Şimdi Ara

RÜYADAKİ DÜNYA da yoksa gerçek mi? (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
121
Cevap
0
Favori
4.221
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • @c4

    son mesajına ben de katılıyorum, sadece irtidat tan bahsederken biraz dikkatli olmak lazım demiştim...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: DurduAslan

    Yaratıcının öncesizlik ve sonrasızlık kavramlarını algılayamıyoruz ama O'nun için yaşanan yaşanmış ve olaylar nihayete ermiş olabilir mi? Çünkü Kur'an-ı Kerim'de olayları yaşanmış ve bitmiş gibi anlatır.



    tabiki olabilir. Allah'a tüm zamanlar ve mekanlar tektir. bu şekilde olacaklar levh-i mahfuza zaptedilmiştir. levh-i mahfuz, ümmül kitap denmesine rağmen bildiğimiz kitap değildir ve yazılardanda müteşekkil değildir. buradaki herşey an be an cereyan etmektedir. ama orada Allah dilediğini değiştirmektedir. kaderi mutlak ve muallak, eceli mutlak ve muallak dediğimiz kavramlar gibi. kişinin eceli biliyorsun taktir edilmiştir. bu, kişinin eceli mutlak'ıdır, şaşmaz ne bir an geri kalır nede geçer. ama kişinin bu belirli mutlağı dışında ölümle tanışmasıda olabilir. yaşadığı hayatta atlattığı badireler onun mutlak eceli gelmeden ölümüne sebep verebilir.Allah dilediğinde bu ölümler ondan bertaraf edilir. mesela duymuşsundur "ana-babaya iyilik ve sadaka vermek, ömrü uzatır (hadis)" burada ömrün uzadığı görülür ama insan derki :hani ecel taktir edilmişti? işte bu eceli muallak'ın uzatılması eceli mutlak dışındaki ölümlerin ondan bertaraf edilmesidir. ama diğeri geldiğinde şaşmaz hiçbirşey onu değiştirmez, azrail a.s'a verilmiştir işi bitmiştir. insanın kaderide böyledir. zamanların tek olması ve olacakların levh-i mahfuza nakledilmesi, insanın kaderini teşkil eder. aldanılan noktada zaten budur. insan kendisine bir kader biçildiğini ve kendisinin onun elinde kukla olduğunu sanar ve asılsız iddialarda bulunur ve: kaderim böyleymiş ben ne yapayım der. halbuki bilmezki, Allah oradada insanın gayretine göre değişiklikler yapmaktadır. kişiden devamlı olarak belalar defedilmekteysede kişinin bundan haberi bile olmamaktadır. bu aldanma noktalarından yola çıkan insanoğlu, çok çeşitli akımlar türetmiştir. olan olmuş-kalem yazmışçılar, biz kuklayızcılar, yapana değil yaptıran bakçılar vs.

    şimdi bu matrixcilerde diyorki, Allah'tan başka var olan, var denebilecek bir şey yoktur. hepsi aslında bir algı, beyin içinde yansıyan görüntülerdir. var oldukları söylenemez. bunlarında yola çıkış noktaları, levh-i mahfuz. sanıyorlarki insan oradaki herşeye esirdir. insanın elinde hiçbirşey yoktur. Allah'ın insanlara kendi dilediklerini yaptırdığını sanıyorlar. şimdi bundan iyi zırva olurmu? eğer öyle olsaydı Allah kullarına zulmetmiş olurdu. halbuki Allah, "Allah kullarına zulmetmez. bilakis onlar kendi kendilerine zulmedenler" ayeti ile kulların kendi iradeleri ile yaptıklarından dolayı sorumlu olacaklarını beyan etmiştir. birde bunlar tasavvuf büyüklerinin vahdeti vücud kavramlarına takılıyorlarki oda bir çoğunun kayma noktasıdır. daha geçenlerde o konuyla alakalı yazı pastlemişlerdi. onun erbabı olmadan ondan sözetmek cin olmadan adam çarpmaya benzerki, abesle iştigalden başka birşey değildir.




