Şimdi Ara

Türkiye’nin fiber internet altyapısı için dev iddia: Ortak altyapıya geçiliyor! (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
168
Cevap
7
Favori
11.004
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
51 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Tek altyapı ile tek yerden filtreleyip sansürlemek, bravo.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • 9 sene önce bir teknoloji şirketinde çalışırken Marka vermeyeyimde en bilinenin müdürünün bir toplantısına gitmiştik çırağanda :)

    Aynı açıkmalama yapılmıştı 9 sene önce. Çok iyi hatırlıyorum :) tek altyapı fiber için hala aynı açıklamalar üzerinden 9 sene geçmiş.

    Bu arada patronum siyah tişört giyerdi genelde öyle bir teknoloji kanalıydık

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Konuyu kimse anlamamış. Ortak olan altyapı. Yani özelleştirmenin bitmesi ve yeni özelleştirme sürecinde türk telekom altyapısı kamuya geçer,
    Türksat superonline ve vodafone a uygun maliyetler ile kiralanır,
    Türk telekomun atıl kaldığı gidemediği 10 20 yıl sonra gideceği yere diğer operatörler hemen gider.

    Altyapı verimli kullanılır ve çok sayıda hane 40 yılda değil 5-7 yılda fiberle tanışır



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HeroTech -- 13 Kasım 2024; 22:44:11 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bunlar bizim iyiliğimiz için nefes bile almazlar

    Atından bize zararı olan bişey çıkarsa zerre şaşırmam

  • runeterra kullanıcısına yanıt
    Türkiye’nin fiber internet altyapısı için dev iddia: Ortak altyapıya geçiliyor!

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yokizm. kullanıcısına yanıt

    Bu mafyatik devlet düzeni bu tekelci kafa değişmediği sürece mobilde sınırsız internetin rüyasını bile göremezsin ne yazık ki.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yokizm. kullanıcısına yanıt
    goremeyeceksin.

  • İyi olur, binadaki kutu çöplüğünden kurtulmuş oluruz

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Türkiye Altyapı İşletmesi A.Ş. şeklinde tüzel bir kişilik olacak muhtemelen ve firmalar değişen oranlarda hissedar sayılacak. %40 Türk Telekom %25 Turkcell %20 Türksat ve diğerleri %15. Erişim ücreti tek bir havuzda toplanır ve firmalara internet satın aldığı paranın bir kısmı geri döner.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 15 yıldır aynı terane,artık yemiyoruz bu tür haberleri

  • TT bu konuda haklı.. yıllarca çaba sarf et , emek ver sonra gelsinler ortak fiber desinler..


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İlçelere 10 dakika mesafedeyiz, düzgün adsl bile yok. Bırakın dev iddiaları da 2025 yılına girerken insanlara internet ulaştırmayı başarın önce.

  • altyapıları kendilerine yetmiyor ki ortak kullansınlar. Türkiye’nin fiber internet altyapısı için dev iddia: Ortak altyapıya geçiliyor! 

  • internette yana hiç yüzün gülmemişti taki Turkcell fiber gelene kadar.
    Son 5 yıldır İnternette rahat giriyoruz en azından. Şans oki apartman eski olmasına rağmen fiber çektiler karşı apartmanlarda fiber yok ama bizim apartmanda var.

  • VDSL’i fiber diye itelediğin sürece istersen 1 milyon km istersen 10 milyon km döşe fark etmez.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Bunca zaman bunlar nerelerdeydin 2026 sözleşme bitecek de yapılacak ta o hooooo siz ona 2030 düz yapın ozman da muhtamel 6G çıkmış olur 1Gbit kulanimda olur Avrupa'da

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Bu olay hiç kimseyi sevindirmesin. Gerçekleşebileceğine dair beklentim yok ancak gerçekleşirse dahi fiberin daha hızlı yaygınlaşmasını sağlamayacak.



    Öncelikle ülkemizdeki telekom altyapsının biraz geçmişinden bahsetmek lazım. Türkiye'de telekomünikasyon hizmetleri 1994'e kadar tamamen (1908-1914 arası hariç) kamuya ait yatırımlardan ibaretti. Aynı elektrik gibi, su gibi, doğalgaz gibi. Pek çok kişinin de bildiği üzere 1980'lere değin ülkemizde telekomünikasyon altypaısı çağın oldukça gerisinde ve kısıtlı alana hitap etmekteydi. 80'li yılların ikinci yarısından itibaren şebekenin dijitalleştirilmesi artırıldı, santral kapasiteleri o döneme göre büyük yatırımlarla artırıldı ve Türkiye 1994'e gelindiğinde modern diyebileceğimiz bir telekomünikasyon altyapısına kavuşmuş oldu. 1994 yılında geldiğimizde büyük iki önemli gelişme meydana geldi.


