Şimdi Ara

Tecavüzcülere ilaçla hadım yasası TBMM'de (9. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
184
Cevap
0
Favori
5.744
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yasa çoğunuzun bakıp iç çektiği Dünyanın çoğu gelişmiş, çağdaş, demokratik ülkelerinde uygulanan bir yasadır.

    Bizim memleketteki en büyük sorun bir şeylerin eksik yapılmasından doğan mağduriyet olduğundan dolayı, yasadan önce tecavüz'ün net olarak tanımlanması lazım. Yani tecavüz hangi şartlarda tecavüzdür bu net olarak tanımlanmalı, yasa çıkartmak kolay iş değil, öyle hadi verelim önergeyi geçsin meclisten yasa olsun mantığı ile yapılırsa işin içinden iş çıkar.

    Bir kere 18 yaşının altındaki bir insana yapılacak her türlü cinsel zorlama, ilişkiye girilmesi direk tecavüz olarak değerlendirilmeli (yandınız liseliler, 18 yaşına kadar elizabeth :D) bu sayede 18 yaş altındaki cinsellikte biraz kontrol altına alınabilir belki.

    18 yaşını doldurmuş bir bayanın veya erkeğin tecavüze uğradığını kanıtlayabilmesi lazım, savcının karşısına geçip tecavüz kaçınılmazdı bende zevk almaya baktım, şimdi tecavüzden şikayetçiyim ayağı yapamamalı, özellikle fiilin işlendiği mekan, vücutta darp, cinsel organda darp, mücadele ve boğuşmadan ileri gelen (tecavüzde bulunduğu iddaa edilende) darp izleri gibi belirtilerin düşünülmesi lazım. (hard core sevenler bir daha düşünün :D) Yani tecavüze uğrayan bir kadın afedersinizde tecavüzcünün elini yüzünü yırtmadan, sırt üstü yatmışsa her şeyi devletten beklememeside lazım.

    Mevcut yasayı bilmiyorum, belki bahsettiğim detayları içeriyordur. Ama yine de kontrol edilmesinde fayda var. Zira yasalardaki boşlukları iyi değerlendiren fırsatçıların bol bulunduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu detaylar düşündükçe çoğaltılabilir, diğer ülkelerin yasalarından alıntı yaparak üzerinde Türkiye şartlarına göre düzenlemeler yapılabilir, Tecavüz her ne şekilde olursa olsun "İNSANLIK SUÇUDUR" arkadaşlar. Tecavüz bir insanın hayatını bitirebilir, tecavüzden dolayı bir bebek sahibi olan bir kadın düşünün. O bebeğin geleceğini düşünün, bak bir tecavüzcü 2 insanın hayatını mahfediverdi değilmi? Hep kadın tarafından bakmışsınız olaya, hepiniz burda delikanlıyım diyorsunuz değilmi? birde kendinizin tecavüze uğradığınızı düşünün bakim? noldu suratının şekli değişti delikanlı ???

    Bence bu konuda tartışılması gereken tecavüzcünün alacağı ceza değil. Gebersin şerefsizler size ne? Tecavüzcümüsünüz? meyillimisiniz? Cevabınız "EVET" ise "O ZAMAN SİZDE GEBERİN !!!"

    Önemli olan tecavüzcü olmayan bir insana iftira atılırsa bunun önlemi ne olmalı? Bunu tartışın, bırakın şeriat vuvuzelasını öttürüp durmayın, aptallıktan başka bişey değil bu.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: N.alper


    quote:

    Orijinalden alıntı: time_keeper

    İşlediği tecavüz suçundan dolayı erkekliği belirli bir süreliğine bile olsa elinden alınan bir erkek bunu gururuna yediremediği için daha büyük suçlar işlemeye kalkmaz mı? Sizce bu durumdan sonra aralarından sadece kadınları öldüren bir seri katil çıkmaz mı? Ormanlarda, tenha yerlerde kafası ezilerek öldürülmüş kadın ve çocuk sayısı artmaz mı?

    Konuşmadan önce bir düşünün arkadaşlar. Klavye üzerinden hümanistlik yapmak, mağduru savunmak kolaydır. Yapmayın, temkinli olun.






    Arkadaş çok doğru yazmış. Bir erkeğe böyle bir ceza verirseniz, ceza almasını sağlayan kadından tutunda hakime kadar o kişilerin 7 sülalesinin başına bela olur. Ya idam edeceksin, ya da uzun süreler hapis cezasına çarptıracaksın. Hapisteyken millete tecavüz edecek hali yok.

    Üstelik tecavüzden hapse girmek nasıl bir duygudur bir düşünün bakalım. O kişiye hapiste insanlar nasıl bir gözle bakar!

    Ayrıca her konuda ABD ile Türkiye'yi kıyaslamaktan vazgeçin. Orda bu ceza varsa orada idamda var.


    Avrupa da idam yok ama
  • quote:

    Orijinalden alıntı: teknikkonular


    quote:

    Orijinalden alıntı: TRojka


    quote:

    Orijinalden alıntı: teknikkonular


    quote:

    Orijinalden alıntı: [DMC]

    haberi okumadan mi yorum yapiyorsunuz

    Hadım kelimesi hic gecmiyor testosteron azaltıcı tedavi yazıyor



    Dünden beri ben de bunu söylüyorum. Ulan bir açın haberi okuyun, yasa değişikliği neymiş bir öğrenin sonra gelin mesaj yazın...

    Başlığa bakarak hemen ahkam kesiyoruz, yok Akp şeriatı getiriyormuş, yok bu insanlık suçuymuş, kız bana iftira atsa şeyim gidecek mi vesayer...

    Bu boş tartışmalar yüzünden ülke bu noktada...


    Testeron azalınca ne olur sizce? Şunu bir açıklasanıza bana?

