Arkidişle kaldırımda vasıta beklerken son model bir araç yanaştı. İçinde tanımadığım torbacının biri vardı. Araca davet edince o havada daha fazla üşümemek için araca bindik. Arkadaş arka koltuğu oturdu ben öndeydim. Hal hatır muhabbeti yaparken torbacı "Abi müsadenle önce Çukurambara uğrayacağız" dedi. "Olm bizi işlerine bulaştırma istersen burada inelim" "Yok abi arabasdan bile inmeyeceğiz emaneti vereceğim" Çok huylandım hatta aracına bindiğim için pişman olmuştum. Bir fırsatını bulup o arabadan inmeliydim. Varoşlara geldiğimizde "Çişim geldi" deyip başıma arabadan indim ve sokak aralarında kayboldum. Kendimi iyice gizlemek için varoşların derinlerine doğru ilerlemeye başladım. Bu arada yamaç olan mahallenin aşağılarına doğru indikçe "Ulan buradan nasıl çıkarım" endişesi sardı. Geç saat olmasına rağmen sokaklarda çocuklar oyun oynuyorlardı. Yol sormak istedim ama ilgilenen olmadı. O çaresizlikle evlerin bahçe duvarlarından tırmana tırmana ilerliyordum ki bir anda uçurumun kenarında buldum kendimi. Aslında duvardan atlasam pekte yüksek görünmüyordu ama uçrum altında ilerleyen toprak yol uzakta ve etrafında başka yapı olmayan bir eve doğru gidiyordu. Kararsız kalmıştım. Riski göze alıp tam uçurumdan atlamak üzereyken uyandım... |
Bildirim