Evet Drakensang 2 geliyor. İsmi de Drakensang: River of Time olacak. Sanırsam almancası 2010 yazına doğru çıkar. İngilizcesi için yine yıllarca bekleriz (çok pis abartırım) Kullanılan oyun motoru aynı motor yalnız biraz geliştirmişler. Bence Drakensang 1'in grafikleri gayet güzel ve ayrıntılı. Pek geliştirmeye gerek olduğunu sanmıyorum. Yalnız göğüs dekolteli hatunların dekolteleri daha da derinleştirilebilir. Geyik bir yana aynı motoru kullanmaları yapımcılara bol bol zaman kazandırmış, grafikle uğraşacakları zamanı daha ayrıntılı hikaye ve questler yazmaya yönlendirmiş. Yani Baldur's Gate 1 ve 2 gibi bir durum söz konusu.
Geçen gün introsu yayınlandı. Almanca tabiki. Buradan indirebilirsin. (Ana konuya da yazayım bak bunu hatırlattığın iyi oldu)
Ekran görüntüleri de Almanya'daki Leipzig de yayınlanmıştı. İnterneti biraz araştırırsan bulursun.
Aslında eski-yeni rpg oyunlarında çok kitaplarını okumak hala çok daha güzel. Kapağında " oku beni " diyen bir resim, üzerinde hastası olduğun fantastik dünyanın adı. Seninle aynı kitabı okuyan kişilerle yaptığın konuşmalar...
Oyunlar aynı tadı vermiyor malesef. Bir KoTOR oynuyorsun harika ötesi ama vermiyor işte bir Kara Elf Üçlemesi bir Buz Yeli Vadisi okurken aldığın hazzı.
quote:
Orijinalden alıntı: tatbkath
Vampire: The Masquerade'deki tat hiçbir oyunda yok maalesef.
Dediğine katılıyorum... Ama bu oyunuda anlamak çok zordu ya İyi ingilizce istiyordu. Oyunu oynuyamadan sildim zaten
quote:
Orijinalden alıntı: Gokyabgu
Evet Drakensang 2 geliyor. İsmi de Drakensang: River of Time olacak. Sanırsam almancası 2010 yazına doğru çıkar. İngilizcesi için yine yıllarca bekleriz (çok pis abartırım) Kullanılan oyun motoru aynı motor yalnız biraz geliştirmişler. Bence Drakensang 1'in grafikleri gayet güzel ve ayrıntılı. Pek geliştirmeye gerek olduğunu sanmıyorum. Yalnız göğüs dekolteli hatunların dekolteleri daha da derinleştirilebilir. Geyik bir yana aynı motoru kullanmaları yapımcılara bol bol zaman kazandırmış, grafikle uğraşacakları zamanı daha ayrıntılı hikaye ve questler yazmaya yönlendirmiş. Yani Baldur's Gate 1 ve 2 gibi bir durum söz konusu.
Geçen gün introsu yayınlandı. Almanca tabiki. Buradan indirebilirsin. (Ana konuya da yazayım bak bunu hatırlattığın iyi oldu)
Ekran görüntüleri de Almanya'daki Leipzig de yayınlanmıştı. İnterneti biraz araştırırsan bulursun.
Valla grafik konusunda sana katılıyorum...İlk oyunun grafikleri gayet tatmin ediciydi benim adıma...Yanlız ilk oyun son bölüm haric bana epey kolay gelmişti...Nedense o Icewind Dale,Baldur's Gate zorlugu yoktu...Umarım bu oyunu biraz daha zorlu yaparlar...(Ulan fetişim sanki zor olsun,daha da zor olsun )...Valla her sene böyle gökten yağar gibi keşke RPG oyunu yağsa yaw!!!