    Böyle insan haklarına uygunsuz bir uygulama yerine, çok daha uzun süreler hapis cezası daha mantıklıdır bence. Böyle bir uygulama geldikten sonra, cinayet suçlularının idam edilmemesi, hırsızlık suçlularının ellerinin kesilmesi gibi uygulamaların gelmemesi için herhangi bir sebep kalmaz.

    Cevabını bir önceki mesaja yazdım. Ayrıca Abd'deki bu tür programların içerisinde de testeron azaltıcı tedavilerde var.

    İnsan haklarına uygunsuz olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki haberlerdeki bilgi doğruysa bu Avrupa Birliği ülkesinde de uygulanıyor.

    Bu arada değişiklikte bir hapis cezasını artırımı söz konusu...

    Buradaki amaç masum insanları ve bu kişileri suçtan korumak. Bence iyi bir yasa...




    Diğer bilgilerinize kaynak verdiğiniz haberde ciddi ölçüde diyor. Suçu işleyen kişiyi 25-30 yıl gibi sürelerle atın içeri, masum insanları bu adamdan korumuş olursunuz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TRojka


    quote:

    Orijinalden alıntı: teknikkonular


    quote:

    Orijinalden alıntı: TRojka


    quote:

    Orijinalden alıntı: teknikkonular


    quote:

    Orijinalden alıntı: [DMC]

    haberi okumadan mi yorum yapiyorsunuz

    Hadım kelimesi hic gecmiyor testosteron azaltıcı tedavi yazıyor



    Dünden beri ben de bunu söylüyorum. Ulan bir açın haberi okuyun, yasa değişikliği neymiş bir öğrenin sonra gelin mesaj yazın...

    Başlığa bakarak hemen ahkam kesiyoruz, yok Akp şeriatı getiriyormuş, yok bu insanlık suçuymuş, kız bana iftira atsa şeyim gidecek mi vesayer...

    Bu boş tartışmalar yüzünden ülke bu noktada...


    Testeron azalınca ne olur sizce? Şunu bir açıklasanıza bana?

    Böyle insan haklarına uygunsuz bir uygulama yerine, çok daha uzun süreler hapis cezası daha mantıklıdır bence. Böyle bir uygulama geldikten sonra, cinayet suçlularının idam edilmemesi, hırsızlık suçlularının ellerinin kesilmesi gibi uygulamaların gelmemesi için herhangi bir sebep kalmaz.

    Cevabını bir önceki mesaja yazdım. Ayrıca Abd'deki bu tür programların içerisinde de testeron azaltıcı tedavilerde var.

    İnsan haklarına uygunsuz olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki haberlerdeki bilgi doğruysa bu Avrupa Birliği ülkesinde de uygulanıyor.

    Bu arada değişiklikte bir hapis cezasını artırımı söz konusu...

    Buradaki amaç masum insanları ve bu kişileri suçtan korumak. Bence iyi bir yasa...




    Diğer bilgilerinize kaynak verdiğiniz haberde ciddi ölçüde diyor. Suçu işleyen kişiyi 25-30 yıl gibi sürelerle atın içeri, masum insanları bu adamdan korumuş olursunuz.

    ne yazık ki bizim ülkede af vs.. olaylar çok olduğu için masum insanlar korunamıyor bunlardan..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: teknikkonular


    quote:

    Orijinalden alıntı: N.alper


    quote:

    Orijinalden alıntı: time_keeper

    İşlediği tecavüz suçundan dolayı erkekliği belirli bir süreliğine bile olsa elinden alınan bir erkek bunu gururuna yediremediği için daha büyük suçlar işlemeye kalkmaz mı? Sizce bu durumdan sonra aralarından sadece kadınları öldüren bir seri katil çıkmaz mı? Ormanlarda, tenha yerlerde kafası ezilerek öldürülmüş kadın ve çocuk sayısı artmaz mı?

    Konuşmadan önce bir düşünün arkadaşlar. Klavye üzerinden hümanistlik yapmak, mağduru savunmak kolaydır. Yapmayın, temkinli olun.






    Arkadaş çok doğru yazmış. Bir erkeğe böyle bir ceza verirseniz, ceza almasını sağlayan kadından tutunda hakime kadar o kişilerin 7 sülalesinin başına bela olur. Ya idam edeceksin, ya da uzun süreler hapis cezasına çarptıracaksın. Hapisteyken millete tecavüz edecek hali yok.

    Üstelik tecavüzden hapse girmek nasıl bir duygudur bir düşünün bakalım. O kişiye hapiste insanlar nasıl bir gözle bakar!

    Ayrıca her konuda ABD ile Türkiye'yi kıyaslamaktan vazgeçin. Orda bu ceza varsa orada idamda var.


    Avrupa da idam yok ama


    Avrupa'da olup olmadığı hakkında bilgim yok hocam ama en azından cinayet işleyen, masum insanları sebepsiz yere öldüren katiller 2-3 yıl sonra salınmıyordur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 01001101


    konu çok uzun olduğu için okuyamadım, daha önce konuşulduysa kusura bakmayın.

    benim şöyle bir tereddütüm var. mesela tv de çıkan birçok tecevüz haberinde, tecavüz eden erkek ile edilen kızın senelerdir arkadaş olduklarını görüyoruz. yani burda insan şüpeleniyor gerçekten, kaç yıllık arkadaş olan iki kişi var ortada ve kız bi anda bu bana tecavüz etti diye ortaya çıkıyor. tecavüzcüleri savunacak değilim ama bu bana hiç mantıklı gelmiyor. ilk sayfada bi arkadaş demişti türkiyede sadece kızın sözlerine inanıldığı için çok güme giden olur diye, bu arkadaşa hak veriyorum. bence iki taraf ta istekli bir şekilde birlikte olduktan sonra pişman olup napacağını şaşıran kızlar hemen ilk çare olarak bu bana tecavüz etti demeyi seçiyorlar.

