Şimdi Ara

TANRI 20 SORUDA KANITLANIR (55. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.371
Cevap
24
Favori
46.499
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
54 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 5354555657
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Dişil oğe anne rahminde önce olarak hangi organelleri ile yaratılmaya başlıyor?



    Şayet cinsellik içeren organel ilk gelişenler ise bundan bi takım sonuçlar çıkabilir.



    Tıpçı arkadaşlar yardımcı olsunlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ertewas


    quote:

    Orijinalden alıntı: Pexo

    1) yazılanı okumadan tepkinin sebebi çaresizliktir. Okuyun hadisi yaş yazıyormu yazmıyormu, nikah varmı yokmu görün. Bu hadisi aktaran da ben değilim bir derdiniz varsa İmam Buhari yi diyanete şikayet edin. İnandığınız peygamber hakkında dünyanın bildiği islamın kabul ettiği gerçekleri inkar ederek bu garabet ilişkiyi yok sayabilirsiniz ama gerçekliğini ortadan kaldıramazsınız.

    2)şimdiki kızlar ne yapıyor bana ne. Konu ALLAH ın elçisi olduğunu söyleyen birinin 49 yaşındayken 6 yaşında bir kızla evlenip 3 yıl sonra onu koynuna almasıdır. Bu benim kabul edebileceğim bir şey değil ama siz içinizi rahatlatacak bir açıklama bulabilirsiniz. O sizin sorununuz.

    3)İslam tarihçileri yazmıştır bunu ben değil. Buhari yi okuyun kimmiş. Yazdığı kitabın islamdaki yeri neymiş. Bunu ben demiyorum islam tarihçileri, alimleri söylüyor. Siz kimsinizki hayatını İslama adamış İmam Buharinin emeğini yok sayıyorsunuz. Bilginiz nedir? 16 yıl sürmüş bu hadisleri tek tek inceleyip kitaba aktarmak. İşinize gelmiyor diye yok mu sayacağız?

    Kuran ayetleri ve hadislerin varlığını inkar etmedim hiç bir zaman. Tabiki yaşanmış birçok olay var ve tarih kayıt etmiş herşeyi. Bu bilgiler üzerinden konuşuyoruz değil mi. Söylediğim şey de kitabın Allah kelamı olamayacak kadar mantık dışı olmasıdır. ALLAH bu kadar basite indirilecek,sığ inançlara bağlanmayacak kadar büyüktür.

    1. o hadiste peygamberin 6 yaşındaki kızla evlendiğini kanıtlayan ifadeyi kopyala hadi. aiciz olan sensin ki milyarların inandığı bir peygambere iftira ediyorsun. asıl aicizlik büyüklüğün altında ezilip iftiraya sarılmaktır. Mevlananın güzel bir sözü var. "Allah bir insanı rezil etmek isterse kendinden daha büyük olana laf söylettirir, o nun sözü büyüğün büyüklüğünü pekiştirirken kendisinin acizliğini ortaya serer"

    2 Şimdiki kızlardan sana ne ise 49 yaşında 6 yaşında bir kızla evlendiği konusu seni bu kadar niye alakadar ediyor? Bunu sapıklık olarak görüyorsan şimdiki kuşakların 15 yaşından önce cinsel tecrübe yaşamasına niye ses edemiyorsun? sen hayatında bu ilkeleri ne kadar yaşıyorsun? 12-15 yaşında bir çocuğun sevgili olarak beraber olması seni ilgilendirmezken alan razı veren razı iken 52 yaşında bir insanın 12 yaşında bir kızla evlenmesi seni neden geriyor? İnanmadığın bir peygamberin tercihi seni ne alakadar ediyor? İşte çaresizlik acizlik budur, ilkesizlik de budur?

    3 Hiçbir İslam tarihçisinin Peygamberin 6 yaşında evlendiğini yazdığını görmedim, bu sizin iftiranıız. İmam Buharinin bu hadisi senin anladığın şekilde aktarmadığını anlamak için alim olmak gerekmiyor? sen işi bağlamından ayırıp İslam peygamberine iftira etmenin kılıfını Buhariye dayandırıyorsun? Buhari bir vakıa aktarıyor, sen aktarılanı iftira atmak için malzeme olarak kullanacak kadar alçalıyorsun. İnanmıyorsan kimsenin özeli seni alakadar etmez. İnanmadığın şeye seni düşman eden seni bu kadar alçaltan psikolojinin ardındaki ezilmişiliği düşün...

    Kitab mantık dışı ise mantığının almaması sebebiyledir. o Kitabın mucize olduğunu gösteren binlerce delil ortada iken, müsteşrikler bile bunu kabul edip hem lafız hem mana olarak mükemmelliği anlatırken senin basit mantığının onu çözümleyememesi onun kutsal kitap ve mucize olduğu gerçeğini değiştirmez...

    1) Sen baktığını görmez, gördüğünü anlamazsan ben ne yapayım.
    sadece sinirlenir hakaretler yağdırısın.. ama bu daha neye neden inandığını senin gibi bilmeyen büyük çoğunluğun tipik davranışıdır. Çok umursamıyorum

    bir daha yazıyorum aşağıda oku hadisi.
    SAHİH BUHARİ HADİS NO:1553
    Ben altı yaşında bir kız iken Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem beni akd ve nikâh eylemişti. (Üç sene sonra) biz Medîne`ye hicret ettik. Hâris İbn-i Hazrec oğullarının menziline indik. Müteâkıben ben, sıtmaya tutuldum. Bu cihetle saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulduktan sonra) saçım gürleşti, uzayıp omuzlarıma döküldü. Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum. Annem elimi tuttu. Tâ evin kapısı önün (e geldiğimizde ora) da beni durdurdu. Ben de yorgunluktan kaba kaba soluyordum. Nihâyet soluğum biraz yatıştı. Sonra annem biraz su aldı. Onunla yüzümü, başımı sıvazladı. Sonra beni eve koydu. Evde Ensâr`dan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. Bunlar bana: - Hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin! di(ye alkışla) dılar. Annem beni bu kadınlara teslîm etti. Bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve Resûlullah`a teslîm ettiler. Beni hiçbir şey sıkmadı. Ancak Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i habersiz görünce sıkıldım. (Resûlullah bir sedir üzerine oturmuştu. Yanında Ensâr erkeklerinden, kadınlarından oturanlar vardı. Beni Resûlullah yanına oturttu). Ensâr kadınları beni Resûlullah`a takdîm ettiklerinde ben dokuz yaşında bir kızdım.


    İlk cümle ne diyor?
    6 Yaşında kız iken Nebi onu akd ve nikah eylemiş...
    son cümlede nediyor
    Beni hazırlayıp ona takdim ettiklerinde ben 9 yaşında bir kızdım..

    Nebi kim? bu kadar dindarsın ya bilmen lazım ama tabi ki bilmiyorsun.. sadece konuşursun çünkü

    AHZAB40
    Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resülü ve NEBİ lerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

    Şimdi kimmiş aciz? Kimmiş iftira atan.. Okumadan etmeden ona buna sallama kardeş..

    MUHAMMED AİŞE ile kendisi 49, AİŞE 6 yaşındayken evlenmiştir. kendisi 52, AİŞE 9 Yaşındayken de gerdeğe girmiştir.
    Bu gerçeği senin neye inandığın değiştiremez.

    -------------------------

    Şimdiki kızlardan bana ne dedim tekrar söylüyorum bana ne.. Ama bugün dahi 52 yaşında bir adam 9 yaşında bir kızı koynuna alsa halk anında linç eder. hapisten kurtulamaz.. Bugün dahi kızlar 6 yaşında 9 yaşında hala annelerinin babalarının dizinde yaşıyorlar.. Hele bahse konu kişi ben ALLAH ın elçisiyim diyorsa ben de bunu kabul etmiyorum..

    Bak Aişe o hadisinde başka ne diyor..
    ".....Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum....." SALINCAKTA OYNAYAN BİR ÇOCUKMUŞ..

    Bunu sen kabul edersin olur biter.

    ------------------------

    Hiçbir İslam Tarihçisi bunu yazmamışmış.. BUHARİ MÜSLİM bunlar Kadıköyde turşucumu?
    İslam dünyasının hemde en güvenilir kaynakları sen neden bahsediyorsun kardeşim..
    İftira ne demek? olmamış bir şeyi uydurmak değil mi?
    Ben neyi uydurmuşum.. Al sana en sağlam kitaptan yazanı aynen aktarmışım.. tek bir satır mı eklemişim.
    Daha önce vermiştim ama sen okumayan sadece iftira atan biri olduğun için bir daha ekleyeyim.. Bu sefer zahmet et ve oku

    İmam Buhari Eserleri
    Câmi-us-Sahih:En büyük ve en meşhur eseridir. Sahih-i Buhari ismiyle de tanınır. İslam âlimleri söz birliğiyle; "Kur’an-ı kerimden sonra en sahih kitap Sahih-i Buhari’dir" buyurmuşlardır. İmam-ı Buhari bu kitabı Mescid-i Haram’da yazdı. Her hadis-i şerifi kitabına yazmadan önce istihare yapmıştır. Gusledip, Kâbe’de makâmın gerisinde iki rekat namaz kılıp, koyduğu sağlam usûllere göre sahih olduğu kesin olarak belli olan hadis-i şerifleri yazmıştır. Bu kitabı müsveddeden temize çekme işini de Medine-i münevverede Peygamber efendimizin kabri şerifi ile minberi arasında bulunan Ravda-i Mutahherada yaptı. Bu eserini nasıl yazdığını kendisi şöyle anlatmıştır: "Câmi-us-Sahih kitabına her hadis-i şerifi koymadan önce gusledip, iki rekat namaz kılıp, istihare yaptım. Ondan sonra hadis-i şerifi kitaba koydum. Bunları yapmadan hiçbir hadisi yazmadım. Bu kitabı on altı yılda tamamladım."

    Kütüb-ü Sitte adı verilen altı sahih hadis kitabının en başta geleni olan Sahih-i Buhari’nin, Ali el-Yünûni tarafından el yazmasıyla çoğaltılan metni muteber olmuştur. Bu nüshanın aslı Kâhire’de Akboğa Medresesi Kütüphanesindedir. Sahih-i Buhari’nin birçok şerhleri ve baskıları yapılmıştır. 1894’te Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından Mısır’da yaptırılan iki cilt baskısı pek nefis, ciltlenmiş, altın tuğra ve nukûş ile süslenmiştir. Bu baskı Bulak’ta Emiriyye Matbaasında yapıldı. Zeynüddin Ahmed Zebidi, mukarrer rivayetleri birleştirerek Buhari-i Şerif Tecrid-i Sarih ismiyle kısaltılmıştır.

    -----------------------------


    Kitap bana göre mantık dişi.. tek kelime eklemeden sadece numaralarını da vererek ayet leri yazıyorum hakaret ediyorsun.. hakaretin neye? benim yazdıklarıma ise onlar bana ait değil ki? aynen kopyalanmış

    sonra birde sen onu nasıl anlayacaksın deniyor ya... ee sen anlamadığını söylüyorsan o zaman neyin peşindesin ki?
    ALLAH hem insanlığa kitap gönderecek hemde insanlar içinde yazanları anlayamayacak..Anlamadığı şeye inanacak..

    Sen ve senin gibiler Arapların yüzyıllardır uyguladığı bu propaganda sayesinde Kitap ve Peygamber'i ALLAH inancınızn önüne aldınız. Düşünmeyeceksin ve sadece inanacaksın dendi.. aksi söyleyenlere ölüm fetvaları çıkartıldı..

    Bu bana göre değil.. sen anlamadan bilmeden inan mutlu ol kardeşim ama okumadan bilmeden ona buna sallama..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Pexo -- 10 Mayıs 2017; 12:37:53 >




  • Aids bulaşma olasılığının azalması,sünnete bir gerekçe olarak gösterilemez.Aidsli birini bulacaksın,onla cinsel ilişkiye gireceksin de,sana bulaşmayacakta,kişisel olarak sünnetin yararını göreceksin.

    Ki aidsin Afrikada ortaya çıktığı,avlanıp,yenilen maymunlardan insanlara bulaştığı,buradan dünyaya yayıldığı söyleniyor.Ama bu sünnet işlemi,yüzyıllardan beri süren bir işlem.Yüzyıllardan beri gelenek olan sürdürülen sünneti savunmak için,hayvanlardan insanlara geçen aidsin bulaşma olasılığını mı gerekçe göstereceksiniz,gülünç.
    Bu arada aids bulaşanların %70i de sahra altı Afrikasında yaşıyormuş.
    Bu afrikada ne çekiyor be,açlık,susuzluk,hastalık.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gök Gürültüsü -- 10 Mayıs 2017; 12:27:38 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Aids bulaşma olasılığının azalması,sünnete bir gerekçe olarak gösterilemez.Aidsli birini bulacaksın,onla cinsel ilişkiye gireceksin de,sana bulaşmayacakta,kişisel olarak sünnetin yararını göreceksin.

    Ki aidsin Afrikada ortaya çıktığı,avlanıp,yenilen maymunlardan insanlara bulaştığı,buradan dünyaya yayıldığı söyleniyor.Ama bu sünnet işlemi,yüzyıllardan beri süren bir işlem.Yüzyıllardan beri gelenek olan sürdürülen sünneti savunmak için,hayvanlardan insanlara geçen aidsin bulaşma olasılığını mı gerekçe göstereceksiniz,gülünç.
    Bu arada aids bulaşanların %70i de sahra altı Afrikasında yaşıyormuş.
    Bu afrikada ne çekiyor be,açlık,susuzluk,hastalık.


    Sünnet sadece AIDS(HIV) Virüsüne yakalanma olasılığını azaltmıyor ayrıca Penis Kanserini de önlüyor ve penis glans hijyenik tutuyor. fikrinizi bilimsel ve rasyonel şekilde ifade etmelisiniz randomly(sallamasyon) olmamalı







  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Aids bulaşma olasılığının azalması,sünnete bir gerekçe olarak gösterilemez.Aidsli birini bulacaksın,onla cinsel ilişkiye gireceksin de,sana bulaşmayacakta,kişisel olarak sünnetin yararını göreceksin.

    Ki aidsin Afrikada ortaya çıktığı,avlanıp,yenilen maymunlardan insanlara bulaştığı,buradan dünyaya yayıldığı söyleniyor.Ama bu sünnet işlemi,yüzyıllardan beri süren bir işlem.Yüzyıllardan beri gelenek olan sürdürülen sünneti savunmak için,hayvanlardan insanlara geçen aidsin bulaşma olasılığını mı gerekçe göstereceksiniz,gülünç.
    Bu arada aids bulaşanların %70i de sahra altı Afrikasında yaşıyormuş.
    Bu afrikada ne çekiyor be,açlık,susuzluk,hastalık.


    Sünnet sadece AIDS(HIV) Virüsüne yakalanma olasılığını azaltmıyor ayrıca Penis Kanserini de önlüyor ve penis glans hijyenik tutuyor. fikrinizi bilimsel ve rasyonel şekilde ifade etmelisiniz randomly(sallamasyon) olmamalı







    Kadınların memelerini keserseniz,kadınların meme kanseri olma olasılığını %0 indirirsiniz.Böylece kadınlar ışın tedavisi,kemoterapi de görmezler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gök Gürültüsü -- 10 Mayıs 2017; 13:26:49 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Aids bulaşma olasılığının azalması,sünnete bir gerekçe olarak gösterilemez.Aidsli birini bulacaksın,onla cinsel ilişkiye gireceksin de,sana bulaşmayacakta,kişisel olarak sünnetin yararını göreceksin.

    Ki aidsin Afrikada ortaya çıktığı,avlanıp,yenilen maymunlardan insanlara bulaştığı,buradan dünyaya yayıldığı söyleniyor.Ama bu sünnet işlemi,yüzyıllardan beri süren bir işlem.Yüzyıllardan beri gelenek olan sürdürülen sünneti savunmak için,hayvanlardan insanlara geçen aidsin bulaşma olasılığını mı gerekçe göstereceksiniz,gülünç.
    Bu arada aids bulaşanların %70i de sahra altı Afrikasında yaşıyormuş.
    Bu afrikada ne çekiyor be,açlık,susuzluk,hastalık.


    Sünnet sadece AIDS(HIV) Virüsüne yakalanma olasılığını azaltmıyor ayrıca Penis Kanserini de önlüyor ve penis glans hijyenik tutuyor. fikrinizi bilimsel ve rasyonel şekilde ifade etmelisiniz randomly(sallamasyon) olmamalı







    Kadınların memelerini keserseniz,kadınların meme kanseri olma olasılığını %0 indirirsiniz.Böylece kadınlar ışın tedavisi,kemoterapi de görmezler.

    Argümanlarınız kesinlikle scientific,rational(bilimsel ve rasyonel )ifadeler taşımıyor normalde sizin gibi biriyle tartışmam fakat bu konuyu takip eden bir izleyen insanların yanlış bilgilendirilmesini önlemek durumundayım eğer bir bayanın göğsünü memelerini alırsanız bedeninde çeşit rahatsızlıklara sebep olabilirsiniz.Ayrıca bebeklerini kendi doğal sütleri yerine sentetik mamalar ile besler ise bu bebeklerin sağlığı açısından zararlı olabilir.Meme kesme ütopyası sadece size ait bir fantezi teşekkürler



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nazgul Founder -- 10 Mayıs 2017; 13:31:8 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Aids bulaşma olasılığının azalması,sünnete bir gerekçe olarak gösterilemez.Aidsli birini bulacaksın,onla cinsel ilişkiye gireceksin de,sana bulaşmayacakta,kişisel olarak sünnetin yararını göreceksin.

    Ki aidsin Afrikada ortaya çıktığı,avlanıp,yenilen maymunlardan insanlara bulaştığı,buradan dünyaya yayıldığı söyleniyor.Ama bu sünnet işlemi,yüzyıllardan beri süren bir işlem.Yüzyıllardan beri gelenek olan sürdürülen sünneti savunmak için,hayvanlardan insanlara geçen aidsin bulaşma olasılığını mı gerekçe göstereceksiniz,gülünç.
    Bu arada aids bulaşanların %70i de sahra altı Afrikasında yaşıyormuş.
    Bu afrikada ne çekiyor be,açlık,susuzluk,hastalık.


    Sünnet sadece AIDS(HIV) Virüsüne yakalanma olasılığını azaltmıyor ayrıca Penis Kanserini de önlüyor ve penis glans hijyenik tutuyor. fikrinizi bilimsel ve rasyonel şekilde ifade etmelisiniz randomly(sallamasyon) olmamalı







    Kadınların memelerini keserseniz,kadınların meme kanseri olma olasılığını %0 indirirsiniz.Böylece kadınlar ışın tedavisi,kemoterapi de görmezler.

