bizi 10 km öteye götüren bir komplocu üst akıl yok. ama işte toplayınca tüm post modern kapitalist aktörleri bizi getirdikleri nokta burası.



    işin daha da acısı hepimiz bu makinenin hem dişlisi, hem yakıtı, hem atık maddesiyiz. yani bize yapılan bir şey yok. kendi kendimize yapıyoruz ne yapıyorsak.
  • bladeGny kullanıcısına yanıt
    Feminizm'in erkekleri savunan versiyonu. The Red Pill adlı bir belgesel ile ortaya çıkan bir akım.
  • bunların çoğunun da işin kurallarını gördükten sonra kendini bu sistemden en fazla kar edecek şekilde pozisyonlaması da kaçınılmaz. o mu kurtaracak dünyayı? sikerler. adam keyfine bakar. maksimum 80-90 sene yaşayacak zaten. evrenin sikinde değiliz. ben ekmeğime bakarım diyerek takılıyor.



    bak hayvan gibi yazdım kafadan. dağınık. elemanlar da böyle yazıyor işte. cımbızla alsan belki 3 paragraf adam gibi bilgi var burada. işte redpill de böyle. sen benim bu yazdığım entry’deki doğru noktalara odaklanmazsan yanlış mesajı alman kolay .



    ama işte ben de senin doğru mesajı alıp almamanı sallamıyorum. o yüzden de 3 paragraf yazmadım. yazdıktan sonra başa dönüp editlemedim. yazdım tepeden, “yolla”ya bastım. yapıştır devam.



    meriçlerin şu fonksiyonunu atlamamak lazım :



    atm modeli koca arayan kadınları ayıklamaları.



    yeterince meriç varsa, kendini geliştirmeye gerek duymayan, sığ ve öyle kalacak, solipsist, yaşlandıkça da çirkinleşecek kadınlar evlenerek potansiyel birliktelik havuzundan çıkmış olacaklar.



    kafası çalışan adamın riskini azaltacaklar.



    şahsen bu tarif ettiğim kadınlarla işim olmasını, kazara bile istemem.



    öte yandan bu salakolar kendilerini ve evrendeki yerlerini o kadar bilmiyor, o kadar işlevlerinin (ve işlevsizliklerinin) farkında değiller ki, bu onları biraz tehlikeli yapıyor.



    çünkü her kıskanç erkek tehlikeli olabiliyor.



    realistik bakan adam “lan benim niye yok” diyerek kıskançlık ve nefretle dolup atıyorum eline tüfek alıp sağa sola saldırmaz kolay kolay. bilir çünkü hayatında olduğu noktanın en büyük sorumlusu kendisi. içinde kendini bulduğu şartların sorumlusu olmasa bile (doğuştan gelen dezavantajlar, kontrolünde olmayan travmatik olaylar, yaşadığı coğrafya vs) bu problemlere karşı nasıl tavır alacağı kendi sorumluluğudur – ve realistik adam bunu bilir.



    ama meriç hepimizin üstte gördüğü gibi yeaeeaaa diye kendi hariç her yerde hata ve suç arar.



    özetle bu erkeklerin akıllı ve realistik adamların asla bakmayacağı kadınlarla çift olması iki açıdan süper olay. hatta ataerkil toplumun bence çıkış noktası bu lavukların sağa sola saldırmasını engellemek üzerine. (bkz: ataerkil toplum/@skeptico)



    büyük resmi gördüm.



    nasıl mı bu kadar net konuşuyorum?



    çünkü 15 sene önceki halim bu. ben de 15 sene önce boşluk gibiydim.



    kırılgan ego, reddedilme korkusu, comfort zone’dan çıkamama, iyi bildiğim şeyleri tekrar etme, yatırım yaptığım fikir ve görüşleri ölümüne savunma, hata yapıyor olabileceğimi düşünmeme, confirmation bias.. ne ararsan.



    fiziksel olarak var olan, sınırlar çizen ama yönlendirme açısından ortada olmayan bir baba,

    aynı dertten muzdarip bir annenin pamuklara sararak kendini avuttuğu bir çocuk olarak toplumsal kurallar dahilinde yetişen, sonra aynı kuralları şansımın ve genetiğimin müsade ettiği en iyi seviyede uygulayarak sosyal açıdan başarılı bir yere gelmiş olmasına ve narrative’e 100% uymasına rağmen mutsuz bir şekilde orta yaşa ve alkolizm, oyun ya da başka bir müptelalığa doğru emin adımlarla ilerleyen birisiydim.



    neden? çünkü bilinçli bir yönlendirme, bir akıl hocası olmadan yetişkinliğe girdim.

