Şimdi Ara

Tesadüfen ortaya çıkan buluşlar

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
18
Cevap
0
Favori
1.695
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • arkadaslar bildiğiniz, tesadüfen ortaya çıkan buluş varmı. ör ; otomobil lastiğinin icadı, suyun kaldırma kuvvetinin bulunması , newtonun yerçekimini bulması gibi



  • var
    penisilin
    St. Mary Hastanesi'nde danışman olarak çalışan ve Alexander Fleming'in hayatta kalan tek meslektaşı, ünlü bilim adamının penisilini 1928 yılında bir rastlantı sonucu bulduğunu anlatmıştı.
    Fleming bir deney üzerinde çalışırken, muhtemelen laboratuvarın karşısındaki bardan uçup gelen bir küf mikroskoptaki lamın üzerine konmuştu.
    O sırada Fleming, lam üzerinde zararlı bir bakteri türü olan stafilokokları inceliyordu. Dikkatsiz bir bilim adamı bu küfü büyük olasılıkla önünden uzaklaştırırdı, ama o, küfün bakteri üzerindeki etkisini görmek istedi. Sonuç hayret inciydi... Çünkü Fleming, "Penicilim notatum" isimli yeşil küfün bulunduğu bölümdeki bakterilerin öldüğünü fark etmişti...
    Daha sonra gerçekkleştirilen testlerde, bu küfün diğer bakteriler üzerinde de etkili olduğu ortaya çıktı. Tavşan, fare ve insanlar üzerinde yapılan testler sonunda, açık bir yan etkisinin de olmadığı görüldü. Ne var ki Fleming, küften sızan maddeyi bir türlü keşfedememişti.

    Sonuç olarak 1939 yılında, Oxford'dan Howard Florey ve Ernst Chain bu maddeyi ayrıştırmayı başardılar ve buna "penicilin" adını verdiler. Bu madde, öldürücü bakteriyel hastalıklarla savaşabilen ilk antibiyotik olarak tarihe geçti. Fleming ve diğer iki bilim adamı, 1945 yılında Nobel Ödülü aldılar... Çünkü, milyonlarca insanın hayatını kurtaran bir buluş yapmışlardı...




  • nylon

    1930lu yıllarda, Du Pont bilim adamlarından Wallace Hume Carothers, polimerin genişleyebilen güçlü bir iplik olduğunu tespit etmişti.
    Ancak asıl buluş, haşarı kimyagerlerin, eritilmiş polyester geçirdikleri çubukları ellerine alıp ortalıkta koşuşturmaları sonucu ortaya çıktı. Bir çubuk sabitken diğeri ondan uzaklaşınca ortaya çıkan tablo hepsini hayretler içinde bırakmıştı; kopmadan önce oldukça uzayabilen, ayrıca ipeğe benzeyen yapıda bir madde ortaya çıkıyordu.
    Ne var ki, bu polyester çok çabuk eriyordu, giysi yapmaya uygun değildi. Bunun üzerine kimyagerler aynı işlemi poliyamidle denemeye karar verdiler ve bugün "naylon" olarak bildiğimiz madde doğmuş oldu

    İpek çorapların yerine naylon çoraplar piyasaya sürüldü ve Du Pont'un en önemli para basma makinesi haline geldi.
    Bu ürünler ilk günlerde çok pahalıydı. II. Dünya Savaşının patlak verdiği yıllarda Du Pont dikkatini savaşa çevirdi ve çorap yerine paraşüt üretmeye başladı... Naylon çorapların ucuzlaması ve geniş kitlelere yayılması ancak savaş ertesi gerçekleşti...




  • fotograf

    Bu rastlantısal buluşun nedeni kırık bir termometre...
    Louis Daguerre, karanlık odada, gümüş iyodür levhada açığa çıkan görüntüyü sabitlemenin yollarını arıyordu. 1938 yılında bir gün, farklı kimyasal maddelerin bulunduğu dolabına, daha sonra kullanmak ve temizlemek üzere bozuk görüntülü bir film levhası koydu.
    Bunu tekrar dışarı çıkardığında görüntü belirginleşmişti. Ancak Daguerre, bu garipliğe hangi kimyasal maddenin neden olduğunu bilmiyordu.



    Bunun üzerine levhaları yerleştirdi ve kimyasal maddeleri birer birer dışarı çıkarttı. Dolabı boşaltmasına rağmen hala aradığı maddeyi bulamamıştı. Sonunda dolabın raflarından birinde, kırılmış termometreden dökülmüş civayı fark etti... Gümüşlü levha üzerine alınan görüntü (daguerreotype), modern fotoğrafçılığın başlangıcı oldu... Yerini ancak on yıl sonra negatif ve, pozitif film sürecine bıraktı.




