Şimdi Ara

Ulak filmi hakkında yorumum

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
711
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Filme dün gittim. Açıkcası benim için de hayal kırıklığı oldu. Aslında çok da fazla bir beklenti ile gitmemiştim. Fragmanlarından kurgusal bir evliya hikayesi ve dinsel ders içeriği taşıdığını düşünmüştüm. Eğer bu düşünceler ile filme gitmek isterseniz sakın gitmeyin. Çünkü Çağan Bey kendi kafasından filmin sonunda verdiği mesaj ile (masal dinlemesini seven çocuklara ithaf etmiş filmi) bu tip keramet gösteren dinsel evliya hikayeleri aslında kötüler karşısında çaresizliğe düşmüş insanların kendi kafalarından uydurduğu masallardır demeye getirmiş. Yazar bunu çok ince bir şekilde belirtmiş. Bu yüzden her insan aynı yorumu çıkarmamış olabilir. Ama bu şekilde din olgusuna masalsı, uydurma bir yaklaşım getirmesi açıkcası benim hiç hoşuma gitmedi. Bu görüş ile yola çıkıldığında, "filmde verilen mesajlara ve insanlık derslerine sakın ola ki uymayın, herşey boş, sonunda üzülen siz olur, ancak hayallerinizde kötülerden intikam alırsınız, hatta canınızdan da olabilirsiniz! " yorumunu çıkarmak da pekala mümkün. Eğer sizlerde filmi izlediyseniz ve sonunda filmden çıkardığım bu mesajların yanlış olduğunu düşünüyor iseniz tartışabiliriz ama bence son yazdığı mesaj ile gayet net anlaşılmakta.
    Filme sanatsal açıdan bakarsak oyuncular ve kostümler gayet iyi. özellikle küçük oyuncular da beklenenin üzerinde bir performans sergilemiş. Ancak köyün kurulmuş olduğu platonun ufuğunda görünen apartmanlar eski cüneyt arkın filminde dalga geçtiğimiz hataları anımsattı bana. o filmlerin 70li 80li yıllarda yapıldığını düşünürsek 2008 yılında en azından köyün arkasına bilgisayar efekti ile yapay bir tarihi mekan çizilemez miydi?







  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Ulak Filmi Konulu Bilgilendirici Metin

    "Ulak Filmi", [anahtar kelime: ulak filmi] son zamanlarda vizyona giren ve beğeni toplayan bir Türk filmidir. Film, bir ulağın 1200 kilometrelik zorlu bir yolculuğunu konu almaktadır.

    Film, 13. yüzyıl Anadolu'sunda geçiyor. Genç bir ulak olan Yunus, Selçuklu Sultanı'ndan Moğol İmparatoru'na önemli bir mesaj iletmekle görevlendirilir. [anahtar kelime: ulak filmi] Bu tehlikeli yolculukta Yunus, zorlu hava koşulları, vahşi hayvanlar ve düşman askerlerle karşılaşır.

    "Ulak Filmi", tarihsel gerçeklere dayanan sürükleyici bir hikayeye sahiptir. Film, dönemin siyasi ve sosyal koşullarını da yansıtmaktadır. [anahtar kelime: ulak filmi] Ayrıca, filmin görsel efektleri ve aksiyon sahneleri oldukça etkileyicidir.

    Film eleştirmenlerden genel olarak olumlu yorumlar aldı. Birçok eleştirmen, filmin heyecan verici hikayesini, güçlü performanslarını ve dikkat çekici görsellerini övdü. [anahtar kelime: ulak filmi] Film, uluslararası film festivallerinde de ödüller kazandı.

    "Ulak Filmi", tarihsel filmleri ve aksiyon filmlerini sevenler için mutlaka izlenmesi gereken bir filmdir. [anahtar kelime: ulak filmi] Film, izleyicilere 13. yüzyıl Anadolu'sunda bir ulağın yaşadığı zorluklar ve cesaret hakkında değerli bilgiler sunmaktadır.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • Açıkcası Çağan Irmak filmlerini sevmememe rağmen buna gitmeyi düşünüyordum fragmanları bende yüzüklerin efendisi tadında bir film izleyeceimiz hissi uyandırdı ama sanırım maalesef öyle olmayacak.
  • Haftaya belki gidebilirim ama başka arkadaşlar ne düşünüyor film hakkında ? Gidilmeye değer mi ?
  • Ben dün gittim çok uzun bi yorum yapmayacağım ancak beğenmediğimi belirtmeliyim.
  • çekimler kostümler oyununculuk.. kısacası görsel herşey süper ama içerik yok...
  • Bugün gittim genel izlenimim REZALET!!