    1) GSM servisi hayata başladı

    1994 yılında önce Turkcell ardından da Telsim Türk Telekom ile Görev Sözleşmesi imzalayarak gelir ortaklığı modeliyle GSM servisli sunmak üzere faaliyete başladılar. Görev Sözleşmesi kapsamında mobil operatörler (Turkcell ve Telsim) yatırım maliyetini kendileri karşılayarak şebeke yatırımı yapıyorlar bu şebekenin arabağlantılarını Türk Telekom sağlıyor, günün sonunda GSM şebekesi Türk Telekom'un mülkiyetine kalırken elde edilen geliri Monil Operatörler Türk Telekom ile paylaşıyorlardı (Türk Telekom lehine bir oranda tabi ki). 1998 yılında 500'er milyon USD bedelle Ulaştırma Bakanlığı Mobil Operatörlere lisans vererek Türk Telekom ile olan Görev Sözleşmelerini sonlandırdı. Haliyle Türk Telekom ile olan gelir paylaşımı da sona erdi artık Türk Telekom ile aralarında ticari bir ilişkiye dönüştü tamamen. Sonrasında Aria ve Aycell'in kurulmaısi, lisans almaları sonra da birleşmeleri bunlar farklı bir mesele, merak edenlere anlatabilirim.


    2) Türk Telekom PTT'den ayrılarak şirketleştirildi

    1994 yılında telekom sektörünün serbestleştirilmesi ve Telekom'un özelleştirilmesi amacıyla Türk Telekom şirketleştirilerek PTT'den ayrıldı. Ancak kanuni, bürokratik ve siyasi nedenlerle Türk Telekom bir kaç sefer özelleştirilmeye çalışılsa da maalesef özelleştirilemedi. 2005 yılında gerekli kanuni altyapı hazırlanarak Türk Telekom sonunda özelleştirildi. Ancak arada geçen 11 senede önemli iki olumsuz gelişme yaşandı. Verinin, internetin hayatımıza girmesiyle telekom şirketlerinin altyapıları dönüşüme uğramaya başladı. Türk Telekom'un 1994'te modern kabul edebileceğimiz ses iletimi temelli şebekesi artık demode kalmış ve veri iletimi, genişbant yoğun servisler sunmaya yeterince elverişli olmayan bir duruma düşmüştü. İkincisi şirketin elindeki müşteri tabanı mobil ve internet gibi gelişen teknolojilerin karşısında sabit ses yoğun müşteri tabanıyla olumsuz bir trend ile karşı karşıya idi. O dönem yapılan gelecek dönemli değer tahminleri aşağı yönlüydü, Üstelik mobilde Türk Telekom'un Avea'daki &40'lık payı haricinde bir varlığı da yoktu. Kısacası Türk Telekom özelleştirilemeyen 11 yılın ardından epey değer kaybetmişti, buna rağmen (bu yazıyı okuyorsanız muhtemelen aksini düşünecek ve şaşıracaksınız ama) bence değerinin üzerinde bir bedelle (%55 A Blok hisse 6.55 bio USD bedelle özelleştirildi - şirketin değeri 12 bio USD olarak gerçekleşti) özelleştirildi, özelleştirmeden günümüze kadar da şirket takribi 25 milyar USD yatırım yaptı.


    Türkiye'de telekomünikasyon sektörü yukarıda anlattığım özelleştirme meselesinde gerekli kanuni altyapı oluşturulurken 2004 yılında tekel niteliği kaldırılarak serbestleştirildi. Türk Telekom'un özelleştirilmesi ile birlikte Türk Telekom'un Ulaştırma Bakanlığı ile arasındaki Görev Sözleşmesi (Ulaştırma Bakanlığına bağlı PTT, TCDD gibi şirketler de Görev Sözleşmesi imzalar ve bu kapsamda faaliyetlerini icra ederler) İmtiyaz Sözleşmesine çevirildi. İmtyiaz Sözleşmesinin sona erme tarihi 2026.