  • Çoğu konuda hemfikiriz ama Yaratıcının zaten bildiği gerçekleri değiştirmesi gibi bir durum olmaz bence. Önceden izlediğin bir filmde nasıl olaylar aynı şekilde sıralanıyorsa insan yaşamıda aynı şekilde cereyan ediyor.
  • değil. bu işleri düz mantığa vuramazsın. Allah değiştirir. film gibi diyemeyiz.
  • Harun Yahya yada adnan Oktar veya x şahıs neyse Yahudilik ve Masonluk üzerine diye bir kitabı varki bunu ben daha yasakken okumuştum çok etkilendim ve gerçekten tek yönlü olmayıp sonradan kendi tarih kitaplarımızda Kızıl sultan diye lakap takılan Abdulhamite Filistinlilerin kendi ağızlarından saygılarını belirtmeleri vs. araştırmaya itti ve gerçektende Masonların locarı ve bunlara hizmet eden insanların son yıllarda Türkiyede demokrakitleşme çabaları sonucunda aşikar olarak ortaya çıkmaları ardından gündemin en ortasındaki Kurtlar Vadisi dizisinde bile Yüce Efendi ve birtakım yahudi sembolleri vs. ler ile ortaya çıkışı baya bir gerçek !! gibi görünüyor tüm bunlar bir rüyaysa karabasan görüyorum demek oluyor Burda Harun Yahya savunuculuğu yapmıyorum kimse yanlış algılamasın ama birileri ya bize düş gösteriyor yada uykudan uyandırıyor..zaten ortalık din pravakatörleriyle doluyken bu tarz tartışmalar yarardan çok zarar verir diye düşünüyorum..birde yukarıyı komple inceledim uzun uzadıya yazan arkadaşlar kendi bilgi ve birikimlerinimi yazdı yoksa sağdan soldan kopya alıp burayamı pasteliyor..kişinin yapacağı en doğru şey kendi bilgi ve becerileridir bana göre yanlış yada doğru kendi tecrübelerimiz en doğrusudur..Birde herkes birbirine ne kadar saldırıyor bu enerjilerinizi boşa harcamaktır tartışmak kötü değil hatta insanların birbirlerine artı yada eksi aktarımlarıdır bu ama saldırganlık düzeyinde olmamalı..Şunu kabulenmek lazım kimse bir diğerine üstün gelemez zaten öyle olsa binlerce yıllık insanlık tarihinde tek kavram olur kimsede kapışmazdı demekki birileri fikir ortaya atacak diğerleri kabul edecek yada etmeyip başka tezler üretecek..

    En iyisi tek seferlik verilen yaşama hakkını iyi kullanmak




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    değil. bu işleri düz mantığa vuramazsın. Allah değiştirir. film gibi diyemeyiz.

    Bu levh-i mahfuz yaz boz tahtası değildir, olamaz da...
    Allah senin ömrünü 50 sene yazıp sen sadaka verdin diye bunu uzatır mı?
    Sonuçta irade senindir ne yapacağına kendin karar verirsin ama Allah senin ne yapacağını bilmemekte midir ki duruma göre değişiklik yapsın...
    Film gibi diyorum çünkü önceden izleyip her detayını bildiğin bir filmi ikinci defa izlediğinde olaylar değişmeyeceketir...
  • DurduAslan
    Levh-i mahfuz Allah'ındır, tasarrufuda ona aittir. dilediğini yazar ve bozar. Ayet: "Allah yaptığından mesul değildir"
    sadaka ve ana-babaya iyilik ömrü uzatır lafzı hadistir. hadis, peygamber sözüdür. hadis kitaplarını karıştırırsan rastlarsın
    zaten ben mutlak eceli uzatır demedim. dikkatli okuduysan göreceksin
    hiçbir örnek ve mukayese Allah'ı bağlamaz onun işleri bizim verdiğimiz örnekler gibi değildir

    kendi açımdan bu konuyu kapatmanın yararlı olacağı kanaatindeyim
  • Bu konular üzerinde eğitim aldığım için konuya girdim...
    Kaza ve kader konusu çok karmaşık bir konu, kapatalım...
    Ama tavsiyem konuyu daha detaylı incelemendir...

    Sorularla İslamiyet sitesinden aldığım bir bölüm;

    » Allah Ezelde, Olacak Her Şey'i Bilmekle Bizi O Şey'i Yapmaya Zorlamış Olmaz mı?