    Sebepler;

    1-Klişeler:Çağan Irmak ''Babam veOğlum'' daki müziklerin nerdeyse aynısını kullanmış müzikle birlikte seyirciyi ağlatmaya çalışmalar,çocukların ezbere ve şiirsel konuşmaları,iyilik-kötülük savaşları vs.Oyuncularda zaten Babam ve Oğlumdaki oyuncular ve lehçede yine ege lehçesi olunca iyice eskileri anımsattı...

    2-Set:Set çok kötüydü filmin sanat yönetmeni kim bilmiyorum ama yapılar köy okadar yapay duruyorduki filme bir türlü entegre olamadım.

    3-Oyunculuk:Belli başlı oyuncular dışında(Çetin Tekindor-Hümeyra vs)Özellikle çocuklar başta olmak üzere ezberlemişler şiir okuyor gibiydiler oyunculuk sınıfta kaldı...

    4-Kostüm:Kostümler tam bir içler acısıydı.Benim anlamadığım bir film yapıyorsun kostümlere neden özenmiyorsun ?Bir Amerikan dizisi ROME'daki mekan ve kostümleri gördükten sonra ben bir kısa film çeksem bu kostümleri kullanmam demek geliyor içimden...

    5-Senaryo:Senaryo çok ağır ve kurgu başarısız.Çeşitli flashbackleri uygulayıp birleştiröeye çalışmış ama birçok hatanın olduğu bir filmde oturmamış...

    Çağan Irmak adına gerçekten üzüldüm .Babam ve oğlumdaki başarısından eser yok izlemeyin demem ama izlerseniz de pek birşey beklemeyin...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sendenbenden -- 30 Ocak 2008; 7:05:26 >




  • ULAK ETKİLİYOR

    Her köyün bir ağası var, bazen ağacı çeteleri var, delisi var, deliye düşmanlık edeni var. Çocukları var, o çocukların hayalleri var. Kimi zaman içinde o köyden ayrılıyor, kimi ise yaşamının sonuna kadar aynı evde kalıyor. O köyler aslında büyük bir sistemin parçası; değişmeyen kuralları var. Ortada o kuralları koyanlar olmasa da, bekçisi çok. Kuralları beğenmeyenler ya çekip gidiyor, ya da dışlanıyorlar ve hatta yok ediliyorlar.

    Çağan Irmak'ın çölleşmiş bir western kasabasını anımsatan fantastik diyarı da böyle bir yer. Western kasabasındaki gerilimi bol barın yerini bir kahve almış. Oranın hemen önünde ise büyük kavgaların yaşandığı bir meydan var. Bazen sert bir kavga yaşandığında donakalıyor köyün sakinleri. Bazen ise köyün delisi aşağılanıyor, o zaman bütün köylü tadını çıkarıyor bu gösterinin. Ritm tutuyor kahkalarıyla. Irmak'ın spaghetti eastern'inde (Jodorowsky'nin başyaptını verdiği anti-tür) bakışlar da haliyle çok önemli. Kalbin yüz dili var ne de olsa. Susmanın, boyun eğmenin, tepkisiz kalmanın bir zorunluluk olduğu yerlerde bakışların güçlü bir iletişimi vardır. Sergio Leone mesela bu bakışların ustasıydı. Çelik gibi gözler, bıçak gibi kaşlar onun sinemasında tehdit ustasıdır.

    Bir gün bu köye bir yabancı gelir. Yabancıları sevmeyen köy sakinlerinin yabancılar sayesinde dünyayı keşfeden çocuklarına masallar anlatan bir gezgindir bu. Köylerin ağaları vardır dedik ya; yabancıları sevmeyenler, düzenlerinin bozulmasından korkan bu ağalar olur genellikle. Ulak'ın gezgini tehditkar bakışlara aldırış etmeden başlıyor bir köşeye topladığı çocuklara masalını anlatmaya. O masalı anlatmak günlerce sürecek; masalcı ve çocuklar hep birlikte geceye sığınacaklar, yeraltına inecekler. Çok az yetişkin katılacak onlara... Köyün en akıllısı ile en delisi.