    ha bana sorarsan evlilik öncesi ilişkiyi de savuancak değilim, tek söylemek istediğim bu x yıllık erkek arkadaşı kız arkadaşına tecavüz etti haberleri hiç inandırıcı gelmiyo bana

    yasaya gelince, gayet doğru bir yasa bence


    orası öylede birde şu var
    Türkiye'deki durumu bilmiyorum ama abd de; evli olsa bile kadının rızası olmadan ilişkiye girmek tecavüz sayılıyor.
    dediğiniz gibi mevzular çok oluyor
    bizim öğrenci evlerinin çok olduğu bir yerde sevgilisi tecavüz etmeye kalkmış.
    şimdi sen yanındaki sevgilinin afedersin ne bok olduğunu bilmiyorsan (her iki taraf içinde geçerli) büyük salaklık yapıyorsun demektir (genel olarak yazdım size itafen değil )
  • @Du Hast Türkiye için de aynısı geçerlidir. Evli olsan bile eşin istemiyorsa tecavüz etmişsindir.

    @son_oksli Aflar var diyerek düşünülemez, kanunda af kapmasına alınamayacağı ile ilgili düzenleme yapsınlar o zaman.
  • bu forumda insan haklarından bihaber ne çok kişi varmış, anca atıp tutarlar yeri geldi mi


    asfalt yamar gibi yasa yapıyorlar, aynı yıllardır eğitim sisteminde olduğu gibi yama üstüne yama sonuç 0 kaliteli eğitim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Rajeesh -- 12 Şubat 2011; 3:52:40 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: time_keeper

    İşlediği tecavüz suçundan dolayı erkekliği belirli bir süreliğine bile olsa elinden alınan bir erkek bunu gururuna yediremediği için daha büyük suçlar işlemeye kalkmaz mı? Sizce bu durumdan sonra aralarından sadece kadınları öldüren bir seri katil çıkmaz mı? Ormanlarda, tenha yerlerde kafası ezilerek öldürülmüş kadın ve çocuk sayısı artmaz mı?

    Konuşmadan önce bir düşünün arkadaşlar. Klavye üzerinden hümanistlik yapmak, mağduru savunmak kolaydır. Yapmayın, temkinli olun.






    iyi de hadım edip sokağa salalım diyen kim ki?tabiki 15-20 sene vereceksin bide tecavüzün üzerine cinayet olursa (ki çoğu zaman böyle oluyor) hem hadım hem idam.temiz iş.
    yok insan haklarıydı bilmemneydi bu tür konularda döner durur bu kelimeler.arkadaş şu mağdurların hiç mi hakkı hukuku yok bu dünyada?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ilkerinanç -- 12 Şubat 2011; 3:54:02 >
  • başka kişiler mağdur olmasın diye suçluları içeri atıyorlar zaten ama aptal gibi serbest bırak suçluları sonra hadi madem serbest kalıyorlar bari ilaçlayalım diye bir mantık mı olur?

    ha dersin adama bak arkadaş sen böyle böylesin gel sen tedavi programına yatıralım, programda şunları şunları yapıcaz kabul ediyor musun bi nebze tamam
    sonuçta suçluda olsa onların da hakkı var
  • arkadaşlar ben şimdiye kadar tedavi olmuş bir psikopat görmedim kandırmayalım bu konuda kendimizi.bir kadın istemediği halde zorla birlikte olmak kadar acizlik zavallılık varmıdır dünyada bilmiyorum.
  • Eski Yunanda baldıran zehiri içirirlermiş onun gibi bişe.
    Güzel olur ama bulunduğu çağa ters düşer.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ilkerinanç

    quote:

    Orijinalden alıntı: time_keeper

    İşlediği tecavüz suçundan dolayı erkekliği belirli bir süreliğine bile olsa elinden alınan bir erkek bunu gururuna yediremediği için daha büyük suçlar işlemeye kalkmaz mı? Sizce bu durumdan sonra aralarından sadece kadınları öldüren bir seri katil çıkmaz mı? Ormanlarda, tenha yerlerde kafası ezilerek öldürülmüş kadın ve çocuk sayısı artmaz mı?

    Konuşmadan önce bir düşünün arkadaşlar. Klavye üzerinden hümanistlik yapmak, mağduru savunmak kolaydır. Yapmayın, temkinli olun.






    iyi de hadım edip sokağa salalım diyen kim ki?tabiki 15-20 sene vereceksin bide tecavüzün üzerine cinayet olursa (ki çoğu zaman böyle oluyor) hem hadım hem idam.temiz iş.
    yok insan haklarıydı bilmemneydi bu tür konularda döner durur bu kelimeler.arkadaş şu mağdurların hiç mi hakkı hukuku yok bu dünyada?


    Mesajımı tekrar okuyun. Sizin yazdığınız benim mesajıma cevap olamaz.

    Bu konu hakkında çok uzun konuşurdum ama neyse. Buradaki insanlar onları küçümsüyorum gibi düşünebilir.

    Küçük bir bilgi vereceğim sadece.

    Mağdurun hakkı suçlu cezalandırılarak değil, suç işlenen kişiye karşı toplumun bakış açısı düzeltilerek sağlanır. Suçlunun cezalandırılmasının mağdurun haklarının savunulmasıyla bir alakası yoktur.

