Şimdi Ara

Soner Yalçın Roportajı...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
1
Cevap
0
Favori
6.944
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bayağı bir güzel olmuş haberiniz olsun istedim...

    Soner Yalçın'dan gazetecilik dersleri



    Kurtlar Vadisi’nin akıl hocası Soner Yalçın: “Ben onlara Susurluk’u anlatıyorum, onlar anlattıklarımı senaryo haline getiriyor!” Kurtlar Vadisi dizisinin konsept danışmanı Soner Yalçın, Ayşe Arman’a konuştu! Yalçın, Çakır’ın ölümüyle ilgili olarak yapılan, cenaze töreni, yas, mevlit gibi konuları “Nasreddin Hoca’nın, Aziz Nesin’in torunları bunlar” diye yorumlarken Kurtlar Vadisi'nin konsept danışmanlığına nasıl geldiğini ve dizinin gerçekçiliğindeki payını uzun uzun anlattı. Çakır'ın ölümünden kendisinin sorumlu tutulmasınada açıklık getiren Yalçın, dizideki repliklerle kıyafetlerde rol etkin oynadığını ifade etti. Kurtlar Vadisi'nden biraz uzaklaşıp yazdığı kitaplarıyla, 5N 1K'daki yapımcılığıyla ve gazeteciliğe nasıl başladığını da bahseden Soner Yalçın'ın röportajını haberin devamından okuyabilirsiniz.



    Valla, doğrusunu söylemek gerekirse Soner Yalçın anlattığı gibi bir adam. Yani mikrofonlardan, teyplerden pek fazla hoşlanmıyor. Sevmiyor böyle şeyleri. İsmi geçsin, yıldızı parlasın, insanlar ondan konuşsun istemiyor. Değişik bir adam. Biraz yabani midir nedir? Bütün o tür insanlar gibi kendisini konuşarak değil, yazarak ifade etmeyi seviyor. Pardon, yazmak mı dediniz? 8 kitabı var. İnsan kendine hiç mi boş vakit ayırmaz? Her boş vaktinde kitap mı yazar? Röportajı yapana kadar belim kırıldı. Olurdu, olmazdı, ikna edene kadar canım çıktı. Burada biraz karakterini anlattım gibi sanki. Kurtlar Vadisi dizisinin danışmanı olması ve son kitabı Efendi röportaj sayfasına kaldı...

    Kurtlar Vadisi dizisi ve siz. Ne alaka? Bu danışmanlık meselesi nereden çıktı?



    Osman Sınav, Bahadır Özdener ve Raci Şaşmaz bir mafya dizisi yapmak istiyordu. Bana dediler ki: "Yapar mısın?" Onları dinledim: "Gelin biz Susurluk’u yapalım" dedim. "Çünkü Susurluk bu ülkede yanlış anlaşıldı. Sandılar ki, üç beş özel timcinin yeraltı dünyasından bilmem kimi öldürmesi filan. Oysa değil..." Ben onlara Susurluk’u anlatıyorum, Raci ve Bahadır anlattıklarımı senaryo haline getiriyor...

    Sizin dizideki varlık sebebiniz dizinin gerçek gibi durmasını sağlamak mı?



    Ben onları hayattan besliyorum. Bazılarının kahraman olarak gördükleri bazı kişilerin aslında ne kadar küçük birer tetikçi olduklarını anlatmaya çalışıyorum. Çakır öldü mesela. E ölecek tabi. Tetikçiydi, kullanıldı, öldü...

    O zaman Çakır’ı öldürten sizsiniz. Onu Alaattin Çakıcı yapan, sonra da ölümüne sebep olan...



    Hayır. Çakır’ı öldürten, senaryonun, yani hayatın kendisini. Çakır ölmek zorunda. Ona buna kurşun sıkan bir tetikçiden ne olabilir ki? Ama dizideki herkes bir simge. Çakır sadece Çakıcı değil ki, hepsinin bileşimi.

    Peki Oktay Kaynarca’yı öldürterek diziden çıkartan siz misiniz?



    Söylüyorum, hayatın kendisi.

    Gazetelere "Sedat Peker ve Çakıcı’yla uygunsuz ilişkiler kurduğu için diziden attık" diye beyanat verdiniz...



    İyi bir oyuncu. İnşallah Kurtlar Vadisi onun kimliğine zarar vermemiştir. Eğer öyle ilişkiler içine girmişse...