    Köyün çocukları sakallı gezgini merakla dinliyor. Anlattığı masal ilerledikçe; masal ile gezginin hikayesi de benzemeye hatta pek çok açıdan aynılaşmaya başlıyor. Bir köyün kaderini değiştiren Ulak'ın hikayesi derinden etkiliyor çocukları. Her biri kendi kafasında bir Ulak yaratıyor, masal amacına ulaşmaya başlıyor yani. Ama yaşam da masalı taklit ediyor ve köyün ağaları, yandaşları gezgini yok etmeye karar veriyorlar. Derken acı bir olay oluyor bizim filmin sonunda; bir şey beliriyor. Bir belirsizlik. Yorum sizin.

    Fazla mı romantik buldunuz? Bu çağda ihtiyaç var aslında böyle hikayeler duymaya. Bazı köyler masalcıları, hikaye anlatıcılarını ve hatta romancıları sevmiyor. Gazetelere bakın ağaların sevgisiz çeteleri bazen uçsuz bucaksız olabiliyor.

    Müthiş bir zamanlama ustası olan Çağan Irmak; sinemamızın belki de en cesur ve çarpıcı yapımlarından birine imza atmış. Cesur çünkü yapımcıları böyle bir yapıma ikna etmek, hele Türkiye'de epeyce zor olsa gerek; çarpıcı çünkü hem iyi bir fantazi hem de anlamlı. Anlamlı çünkü bizim köyün tarihinin bilindışına doğru bir yolculuk yapıyor.

    Şüphesiz yeteri kadar kafa yorulmadığını düşündüren, kafa karıştıran yönleri var: Filmde doğu-batı kültürleri ilginç ve tartışmalı bir şekilde buluşmuş. Bir kere filmin ciddi anlamda western sinemasını hatırlatan ana hikayesi, doğuya özgü mistik ve gizemli detaylarla zenginleştirilmiş. Köyün gündelik yaşamı Anadolu köylerini anımsatırken; deniz kenarındaki yoz meyhane Yunan adalarından fırlamış gibi. Köy evlerinin mimarisi ve hatta evlerin içindeki detaylar belirgin değil, ikinci bir izleyişi zorunlu kılıyor.

    Küçük bir eleştiri de filmin sonuna. İzlediğimiz ve dinlediğimiz masal "bir" olduğunda film ne güzel çözülüyor aslında. Sondaki çocuğun cüzzamlı hikayesi, "zombilerin" arasından kaçış sahnesi suyu bulandırmıyor mu biraz? Yine de siz boşverin bu eleştirilerimizi; Çağan Irmak fantazi sineması olmayan bir ülkeye; ciddi, edebi, son derece anlamlı ve olgun bir masal anlatıyor. Varsın referansları karışık olsun. Her şeye rağmen çok önemli bir deneme, denemeyi sevmeyenlerin köyünde.


    Serdar Kökçeoğlu - beyazperde.com

    ------------------------------------------------------------------


    ULAK KİM?

    Türk Sineması’nın uzun senelerdir içinden çıkamadığı durum, teknik hatalar, senaryo zaafları ya da görsel yetersizlikler değil bence... Tabii ki bunlar da önemli etkenler. Ancak kötü bir örneğe baktığınızda, en belirgin defosu, keskin ruhsuzluğudur kanımca. Beyazperdeden sızıp içinize akan filmler, arkalarında peşine takıldığınız izler bırakırlar.

    Hele ki fantastik bir film yapıyorsanız, bu ruhsallık daha da önem kazanıyor. Bunun içine bir tutam tarih, din, gerilim atın… Daha da zorlaşır işiniz. Her türün farklı bir ruh hali gerektirdiğini biliyoruz. Din temalı bir filmde, mistik bir atmosfer beklentisine girersiniz; tarihi bir filmde epik yaklaşımlar şarttır. Fantastikte ise boyut atlatan bir havası olmalıdır filmin. Masal anlatıyor ise, kötüler ve iyiler olmalıdır peşlerine takılabileceğiniz. Kısacası, hangi tür olursa olsun, illüzyonun gücü (ruhsallığı), o filmin inandırıcılığını ve etkisini de belirler diye düşünüyorum.

