Şimdi Ara

YAĞ YAKAN ARABA !! (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
195
Cevap
4
Favori
233.839
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    quote:

    Orjinalden alıntı: Ogün®


    quote:

    Orjinalden alıntı: komador

    Saygılar.
    Bu iki yazıyıda dikkatli okursanız birinde bossbee Kompresyon testi ile sadece motorun performansını ölçebilirsiniz, yağ yakıp yakmadığını anlayamazsınız diyor diğerinde ise memişoğlunun yazısını onaylıyor doğru olanı memişoğlunun yazısını onaylamasıdır.Memişoğlu yazısında ne diyor aracın kompresyonunu ölçtürmek bu konuda en azından motor içi bir sorundan dolayı yağ eksilten bir otomobilin teşhisinde bize yardımcı olabilir.kompresyon kaçakları yağ yakmaya neden olur ki bu hepimize malum. diyor.
    Ben kompresyon testi yaptırdım usta gayet iyi ve 1000 km de 1 lt yağ eksiltmesi normal dedi dediğimde bana bosbee cevap olarak kompresyon testi ile yağ yaktığı belli olmaz anlamında yazmıştı.Lütfen tutarlı olalım sayın bossbee


    La havle...

    Güzel kardeşim yazdığım her cümlenin arkasındayım.

    Tutarsızlıkla suçluyorsunuz beni öyle mi ?

    Peki özetleyeyim o zaman. Ayrıntılarla uğraşmayın ve bütüne yoğunlaşın lütfen.

    Benim inatçı olduğumu söylüyorsunuz. Bence siz de az değilsiniz.

    Memişoğlu yazısında ne diyor aracın kompresyonunu ölçtürmek bu konuda en azından motor içi bir sorundan dolayı yağ eksilten bir otomobilin teşhisinde bize yardımcı olabilir.

    Motorun kompresyonunu basitçe anlatayım. Her bir silindirin basıncı ölçülür. Silindirlerin içindeki basınçlar arasında 15-20 psi arasında farklılıklar varsa, farklı kompresyona sahip silindir içinde boşluk var demektir.

    Şimdi dikkat: Memişoğlu haklı. Test yaptırmak FİKİR VEREBİLİR. Ben de diyorum ki: NET SONUÇ VERMEZ.

    Bu testi yaptırmak bize motorun yağ yaktığını kanıtlamaz. Sadece yağ yaktığını bildiğimiz bir motorun, hangi silindirinde problem olduğunu belirlememizde YARDIMCI OLUR.

    Ne benim, ne de Memişoğlu arkadaşımızın yazdıklarında bir tutarsızlık yok.

    Yine DİKKAT: Ya tüm silindirler içinde boşluklar varsa ? O zaman silindirler arasında basınç farkı çok az olacaktır. Ve aklıevvel bazı ustalarımızın vardığı "Bu motor iyi, problem yok" sonucuna varmaz mısınız?

    Ayrıca sizin kompresyon testi yaptırmanız ve ustanın 1000 kilometrede 1 litre yağ eksiltmesinin normal olduğunu söylemesi, sizin değil benim tezimi kanıtlar:

    Kompresyon testi ile NET SONUÇ ALAMAZSINIZ.

    Zaten siz, aracınızın 1 litre yağ yaktığını biliyordunuz. Bu sonuca kompresyon testiyle ulaşmadınız ki.

    Baştan, kompresyon testi yaptırmadan herhangi bir USTAya sorun bakalım 1000 kilometrede 1 litre yağ eksiltme normal midir? Bunu tartışıyorduk sanırım. Konudan uzaklaştık.

    Kompresyon testi size sadece ustadan motorunuzun "normal" olduğu teyidini almakta ve gönlünüzü ferahlatmakta işe yaradı.

    Şimdi ben ise tersini söylüyorum. Yani aracınızın motorunun işe yaramaz olduğunu söylüyorum.

    Usta haklıysa, yolunuza gönül ferahlığı içinde devam edeceksiniz.

    Ya ben haklıysam ?...


    Olaylara aynı yönden ve aynı açıyla baktığınızda hep aynı şeyleri görürsünüz.

    Olaylara farklı açılardan, farklı yönlerden bakarak daha NET bir fikir edinme imkanınız olabilir.

    Klişeleri bir kenara bırakın.

