Şimdi Ara

Üretim hattındaki aracın hangi ülkeye gideceği bellimidir?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
0
Favori
1.190
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Son zamanlarda bayiiden yeni araç alanların da ,kaportadan veya arızadan dolayı şikayetlerinin olduğunu,araç değişimi talep ettiklerini çokca duyuyoruz.Acaba,ufak imalat sorunu olan araçlar bizim gibi ülkelere gönderiliyor olabilir mi? sonuçta gümrükte kalite kontrolü yapılmıyor.Belki, fiyatı da daha uygun tutuluyordur.Bilgisi olan var mı acaba?




  • Uretim hatti asamasina gelmeden once belli oluyor. Uretim planlamasi derler. Her ulke icin farkli donanimlar olabiliyor
  • Türkiye'de üretilen sağdan direksiyonlu araçlar bile var. Bir bantta çeşit çeşit araba olabilir öndekiyle arkasındaki araba arasında malzeme malzeme kalitesi açısından çok farklılıklar olabiliyor.

  • Bu araç kalitesiz çıktı, bunu şu ülkeye iteleyelim gibi bir mantık olmaz. Endüstriyel üretim zaten çok sofistike ve karmaşık bir olay. Evet araba banta girmeden nereye gideceği bellidir.

  • Ticari araç sektöründe aylar öncesinden hangi ülke, hangi bayiye veya ihaleye (belediye,kurum vs) gideceği bellidir.

    Teslim tarihine göre malzeme planlama, hatta giriş, final kalite değerlendirme vs planlanır.

    Çok nadir sipariş iptal gibi durumlarda, benzer isterleri bulunan siparişe çevrilir araçlar
  • Vatandaş 3 kuruş para ile ( vergiyi çıkartın) RR kalitesinde araç alayım derdine düştü son zamanlarda ki çoğu kişiden duyarsınız " param olsa Passat alırdım", "şunu alırdım vs " lafını. Gereksiz beklenti ve hayaller gereksiz şikayetlere sebep olur.


    Ayrıca eski aracım daha sağlam diyenlerde var ki çoğunlukla malzeme kalitesi olarak haklılar peki o malzeme kalitesi düşmeden nasıl araç fiyatı ucuzlayacak düşündükleri yok. Daha kaliteli plastik aksam, daha kaliteli koltuk kılıfı, özellikle kaliteli derinin fiyatları uçtu gitti. Artık ya geri dönüştürülmüş plastik kullanılıyor ya da suni ürünler ucuz olsun diye.


    Örnek vereyim, 2-3 sene öncesinde ortalama kaliteli piyasa aküsü 300 TL idi, şimdi 500-600. Çok değil 5 sene öncesinin araçlarında bile 5-10 beyin elektronik beyin varken, şimdiki araçlarda 20-25 ( dolu versiyonlarında 35-50 arası), yani aküden yük çeken elektronik aksam artmış, üstüne akü fiyatı enflasyon ve döviz oranında artmamış, sonra deniyor ki eski aküm 5 sene gitti yenisi 2 sene demeden bitti. Bitmese zaten garip olurdu vs vs.


    Yani üretim hattı, birilerine birşey kakalama yok. Pazarın ekonomik durumuna göre sadece kullanılan bazı parçalar değişir. Örneğin A ülkesine daha kaliteli akü ile araç satılabilir gibi.





  • Küçük sayılar belli değildir. Mesela Türkiye'deki Suzuki, Macaristan fabrikasından otuz tane Swift alacak. Büyük ihtimalle o belli değil, bunlar başka ülkeler için üretilmiş büyük stoklardan ayrılır. Böyle modelleri Türkiye'ye özel donanım paketi olma-masından anlayabilirsiniz.


    Üretim bilgisini ise size şöyle anlatayım... Galvanizasyon hattından önce bir iki gün çatının damladığı üretimin hangi seri numaraları oldukları ve hangi bayilere gittikleri bellidir. Motor üretimindeki testte 3000 d.dak da, ilk dakikadaki 2657'inci devrrin 320'inci derecesindeki tork ve basınçlar belli, devredeki dişli veya kuplajların o anki sesleri kayıtlıdır. Motorunuz spec.ten 1.4 beygir daha düşük çıkacaksa fabrika parçaları biraraya getirmeden önce bunu biliyordur. Hemen hemen büyük bütün fabrikalarda hat otomasyonu hattı yavaşlatmadan zincir şeklinde bir Almanya, bir İtalya, bir Türkiye gönderim için üretim yapabilecek seviyededir. Ama böyle yapmazlar.


