Şimdi Ara

Son derece nadir bir olay: Ölmüş bir yıldızın etrafında dönen gezegenler bulundu

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
11
Cevap
0
Favori
354
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Son derece nadir bir olay: Ölmüş bir yıldızın etrafında dönen gezegenler bulundu
    James Webb Uzay Teleskobu (JWST) muazzam mesafelerdeki nesneleri görüntüleyerek geçmişe bakma konusunda kendini zaten kanıtlamıştı ancak yaptığı yeni bir keşifte Güneş sisteminin uzak geleceğine görmüş olabilir. Zira JWST, ölmüş bir yıldızın etrafında dönen gezegenler buldu. Son derece nadir rastlanan bu olay, bir gezegen sisteminin yıldızı öldükten sonra neye benzediğini görmek için ilk şansımızı sunuyor.



    Son derece nadir bir olay



    JWST, iki farklı ölü yıldızın ya da "beyaz cücenin" yörüngesinde dönen iki Güneş dışı gezegenin ya da "ötegezegenin" varlığını gözlemledi. Gezegenler sadece Güneş sisteminin gaz devleri Jüpiter ve Satürn'e güçlü bir şekilde benzemekle kalmıyor, aynı zamanda beyaz cüceler Güneş'in gelecekteki kaderiyle de benzerlik gösteriyor.



    Öte yandan beyaz cüce yıldızların etrafında çok az sayıda gezegen keşfedilmiş durumda. Henüz hakem değerlendirmesinden geçmemiş olan araştırmanın başyazarı ve Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü'nde astronom olan Susan Mullal yaptığı açıklamada, "Bu iki aday gezegenle ilgili olağanüstü olan şey, sıcaklık, yaş, kütle ve yörünge ayrımı bakımından dış Güneş sistemimizdeki gezegenlere daha önce bulunan tüm gezegenlerden daha fazla benzemeleri” dedi.



    Son derece nadir bir olay: Ölmüş bir yıldızın etrafında dönen gezegenler bulundu
    Keşfedilen gezegenler WD 1202-232 ve WD 2105-82 olarak adlandırıldı. Bu gezegenler JWST'nin Orta Kızılötesi Aracı (MIRI) tarafından doğrudan gözlemlendi. Bunlardan biri beyaz cüce ev sahibinden Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin yaklaşık 11,5 katına eşit bir mesafede yer alıyor. Diğer aday ise yıldızından daha uzakta, gezegenimiz ile Güneş arasındaki mesafenin yaklaşık 34,5 katı uzaklıkta yer alıyor. Bilim insanlarının Jüpiter'in 1 ila 7 katı arasında olduğunu tahmin ettikleri gezegenlerin kütleleri şu anda belirsiz durumda.



    Güneş’in ve sistemimizin geleceğine bir bakış



    Güneş, yaklaşık 5 milyar yıl içinde çekirdeğinde meydana gelen nükleer füzyon süreçleri için yakıt kaynağını tükettiğinde, kırmızı bir dev haline gelecek. Yıldızın dış katmanı o kadar genişleyecek ki Merkür, Venüs, Dünya ve muhtemelen Mars’ın kendisini yutacak. Bu genişleme evresi bittiğinde ise geriye etrafı gezegenimsi bulutsu ile çevrili oldukça küçük olan beyaz cüce kalacak.



    Ayrıca Bkz.NASA, Webb Uzay Teleskobu'ndan fotoğraflar yayınladı



    Dolayısıyla JWST’nin bu doğrudan keşfi (yani direkt gezegenleri fotoğraflaması) esasında böylesi bir sonda Jüpiter ve Satürn'e ne olabileceğine dair ipuçları veriyor. Bu keşif aynı zamanda daha fazla inceleme olanağının da önün açıyor. Bilim insanları artık gezegenlerin atmosferlerinin bileşimi gibi şeyleri araştırmaya başlayabilecek ve gezegenlerin kütlelerini ve sıcaklıklarını doğrudan ölçebilecekleri.




    Kaynak:https://www.space.com/james-webb-space-telescope-exoplanets-dead-stars







  • su an bilinen fizik kurallariyla isikdan hizli yolculuk teorik olarak bile mumkun olmayabilir. boyle bir ihtimal var. bu durumda tek bir gunes sistemine hapsolmus ileri bir medeniyet nasil hayatta kalir. gunes kizil deve donustugunde saturnun ve jupiterin buzdan uydulari daha iliman hale gelip okyanus gezegenlerine donusebilir. yasama uygun alani bir sure saglar. beyaz cuce evresinde yildiz olmus olsa bile icinde hapsolmus sicaklikla cok uzun milyar yillar azda olsa bir isima yapiyor. gunese yakin yorungede yapay uydularda yasam bir sure daha mumkun olur. sonrasina gelirsek ne kadar ilerlersen ilerle ne kadar gelisirsen gelis her seyin bir sonu var, bir yerden sonra baryonik maddenin kendisi bile yok olacak. termodinamigin 2inci kanunu asmanin bir yolu bulunmadikca son kacinilmaz.

  • darkaura kullanıcısına yanıt
    Kozmosta hayatın olma ihtimali düşük olsa da var çünkü kanıtı bizim Dünya'mız.