    Arügmanlarınız kesinlikle scientific(bilimsel ve rasyonel )ifadeler taşımıyor normalde sizin gibi biriyle tartışmam fakat bu konuyu takip eden bir izleyen insanların yanlış bilgilendirilmesini önlemek durumundayım eğer bir bayanın göğsünü memelerini alırsanız bedeninde çeşit rahatsızlıklara sebep olabilirsiniz.Ayrıca bebeklerini kendi doğal sütleri yerine sentetik mamalar ile besler ise bu bebeklerin sağlığı açısından zararlı olabilir.Meme kesme ütopyası sadece size ait bir fantezi teşekkürler


    Yücel, penis kanserinin nadir görülen kanser türlerinden olduğunu söyledi.

    Ürolojik kanserlerin içerisinde en az görülen türün penis kanseri olduğuna dikkati çeken Yücel, sünnetin yaygın olmadığı İskandinav ülkelerinde 100 bin kişide bir, İngiltere'de ise yılda ortalama 500 kişinin penis kanseri teşhisiyle tedavi gördüğünü belirtti. Türkiye'de ise bu sayının oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Yücel, kanserin tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu ifade etti.

    http://www.sabah.com.tr/saglik/2013/04/07/penis-kanseri-artik-turkiyede-de-goruluyor
    Çok nadir görülen bir kanser türü için tüm erkekleri sünnet ettirenler,pire için yorgan yakanlar,akciğer kanserinden sonra,en sık görülen kanser türü olan meme kanserini önlemek için,kadınların memelerini de kesiniz,kökten çözüm.
    Kusura bakmayın ama siz sünnet savunucuları sinekten yağ çıkarıyorlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Aids bulaşma olasılığının azalması,sünnete bir gerekçe olarak gösterilemez.Aidsli birini bulacaksın,onla cinsel ilişkiye gireceksin de,sana bulaşmayacakta,kişisel olarak sünnetin yararını göreceksin.

    Ki aidsin Afrikada ortaya çıktığı,avlanıp,yenilen maymunlardan insanlara bulaştığı,buradan dünyaya yayıldığı söyleniyor.Ama bu sünnet işlemi,yüzyıllardan beri süren bir işlem.Yüzyıllardan beri gelenek olan sürdürülen sünneti savunmak için,hayvanlardan insanlara geçen aidsin bulaşma olasılığını mı gerekçe göstereceksiniz,gülünç.
    Bu arada aids bulaşanların %70i de sahra altı Afrikasında yaşıyormuş.
    Bu afrikada ne çekiyor be,açlık,susuzluk,hastalık.


    Sünnet sadece AIDS(HIV) Virüsüne yakalanma olasılığını azaltmıyor ayrıca Penis Kanserini de önlüyor ve penis glans hijyenik tutuyor. fikrinizi bilimsel ve rasyonel şekilde ifade etmelisiniz randomly(sallamasyon) olmamalı







    Kadınların memelerini keserseniz,kadınların meme kanseri olma olasılığını %0 indirirsiniz.Böylece kadınlar ışın tedavisi,kemoterapi de görmezler.

    Arügmanlarınız kesinlikle scientific(bilimsel ve rasyonel )ifadeler taşımıyor normalde sizin gibi biriyle tartışmam fakat bu konuyu takip eden bir izleyen insanların yanlış bilgilendirilmesini önlemek durumundayım eğer bir bayanın göğsünü memelerini alırsanız bedeninde çeşit rahatsızlıklara sebep olabilirsiniz.Ayrıca bebeklerini kendi doğal sütleri yerine sentetik mamalar ile besler ise bu bebeklerin sağlığı açısından zararlı olabilir.Meme kesme ütopyası sadece size ait bir fantezi teşekkürler


    Yücel, penis kanserinin nadir görülen kanser türlerinden olduğunu söyledi.

    Ürolojik kanserlerin içerisinde en az görülen türün penis kanseri olduğuna dikkati çeken Yücel, sünnetin yaygın olmadığı İskandinav ülkelerinde 100 bin kişide bir, İngiltere'de ise yılda ortalama 500 kişinin penis kanseri teşhisiyle tedavi gördüğünü belirtti. Türkiye'de ise bu sayının oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Yücel, kanserin tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu ifade etti.
    http://www.sabah.com.tr/saglik/2013/04/07/penis-kanseri-artik-turkiyede-de-goruluyor
    Çok nadir görülen bir kanser türü için tüm erkekleri sünnet ettirenler,pire için yorgan yakanlar,akciğer kanserinden sonra,en sık görülen kanser türü olan meme kanserini önlemek için,kadınların memelerini de kesiniz,kökten çözüm.
    Kusura bakmayın ama siz sünnet savunucuları sinekten yağ çıkarıyorlar.

    Bakın burası kültür ve bilim konusu sizi uyarmak durumundayım bilimsel olmayan paylaşımlarla insanları yanıltmanız etik ve vicdani açıdan doğru olmaz


    PENİS KANSERİNİN DÜNYA ÜZERİNDE ORANLARI GÖRDÜĞÜNÜZ ÜZERE SÜNNET YAPILAN COĞRAFYALAR İLE SÜNNET YAPILMAYAN COĞRAFYALARDAKİ FARKIN NE KADAR FAZLA OLDUĞUNU GÖREBİLİRSİNİZ GEREKSİZ YERE KONUYU POPÜLERE TAŞIYORSUNUZ.POPÜLERE GELİNCE KONU DIŞINDAKİ GENÇ ARKADAŞLARIMIZ(0-18) BU KONUYA UĞRUYORLAR.



    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nazgul Founder -- 10 Mayıs 2017; 13:40:6 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Aids bulaşma olasılığının azalması,sünnete bir gerekçe olarak gösterilemez.Aidsli birini bulacaksın,onla cinsel ilişkiye gireceksin de,sana bulaşmayacakta,kişisel olarak sünnetin yararını göreceksin.

    Ki aidsin Afrikada ortaya çıktığı,avlanıp,yenilen maymunlardan insanlara bulaştığı,buradan dünyaya yayıldığı söyleniyor.Ama bu sünnet işlemi,yüzyıllardan beri süren bir işlem.Yüzyıllardan beri gelenek olan sürdürülen sünneti savunmak için,hayvanlardan insanlara geçen aidsin bulaşma olasılığını mı gerekçe göstereceksiniz,gülünç.
    Bu arada aids bulaşanların %70i de sahra altı Afrikasında yaşıyormuş.
    Bu afrikada ne çekiyor be,açlık,susuzluk,hastalık.


    Sünnet sadece AIDS(HIV) Virüsüne yakalanma olasılığını azaltmıyor ayrıca Penis Kanserini de önlüyor ve penis glans hijyenik tutuyor. fikrinizi bilimsel ve rasyonel şekilde ifade etmelisiniz randomly(sallamasyon) olmamalı







    Kadınların memelerini keserseniz,kadınların meme kanseri olma olasılığını %0 indirirsiniz.Böylece kadınlar ışın tedavisi,kemoterapi de görmezler.

    Arügmanlarınız kesinlikle scientific(bilimsel ve rasyonel )ifadeler taşımıyor normalde sizin gibi biriyle tartışmam fakat bu konuyu takip eden bir izleyen insanların yanlış bilgilendirilmesini önlemek durumundayım eğer bir bayanın göğsünü memelerini alırsanız bedeninde çeşit rahatsızlıklara sebep olabilirsiniz.Ayrıca bebeklerini kendi doğal sütleri yerine sentetik mamalar ile besler ise bu bebeklerin sağlığı açısından zararlı olabilir.Meme kesme ütopyası sadece size ait bir fantezi teşekkürler


    Yücel, penis kanserinin nadir görülen kanser türlerinden olduğunu söyledi.

    Ürolojik kanserlerin içerisinde en az görülen türün penis kanseri olduğuna dikkati çeken Yücel, sünnetin yaygın olmadığı İskandinav ülkelerinde 100 bin kişide bir, İngiltere'de ise yılda ortalama 500 kişinin penis kanseri teşhisiyle tedavi gördüğünü belirtti. Türkiye'de ise bu sayının oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Yücel, kanserin tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu ifade etti.
    http://www.sabah.com.tr/saglik/2013/04/07/penis-kanseri-artik-turkiyede-de-goruluyor
    Çok nadir görülen bir kanser türü için tüm erkekleri sünnet ettirenler,pire için yorgan yakanlar,akciğer kanserinden sonra,en sık görülen kanser türü olan meme kanserini önlemek için,kadınların memelerini de kesiniz,kökten çözüm.
    Kusura bakmayın ama siz sünnet savunucuları sinekten yağ çıkarıyorlar.

    Bakın burası kültür ve bilim konusu sizi uyarmak durumundayım bilimsel olmayan paylaşımlarla insanları yanıltmanız etik ve vicdani açıdan doğru olmaz


    PENİS KANSERİNİN DÜNYA ÜZERİNDE ORANLARI GÖRDÜĞÜNÜZ ÜZERE SÜNNET YAPILAN COĞRAFYALAR İLE SÜNNET YAPILMAYAN COĞRAFYALARDAKİ FARKIN NE KADAR FAZLA OLDUĞUNU GÖREBİLİRSİNİZ GEREKSİZ YERE KONUYU POPÜLERE TAŞIYORSUNUZ.POPÜLERE GELİNCE KONU DIŞINDAKİ GENÇ ARKADAŞLARIMIZ(0-18) BU KONUYA UĞRUYORLAR.



    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR


    Ağza bak ağza uyarmak zorundaymış.Çok nadir görülen bir kanser türü için,tüm çocukları sünnet ettirelim diyen kafa,beni uyarıyor.İlk önce dini buyruk diye başladılar,sonra işi sağlığa döktüler.Yoksa inandığın Allah İbrahime,ey İbrahim penis kanseri olasılığı azaltmak için mi,sünneti sana buyuruyorum dedi.

    http://www.haberturk.com/saglik/haber/814761-yanlis-sunnet-ne-yapiyor

    Akdeniz Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Yücel, ''Yanlış kişilerce yapılan sünnetin ardından penisin göbek üzerindeki yağlı katmanın içerisine kaçması sonucu gömük penis sorunu yaşanıyor'' dedi.

    Yücel, yaptığı açıklamada, her erkeğin değişik yaşlarda sünnet olduğunu, ancak sünnetin ehil olmayan kişilerce de yapılabildiğini söyledi. Buna bağlı olarak çeşitli sünnet hatalarının yaşandığını dile getiren Yücel, en sık sünnet hatalarının başında penis boyunun kısa kalması olduğuna işaret etti.

    Yücel, ''Yanlış kişilerce yapılan sünnetin ardından penisin göbek üzerindeki yağlı katmanın içerisine kaçması sonucu gömük penis sorunu yaşanıyor. Çocuklarda bu sorun zamanında teşhis edilip tedavisi yapılamıyor. Ergenlik çağına gelince başvuruyorlar. En sık gelme nedenlerinin başında penis boyunun kısalığıyla idrarı tam boşaltamamak ve ayakta idrarı yapamamak geliyor. Özellikle ergenlik çağından sonra evlilik dönemine gelince penis boyunun kısalığı büyük sorun oluşturuyor'' dedi.

    Cerrahi olarak penisin içeriye giren bölümünün dışarıya çıkartılmasının mümkün olduğuna dikkati çeken Yücel, ''Özellikle yeni sünnet olmuş, 10 yaşını geçmemiş çocuklarda bu çok daha kolay yapılabiliyor. Bu tür hastaların ilaç ya da krem gibi internetten sağlayabilecekleri tedaviler yerine düzgün şartlarda, sıhhi koşullarda ve uygun ellerde tedavilerini yaptırmaları faydalı olacaktır'' diye konuştu.

    Yücel, bu sorunun çocuklar ve gençler üzerinde önemli sorunlara yol açtığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

    ''Birçok çocuk ve genç utandığı için doktora gidemiyor ve bu nedenle aile hayatlarında sorunlar yaşıyor. Toplumun tepkisinden, küçümsemelerinden çekiniyor. Gençler yeni evlendiğinde ilişki esnasında büyük problemler yaşıyor. Bu da onları depresyona sokuyor. Öz güven eksiklikleri oluşuyor. Toplum içinde bu nedenle evlenemeyen insanlar bile mevcut. Burada en büyük görev ailelere düşüyor. Ailelerin genellikle 'Yaşı ilerledikçe geçer' diye düşünüyor. Bu hastalık büyüdükçe geçmekten ziyade kronikleşiyor.''

    ''İLAÇLAR PSİKOLOJİK BAĞIMLILIK YAPIYOR"
    Prof. Dr. Selçuk Yücel, internet üzerinden satılan penis büyütme ilaçlarının sağlık açısından çok tehlikeli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

    ''Bu ilaçlara ulaşmak çok kolay. İşin en cezbeden yolu da kim olduğunuzu kimse bilmiyor. İnternetten istiyorsunuz ve kimin istediği saklı kalıyor. Böylece utanma duygusunu insanlar yenmiş oluyor. Ama bir süre sonra insanı bu ilaç olmadan ilişkiye giremeyecekleri düşüncesi sarıyor. İlaçlar psikolojik bağımlılık yapıyor. Ancak uzun dönemde bu ilaçların ne gibi sorunlara neden olabileceğini kimse bilmiyor. İlaçlar karaciğerden metabolize ediliyor. Vücuttan atılırken ciddi hormonal bozukluklar meydana getirebiliyor. Öte yandan bu ilacı kullanmasına rağmen hayatında bir değişiklik olmayan insanlar, kendilerini tamamen dışa kapatıp depresyona girebiliyor. Bu nedenle bu tür ilaçların satışının kontrol altına alınması gerekir.''




  • Prof. Dr. Paul M. Fleiss (M.D., M.P.H.) : “Göz kapakları gözleri nasıl korursa, üst-deri de glansı korur. Gözkapakları olmadan gözler daha temiz olmaz, penis de üstderi olmadan daha temiz olmaz. Sünnet hijyen ve sağlık dışıdır. Sünnet normal kan dolaşımını bozar. Sünnet köreltir ve hissizleştirir.”

    Dr. Jennifer Coias (Pediatri) : Bütün memelilerin üst-derisi vardır. Her normal insan üst-deri ile doğar. Üst-deri kızlarda klitorisin glansını korur, erkeklerde ise penisin glansını. Üst-deri, insan cinsel anatomisinin önemli bir parçası olarak işlev görür. Göz kapakları gözleri nasıl korursa, üst-deride glansı korur.
    Dr. Thomas J. Ritter (M.D.) : “Üst deri Smegma üretir. Smegma temizdir, kirli değildir, faydalıdır ve gereklidir. Bu sıvının antibakteriyel ve antiviral özellikte oluşu penisi temiz ve sağlıklı tutar. Bütün memeliler smegma üretirler.”
    Daha fazlası için =>>
    https://sunnetinzararlari.wordpress.com/




  • Gök Gürültüsü kullanıcısına yanıt
    Sevgili kardeşim. sen ne yazarsan yaz.. başka bir kaynak ile gelirler.. Onlara göre Yüce Yaratan hata yapmış resmen ve bunu kabul ederler ama Kitap ve İslam kusursuzdur:)

    Oruç gibi metabolizmamız için akıl almaz işkenceyi bile bilimsel olarak faydalı diye anlatabilirler.. örnekler verirler nefis terbiyesi derler.. derler oğlu derler:)

    Onun için bence gerçekten emeğine yazık.. demek ki Muhammed ALLAH tan daha iyi biliyormuş diyeceksin..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Pexo -- 10 Mayıs 2017; 13:53:16 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Aids bulaşma olasılığının azalması,sünnete bir gerekçe olarak gösterilemez.Aidsli birini bulacaksın,onla cinsel ilişkiye gireceksin de,sana bulaşmayacakta,kişisel olarak sünnetin yararını göreceksin.

    Ki aidsin Afrikada ortaya çıktığı,avlanıp,yenilen maymunlardan insanlara bulaştığı,buradan dünyaya yayıldığı söyleniyor.Ama bu sünnet işlemi,yüzyıllardan beri süren bir işlem.Yüzyıllardan beri gelenek olan sürdürülen sünneti savunmak için,hayvanlardan insanlara geçen aidsin bulaşma olasılığını mı gerekçe göstereceksiniz,gülünç.
    Bu arada aids bulaşanların %70i de sahra altı Afrikasında yaşıyormuş.
    Bu afrikada ne çekiyor be,açlık,susuzluk,hastalık.


    Sünnet sadece AIDS(HIV) Virüsüne yakalanma olasılığını azaltmıyor ayrıca Penis Kanserini de önlüyor ve penis glans hijyenik tutuyor. fikrinizi bilimsel ve rasyonel şekilde ifade etmelisiniz randomly(sallamasyon) olmamalı







    Kadınların memelerini keserseniz,kadınların meme kanseri olma olasılığını %0 indirirsiniz.Böylece kadınlar ışın tedavisi,kemoterapi de görmezler.

    Arügmanlarınız kesinlikle scientific(bilimsel ve rasyonel )ifadeler taşımıyor normalde sizin gibi biriyle tartışmam fakat bu konuyu takip eden bir izleyen insanların yanlış bilgilendirilmesini önlemek durumundayım eğer bir bayanın göğsünü memelerini alırsanız bedeninde çeşit rahatsızlıklara sebep olabilirsiniz.Ayrıca bebeklerini kendi doğal sütleri yerine sentetik mamalar ile besler ise bu bebeklerin sağlığı açısından zararlı olabilir.Meme kesme ütopyası sadece size ait bir fantezi teşekkürler


    Yücel, penis kanserinin nadir görülen kanser türlerinden olduğunu söyledi.

    Ürolojik kanserlerin içerisinde en az görülen türün penis kanseri olduğuna dikkati çeken Yücel, sünnetin yaygın olmadığı İskandinav ülkelerinde 100 bin kişide bir, İngiltere'de ise yılda ortalama 500 kişinin penis kanseri teşhisiyle tedavi gördüğünü belirtti. Türkiye'de ise bu sayının oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Yücel, kanserin tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu ifade etti.
    http://www.sabah.com.tr/saglik/2013/04/07/penis-kanseri-artik-turkiyede-de-goruluyor
    Çok nadir görülen bir kanser türü için tüm erkekleri sünnet ettirenler,pire için yorgan yakanlar,akciğer kanserinden sonra,en sık görülen kanser türü olan meme kanserini önlemek için,kadınların memelerini de kesiniz,kökten çözüm.
    Kusura bakmayın ama siz sünnet savunucuları sinekten yağ çıkarıyorlar.

    Bakın burası kültür ve bilim konusu sizi uyarmak durumundayım bilimsel olmayan paylaşımlarla insanları yanıltmanız etik ve vicdani açıdan doğru olmaz


    PENİS KANSERİNİN DÜNYA ÜZERİNDE ORANLARI GÖRDÜĞÜNÜZ ÜZERE SÜNNET YAPILAN COĞRAFYALAR İLE SÜNNET YAPILMAYAN COĞRAFYALARDAKİ FARKIN NE KADAR FAZLA OLDUĞUNU GÖREBİLİRSİNİZ GEREKSİZ YERE KONUYU POPÜLERE TAŞIYORSUNUZ.POPÜLERE GELİNCE KONU DIŞINDAKİ GENÇ ARKADAŞLARIMIZ(0-18) BU KONUYA UĞRUYORLAR.