    Tecavüze uğramış bir kıza ülkemizdeki insanların büyük çoğunluğunun kötü gözle baktığını benim söylememe gerek yok herhalde. Tecavüze uğramış bir kızın namusunu kaybettiği(toplumun gözünde) bir ülkede yaşıyoruz. Ona tecavüz etmek isteyen bir sürü erkek çıkıyor bu olaydan sonra ortaya. bugüne kadar cezaların caydırıcı olduğu bir ülke ben hiç görmedim, duymadım.
  • Tecavüzcüleri hadım etsinler (Hayvan tecavüzcüleri dahil!!) Bu yasayı çıkartanların, bürokratından hukukçusuna, onlara hizmet eden aşçısından şoförüne.. hepsinin elini tek tek öperim.
  • tecavuzculerı hadım edıp İZMİR bornava sokakta zorunlu işe başlatsınlar
  • Ah Ah Türkiye'm hala nelerle uğraşıyor ..
  • MUTLAKA AMA MUTLAKA OKUYUN. ÖMÜR BOYU LAZIM OLACAK BİLGİLER. EVLADINIZI YETİŞTİRİKEN ÇOKKK DİKKAT ETMENİZ GEREKEN NOKTALAR
    Hayvan Haklarının İhlali Neden Ceza Kanunu Kapsamına Alınmalı?

    2004 yılında yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu, Kabahatler Kanunu kapsamındadır. Her gün bu ülkede sayısız işkence ve eziyet gören bu hayvanlar, esasında şiddet toplumunun sadece bir uzantısıdır. Oysa ki sadece itin köpeği davası olarak algılanmakta, insana uzanan boyutu belki bilinçli belki de bilinçsiz göz ardı edilmektedir.
    Hayvana karşı işlenen suçlar, insana karşı işlenecek suçların ilk adımıdır ama asla son adımı değildir. Bu suçluları ilk adımlarında cezalandırmak, belki de işleyecekleri daha büyük suçlara engel olacaktır.
    Nitekim tüm Avrupa ve Amerika’da; basından da takip ediyorsanız görmüşsünüzdür, hayvana karşı işlenen suçlar, ağır şekilde cezalandırılmakta, cezalandırılma gerekçesi olarak da, bu şiddet potansiyelinin er ya da geç insana yöneleceği gerçeği gösterilmektedir. Batı, hayvanı, insan için korumaktadır.
    Psikolojik ve psikiyatrik bir gerçek: Davranış bozukluğu: çocuklarda, akıl sağlığı kliniklerinde, en sık konan teşhis türüdür. Davranış bozukluğu tanısı konan çocuklar; başkalarının temel haklarına ilişkin veya toplumsal kuralları ihlal eden tekrarlayan ve ısrarcı hareket biçimi sergilerler. Davranış bozukluğu olan bu çocuklarda, diğerlerinin duyguları, dilekleri ve iyilikleri ile ilgili çok az empati duygusu vardır ve diğerlerini çok az önemserler. Özellikle bu çocuklar, mala zarar verir, yalan söyler, çalar ve sıklıkla insanlara ve/veya hayvanlara karşı saldırgan davranışlar sergilerler. Davranış bozukluğu olan çocukların %25’inde, hayvana karşı şiddet uyguladıkları gözlenmiştir. Aynı zamanda, davranış bozukluğu belirtileri her ne kadar geç çocukluk döneminde baş gösterse de 1994’te, hayvanların canını yakmak, bir çocukta davranış bozukluğu tanısı açısından erken teşhis konulmasına yardımcı olmuştur.
    FBI’ın Davranış Bilimleri Birimi, suçların araştırılması ve kovuşturulması aşamasında, hayvana karşı işlenen suçun, insanlara karşı vahşi cinayetler işleyen faillerin kim olduğunu ve ne olacakları hakkında kuvvetli birer araç teşkil ettiğini belirtmiştir.
    Hayvana karşı zulüm, davranış bozukluğunun erken belirtisidir, bu nedenle hayvana şiddetle insana şiddet arasında bir bağ olduğu kavramı, hem toplumsal hem de hukuki açıdan büyük bir titizlikle incelenmelidir.
    Saldırgan suçluların erken çocukluk yıllarında, yatağını ıslatma, yangın çıkartma, hayvana karşı zulümde bulunma gibi davranışlarının dikkat çektiği raporlarla tespit edilmiştir.
    84 mahkûm üzerinde yapılan araştırmada, bunların 21’inde yatağını ıslatma, yangın çıkarma ve hayvana zulüm geçmişleri oldukları tespit edilmiştir. Ve 84 mahkûmdan saldırganlık suçu işlemiş olan 31’inden %74’ü, bu 3 fiile de iştirak etmişlerdir.
    Yine kadınlar hapishanesinde, 31 saldırgan kadın mahkûmla görüşülmüş, bunların çocukluk dönemlerinde, %45’inde altını ıslatma, %45’inde yangın çıkartma ve %36’sında hayvana şiddet geçmişi olduğu gözlenmiştir. Buna karşılık, saldırgan olmayan mahkûmlarda, hayvana karşı zulüm hiç bulunmamakta, yatak ıslatma %15’inde, yangın çıkarma %23’ünün geçmişinde yer almaktadır.
    Yine Hapishanede yapılan bir araştırmada, 75 mahkûm üzerinde çalışma yapılmış, bu saldırgan grubun %23’ünün kasten kedi ve köpek öldürdüğü, %18’inin hayvan yaraladığı ve hayvana işkence yaptığı tespit edilmiştir. Buna karşılık saldırgan olmayan mahkûmlardan %10’unun kasten kedi köpek öldürdüğü, %5‘inin yaraladığı ve hayvana işkence yaptığı tespit edilmiştir. Bu araştırmanın sonucunda, Felthous, altını ıslatma ve yangın çıkarma fiilerinin varlığı olsa da olmasa da tek başına kasıtlı kedi ya da köpek öldürmenin, saldırgan davranışların tayini açısından önemli olacağı sonucuna varmıştır.
    Psikiyatrist Dr. Alan Felthous, hayvana karşı zulüm geçmişi olan 18 hastasından 12’sinin insanlara karşı da saldırganlık seviyesi üst düzeyde davranışlarda bulunduğunu saptamıştır.
    Hapishane mahkûmları üzerinde yapılan araştırmalar, saldırgan yetişkinlerin, çocukluklarında hayvana karşı zulüm yaptıkları gerçeğini ciddi anlamda desteklemektedir. Mesela, tecavüz ve çocuk tacizi suçu işlemiş 64 mahkûm üzerinde yapılan araştırmada, tecavüzden mahkûm olanların %48’inin ve çocuk tacizinden mahkûm olanların %30’unun aynı zamanda, hayvana karşı zulüm geçmişine de sahip oldukları saptanmıştır. Yine günümüzde sayısı artmakta olan suç şekli, okullarda silahlı saldırı vakalarında, her 9 vakadan 5’inde okula silahlı saldırıda bulunan gencin geçmişinde belgelenmiş hayvana karşı zulmü olduğu saptanmıştır.
    Amerika’nın İnsancıl Cemiyeti (The Humane Society) , hayvana karşı zulmü: kasıtsız ihmalden kasıtlı öldürmeye varacak yelpazede hayvana zarar verecek davranışlar olarak açıklamıştır. Hayvan tacizi ise; hayvana karşı zulüm sonucunda, toplumda kabul görmeyen kasıtlı olarak hayvanın gereksiz acı çekmesine yol açan, ıstırap çekmesine sebebiyet veren ya da ölümüne yol açan davranışlar olarak tanımlanmaktadır.
    Size çocuk ve hayvan tacizinin, esasında bir biri içine geçmiş ruhsal rahatsızlık olduğunu bilimsel verilerle anlatmak istiyorum.
    Birkaç terim tanımını hatırlatmakla başlamak istiyorum.
    Zoofili:Hayvan seviciliğini,
    Bestiyalite: Zoofilinin ötesinde hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmayı,
    Pedofili ise: Yetişkin bir bireyin ergenlik öncesi yaştaki çocuklarla cinsel eylemler içine girmesini ifade eder ki bir tür sapkınlıktır.
    Bildiğimiz pedofillerin önemli bir bölümünün bir başka ruhsal hastalığı da bulunmaktadır; duygu durum bozuklukları, depresyon, madde-alkol bağımlılığı ve kaygı bozukluğu. Ayrıca, pedofillerde empati ve yakınlık duygusunda da eksiklik vardır.
    Kabul edilen gerçek; hayvana karşı yapılan eziyet ve işkencenin, şiddet ve anti sosyal hareketlerle ilişkili olduğudur. Hayvana karşı yapılan eziyet, genelde saldırı, uyuşturucu bağlamlı suçlar, tecavüz, seks suçları, hırsızlık ve kundakçılık dahil gayri yasal davranışlarla birlikte meydana gelir. Hayvana eziyette özellikle de evcil hayvana karşı eziyet, yakın eşe karşı, aile içi şiddet bağlamında da oransızca meydana gelme eğilimindedir.
    Özellikle şiddet gören bir ailede yetişen çocuk, ebeveyni model alacak ve bu gücü hayvanlar üzerinde deneyecektir.
    Hayvana şiddet ile çocuk tacizi arasındaki bağ incelenmiş ve evinde şiddete maruz kalan çocukların hayvana karşı şiddet uygulamada yüksek meyil gösterdikleri saptanmıştır. Hayvana karşı şiddet uygulayan çocukların incelenmesinde, çocukların kaotik evlerinde saldırgan anne baba modelinin çok ciddi bir etken olduğu saptanmıştır.