    çünkü rol modelim yoktu.

    çünkü rol modele ya da başka bir stratejiye ihtiyacım olduğu söylenmediği gibi, ihtiyacım olduğu söylenen stratejiyi uygulamakla meşguldum.



    gel gelelim mutsuzdum işte.



    mutsuzluk psikosomatik tepkiler gösterecek boyuttaydı hem de.



    doğuştan “alfa” diye bir şey var elbette. ama bunlar ya kurumsalda ultra başarılı fakat kimsenin sevmediği karakterler (bkz: snakes in suits) ya da hapiste.



    mevcut medeniyet alfa diye tanımladığımız dark triadları nadiren ödüllendiriyor. çoğu zaman da cezalandırıyor.



    kendime dönersek burada bir seçim söz konusu idi.



    ya akıntıya kendimi bırakıp bir çok hemcimsim gibi mutsuz bir hayatı obez, kalp hastası ve alkolik olarak sonlandırarak trilyarda bir ihtimalle elde ettiğim evrende var olma şansını çöpe atacağım,




  • red pill’i mystery gibi roosh gibi pick up artist adı verilen şaklabanlarla karıştırmak ancak konuyla ilgili bilgisi tesadüfi ve ikinci el olan birisinin yapacağı hatadır.

    ya da feminist falan olsa gerek bilemedim. aynı şey neticede. eheh…



    ancak şu da bir gerçektir ki, erkeklerin bir çoğu için başarının ispatı, kadınların kendine olan ilgisidir. bir “başarımetre” gibidir yani. bunu inkar eden de gerizekalıdır.

    çünkü genlerimiz bencil. çünkü genlerimiz sonraki kuşaklara aktarılmak istiyor.

    hemen her hareketimizin arkasında bu güdü var.

    çok nadiren irade, genetik mirastan baskın çıkıyor. baskın çıkınca da atatürk gibi, tesla gibi adamlar oluşuyor işte.



    o yüzden kadınların ilgisizliği erkek için en temel mutsuzluk kaynağı olabiliyor. ,

    bir çok erkeği red pill’e getiren de bu.



    erkeğin bildiği sevme şekli fedakarca. sevgi görmek için bildiği en iyi yöntem fedakarlık yapmak. kendinden vermek. çünkü böyle sosyalleşiyor. bebekliğinden beri.

    erkek gerekirse kendi hayatını feda edebilecek şekilde sosyalleşiyor.

    bunun karşılığını alamadığı, sevgiyi bırak, saygı ve takdir bile göremediği zaman da mutsuz oluyor.



    mevzu “kız tavlamak” değil. objektif bir şekilde konuyu önerilen esas kaynaklardan okuyan herkes görür.

    hatta kız tavlamak 6 aylık bir pratikle çözülebilecek en kolay problem. mevzu değil yani.



    esas mevzu insanların takdiri saygısı ve sevgisini doğal olarak ortaya çıkaracak bir insan haline gelmeniz.



    karşınızdakini manipüle etmek kısa vadede işe yarar. manipülasyon yapmadığınız zaman işe yaramaz.

    bakın zamanında ne yazmışım pick up artist’lerle alakalı . (bkz: #62017463)



    insanları kontrol edemezsiniz. kontrol edebileceğiniz yegane şey kendinizsiniz.

    bu fikir yeni değil. ta marcus aurelius’tan beri var. tüm dinlerde var. insanlığın ezelden beri bildiği bir şey.