    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR


    Ağza bak ağza uyarmak zorundaymış.Çok nadir görülen bir kanser türü için,tüm çocukları sünnet ettirelim diyen kafa,beni uyarıyor.İlk önce dini buyruk diye başladılar,sonra işi sağlığa döktüler.Yoksa inandığın Allah İbrahime,ey İbrahim penis kanseri olasılığı azaltmak için mi,sünneti sana buyuruyorum dedi.
    http://www.haberturk.com/saglik/haber/814761-yanlis-sunnet-ne-yapiyor

    Akdeniz Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Yücel, ''Yanlış kişilerce yapılan sünnetin ardından penisin göbek üzerindeki yağlı katmanın içerisine kaçması sonucu gömük penis sorunu yaşanıyor'' dedi.

    Yücel, yaptığı açıklamada, her erkeğin değişik yaşlarda sünnet olduğunu, ancak sünnetin ehil olmayan kişilerce de yapılabildiğini söyledi. Buna bağlı olarak çeşitli sünnet hatalarının yaşandığını dile getiren Yücel, en sık sünnet hatalarının başında penis boyunun kısa kalması olduğuna işaret etti.

    Yücel, ''Yanlış kişilerce yapılan sünnetin ardından penisin göbek üzerindeki yağlı katmanın içerisine kaçması sonucu gömük penis sorunu yaşanıyor. Çocuklarda bu sorun zamanında teşhis edilip tedavisi yapılamıyor. Ergenlik çağına gelince başvuruyorlar. En sık gelme nedenlerinin başında penis boyunun kısalığıyla idrarı tam boşaltamamak ve ayakta idrarı yapamamak geliyor. Özellikle ergenlik çağından sonra evlilik dönemine gelince penis boyunun kısalığı büyük sorun oluşturuyor'' dedi.

    Cerrahi olarak penisin içeriye giren bölümünün dışarıya çıkartılmasının mümkün olduğuna dikkati çeken Yücel, ''Özellikle yeni sünnet olmuş, 10 yaşını geçmemiş çocuklarda bu çok daha kolay yapılabiliyor. Bu tür hastaların ilaç ya da krem gibi internetten sağlayabilecekleri tedaviler yerine düzgün şartlarda, sıhhi koşullarda ve uygun ellerde tedavilerini yaptırmaları faydalı olacaktır'' diye konuştu.

    Yücel, bu sorunun çocuklar ve gençler üzerinde önemli sorunlara yol açtığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

    ''Birçok çocuk ve genç utandığı için doktora gidemiyor ve bu nedenle aile hayatlarında sorunlar yaşıyor. Toplumun tepkisinden, küçümsemelerinden çekiniyor. Gençler yeni evlendiğinde ilişki esnasında büyük problemler yaşıyor. Bu da onları depresyona sokuyor. Öz güven eksiklikleri oluşuyor. Toplum içinde bu nedenle evlenemeyen insanlar bile mevcut. Burada en büyük görev ailelere düşüyor. Ailelerin genellikle 'Yaşı ilerledikçe geçer' diye düşünüyor. Bu hastalık büyüdükçe geçmekten ziyade kronikleşiyor.''

    ''İLAÇLAR PSİKOLOJİK BAĞIMLILIK YAPIYOR"
    Prof. Dr. Selçuk Yücel, internet üzerinden satılan penis büyütme ilaçlarının sağlık açısından çok tehlikeli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

    ''Bu ilaçlara ulaşmak çok kolay. İşin en cezbeden yolu da kim olduğunuzu kimse bilmiyor. İnternetten istiyorsunuz ve kimin istediği saklı kalıyor. Böylece utanma duygusunu insanlar yenmiş oluyor. Ama bir süre sonra insanı bu ilaç olmadan ilişkiye giremeyecekleri düşüncesi sarıyor. İlaçlar psikolojik bağımlılık yapıyor. Ancak uzun dönemde bu ilaçların ne gibi sorunlara neden olabileceğini kimse bilmiyor. İlaçlar karaciğerden metabolize ediliyor. Vücuttan atılırken ciddi hormonal bozukluklar meydana getirebiliyor. Öte yandan bu ilacı kullanmasına rağmen hayatında bir değişiklik olmayan insanlar, kendilerini tamamen dışa kapatıp depresyona girebiliyor. Bu nedenle bu tür ilaçların satışının kontrol altına alınması gerekir.''


    SanıyoRum ingilizce paylaşımları anlamıyorsunuz.Habertürk sitesini önermişsiniz buyrun HABERTURK sitesinden sizin aldığınız siteden bir haber


    Bakın Kendi paylaştığınız haberi okumuyorsunuz.


    Türkiye de yaygın değil penis kanseri çünkü dünyada sünnet oranı fazla olan coğrafyalarda kanser riski dibe iniyor.



    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR




    Çocuk Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Yücel, Türkiye'de daha önce görülmeyen penis kanserine son birkaç yılda 4 kişinin yakalandığını açıkladı. Yücel, bir hastanın da hayatını kaybettiğini belirtti.

    Yücel, yaptığı açıklamada, penis kanserinin nadir görülen kanser türlerinden olduğunu söyledi. Ürolojik kanserlerin içerisinde en az görülen türün penis kanseri olduğuna dikkati çeken Yücel, sünnetin yaygın olmadığı İskandinav ülkelerinde 100 bin kişide bir, İngiltere'de ise yılda ortalama 500 kişinin penis kanseri teşhisiyle tedavi gördüğünü belirtti.

    Türkiye'de ise bu sayının oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Yücel, kanserin tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu ifade etti.

    Yücel, "Daha önceleri Türkiye'de hiç görülmeyen penis kanserine son birkaç yılda 4 kişi yakalandı. Bu kanserlerde zamanında saptanmış olgular küçük cerrahi müdahale ile tedavi ediliyor. Kanser teşhisi koyduğumuz 4 kişi de penisteki çok büyük tümör kitlesi ya da idrar yollarındaki daralma ile geldi. Bu nedenle büyük cerrahi müdahalede bulunduk. Penisteki kanser ilerlemişse radikal bir cerrahi yönteme ihtiyaç duyulup penis ile eş zamanlı olarak kasıklardaki lenf bezlerinin çıkarılması gerekiyor" dedi.

    Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Yücel, tedavi gören 4 hastadan birisinin hayatını kaybettiğini, birisinin penisinin cerrahi müdahaleyle alındığını, birine cerrahi müdahale yapılarak tümörün alındığını vurguladı. Yücel, bir hastanın tedavisinin ise sürdüğünü kaydetti. Yücel, hastaların tamamının Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne başvurduğunu, Türkiye'de başka bir vaka da duymadığını belirtti.

    "SÜNNET PENİS KANSERİNDEN KORUYOR"

    Penis kanserinin kalıtsal olmadığına işaret eden Yücel, hastalığın altında yatan nedenlerin genital siğiller, şeker hastalığı, vücut direncini düşüren başka hastalıklar, sigara kullanımı, AIDS ve sünnet yaptırmamak olduğunu anlattı. Yücel, şöyle devam etti:

    "Çocukluk çağında yapılmış sünnet kişiyi penis kanserinden koruyor. Sünnetsiz kişilerde hijyen olmaması, sünnet derisinin sıyrılıp temizliğinin yeterince yapılmaması penis kanserine neden oluyor. Penis kanserlerinin yüzde 50'si penis çevresindeki inatçı genital siğillerden kaynaklanıyor. Genital siğillerde birinci tedavi yapıldıktan sonra siğil giderek büyüyor, renk değiştiriyor ve kanama yapıyorsa muhakkak patolojik tanısının yapılması gerekir. Siğilin sadece yakılması ya da çıkarılması kanseri engelleyemez."

    HASTALAR UTANDIĞI İÇİN DOKTORA GİTMİYOR

    Yücel, penis kanseri vakasına yakalanan kişilerin çok geç tedaviye geldiğinden yakınarak, "Hastaları çok geç fark ediyoruz. Buna toplumun çekingen yapısı, çevresinden utanması neden oluyor. Bazen hastalar doktora başvuruyor ancak penis kanserinin çok iyi tanınmaması nedeniyle basit bir cilt enfeksiyonu şeklinde düşünülebiliyor. Ne kadar erken teşhis koyabilirsek tedavisi de o kadar hızlı olur" diye konuştu.

    Kanserin cinsel yolla da bulaştığına işaret eden Yücel, şunları kaydetti:

    "Bu kanser 'human papilloma virüs' tarafından yapılıyor. Virüsler rahim ağzı kanserlerinin de en sık nedeni. Human papilloma virüsün erkeklerde genital siğil üzerinden penis kanseri yapma ihtimali yüksek. Toplumumuzda eskiden penis kanseri görülmezdi ancak ülkemizden başka ülkelere giden ve ülkemize başka ülkelerden gelen insan sayısının artması nedeniyle bu kanser türüne rastlamaya başladık." Yücel, penis kanserine genellikle 45-50 yaşlarından sonra yakalanıldığını sözlerine ekledi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nazgul Founder -- 10 Mayıs 2017; 13:59:42 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Pexo

    Sevgili kardeşim. sen ne yazarsan yaz.. başka bir kaynak ile gelirler.. Onlara göre Yüce Yaratan hata yapmış resmen ve bunu kabul ederler ama Kitap ve İslam kusursuzdur:)

    Oruç gibi metabolizmamız için akıl almaz işkenceyi bile bilimsel olarak faydalı diye anlatabilirler.. örnekler verirler nefis terbiyesi derler.. derler oğlu derler:)

    Onun için bence gerçekten emeğine yazık.. demek ki Muhammed ALLAH tan daha iyi biliyormuş diyeceksin..

    İşin ilgin yanı şu ama,İbrahimden önce sünnet olunmuyormuş kendilerine,İbrahime bu buyrulmuş.İlk insandan beri sünnet olunuyor demiyorlar ama,şimdi deseler,taşla mı sünnet yapılıyordu diye soracaksın,yanıt veremeyecekler.
    İbrahim diye biri yaşamış,ona sünnet buyrulmuş,Allah tarafından.Peki kanıtınız nedir,biliyor musunuz,gördünüz mü,yok,inanıyorsunuz.İnanmak ve sanmak.İnanarak ve sanarak yüzyıllardan beri erkeklerin pipi derisini kesiyorlar.Pipi derisinin kesilmesini ilk önce kutsallaştırdılar,baktılar bu böyle olmuyor,biraz da sağlıkla ilgili savları öne sürelim,dediler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Aids bulaşma olasılığının azalması,sünnete bir gerekçe olarak gösterilemez.Aidsli birini bulacaksın,onla cinsel ilişkiye gireceksin de,sana bulaşmayacakta,kişisel olarak sünnetin yararını göreceksin.

    Ki aidsin Afrikada ortaya çıktığı,avlanıp,yenilen maymunlardan insanlara bulaştığı,buradan dünyaya yayıldığı söyleniyor.Ama bu sünnet işlemi,yüzyıllardan beri süren bir işlem.Yüzyıllardan beri gelenek olan sürdürülen sünneti savunmak için,hayvanlardan insanlara geçen aidsin bulaşma olasılığını mı gerekçe göstereceksiniz,gülünç.
    Bu arada aids bulaşanların %70i de sahra altı Afrikasında yaşıyormuş.
    Bu afrikada ne çekiyor be,açlık,susuzluk,hastalık.


    Sünnet sadece AIDS(HIV) Virüsüne yakalanma olasılığını azaltmıyor ayrıca Penis Kanserini de önlüyor ve penis glans hijyenik tutuyor. fikrinizi bilimsel ve rasyonel şekilde ifade etmelisiniz randomly(sallamasyon) olmamalı







    Kadınların memelerini keserseniz,kadınların meme kanseri olma olasılığını %0 indirirsiniz.Böylece kadınlar ışın tedavisi,kemoterapi de görmezler.

    Arügmanlarınız kesinlikle scientific(bilimsel ve rasyonel )ifadeler taşımıyor normalde sizin gibi biriyle tartışmam fakat bu konuyu takip eden bir izleyen insanların yanlış bilgilendirilmesini önlemek durumundayım eğer bir bayanın göğsünü memelerini alırsanız bedeninde çeşit rahatsızlıklara sebep olabilirsiniz.Ayrıca bebeklerini kendi doğal sütleri yerine sentetik mamalar ile besler ise bu bebeklerin sağlığı açısından zararlı olabilir.Meme kesme ütopyası sadece size ait bir fantezi teşekkürler


    Yücel, penis kanserinin nadir görülen kanser türlerinden olduğunu söyledi.

    Ürolojik kanserlerin içerisinde en az görülen türün penis kanseri olduğuna dikkati çeken Yücel, sünnetin yaygın olmadığı İskandinav ülkelerinde 100 bin kişide bir, İngiltere'de ise yılda ortalama 500 kişinin penis kanseri teşhisiyle tedavi gördüğünü belirtti. Türkiye'de ise bu sayının oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Yücel, kanserin tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu ifade etti.

    Çok nadir görülen bir kanser türü için tüm erkekleri sünnet ettirenler,pire için yorgan yakanlar,akciğer kanserinden sonra,en sık görülen kanser türü olan meme kanserini önlemek için,kadınların memelerini de kesiniz,kökten çözüm.
    Kusura bakmayın ama siz sünnet savunucuları sinekten yağ çıkarıyorlar.

    Bakın burası kültür ve bilim konusu sizi uyarmak durumundayım bilimsel olmayan paylaşımlarla insanları yanıltmanız etik ve vicdani açıdan doğru olmaz


    PENİS KANSERİNİN DÜNYA ÜZERİNDE ORANLARI GÖRDÜĞÜNÜZ ÜZERE SÜNNET YAPILAN COĞRAFYALAR İLE SÜNNET YAPILMAYAN COĞRAFYALARDAKİ FARKIN NE KADAR FAZLA OLDUĞUNU GÖREBİLİRSİNİZ GEREKSİZ YERE KONUYU POPÜLERE TAŞIYORSUNUZ.POPÜLERE GELİNCE KONU DIŞINDAKİ GENÇ ARKADAŞLARIMIZ(0-18) BU KONUYA UĞRUYORLAR.



    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR


    Ağza bak ağza uyarmak zorundaymış.Çok nadir görülen bir kanser türü için,tüm çocukları sünnet ettirelim diyen kafa,beni uyarıyor.İlk önce dini buyruk diye başladılar,sonra işi sağlığa döktüler.Yoksa inandığın Allah İbrahime,ey İbrahim penis kanseri olasılığı azaltmak için mi,sünneti sana buyuruyorum dedi.
    Habertürkwww.haberturk.com
    Yanlış sünnet ne yapıyor?
    http://www.haberturk.com/saglik/haber/814761-yanlis-sunnet-ne-yapiyor


    Akdeniz Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Yücel, ''Yanlış kişilerce yapılan sünnetin ardından penisin göbek üzerindeki yağlı katmanın içerisine kaçması sonucu gömük penis sorunu yaşanıyor'' dedi.

    Yücel, yaptığı açıklamada, her erkeğin değişik yaşlarda sünnet olduğunu, ancak sünnetin ehil olmayan kişilerce de yapılabildiğini söyledi. Buna bağlı olarak çeşitli sünnet hatalarının yaşandığını dile getiren Yücel, en sık sünnet hatalarının başında penis boyunun kısa kalması olduğuna işaret etti.

    Yücel, ''Yanlış kişilerce yapılan sünnetin ardından penisin göbek üzerindeki yağlı katmanın içerisine kaçması sonucu gömük penis sorunu yaşanıyor. Çocuklarda bu sorun zamanında teşhis edilip tedavisi yapılamıyor. Ergenlik çağına gelince başvuruyorlar. En sık gelme nedenlerinin başında penis boyunun kısalığıyla idrarı tam boşaltamamak ve ayakta idrarı yapamamak geliyor. Özellikle ergenlik çağından sonra evlilik dönemine gelince penis boyunun kısalığı büyük sorun oluşturuyor'' dedi.

    Cerrahi olarak penisin içeriye giren bölümünün dışarıya çıkartılmasının mümkün olduğuna dikkati çeken Yücel, ''Özellikle yeni sünnet olmuş, 10 yaşını geçmemiş çocuklarda bu çok daha kolay yapılabiliyor. Bu tür hastaların ilaç ya da krem gibi internetten sağlayabilecekleri tedaviler yerine düzgün şartlarda, sıhhi koşullarda ve uygun ellerde tedavilerini yaptırmaları faydalı olacaktır'' diye konuştu.

    Yücel, bu sorunun çocuklar ve gençler üzerinde önemli sorunlara yol açtığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

    ''Birçok çocuk ve genç utandığı için doktora gidemiyor ve bu nedenle aile hayatlarında sorunlar yaşıyor. Toplumun tepkisinden, küçümsemelerinden çekiniyor. Gençler yeni evlendiğinde ilişki esnasında büyük problemler yaşıyor. Bu da onları depresyona sokuyor. Öz güven eksiklikleri oluşuyor. Toplum içinde bu nedenle evlenemeyen insanlar bile mevcut. Burada en büyük görev ailelere düşüyor. Ailelerin genellikle 'Yaşı ilerledikçe geçer' diye düşünüyor. Bu hastalık büyüdükçe geçmekten ziyade kronikleşiyor.''

    ''İLAÇLAR PSİKOLOJİK BAĞIMLILIK YAPIYOR"
    Prof. Dr. Selçuk Yücel, internet üzerinden satılan penis büyütme ilaçlarının sağlık açısından çok tehlikeli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

    ''Bu ilaçlara ulaşmak çok kolay. İşin en cezbeden yolu da kim olduğunuzu kimse bilmiyor. İnternetten istiyorsunuz ve kimin istediği saklı kalıyor. Böylece utanma duygusunu insanlar yenmiş oluyor. Ama bir süre sonra insanı bu ilaç olmadan ilişkiye giremeyecekleri düşüncesi sarıyor. İlaçlar psikolojik bağımlılık yapıyor. Ancak uzun dönemde bu ilaçların ne gibi sorunlara neden olabileceğini kimse bilmiyor. İlaçlar karaciğerden metabolize ediliyor. Vücuttan atılırken ciddi hormonal bozukluklar meydana getirebiliyor. Öte yandan bu ilacı kullanmasına rağmen hayatında bir değişiklik olmayan insanlar, kendilerini tamamen dışa kapatıp depresyona girebiliyor. Bu nedenle bu tür ilaçların satışının kontrol altına alınması gerekir.''