    Doğru olan kendi fikirlerimi yazmamdır. Ben bunu yapıyorum. Memişoğlu arkadaşımızı ya da başka birini onaylamam, onların fikirlerinin % 100 üne katıldığım anlamına da gelmez. Buradan hareket, yanlış sonuçlara götürür.

    Ancak yazdıklarımı dikkatli okuyup, bütün olarak ele alırsanız olay zaten ortadadır.

    Bilgi edinmek yerine, benim hatalarımı kovalamaya başladıysanız siz de çoktan OYUN'un içine dahil olmuşsunuz demektir.

    OYUN'un kurallarını ben koymam. Siz koyarsınız.

    Ama en iyi ben oynarım.

    Selamlar.



    Yukarıdaki mesajı da okudunuz mu?

    Yazdıklarımı baştan anlatmam mı gerekiyor ?

    "Kompresyon testi ile sadece motorun performansını ölçebilirsiniz, yağ yakıp yakmadığını anlayamazsınız.
    Yağ yaktığını anlamanın çok kolay yolu (yağ çubuğu) varken, gidip kompresyon testine hiç ihtiyaç duymadım."


    cümlesi da bana aittir. Aynen tekrar ediyorum.

    Kaldı ki kompresyon testi yaptıran sizsiniz.

    Yağ yaktığını kompresyon testinden anlamadınız. Ustanız sadece "olabilir" dedi.
    Yağ yaktığını siz zaten daha önceden biliyordunuz.

    1000 km de 1 litre yağ yaktığını KOMPRESYON TESTİ sonucu mu anladınız ?

    Kompresyon testi sadece FİKİR VEREBİLİR.

    NET SONUÇ VERMEZ.

    YATIRDIĞINIZ Yerdeki ustanın becerisi, ölçüm aletinin güvenilirliği, fabrika verilerinin doğru verilmesi, silindirlerin aynı oranda aşınmamış olması ŞARTLARI gerekir.

    Kompresyon testi yaptırmanıza rağmen, foruma 3 konu altında yazdınız "1000 km de 1 litre yağ yakması normal mi ?" diye.

    Madem net sonuç aldınız, niye sordunuz ?

    Anlatabiliyor muyum ?

    Edit : Ekleme


    Yağ yakma / eksiltme ile ilgili de yazmıştım. Kısaca tekrar edeyim ve artık bitirelim bence bu mevzuuyu.

    Yağ eksiltmenin sebebi sadece yakma olmayabilir. Motorun sağından solundan sızmalar olabilir (O da dandik motorlarda olur)

    Bu sızmaları farketmek inanlılmaz kolaydır.

    Motorunuzu yıkatın.

    Sonra kullandıkça takip edin.

    Yağ eksilten motorun her yeri yağ içinde kalır, elinizi süremezsiniz.

    Budur.

    Yağ yakan motor ise genelde yağın rengini değiştirir ve yağı eksiltir.

    Ayrıca belirteyim;

    Özellikle eski tofaş motorları hem yağ yakar, hem de yağ eksiltir.

    Her ikisini de yapmayı beceren motorlar da vardır yani

    Alıntıları Göster
    1000 km/1 lt yağ çok gibi.

    arabamın yağı 10.000 km de bir değişiyor.fabrikanın öngördüğü değerler bunlarmış.Demek ki yaklaşık 10.000 km de çok belirgin yağ eksiltmesi olmuyor.

    Belli bir devirde(üst devirlerde mesala) duman atıyorsa bir ihtimal segmanlar kaçırıyordur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fetih -- 5 Kasım 2008; 15:52:48 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Fetih

    1000 km/1 lt yağ çok gibi.

    arabamın yağı 10.000 km de bir değişiyor.fabrikanın öngördüğü değerler bunlarmış.Demek ki yaklaşık 10.000 km de çok belirgin yağ eksiltmesi olmuyor.

    Belli bir devirde(üst devirlerde mesala) duman atıyorsa bir ihtimal segmanlar kaçırıyordur.