    Hayır. Çünkü kulun bir şey'i yapacağını Allah'ın bilmesinin, kulun fi'li üzerinde zorlayıcı bir te'siri yoktur. Bunu bir misalle izah edelim: Astronomik incelemeler neticesi 1 sene sonra ay'ın tutulacağını bildiğimizi farzedelim. Günü gelince ay tutulsa, bu, ay'ın biz bildiğimiz için tutulduğu mânasına gelebilir mi? Hayır. Çünkü ay, biz bildiğimiz için değil, tutulma sebeblerinin varlığından dolayı tutulmuştur. Biz o sebebleri daha bir sene önceden ilmî incelemelerle keşfederek ay'ın tutulacağı hususunda bilgi sahibi olduk. Hiçbir zaman biz ay'ın tutulacağını söylediğimiz için ay tutulmadı. Aynen bu misal gibi, Allah da kulun irâdesini hayır veya şerden hangi istikamette kullanarak nasıl bir davranış yapmak istediğini önceden bilir, onu tesbit ve takdîr eder. Zamanı gelince de kulun istediği istikamette yaratır. Allah'ın bu bilmesi, kulun o fi'li işlemeyi istiyeceği içindir. Yoksa, Allah bildiği için kulun o işi yapmayı istemesi ve işlemesi söz konusu değildir. Şu halde, kulun irâdesini kullanarak işlediği fiillerini Allah'ın ezelde bilip takdîr etmesi, kulu mes'uliyetten kurtarmaz. Çünkü, bu bilişte kulu bir zorlama, irâde ve ihtiyarını ortadan kaldırma durumu kesinlikle yoktur.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: cerende

    İnsan kendisine en yakın olan varlığın yine kendisi olduğunu sanarak yanılır. Oysa Allah bize, kendimizden bile daha yakındır. "Hele can boğaza gelip dayandığında, ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz, Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz." (Vakıa Suresi, 83-85) ayetiyle de bu gerçeğe dikkat çekmiştir. Ancak ayette de bildirildiği gibi insanlar gözleriyle görmedikleri için bu olağanüstü gerçekten habersiz yaşarlar.




    quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    verdiğin ayet meallerinin ortaya attığın tezle alakası ilgisi yok. nasılda bu kadar kolayca ayetleri kendi görüşünüz doğrultusunda yorumlayabiliyorsunuz? bunun sorumluluğu ağırdır.

    vediğin ayet meali :"Hele can boğaza gelip dayandığında, ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz, Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz." (Vakıa Suresi, 83-85)
    üstündeki ayetlerede baktığında göreceksinki, burada ölüm anındaki kişi vasfedilmektedir. yani Allah'ın ilim olarak insanı kendisinden daha iyi bildiğini onun düşüncelerine kendisinden daha fazla vakıf olduğunu beyan eder







    Maddesel varlıklar birer algı olduklarına göre Allah'ı göremezler, ama Allah, kendi yarattığı maddeyi her şekliyle görür. Kuran'da "Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder" (Enam Suresi, 103) denilerek bu gerçek haber verilmektedir.

    Yani biz Allah'ın varlığını gözlerimizle algılayamayız. Ama Allah bizim içimizi, dışımızı, bakışlarımızı, düşüncelerimizi tam olarak kuşatmıştır. O'nun bilgisi dışında biz tek bir söz söyleyemeyiz, hatta tek bir nefes dahi alamayız.

    "Dış dünya" sandığımız algıları seyrederken, yani hayatımızı sürerken de, bize en yakın olan varlık, herhangi

    bir algı değil, Allah'ın Kendisidir.
    Kuran'da yer alan "Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne

    vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız" (Kaf Suresi, 16)
    ayetinin sırrı da

    bu gerçekte gizlidir.



    quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    verdiğin ayet meallerinin ortaya attığın tezle alakası ilgisi yok.....