    SanıyoRum ingilizce paylaşımları anlamıyorsunuz.Habertürk sitesini önermişsiniz buyrun HABERTURK sitesinden sizin aldığınız siteden bir haber


    Bakın Kendi paylaştığınız haberi okumuyorsunuz.


    Türkiye de yaygın değil penis kanseri çünkü dünyada sünnet oranı fazla olan coğrafyalarda kanser riski dibe iniyor.


    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR




    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR




    Çocuk Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Yücel, Türkiye'de daha önce görülmeyen penis kanserine son birkaç yılda 4 kişinin yakalandığını açıkladı. Yücel, bir hastanın da hayatını kaybettiğini belirtti.

    Yücel, yaptığı açıklamada, penis kanserinin nadir görülen kanser türlerinden olduğunu söyledi. Ürolojik kanserlerin içerisinde en az görülen türün penis kanseri olduğuna dikkati çeken Yücel, sünnetin yaygın olmadığı İskandinav ülkelerinde 100 bin kişide bir, İngiltere'de ise yılda ortalama 500 kişinin penis kanseri teşhisiyle tedavi gördüğünü belirtti.

    Türkiye'de ise bu sayının oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Yücel, kanserin tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu ifade etti.

    Yücel, "Daha önceleri Türkiye'de hiç görülmeyen penis kanserine son birkaç yılda 4 kişi yakalandı. Bu kanserlerde zamanında saptanmış olgular küçük cerrahi müdahale ile tedavi ediliyor. Kanser teşhisi koyduğumuz 4 kişi de penisteki çok büyük tümör kitlesi ya da idrar yollarındaki daralma ile geldi. Bu nedenle büyük cerrahi müdahalede bulunduk. Penisteki kanser ilerlemişse radikal bir cerrahi yönteme ihtiyaç duyulup penis ile eş zamanlı olarak kasıklardaki lenf bezlerinin çıkarılması gerekiyor" dedi.

    Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Yücel, tedavi gören 4 hastadan birisinin hayatını kaybettiğini, birisinin penisinin cerrahi müdahaleyle alındığını, birine cerrahi müdahale yapılarak tümörün alındığını vurguladı. Yücel, bir hastanın tedavisinin ise sürdüğünü kaydetti. Yücel, hastaların tamamının Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne başvurduğunu, Türkiye'de başka bir vaka da duymadığını belirtti.

    "SÜNNET PENİS KANSERİNDEN KORUYOR"

    Penis kanserinin kalıtsal olmadığına işaret eden Yücel, hastalığın altında yatan nedenlerin genital siğiller, şeker hastalığı, vücut direncini düşüren başka hastalıklar, sigara kullanımı, AIDS ve sünnet yaptırmamak olduğunu anlattı. Yücel, şöyle devam etti:

    "Çocukluk çağında yapılmış sünnet kişiyi penis kanserinden koruyor. Sünnetsiz kişilerde hijyen olmaması, sünnet derisinin sıyrılıp temizliğinin yeterince yapılmaması penis kanserine neden oluyor. Penis kanserlerinin yüzde 50'si penis çevresindeki inatçı genital siğillerden kaynaklanıyor. Genital siğillerde birinci tedavi yapıldıktan sonra siğil giderek büyüyor, renk değiştiriyor ve kanama yapıyorsa muhakkak patolojik tanısının yapılması gerekir. Siğilin sadece yakılması ya da çıkarılması kanseri engelleyemez."

    HASTALAR UTANDIĞI İÇİN DOKTORA GİTMİYOR

    Yücel, penis kanseri vakasına yakalanan kişilerin çok geç tedaviye geldiğinden yakınarak, "Hastaları çok geç fark ediyoruz. Buna toplumun çekingen yapısı, çevresinden utanması neden oluyor. Bazen hastalar doktora başvuruyor ancak penis kanserinin çok iyi tanınmaması nedeniyle basit bir cilt enfeksiyonu şeklinde düşünülebiliyor. Ne kadar erken teşhis koyabilirsek tedavisi de o kadar hızlı olur" diye konuştu.

    Kanserin cinsel yolla da bulaştığına işaret eden Yücel, şunları kaydetti:

    "Bu kanser 'human papilloma virüs' tarafından yapılıyor. Virüsler rahim ağzı kanserlerinin de en sık nedeni. Human papilloma virüsün erkeklerde genital siğil üzerinden penis kanseri yapma ihtimali yüksek. Toplumumuzda eskiden penis kanseri görülmezdi ancak ülkemizden başka ülkelere giden ve ülkemize başka ülkelerden gelen insan sayısının artması nedeniyle bu kanser türüne rastlamaya başladık." Yücel, penis kanserine genellikle 45-50 yaşlarından sonra yakalanıldığını sözlerine ekledi.


    SÜNNETİN BİLİMSEL VE RASYONEL FAYDALARI KANITLARIYLA

    Sünnet bilim dünyasında yıllar yıllar evvel sağlığa faydası olduğu kanıtlanmıştır. Abd ,Avustralya,avrupa ve Asyada Dünyanın tüm coğrafyalarında müslüman olmayan erkeklerde sünnet olur peki neden olurlar ?
    Aids olma riskini azaltır ve hijyenik olarak penisi sterilize eder buyrun bilimsel olarak kanıtlar ve ifadesi

    Why it's done
    By Mayo Clinic Staff


    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 1 KAYNAK : ABD






    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 2 KAYNAK : ABD





    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 3 KAYNAK : ABD ÇOCUK DOKTORLARI

    Circumcision for baby boys was a common practice in the United States but, in the past several years, many parents and health insurance companies have decided against it claiming it was not be medically necessary. Now, a group of American pediatricians says the health benefits of male circumcision outweigh its risks. VOA's Carol Pearson. reports.




    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 4 KAYNAK : ABD





    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 5 KAYNAK : KANADA





    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 6 KAYNAK : AVUSTRALYA,ABD,AFRİKA,AVRUPA






    Circumcision is a religious or cultural ritual for many Jewish and Islamic families, as well as certain aboriginal tribes in Africa and Australia. Circumcision can also be a matter of family tradition, personal hygiene or preventive health care. Sometimes there's a medical need for circumcision, such as when the foreskin is too tight to be pulled back (retracted) over the glans. In other cases, particularly in certain parts of Africa, circumcision is recommended for older boys or men to reduce the risk of certain sexually transmitted infections.

    The American Academy of Pediatrics (AAP) says the benefits of circumcision outweigh the risks. However, the AAP doesn't recommend routine circumcision for all male newborns. The AAP leaves the circumcision decision up to parents — and supports use of anesthetics for infants who have the procedure.

    Circumcision might have various health benefits, including:

    Easier hygiene. Circumcision makes it simpler to wash the penis. Washing beneath the foreskin of an uncircumcised penis is generally easy, however.
    Decreased risk of urinary tract infections. The overall risk of urinary tract infections in males is low, but these infections are more common in uncircumcised males. Severe infections early in life can lead to kidney problems later on.
    Decreased risk of sexually transmitted infections. Circumcised men might have a lower risk of certain sexually transmitted infections, including HIV. Still, safe sexual practices remain essential.
    Prevention of penile problems. Occasionally, the foreskin on an uncircumcised penis can be difficult or impossible to retract (phimosis). This can lead to inflammation of the foreskin or head of the penis.
    Decreased risk of penile cancer. Although cancer of the penis is rare, it's less common in circumcised men. In addition, cervical cancer is less common in the female sexual partners of circumcised men.

    Circumcision might not be an option if certain blood-clotting disorders are present. In addition, circumcision might not be appropriate for premature babies who still require medical care in the hospital nursery.

    Circumcision doesn't affect fertility, nor is circumcision generally thought to enhance or detract from sexual pleasure for men or their partners.
    With 2 new states recently joining 16 others in eliminating Medicaid insurance for male circumcision, possible ballot initiatives to ban male circumcision, and the long-awaited American Academy of Pediatrics male circumcision policy statement, there is a need to evaluate the medical risks and benefits of male circumcision, particularly in light of recent medical evidence.

    Three randomized trials in Africa demonstrated that adult male circumcision decreases human immunodeficiency virus (HIV) acquisition in men by 51% to 60%,1 and the long-term follow-up of these study participants has shown that the protective efficacy of male circumcision increases with time from surgery. These findings are consistent with a large number of observational studies in Africa and in the United States that found male circumcision reduces the risk of HIV infection in men.1 Thus, there is substantial evidence that removal of the foreskin reduces the risk of male heterosexual HIV acquisition. However, the effect of male circumcision on reducing HIV acquisition among men who have sex with men is unclear. There may be protection against insertional but not against receptive anal intercourse, so men practicing both forms of sexual intercourse may have limited protection associated with male circumcision.

    In addition to HIV, male circumcision has been shown to reduce the risk of other heterosexually acquired sexually transmitted infections (STIs). Two trials demonstrated that male circumcision reduces the risk of acquiring genital herpes by 28% to 34%, and the risk of developing genital ulceration by 47%.1 Additionally, the trials found that male circumcision reduces the risk of oncogenic high-risk human papillomavirus (HR-HPV) by 32% to 35%.1 While some consider male circumcision to be primarily a male issue, one trial also reported derivative benefits for female partners of circumcised men; the risk of HR-HPV for female partners was reduced by 28%, the risk of bacterial vaginosis was reduced by 40%, and the risk of trichomoniasis was reduced by 48%.1,2 It should be noted that no large-scale randomized controlled trial has assessed the benefit of neonatal male circumcision throughout several decades, which is when many of the potential health benefits would be realized. Such a trial is probably not feasible. However, observational data of men predominantly circumcised during childhood support the findings of the 3 randomized trials conducted in Africa1 and the long-term medical benefits of male circumcision.

    One concern is that the trials of male circumcision conducted in Africa may not be applicable to the United States. Despite 3 decades of safe-sex education in the United States, STIs continue to cause substantial morbidity and mortality. It is estimated that more than 1 million people are living with HIV/AIDS, and more than 50 000 new infections occur annually. Additional estimates suggest that there are 3 million to 5 million annual cases of trichomoniasis in the United States, and the prevalence of bacterial vaginosis among women of reproductive age is approximately 30%. One of the most common STIs is HPV, which causes genital warts, and penile and cervical cancer. Observational studies in the United States show that male circumcision is associated with reduced risk of men acquiring heterosexual HIV and HR-HPV infection.1,3 Thus, STIs are a persistent problem in the United States, and male circumcision may provide individual and societal benefits.

    The incidence of viral STIs in the United States is disproportionately higher among disadvantaged minority populations such as blacks and Hispanics, who have the lowest rates of male circumcision. For example, in Washington, DC, 7.1% of black males are living with HIV, and heterosexual exposure is the leading mode of transmission among these individuals.4 Medicaid, which disproportionately provides health insurance for black children, is decreasing coverage for male circumcision, making the procedure less accessible, especially for those at the highest risk for these infections.5 In contrast, Medicaid covers immunization against hepatitis B virus during the neonatal period even though it is difficult to predict who will be at high risk of STIs.

    Using mathematical models and cost-effectiveness analyses, the Joint United Nations Programme on HIV/AIDS (UNAIDS) and the World Health Organization adopted a policy advocating male circumcision in countries and regions with heterosexual HIV epidemics. In a cost-effectiveness analysis by the Centers for Disease Control and Prevention, neonatal male circumcision in the United States was projected to increase quality-adjusted life-years and estimated to be cost-saving due to reduced HIV infections and subsequent treatment costs.6 If protection from genital herpes, bacterial vaginosis, trichomoniasis, and penile and cervical cancer were considered in the analyses, the economic benefits most likely would be enhanced.

    Opponents of male circumcision argue that the procedure constitutes genital mutilation performed with parental consent but not the infant’s assent and recommend that male circumcision be delayed until 18 years of age when the man can provide individual informed consent to the procedure. However, parents provide consent for preventive procedures such as immunization including hepatitis B vaccination, acting in the best interests of their children. UNAIDS recommends providing information on risks and benefits of early infant neonatal male circumcision so parents and guardians can make informed decisions on behalf of their children with the best interests of the child as the primary consideration.7 Additionally, a ban on neonatal male circumcision denies religious freedoms to Jewish and Muslim parents, which would be potentially unconstitutional.

    Neonatal male circumcision provides other potential benefits during childhood such as prevention of infant urinary tract infections, meatitis, balanitis, and phimosis,8 as well as protection from viral STIs. Approximately 50% of high school students report having sex prior to 18 years of age, so delaying male circumcision to age 18 years or older would deny children and adolescents these potential benefits. Neonatal male circumcision is a simple procedure and the complication rate is only between 0.2% and 0.6%8; the vast majority of complications are minor and easily treated. The complication rate of neonatal male circumcision is substantially lower than the complication rates of adult male circumcision (1.5%-3.8% during the trials), so delaying the procedure would only add to surgical risk.

    Some who oppose male circumcision cite anecdotal reports that male circumcision can cause sexual dysfunction. The male circumcision trials evaluated sexual satisfaction in adult men and their female partners before and after the procedure and compared men randomized to male circumcision with uncircumcised controls. There were no significant differences in male sexual satisfaction or dysfunction among trial participants, and in one trial, circumcised men reported increased penile sensitivity and enhanced ease of reaching orgasm.9 In addition, 97% of female partners reported either no change or improved sexual satisfaction after their male partner was circumcised.10

    The evidence for the long-term public health benefits of male circumcision has increased substantially during the past 5 years. If a vaccine were available that reduced HIV risk by 60%, genital herpes risk by 30%, and HR-HPV risk by 35%, the medical community would rally behind the immunization and it would be promoted as a game-changing public health intervention. Based on the medical evidence, banning infant male circumcision would deprive parents of the right to act on behalf of their children’s health. Parents should be provided with information derived from evidence-based medicine about the risks and benefits of male circumcision so that they can make an informed choice for their children. It would be ethically questionable to deprive them of this choice. Medicaid and other insurance carriers should cover male circumcision costs if parents opt for the procedure, and the medical community, including the American Academy of Pediatrics and the Centers for Disease Control and Prevention, should recognize the health benefits of male circumcision in order to properly inform parents and physicians.



    PENİSTE KANSER OLMA RİSKİNİ AZALTIR,HİJYYENDE KOLAYLIK STRELİZE GLANS(RESİMDEKİ)
    Easier hygiene. Circumcision makes it simpler to wash the penis. Washing beneath the foreskin of an uncircumcised penis is generally easy, however.
    Decreased risk of urinary tract infections. The overall risk of urinary tract infections in males is low, but these infections are more common in uncircumcised males. Severe infections early in life can lead to kidney problems later on.
    Decreased risk of sexually transmitted infections.Circumcised men might have a lower risk of certain sexually transmitted infections, including HIV. Still, safe sexual practices remain essential.
    Prevention of penile problems. Occasionally, the foreskin on an uncircumcised penis can be difficult or impossible to retract (phimosis). This can lead to inflammation of the foreskin or head of the penis.
    Decreased risk of penile cancer. Although cancer of the penis is rare, it's less common in circumcised men. In addition, cervical cancer is less common in the female sexual partners of circumcised men.



    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 7 KAYNAK : TÜRKİYE(TÜRKÇE)


    Sünnetin sağlık açısından yararları nelerdir? - Prof. Dr. Oğuz Acar







    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI KAYNAK 8 BBC(UK) : İNGİLTERE VE AVUSTRALYA(UK)


    Benefits of infant circumcision
    Circumcision happens for non-religious reasons as well as religious.

    In the Philippines, it has become a social tradition with boys usually being circumcised in a coming-of-age ritual.

    It is also a common practice in South Korea where it is associated with maintaining hygiene.

    Concerns about hygiene, health and curbing masturbation led to an increase in circumcisions in the UK during the last half of the 19th century.

    The procedure was also widespread in the USA for most of the 20th century and many baby boys still undergo circumcision. But in Australia the rate of circumcision on baby boys has dropped over the last 40 years, from 90% to between 10-20%.

    Circumcision had already become less popular in the UK by the time the National Health Service was created in 1946. The NHS refused to fund the procedure due to beliefs that it had no medical benefit in the majority of cases.

    Findings from a survey carried out in 2000 showed that between 10-20% of British males reported being circumcised.



    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI KAYNAK 9 ZDF : ALMANYA GERMANY (AIDS'le mücadele)





    Im Kampf gegen den Anstieg der HIV-Infektionen setzt Uganda auf Beschneidungen - und ein kleines Gummiband. "PrePex" schnürt die Vorhaut des Penis zusammen bis sie abstirbt - so kann sie ohne Skalpell entfernt werden.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nazgul Founder -- 10 Mayıs 2017; 14:16:11 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Aids bulaşma olasılığının azalması,sünnete bir gerekçe olarak gösterilemez.Aidsli birini bulacaksın,onla cinsel ilişkiye gireceksin de,sana bulaşmayacakta,kişisel olarak sünnetin yararını göreceksin.

    Ki aidsin Afrikada ortaya çıktığı,avlanıp,yenilen maymunlardan insanlara bulaştığı,buradan dünyaya yayıldığı söyleniyor.Ama bu sünnet işlemi,yüzyıllardan beri süren bir işlem.Yüzyıllardan beri gelenek olan sürdürülen sünneti savunmak için,hayvanlardan insanlara geçen aidsin bulaşma olasılığını mı gerekçe göstereceksiniz,gülünç.
    Bu arada aids bulaşanların %70i de sahra altı Afrikasında yaşıyormuş.
    Bu afrikada ne çekiyor be,açlık,susuzluk,hastalık.


    Sünnet sadece AIDS(HIV) Virüsüne yakalanma olasılığını azaltmıyor ayrıca Penis Kanserini de önlüyor ve penis glans hijyenik tutuyor. fikrinizi bilimsel ve rasyonel şekilde ifade etmelisiniz randomly(sallamasyon) olmamalı







    Kadınların memelerini keserseniz,kadınların meme kanseri olma olasılığını %0 indirirsiniz.Böylece kadınlar ışın tedavisi,kemoterapi de görmezler.

    Arügmanlarınız kesinlikle scientific(bilimsel ve rasyonel )ifadeler taşımıyor normalde sizin gibi biriyle tartışmam fakat bu konuyu takip eden bir izleyen insanların yanlış bilgilendirilmesini önlemek durumundayım eğer bir bayanın göğsünü memelerini alırsanız bedeninde çeşit rahatsızlıklara sebep olabilirsiniz.Ayrıca bebeklerini kendi doğal sütleri yerine sentetik mamalar ile besler ise bu bebeklerin sağlığı açısından zararlı olabilir.Meme kesme ütopyası sadece size ait bir fantezi teşekkürler


    Yücel, penis kanserinin nadir görülen kanser türlerinden olduğunu söyledi.

    Ürolojik kanserlerin içerisinde en az görülen türün penis kanseri olduğuna dikkati çeken Yücel, sünnetin yaygın olmadığı İskandinav ülkelerinde 100 bin kişide bir, İngiltere'de ise yılda ortalama 500 kişinin penis kanseri teşhisiyle tedavi gördüğünü belirtti. Türkiye'de ise bu sayının oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Yücel, kanserin tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu ifade etti.