  • Esasında yoğun ve ağır yıldız artıkları güçlü çekim alanlarına neden teşkil etmeleri uyarınca oldukça istikrarlı gezegen yörüngelerinin oluşumu için en iyi adaylar. En azından fizik yasaları bize bunu söylüyor. Tabii başka faktörler devreye girmekte ancak Sandbox Universe tarzında farazi bir kozmolojik kum havuzunda kendimize bol gezegenli bir sistem yaratmak isteseydik sistemin merkezine sıradan bir yıldız yerleştirmek yerine beyaz cüce, nötron yıldızı, karadelik gibi bir yıldız artığı koymak çılgınca sayıda ve yakınlıkta gezegenin istikrarlı yörüngelerde sorunsuz gezmesine olanak tanırdı. Bu saydığımız yıldız artıkları inanılmaz derece yoğun ve ağırlar, haliyle rakipsiz de bir gravitasyonal etki uyguluyorlar. Çok daha fazla sayıda yörüngesel konfigürasyona izin veriyorlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bulkathos kullanıcısına yanıt

    Bilakis yeryüzündeki yaşam ve Dünya'nın kendisi evrende o kadar sıradan görünüyor ki kainatın başka yerlerinde yaşam neredeyse kaçınılmaz addediliyor. Yalnızca dış uzaydan belgelenmiş kesin bir kanıt olmadığı için bu kesinmiş gibi konuşulmuyor ama dünya harici kainatta yaşamın gelişim ve devamlılığına kesin gözüyle bakılıyor.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Zaten içtiğimiz su uzaydan göktaşlarıyla taşındı dünyanın 4 milyarlık yaşının ilk zamanlarında. Tabi benim bu söylediklerim belgesellerden ve bazı bilimsel makalelerin çevirilerinden okuyup öğrendiklerim. Size katılmakla birlikte Dünya dışında hayatın varlığını aramamız artık nasıl oldukları, nasıl temellendikleri, varoluşlarının kaynağı vb olarak evrildi. Yani bundan 50 sene önce belki var mı diye ararken şu an var ama nasıl diye arıyoruz. Çünkü bilimsel atılımlar artık 10 yıllık periyotlara ulaştı belki de 5 yıla inecek zamanla. Eskiden 20-30 yılda gördüğümüz sıçramalar, teknolojinin gelişmesiyle çok daha kısa sürede yapılıyor. Mars yahut başka bir gezegene insanoğlunun inmesi her şeyi temelli değiştirecek gibime geliyor. Bakalım ömrümüz yeterse 14 küsür milyarlık evrende belki ilginç şeylere şahit olabiliriz.

  • Ayrıca uzayda su aramamızdan kaynaklı cümlemi su ile başlattım. Bizim bildiğimiz karbon temelli yaşam formları için su olmazsa olmazdır tabi ki sıvı halde su. Ancak evrendeki yaşam belki de farklı şeyleri temel alacak, enerji farklı formlarda olacak emin olamayız elbette.

  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Bu farazi garabette yaşayacak insanların kanı gelgit manyağı olur

  • Mylevi M kullanıcısına yanıt

    Well, depends. Not necessarily.


    Yeterince uzaktaysa ve yörüngüler üstüne eliptik değil de dairesel ise olmaz. Ama başka sıkıntılar-faktörler mevcut. Isınma gibi, radyoaktivite gibi, daha egzotik-kuramsal yabancı kuark felaketi gibi. Yoksa sözünü ettiğiniz gravitasyonal gelgit kuvvetleri insana gelene kadar bir gezegeni de istikrarsızlaştırıp parçalar. Buradaki olay böylesi masif cisimlerin etrafında gezegenlerin parçalanmayacağı ve dar bir uzay zaman sahasına sıkışabilecek çok sayıda istikrarlı gezegen yörüngesinin gravitasyon fiziği uyarınca mevcut olması, yoğun-masif ölü yıldızların çekim gücünden dolayı. Yani aslında - diğer faktörler dışarda bırakıldığında veya bu faktörler münasipse, teoride - ölü yıldızlar muazzam sayıda "gezegen taşıyabilirler". Ama pek görmememiz daha başka faktörler ve diğer hadiselere bağlı. En basitinden yıkıcı süpernovaları veya bu tarz bir sistemi keşfetmenin zorluğunu yani verilmiş yıldız artığını da, potansiyel gezegen eşlikçilerini de keşfetmenin zorluğununu düşünebiliriz.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    ''Bilakis yeryüzündeki yaşam ve Dünya'nın kendisi evrende o kadar sıradan görünüyor ki kainatın başka yerlerinde yaşam neredeyse kaçınılmaz addediliyor. Yalnızca dış uzaydan belgelenmiş kesin bir kanıt olmadığı için bu kesinmiş gibi konuşulmuyor ama dünya harici kainatta yaşamın gelişim ve devamlılığına kesin gözüyle bakılıyor.''


    işte şimdi burada ateyizler açıklasın modunu açıyorum ^^


    dünyanın şu anki aşırı şanslı konumu ve diğer gezegenlerin asteroid kuşaklarının hatta ve hatta dünyaya şimdiye kadar kafa atmış tüm asteroidlerin yardımıyla ( ve yine milyon tane şansın da ) şu an bunları tartışabiliyoruz. ben deistim , işin açıkçası bu kadar şans bana fazla gibi geldi uzayın derinliği genişliği o kadar zaman şu güne kadar yaşamış tüm insanları yan yana getirsen hiçbiri bu kadar büyüklüğe akıl sır erdiremez.


    demem o ki minyon tane maymunun minyon yılda o kadar klavyeye tıklaması olasılığını yan yana getirmişiz de haberimiz yok. bana çok zor geliyor. hâla bunca büyüklüğün boşa harcanmış olabileceği gibi korkunç düşünceler hakim.





  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.