    İmtiyaz sözleşmesinin kapsamı hakkında da maalesef medyada bulunan bilgilerin tamamı yalan ve yanlış bilglerden oluşuyor, söz gelimi "Türk Telekom 2026'da devlete geri dönecek" gibi. Buna da açıklık getirmek istiyorum. İmtiyaz Sözleşmesi Türk Telekom'un elindeki sabit altyapıyı Türk Telekom'a kullanma ve işletme imtiyazı tanıyan bir sözleşmedir. Esasında altyapı devlete aittir, devlet telekom şirketleriyle İmtyiaz Sözleşmeleri imzalayarak bu altyapıyı şirketlerin işletmelerine zaman tahdidi ile izin verir. Bu imtiyaza sadece Türk Telekom değil, mobil operatörler de tabiidir. Hatta günceli takip edenler hatıralyacaktır, Netgsm'in Turkcell ile yaşadığı anlaşmazlıkta Netgsm Turkcell'in İmtiyaz Sözleşmesine aykırı hareket ettiği iddia etmekteydi. Türk Telekom bu İmtiyaz Sözleşmesi kapsamında altyapıya yatırım yapar, işletir ve kullanır. İmtiyaz Sözleşmesinin süresi dolduğunda (eğer yenilenmezse) Türk Telekom elindeki sabit altyapıyı BTK'ya ya da BTK'nın işaret ettiği kuruluşa devretmekle yükümlüdür. Yani şirketin devri, devlete geri dönmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Aynı durum benzer İmtiyaz Sözleşmelerine tabi olan mobil operatörler için de geçerlidir, diyelim ki Turkcell'in İmtiyaz Sözleşmesi sona erdi, yenilenmedi veya iptal edildi. Turkcell elindeki mobil altyapıyı BTK'ya devretmek zorunda. Türk Telekom'un söz konusu İmtyiaz Sözleşmesinin süresi dolmadan önce sözleşmenin lehine yenilenmesini talep etme hakkı bulunuyor. Şirket bu bağlamda BTK'ya sözleşmenin yenilenmesi başvurusunu yapmıştı, muhtemelen yıl sona ermeden önce sözleşme yenilencek. Bu Ortak Altyapı lafları da sözleşmenin yenilenecek olmasından geliyor, devlet sözleşmeyi yenilerken fiber yatırımlarını arttırmak ümidiyle ortak altyapı, yatırım zorunluluğu gibi formülleri düşünüyor.



    Gelelim Ortak Altyapı meselesine ve neden başarılı olmayacağını düşündüğüme.


    Ortak Altyapı konusunda ilk gelişme 2016 yılında Turkcell, Vodafone, Turksat ve Telkoder'den geldi. Ortak Altyapı A.Ş.'nin kurulmasını teklif ederek sabit altyapıların birleştirilmesini istemişlerdi. Ancak Türk Telekom o dönemde bu ortaklığa girmeyi reddetmişti. OAŞ (Ortak Altyapı Şirketi) Türk Telekom'un yokuluğnda kurulmuş ancak faaliyetlerini yürütememişti çünkü bariz olan bir gerçek var, nasıl ki Türk Telekom rakiplerine göre çok daha büyük olan altyapısını rakiperine düşük bedelle kullandırmak istemiyorsa Türk Telekom'n yokluğunda Turkcell de OAŞ içerisinde baskın konumda kalmış oldu, onlar da kendi altyapılarını rakiplerine ucuza kaptırmak istemedikleri için OAŞ ölü doğdu ve bitti. Buradaki esas sorun şirketlerin sahip oldukları altyapıların büyüklüklerinin farkından kaynaklanıyor. Yukarıda yazdığım gibi Türk Telekom özelleştirmeden bu yana 25 Milyar USD yatırım yaptı, bunun en kötü 15 Mllyar USD'si sabit altyapıya, fibere yapılmış olduğunu kabul edelim, şirket rakiplerinin ek bir bedel ödemeksizin yalnızca ortak alyapı şirketine toptan ücret ödeyerek (yani Türk Telekom ile eşit şartlarda) 15 Milyar USD yatırım yaptığı altyapıya erişmesini doğal olarak istemeyecektir. Düşünelim, OAŞ modelinde Türk Telekom da örneğin 250 TL ödeyerek port kiralıyor, Turkcell de 250 TL ödeyerek kiralıyor olacak, Vodafone da, TurkNet de, diğerleri de. Hatta olayı daha da somutlaştırmak için mobilden örnek vereyim. Mobilde açık ara en gelişmiş altyapıya sahip olan Turkcell, mobil altypaıların birleştirilerek Vodafone ve Türk Telekom'un kedni baz istasyonlarına erişmesini ister mi? Diyelim ki birleştirildi Turkcell bu altyapıyı geliştirmek için artık tek çivi bile çakar mı?


