Şimdi Ara

Toparlan ve Özüne Dön

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
5
Cevap
0
Favori
98
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Özünden uzaklaştın, nereye gideceğine dair pusulalar, haritalar yol göstermez olmuş, ormanın derinliklerindesin gece karanlık, sis var.

    Seni buradan kurtarabilecek tek şey kendine inancın. Özüne dön ve kendine şu soruyu sor, ne için ve neden bu yolda ilerlemeliyim? Neden bunlar başıma geldi soruları sadece hayıflanmadır yolunu tayin etmez aksine ormanın en karanlık noktasında olan bataklığa seni çeker.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >



  • nereye gideceğine dair pusulalar, haritalar yol göstermez olmuşsa, ormanın derinliklerindesin gece karanlık, sis varsa seni burdan alıp çekecek elinden tutup kurtaracak bir rehbere ihtiyacın vardır..

  • dekareme kullanıcısına yanıt
    O rehber özündür. Ormanın ortasında tanımadığın birinin niyetini bilemezsin.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • dinimizislam.com sitesinde tam da senin konunla alakalı güzel bilgiler var:


    Kendine güvenmek uygun mudur?

    Sual: Kişisel gelişim ile ilgili yazılarda, kitaplarda, (Kendinize güvenin) deniyor. Kendine güvenmek, uygun mu?

    CEVAP

    Müslüman, nefsine [kendine] değil, Allahü teâlâya güvenmelidir. Yani, her konuda, elinden geldiği kadar çalışmalı, sebeplere yapışmalı; fakat sebeplerin tesirini Allahü teâlâdan beklemelidir. Tevekkül de, bu demektir.


    İslam âlimleri buyuruyor ki: Allahü teâlâ, yalnız Allaha güvenenin, her dileğini ihsan eder.


    Bir hadis-i şerif meali:

    (Allahü teâlâ, yalnız Rabbine güvenenin, her dilediğini verir ve bütün insanları buna yardımcı yapar.) [Faideli Bilgiler]


    Ebu Muhammed Abdullah Raşi, buyuruyor ki:

    Allahü teâlâ ile insan arasında olan en büyük perde, kendine veya kendisi gibi aciz olan bir kula güvenmesidir. (Mektubat-ı Masumiyye)


    İslamiyet, tevekkülü emreder, tembelliği men eder. Bir hadis-i şerif meali:

    (Deveni bağla ve sonra Allahü teâlâya tevekkül et!) [İbni Asakir]


    Bu hadis-i şerif, hem tevekkül etmek, hem de çalışmak lazım olduğunu açıkça bildiriyor. Tevekkül, Allah’tan yardım bekleyerek, güçlükleri yenmek demektir.


    Bu âyet-i kerime, tevekkül ile beraber, yalnız çalışmak değil, çalışmanın üstünde olan, azmin de gerekli olduğunu gösteriyor. Demek ki, her Müslüman çalışacak, azmedecek, sonra da, Allahü teâlâya güvenecektir.


    Tevekküle inanmayanlar, tevekkülden alınan kuvvet ve cesaretin yerini boş bırakmamak için, “kendine güvenmek” ifadesi ile, bu ihtiyacı karşılamaya çalışıyorlar. Bu da gösteriyor ki, tevekkül edilecek, güvenilecek bir yer lazımdır. O da, sadece, Allahü teâlâdır. Bir âyet-i kerime meali:

    (De ki: Allahü teâlâ, dilemedikçe, kendime hiçbir fayda ve zarar getirmeye, kâdir değilim.) [Araf 188]


    Bu âyet-i kerime ve daha nice benzerleri var iken, tevekkülü kaldırarak, kendine güvenmek diye bir şey aramak yanlıştır. Kendine güvenmek, tevekkülün tersi ve tevekkülü bozan bir şeydir. Bundan başka, egoistliğe, kendini beğenmeye yol açar.


    Tevekkülde, başkasının yardımına güvenmeyip, yalnız Allah’a sığınarak çalışmak inancı bulunduğundan, kendine güvenmekten beklenilen kuvvetten kat kat fazla kuvvet hasıl olmaktadır. Kendine güvenen, kimsesizdir. Tevekkül eden, Müslümanın, kendi çalışmasından başka, Allah’ı vardır. Bu tükenmez kaynaktan kuvvet almaktadır. Tevekkül eden Müslüman, hem bütün kuvveti ile çalışmakta; hem de, kazancını kendinden bilmek gibi egoistliğe düşmemektedir. (Faideli Bilgiler)





  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.