    Çocukluğunda ya da yetişkinlik döneminde hayvana karşı eziyet eden bireylerin, çocuğa tokat atılması gibi bedene yönelik cezalara ya da eşe tokat atılması gibi hareketlere karşı daha meyilli oldukları gözlemlenmiştir.
    Bu nedenle, mahallede gördüğümüz kedi kuyruğu kesen, kedi ya da köpek yakan, kedi gözü çıkaran bir çocuğun sadece masumane çocukça oyun oynadığını düşünmek daha sonra dönüşü olmayan büyük bir hatalar zincirine sebep olacaktır. O çocuğun, kesinlikle ruhen sağlıklı olması beklenemez. Çünkü çok büyük ihtimalle, o çocuk kendi evinde şiddet içeren davranışlara şahit olmakta ya da şiddet bizzat kendine uygulanmaktadır. Bu nedenle, hayvana karşı şiddeti engellemek yolunda atılacak her adım, esasında hayvana karşı şiddet uygulayan failin de korumasını ve ıslah edilmesini amaçlar.
    Hayvanların, insanlar tarafından cinsel amaçlı kullanımları, binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. Bu davranışlar, insanlar tarafından çeşitli nedenlerle kınanmıştır: genellikle dinsel nedenlerle veya ahlaki açıdan ama aynı zamanda basitçe insanların kafasında hayvanlara karşı cinsel ilgi duyan insanlar geldiğinde, tiksindirici bulunmuştur.
    Her nedense, günümüz modern zamanında birçok şey açıkça konuşulabiliyorken, hayvan tecavüzü-tacizi, son kalan tabu olarak yerini korumaktadır.
    İster pedofili olsun ister bestiyalite; sağlıklı bir beynin ve sağlıklı bir ruhun kabul etmek istemeyeceği gerçekleri içerir. Özellikle ülkemizde uzun yıllardır, üzerleri farklı nedenlerle örtülmekte, bu nedenle de, işlenen suçlar, korkunç rakamlara ulaşmıştır. Biri, cinsel ihtiyaç adı altında kanıksatılmaya çalışılmakta diğerinde ise aile içi durumun saklanması gerekliliği inancı ile hasıraltı edilmektedir. Toplumumuzun tuhaf adlandırılabilecek iki yüzlü bir namus ve ayıp anlayışı vardır. Başkaları duymadığı ve bilmediği müddetçe, yapılan hiçbir şey ayıp olarak kabul edilmez.
    Hayvanlara ilişkin olarak da, 2005 yılında bu konuda suskunluk ancak yıkılmış ve USA Humane Society (insancıl cemiyet) ve Vermont Hayvan Zulüm Hizmet Gücü, birlikte hayvan zulmü konuları üzerinde çalışarak çevrimiçi el kitaplarına hayvan cinsel tacizi konusu hakkında bölüm açmışlardır.
    Zaman zaman zoofili seviyesinde kalan hayvan seviciliğinin hayvana zarar vermeyeceği inancı, 2006’da Psikolog Dr. Hvozdık’in rapor verdiği vakalarda, hayvanın cinsel tacizden sonra psikolojik olarak zarar görmeyeceği fikrinin yanlış olduğunu göstermiştir. Bu alanda gerçekleştirilecek araştırmalar, sadece hayvan refahı için değil aynı zamanda bu hayvan tacizinin kadına ve çocuğa tacizle de bağlantılı olabileceği noktasından hareketle de olmalıdır. 1998 de Bilim Adamı Kowal tarafından genç hastalarla ilgili yapılan çalışmalarda; psikiyatrik serviste yatan cinsel tacizcilerin, tecavüzcülerin ki başka çocuklara tecavüz ettikleri ve aynı zamanda genellikle evcil hayvan olmak üzere hayvanlarla da cinsel ilişkide bulundukları gözlemlenmiştir. Beirne, hayvana karşı yapılan cinsel tacizin, cinsel saldırı olarak algılanması gerektiğini, 1997 yılında kanıtlamıştır. Çünkü: 1- İnsan- hayvan cinsel ilişkisi her zaman zorlama ihtiva eder.
    2- Bu tür davranışlar sonunda acıya sebebiyet verir bazen de ölüme yol açar.
    3- Hayvanlar bizimle iletişime giremeyip bizim anlayabileceğimiz şekilde rızalarını bize bildiremez ve davalarını söyleyemezler.
    Beirne’nin önerisi, “hayvanlara karşı uygulanan istenmeyen cinsel tavırlar, kadınlara erkeklere ve çocuklara uygulanan cinsel saldırı olarak görülmelidir” şeklindedir.
    2006’da Hvozdik’in üzerinde çalıştığı deneklerde: cinsel tacizcinin %50’sinin hayvana karşı sadistik davranışlar ve şiddet içerdiğini göstermiştir.
    Genel anlamda toplum tarafından, bestiyalitede bulunan bir erkek, zihinsel olarak rahatsız, sapık, tehlikeli, şiddet ve cinsel saldırıya muktedir kişi olarak addedilir. Hatta bu hayvan tacizciliğin, çocuk tacizciliğine vardığını da söyleyebiliriz. Kişilerarası şiddet ile cinsel saldırı, bazı durumlarda bestiyaliteyi muhteva eder. Bunun neticesinde de, 1998’de Ascione tarafından hayvan tacizi ile kişiler arası şiddet arasında bir bağ olduğu kabul edilmiştir.
    1953’te 5800 erkek denekle kendi cinsel tecrübeleri hakkında yapılan araştırmada, bunların %40-50’ye yakının en azından bir kez bir hayvanla cinsel temas kurduğu sonucu çıkmıştır.
    1974’te yapılan 982 erkekle yapılan araştırmada rapor sonucu; %5 erkeğin en az bir kez hayvanla cinsel temas kurduğunu göstermektedir. Bu %’deki düşüşün, şehirleşmeden kaynaklandığına ve şehir hayatında hayvanla olan temasın çok mümkün olmamasına bağlanmıştır.
    Bestiyalitenin, kişilerarası şiddet ve cinsel saldırılar arasındaki bağ: hayvanla cinsel ilişkinin öncelikli odak olduğu durumlarda değil, davranışsal işaretlerde bir unsur olarak çıktığı gerçeği, çalışmalardan sağlanmıştır.