    Ortak Altyapı taleplerinin ağırlıkla ortak söylemi mükerrer altyapı yatırımlarının fiberin yayılmasını zorlaştırdığı iddiası. Yani Türk Telekom yılda yaklaşık 1.5 milyon haneye FTTH götürüyor, Turkcell ve diğerleri de 500 bin haneye FTTH götürüyor olsun, bunların hepsi aynı binalara yapıldığında yılda toplamda 1.5 milyon hane FTTH altyapıya kavuşmuş oluyor ancak bu yatırımların her biri farklı binalara yapılırsa yılda 2 milyon hane FTTH'ye kavuşmuş olur zannediliyor, bu sav buna dayandırılıyor. Ancak işin ince bir püf noktası var. Bu şirketler altyapı yatırımlarını yaparlarken yatırım yapmalarının altında yeni müşterilere erişme motivasyonu yatıyor, elbette kendileri altyapı yatırımı yapmaksızın rakiplerinden VAE (kiralama) yoluyla da müşterilere erişebilirler ancak burada altyapı sahibi şirketin toptan müşterisi haline geldikleri için kazançları azalıyor, bu sebeple şirketler yatırımlarını kendileri yapmayı tercih ediyorlar yeterince feasible gördükleri muhitlerde. Altyapıların birleştirilmesi için Ortak Altyapı Şirketini yasal tekel haline getirecektir, bu da bu birleşmeden olumsuz etkilenen Türk Telekom'un ve olumlu etkilenen altternatiflerin (Turkcell, Vodafone, Turksat, TurlNet ve diğeleri) yatırım iştahını yok edecektir. Zira altypasını kaptıran Türk Telekom doğal olarak yeni yatırıma yanaşmayacak, alternatifler ise bir çırpıda maliyetsiz şekilde dev bir altyapıya kavuştukları için yeni yatırım motivasyonlarını kaybedeceklerdir. Böyle bir durumda yatırımların devamı ancak kamu zorlaması ile (kanuni zorlama veya şirket yönetiminin şirket ortakları olan telco'ların elinde değil de kamunun elinde bulunması gibi nahoş ve yasal zemini sakıncalı yöntemlerle) sağlanabilir.


    Kısacası fiber altyapıyı yaygınlaştırmanın yolu Ortak Altyapı gibi yatırım iştahını yok edecek riskli yöntemlerde değil, altyapıda rekabetin devamı ile mümkün. Basit bir soru sorayım hala ikna olmayanlar için. TurkNet Gigafiber altyapısı kurarak verdiği servisi Ortak Altyapı Şirketi modeli varken sunar mıydı, tüketici böyle bir servise erişebilir miydi, TurkNet kendsiini farklılaşmak zorunda hissetmese ortaya böyle bir ürün çıkar mıydı?


    Ortak Altyapı Şirketi modelnin uygulandığı Birleşik Krallık'ta fiber altyapı 2021'e dek kita ortalamasının oldukça gerisinde kalmıştı hatta ülke çapında kısmen yaygın Kablo TV şebekesi olmasa milyonlarca hane bırakın FTTH'ye erişmeyi yüksek hızların hiç birisine erişemeyecek haldeydi. Birleşik Krallık'ta Ortak Altyapıyı işleten şirketin adı Openreach. Birleşik Krallık'ın daha önceden kamu iştiraki olan, şimdi özel, British Telekom'un sahibi olduğu bir şirketin Openreah. Altyapıda rekabetin yoksunluğu Birleşik Krallık'ta fiberin ve özellikle de FTTH'nin yaygınlaşmasını oldukça geri bırakmıştı. Kamunun da zorlaması ile British Telecom 15 Milyar GBP gibi devasa bir yatırım maliyetine katlanarak 5 yıl içerisinde FTTB/H homepass'i (FTTB/H'nin eriştiği hane sayısı) 25 milyon haneye ulaştırmak istiyor (2026'ın sonuna kadar) Bu yoğun yatırım programının 3.senesinde bile ancak 14 milyon homepass'e erişebildiler. Türkiye'de ise bundan daha geniş FTTB/H kapsaması zaten mevcut, üstelik şirketler Openreach'in yaptığı gibi aşırı yoğun bir yatırım programı uygulamamış olmasına rağmen. Bu örnek işin varacağı noktayı gösteriyor. Eğer fiberin yaygınlaşma hızı artsın istiyorsak altyapıda rekabetin devam etmesi şart, Ortak Altyapı modeli bu hızı ciddi bir kamu zorlaması olmadıkça yavaşlatacaktır. Mükerrer altyapı yatırımlarını tamamen engellemek mümkün ve doğru olmasa da belirli ölçüde azaltmak çeşitli tedbirler ve formüllerle mümkün.