Bende Oblivion u çok severek oynamış insanlardanım. İmkanım olsa hafızamın o kısmını sildirip, tekrar baştan oynamak istiyorum. Aynı şeyi Lost dizisi için de düşünüyorum
bu birazda yaşla ilgili sanırım. şimdi 16 yaşımda olsam, sanırım bugünkü oyunları bayaa severek oynardım. (16 yaşımdayken amigamı 37 ekran tv'ye bağlayıp eye of the beholder oynardım, ne günlerdi). şu anda hala arada oyun oynarım ama çabuk sıkılıyorum, sadece rpg'ler değil hiçbir oyun eski tadı vermiyo. sanırım 30'undan sonra böyle oluyo :) ama m&m 6 nın sadece haritasını değiştirseler 1 kere daha bitiririm o ayrı....
Eye Of The Beholder gerçek bir klasikti.Hele ki 2. oyunu hala oynuyorum.Yeni nesil çok şey kaçırdı.O oyunları ilk çıktığında oynamanın zevki hiçbirşeyle ölcülemez.
beholder 2'de 4 tane borozanla açılan kapı vardı hatırlarsın. o kapıyı açınca oyunu bitirdim sanmıştım, ama daha yarısı bile değildi oyunun. sadece yeşil baltayla kırılabilen bir kapı vardı, medusaları yerdeki düğmelerin (!) üzerinde sıkıştırıp açılabilen kapısı vardı. birde her yaratığın üzerinden 2 kılıç 1 kalkan düşmezdi. düşenlerin de çoğundan taş yada yiyecek düşerdi. yokluktan adamlara yiyecek fırlatırdım :D güzel oyundu.
quote:
Orijinalden alıntı: MeaCulpa_27
Valla grafik konusunda sana katılıyorum...İlk oyunun grafikleri gayet tatmin ediciydi benim adıma...Yanlız ilk oyun son bölüm haric bana epey kolay gelmişti...Nedense o Icewind Dale,Baldur's Gate zorlugu yoktu...Umarım bu oyunu biraz daha zorlu yaparlar...(Ulan fetişim sanki zor olsun,daha da zor olsun )...Valla her sene böyle gökten yağar gibi keşke RPG oyunu yağsa yaw!!!
Zorluk seviyesinden ben de muzdaribim. Risen oynuyorum şimdi mesela, başlar başlamaz Hard'a getirdim. NWN2'yi Very Hardcore'da oynadım. Ama abartmıyorum Baldur's Gate 2, Gothic 2 normal seviyede oynarken daha zor gelmişti bu saydığım oyunlardan. Asıl keyifte zorluktan gelir zaten. Bir savaş için hazırlanmak, üzerinde düşünüp taktikler geliştirmek (sıra tabanlı, gerçek zamanlı farketmez) asıl zevk. Ya yıllardır bir ton RPG oynamaktan çok ustalaştım, ya da oyunlar gittikçe kolaylaştı. Bilmiyorum gerçekten. Şu an için tek umduğum Dragon Age'in beni yeterince zorlaması, hatta bazı yerlerde geçemeyip saç baş yoldurtması. Bu kolaylık modası Kotor ile başladı. Kotor'da hiç savaşlar için taktik geliştirdiğimi hatırlamam.
quote:
Orijinalden alıntı: Randeas
Eye Of The Beholder gerçek bir klasikti.Hele ki 2. oyunu hala oynuyorum.Yeni nesil çok şey kaçırdı.O oyunları ilk çıktığında oynamanın zevki hiçbirşeyle ölcülemez.
Eye Of The Beholder 2'yi orta okulda ilk aldığımda bayağı oyalanmıştım. O zaman kısıtlı ingilizcem ile bulmacalara az kasmamıştım. Bayağı ilerleyip bir yerde takılıp bırakmıştım. Şimdiki oyunlar gibi otuz tane açıklama yoktu, zaten manual de olmadığından tamamen tek başımızaydık. İnternette yok tabi yardım alalım. Sonraki yıllarda RPG ve ingilizce bilgim derinleşince seriyi baştan oynayıp bitirmiştim. EotB efsane bir oyundur. RPG'ye başlamama neden olan oyunlardan biridir.