  • şok tedavisi


    ECT (Electroconvulsive the-rapy) olarak bilinen elektroşok tedavisi, mezbaha işçilerinin, domuzların elektrikle sersemlemelerinden sonra çok sakin durduklarını fark etmelerinin bir sonucu...
    ECTye, beyne elektrik akımı verilmesi suretiyle, depresyon gibi akıl hastalıklarının semptomlarını engellemekteki son çare olarak bakılıyor.

    Elektroşok tedavisi fikri, sıtma aşısıyla frengili hastaları te­davi eden Avusturyalı Julius Wagner-Jauregg tarafından geliştirildi.
    1927 yılında Nobel Ödülü alan VVagner-Jauregg, bu fikre, "bir sisteme elektrik verilmesinin tedavi edici özellik taşıyacağından yola çıkarak ulaştı. Ve böylece, çok tartışılan şok tedavisi doğmuş oldu...

    Aynı zamanda, şizofrenlerin doğal yollardan çarpılmalarının, hastalık belirtilerinin iyileşmesine neden olduğu da belirlenmişti. Psikiyatristler, hastaların beynine elektrik akımı uygulamak yoluyla, anlaşılması güç tedavinin gerçekleştiğini belirtiyorlardı. Ancak ECTnin kısa süreli hafıza kaybına neden olması dışında önemli etkisinin bulunmadığına dair klinik bulgulara az da olsa rastlanıyor. Hastaların tedavi edilmesine yönelik olarak bu yöntem çok uzun zamandan beri kullanılmaya devam ediyor.




  • post it



    "3M" bilim adamlarından Dr. Spencer Silver, 1970'lerin başlarında dayanıksız yapıştırıcıyı bulduğunda, bunu işe yaramaz bir buluş olarak değerlendirmişti...
    Bundan yıllar sonra, meslektaşı Art Fry, bir kilisede ilahi kitabındaki ayracın bir türlü istediği yerde durmaması üzerine oldukça sinirlendi. Anlamsız vaazlardan mı yoksa kutsal bir ilhamdan mı bilinmez, kafasını bu konuya yormaya başladı ve birden aklına meslektaşının işe yaramayan buluşu geliverdi...


    Bu sayede ayıracın kitaba yapışmasını sağlayacak, ancak çıkarttığında da kitaba zarar gelmeyecekti. Post-it kağıdı tabii ki bir gecelik başarının ürünü değil... 3M'in ortaya attığı bu örnek, büro malzemeleri içinde vazgeçilmezler arasında yerini aldı...
  • lastik





    Amerikalı Charles Goodyear, 10 yıldan beri ham kauçuğu daha sağlam ve elastik hale getirmenin çarelerini arıyordu. Bu onda bir takıntı halini almıştı ve hatta ödenmemiş borçları nedeniyle hapse bile girdi.
    Goodyear bu konuda her şeyi denemişti; karışımına kükürt bile eklemişti. Ne var ki, bu karışımı kızgın ocağa atıncaya kadar hiçbir sonuç elde edemedi: Kauçuk erimiyordu...

    Bunu gece boyunca dışarıya çivileyen Goodyear, ertesi gün karışımın oldukça esnek olduğunu fark etti.
    Kükürtle sertleştirme yöntemine, Romalılar'ın ateş tanrısından esinlenerek, "Vulkan" adını verdi (vulkanizasyon).

    Yöntemin Amerika'daki patentini almayı başardı, ancak Fransa ve İngiltere'den yasal formaliteler nedeniyle patent alamadı.
    Goodyear, Paris'te borçları nedeniyle hapis yattıktan sonra Amerika'ya döndü.
    Patentleri ortakları tarafından yağmalandığından yoksulluk içinde öldü. Ancak en azından "Goodyear Tyre" ve "Rubber Company" gibi şirketler onun isminin gelecek kuşaklar tarafından da anılmasını sağladı...




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • kaos teoremi



    Amerikalı meteoroloji uzmanı Ed Lorenz'in bilgisayarında anlamsız ve komik veriler belirince, Lorenz bunların her zamanki aksaklıklardan kaynaklandığını düşündü. Ancak hatayla ilgili ipuçlarını elde etmek için kağıttaki çıktıda çalışmaya başladı. Bilgisayarın, başlamak için ilk sonuçları eşleştirdiğini, ancak daha sonra haritayı yok ettiğini gördü. Birden jetonu düştü: Lorenz bilgisayara aynı girdileri ikinci aşamada yüklememiş, bu küçük farklılık da, sonraki birkaç hafta boyunca, tamamen değişik sonuçlar verip durmuştu...