    Bazen parçalar kalite kontrolden geçmez, kabul alamaz. Bu sırada bir de sonraki tedarik kamyonu kaza yapar veya yol tıkanırsa, geriye gönderilmek üzere bekleyen kalite kontrolden geçmemiş stok kullanılabilir.


    Buradaki tek engel, tamamen firmanın kalite anlayışıdır, kendi ismine verdiği değerdir. Bugün otomasyon ve takip o kadar ileri ki, seri üretimmiş, üretmin kompleksitesiymiş, şu üretimleri falan yerlere aktaralım gibi bir müdahaleye hiç bir şekilde engel değil. Hat yavaşlamaz bile. Seri üretimin alıcılar için kaliteyi garanti ettiği, istense de kalitesiz üretilemez konusu 80'lerde kaldı.


    Hata oranı yaklaşık 1/60'tır. Bazı iyi fabrikalardaki güzel güneşli günlerde 1/200'e kadar düştüğü de olabilir ama ortalaması bu. 0 km otomobil aldım, katiyen hata çıkarmaz diye düşünmeyin, %1~2 hata ihtimali vardır. Hala insan faktörü var.


    Gelecekte tamamen insansız, 'karanlık fabrikalar' planlanıyor. Bakalım ne olacak.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: genie1

    Bu araç kalitesiz çıktı, bunu şu ülkeye iteleyelim gibi bir mantık olmaz. Endüstriyel üretim zaten çok sofistike ve karmaşık bir olay. Evet araba banta girmeden nereye gideceği bellidir.

    Olur tabiki bant farki kavraminin ne olduğunu bilmiyorsun sanırım neye istinaden boyle dedin bilmiyorum kalite kontrol basli başına bir maliyettir

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Karbon 12

    Küçük sayılar belli değildir. Mesela Türkiye'deki Suzuki, Macaristan fabrikasından otuz tane Swift alacak. Büyük ihtimalle o belli değil, bunlar başka ülkeler için üretilmiş büyük stoklardan ayrılır. Böyle modelleri Türkiye'ye özel donanım paketi olma-masından anlayabilirsiniz.


    Üretim bilgisini ise size şöyle anlatayım... Galvanizasyon hattından önce bir iki gün çatının damladığı üretimin hangi seri numaraları oldukları ve hangi bayilere gittikleri bellidir. Motor üretimindeki testte 3000 d.dak da, ilk dakikadaki 2657'inci devrrin 320'inci derecesindeki tork ve basınçlar belli, devredeki dişli veya kuplajların o anki sesleri kayıtlıdır. Motorunuz spec.ten 1.4 beygir daha düşük çıkacaksa fabrika parçaları biraraya getirmeden önce bunu biliyordur. Hemen hemen büyük bütün fabrikalarda hat otomasyonu hattı yavaşlatmadan zincir şeklinde bir Almanya, bir İtalya, bir Türkiye gönderim için üretim yapabilecek seviyededir. Ama böyle yapmazlar.


    Bazen parçalar kalite kontrolden geçmez, kabul alamaz. Bu sırada bir de sonraki tedarik kamyonu kaza yapar veya yol tıkanırsa, geriye gönderilmek üzere bekleyen kalite kontrolden geçmemiş stok kullanılabilir.


    Buradaki tek engel, tamamen firmanın kalite anlayışıdır, kendi ismine verdiği değerdir. Bugün otomasyon ve takip o kadar ileri ki, seri üretimmiş, üretmin kompleksitesiymiş, şu üretimleri falan yerlere aktaralım gibi bir müdahaleye hiç bir şekilde engel değil. Hat yavaşlamaz bile. Seri üretimin alıcılar için kaliteyi garanti ettiği, istense de kalitesiz üretilemez konusu 80'lerde kaldı.


    Hata oranı yaklaşık 1/60'tır. Bazı iyi fabrikalardaki güzel güneşli günlerde 1/200'e kadar düştüğü de olabilir ama ortalaması bu. 0 km otomobil aldım, katiyen hata çıkarmaz diye düşünmeyin, %1~2 hata ihtimali vardır. Hala insan faktörü var.


    Gelecekte tamamen insansız, 'karanlık fabrikalar' planlanıyor. Bakalım ne olacak.