Daha sonra EotB benzeri çok oyun oynadım. Anvil Of Dawn, Lands Of Lore serisi, Stonekeep, Ishar serisi, Realms Of Arkania serisi... EotB seven arkadaşlara bu saydığım oyunları öneririm. Dosbox ile rahat çalıştırabilirsiniz.
quote:
Orijinalden alıntı: asderty
beholder 2'de 4 tane borozanla açılan kapı vardı hatırlarsın. o kapıyı açınca oyunu bitirdim sanmıştım, ama daha yarısı bile değildi oyunun. sadece yeşil baltayla kırılabilen bir kapı vardı, medusaları yerdeki düğmelerin (!) üzerinde sıkıştırıp açılabilen kapısı vardı. birde her yaratığın üzerinden 2 kılıç 1 kalkan düşmezdi. düşenlerin de çoğundan taş yada yiyecek düşerdi. yokluktan adamlara yiyecek fırlatırdım :D güzel oyundu.
Ben de koridorlarda emekleyerek gidin giantları hatırlıyorum. Onları kim oralara, nasıl sokmuş çok merak ederdim. Eşyaların özelliklerini vermezdi oyun. Çok sonra internetten manuallara ulaşınca gördüm ki, orada yazıyormuş tanımları.
quote:
Orijinalden alıntı: asderty
bu birazda yaşla ilgili sanırım. şimdi 16 yaşımda olsam, sanırım bugünkü oyunları bayaa severek oynardım. (16 yaşımdayken amigamı 37 ekran tv'ye bağlayıp eye of the beholder oynardım, ne günlerdi). şu anda hala arada oyun oynarım ama çabuk sıkılıyorum, sadece rpg'ler değil hiçbir oyun eski tadı vermiyo. sanırım 30'undan sonra böyle oluyo :) ama m&m 6 nın sadece haritasını değiştirseler 1 kere daha bitiririm o ayrı....
Sana gog.com ile oldgames.sk sitelerini öneririm. Pek çok klasik RPG bulabilirsin oralarda. Bu iki site bizim gibi dinozorların vazgeçilmezi diye düşünmekteyim.
oldgames.sk ilk girdiğinde slovakça mı ne oluyor, ama kenarda ingilizce butonu var. Bu siteye sadece 5 dolara 6 aylığına üye oldum. İstediğim klasik oyunları indiriyorum. Burada bahsettiğim gerçekten eski oyunlar, en yenisi 2000 yılıdır.
gog.com'dan ise oyun satın alabilirsin. M&M 6: Limited Edition (ilk 5 oyunu da içeriyor), Stonekeep, Realms Of Arkania serisi, Gothic 1,2, Arx Fatalis ilk aklıma gelenler. Hem de özel install paketleri ile en son patchleri yapılmış halde geliyor, en son sistemlere uyumlu halde. Tek yapman gereken dosyaları indirip kurmak. Yanında manuallar, soundtrackler, ek videolar da cabası.
EotB, Lands Of Lore, Stonekeep, Ishar deyince anılarım depreşti yine. Dinazor olmayan yeni nesil oyuncuların şu an bu oyunları denediklerinde seveceklerini sanmıyorum ancak eski oyuncular ustalara saygı kuşağı kapsamında oynayıp o güzel günleri yad edebilirler.
Risen hiç beklenmedik bir anda çok güzel işler başardı. Hatta benim için Drakensang'ın bir adım ötesine geçti. Nadiren de olsa böyle yapımlarla karşılaşmak sevindirici. Gerçi çok fazla umut bağladığım birkaç oyun var bizleri bekleyen, onlar da piyasaya çıktığında RPG dünyası altın olmasa da bronz çağını yaşıyor olacak.
quote:
Orijinalden alıntı: asderty
beholder 2'de 4 tane borozanla açılan kapı vardı hatırlarsın. o kapıyı açınca oyunu bitirdim sanmıştım, ama daha yarısı bile değildi oyunun. sadece yeşil baltayla kırılabilen bir kapı vardı, medusaları yerdeki düğmelerin (!) üzerinde sıkıştırıp açılabilen kapısı vardı. birde her yaratığın üzerinden 2 kılıç 1 kalkan düşmezdi. düşenlerin de çoğundan taş yada yiyecek düşerdi. yokluktan adamlara yiyecek fırlatırdım :D güzel oyundu.