    Lorenz böylece, hava durumu gibi küçük olayların bazen çok büyük sonuçlar doğurabileceğini açıklayan "kaos teoremini" bulmuş oldu...
  • yapay tatlandırıcılar


    1879 yılında Fahlberg adındaki bir kimya öğrencisi, toluol (kömür katranındaki hidrokarbon) türevle­rini araştırırken elindeki maddeyi tattı ve günümüzün yapay tatlandı­rıcısı sakkarin ortaya çıktı.

    Diğer iki yapay tatlandırıcı da kaza sonucu keşfedildi. 1937'de Il­linois Üniversitesi öğrencilerinden Michael Sveda sigarasını yaktı ve tatlı olduğunu tespit etti. Ve bu maddenin "cyclamate" olduğunu buldu. Nutra Svveet ise 1965 yılın­da anti nükleer bileşimler araştırılırken keşfedildi...
  • dayanıklı cam



    Güvenli camın bulunması, tam da en çok ihtiyaç duyulan zaman­da gerçekleştirildi: Motorlu taşıt çağında...
    1903 yılında Fransız kimyager Edouard Benedictus, deney tüpünü laboratuarının zeminine düşürdü. Tüp kırıldı ancak dağılmadan tek parça halinde kaldı. Benedictus, kolodyum ihtiva eden sıvının buharlaşmasından sonra tüpte kalan ince plastik tabakanın parçalanmayı engel­lediğini anladı.
    Bunu not ettikten sonra bu konu üzerine fazla kafa yormadı.
    Ancak, kaza yapan bir aracın için­deki kızın kırılan camlardan çok feci şekilde yaralanması, bu konuyu tekrar gündeme getirmesine neden oldu.


    Daha önceki deneyiminden esinlenerek iki cam tabakasının arasına selüloz nitrat yerleştirerek üç katlı camı oluşturdu.

    Buluşu 1920'lerde arabaların ön camlarında kullanılmaya ve otomotiv endüstrisinde ciddi şekilde taklit edilmeye başlandı.




  • wilhelm konrad Röntgen, gazların içinden geçen elektrik yolunu araştırmak amacıyla, katod ışın tüpüyle deney yaparken, baryum platin siyanürü levhasından yayılan radyasyonun şeffaf olmayan cisimlerin içinden geçebildiğin! Fark etti.

    Araştırmalarına devam ederken radyasyonun 15 mm. kalınlığındaki alüminyumdan, daha indirgenmiş yoğunlukta geçebildiğini gördü. Ve bu radyasyona, "X-ışınları" adını verdi. Bugün dünyada Almanya dışında (Almanya'da Röntgenstrahlen olarak adlandırılıyor) bu isimle anılıyor. Bu, daha sonra insan vücudunun iç kısmını gösteren fotoğraflamada kullanıldı. 19. yüzyıl sonlarına doğru savaş alanlarında da kullanılmaya başladı.
  • bu linki vermeyi 4 saat önce bende düşündüm ama buradakiler tembel linke tıklamaya üşenirler diye vaz geçtim
  • quote:

    Orjinalden alıntı: arghhh

    bu linki vermeyi 4 saat önce bende düşündüm ama buradakiler tembel linke tıklamaya üşenirler diye vaz geçtim


    İyi de güzel kardeşim adrese tıklamayan tembel yazıyı okur mu? Bence okumaz o yüzden bırak ne halleri varsa görsünler bunların önüne din, siyaset, aşk konulu kavga dolu mesajlar atacaksın ancak o zaman okurlar.
  • Burda post artmıyor bu arada
  • artmıyor konu dısı(arkadaslarında kotu nıyetı yoktur zaten yanlıs anlasılmasın he)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi iStPaLaDiN -- 10 Mart 2006; 15:38:33 >
  • Güzel fakat bazı şeyler eksik ya da yanış.Örneğin fotoğraf 20. yüzyılda bulunmadı yalnızca civanın -ki birçok kimyasal kullanılmıştır bu süreçte- fotoğraflamada kullanılması bahsettiğin olayda geçer.İkinci gördüğüm yanlış ise ECT(Electro Convulsive Treation) ile ilgili.Bu bahsettiğin gibi ineklerde görülerek bulunmamıştır.Tam tersine uysal olmak amacı ile uygulanan bir tedavide değildir.Tedavinin fikri Sara nöbeti(konvulsiyon oluryor bu bak o C harfi buradan geliyor) geçiren psikozların tedavilerde diğerlerinden daha çabuk ilerleme kaydettiklerinin gözlemlenmesinden gelir.İlkin kimyasallarla çok eziyetli olan bu tedavi en sonunda düşük gerilim yüksek akım ile konvulsiyon geçirmeyi buldurmuştur.Bahsettiğin olay uydurmacadır
  • maalesef öyle.benimki nafile çaba.belki merak edip okuyan olur diye copy-paste yapıyorum.olsun elime yapışmadı nası olsa
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.