    Çok nadir görülen bir kanser türü için tüm erkekleri sünnet ettirenler,pire için yorgan yakanlar,akciğer kanserinden sonra,en sık görülen kanser türü olan meme kanserini önlemek için,kadınların memelerini de kesiniz,kökten çözüm.
    Kusura bakmayın ama siz sünnet savunucuları sinekten yağ çıkarıyorlar.

    Bakın burası kültür ve bilim konusu sizi uyarmak durumundayım bilimsel olmayan paylaşımlarla insanları yanıltmanız etik ve vicdani açıdan doğru olmaz


    PENİS KANSERİNİN DÜNYA ÜZERİNDE ORANLARI GÖRDÜĞÜNÜZ ÜZERE SÜNNET YAPILAN COĞRAFYALAR İLE SÜNNET YAPILMAYAN COĞRAFYALARDAKİ FARKIN NE KADAR FAZLA OLDUĞUNU GÖREBİLİRSİNİZ GEREKSİZ YERE KONUYU POPÜLERE TAŞIYORSUNUZ.POPÜLERE GELİNCE KONU DIŞINDAKİ GENÇ ARKADAŞLARIMIZ(0-18) BU KONUYA UĞRUYORLAR.



    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR


    Ağza bak ağza uyarmak zorundaymış.Çok nadir görülen bir kanser türü için,tüm çocukları sünnet ettirelim diyen kafa,beni uyarıyor.İlk önce dini buyruk diye başladılar,sonra işi sağlığa döktüler.Yoksa inandığın Allah İbrahime,ey İbrahim penis kanseri olasılığı azaltmak için mi,sünneti sana buyuruyorum dedi.
    Habertürkwww.haberturk.com
    Yanlış sünnet ne yapıyor?
    http://www.haberturk.com/saglik/haber/814761-yanlis-sunnet-ne-yapiyor


    Akdeniz Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Yücel, ''Yanlış kişilerce yapılan sünnetin ardından penisin göbek üzerindeki yağlı katmanın içerisine kaçması sonucu gömük penis sorunu yaşanıyor'' dedi.

    Yücel, yaptığı açıklamada, her erkeğin değişik yaşlarda sünnet olduğunu, ancak sünnetin ehil olmayan kişilerce de yapılabildiğini söyledi. Buna bağlı olarak çeşitli sünnet hatalarının yaşandığını dile getiren Yücel, en sık sünnet hatalarının başında penis boyunun kısa kalması olduğuna işaret etti.

    Yücel, ''Yanlış kişilerce yapılan sünnetin ardından penisin göbek üzerindeki yağlı katmanın içerisine kaçması sonucu gömük penis sorunu yaşanıyor. Çocuklarda bu sorun zamanında teşhis edilip tedavisi yapılamıyor. Ergenlik çağına gelince başvuruyorlar. En sık gelme nedenlerinin başında penis boyunun kısalığıyla idrarı tam boşaltamamak ve ayakta idrarı yapamamak geliyor. Özellikle ergenlik çağından sonra evlilik dönemine gelince penis boyunun kısalığı büyük sorun oluşturuyor'' dedi.

    Cerrahi olarak penisin içeriye giren bölümünün dışarıya çıkartılmasının mümkün olduğuna dikkati çeken Yücel, ''Özellikle yeni sünnet olmuş, 10 yaşını geçmemiş çocuklarda bu çok daha kolay yapılabiliyor. Bu tür hastaların ilaç ya da krem gibi internetten sağlayabilecekleri tedaviler yerine düzgün şartlarda, sıhhi koşullarda ve uygun ellerde tedavilerini yaptırmaları faydalı olacaktır'' diye konuştu.

    Yücel, bu sorunun çocuklar ve gençler üzerinde önemli sorunlara yol açtığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

    ''Birçok çocuk ve genç utandığı için doktora gidemiyor ve bu nedenle aile hayatlarında sorunlar yaşıyor. Toplumun tepkisinden, küçümsemelerinden çekiniyor. Gençler yeni evlendiğinde ilişki esnasında büyük problemler yaşıyor. Bu da onları depresyona sokuyor. Öz güven eksiklikleri oluşuyor. Toplum içinde bu nedenle evlenemeyen insanlar bile mevcut. Burada en büyük görev ailelere düşüyor. Ailelerin genellikle 'Yaşı ilerledikçe geçer' diye düşünüyor. Bu hastalık büyüdükçe geçmekten ziyade kronikleşiyor.''

    ''İLAÇLAR PSİKOLOJİK BAĞIMLILIK YAPIYOR"
    Prof. Dr. Selçuk Yücel, internet üzerinden satılan penis büyütme ilaçlarının sağlık açısından çok tehlikeli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

    ''Bu ilaçlara ulaşmak çok kolay. İşin en cezbeden yolu da kim olduğunuzu kimse bilmiyor. İnternetten istiyorsunuz ve kimin istediği saklı kalıyor. Böylece utanma duygusunu insanlar yenmiş oluyor. Ama bir süre sonra insanı bu ilaç olmadan ilişkiye giremeyecekleri düşüncesi sarıyor. İlaçlar psikolojik bağımlılık yapıyor. Ancak uzun dönemde bu ilaçların ne gibi sorunlara neden olabileceğini kimse bilmiyor. İlaçlar karaciğerden metabolize ediliyor. Vücuttan atılırken ciddi hormonal bozukluklar meydana getirebiliyor. Öte yandan bu ilacı kullanmasına rağmen hayatında bir değişiklik olmayan insanlar, kendilerini tamamen dışa kapatıp depresyona girebiliyor. Bu nedenle bu tür ilaçların satışının kontrol altına alınması gerekir.''


    SanıyoRum ingilizce paylaşımları anlamıyorsunuz.Habertürk sitesini önermişsiniz buyrun HABERTURK sitesinden sizin aldığınız siteden bir haber


    Bakın Kendi paylaştığınız haberi okumuyorsunuz.


    Türkiye de yaygın değil penis kanseri çünkü dünyada sünnet oranı fazla olan coğrafyalarda kanser riski dibe iniyor.


    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR




    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR




    Çocuk Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Yücel, Türkiye'de daha önce görülmeyen penis kanserine son birkaç yılda 4 kişinin yakalandığını açıkladı. Yücel, bir hastanın da hayatını kaybettiğini belirtti.

    Yücel, yaptığı açıklamada, penis kanserinin nadir görülen kanser türlerinden olduğunu söyledi. Ürolojik kanserlerin içerisinde en az görülen türün penis kanseri olduğuna dikkati çeken Yücel, sünnetin yaygın olmadığı İskandinav ülkelerinde 100 bin kişide bir, İngiltere'de ise yılda ortalama 500 kişinin penis kanseri teşhisiyle tedavi gördüğünü belirtti.

    Türkiye'de ise bu sayının oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Yücel, kanserin tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu ifade etti.

    Yücel, "Daha önceleri Türkiye'de hiç görülmeyen penis kanserine son birkaç yılda 4 kişi yakalandı. Bu kanserlerde zamanında saptanmış olgular küçük cerrahi müdahale ile tedavi ediliyor. Kanser teşhisi koyduğumuz 4 kişi de penisteki çok büyük tümör kitlesi ya da idrar yollarındaki daralma ile geldi. Bu nedenle büyük cerrahi müdahalede bulunduk. Penisteki kanser ilerlemişse radikal bir cerrahi yönteme ihtiyaç duyulup penis ile eş zamanlı olarak kasıklardaki lenf bezlerinin çıkarılması gerekiyor" dedi.

    Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Yücel, tedavi gören 4 hastadan birisinin hayatını kaybettiğini, birisinin penisinin cerrahi müdahaleyle alındığını, birine cerrahi müdahale yapılarak tümörün alındığını vurguladı. Yücel, bir hastanın tedavisinin ise sürdüğünü kaydetti. Yücel, hastaların tamamının Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne başvurduğunu, Türkiye'de başka bir vaka da duymadığını belirtti.

    "SÜNNET PENİS KANSERİNDEN KORUYOR"

    Penis kanserinin kalıtsal olmadığına işaret eden Yücel, hastalığın altında yatan nedenlerin genital siğiller, şeker hastalığı, vücut direncini düşüren başka hastalıklar, sigara kullanımı, AIDS ve sünnet yaptırmamak olduğunu anlattı. Yücel, şöyle devam etti:

    "Çocukluk çağında yapılmış sünnet kişiyi penis kanserinden koruyor. Sünnetsiz kişilerde hijyen olmaması, sünnet derisinin sıyrılıp temizliğinin yeterince yapılmaması penis kanserine neden oluyor. Penis kanserlerinin yüzde 50'si penis çevresindeki inatçı genital siğillerden kaynaklanıyor. Genital siğillerde birinci tedavi yapıldıktan sonra siğil giderek büyüyor, renk değiştiriyor ve kanama yapıyorsa muhakkak patolojik tanısının yapılması gerekir. Siğilin sadece yakılması ya da çıkarılması kanseri engelleyemez."

    HASTALAR UTANDIĞI İÇİN DOKTORA GİTMİYOR

    Yücel, penis kanseri vakasına yakalanan kişilerin çok geç tedaviye geldiğinden yakınarak, "Hastaları çok geç fark ediyoruz. Buna toplumun çekingen yapısı, çevresinden utanması neden oluyor. Bazen hastalar doktora başvuruyor ancak penis kanserinin çok iyi tanınmaması nedeniyle basit bir cilt enfeksiyonu şeklinde düşünülebiliyor. Ne kadar erken teşhis koyabilirsek tedavisi de o kadar hızlı olur" diye konuştu.

    Kanserin cinsel yolla da bulaştığına işaret eden Yücel, şunları kaydetti:

    "Bu kanser 'human papilloma virüs' tarafından yapılıyor. Virüsler rahim ağzı kanserlerinin de en sık nedeni. Human papilloma virüsün erkeklerde genital siğil üzerinden penis kanseri yapma ihtimali yüksek. Toplumumuzda eskiden penis kanseri görülmezdi ancak ülkemizden başka ülkelere giden ve ülkemize başka ülkelerden gelen insan sayısının artması nedeniyle bu kanser türüne rastlamaya başladık." Yücel, penis kanserine genellikle 45-50 yaşlarından sonra yakalanıldığını sözlerine ekledi.


    SÜNNETİN BİLİMSEL VE RASYONEL FAYDALARI KANITLARIYLA

    Sünnet bilim dünyasında yıllar yıllar evvel sağlığa faydası olduğu kanıtlanmıştır. Abd ,Avustralya,avrupa ve Asyada Dünyanın tüm coğrafyalarında müslüman olmayan erkeklerde sünnet olur peki neden olurlar ?
    Aids olma riskini azaltır ve hijyenik olarak penisi sterilize eder buyrun bilimsel olarak kanıtlar ve ifadesi

    Why it's done
    By Mayo Clinic Staff


    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 1 KAYNAK : ABD






    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 2 KAYNAK : ABD





    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 3 KAYNAK : ABD ÇOCUK DOKTORLARI

    Circumcision for baby boys was a common practice in the United States but, in the past several years, many parents and health insurance companies have decided against it claiming it was not be medically necessary. Now, a group of American pediatricians says the health benefits of male circumcision outweigh its risks. VOA's Carol Pearson. reports.




    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 4 KAYNAK : ABD





    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 5 KAYNAK : KANADA





    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 6 KAYNAK : AVUSTRALYA,ABD,AFRİKA,AVRUPA






    Circumcision is a religious or cultural ritual for many Jewish and Islamic families, as well as certain aboriginal tribes in Africa and Australia. Circumcision can also be a matter of family tradition, personal hygiene or preventive health care. Sometimes there's a medical need for circumcision, such as when the foreskin is too tight to be pulled back (retracted) over the glans. In other cases, particularly in certain parts of Africa, circumcision is recommended for older boys or men to reduce the risk of certain sexually transmitted infections.

    The American Academy of Pediatrics (AAP) says the benefits of circumcision outweigh the risks. However, the AAP doesn't recommend routine circumcision for all male newborns. The AAP leaves the circumcision decision up to parents — and supports use of anesthetics for infants who have the procedure.

    Circumcision might have various health benefits, including:

    Easier hygiene. Circumcision makes it simpler to wash the penis. Washing beneath the foreskin of an uncircumcised penis is generally easy, however.
    Decreased risk of urinary tract infections. The overall risk of urinary tract infections in males is low, but these infections are more common in uncircumcised males. Severe infections early in life can lead to kidney problems later on.
    Decreased risk of sexually transmitted infections. Circumcised men might have a lower risk of certain sexually transmitted infections, including HIV. Still, safe sexual practices remain essential.
    Prevention of penile problems. Occasionally, the foreskin on an uncircumcised penis can be difficult or impossible to retract (phimosis). This can lead to inflammation of the foreskin or head of the penis.
    Decreased risk of penile cancer. Although cancer of the penis is rare, it's less common in circumcised men. In addition, cervical cancer is less common in the female sexual partners of circumcised men.

    Circumcision might not be an option if certain blood-clotting disorders are present. In addition, circumcision might not be appropriate for premature babies who still require medical care in the hospital nursery.

    Circumcision doesn't affect fertility, nor is circumcision generally thought to enhance or detract from sexual pleasure for men or their partners.
    With 2 new states recently joining 16 others in eliminating Medicaid insurance for male circumcision, possible ballot initiatives to ban male circumcision, and the long-awaited American Academy of Pediatrics male circumcision policy statement, there is a need to evaluate the medical risks and benefits of male circumcision, particularly in light of recent medical evidence.

    Three randomized trials in Africa demonstrated that adult male circumcision decreases human immunodeficiency virus (HIV) acquisition in men by 51% to 60%,1 and the long-term follow-up of these study participants has shown that the protective efficacy of male circumcision increases with time from surgery. These findings are consistent with a large number of observational studies in Africa and in the United States that found male circumcision reduces the risk of HIV infection in men.1 Thus, there is substantial evidence that removal of the foreskin reduces the risk of male heterosexual HIV acquisition. However, the effect of male circumcision on reducing HIV acquisition among men who have sex with men is unclear. There may be protection against insertional but not against receptive anal intercourse, so men practicing both forms of sexual intercourse may have limited protection associated with male circumcision.

    In addition to HIV, male circumcision has been shown to reduce the risk of other heterosexually acquired sexually transmitted infections (STIs). Two trials demonstrated that male circumcision reduces the risk of acquiring genital herpes by 28% to 34%, and the risk of developing genital ulceration by 47%.1 Additionally, the trials found that male circumcision reduces the risk of oncogenic high-risk human papillomavirus (HR-HPV) by 32% to 35%.1 While some consider male circumcision to be primarily a male issue, one trial also reported derivative benefits for female partners of circumcised men; the risk of HR-HPV for female partners was reduced by 28%, the risk of bacterial vaginosis was reduced by 40%, and the risk of trichomoniasis was reduced by 48%.1,2 It should be noted that no large-scale randomized controlled trial has assessed the benefit of neonatal male circumcision throughout several decades, which is when many of the potential health benefits would be realized. Such a trial is probably not feasible. However, observational data of men predominantly circumcised during childhood support the findings of the 3 randomized trials conducted in Africa1 and the long-term medical benefits of male circumcision.

    One concern is that the trials of male circumcision conducted in Africa may not be applicable to the United States. Despite 3 decades of safe-sex education in the United States, STIs continue to cause substantial morbidity and mortality. It is estimated that more than 1 million people are living with HIV/AIDS, and more than 50 000 new infections occur annually. Additional estimates suggest that there are 3 million to 5 million annual cases of trichomoniasis in the United States, and the prevalence of bacterial vaginosis among women of reproductive age is approximately 30%. One of the most common STIs is HPV, which causes genital warts, and penile and cervical cancer. Observational studies in the United States show that male circumcision is associated with reduced risk of men acquiring heterosexual HIV and HR-HPV infection.1,3 Thus, STIs are a persistent problem in the United States, and male circumcision may provide individual and societal benefits.

    The incidence of viral STIs in the United States is disproportionately higher among disadvantaged minority populations such as blacks and Hispanics, who have the lowest rates of male circumcision. For example, in Washington, DC, 7.1% of black males are living with HIV, and heterosexual exposure is the leading mode of transmission among these individuals.4 Medicaid, which disproportionately provides health insurance for black children, is decreasing coverage for male circumcision, making the procedure less accessible, especially for those at the highest risk for these infections.5 In contrast, Medicaid covers immunization against hepatitis B virus during the neonatal period even though it is difficult to predict who will be at high risk of STIs.

    Using mathematical models and cost-effectiveness analyses, the Joint United Nations Programme on HIV/AIDS (UNAIDS) and the World Health Organization adopted a policy advocating male circumcision in countries and regions with heterosexual HIV epidemics. In a cost-effectiveness analysis by the Centers for Disease Control and Prevention, neonatal male circumcision in the United States was projected to increase quality-adjusted life-years and estimated to be cost-saving due to reduced HIV infections and subsequent treatment costs.6 If protection from genital herpes, bacterial vaginosis, trichomoniasis, and penile and cervical cancer were considered in the analyses, the economic benefits most likely would be enhanced.

    Opponents of male circumcision argue that the procedure constitutes genital mutilation performed with parental consent but not the infant’s assent and recommend that male circumcision be delayed until 18 years of age when the man can provide individual informed consent to the procedure. However, parents provide consent for preventive procedures such as immunization including hepatitis B vaccination, acting in the best interests of their children. UNAIDS recommends providing information on risks and benefits of early infant neonatal male circumcision so parents and guardians can make informed decisions on behalf of their children with the best interests of the child as the primary consideration.7 Additionally, a ban on neonatal male circumcision denies religious freedoms to Jewish and Muslim parents, which would be potentially unconstitutional.

    Neonatal male circumcision provides other potential benefits during childhood such as prevention of infant urinary tract infections, meatitis, balanitis, and phimosis,8 as well as protection from viral STIs. Approximately 50% of high school students report having sex prior to 18 years of age, so delaying male circumcision to age 18 years or older would deny children and adolescents these potential benefits. Neonatal male circumcision is a simple procedure and the complication rate is only between 0.2% and 0.6%8; the vast majority of complications are minor and easily treated. The complication rate of neonatal male circumcision is substantially lower than the complication rates of adult male circumcision (1.5%-3.8% during the trials), so delaying the procedure would only add to surgical risk.