Evet o dört borozanla açılan kapıyı hatırlıyorum.Hatta belli sırayla açılıyorlardı önce kuzey rüzgarı ile başlıyordu.Ondan sonra üst katta dijital bir ortam vardı zemin disco gibiydi,yanlış adımda çılgın atıyordu karakterler elektriğe kapılıp.Birde eye of the beholder ben dahil çoğu insanın frp ile tanışmasını sağlamış bir oyun.Hayatım boyunca kitapla,dergiyle aram iyim olmadığı halde bana bile yüklü ad&d 2nd edition kitapları aldırtmıştı gaza getirip.Övünmek gibi olmasın koleksiyonum bir kısmı
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Randeas -- 29 Ekim 2009; 0:29:56 >
Zorluk falan deyince hep "Darksun" gelir aklıma. İnsanlar için yapılmamış derdim o oyuna hep. Dune'umsu atmosteri, kankalığı geri plana iten ve sizi hayatta kalmaya odaklayan yapısı, kızgın çölleri ,kumları, psionic leri, bir yudum su, bir parça metal için yapılan savaşları. Ama yeterli ilgiyi görmediği için tozlu sayfalarda kaybolmuş bu setting i anmak için arada hala oynarım oyunlarını.
quote:
Orijinalden alıntı: kuu1x
Şahsen Warcraft III DotA oynuyorum, yüksek seviyeli insanlarla oynamak gerçekten zevkli..Güzel bir takım oyunu, daha da heyecan katıyor..
Aynen dota iyi sarıyor, oyunlardan çıkan bol oluyor ama olsun
quote:
Orijinalden alıntı: Randeas
Evet o dört borozanla açılan kapıyı hatırlıyorum.Hatta belli sırayla açılıyorlardı önce kuzey rüzgarı ile başlıyordu.Ondan sonra üst katta dijital bir ortam vardı zemin disco gibiydi,yanlış adımda çılgın atıyordu karakterler elektriğe kapılıp.Birde eye of the beholder ben dahil çoğu insanın frp ile tanışmasını sağlamış bir oyun.Hayatım boyunca kitapla,dergiyle aram iyim olmadığı halde bana bile yüklü ad&d 2nd edition kitapları aldırtmıştı gaza getirip.Övünmek gibi olmasın koleksiyonum bir kısmı
Bence elindeki kitaplarla övünmelisin. Ben kıskançlık ile baktım yani. Ama niye bu kitaplar sende? Eğer DM isen bırak Player's Handbook'ları arkadaşların alsın. Sende mi kalıyor kitaplar
Biz bir ara Planescape oynamıştık FRP olarak. O oyunda çok zorlanmıştım DM idim. Portalların mantığını anlamak ve nereye çıkacağını hep önceden planlamak falan ölümdü. FRP'ye Giriş101 diye ders olarak gösterilebilecek kadar kallavi çalışmalar yapmıştım. Ama Vampire: The Masquerade gibisi yok. İnsanın DM'lik yaparken "Başlarım dancınına da mastırına da ulan ben de oynıcam." diyesi geliyor. Demişliğim de var.
Bir de daha fazla Malkavian role player'ı olsa daha çok sevinicem. Karizmatik, deli olduğu için oynayanlar bir zaman sonra Brujah falan oluyor, komik oluyor. Oynayanlar pek hakkını veremiyor.
Ayrıca konuyu açan arkadaşın yazısına tamamiyle katılıyorum. Ben de hâlâ Fallout, Arcanum, Planescape: Torment oynarım. Bu sıralar Baldur's Gate oynamıyorum ama ona da sıra gelecek. Lionheart'ın exe'sini bulamadığım için oyun yatıyor. Elinde olan varsa göndersin bir zahmet. 4-5 yıl önce bitirmiştim, yine oynamak istiyorum. Barcelona'nın tasarımına hayran kalmıştım.