    ....baktığında göreceksinki, burada ölüm anındaki kişi vasfedilmektedir. yani Allah'ın ilim olarak insanı kendisinden daha iyi bildiğini onun düşüncelerine kendisinden daha fazla vakıf olduğunu beyan eder







    Bir insan kendi bedeninin "madde"den oluştuğunu zannettiğinde bu önemli gerçeği

    kavrayamaz.Çünkü örneğin "kendi" zannettiği yer beyniyse, dışarısı olarak kabul ettiği yer kendisine 20-30

    cm gibi belirli bir uzaklıkta olur. Ama madde diye bir şeyin var olmadığını, herşeyin hayal olduğunu

    kavradığında, artık dışarısı, içerisi, uzak, yakın gibi kavramlar anlamsızlaşır. Allah kendisini çepeçevre

    kuşatmıştır ve ona "sonsuz yakın"dır.


    Allah insanlara "sonsuz yakın" olduğunu, "kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım..." (Bakara Suresi, 186) ayeti ile de bildirir. Bir başka ayette geçen, "muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" (İsra Suresi, 60) ifadesi de yine aynı gerçeği haber verir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cerende -- 25 Aralık 2005 4:09:53 >




  • ısrarla madde değiliz diyorsun yani
  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    ısrarla madde değiliz diyorsun yani


    arkadaşlar gayet net olark açıklamışlar.. ama bazı arkadaşların önyargılarıda aynen devam ediyor gibi...

    maddenin görüntü olması insanın enaniyetine biraz ağır geliyor ama teknik gerçeklerden yüzçevirmemek gerekir
  • ön yargı ile enaniyetle ne alakası var? maddeyi benim beynimde algılamış olmam neyi değiştirir, ne ifade eder? karşımda duran monitörü ben beynimde algılıyorum tamam. ee? dahası ne? monitör gene orada. kaldırıp kırsam monitörü kırmamış mı oluyorum? kırmam da beynimde algıladığım bir hayal mi? monitör kırılmamış mı oluyor? bana öyle mi gösteriliyor? çayı karıştırdığımda çay kaşığı bardağa dokunmuyor mu? dokunmuyorsa o sesler nereden çıkıyor? onlarda mı hayal? bardağı tuttuğumda dokunma hissini veren ne? bir bardak sıcak çayı bir dikişte içtiğinde midenin yanmasına ne sebep oluyor? MADDE

    bir de teknik gerçekler diyor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    ön yargı ile enaniyetle ne alakası var? maddeyi benim beynimde algılamış olmam neyi değiştirir, ne ifade eder? karşımda duran monitörü ben beynimde algılıyorum tamam. ee? dahası ne? monitör gene orada. kaldırıp kırsam monitörü kırmamış mı oluyorum? kırmam da beynimde algıladığım bir hayal mi? monitör kırılmamış mı oluyor? bana öyle mi gösteriliyor? çayı karıştırdığımda çay kaşığı bardağa dokunmuyor mu? dokunmuyorsa o sesler nereden çıkıyor? onlarda mı hayal? bardağı tuttuğumda dokunma hissini veren ne? bir bardak sıcak çayı bir dikişte içtiğinde midenin yanmasına ne sebep oluyor? MADDE

    bir de teknik gerçekler diyor.






  • Bir de maymunlar açısından baksak olaya nasıl olur? Mesela bir maymunun tüm gördükleri de hayal değil mi? Ya da kafasını güneşe çeviren çiçeklerin algıladıkları da hayal değil mi? Benim burada vurgulamak istediğim şey biz insanlar madde yoktur, madde hayaldir diye yorumlayabiliriz ancak ya insan dışındaki diğer canlı ya da cansız kavramlara ne demeli? Bir inek için de ben bir elektrik sinyali değil miyim? Ya da bir akarsu toprak için ne anlam ifade ediyor? Bir aslanın karnını doyurmak için bizonların peşine düşmesi niye? Nasıl olsa her şey insan için. İnsan dışında hiçbir şeyin kayda değer yanı yok. Hepsi insana tıpkı bir monitorden yansıtılıyor derseniz o zaman insan dışında zekaya sahip olmayan hiçbir canlının veya nesnenin değeri yok demektir. Ben defalarca sordum bu arkadaşlara asıl amacınız nedir diye ancak cevap alamadım. Madde hayal de olsa, soyut da olsa bu bizim "gerçekliğimizdir." Bunu değiştirmeye bizim gücümüz yeter mi ki? Ya da maddenin hayal olması, sadece algı olması insanda ne gibi değişikliklere yol açar? Materyalistler müslüman mı olurlar? Ateistler inançlı mı olurlar? Nörologlar insanları İslama mı davet edecekler yakında? Neyse daha fazla uzatmayayım nasıl olsa bunlar teknik gerçekler ve ben her nedense bu teknik gerçekleri araştırmadan olduğu gibi kabul edip Allah'ın sevdiği bir kulu olamayacam belli. Kalbim mühürlü benim kalbim kalbim....Hiç şansım yok benim.