    Aslinda yazmak isteyipte yazmaya üşendigim şeyi çok güzel açıklamışsiniz teşekkürler bazilari bilmeden ezbere konuşuyor sadece





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Karbon 12

    Küçük sayılar belli değildir. Mesela Türkiye'deki Suzuki, Macaristan fabrikasından otuz tane Swift alacak. Büyük ihtimalle o belli değil, bunlar başka ülkeler için üretilmiş büyük stoklardan ayrılır. Böyle modelleri Türkiye'ye özel donanım paketi olma-masından anlayabilirsiniz.


    Üretim bilgisini ise size şöyle anlatayım... Galvanizasyon hattından önce bir iki gün çatının damladığı üretimin hangi seri numaraları oldukları ve hangi bayilere gittikleri bellidir. Motor üretimindeki testte 3000 d.dak da, ilk dakikadaki 2657'inci devrrin 320'inci derecesindeki tork ve basınçlar belli, devredeki dişli veya kuplajların o anki sesleri kayıtlıdır. Motorunuz spec.ten 1.4 beygir daha düşük çıkacaksa fabrika parçaları biraraya getirmeden önce bunu biliyordur. Hemen hemen büyük bütün fabrikalarda hat otomasyonu hattı yavaşlatmadan zincir şeklinde bir Almanya, bir İtalya, bir Türkiye gönderim için üretim yapabilecek seviyededir. Ama böyle yapmazlar.


    Bazen parçalar kalite kontrolden geçmez, kabul alamaz. Bu sırada bir de sonraki tedarik kamyonu kaza yapar veya yol tıkanırsa, geriye gönderilmek üzere bekleyen kalite kontrolden geçmemiş stok kullanılabilir.


    Buradaki tek engel, tamamen firmanın kalite anlayışıdır, kendi ismine verdiği değerdir. Bugün otomasyon ve takip o kadar ileri ki, seri üretimmiş, üretmin kompleksitesiymiş, şu üretimleri falan yerlere aktaralım gibi bir müdahaleye hiç bir şekilde engel değil. Hat yavaşlamaz bile. Seri üretimin alıcılar için kaliteyi garanti ettiği, istense de kalitesiz üretilemez konusu 80'lerde kaldı.


    Hata oranı yaklaşık 1/60'tır. Bazı iyi fabrikalardaki güzel güneşli günlerde 1/200'e kadar düştüğü de olabilir ama ortalaması bu. 0 km otomobil aldım, katiyen hata çıkarmaz diye düşünmeyin, %1~2 hata ihtimali vardır. Hala insan faktörü var.


    Gelecekte tamamen insansız, 'karanlık fabrikalar' planlanıyor. Bakalım ne olacak.

    ben küçük ev aletleri fabrikasında çalıştım ama arabada da aynı sorunlar vardır bence ve bu yüzden öyle bir almanya, bir italya bir türkiye'ye üretim yapılamaz. bazı parçalar ülkelere özel oluyordu bizde (fiş, baskı, etiket, 110V/220V'a göre bazı parçalar değişiyordu), aynı şekilde arabada da donanımlar farklı, hiçbirşey olmasa yine arabada da etiket olayı var, mesela benim arabamda tüm etiketler önce türkçe, sonra almanca, sonra ingilizce yazıyor. kuzenim mercedes'te çalışıyor mesela, türkiye'ye özel farklı süspansiyon yapıyorlarmış. daha sert darbelere dayanıklı olması gerekiyor türkiye'ye giden arabaların diyordu, vs.. vs..

    üretim bantlarına parçalar belli aralıklarla sevk ediliyordu bizim fabrikada ve ülkeye özel farklılıklar gösteriyordu. arabada da bu sebeple bir o ülkeye bir bu ülkeye üretim yapılamaz bence. ama diğer yandan kişiye özel donanımla araç üretiyorlar. bir de o var.





  • beyinsis B kullanıcısına yanıt

    Stok otomasyonuyla mümkün. Banttaki ilgili ürüne stoktan ilgili parça havadan raylı hatlarla geliyor. Veya başka bir şekilde... Her fabirkada yoktur tabii, otomotivdeki küçük sayıdaki üretimlerde de yoktur. Ama böyle hatlar Türkiye'deki bazı fabrikalarda da var.


    Tabii bunun muhasebesi, ürün lojistiği falan da var. Başka sebeplerden dolayı yine tercih edilmez, akıllıca olmaz sadece üretim hattının buna mani olmadığına örnek olarak verdim. Büyük fabrikaların hatları böyle üretim yapsa yavaşlamaz bile.