    bu bilgiler kolektif. 1 cümle oradan, 2 cümle buradan. sonra hepsi rehash. tıpkı muzik gibi



    lennon: “all music is rehash”. playboy röportajı 1981.



    ve red pill’in insan doğası hakkında 20 senedir pick up artistlerin deneye yanıla farkettikleri şeyleri david buss gibi evrimsel psikoloji uzmanlarının anlattığı cinsel dinamikler ile bağdaştırması zaten bir zaman meselesiydi.



    kız tavlamak ile ilgili bilimsel gerçek tarafı sabit. bunu pick up artistler zaten defalarca test ederek teyit ettiler.

    teorik kısmının takip etmesi dediğim gibi zaman meselesi.



    o yüzden derdini bana değil, git david buss’a anlat. jordan peterson’a anlat ne bileyim. klinik psikolog olan onlar.



    özetle red pill bir alfacı taklidi olmanızı değil, hayatın özellikle erkeklere ne kadar acımasız olduğunu göz önünde bulundurarak değerinizi artırmanızı öğütleyen bir… fikir kollektifi. felsefe bile diyemem.



    şimdi bu stratejiler ve perspektif bana yıllar içinde neler kazandırdı (övünüyorsam ne olayım)



    kariyer:

    1. kariyerim – ulusararası kurumsal. bu sikik ekonomide bile gayet yerinde. fast track’te ilerliyor. normal işimin üzerine senede 5-6 kez y. dışında bir çok milletten insana eğitim veriyorum. maddi ve manevi olarak fazlasıyla doyurucu.

    2. kariyerim – sanatsal. 4. müzik albümüm bu hafta mastering’den gelecek. 5. üzerinde calısıyorum. yaza onu da yayınlayacağım. ufak tefek produktörlük ve düzenli sahne işleri devam ediyor. maddi olarak düzensiz olsa da yıllık hesaplayınca güzel bir ek gelir, manevi olarak hayvan gibi doyurucu.

    3. kariyerim – yayınlanmış 1 kitabım var. albüm işi bitince 2. kitaba başlayacağım.

    henüz istediğim noktada değil. ama bunun sebebi sikik polisiye romanlar yerine sıkıcı konularla ilgili yazıyor olduğum için muhtemelen.



    sağlığım:

    5 yıldır checkuplar şahane çıkıyor. masabaşı çalışmaktan ve bol seyahatten kaynaklı 5-6 kilo fazlam var. (allahsız foursquare ve meşhur yerel lokantalar)



    sosyal hayatım:

    boş vaktimin çoğunu oğlumla geçiriyor olsam da (ergenlik loading, son iyi yıllarımız) gayet iyi.

    detay verip dotacıları kıskandırmak istemiyorum 😉

    yine de güzel kızlar eqlesin.



    aile hayatım:

    daha çok vakit ayırabilmek istemekle beraber ailem peşinde koştuğum şeylere saygı duyuyor ve destekliyor. kavgalı ya da küs olduğum kimse yok.



    benim baktığım yerden gayet iyi görünüyor… bilemiyorum kesinlikle şikayet edemem.



    sözlükte beni gerçek hayatta tanıyan arkadaşlarım var. yalanım varsa yazsınlar alta ne bileyim..



    sosyal ve ekonomik tarafını anlattığını sanan ama konuyla alakası tesadüfi olan kişileri de açık eder.



    bi boktan haberin yok atıp tutuyorsun.



    (bkz: yanlış bile değil)



    edit: gelmiş cognitive bias falan yazıyor.



    yayınlanmış kitabım var dedim ya. hah işte o kitap komplo teorileri, misinformation taktikleri, demagoji, mantıksal safsatalar ve insanların niye bunlara inandığıyla ilgili.

    tahsilim de bu alanla ilgilendiği gibi kişisel olarak da meraklı olduğum bir konu.

    tereciye tere satmaya çalışıyorsun, üzülürsün.