  • bu arkadaşların amacının ne olduğunu ben keşfettim. amaçları sanırım farklı olmak. diyorlar ki, iş olmuş bitmiştir, sadece görüntüleri bize yansıtılmaktadır. iş olmuş bitmişse, bizim şu an burada değil, işin bittiği yerde olmamız gerekmezmiydi? iş bitmişse burada ne işimiz var? neden eski görüntüler bize yansıtılıyor? gecikme neden?

    her şeyin bir algı olduğunu ancak çocuklar iddia eder. hatta onlar bile iddia etmezler. bebek bile iddia etmez, biberona yani maddeye uzanır. bunların bebek kadar bile akılları yok. amaçları müslümanın kafasını karıştırmak. ama bu karışıklığın neye sebep vereceğini de kestiremiyorlar. bunlara inanan, iş olmuş bitmiş kalem kırılmış defter dürülmüş deyip işi gücü icraati bırakabilir. bunu düşünemiyorlar. ya da düşünüyorlar da, farklı olmak namına kafalarının dikine gidiyorlar. bir de sıkılmadan işin içine ayetleri katıyorlar. hangi ayeti delil koysalar, o ayetin bunların yorumladığı manada olmadığını hemen ispat ederim. insan biraz Allah'tan korkar. ya da kuldan utanır.




  • @C4 işin garip tarafı herşey hayal deyip, bu hayal dünyanın verilerine güvenilmemesi gerektiğinden dem vurup kendilerine yol yordam belirliyorlar. Ancak referans aldıkları ve güvendikleri bilgileri nereden ediniyorlar? Maddeyi inceleyen bilimden. O halde bilime nasıl güvenebiliyorlar? Kendilerine ilim verilmiş olanların sapmaları sonucunu hatırlatan Kur an ayetinden nasıl bir haber olabiliyorlar? İnsan bilim yoluyla sapabilir de. Bilim İslama hizmet için yok ki. En azından bilim adamlarının kendi presnsipleri gereğince. Ancak bu arkadaşlar son bilimsel verileri alıp kendi yorumlarıyla harmanlayıp "İşte bu müthiş sırrı iyi düşünün bu ruhtur" dedikleri an komik duruma düşüyorlar.

    Bilim adamlarının madde üzerine olan verileri = hayal (buna güveniyorlar)

    Materyalistlerin elindeki çatal = hayal (buna güvenmiyorlar)

    Bilmem. Neyse uzatmayayım. Dedim ya kalbim mühürlü.




  • değişmeyen ve inkar edilemeyen gerçekler var. doğmuşsun. doğduğun dünya maddelerden oluşuyor. varsın. maddesin. maddelerin arasında yaşıyorsun. maddelere muhtaçsın. istersen yemek yeme, su içme bakalım ne oluyor. madde yok dediğin anda kendini inkar etmiş olursun. madem iş olmuş bitmiş, bitmiş işin hayalini yaşıyoruz, o zaman neden para kazanma peşindesin? neden ev, araba almaya çalışıyorsun? teslim ol bitmiş işe, hiç bir şey yapmasana bakalım ne oluyor? neyse ben gidip yatayım
  • normal hayatı yaşamayan bırısı nasıl hayal kurar acaba yanı bu görmeyen bı ınsan olarak düşünürsek göremedığın bişeyı nasıl hayal edersın ve rüyanda onu bır maddeye büründürebılırsın.aslında yasadığımız ıçın rüyaları görebılıyoruz.beynımızın görsel hafızası hıç ummadığımız veya beynımızın en az yoğunlukta olduğu zaman yanı uykuda bıze normal hayatta yasadıklarımısı hatırlatabılıyor.ve yahut hiç yaşamadığız seylerı tasarlayıp sunabılıyor.ruya nın ınsan ustundekı kınetık enerjı kaybı çok yuksek bır ruya gorebılmek için harcana enerjı belkıde bır gunumusu gecıreceğımız enerjıye denktır.belkıde onun için yasamak daha kolaydır ruya görmekten.hayatı siz kontrol edersınız ama ruyalarınızı yasadıklarınız kontrol eder..benceee.!!!!!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    bu arkadaşların amacının ne olduğunu ben keşfettim. amaçları sanırım farklı olmak. diyorlar ki, iş olmuş