    Almanya'da mesela, özel sipariş çok yaygın. Neredeyse kimse bayideki hattan çıkmış rastgele arabayı almıyor. Zaten Türkiye'deki pazarlama oradaki otomasyonu devam ettiremediği için bir kaç donanım paketi oluşturup satmaya çalışıyor.


    * * *


    Sorunun tam cevabını açıkça yazmamışım. Evet bu yapılabilr, kötü ölçümler farkedilmeyecekleri, farkedilse de kendilerini veya imajlarını daha az etkileyecekleri yerlere yönlendirilebilir.


    Üretim karmaşık ama hayat da karmaşık. Kalite eskiden "kontrol"dü, şimdi ölçüm. Durun şunlara kötü üretelim denmiyor, [deniyor aslında da, üretim aşamasında değil, tasarım veya üretim tasarımı (implementasyon) aşamasında]. Bir aksaklık oluyor. Aksaklık olunca ne olacak. Hat durursa kim hesap verecek. Hat devam ederse farkedilir mi... Firma politikası hattı durduran mühendise ne yapıyor. Bunlar reklamlarda yok ama üretimde var. Birebir örnek vermememin sebebi farklı fabrikalara haksızlık olmasın diye. Dünya kadar canlı örnek verebilirim. İlk yazıdaki örnekler gerçektir mesela. Biri dünyadan, diğeri Türkiye'den.


    Bu yüzden daha önceleri de yazdığım gibi, tercihen ABD ve Avrupa'daki büyük pazarlar için üretimleri, sonra kalite kontrol başarısı bilinen fabriklardaki üretimler bence tercihe şayandır. Küçük sayıdaki ithalatlarda servis sorunu yaşansa da, daha kaliteli üretimler olduklarını düşünüyorum.



    * * *


    Üretimin pratikte nasıl bir şey olduğunu, gerçek yaşam sorunlarını ve nasıl karar alındığı konusunda fikir edinmek isyteyenler, merak edenler için Kordsa'da (Lassa) eskiden genel müdürlük de yapmış Turgut Özer'in "Turgutlama" isimli bir kitabı vardı. Bulabilirseniz tavsiye ederim. Sohbet tarzında yazılmış, biraz makara, kolay okunan bir kitap.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Karbon 12

    Stok otomasyonuyla mümkün. Banttaki ilgili ürüne stoktan ilgili parça havadan raylı hatlarla geliyor. Veya başka bir şekilde... Her fabirkada yoktur tabii, otomotivdeki küçük sayıdaki üretimlerde de yoktur. Ama böyle hatlar Türkiye'deki bazı fabrikalarda da var.


    Tabii bunun muhasebesi, ürün lojistiği falan da var. Başka sebeplerden dolayı yine tercih edilmez, akıllıca olmaz sadece üretim hattının buna mani olmadığına örnek olarak verdim. Büyük fabrikaların hatları böyle üretim yapsa yavaşlamaz bile.


    Almanya'da mesela, özel sipariş çok yaygın. Neredeyse kimse bayideki hattan çıkmış rastgele arabayı almıyor. Zaten Türkiye'deki pazarlama oradaki otomasyonu devam ettiremediği için bir kaç donanım paketi oluşturup satmaya çalışıyor.


    * * *


    Sorunun tam cevabını açıkça yazmamışım. Evet bu yapılabilr, kötü ölçümler farkedilmeyecekleri, farkedilse de kendilerini veya imajlarını daha az etkileyecekleri yerlere yönlendirilebilir.


    Üretim karmaşık ama hayat da karmaşık. Kalite eskiden "kontrol"dü, şimdi ölçüm. Durun şunlara kötü üretelim denmiyor, [deniyor aslında da, üretim aşamasında değil, tasarım veya üretim tasarımı (implementasyon) aşamasında]. Bir aksaklık oluyor. Aksaklık olunca ne olacak. Hat durursa kim hesap verecek. Hat devam ederse farkedilir mi... Firma politikası hattı durduran mühendise ne yapıyor. Bunlar reklamlarda yok ama üretimde var. Birebir örnek vermememin sebebi farklı fabrikalara haksızlık olmasın diye. Dünya kadar canlı örnek verebilirim. İlk yazıdaki örnekler gerçektir mesela. Biri dünyadan, diğeri Türkiye'den.