    Girmişse ne demek, girdi diye açıklamalar yaptınız. O da "Soner Abi bunu benim için nasıl söyler? Bunca yıllık Soner Abim..." diye dert yandı...



    Senaryo gereği öldürülmüştür. Onu hayatın kendisi öldürmüştür. RTÜK’le de alakası yok!

    "Sedat Peker ve Çakıcı’yla uygunsuz ilişkiler kurduğu için diziden attık" diyorsunuz. Öbür taraftan da genç bir nesli Çakır nezdinde Çakıcı’ya özendiriyorsunuz. Bu bir çelişki değil mi?



    Bu cambaza bak! meselesidir. Cambaza bak derler ve cebindeki parayı alırlar. Ya kardeşim, bu ülkenin şöyle bir gerçeği var: Varoştaki kahvelere gidip, orada çocuklara üç beş kuruş para verdiğin zaman, Derya Tuna’yı da vururlar, İbrahim Tatlıses’in sevgilisini de. Bunlar Kurtar Vadisi’nden önce de vardı. Sen oradaki çocukları eğit, onların karnını doyur. Mesele, Kurtlar Vadisi değil yani, mesele sistemin kendisi. Benim işim eğer senaryo yazmaksa senaryo yazarım, kitap yazmaksa kitap yazarım. Benim görevim devlet görevi değil ya da savcılık değil. Kurtlar Vadisi yayından kalktı diyelim, ne değişecek. Bunlar daha önce de öykünmüyor muydu?

    Türk halkının özelliği mi, tetikçilere sempati duymak...



    Bu yoksulluğun dayattığı bir şey. Ama biz şunu anlatıyoruz: O öykündüğün küçük, basit biridir. Sonunda ya cezaevine atılır ya da öldürülür.

    Peki Çakır’ın ardından ölüm ilanları verilmesi, cenazesinin kaldırılması, dualar okunması, rozetler takılması. Bunlara ne diyorsunuz?



    Ya bu bir espri! Nasreddin Hoca’nın, Aziz Nesin’in torunları bunlar. Gırgır geçiyorlar, alay ediyorlar. Gazeteciler de bunu ciddiye alıp haber yapıyor.

    Diyaloglar ve kılık kıyafetlerde hep size başvurulduğu doğru mu?



    Raci ve Bahadır diyalog yazabilmek için kitap karıştırıyorlar, ona buna telefon edip, araştırıyorlar. Oturup tavana bakıp yazmıyorlar yani. İkisi de son derece başarılı. Kılık kıyafet meselesini de birlikte ortaklaşa çıkarıyoruz.

    Soner Yalçın deyince, esrarengiz ilişkileri anlatan 8 kitap yazmış esrarengiz bir adam geliyor benim aklıma. Derin devlet uzmanlığınız nereden kaynaklanıyor?



    Ben derin devlet uzmanı değilim ki. Derin devlet uzmanı olunmaz ki. Bu ülkenin sıkıntısı budur: Gazeteci olarak bir çalışma yaparsın, bir kitap yazarsın, birdenbire uzmanlık sıfatı alırsın. Bu ayıptır bence. Uzmanlık, daha köklü bir çalışmayı gerektirir. İnsan sadece bir kitap yazdığı için uzman olmaz.

    8 kitap yazsa da mı olmaz!



    Hayır. Çünkü bu öyle bir alan ki, derin devleti de var, mafyası da var, İslami hareketleri de var MHP’si de var, var oğlu var! Ben bir gazetecinin donanımlarına sahibim, artı bir şey değilim. Bu araştırmacı gazeteci lafına da sinir oluyorum. Ne demek araştırmacı gazeteci? Gazeteci dediğin zaten araştırır. Görevi bu. Derin devlet uzmanı ya da araştırmacı gazeteci olarak ünlenmek kötü, zaten ünlenmenin kendisi kötü. Ben bir gazetecinin, yazarın ünlenmesini ayıp olarak görüyorum.

    Neden?



    Ne demek neden! Bir manav, çürük elma satamaz. Terzi de kötü elbise dikemez. Herkes işini iyi yapmak için çalışmalı, didinmeli. Doğal olanı bu. Ben bir gazeteciyim, işim de kamuoyunu aydınlatmak. Bunun için neden ekstradan ünlenmem gerekiyor? Hem ben bunu taşımak istemiyorum canım. Ün denilen içi boş şeyin, mesleğimi yapmama engel olacağını düşünüyorum. Akıllı insan işi değil ünlü olmak...