    Some who oppose male circumcision cite anecdotal reports that male circumcision can cause sexual dysfunction. The male circumcision trials evaluated sexual satisfaction in adult men and their female partners before and after the procedure and compared men randomized to male circumcision with uncircumcised controls. There were no significant differences in male sexual satisfaction or dysfunction among trial participants, and in one trial, circumcised men reported increased penile sensitivity and enhanced ease of reaching orgasm.9 In addition, 97% of female partners reported either no change or improved sexual satisfaction after their male partner was circumcised.10

    The evidence for the long-term public health benefits of male circumcision has increased substantially during the past 5 years. If a vaccine were available that reduced HIV risk by 60%, genital herpes risk by 30%, and HR-HPV risk by 35%, the medical community would rally behind the immunization and it would be promoted as a game-changing public health intervention. Based on the medical evidence, banning infant male circumcision would deprive parents of the right to act on behalf of their children’s health. Parents should be provided with information derived from evidence-based medicine about the risks and benefits of male circumcision so that they can make an informed choice for their children. It would be ethically questionable to deprive them of this choice. Medicaid and other insurance carriers should cover male circumcision costs if parents opt for the procedure, and the medical community, including the American Academy of Pediatrics and the Centers for Disease Control and Prevention, should recognize the health benefits of male circumcision in order to properly inform parents and physicians.



    PENİSTE KANSER OLMA RİSKİNİ AZALTIR,HİJYYENDE KOLAYLIK STRELİZE GLANS(RESİMDEKİ)
    Easier hygiene. Circumcision makes it simpler to wash the penis. Washing beneath the foreskin of an uncircumcised penis is generally easy, however.
    Decreased risk of urinary tract infections. The overall risk of urinary tract infections in males is low, but these infections are more common in uncircumcised males. Severe infections early in life can lead to kidney problems later on.
    Decreased risk of sexually transmitted infections.Circumcised men might have a lower risk of certain sexually transmitted infections, including HIV. Still, safe sexual practices remain essential.
    Prevention of penile problems. Occasionally, the foreskin on an uncircumcised penis can be difficult or impossible to retract (phimosis). This can lead to inflammation of the foreskin or head of the penis.
    Decreased risk of penile cancer. Although cancer of the penis is rare, it's less common in circumcised men. In addition, cervical cancer is less common in the female sexual partners of circumcised men.



    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI VİDEO 7 KAYNAK : TÜRKİYE(TÜRKÇE)


    Sünnetin sağlık açısından yararları nelerdir? - Prof. Dr. Oğuz Acar







    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI KAYNAK 8 BBC(UK) : İNGİLTERE VE AVUSTRALYA(UK)


    Benefits of infant circumcision
    Circumcision happens for non-religious reasons as well as religious.

    In the Philippines, it has become a social tradition with boys usually being circumcised in a coming-of-age ritual.

    It is also a common practice in South Korea where it is associated with maintaining hygiene.

    Concerns about hygiene, health and curbing masturbation led to an increase in circumcisions in the UK during the last half of the 19th century.

    The procedure was also widespread in the USA for most of the 20th century and many baby boys still undergo circumcision. But in Australia the rate of circumcision on baby boys has dropped over the last 40 years, from 90% to between 10-20%.

    Circumcision had already become less popular in the UK by the time the National Health Service was created in 1946. The NHS refused to fund the procedure due to beliefs that it had no medical benefit in the majority of cases.

    Findings from a survey carried out in 2000 showed that between 10-20% of British males reported being circumcised.



    SÜNNETİN BİLİMSEL YARARLARI KAYNAK 9 ZDF : ALMANYA GERMANY (AIDS'le mücadele)





    Im Kampf gegen den Anstieg der HIV-Infektionen setzt Uganda auf Beschneidungen - und ein kleines Gummiband. "PrePex" schnürt die Vorhaut des Penis zusammen bis sie abstirbt - so kann sie ohne Skalpell entfernt werden.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nazgul Founder -- 10 Mayıs 2017; 14:22:50 >




  • Buradan şunu anlıyoruz ki Prof Dr Selçuk Yücel Yüce Yaratan'ın yanlışını buldu????

    Yani Muhammed ALLAH tan daha iyi biliyor

    İşte İslam'ın geldiği nokta tam olarak BUDUR.
  • Gök Gürültüsü kullanıcısına yanıt
    Arayın onları.Ama bir şey ummayın.Umut bu toprakları çoktan terk etti.


    imzanda yazan bu cümle ..


    umutsuz umudunu yitirmiş ümitsiz bir kişiliğin imzası ..

    iblis in kelime anlamıda budur .. müblis iblis

    “İblis” sözcüğünün anlamı; “hayırdan son derece ümitsiz olan, Allah’ın rahmetinden umudunu kesen” demektir

    İblis kelimesinin türediği "Eblese" kökü şu anlamları ifade eder: Hayırsız oldu, hüsrana uğradı, şaşkınlığa düştü, Allah'ın rahmetinden ümidini kesti

    Aşırı ümitsizliğe düşmüş olan kimse çoğunlukla sustuğunda, kendisini ilgilendiren şeyleri unuttuğunda ve ortaya koyacak delili kalmadığında ona أَبْلَسَ فَلَانٌ denmiştir. Aynı şekilde dişi deve aşırı derecede kösnüyüp, kızıp bundan dolayı böğürmeyi kestiğinde أَبْلَسَتْ اَلنَّاقَةُ denmiştir. Böyle olan dişi deveye de مِبْلَاسٌ denirmiş.


    neden ?




  • Allah insanı gereksiz,sağlıksızlığa neden olan bir fazlalıkla yarattı.İnsanlar ibrahimden önce,bu gereksiz,sağlıksızlığa neden olan fazlalıkla dünyaya geliyor ve yaşıyorlardı.
    O deri gerçekten sağlıksızlığa neden oluyor,kesilmelidir,gereksiz bir fazlalık diyorsunuz da,kendine müslüman diyenler şu ayetle ters düşüyorlar.

    Biz insanı en güzel şekilde yarattık.Tin 4

    Demek ki insan en güzel biçimde değilmiş,yüzyıllar boyunca erkekler gereksiz,sağlıksızlığa neden olan bir fazlalıkla dünyaya gelmişler,bu fazlalıkla yaşamak zorunda kalmışlar.
    Tabi bu sünneti savunan müslümanların sorunu bu,ama biz yine içlerine düştükleri çelişkili durumu gösterelim onlara.Kendi kitabıyla bile ters düşen bir tutarsızın,o inancı savunması,kendini o inancın bir üyesi olarak görebilmesi de ilginç.
    Ben bunlara tutarsız bağımlılar,diyorum.
    İşte bunun gibiler,tutarlılık aramadıkları için,kendi savundukları inanışlarıyla bile ters düşebildikleri için,ne kadar anlatsan da boş.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gök Gürültüsü -- 10 Mayıs 2017; 14:44:53 >




  • İslam'ın insanlığa en büyük zararı ya islam ya Ateizm seçeneğini dayatması.

    İslam inancına göre Peygamber hata yapmaz ama ALLAH yapabilir.

    İnancın temeli ALLAH olduğunda zaten İslam'ın insan eliyle ortaya çıktığının binlerce kanıtını görürsünüz

    Ama görmek için ALLAH ın verdiği aklı zekayı kullanmak gerekir..

    Yeminler eden, beddualar eden, Yarattığı kadın cinsini ikinci sınıf gören, dövülebilir emri veren, insanların birbirini para ile alıp satmasına göz yuman (kölelik), karar değiştiren, hata yapan, tuzaklar kuran, istediğini inandırıp istediğine inandırmayacağını söyleyen ama sonra ne olur bana inanın diyen, son ve mucize denen kitabında sürekli elçisinin (nedense) kadınlar ile ilişkilerini dizayn eden, sınırsız kadın veren, akrabasını helal kılan, savaşlardan sonra ganimet isteyen, yukarıda Arkadışımızın anlattığı gibi İnsanı mükemmel yarattık dedikten sonra sünnet ettiren, İnsanın hücreler,amino asitler,molekküler gibi akıl almaz hücresel yaratılışını tüm tarih öncesi destanlardan kopyalanmışcasına çamurdan yarattık diye açıklayan, Ölülerin dirildiğini, 13 milyar yıllık evreni sadece 6 günde yarattığını söyleyen, önce kardeşlik sonra öldürme emreden, İsrailoğullarının en yüce ırk olarak yarattım dedikten sonra birden onları düşman ilan eden.......

    Okudukça akıl almaz tutarsızlıklar görüyorsunuz

    ALLAH, O Kainatın efendisi herşeye muktedir ALLAH sizce bu kitabı gerçekten göndermişmi? Kanıt nerede?

    Ya da başka bir değişle ALLAH sizce bunca hata yapar mı?

    İslam inancı ALLAH inancı değildir. temeli kitap ve Peygamberdir.
    Gerektiğinde ALLAH bile hata yapar ama Peygamber asla hata yapmaz.

    Birçok Müslümanım diyen dostum ayetlerin günümüze uymayanlarını uygulamadığını ve İslamı öyle yaşadğını söyler
    Bakın çevrenize? çok tanıdık geldi bu söz değil mi?

    Yani ALLAH'ın hata yaptığını kabul edenler ama Muhammed'e asla bir hatayı yakıştırmayanlar dolmuştur İslam inancında
    9 yaşında kızı koynuna bile alsa bir kılıf uydurulur
    O tarihte Arabistanda kızlar erken gelişiyordu, ya da hayır 9 değildi 12ydi...

    12 bile olsa çüş kardeşim ki tartışılmaz kaynaklar ile 9 dur o.


    Kısacası İman gözlüğü insanlığın en büyük sorunudur.
    Evreni görün, bir canlının nasıl oluştuğunu öğrenin
    sonrada 6 günde kainat yaratılışı, çamurdan insan masalına inanın

    Acaba yüce ALLAH bize, sadece bize bahşettiği aklı, zekayı gerektiği gibi kullanmayan kulları hakkında ne düşünüyor?
    Hesap günü geldiğinde onlara ne soracak?

    Herkese selamlar

    Bu kesin ve son mesajımdı:)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Pexo


    quote:

    Orijinalden alıntı: ertewas


    quote:

    Orijinalden alıntı: Pexo

    1) yazılanı okumadan tepkinin sebebi çaresizliktir. Okuyun hadisi yaş yazıyormu yazmıyormu, nikah varmı yokmu görün. Bu hadisi aktaran da ben değilim bir derdiniz varsa İmam Buhari yi diyanete şikayet edin. İnandığınız peygamber hakkında dünyanın bildiği islamın kabul ettiği gerçekleri inkar ederek bu garabet ilişkiyi yok sayabilirsiniz ama gerçekliğini ortadan kaldıramazsınız.

    2)şimdiki kızlar ne yapıyor bana ne. Konu ALLAH ın elçisi olduğunu söyleyen birinin 49 yaşındayken 6 yaşında bir kızla evlenip 3 yıl sonra onu koynuna almasıdır. Bu benim kabul edebileceğim bir şey değil ama siz içinizi rahatlatacak bir açıklama bulabilirsiniz. O sizin sorununuz.

    3)İslam tarihçileri yazmıştır bunu ben değil. Buhari yi okuyun kimmiş. Yazdığı kitabın islamdaki yeri neymiş. Bunu ben demiyorum islam tarihçileri, alimleri söylüyor. Siz kimsinizki hayatını İslama adamış İmam Buharinin emeğini yok sayıyorsunuz. Bilginiz nedir? 16 yıl sürmüş bu hadisleri tek tek inceleyip kitaba aktarmak. İşinize gelmiyor diye yok mu sayacağız?

    Kuran ayetleri ve hadislerin varlığını inkar etmedim hiç bir zaman. Tabiki yaşanmış birçok olay var ve tarih kayıt etmiş herşeyi. Bu bilgiler üzerinden konuşuyoruz değil mi. Söylediğim şey de kitabın Allah kelamı olamayacak kadar mantık dışı olmasıdır. ALLAH bu kadar basite indirilecek,sığ inançlara bağlanmayacak kadar büyüktür.

    1. o hadiste peygamberin 6 yaşındaki kızla evlendiğini kanıtlayan ifadeyi kopyala hadi. aiciz olan sensin ki milyarların inandığı bir peygambere iftira ediyorsun. asıl aicizlik büyüklüğün altında ezilip iftiraya sarılmaktır. Mevlananın güzel bir sözü var. "Allah bir insanı rezil etmek isterse kendinden daha büyük olana laf söylettirir, o nun sözü büyüğün büyüklüğünü pekiştirirken kendisinin acizliğini ortaya serer"

    2 Şimdiki kızlardan sana ne ise 49 yaşında 6 yaşında bir kızla evlendiği konusu seni bu kadar niye alakadar ediyor? Bunu sapıklık olarak görüyorsan şimdiki kuşakların 15 yaşından önce cinsel tecrübe yaşamasına niye ses edemiyorsun? sen hayatında bu ilkeleri ne kadar yaşıyorsun? 12-15 yaşında bir çocuğun sevgili olarak beraber olması seni ilgilendirmezken alan razı veren razı iken 52 yaşında bir insanın 12 yaşında bir kızla evlenmesi seni neden geriyor? İnanmadığın bir peygamberin tercihi seni ne alakadar ediyor? İşte çaresizlik acizlik budur, ilkesizlik de budur?

    3 Hiçbir İslam tarihçisinin Peygamberin 6 yaşında evlendiğini yazdığını görmedim, bu sizin iftiranıız. İmam Buharinin bu hadisi senin anladığın şekilde aktarmadığını anlamak için alim olmak gerekmiyor? sen işi bağlamından ayırıp İslam peygamberine iftira etmenin kılıfını Buhariye dayandırıyorsun? Buhari bir vakıa aktarıyor, sen aktarılanı iftira atmak için malzeme olarak kullanacak kadar alçalıyorsun. İnanmıyorsan kimsenin özeli seni alakadar etmez. İnanmadığın şeye seni düşman eden seni bu kadar alçaltan psikolojinin ardındaki ezilmişiliği düşün...

    Kitab mantık dışı ise mantığının almaması sebebiyledir. o Kitabın mucize olduğunu gösteren binlerce delil ortada iken, müsteşrikler bile bunu kabul edip hem lafız hem mana olarak mükemmelliği anlatırken senin basit mantığının onu çözümleyememesi onun kutsal kitap ve mucize olduğu gerçeğini değiştirmez...

    1) Sen baktığını görmez, gördüğünü anlamazsan ben ne yapayım.
    sadece sinirlenir hakaretler yağdırısın.. ama bu daha neye neden inandığını senin gibi bilmeyen büyük çoğunluğun tipik davranışıdır. Çok umursamıyorum

    bir daha yazıyorum aşağıda oku hadisi.
    SAHİH BUHARİ HADİS NO:1553
    Ben altı yaşında bir kız iken Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem beni akd ve nikâh eylemişti. (Üç sene sonra) biz Medîne`ye hicret ettik. Hâris İbn-i Hazrec oğullarının menziline indik. Müteâkıben ben, sıtmaya tutuldum. Bu cihetle saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulduktan sonra) saçım gürleşti, uzayıp omuzlarıma döküldü. Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum. Annem elimi tuttu. Tâ evin kapısı önün (e geldiğimizde ora) da beni durdurdu. Ben de yorgunluktan kaba kaba soluyordum. Nihâyet soluğum biraz yatıştı. Sonra annem biraz su aldı. Onunla yüzümü, başımı sıvazladı. Sonra beni eve koydu. Evde Ensâr`dan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. Bunlar bana: - Hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin! di(ye alkışla) dılar. Annem beni bu kadınlara teslîm etti. Bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve Resûlullah`a teslîm ettiler. Beni hiçbir şey sıkmadı. Ancak Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i habersiz görünce sıkıldım. (Resûlullah bir sedir üzerine oturmuştu. Yanında Ensâr erkeklerinden, kadınlarından oturanlar vardı. Beni Resûlullah yanına oturttu). Ensâr kadınları beni Resûlullah`a takdîm ettiklerinde ben dokuz yaşında bir kızdım.


    İlk cümle ne diyor?
    6 Yaşında kız iken Nebi onu akd ve nikah eylemiş...
    son cümlede nediyor
    Beni hazırlayıp ona takdim ettiklerinde ben 9 yaşında bir kızdım..

    Nebi kim? bu kadar dindarsın ya bilmen lazım ama tabi ki bilmiyorsun.. sadece konuşursun çünkü

    AHZAB40
    Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resülü ve NEBİ lerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

    Şimdi kimmiş aciz? Kimmiş iftira atan.. Okumadan etmeden ona buna sallama kardeş..

    MUHAMMED AİŞE ile kendisi 49, AİŞE 6 yaşındayken evlenmiştir. kendisi 52, AİŞE 9 Yaşındayken de gerdeğe girmiştir.
    Bu gerçeği senin neye inandığın değiştiremez.

    -------------------------

    Şimdiki kızlardan bana ne dedim tekrar söylüyorum bana ne.. Ama bugün dahi 52 yaşında bir adam 9 yaşında bir kızı koynuna alsa halk anında linç eder. hapisten kurtulamaz.. Bugün dahi kızlar 6 yaşında 9 yaşında hala annelerinin babalarının dizinde yaşıyorlar.. Hele bahse konu kişi ben ALLAH ın elçisiyim diyorsa ben de bunu kabul etmiyorum..

    Bak Aişe o hadisinde başka ne diyor..
    ".....Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum....." SALINCAKTA OYNAYAN BİR ÇOCUKMUŞ..

    Bunu sen kabul edersin olur biter.

    ------------------------

    Hiçbir İslam Tarihçisi bunu yazmamışmış.. BUHARİ MÜSLİM bunlar Kadıköyde turşucumu?
    İslam dünyasının hemde en güvenilir kaynakları sen neden bahsediyorsun kardeşim..
    İftira ne demek? olmamış bir şeyi uydurmak değil mi?
    Ben neyi uydurmuşum.. Al sana en sağlam kitaptan yazanı aynen aktarmışım.. tek bir satır mı eklemişim.
    Daha önce vermiştim ama sen okumayan sadece iftira atan biri olduğun için bir daha ekleyeyim.. Bu sefer zahmet et ve oku

    İmam Buhari Eserleri
    Câmi-us-Sahih:En büyük ve en meşhur eseridir. Sahih-i Buhari ismiyle de tanınır. İslam âlimleri söz birliğiyle; "Kur’an-ı kerimden sonra en sahih kitap Sahih-i Buhari’dir" buyurmuşlardır. İmam-ı Buhari bu kitabı Mescid-i Haram’da yazdı. Her hadis-i şerifi kitabına yazmadan önce istihare yapmıştır. Gusledip, Kâbe’de makâmın gerisinde iki rekat namaz kılıp, koyduğu sağlam usûllere göre sahih olduğu kesin olarak belli olan hadis-i şerifleri yazmıştır. Bu kitabı müsveddeden temize çekme işini de Medine-i münevverede Peygamber efendimizin kabri şerifi ile minberi arasında bulunan Ravda-i Mutahherada yaptı. Bu eserini nasıl yazdığını kendisi şöyle anlatmıştır: "Câmi-us-Sahih kitabına her hadis-i şerifi koymadan önce gusledip, iki rekat namaz kılıp, istihare yaptım. Ondan sonra hadis-i şerifi kitaba koydum. Bunları yapmadan hiçbir hadisi yazmadım. Bu kitabı on altı yılda tamamladım."