  • internette bunu bulan erkeklerin 99%u travmatik bir ilişki sonrası buluyor.

    kimse mutluyken hayatı iyi gidiyorken (ya da gidiyor sanarken) kalkıp değişme zorunluluğu hissetmez. bir çoğu zaten sorumluluğu almaz – opu bana böyle yaptı – der bırakır. sonra aynı şeyi tekrarlar.



    bu bilgi kolektifini bulan erkekler kendi gibi şeyler yaşamış erkeklerin hikayelerini, ve bunu nasıl aştıklarını okurlar.



    hayatın, annelerinin anlattığı gibi olmadığını, çok farklı kurallar işlediğini, bu kurallara göre oynamanın da günde 4 saat bilgisayar oyunu oynayıp, ruffles ve kola ile beslenip vasat bir işte çalışmakla aynı yerde bulunamayacağını görürler.



    kimisinin egosu bugüne kadar oldukları kişiye o kadar bağlıdır ki, bu iluzyon bozulmasın diye okuduklarını yalanlayabilmek için yırtınırlar. “31ci ezikler yeaa” tepkisi de budur. egosunu koruyor adam. bir müslümanın 9 yaşında evlenen ayşe hikayesini ilk kez duyduğunda inanmak istememesi gibi aynen.



    kimisi ise mütevazi bir şekilde kendi gibi başlayıp olmak istediği türden adamlara dönüşmüş kendinden önce gelenlerin yazdıklarını söylediklerini okur, onların yaşadıklarından ders çıkarmaya çalışır.



    kendindeki eksiklere objektif ve acımasızca bakar, sonra olmak istediği kişiyle aradaki boşluğu değerlendirip nasıl bir yol haritası izleyeceğini belirler.



    daha dün reddit’te “bir tane kızı tavlamak için buraya geliyorsan sir git. biz sana bir çok kızın sana ilgi göstermesini sağlayacak türden bir erkeğe dönüşmenin yolunu anlatabiliriz” diye bir başlık açmışlardı. kimbilir kaçıncı kez açıldı bu başlık.

    sanıyor ki cocuklar bunlar 3-5 manipülasyon tekniği ve kendini sallayan kıza bu teknikleri uygulayınca kız kucagına düşecek.



    hayır. kafayı çalıştıran adam bunun mümkün olmayacağını bilir zaten. ama modern erkek o kadar oğlan cocugu ki, steam’den oyun almak gibi sanıyor bunu.



    kızın kendini niye reddettiğini anladığı zaman, o eski halini reddeden kıza karşı herhangi bir kötü his bile kalmıyor – çoğu “az bile yapmış kibar bile davranmış” diyor.



    çünkü redpill’i bulan erkeklerin bir çoğu ilk geldiklerinde o kadar kötü durumda. ben şanslı azınlıkta hissediyorum kendimi, ama ben bile 3-4 sene önceki halimle muhattap olmazdım heralde bugün. ve memnuniyetle gördüğüm şey gidecek dünya kadar yolum olduğu.



    özetle – bu bir “xyz numarayı yap kızı kap” oyunu değil.

    bu bir manipülasyon tekniği değil.

    bu bir kimlik siyaseti değil.

    bu bir “sen alfasın sen betasın” zümreleştirmesi değil. bunu yazana götüyle gülüyorlar.



    bu “hayatta bulunduğun noktada olmanın tek sorumlusu sensin. başına gelenlerin sorumlusu olmasan bile (ki çoğu zaman yine sensin) bu duruma nasıl tepki vereceğinin yegane sorumlusu sensin. bu sorumluluğu alıp, yapılması gereken şeye taş gibi bir objektiflikle bakıp sonra bunu yapmak zorunda olan da sensin. yoksa bu skk hayatın iyileşmeyecek. kimse sana elini uzatmayacak. hatta insanlar seni engellemek için çalışacak. bunu aşabilirsen, mutluluk senin olacak. aile de kursan, tesla da olsan bunun için çalışmış ve bunu kendi şartlarınla gerçekleştirmiş olacaksın. başkasının isteklerine boyun eğmiş olarak değil.




  • cımbızlamaksa ben de yaparım. hem de çok daha kolay yaparım. feministlerin agzı yeterince frensiz nasılsa.