    Bu yüzden daha önceleri de yazdığım gibi, tercihen ABD ve Avrupa'daki büyük pazarlar için üretimleri, sonra kalite kontrol başarısı bilinen fabriklardaki üretimler bence tercihe şayandır. Küçük sayıdaki ithalatlarda servis sorunu yaşansa da, daha kaliteli üretimler olduklarını düşünüyorum.



    * * *


    Üretimin pratikte nasıl bir şey olduğunu, gerçek yaşam sorunlarını ve nasıl karar alındığı konusunda fikir edinmek isyteyenler, merak edenler için Kordsa'da (Lassa) eskiden genel müdürlük de yapmış Turgut Özer'in "Turgutlama" isimli bir kitabı vardı. Bulabilirseniz tavsiye ederim. Sohbet tarzında yazılmış, biraz makara, kolay okunan bir kitap.

    Stok otomasyonuyla mümkün değil. İyi bir mrp lazım. bizde microsoft axapta vardı, işin yazılım kısmı tamamdı, lojistik, muhasebe vs sorun değildi ama fiziki kısmı zordu. Bantlara malzeme taşıma işi kolay değil.





  • beyinsis B kullanıcısına yanıt

    Otomasyon, ucu açık genel bir alanın adı tabii, Endüstri-4 de otomasyonun içinde. Biraz eski kafalılık olabilir, veya gerçekten yeni olana yer açmak da olabilir, bu yüzden otomasyonu kullanıyorum.

  • Sorduğunuz soru aslında; "bize kalitesiz araçlar üretiyor olabilirler mi?" şeklinde.

    Cevap bazı marka ve modeller için "Evet"

    Hangileri olduğunu söylemek yanlış olur fakat ülkemize özel bir durum değil.

    Her ülkenin piyasasında araç satabilmeniz için belli kriterler mevcut, Türkiye için bu koşulların standardı biraz daha düşük ve kullanıcı kitlesinin de bu konuda bir talebi yok.

    Ayrıca otomobil firmaları üretim maliyetlerini düşürmek ve daha kısa ömürlü parçalar üreterek servis desteğinden de para kazanmak istiyor.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi iGroN -- 27 Ocak 2021; 15:53:16 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: beyinsis

    ben küçük ev aletleri fabrikasında çalıştım ama arabada da aynı sorunlar vardır bence ve bu yüzden öyle bir almanya, bir italya bir türkiye'ye üretim yapılamaz. bazı parçalar ülkelere özel oluyordu bizde (fiş, baskı, etiket, 110V/220V'a göre bazı parçalar değişiyordu), aynı şekilde arabada da donanımlar farklı, hiçbirşey olmasa yine arabada da etiket olayı var, mesela benim arabamda tüm etiketler önce türkçe, sonra almanca, sonra ingilizce yazıyor. kuzenim mercedes'te çalışıyor mesela, türkiye'ye özel farklı süspansiyon yapıyorlarmış. daha sert darbelere dayanıklı olması gerekiyor türkiye'ye giden arabaların diyordu, vs.. vs..

    üretim bantlarına parçalar belli aralıklarla sevk ediliyordu bizim fabrikada ve ülkeye özel farklılıklar gösteriyordu. arabada da bu sebeple bir o ülkeye bir bu ülkeye üretim yapılamaz bence. ama diğer yandan kişiye özel donanımla araç üretiyorlar. bir de o var.



    Alıntıları Göster

    Hocam sequencing denen sistemi kullaniyorlar yani siralama.


    Fabrikanin minimum bir haftalik uretimi belli oluyor araclarin donanimi hangi ulkeye gidecegi vs. ona gore ayri bir yerde ya da bazen fabrika icinde parcalar siraya diziliyor.

    Atiyorum ilk araba yagmur sensoru, ikinci sensorsuz, ucuncu de headsup var. Buna uygun on camlar sirali geliyor. Hatta sira ile takiliyor. Bunun icin ayri bir siralama merkezi olabiliyor. Camlar once oraya gidiyor uretime gore siralaniyor sonra fabrikaya sirali olarak geliyor. Ya da uretici de siralaniyor.


    Eger sadece iki uc cesit parca varsa o zaman ancak hatta secilip takiliyor.onun disinda hep siralama. Butun parcalar uretime gore sirali.