Aramızda kalsın; bir ara Baldur's Gate ile o kadar kafayı yemiştim ki, karanlığı fog of war kabul edip ilerledikçe önümün daha aydınlanacağını, fog of war'ın yokolacağını düşünürdüm. Çok küçüktüm ama, üzerime gelmeyin çocuğumu keserim..
quote:
Orijinalden alıntı: Nømad
Zorluk falan deyince hep "Darksun" gelir aklıma. İnsanlar için yapılmamış derdim o oyuna hep. Dune'umsu atmosteri, kankalığı geri plana iten ve sizi hayatta kalmaya odaklayan yapısı, kızgın çölleri ,kumları, psionic leri, bir yudum su, bir parça metal için yapılan savaşları. Ama yeterli ilgiyi görmediği için tozlu sayfalarda kaybolmuş bu setting i anmak için arada hala oynarım oyunlarını.
Darksun settingi ilginçtir gerçekten. Kıymeti pek bilinmemiştir. Black Isle'ın Infinity Engine ile aynı Planescape'a hayat verdiği gibi Darksun'a da hayat vermesini çok isterdim, ama olmadı maalesef. Bu saatten sonra da hiç olmaz zaten. Darksun: Shattered Lands'in zamanında disketli versiyonunu bulmuştum. Bir ton bug doluydu bir yerden sonra da ilerleyemedim. Sonraki yıllarda hem Darksun: Shattered Lands'in, hem de Wake Of The Ravager'ın CD versiyonları geçti elime. Ama tekrar oynamaya fırsat bulamadım. SSI'ın en iyi oyunlarındandır bence EoB'dan sonra. Eskiler ile aran iyise SSI'ın Al Kadim: A Genie Curse, Thunderscape ve Entomorph oyunlarını da öneririm. Hepsinin CD sürümleri elimde mevcuttur. Yardımcı olabilirim bulamazsan.
@gokyabgu: siteler güzelmiş, inceledim. ama oyunları alınca oynayacak pek vaktim yok. aslında eob3 'ü oynayamamıştım içimde kalmıştı zamanında. çünkü amigada çıkmamıştı, sadece pc için çıkmıştı. birde mm6'yı xp'de çalıştırmak için bi patch buldum ama müziklerini çalıştırmıyordu. mm6'nın müzikleri ise bence mükemmel, hatta oyun cd'sinden müzikleri müzik setinde dinlerim arada. söylediğin sitede oyunların xp hatta vista uyumlu olması çok iyi. ama dediğim gibi pek vakit ayıramıyorum. drakensang'ı indirmiştim, onuda öğrenmesi biraz zor geldi bana skill pointleri harcama ekranı kafamı bozmuştu biraz. birde dragon age'i deneyeceğim çıkınca. onu da oynamak gelmezse içimden, artık benden bu kadarmış diycem sanırım...
Ben eski ve yenileri karşılaştırmıyorum şahsen. İkisi farklı yerlerde benim için. Eski oyunlarda bulduğumu yeni oyunlarda, yeni oyunlarda bulduğumu da eski oyunlarda bulamıyorum çoğu zaman. Belki yaşım gereği fazla eski oyunları oynamadığımı düşünebilirsiniz. Ama öyle değil, yeni neslin aksine eski oyunlara çok meraklı biriyimdir =) Önceden pek anlamıyodum Baldurs Gate ve türevlerinden. Yavaş yavaş adım atıyorum rpg türüne diyebilirim. Önceden sıkılıp bırakırken, şimdi bağımlısı oluyorum eski oyunların
Bu arada benim için RPG türünün genel olarak çok kötü bir yönü var. Adamın hayatını bitiriyor :D Oyuna bir bağlandım mı bırakamıyorum ben. Söyliyeyim dedim öylesine :P