    Hayvan tecavüzü, çocukluk ve ergenlik çağındaki davranış bozukluğunda, psikolojik olarak disfonksiyonun erken işareti olarak tanınır. Gerçekten de hayvan tecavüzü, akıl bozukluklarında tanı ve istatistiksel el kitabında, bozukluk için belirtilerden biri olarak listelenir. Davranış bozukluğu tanısı, temelde çocuklukta ya da ergenlik döneminde baş gösterir. Bu tür davranışlar, yetişkinlik döneminde de baş gösterdiğinde artık psikopat ya da sosyapat olarak işaret edilir.
    1993’te Ascione, genel anlamda, hayvan tacizi için “kasten hayvanın acı çekmesine veya ölümüyle sonuçlanan sosyal açıdan kabul görmeyen davranışları” ifade eder, demiştir.
    Eğer bir kişinin geçmişinde hayvana cinsel taciz tecrübesi varsa, bunun, onu, fiziksel hayvan tacizine çekeceği yönünde ciddi bir kanaat vardır.
    1986’da Ressler’in 36 cinsel motivli katilin arasında, çocuklukta veya ergenlikte cinsel taciz ile cinsel aktiviteler, meraklarla ilgili bağın kurulması için yapılan araştırmada: %43’ünün, çocukluğunda cinsel tacize uğradığı, %32’sinin, ergenlikte cinsel tacize uğradığı bulunmuş ve çocukluğunda cinsel tacize uğrayanların da çocukluklarında aktif olarak hayvanlara zulüm uyguladıkları saptanmıştır.
    Yine 2003’te 880 çocuk ve 276 cinsel taciz görmüş çocuklar olmak üzere 2-12 yaş grubu arasında 2 ayrı grup ele alınmış; ve %34 ile %3 gibi birbirinden çok açıkça farklı yüzdelerle, taciz görmüş çocuklar arasında hayvan taciz oranının da çok yüksek olduğu görülmüştür. Yine 1966’da Hellmann ve Blackman’in 31’i şiddet suçlusu 22’si şiddet içermeyen suç işlemiş toplam 53 hapishane mahkûmu üzerinde yaptıkları araştırmada, %52’sinin hayvan tecavüzünde bulunduğu rapor edilmiştir.
    Mahkûmlar, daha saldırgan ve daha az saldırgan içerikli diye gruplandırıldıklarında: önemli hayvan taciz ve tecavüzlerinin daha saldırgan grupla bağlantılı olduğu gözlemlenmiştir.
    Yine 1998’de Arluke tarafından 153 kasıtlı hayvan zulmü suçu sabıkasına işlenmiş kişiler arasında yapılan araştırmada, bu hayvan tacizcilerinin %70’inin, diğer, uyuşturucu, mülkiyet, kamusal davranış bozukluğu ve şiddet içeren diğer suçlarda da sabıkaları olduğu saptanmıştır. Ve bu grup, hayvan tacizi ile ilgili sabıkası olmayan grupla karşılaştırıldığında, hayvan tacizcilerinin, insanlara karşı işlenen şiddet içerikli suçlara 5 kat daha fazla karıştıkları ortaya çıkmıştır. Yine 1986’Da Ressler’in raporunda, cinsel katillerin %23’ünde hayvanlarla cinsel ilişki merakı olduğu rapor edilmiştir.
    Esasında, görmeyi reddettiğimiz gerçek, bu kadar yalındır. Bütün bu istatistiksel verilerden sonra, hala, hayvan taciz ve tecavüzüne sadece “itin-köpeğin davası” olarak bakmak, bu şiddet ve suç potansiyelinin sadece hayvanla sınırlı kalacağına inanmak, büyük bir yanılgı içinde olmaktan başka bir şey değildir.Herkes yanılgı içinde bulunabilir, SAVCILARIMIZ, bulunmamalıdır. Daha güvenli bir toplumda yaşabilmeye arzumuzu gerçekleştirmemiz, hukukçu olarak bana göre, Savcılarımızın olaylara bakış açısıyla doğrudan bağlantılıdır.
    İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu olarak Meclise, Hayvanları Koruma Kanununun ceza kapsamına alınması için verdiğimiz yasa teklifimiz için Adalet Bakanlığından görüş sorulduğunda; Bakanlıktan, “…adliyelerin yükü ağır, kabahatler kanunu kapsamında kalmaya devam etsin…” şeklinde cevap verilmiştir.
    Bu görüşle, çok önemli 2 husus göz ardı edilmiştir:
    1- Bir fiil suç teşkil ediyorsa, adliyelerin yükü ağır olsun olmasın, bu şekilde, “suç” olmaktan çıkarılamaz. Bu bakış açısıyla, basit hırsızlıklar da ceza kapsamından çıkartılıp adliyelerin yükü hafifletilme yoluna gidilebilir ki, bu toplumsal güven ve huzur ortamını tamamen yok eder.
    2- Buraya kadar hayvanlara karşı yapılan fiillerin, esasında insana karşı işlenecek hukuka aykırı fiillerin ilk basamağı olduğunu bilimsel açıdan izah ettim. Bu durumda, hayvanlara karşı yapılan fiillerin cezalandırılması, “suç önleme” metodu olarak kullanılarak, insana karşı işlenecek suç miktarında azalma görülmesi sağlanacaktır. Uzun vadede de adliyelerin yükü hafifleyecektir. Usul ekonomisi açısından da son derece yararlı olacaktır.
    Hayvana tecavüz, sapıklıktır, bugün bunun ülkemizde, en yetkili ağızların bile çekinmeden ağza aldığı şekliyle “cinsel ihtiyaç” olarak kabul görmesi, tamamen ilkellik ve cehalettir. Cinsel ihtiyaç olarak algılanan bu fiilleri gerçekleştirenlerin, hemen hemen yarıya yakın kısmını evli erkeklerin oluşturduğunu söylesem, sanırım ilgi çekici bir saptama olacaktır.
    Hayvana karşı eziyet işkence içeren fiillerde bulunan bu çocukların büyük bir kısmı, büyüdüğünde, şiddete meyilli birer azılı suçluya dönüşecektir. Bugün, bu çocukları ıslah edebilme şansımız varken, göz yumup, üzerinden yıllar geçtikten sonra dönüşecekleri katile vereceğimiz 3-5 yıllık hapis cezası ile ıslah olmalarını beklemek oldukça anlamsızdır. Toplum içinde bu zararlı kişilerin yetişmesine göz yumanlar, bunun hesabını mağdur yakınlarına hiçbir zaman veremeyeceklerdir.