    Çağan Irmak farklı türleri (yukarıda adı geçen) birbirleri ile karıştırarak ilginç bir film ortaya çıkarmış. Kanımca Ulak, tüm sinemasal yetersizliklerine rağmen, etkileyici bir ruha sahip. Baştan beri izleyiciyi yakalayabilen ve içine çeken masalsı atmosferinin yanında, başka türlerin ruhlarını da barındırıyor. Yan öyküleri ile farklı türlerin içine dalıp, onların kıvamlarından da faydalanıyor. Açıkçası Irmak’ın yarattığı köylerde ya da mekanlarda dolanmaktan çok zevk aldım. Bizim öncemiz gibi duran bir tarihte, bir dinin doğuşunu anlatan mistik yan hikaye ise (her ne kadar ayarı kaçmış olsa da) bizim zamanımızda dinin geldiği konuma dair çok şey söyleyebiliyor.

    Irmak’ın kendi filminin ruhuna zarar verdiği noktalar bence Türk Sineması’nın genel yetersizlikleri ile örtüşen noktalar. Mesela nedense bir dozaj hatası vardır senelerdir sinemamızda. Sayısız Türk filminde dozajı kaçmış ve bu sebepten de yapaylaşmış sahnelere rastlarsınız. Irmak’a da bu virüs bulaşmış gibi. Oyunculukta fazla dramatikleşme (özellikle ana kahramanların performanslarında), diyaloglarda fazla bir açıklama ihtiyacı, ya da mizansende fazla bir vurgulama ihtiyacı film boyunca göze çarpıyor. Bunun panzehiri nedir bilmem ama umarım yakında bulunur.

    Irmak’ın köyünde olabildiğince ülkemin gerçekliklerinden uzaklaştığımı hissettim. Bizi bu zamandan ve bu mekandan, bilinmeyen bir zamana ve mekana götürmesi ile fantastik sinemanın Türkiye’de yapılabilirliğini kanıtlaması açısından da, Çağan Irmak takdir edilmeyi sonuna kadar hak ediyor. Kabul edelim ki, kemikleşmiş gerçeklerin her gün sert bir şekilde gözümüze vurulduğu bir ülkede yaşıyoruz. Eğitimimiz ezber, ya da hazır bilgi üzerine…
    Farklı şeyler üretmeye koşullamıyor bizi ailelerimiz. Bu yüzden de eminim ki çoğumuz için hayal kurmak kolay değil.

    Çağan Irmak bu açıdan zor bir işi başarıyor. Birbirinin içine geçmiş masallar arasında kayarak dolaştırıyor bizi. Bir gezginin gözünden bir köyün gizeminin keşfine koyuluyoruz. İyi ile kötünün her zaman var olacağına ve mücadele edeceğine inandırılıyoruz. Çocukların her zaman masalların kahramanları olacaklarına ve fareli köyün kavalcısına yakalanmamak adına, onları anne babalarının hatalarından korumaya söz veriyoruz. Kötülük bize dokunmuyor diye susmamamız gerektiğini hatırlıyoruz. İşte masalın gücünden faydalanabilen bir filmin farkı…

    Irmak yarattığı sıkı atmosfer ile bizi bir serüvene çıkarıyor. Daha iyisini yapabilirmiş desem de filmin sonunda, bu film bir fantastik keşiftir Türk Sineması açısından. Bir adım daha atıldı sık örülü bir ormana ve yol aralandı sonradan geleceklere diye düşünüyorum. Ulak geldi!


    Bige Akdeniz - beyazperde.com


    ALINTIDIR


    bu filme BERBAT yada REZALET demeden önce lütfen bu yazıları dikkatlice okuyun.

    ve lütfen BERBAT veya REZALET denmeyi hak eden o kadar çok film varken, Türk sineması için yeni bir tür sayılabilecek ve gerçek anlamda doğru düzgün mesajlar vermeye çalışan bu filme haksızlık yapmayın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ZEITGEIST -- 31 Ocak 2008; 3:27:28 >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.