    ı feel that ‘man-hating’ is an honorable and viable political act, that the oppressed have a right to class-hatred against the class that is oppressing them. robin morgan, ms. magazine editor



    ı want to see a man beaten to a bloody pulp with a high-heel shoved in his mouth, like an apple in the mouth of a pig. andrea dworkin



    the more famous and powerful ı get the more power ı have to hurt men. sharon stone



    men who are unjustly accused of rape can sometimes gain from the experience. catherine comins



    gerçeği reddetmeye çalışmak ilk tepki. daha önce bu türden köklü bir perspektif değişimini ateist olurken yaşadığım için kendimi ve bildiklerimi sorgulayıp, kabaca redpill adı altında tarif edilen tatsız gerçekleri objektif değerlendirmek ve yaptığım hatalarla yüzleşmek bana çok da zor gelmedi.



    bu sayede zaten kızgınlığım geçti. yoksa en kolayı egomu korumak ve suçu bugüne kadar bana “yanlış yapan”lara atmak olurdu.



    şunları kabul etmek kolay değil .

    (bkz: erkekler ne ister/@skeptico)

    (bkz: bir kadının seni çok seviyorum demesi/@skeptico)



    ama malesef çocukluğumuzda yaşayamadığımız “yetişkinliğe geçiş” süreci bunu çok sonra zorla öğrenmemize sebep oluyor. bazısı başına gelse de anlamıyor.



    benim söylediklerim yıllar süren değerlendirme, deneme yanılma neticesinde çıkan şeyler. 2 hafta önce okuyup getirip yazdığım şeyler değil.



    ha beni sallamayın zaten, ben size kaynaklarımı yazıyorum. x konuda kaynak isteyene de listeden veriyorum kitap ismini.



    şu kitapları defalarca entrylerde mesajlarda önerdim, bilmem kaç kişi okudu :



    https://www.amazon.com/…words=desire evolution buss



    https://www.amazon.com/…ords=myth of the male power



    https://www.amazon.com/…-1&keywords=manipulated man



    https://www.amazon.com/…ords=thinking fast and slow



    https://www.amazon.com/…71&sr=8-3&keywords=zimbardo



    https://www.amazon.com/…2&sr=1-1&keywords=iron john



    sadece şu bir kaç kitabı okumak bile muazzam bir perspektif kayması yaratır.



    insanların rasyonel, ahlaklı ve fedakar olmadığı,

    içgüdülerin sanıldığından fazla ilişkiler ve hayatta rol oynadığı,

    sistemin vitrinde erkeği güçlü gösteren ama içeride ipleri kadınların tuttuğu bir şekilde kurulu olduğu,

    erkeklerin nasıl giderek daha kötü sosyalleştiği ve niye mutsuz olduğu 1 aydan kısa sürede okunabilecek kitaplarla görülebilir.



    kayıp vaka diye bir şey olmaz. senin gibilerin kayıp vaka dediğin görmezden gelmeye çalıştığın erkekler bundan fayda görüyor işte. sana beni şikayet eden mesajların 10 katı bana sizinle ugrasmamamı çünkü amacının makul fikir alış verişi değil, aşağılama olduğunu söyleyen mesaj geliyor.



    kadın erkek tavsiye isteyen ve bundan fayda gördüğünü söyleyenler çok daha fazla.

    bunların çok çok az bir kesimi “abi nası karı düşürürüz” temalı mesajlar. böyle gelenler de 99% cevap alamıyor zaten.



    64 sayfa mesaj var bugün itibariyle.



    işin güzel yan ne biliyor musun?



    işin güzel yanı, bu erkeklerin etrafındaki kadınlar da fayda görüyor. hatta meyvesini onlar yiyorlar.

    çünkü sen istediğin kadar kızgın ergenlerden cımbızlama yap, buradaki esas mesaj bu değil.

    kimse kimsenin düşmanı değil.




  • isim gucum yok googlea red pill yazilari yazdim buraya attim. nasi? yilan dimi?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ay Adam

    isim gucum yok googlea red pill yazilari yazdim buraya attim. nasi? yilan dimi?
    Gerçekten işsiz olduğunu kanıtladın kardeşim helal olsun
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.