    Hayvana karşı işlenen zulmü, hayvana yapılan tecavüzü lütfen görmezlikten gelmeyin. Bunu sadece hayvana dair bir suç ve davranış biçimi olarak görme yanılgısına düşmeyin. Ruhsal rahatsızlık olarak addedilecek bu tür eylemlerin, canlının diğer zayıf halkalarını oluşturan çocuğa, yaşlıya, özürlüye, travestiye veya bir kadına uzanmasının an meselesi olduğunu lütfen unutmayın.
    Belki de hayvan tecavüzlerini bu kadar kanıksayıp görmezlikten geldiğimiz için çocuk pornosunda Dünya sıralamasında önde gelen ülke olduğumuzu hatırlatmak isterim.
    İşte, bu hasta insanlarla aynı toplumda yaşıyor ve aynı havayı soluyoruz.
    Bu insanlar, hayvanlara zulüm ederek, aslında bize kim olduklarını anlatıyorlar ama biz görmüyoruz.
    Yapılan araştırmada, bu insanların;
    1- Kontrol düşkünü oldukları,
    2- Toplumdaki eksiklikleri için hayata karşı intikam alma duygusu taşıdıkları,
    3- Gelişmemiş yargılarını tatmin etme arzusu ile davrandıkları,
    4- Saldırganlık eğilimi taşıdıkları,
    5- Güç gösterme arzusu ve belirli olmayan sadizm gibi tehlikeli dürtülerle hareket ettikleri saptanmıştır.