    Yazar olmaya ne zaman karar verdiniz?



    Ben kitap yazayım filan demedim ki! Hiç öyle bir derdim olmadı. 87’de profesyonel gazeteciliğe başladım. İnsanlar şakır şakır kitap yazardı, ben kaçardım: "Aman Allah’ım, kitap yazacağım bir de başıma yazar sıfatını koyacaklar!" Ne zaman Ersever olayı patlak verdi, mecburen yazmak zorunda kaldım. Yeşil’i, Jitem’i de kimse bilmezken ben yazdım. Ama Ersever anlattı diye yazdım...

    Tesadüfen yazar oldunuz yani!



    Hayır, şartlar itekledi! İslami hareketin geldiğini gördüm, Erbakan’ın biyografisini yazayım dedim.

    İyi de kardeşim, sizin beyninizin diğer insanlardan farklı çalışan yeri nedir? Herkes bu işlere bulaşmıyor. Sizin farkınız ne? Daha mı meraklısınız, daha mı paranoyaksınız, çocukken polis olmak istiyordunuz da, olamadınız mı?



    Ne bileyim canım. Meraklı biriyim. Elimde değil yani. Bütün neden sonuç ilişkilerini merak ederim. Belki sol mahallenin bir çocuğu olmamdan kaynaklanıyordur bu. Bir de eski dergiciyim. Dergiciler, satrançtaki 6. 7. hamleyi hesaba katarlar. Meslektaşlarımdan tek farkım: Ben dersime çalışıyorum. Çünkü okuyorum ve yazarak öğreniyorum. Ama bunları kendim için yapıyorum. Her bilgi beni coşturuyor ve başka bilgilere ulaşmak istiyorum.

    Normal hayatınızda da böyle misiniz?



    Aksi mümkün mü? Her şeyi merak ederim ben. Dedikoduyu da, magazini de, futbolu da. Ama analitik bakmaya çalışırım. O yüzden de Deniz Gökçe gibilere kızarım.

    Neden?



    "Ayhan orta sahadan topu çevirdi..." diye maç anlatmak bir profesöre yakışıyor mu? Bırak, Rıdvan yapsın onu. O onun işi, güzel de yapıyor. Sen koskoca Deniz Gökçe’sin, tamam futbolla ilgilen ama benim kafamı aç, bana sistemi anlat: "Türk futbolu gerilemiş midir, bunun ekonomik krizle bağlantısı var mıdır?" Sana ne hocam Küçük Hakan’ın depara kalkmasından? Ben akademiye önem veriyorum, akademisyenleri bilgili olarak görüyorum. Ve sahip oldukları bilgiye layık davranmalarını istiyorum...

    Bu kitapları yazmak sizi nasıl değiştirdi? Kendinizi nasıl hissetmeye başladınız? Eskiye oranla kendinizi daha mı çok ciddiye alıyorsunuz?



    Hayır ama kendime kızıyorum. Başka bir isimle yazsam daha mı iyi olurdu diyorum. Bu kitapları yazan Soner’in, özel hayatımdaki Soner’e hakim olmasını istemiyorum.

    Kitabını yazdığınız bütün bu adamlarla ilişkileriniz yakın sayılabilecek noktalara geliyor mu? Sizin de kendinizi bir parça derin devlet gibi hissettiğiniz oluyor mu?



    Yok. Ama en tehlikelisi budur. Bir gazetecinin haber kaynaklarıyla bu tür ilişkiler içine girmesi. Haber kaynağına asla Abi demeyeceksin! En önemli kural budur. Mesafeyi korumaya çalışacaksın. Yüzde yüz yapabiliyor musun? Hayır. İnsansın, etkileniyorsun. Ama ben elimden geldiğince nesnelliğimi korumaya çalışıyorum. Yazdıklarımı çok samimi bulduğum insanlara okutuyorum. Hiç tanımadığım bir adama kıyak da geçebilirim, düşmanlık da yapabilirim, yapmak istemiyorum...

    Kitaplar, 5N 1K, Kurtlar Vadisi, Oradaydım belgeseli. Bunların hepsine nasıl vakit oluyor?