    bitmiştir, sadece görüntüleri bize yansıtılmaktadır. iş olmuş bitmişse, bizim şu an burada değil, işin bittiği

    yerde olmamız gerekmezmiydi? iş bitmişse burada ne işimiz var? neden eski görüntüler bize yansıtılıyor?

    gecikme neden?






    çok mantıklı sorular sormuşsunuz, forumdaki arkadaşların daha önce cevaplandırdığı gibi;


    tüm olaylar Allah katında olmuş bitmiştir. ve işin aslında da tüm insanlar (geçmişte yaşamış olanlar- şu an yaşamış olanlar- gelecekte yaşıyacak olanlar) cennet veya cehennemde ki yerlerindedirler. Yani Allahın diledikleri cennnette, diledikleri cehennemdedir. Ve bizde şuan yaşadığımız olayları ahiretteki yerimizden izlemekteyiz.



    İşte bu ahiretteki yerimizden NİÇİN? cennete veya NİÇİN ? cehenneme girdiğimizin GEREKÇESİNİ izlemekteyiz. Değilse insanlar sormiycaklarmıydı ben Nİye cennete veya cehenneme girdiklerini?



    Netice Allah katında Gecikme söz konusu değil. Zamana ve mekana bağlı yaşayanlar biz insanlarız. zamana bağlı olarak yaşadığımız için kaderimizde belli olan tarihtede dünya hayatı bitmiş olacak.






    quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    bunlara inanan, iş olmuş bitmiş kalem kırılmış defter dürülmüş deyip işi gücü icraati bırakabilir. bunu düşünemiyorlar. ya da düşünüyorlar da, farklı olmak namına kafalarının dikine gidiyorlar.






    Allah fiilleri bizim kendimizin yaptığı HİSSİNİ verdiği için, bu fiilerden sorumluyuz. İşte imtihanın sırrıda burda gizlidir.


    mesela zahiren baktığımızda güneş olmazsa, gölge olmaz diye düşünebiliriz.

    oysaki batınında Allah gölgeyi yaratmış, güneşi ona delil kılmıştır. Bu Kuranda net olarak açıklanmıştır.




  • halil cibran'dan

    Eger Tanriyi bilmek istiyorsaniz,bir gizemler çözücüsü olmaya kalkmayin.

    çevrenize bakinin daha iyi.çünkü onun çocuklarinizla oynamakta oldugunu gorursunuz.

    ve kaldirin basinizi uzaya bakin, onun bulutlar arasinda dolastigini ve şimşekler içinde kollarini iki yana açtıgını ve yagmurlar yağdırdıgını goreceksiniz.

    çiçeklerden gülümsedigini sonra agaclardan yukselip size el salladigini.

    işte ölümden korkmayanlain tam imana sahip olanlarin dünyasi budur.

    nereye baksan Allahi ve Mucizelerini gorursun.

    Ömer Hayyam'dan

    sen bu dünyanin sirlarina eremezsin
    erenlerinde dilini sökemezsin
    iyisimi şarap iç cennet et bu dünyayi
    öbür cennete ya girer ya giremezsin.

    al buda senin kafadan ama dogru soyluyo.madem inanmiyosun git sarap ic kadina kiza kaptir kendini gununu gun et.

    misyonermisin olum sen.scientology tarikatinin Türkiye subesimisin.

    HEY RABBIM NE DEVIRLERDEYIZ.DOSTLAR DOSTLARINA,EVLATLAR ANALARINA,YARATILANLAR RABLARINA SIRTINI DONMUS.
    RABBIM SEN BIZE SIRTINI DONME MERHAMETINI ESIRGEME UZERIMIZDEN.AMIN




  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.