    Buraya kadar anlatmaya çalıştığım, bütün bu bilimsel verilerin sonunda emin olabilirsiniz ki hayvana fiziksel ya da cinsel şiddet uygulayan bu insanlar, aslında toplumumuz için kesinlikle birer tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, bizim ülkemizde de, Hayvanları Koruma Kanununun bir an önce kabahatler kanunu kapsamından çıkarılarak ceza kanunu kapsamına alınması gerekmektedir.

    Hayvanları Koruma Kanununun Ceza kanunu kapsamına alınması gerekliliği, toplumun kendi güvenliği açısında da şart olmuştur.

    Bugün hala, ceza kanunu kapsamında olmayan bu yasaya ilişkin değerli Savcılarımız, yine kanunun onlara tanıdığı bir hakkı kullanarak, toplumsal güveni sağlayabilirler. Savcılarımız, yasal olarak kendilerine tanınan yetkiyi kullanarak yasa koyucunun açık bıraktığı düzenlemeyi doldurabilirler.
    5326 sayılı Kabahatler Kanununun 23. ve 24. Maddeleri uyarınca; kabahat kapsamına giren fiiller ile ilgili idari yaptırım kararı verebilirler.
    Bu vesile ile, yasanın açığı değerli Savcılarımız sayenizde biraz olsun kapatılmış olacaktır. Bu kanun maddelerinin, çok daha sık yürürlüğe sokulması, toplumsal huzur ve güvene hizmet edecektir. Takdir edersiniz ki İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün çoğu zaman kesmediği bir para cezası yanında, Savcılığın vereceği idari yaptırım için yönlendirme, büyük bir suç önleme enstrümanı olarak yerini bulacaktır.
    Türkiye Cumhuriyetinin, bu konuda da kendine yakışan medeni ve ilmi adımları atacağına olan inancımı kaybetmemek dileğiyle…

    ISTANBUL BAROSU
    HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU
    BAŞKAN YARDIMCISI
    Av. DENİZ TAVŞANCIL KALAFATOĞLU
  • amma uzun bileder kusura bakma bu saatte hıc okunmuo.işallah yarına
  • quote:

    Orijinalden alıntı: time_keeper


    quote:

    Orijinalden alıntı: ilkerinanç

    quote:

    Orijinalden alıntı: time_keeper

    İşlediği tecavüz suçundan dolayı erkekliği belirli bir süreliğine bile olsa elinden alınan bir erkek bunu gururuna yediremediği için daha büyük suçlar işlemeye kalkmaz mı? Sizce bu durumdan sonra aralarından sadece kadınları öldüren bir seri katil çıkmaz mı? Ormanlarda, tenha yerlerde kafası ezilerek öldürülmüş kadın ve çocuk sayısı artmaz mı?

    Konuşmadan önce bir düşünün arkadaşlar. Klavye üzerinden hümanistlik yapmak, mağduru savunmak kolaydır. Yapmayın, temkinli olun.






    iyi de hadım edip sokağa salalım diyen kim ki?tabiki 15-20 sene vereceksin bide tecavüzün üzerine cinayet olursa (ki çoğu zaman böyle oluyor) hem hadım hem idam.temiz iş.
    yok insan haklarıydı bilmemneydi bu tür konularda döner durur bu kelimeler.arkadaş şu mağdurların hiç mi hakkı hukuku yok bu dünyada?


    Mesajımı tekrar okuyun. Sizin yazdığınız benim mesajıma cevap olamaz.

    Bu konu hakkında çok uzun konuşurdum ama neyse. Buradaki insanlar onları küçümsüyorum gibi düşünebilir.

    Küçük bir bilgi vereceğim sadece.

    Mağdurun hakkı suçlu cezalandırılarak değil, suç işlenen kişiye karşı toplumun bakış açısı düzeltilerek sağlanır. Suçlunun cezalandırılmasının mağdurun haklarının savunulmasıyla bir alakası yoktur.

    Tecavüze uğramış bir kıza ülkemizdeki insanların büyük çoğunluğunun kötü gözle baktığını benim söylememe gerek yok herhalde. Tecavüze uğramış bir kızın namusunu kaybettiği(toplumun gözünde) bir ülkede yaşıyoruz. Ona tecavüz etmek isteyen bir sürü erkek çıkıyor bu olaydan sonra ortaya. bugüne kadar cezaların caydırıcı olduğu bir ülke ben hiç görmedim, duymadım.



    valla o senin dediğin filmlerde ve hikayelerde olur.insanın içinde varsa kötü olur yoksa her türlü ortama her türlü zorluğa rağmen düzgün bir insan olabilir,ben inanmıyorum bu külkedisi hikayelerine.insana zarar verecek kadar yoldan çıkmış kötüleri gerektiğinde idam edeceksinki başkalarına zarar veremesin.direkt söyleyince kötü geliyor göze veya kulağa ama aksini ispat edebilecek varsa dinlemeye hazırım ben.
    ayrıca tecavüz sadece bu ülkede oluyor gibi garip bir anlam çıkıyor söylediğinden.amerika örneği verdim daha önce.adamalr her türlü tecrübeyi yaşadıkları tecavüze uğrayanın kurban kabul edildiği halde gene dünyada en fazla tecavüz oranına sahip ülkelerden biri.ee buyrun burdan yakın şimdi.bu olayın eğitimle falan alakası yok.insanın içinde sapıklık varsa sapıktır yoksa karşısındaki istemediği sürece elini sürmez.bu kadar basit.
  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.