    E oluyor. Çünkü ben aynı zamanda profesyonelim. Günlük hayatını disipline edebilmiş biriyim. Kiminle toplantım var, nerede hangi saatte olacağım, ne yapacağım bilirim. Kalemim, kağıtlarım sağda solda durur, not alırım. Vehbi Koç demiş ya, "Beynin yorulacağına elin yorulsun" o hesap. Bir de her işi tek başıma yapmıyorum ki. Ekip işi bizimki...

    Pek dostunuz yokmuş gibi duruyor. Yanılıyor muyum?



    Azdır ama vardır iyi dostlarım. Ama geniş çevrelerden ve kalabalıklardan kaçındığım doğru. İnsanlarla çok oturup kalkmam. Onlarla ahbap çavuş ilişkisi kurmak, benim günlük yaşamımdaki disiplinimi bozar. Günde bilmem kaç kez telefon etmek, ona buna gitmek, hal hatır sormak, buluşmak gibi kavramlarım yok. Kendime çizdiğim bu hayat akışında çok fazla geniş çevrelere ayıracak vaktim yok. Var olanlar da sebat etmişlerdir: "Bu, bizi iki ay aramaz, telefonlarımıza çıkmaz, tuhaf bir adamdır ama biz bununla dost kalacağız." Çünkü bilirler ki, bir şeyler üzerine çalışıyorumdur, başkalarıyla filan gezmiyorumdur.

    Örnek aldığınız gazeteciler kim?



    Bir tane değil ki. Uğur Mumcu’nun titizliği, Mehmet Ali Birand’ın çalışma azmi, Emin Çölaşan’ın gazetecilik heyecanı, Ufuk Güldemir’in haber dehası. Pek çok insanın ayrı ayrı yönlerine hayranlık duyuyorum. Hepsinden bir şey öğreniyorum.

    Sert işlere girdiniz hep. Hard news adamısınız. Korkmuyor musunuz?



    İnsan korkan bir canlıdır. Korkmayan cahildir. Korkmaz olur muyum?

    Evinizde silahınız var mı?


    Yok. Beni vurdurtmak mı istiyorsun? Böyle cevap verdiğim için "Bu adam zorttirikmiş gidip vuralım" diyebilirler!

    Kaynak: Hürriyet Gazetesi







  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Soner Yalçın'ın "Kurtlar Vadisi" Deneyimi

    Soner Yalçın, Türk gazeteci, yazar ve senaryo danışmanı olarak tanınan önemli bir isimdir. "Kurtlar Vadisi" dizisiyle özdeşleşen Yalçın, dizinin senaryosunda ve konseptinde etkili bir rol oynamıştır.

    Yalçın, "Kurtlar Vadisi" dizisinin ilk bölümlerinden itibaren senaryo ekibinde yer almıştır. Dizi, Türk televizyon tarihinin en popüler yapımlarından biri haline gelmiş ve geniş bir izleyici kitlesine ulaşmıştır. Dizinin başarısında Yalçın'ın senaryo konusundaki katkıları ve bilgi birikimi etkili olmuştur.

    Yalçın, "Kurtlar Vadisi" dizisinden 2005 yılında ayrılmıştır. Ayrılığının nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, çeşitli iddialar ortaya atılmıştır. Bazı kaynaklar, Yalçın'ın dizinin giderek artan şiddet içerikli bölümlerinden rahatsız olduğu için ayrıldığını öne sürmüştür. Diğerleri ise Yalçın'ın dizi ekibiyle yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle ayrıldığını belirtmiştir.

    Yalçın'ın "Kurtlar Vadisi" dizisinden ayrıldıktan sonra da gazetecilik ve yazarlık çalışmalarına devam etmiştir. Dizideki deneyimleri hakkında röportajlar vermiş ve makaleler yazmıştır.

    Önemli Anahtar Kelimelerin Kullanımı:

    • Soner Yalçın, "Kurtlar Vadisi" dizisinin senaryo danışmanı olarak görev yapmıştır.
    • Yalçın, dizinin başarısında etkili bir rol oynamıştır.
    • Yalçın, "Kurtlar Vadisi" dizisinden 2005 yılında ayrılmıştır.
    • Yalçın'ın ayrılığının nedenleri tam olarak bilinmemektedir.
    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
    Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Hasan Kaan Doğru Kimdir ?
    2 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.