İyi bir insan olmak yetmez bazen hayatta. Eğer doğru bir yürekle yanlış bir insanı seviyorsanız; iyi olmanızın hiçbir ehemmiyeti yoktur o insanın gözünde. Sizin aklınız onun gözlerindeyken; onun tek derdi sizin yerinize daha varlıklı, daha gösterişli birini bulup bulamayacağının muhasebesindedir. Çünkü ne de olsa artık siz onun için çantada kekliksinizdir. Fakat siz bu şeytani fikri çok sonraları fark edersiniz ama iş işten çoktan geçmiştir…
Bu tip insanlar sizi son ana kadar kandırırlar. Siz onu terk etmeye kalktığınızda; sanki sizi gerçekten seviyormuş gibi: ‘Ne olur beni bırakma, sensiz yapamam!’ derler. Siz ise dibine kadar yalan olan bu feryadı yine gerçek zanneder ve son anda bir daha kandırılırsınız. Aslında o insanın derdi sizin ondan vazgeçmeniz değildir. Onun gizli hesabı, sizin onu terk etmenizi değil; onun sizi terk etmesini sağlamaktır. Çünkü kibir, şeytanın en sevdiği günahtır. Tüm yalan ve ihanetlerine rağmen atmaya kıyamadığınız o insan, sizi daha ilk fırsatta yerle yeksan eder.
Şu üç günlük dünyada varsın kandırsınlar sizi. Aldatsınlar, kanınızı emsinler, hayallerinizi katletsinler, umutlarınızı mahvetsinler… Sadece boş verin siz. O kalbi kararmışlara kaptırdığınız vaktinizi ömrünüzün sadakası sayın. Aldırmayın aldatıldığınıza; ağlamayın kandırıldığınıza. Nasıl olsa sizin alnınız ak olacak Allah’ın huzurunda. Hem biz, ‘Aldatanlar bizden değildir!’ diyen bir peygamberin ümmetiyiz unutma. Yapanın yanına kar kalmayacak bir hesabın derdini beyhude yüklenmeyin siz. Unutmayın ki, size gözyaşı döktürenler bir gün mutlaka hıçkırıklara boğulacaklardır. Siz sadece sizi yoktan var edene iltica edin; canınızı yakan da kendi canının yanacağı günü beklesin. Ve ne kadar dara düşerseniz düşün, asla kendinizi yalnız hissetmeyin. Düşünün bir kere: Derdiniz ne kadar büyük olursa olsun, ‘Allah kuluna yetmez mi?!’
Kaybettikten sonra gözyaşı döktüğünüz o insanın aslında kurtuluşunuz olduğunu fark edin. Ve şükredin halinize. Size umut verip hayaller kurduran ve sonra sizi yarı yolda bırakan o insanı ise sadece sahibine havale edin. Sakın kin bile beslemeyin ona. Çünkü emin olun o buna bile değmeyecektir. Değse zaten yaptığı yanlıştan hemen döner ve sizi sarıp sarmalardı. Sizi yaralayan o zavallıya acıyın ve unutun onu sadece. Ne de olsa yar bildiğiniz o insan bir nankördür. Ve nankörlerin en büyük özelliği: ‘Her şeyin fiyatını bilip; hiçbir şeyin kıymetini bilmemeleridir!’
Ve artık takılıp kalmayın düne. Üstüne bir çizik çektiğiniz o ismi artık çöp kutunuzda bile barındırmayın. Yüreğinizi bir kıymet bilene emanet edip yeniden tutunun hayata. Dün döktüğünüz gözyaşları için yarın zaten pişman olacaksınız. Öyleyse bugününüzü kaptırmayın o kıymet bilmezlere. Size kötülük edemeyecek kadar Allah’a aşık bir yüreğe yaslayın yüreğinizi. Sevin, sevilin ama asla, üç kuruşluk insanlar için bir damla göz yaşı bile dökmeyin. Çünkü o kalbi kararmışlar, kendilerine nasip olmayan göz yaşlarını sizde görünce; bunu bile kendilerinden sayarlar. Yiyin, için, dua edin. Hatta ağlayın ama ne olur göz yaşlarınızı israf etmeyin!..