    Hatta secilen parcalara barkotlu tabiiki. Arbanain donanimana gore bilgisayar soyluyor hangi parcanin takilmasi gerektigini. Adam scan edip yakiyor dogru parcayi. Kablolar vs. bu sekilde cogu zaman.

    O yuzden aradan ben bunu uretmiuorum diye araba cikartamiyorsunuz. O arabanin parcalari kullanarak hattin sonuna kadar gitmesi lazim ki uretim aksamasin.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hemican -- 27 Ocak 2021; 18:41:28 >




  • Kesinlikle böyle birşey var. Ama her marka için geçerli olmayabilir. Kusurlu veya işçilik sorunlarının bulunduğu araçları tüketici haklarının zayıf olduğu (örnek Türkiye) ülkelere iteleme durumu var. Bu forumda birkaç sene önce, çamurluk ile tampon birleşimini 1 cm gibi büyük farkla takip etmeden monte edilip Doğuş eliyle ülkeye getirilen sıfır Golf olduğunu bile yazmışlardı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi programmer_onur -- 27 Ocak 2021; 19:25:48 >
  • Paylaşımlar için teşekkürler.Kuşkulandığım kadar varmış.Yine 'coğrafya kaderdir' sözüne geldik sanırım.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hemican

    Hocam sequencing denen sistemi kullaniyorlar yani siralama.


    Fabrikanin minimum bir haftalik uretimi belli oluyor araclarin donanimi hangi ulkeye gidecegi vs. ona gore ayri bir yerde ya da bazen fabrika icinde parcalar siraya diziliyor.

    Atiyorum ilk araba yagmur sensoru, ikinci sensorsuz, ucuncu de headsup var. Buna uygun on camlar sirali geliyor. Hatta sira ile takiliyor. Bunun icin ayri bir siralama merkezi olabiliyor. Camlar once oraya gidiyor uretime gore siralaniyor sonra fabrikaya sirali olarak geliyor. Ya da uretici de siralaniyor.


    Eger sadece iki uc cesit parca varsa o zaman ancak hatta secilip takiliyor.onun disinda hep siralama. Butun parcalar uretime gore sirali.

    Hatta secilen parcalara barkotlu tabiiki. Arbanain donanimana gore bilgisayar soyluyor hangi parcanin takilmasi gerektigini. Adam scan edip yakiyor dogru parcayi. Kablolar vs. bu sekilde cogu zaman.

    O yuzden aradan ben bunu uretmiuorum diye araba cikartamiyorsunuz. O arabanin parcalari kullanarak hattin sonuna kadar gitmesi lazim ki uretim aksamasin.



    Alıntıları Göster

    Biz günlük malzeme sevkini bile beceremiyorduk. O yüzden bantlara fazla fazla malzeme gidiyordu. yalın üretim danışmanıyım diyen bir şarlatan geldi, 2 saatte bir malzeme sevki yapıcaz falan dedi, kovuldu gitti. Türkiyede yalan bu işler. Toyota yapıyor türkiyede bu işi bir tek adam gibi





  • beyinsis B kullanıcısına yanıt

    Hahahah o da iyiymis hocam.

    Yalin uretim sayesinde bir fabrikadan 240-300 bin arac cikabiliyor yilda. Gunde 1000 aractan fazla yani. 30 bin parca var ortalama bir aracta. Yani bir gunde 30 milyon parca hat uzerinde takiliyor (tabi bazilari yapili geliyor tedarikciden ama ortalama yani). Yalin uretim olmadan siralama olmadan boyle bir operasyon imkansiz.


    Toyota tabiiki bu isin en iyilerinden biri ama Turkiyedeki diger otomobil fabrikalari da benzer calisiyordur.

    Ben Turkiye de fabrika gormedim ama yurtdisinda gordum. Kendim uretimde calismadim ama sorun olunca ne oldugunu anlamaya calisirken bir cok sey ogrendim.


    Ayrica konu sahibinin sorusunun cevabi evet hangi ulkeye gidecekleri kesinlikle bellidir. En fazla su olur Avrupa birliginde olan iki ulke arasinda arac degis tokusu falan olabilir uretildikten sonra. Ama daha buyuk bir degisiklik imkansiz. Ki adam kontrol edicek bu araba kotu diyecek Turkiyeye gonder diyecek. Oradan saglayacagi avantaj emin ol o fabrikadaki isleyisi bozmandan edecegin zarardan daha dusuktur.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hemican -- 27 Ocak 2021; 22:14:11 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.