    Kütüb-ü Sitte adı verilen altı sahih hadis kitabının en başta geleni olan Sahih-i Buhari’nin, Ali el-Yünûni tarafından el yazmasıyla çoğaltılan metni muteber olmuştur. Bu nüshanın aslı Kâhire’de Akboğa Medresesi Kütüphanesindedir. Sahih-i Buhari’nin birçok şerhleri ve baskıları yapılmıştır. 1894’te Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından Mısır’da yaptırılan iki cilt baskısı pek nefis, ciltlenmiş, altın tuğra ve nukûş ile süslenmiştir. Bu baskı Bulak’ta Emiriyye Matbaasında yapıldı. Zeynüddin Ahmed Zebidi, mukarrer rivayetleri birleştirerek Buhari-i Şerif Tecrid-i Sarih ismiyle kısaltılmıştır.

    -----------------------------


    Kitap bana göre mantık dişi.. tek kelime eklemeden sadece numaralarını da vererek ayet leri yazıyorum hakaret ediyorsun.. hakaretin neye? benim yazdıklarıma ise onlar bana ait değil ki? aynen kopyalanmış

    sonra birde sen onu nasıl anlayacaksın deniyor ya... ee sen anlamadığını söylüyorsan o zaman neyin peşindesin ki?
    ALLAH hem insanlığa kitap gönderecek hemde insanlar içinde yazanları anlayamayacak..Anlamadığı şeye inanacak..

    Sen ve senin gibiler Arapların yüzyıllardır uyguladığı bu propaganda sayesinde Kitap ve Peygamber'i ALLAH inancınızn önüne aldınız. Düşünmeyeceksin ve sadece inanacaksın dendi.. aksi söyleyenlere ölüm fetvaları çıkartıldı..

    Bu bana göre değil.. sen anlamadan bilmeden inan mutlu ol kardeşim ama okumadan bilmeden ona buna sallama..


    1. Mal bulmuş mağribi gibi bir kaynağı sanki verilen yaş ve tarihler kesinmiş gibi (Buhari hadis kitabıdır tarih değil, Buhari de bu konuda bu hadis dışında farklı hadislerde vardır) burada ahkam kesmen senin acizliğindir. bu konuda tüzlerce çalışma yapılmıştır ve yüzlerce kaynak vardır. sadee bir hadisi alıp da son peygamber 6 yaşında Aişe ile evlendi 9 yaşında gerdeğe girdi diye bir sonuç sadece art niyetden öte aleni düşmanlığın göstergesidir. söylediğin yaş ve tarih gerçeklerle çelişiyor. 49 yaşında nikahlandı diyorsun 50 yaşındayken Hz Hatice öldü. söylediğin tarihlerin hiçbiri gerçek tarihle uyuşmuyor. Hicretin zamanı belli, Hz. Haticenin vefatı belli. birşeyden haberin yoksa araştır. sırf googlede bile yüzlerce kaynak var. Mesele işin aslını öğrenmek olsa dediğimi yapardın ama mesele mide bulandırmak. Eğer dediğin gibi anormal bir durum olsa şimdiki Ebu Cehiller gibi o zaman bu iş ayyuka çıkar ve paygamberi aşağılamak için kullanılırdı. Hz. Aişe ile evliliği konusunda o dönem hiçbir İslam düşmanının bir eleştiri getirmemesi sizin söylediklerinizin yalan ve iftira olduğunu kanıtlar. Sizin attığınız iftiraları En azılı islam düşmmanları Ebu cehil ve Ebu leheb bile atmamıştı. tek derdiniz sanki yüzde yüz gerçek gibi bir rivayeti alıp peygamberi aşağılamak ve onu sapık gibi lanse etmeye çalışmak...

    Bu Konuda yazılmış makalelerden biri ve bu makalede Hz Aişenin yaşıyla ilgili tek kaynak ve hadis değil en az yüz kaynak kullanıyor Reşid Hoca. Bu öyle senin gibi üfürükten atma falan da değil. bilimsel anlamda, bilimsel kaynaklara dayanan ve farklı görüşleri özetleyen bilimsel bir makale. Derdin gerçekse oku öğren ve iftira atmayı ve kendini küçültmeyi ve peygambere iftira atmayı bırak...

    Konuyla ilgili Dr. Reşit Haylamaz'ın "Âişe Vâlidemiz’in Evlilik Yaşı" başlıklı şu makalesini de okumanızı tavsiye ederiz:
    Âişe Vâlidemiz’in, altı veya yedi yaşındayken nişanlandığı, on yaşındayken de evlendiği yönündeki rivayetler,1 onun evlilik yaşıyla ilgili kanaatin oluşmasında bugüne kadar en önemli âmiller olagelmiştir. Bu kanaatin yerleşmesinde, erken yaşlarda evlenmenin o gün oldukça yaygın oluşu ve coğrafi yapının etkisiyle çocuklardaki fizikî gelişmenin daha erken yaşlarda tamamlanması gibi sebeplerin de belirleyici olduğunu unutmamak gerekir. Onun içindir ki konu, dün denilebilecek bir zamana kadar hiç gündeme gelmemiş ve tartışma konusu olmamıştır.

    Söz konusu hususu bugün, o günkü şartları nazara almayan ve İslâm’ı da ‘dışarı’dan inceleme konusu yapanlar gündeme getirmekte ve meseleyi kendi zaviyelerinden değerlendirip tenkit etmektedir. Bu farklı duruşa İslâm Dünyası’nın tepkisi de aynı değildir; bir kısmı, meseleyi olduğu gibi kabul etmenin gerekliliği hususunda ısrar ederken2 az da olsa diğer bir kısmı, evlendiği dönemde Âişe Vâlidemiz’in, daha olgun bir yaşta olduğunu3 ifade etmektedir. Karşılıklı tepkilerin ağırlığını hissettirdiği bu tartışmalar esnasında, her zaman dengenin korunamadığı; tepkilere cevap teşkil etsin denilirken söz konusu rivayetlerin yok sayıldığı veya bu tavra tepki olarak diğer alternatifleri görmezden gelme yanlışlığına düşüldüğü de bir gerçek.

    Bilindiği üzere herkes, kendi yaşadığı devrin çocuğudur ve arkadan gelen nesiller tarafından da, o devrin kültürü esas alınarak değerlendirmeye tâbi tutulmalıdır.

    Toplumlar, ortak birikimin neticesinde hâsıl olan ‘örf’lere göre yön bulurlar ve bunların hesaba katılmadığı yerde, o toplum hakkında karar verme konumunda olanların isabetinden söz etmek oldukça zor, hatta imkânsızdır.

    Meseleye bu zaviyeden bakıldığında, Allah Resûlü’ nün neş’et ettiği dönem itibariyle kız çocuklarının erken evlendirildiği4 ve bu türlü evliliklerde yaş farkının pek önemsenmediği5 bilinen bir vak’adır. Kız çocukları hakkında o günkü toplumun benimsediği olumsuz tavrın ve bu tavrın aileler üzerinde oluşturduğu baskının, bu anlayışı tetiklediği de söylenebilir. Burada, iklim ve coğrafî şartların müsait olması yönüyle çocukların, fizikî gelişimlerini daha erken tamamladığı ve kız çocuklara, kocasının evinde büyümesi gereken birer varlık olarak bakıldığı gerçeğini de unutmamak gerekir. Kaldı ki bu, sadece kız çocuklarıyla ilgili bir mesele değildir; o günkü uygulamalara bakıldığında erkek çocukların da erken yaşlarda evlendirildiği anlaşılmaktadır. Mesela Amr ibn Âs ile oğlu Hz. Abdullah’ın arasındaki yaş farkı, sadece on ikidir ki bu durumda Hz. Amr, dokuz veya on yaşındayken evlenmiş olmalıdır.

    Bu bilgilerden hareketle diyebiliriz ki Âişe Vâlidemiz, dokuz yaşındayken evlenmiş olsa bile ortada garipsenecek bir durum yoktur. Şayet böyle bir husus söz konusu olmuş olsaydı, Zeyneb Vâlidemiz’le izdivacında fırtına koparmak isteyenlerle, Benî Mustalık Gazvesi dönüşünde ve hiç olmadık yerde Âişe Vâlidemiz’e iftira atanların, onlar açısından önem arz eden böyle bir meseleyi dillerine dolamamaları düşünülemezdi. Sonuç nasıl olursa olsun sadece başlı başına bu bilgi bile, Âişe Vâlidemiz’in evliliği konusunda olumsuz herhangi bir durumun olmadığını ispat için yeterli bir güce sahiptir.

    Peki, gerçekte durum nedir? Yaş tespiti konusunda yukarıdaki bilgiler tek alternatif midir?

    Bu soruların cevabını alabilmek için elbette o günlerin kapısını aralamak ve aralanan bu kapılardan girerek meseleyi, deliller üzerinden tetkik etmek gerekmektedir. Dilerseniz, ulaşılan delillerin bize ne ifade ettiğine birlikte bakalım:

    1. Risâletin ilk günlerinde Müslüman olanların isimleri sıralanırken, ablası Esmâ Vâlidemiz’le birlikte Âişe Vâlidemiz’in adı da zikredilmektedir. Dikkat çekici olan bu zikrin, Hz. Osmân, Zübeyr ibn Avvâm, Abdurrahmân ibn Avf, Sa’d ibn Ebî Vakkâs, Talha ibn Ubeydullah, Ebû Ubeyde ibn Cerrâh ve Erkam ibn Ebi’l-Erkam gibi ‘Sâbikûn-u Evvelûn’ tabir edilen en öndekilerin hemen arkasından; Abdullah ibn Mes’ûd, Ca’fer ibn Ebî Tâlib, Abdullah ibn Cahş, Ebû Huzeyfe, Suhayb ibn Sinân, Ammâr ibn Yâsir ve Habbâb ibn Erett gibi isimlerden de önce gerçekleşiyor olmasıdır.7 Demek ki Âişe Vâlidemiz, o gün küçük de olsa ‘irade’ beyanında bulunabilecek bir çağda ve ilk Müslümanlar arasında yer alabilecek bir durumdadır. Söz konusu bilgilerde ondan bahsedilirken, ‘O gün o küçüktü.’ şeklinde bir kaydın konulmuş olması, bu manayı ayrıca teyit etmektedir.8

    2. Ablası Esmâ Vâlidemiz’in konumu da bu kanaati güçlendirmektedir; zira onun, on beş yaşında iken Müslüman olduğu bilinmektedir.9 Bilinen bir gerçek de onun, 595 yılında dünyaya gelmiş olduğudur.10 Bütün bunlar, risâletin ilk yılı olan 610 tarihini göstermektedir. Demek ki Âişe Vâlidemiz, yaşı küçük olmasına rağmen 610 yılında Müslüman olmuştur. Bunun için o gün onun, en azından beş, altı veya yedi yaşlarında olması gerekir ki, on üç yıllık Mekke hayatıyla en az yedi aylık11 Medine günleri de bu tarihe ilave edildiğinde onun, Allah Resûlü ile evlendiği gün –risâletten beş yıl önce dünyaya gelmiş olma ihtimalini esas alacak olursak- en azından on sekiz yaşında olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

    3. Mekke günleriyle ilgili olarak Âişe Vâlidemiz,
    "Ben Mekke’de oyun oynayan bir kız iken Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, ‘Doğrusu, onların asıl buluşma zamanları, kıyamet saatidir; Kıyamet saatinin dehşeti ise, tarif edilemeyecek kadar müthiş ve ne acıdır!’ (Kamer, 54/46) ayeti nâzil oldu."12
    bilgisini vermektedir ki bu bilgi, onun yaşıyla ilgili olarak bize farklı kapılar aralamaktadır. Şöyle ki:

    4. Söz konusu ayet, Kamer sûresinin 46. ayetidir ve bütün hâlinde nâzil olan bu sûrenin, İbn Erkam’ın evinde iken ve bi’setin dördüncü (614),13 sekizinci (618) veya dokuzuncu (619)14 yılında indiğine dair farklı rivayetler vardır. Özellikle ayın ikiye yarılma hadisesini ve o gün buna olan ihtiyacı nazara alan bazı âlimler, söz konusu tarihin 614 olması gerektiği üzerinde durmuşlardır ki, bu tarih esas alındığında Hz. Âişe Vâlidemiz, ya henüz dünyaya gelmemiş veya yeni doğmuş demektir. 618 veya 619 tarihi esas alındığında da durum pek değişmemektedir. Zira bu durumda o, henüz dört veya beş yaşında demektir ki her iki yaş da söz konusu hadiseyi kavrayıp yıllar sonra da aktarabilecek bir olgunluğu ifade etmemektedir. Bu durumda ise o, en yakın ihtimalle risâletin başladığı günlerde dünyaya gelmiş olmalıdır.

    Burada dikkat çeken başka bir husus da, o günü anlatırken bizzat Âişe Vâlidemiz’in, "Oyun oynayan bir kız çocuğu idim." şeklindeki beyanıdır. Kendisini ifade ederken kullandığı ‘kız çocuğu’ kelimesinin karşılığı olan ‘câriye’ lafzı, ergenlik çağına geçişi ifade etmekte ve o dönemler için kullanılmaktadır. Arap şairlerinden İbn Yerâ, bu yaşlardaki birisini kastederek maksadını şu şekilde ifade etmektedir: "Sekiz yaşına geldiğinde artık o, benim için bir câriye değil; Utbe veya Muâviye’ye nikahlayabileceğim gelin adayımdır." Bazı bilginler bu kelimenin, on bir yaşın üzerindeki kız çocukları için kullanıldığını ifade etmektedir.

    Kamer sûresinin indiği tarih olarak 614 yılını esas alacak olursak, Âişe Vâlidemiz’in risâletten en az sekiz yıl önce doğmuş olduğu ortaya çıkar ki bu tarih 606 yılına tekabül etmektedir. Bu ise, evlendiği gün onun on yedi yaşında olduğunu ifade eder. Sûrenin indiği tarih olarak 618 yılını kabul ettiğimizde ise onun, 610 yılında dünyaya gelmiş olma ihtimalini ortaya koyar ki bir yönüyle bu, evlendiği gün Âişe Vâlidemiz’in on dört yaşında olduğu sonucunu doğururken diğer taraftan onun, risâletten dört yıl sonra dünyaya gelmiş olamayacağını ispat eder.
    Bu bilgilerle birinci maddede ifade edilenleri yan yana getirdiğimizde, Âişe Vâlidemiz’in 606 yılında dünyaya geldiği ve on yedi veya on yedi buçuk yaşında iken de evlendiği sonucuna ulaşmamız mümkün olmaktadır.

    5. Âişe Vâlidemiz’in Mekke yıllarıyla ilgili olarak anlattığı bazı hatıralar da bunu destekler mahiyettedir. Mesela:
    a) Risâletten kırk yıl önce gerçekleşen ve tarih belirlemede bir kıstas olarak kabul gören Fil hadisesinden geriye kalan iki kişiyi Mekke’de dilenirken gördüğünü söylemesi;
    b) Mekke’nin en sıkıntılı günlerinde Allah Resûlü’nün sabah-akşam kendi evlerine geldiğini ve bu sıkıntılara dayanamayan babası Hz. Ebû Bekir’in de Habeşistan’a hicret teşebbüsünde bulunduğunu detaylarıyla birlikte anlatması;
    c) İlk defa namazın ikişer rekat farz kılındığını, mukim olanlar için daha sonraları onun dört rekata çıkarıldığını, ancak sefer durumlarında yine iki rekat olarak bırakıldığını ifade etmesi;
    d) "Biz İsâf ve Nâile’yi, Kâbe’de cürüm işlemiş ve bu sebeple Allah’ın kendilerini taş hâline getirdiği Cürhümlü bir adamla kadın olarak duyup dururduk."20 gibi ifadelerle ilk günlerle ilgili nakillerde bulunması gibi daha pek çok hâtırat, daha ilk günlerden itibaren onun, gelişmeleri takip edebilecek bir çağda olduğunu ifade etmektedir.

    6. Efendimiz’le izdivacı söz konusu olduğu günlerde Âişe Vâlidemiz’in, Mut’im ibn Adiyy’in oğlu Cübeyr ile sözlü oluşu da bu kanaati güçlendirmektedir. Burada ayrıca dikkat çeken husus, söz konusu teklifin, Havle binti Hakîm gibi aile dışından birisi tarafından gündeme getirilmiş olmasıdır. Açıkça bu onun, o gün evlilik çağına gelmiş ve evlendirilebilecek genç bir kız olduğunu ifade etmektedir.

    Söz konusu ‘sözlülük hali’nin, İbn Adiyy ailesi tarafından ve oğullarının anlayışı değişir gerekçesiyle feshedildiği de bilinen bir gerçektir.21 Burada akla, İbn Adiyy ailesinin, oğullarının anlayışını değiştireceklerinden endişe ettikleri Ebû Bekir ailesiyle böyle bir akdi niye ve ne zaman yaptıkları sorusu gelmektedir. Bunun en makul cevabı söz konusu akdin, ya risâletten önce veya İslâm’ın açıktan tebliğinin başlamadığı dönemde gerçekleşmiş olduğu şeklindedir ki her iki durumda da onun, bi’setin dördüncü yılında dünyaya gelmiş olma ihtimali söz konusu olamaz; hatta bu, sanıldığından da erken yıllarda dünyaya gelmiş olabileceğini düşündürmektedir.
    Bu kararın, açıktan tebliğin başlandığı dönemde alınmış olma ihtimali nazara alınacak olursa bu tarihin, İbn Erkam’ın evinden çıkış günleri olan 613-614 yıllarını ifade ettiği görülecektir ki bu, sözlendiği dönem itibariyle onun henüz dünyaya gelmediğini kabullenmek demektir. Bu durumda, söz konusu akitten bahsetmenin de imkânı yoktur. Öyleyse bu sözün bozulduğu tarihlerde onun, en azından yedi veya sekiz yaşında olduğunu kabullenmemiz gerekir ki bu da onun, takriben 605 tarihinde dünyaya gelmiş olduğunu göstermektedir.23

    7. Mevzuya ışık tutması bakımından Âişe Vâlidemiz’le diğer kardeşlerinin arasındaki yaş farkı da dikkat çekicidir. Bilindiği gibi Hz. Ebû Bekir (radıyallahü anh)’ın altı çocuğu vardır; bunlardan Hz. Esmâ ve Hz. Abdullah, Kuteyle binti Ümeys’ten; Hz. Âişe Vâlidemiz’le Hz. Abdurrahman, Ümmü Rûmân (r.anha)’dan; Muhammed, Esmâ binti Ümeys’ten ve Ümmü Gülsüm de Habîbe binti Hârice’den dünyaya gelmiştir. Bu durumda Esmâ Vâlidemiz’le Hz. Abdullah; Abdurrahmân ile de Âişe Vâlidemiz anabir kardeşlerdir ve bu her iki anabir kardeşlerin arasındaki yaş farkları konumuza ışık tutacak mahiyettedir; şöyle ki:

    a) Hz. Ebû Bekir’in ilk kızı olan Esmâ Vâlidemiz, hicretten yirmi yedi yıl önce 595 tarihinde dünyaya gelmiştir.24 Allah Resûlü’nün hicreti esnasında Zübeyr ibn Avvâm ile evli ve o gün altı aylık hamiledir. Bir diğer ifadeyle o gün yirmi yedi yaşındadır.25 Üç ay sonra Medine’ye hicret ederken Kuba’da oğlu Abdullah’ı dünyaya getirecektir. Yetmiş üç yılında ve yüz yaşındayken, hatta dişleri bile dökülmemiş halde vefat etmiştir.