    Madem Ortak Altyapı Modeli Faydalı Değil Peki O Zaman Ne Yapmalı?


    Öncelikle altyapıda rekabeti tesis ederken şirketleri daha fazla yatırıma teşvik edecek ve yatırımları kolaylaştıracak adımlar atılması gerekiyor. Örneğin 2018 mayısında ilan edilen Türk Modeli (şriketlerin bölgesel bazda altyapı yatırımlarında mülkiyet esaslı yatırım ortaklığı kurmalarını sağlayan bir protokol) çeşitli revizelerle işlevsel ve işler hale getirilebilir. Ancak bundan daha önemlisi altyapı yatıırmda süreçleri zorlaştırıcı olan izin ve kazı prosedürlerinin değiştirilmesi. Şuan bir telco belirli bir bölgede altyapı yatırımı yapmak maksatlı olarak kazı yapmak istediğinde öncelikle projeyi EHABS'a (tüm sabit altyapınin işlendiği, şirketler ve BTK arasında işletin bir bilgi sistemi) işlemeli, çalışma yapılacak bölgede geçiş sözleşmesi kapsamında kiralanabilecek farklı bir şirkete ait kanal ve göz varsa bunları kiralamaya çalışması, teknik nedenlerden ötürü kiralama gerçekleşmezse o zaman kazı izni için talep oluşturması gerekiyor. Geçiş Sözleşmesi şirketlere ait kanal ve gözlerin ortak kullanılmasını sağlayarak kazıların oluşturduğu estetik, teknik ve ekonomik olumsuz etkileri ortadan kaldırmayı amaçlasa da oluşan bürokrasi altyapı yatırımlarını açıkça yavaşlatıyor. Bu kapsamda kazı prosedürleri serbest bırakılabilir, altyapı yatırımı yapacak olanı o ya da bu sebeple frenlemeye gerek yok. Bununla beraber Geçiş Sözleşmesi illa ki işletilmek isteniyorsa eğer sunulan servisin niteliğini ve rekabeti etkileyici bir unsur olmadığı için kanal ve gözler için ortak bir teşebbüs düşünülmesi mantıklı olabilir. Bir diğer önemli bulduğum husus ise bölgesel nitelikteki yatırımcıların desteklenmesi. Bu durum şuan Avrupa genelinde gelişmekte olan bir trend. Ülkemizde de bir kaç sene öncesine değin bu türde yatırım yapan şirketler ortaya çıkmaya başlamıştı ki gerek bürokratik koşullar geresek de TL'nin değer kaybına bağlı ekonomik zorluklar sebebiyle bu şirketinlerin hızı ciddi şekilde kesildi.


    Sonuç olarak az emeğe çok meyve maalesef yok, altyapı istiyorsa o yatırım maliyetlerine katlanılmak zorunda. Tabi benim kanaatim Ümit Önal'ın açıktan ifade ettiği ile aynı, burada mesele adeta bedavadan Türk Telekom'un altypaısına çökmek. Bu yönde çabalar yıllardır ısrarlı şekilde devam ediyor ve kamu nezdinde etki güçleri daha fazla.



    @XpressMusic34




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ö1f1 -- 14 Kasım 2024; 1:17:39 >




  • Ortak ağ işi mantıksız değil

    İstanbul'da bazı bölgelerde hem ttkom hem superonline var Hatta son yıllarda kablonet ve turknet gibi firmalarda aynı bölgelere hat çekiyor Aynı bölgeye 4 kere fiber hat çekmektense 4 bölgeye 1 kere hat çekilmesi fiberleşme adına şart Yoksa bu hızla giderse 50 sene sonra bile adamakıllı fiber kullanım oranı olmaz ülkede

  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.