    Âişe Annemiz ile ablası Esmâ Vâlidemiz’in arasındaki yaş farkı ondur.26 Buna göre (595+10=605) Âişe Vâlidemiz’in doğumunun 605; hicretteki yaşının da (27-10=17) olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Evlilik hicretten yedi ay sonra27 gerçekleştiğine göre demek ki, bu sıralarda Âişe Vâlidemiz’in yaşı, on yedi'yi aşmış, on sekiz yaşına yaklaşmış demektir. Bedir’in hemen akabindeki Şevvâl ayında evlendiği bilgisini esas aldığımızda ise onun, evlendiği gün on sekiz yaşını aşıp on dokuza adım attığını kabullenmemiz gerekmektedir.

    b) Burada dikkat çeken bir diğer husus da, Âişe Vâlidemiz’in anabir kardeşi olan Hz. Abdurrahman ile arasındaki yaş farkıdır. Bilindiği gibi Hz. Abdurrahman, Hz. Ebû Bekir’in büyük oğludur ve ancak Hudeybiye’den sonra Müslüman olacaktır. Bedir’de, babasıyla karşılaşmamaya özen gösteren de odur ve o gün Abdurrahman, yirmi yaşındadır.28 Buna göre o, 604 yılında doğmuş olmalıdır. Kardeşler arası yaş farkının genelde bir veya iki olduğu bir toplumda, ağabeyi 604 yılında dünyaya gelen bir kardeşin 614 yılında doğması ve tabii olarak iki kardeşin arasında on yaş gibi bir farkın meydana gelmiş olma ihtimali çok zayıftır ve bunu destekleyen herhangi bir delil de bulunmamaktadır.

    8. Âişe Vâlidemiz’in vefat tarihi konusunda gelen rivayetler de bu kanaati güçlendirmektedir. Zira onun vefat ettiği yıl ve o günkü yaşıyla ilgili olarak hicrî 55, 56, 57, 58 veya 59;29 yaşıyla alakalı olarak da altmış beş, altmış altı, altmış yedi veya yetmiş dört30 gibi farklı tarih ve rakamdan bahsedilmektedir. Bu ise, doğum tarihinde olduğu gibi onun vefat tarihiyle ilgili de kesin bir kabulün olmadığını göstermektedir.
    Özellikle 58. yılında ve 74 yaşında iken vefat ettiğini ifade eden rivayette, onun vefat ettiği günün çarşamba olduğu, vefat tarihinin, Ramazan ayının on yedinci gecesine denk geldiği, vasiyeti üzerine Vitir namazından sonra Cennetü’l-Bakî’ye geceleyin defnedildiği, yine vasiyeti gereği namazını, Hz. Ebû Hüreyre’nin kıldırdığı, mezarına da ablası Hz. Esmâ’nın iki oğlu Abdullah ile Urve, kardeşi Muhammed’in iki oğlu Kâsım ve Abdullah ile diğer kardeşi Abdurrahman’ın oğlu Abdullah gibi isimlerin indirdiği gibi detayların bulunması,31 diğerlerine nispetle bu bilginin daha güçlü olduğu izlenimi vermektedir. Öyleyse bu tarihi esas alarak bir hesaplama yapacak olursak onun, Efendimiz’in irtihalinden sonra kırk sekiz yıl daha yaşadığını (48+10=58+13=71+3=74) görmekteyiz ki bu hesaba göre o, risâletten üç yıl önce dünyaya gelmiş demektir.
    Bu durumda evlendiği gün onun, (74–48=26–9=17+7 ay) on yedi yılını yedi ay geçtiği anlaşılmaktadır.

    Yukarıdaki bilgilere ilave olarak, erkek çocukların bile yoldan geri çevrildiği Uhud günü onun da cephede oluşu,32 ilmî meselelerdeki derinliği, İfk Hadisesi karşısında ortaya koymuş olduğu olgun tavır ve beyanları, Fâtıma Vâlidemiz’le arasındaki yaş farkı, hicret ve sonrasında yaşanan gelişmelere detaylarıyla birlikte vukûfiyeti, Medine’ye intikal ettikten sonra evlilik işinin, bizzat babası Hz. Ebû Bekir’in gündeme getirmesiyle ve mehir takdirinden sonra gerçekleşmiş olması,33 model bir şahsiyet olarak Efendimiz’in toplum önündeki rehberlik konumu, peygamberlik hassasiyeti ve baba şefkati, gelen ayetlerde evlilik yaşıyla ilgili olarak rüşd şartının getirilmiş olması,34 onun yaşı ve evliliğiyle ilgili rivayetlerin farklılık arz etmesi yönüyle kesinlik ifade etmiyor oluşu,35 o günkü yaşını ifade ederken bizzat Âişe Vâlidemiz’in, şüphe ifade eden "altı veya yedi" tabirini kullanması, o günün toplumlarında doğum ve ölüm tarihlerinin bugünkü kadar net tespit edilmiyor oluşu gibi bilgiler üzerinde de durulabilir.

    Ancak netice değişmemekte ve bunların hepsi, onun risâletten önce dünyaya geldiği, on dört veya on beş yaşlarındayken nişanlandığı ve on yedi veya on sekiz yaşlarındayken de Allah Resûlü (s.a.s.) ile evlendiği şeklindeki kanaati kuvvetlendirmektedir.

    Bu durumda bize, nişanlandığında 6 veya 7, evlendiğinde ise 9 yaşlarında olduğu şeklindeki rivayetleri, ‘O görünümde birisi idim.’ manasına hamledip te’lif etmek düşecektir.36 Hz. Âişe Annemiz’in, fizikî durumu itibariyle zayıf bir bünyeye sahip olduğu bilgisi de bu yorumu güçlendirmektedir. Zira o, fizikî şartlardan çabuk etkilenen ve yaşıtlarına göre kendini daha küçük gösteren bir beden taşıyordu; Medine’ye hicret sırasında hastalanması,37 annesi tarafından özel ilgi gösterilerek iyileştirilmeye çalışılması,38 Benî Mustalık Gazvesi dönüşünde, içinde sanılarak hevdecinin deve üzerine yerleştirilmesi ve bu sırada onun hevdeç içinde olup olmadığının bile anlaşılamamış olması39 gibi hadiseler de bu durumu desteklemektedir.

    Özetle Âişe Vâlidemiz, dokuz yaşında iken evlenmiş olsa bile o günkü toplum telakkilerine göre bu çok tabii ve doğal olmakla birlikte hadiseye daha genel bakıldığında onun, on yedi veya on sekiz yaşlarında iken ‘Mü’minlerin Annesi’ hüviyetini kazandığı anlaşılmaktadır.

    Burada akla, "Madem öyle; bugüne kadar bu mesele niye bu şekilde gündeme gelmedi?" şeklinde bir soru gelmektedir. Başta da ifade edildiği gibi, yakın zamana kadar bu hususta olumsuz hiçbir beyan serdedilmemiş; ne Ebû Cehil gibi her fırsatı aleyhte değerlendiren muannit bir firavundan ne de Abdullah ibn Übeyy ibn Selûl gibi olmadık yerden fitne ve iftira üreten nifakın adresi olmuş birisinden, bu evliliğe herhangi bir itiraz söz konusu olmamış, olamamıştır. Çünkü ortada itiraz edilecek herhangi bir durum yoktur. O günkü telakkilere göre her iki durum için de tabii bir kabullenme söz konusudur ve muhtemelen bu durum, konuya farklı yaklaşıp yeni bir bakış açısı getirme ihtiyacını da netice vermemiş, dolayısıyla söz konusu haberlerin doğruluğu veya alternatif bilgilerin varlığı hususunda İslâm âlimlerinin farklı bir mütalaada bulunmaları da mümkün olmamıştır.

    Dipnotlar

    1. bk. Buhârî, Menâkıbü’l-Ensâr 20, 44; Müslim, Nikâh 71; Fedâilü’s-Sahâbe 74; Ebû Dâvûd, Edeb 55; İbn Mâce, Nikâh 13; Nesâî, Nikâh 78; Dârimî, Nikâh 56.
    2. bk. Azimli, Mehmet, Hz. Âişe’nin Evlilik Yaşı Tartışmalarında Savunmacı Tarihçiliğin Çıkmazı, İslâmî Araştırmalar, Cilt 16, Sayı 1, 2003, s. 28 vd.
    3. bk. Doğrul, Ömer Rıza, Asr-ı Saâdet, Eskişehir Kütüphanesi (Eser Kitabevi), İstanbul, 1974, 2/141 vd; Nedvî, Seyyid Süleyman, Hazreti Âişe, Mütercim Ahmet Karataş, Timaş Yayınları, İstanbul, 2004, s. 21 vd. Savaş, Rıza, Hz. Âişe’nin Evlenme Yaşı İle İlgili Farklı Bir Yaklaşım, D. E. Ü. İlâhiyât Fak. Dergisi. 4, İzmir, 1995, s. 139-144; Yüce, Abdülhakim, Efendimiz’in Bir Günü, Işık Yayınları, İstanbul, 2007, s. 82, 83.
    4. Efendimiz’in dedesi Abdulmuttalib’in çok erken yaşlarda Hâle binti Üheyb ile evlendiği, Efendimiz’in annesi Âmine ile babası Abdullah’ı da bu yaşlardayken evlendirdiği, hatta her iki evliliğin aynı mecliste gerçekleştiği, bu sebeple Efendimiz ile amcası Hz. Hamza arasında yaş farkının neredeyse aynı olduğu bilinmektedir.
    5. Efendimiz’e bir de sıhriyet yönüyle yakın olabilme düşüncesiyle Hz. Ömer, aradaki yaş farkına rağmen Hz. Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm’le evlenmiş ve o günkü toplum tarafından bu evlilik asla yadırganmamıştır.
    6. bk. İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, 3/240.
    7. bk. İbn Hişâm, Sîre, 1/271; İbn İshâk, Sîre, Konya, 1981, 124.
    8. bk. İbn Hişâm, Sîre, 1/271; İbn İshâk, Sîre, 124.
    9. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635.
    10. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635.
    11. Âişe Vâlidemiz’in, hicretten yedi ay sonraki Şevvâl değil de Bedir sonrasına denk gelen ikinci yılın Şevvâl ayında evlendiği de ifade edilmektedir. Bu durumda onun evlilik yaşı, bir yıl daha gecikmiş demektir. bk. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/616.
    12. bk. Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 6, Tefsîru Sûre, (54) 6; Aynî, Bedruddîn Ebû Muhammed Mahmûd ibn Ahmed, Umdetü’l-Kârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 20/21; Askalânî, Fethu’l-Bârî, 11/291.
    13. Suyûtî, İtkân, Beyrut, 1987, 1/29, 50; Doğrul, Asr-ı Saadet, 2/148.
    14. Sekizinci veya dokuzuncu yıl ihtilafı, ay farkından kaynaklanmaktadır. Zira konunun anlatıldığı bazı rivayetlerde sekizinci yılın sekizinci ayı gibi bir ayrıntı dikkat çekmektedir.
    15. Günümüzde bu bilgileri değerlendirip ihtimal hesabı yapan bazı insanlar, Hz. Âişe Vâlidemiz’in evlendiği günkü yaşının en az on dört olduğu, bunun yirmi iki, yirmi üç, yirmi dört veya yirmi sekiz olma ihtimalinin de bulunduğu sonucuna gitmektedirler ki, herhangi bir mesnede dayanmadığı için biz bu türlü yorumlara iltifat etmedik.
    16. İbn Manzur, Lisanü’l-Arab 13/138.
    17. Bu bilgiyi onun dışında sadece ablası Esmâ Vâlidemiz intikal ettirmektedir. bk. İbn Hişâm, Sîre, 1/176; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, 3/285; İbn Kesîr, Tefsîr, 4/553; Bidâye, 2/214; Kurtubî, Tefsîr, 20/195.
    18. bk. Buhârî, Salât 70, Kefâle 5, Menâkıbü’l-ensar 45, Edeb 64; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 6/198. Bu durumda, Âişe Vâlidemiz’in söz konusu hadiseyi ifade ederken, "Kendimi bildim bileli ben, ebeveynimi hep dindar olarak gördüm." mealindeki sözü, "Doğduğum zaman bu evde İslâm vardı." manasından daha ziyade "Etrafımı tanımaya başladığımda hep İslâm’la muhatap oldum." manasına hamledilmelidir.
    19. bk. Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, 2/285, 286; Mu’cemü’l-Evsât, 12/145; İbn Hişâm, Sîre, 1/243. Bu bilgiyi ondan başka bize, sadece İbn Abbâs, Selmân-ı Fârisî ve Sâib ibn Yezîd intikal ettirmektedir. Selmân-ı Fârisî Efendimiz’le Medine’de buluşmuş, Sâib ibn Yezîd de hicretten üç yıl sonra Medine’de dünyaya gelmiştir. İbn Abbâs ise, bi’setin onuncu yılında, hicretten üç yıl önce ve Şi’b-i Ebî Tâlib sürgününde dünyaya gelmiştir. Demek ki her üç sahabenin de ne Mekke’nin ilk yıllarında kılınan ikişer rekat namaza şahit olmalarına ne de miraç gecesiyle gelen beş vakit namaz emrini görüp intikal ettirmelerine imkan yoktur. Öyleyse bu husus, bizzat Efendimiz’den duyarak bize anlattığı bir mesele değilse Hz. Âişe Vâlidemiz’in müşahede ederek yaşadığı bir gerçektir. Bu ise onun, daha ilk günlere muttali olduğunu ve yaşının da o gün bütün bunları kavrayacak noktada bulunduğunu ifade etmektedir.
    20. İbn Hişâm, Sîre, 1/83.
    21. Buhârî, Nikâh 11; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 6/210; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, 9/225; Beyhakî, Sünen, 7/129; Taberî, Târih, 3/161-163.
    22. Onun için bazıları bu tarihte onun, on üç veya on dört yaşlarında bir genç kız olduğunu söylemektedir. bk. Savaş, Rıza, D. E. Ü. İlahiyat Fak. Dergisi. 4, İzmir, 1995, s. 139-144.
    23. bk. Berki, Ali Hikmet, Osman Eskioğlu, Hatemü’l-Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı, 210. Burada zayıf da olsa başka bir ihtimalden söz edilebilir; o da onun, doğumunu takip eden yıllarda, ‘beşik kertmesi’ benzeri ve ebeveynler arası bir sözleşme ile karşı karşıya olma durumudur. Ancak ilgili metinlerin hiçbirinde bunu teyit eden herhangi bir ayrıntı yoktur.
    24. Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597.
    25. age.
    26. Beyhakî, Sünen, 6/204; İbn Mende, Ma’rifetü’s-Sahâbe, Köprülü Kütüphanesi, No: 242, Varak: 195 b; İbn Asâkir, Târîhu Dımeşk, Terâcimü’n-Nisâ, Dımeşk, 1982, s. 9, 10, 28; Mes’ûdî, Mürûcu’z-Zeheb, 2, 39; İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrût, 1968, 8/58.
    27. Bu evliliğin, hicretten altı ay veya sekiz ay sonra yahut yaklaşık bir buçuk yıl sonra ve Bedir’in akabinde gerçekleştiğini ifade eden rivayetler de vardır. bk. İbn Sa’d, Tabakât, 8/58; İbn Abdilberr, İstîâb, 4/1881; Nedvî, Sîretü’s-Seyyideti Âişe Ümmi’l-Mü’minîn, Tahkîk: Muhammed Rahmetullah Hâfız en-Nedvî, Dâru’l-Kalem, Dımeşk, 2003, 40, 49.
    28. İbn Esîr, Üsdü’l-Gâbe, 3/467.
    29. İbn Abdilberr, İstîâb, 2/108; Tehzîbü’l-Kemâl, 16/560.
    30. bk. İbn Sa’d, Tabakât, 8/75; Nedvî, Sîretü’s-Seyyideti Âişe, 202.
    31. İbn Abdilberr, İstîâb, 2/108; Doğrul, Asr-ı Saadet, 2/142
    32. bk. Buhârî, Cihâd, 65.
    33. bk. Taberânî, Kebîr, 23/25; İbn Abdilberr, İstîâb, 4/1937; İbn Sa’d, Tabakât, 8/63.
    34. bk. Nisâ sûresi, 6.
    35. "Hicretten bir buçuk, iki veya üç yıl önce", "altı veya yedi yaşındayken", "Hz. Hatîce’nin vefat ettiği yıl veya vefatından üç yıl sonra", "hicretten yedi, sekiz ay sonra, hicretin ilk senesi" veya "Bedir’in akabinde" gibi farklı rivayetler için bk. Buhârî, Menâkıbü’l-ensar 20, 44; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe 74; Aynî, Umde, 1/45; İbn Abdilberr, İstîâb, 4/1881; Nedvî, Sîretü’s-Seyyideti Âişe, 40, 49.
    36. Hatta konuyla ilgili değerlendirmelere tepkiyle yaklaşan bazıları, "altı veya yedi yaşlarında idim" ifadesini ravinin bir hatası olarak görüp bu cümlenin, "risâlet geldiğinde altı veya yedi yaşlarında idim" şeklinde olması gerektiğini söylemektedirler.
    37. bk. Buhârî, Menâkıbü’l-ensar 43, 44; Müslim, Nikâh 69; İbn Mâce, Nikâh 13.
    38. Buhârî, Menâkıbü’l-ensar 44; Müslim, Nikâh 69; Ebû Dâvûd, Edeb 55; İbn Mâce, Nikâh 13; Dârimî, Nikâh 56; Taberânî, Kebîr, 23/25; İbn Abdilberr, İstîâb, 4/1938; İbn Sa’d, Tabakât, 8/63; İbn İshâk, Sîre, Konya, 1981, 239
    39. bk. Buhârî, Şehâdât 15; Megâzî, 34; Tefsîr, (24) 6; Müslim, Tevbe 56; Tirmizî, Tefsîr, (63) 4; İbn Sa’d, Tabakât, 2/65; İbn Hişâm, Sîre, 3/310.




  • 
Sayfa: önceki 5354555657
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.