    Alıntıları Göster
    Merhaba Arkadaşlar,

    Kavga etmeyi bırakın artık. Bu güzel foruma bu tür tartışmalar yakışmıyor. Başından itibaren okuduklarımda bazı yanlış bilgiler gördüm, bilgim dahilinde doğrularını yazmaya çalışıyorum;

    Kurşun motru yağlamak için değil, sibopları yağlamak için benzine karıştırılıdı. LPG de kurşun olmaması, kurşunlu benzine göre yapılmış eski tip motorlarda sibopların ve sibop yuvalarının çabuk aşınmasına sebep olur. Neticesi kompresyon ve çekiş düşüklüğüdür. Bu tür motorlar için kurşuna ihtiyaç duymayan sibop yuvalarının geliştirildiğini ve silindir kapaklarına çakıldığını duydum.

    Yağ değişimleri zamanında yapılmış, uygun yağ kullanılmış, çok kilometre (200.000 altı) yapmamış araçlarda yağ eksiltme segmanlardan değilde genellikle sibop lastiklerinden olur. Yılda 10-15.000 km yapan araçlar, 8-10 yaşına geldiğinde sibop lastikleri özelliklerini kaybeder ve kavalların yağlanması için basılan yağı, silindir içine sızdırarak eksilmeye sebep olur. Teşhisi basittir. Araç 8-10 dakika rölantide çalıştırılıp, sonra aniden gaza dibine kadar bastığınızda, egzozdan mavi bir duman çıkıyorsa, %90 hata siboplarda ve lastiklerindedir. Sibopların tam kapanmaması da kompresyon testinde düşük çıkmasına naden olur.

    1000 km. de 1 litre yağ eksiltmeyi sadece yağ üreticileri kabul edebilir. Her araç yağ eksiltir, bunun normali, kabul edilebilir ölçüsü, araç üreticisinin tavsiye ettiği yağ değişim periyodunda 0,5-0,8 lt. eksilmedir. Fazlası problem habercisidir.

    Aracınız normalin üstünde yağ eksiltiyorsa ve gözle görülür yağ kaçağı yoksa, hemen rektefiye düşünmeyin. Önce silindir kapağını açtırıp sibopları, sibop yuvalarını, lastiklerini değiştirmeyi göze alın. Bunların masrafı rektefiye yanında çok daha hesaplı kalacaktır. Silindir kapağı açıldığında silindirlerin iç çaplarını ölçtürüp, ne kadar aşınma olduğuna baktırın, rektefiyeye ancak o zaman karar verin. Kesinlikle sadece segman değiştirmeyin, segmanlar aşınırken grank mili üzerindeki ana ve kol yataklarda aşınır. Segman atılıp, kompresyon yükseldiğinde yataklardaki bu boşluklar kısa sürede yatak sarmaya ve en azından kol çıkarıp bloğu delmeye kadar gidecektir.

    Selamlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mmusluer

    Merhaba Arkadaşlar,

    Kavga etmeyi bırakın artık. Bu güzel foruma bu tür tartışmalar yakışmıyor. Başından itibaren okuduklarımda bazı yanlış bilgiler gördüm, bilgim dahilinde doğrularını yazmaya çalışıyorum;

    Kurşun motru yağlamak için değil, sibopları yağlamak için benzine karıştırılıdı. LPG de kurşun olmaması, kurşunlu benzine göre yapılmış eski tip motorlarda sibopların ve sibop yuvalarının çabuk aşınmasına sebep olur. Neticesi kompresyon ve çekiş düşüklüğüdür. Bu tür motorlar için kurşuna ihtiyaç duymayan sibop yuvalarının geliştirildiğini ve silindir kapaklarına çakıldığını duydum.

    Yağ değişimleri zamanında yapılmış, uygun yağ kullanılmış, çok kilometre (200.000 altı) yapmamış araçlarda yağ eksiltme segmanlardan değilde genellikle sibop lastiklerinden olur. Yılda 10-15.000 km yapan araçlar, 8-10 yaşına geldiğinde sibop lastikleri özelliklerini kaybeder ve kavalların yağlanması için basılan yağı, silindir içine sızdırarak eksilmeye sebep olur. Teşhisi basittir. Araç 8-10 dakika rölantide çalıştırılıp, sonra aniden gaza dibine kadar bastığınızda, egzozdan mavi bir duman çıkıyorsa, %90 hata siboplarda ve lastiklerindedir. Sibopların tam kapanmaması da kompresyon testinde düşük çıkmasına naden olur.

    1000 km. de 1 litre yağ eksiltmeyi sadece yağ üreticileri kabul edebilir. Her araç yağ eksiltir, bunun normali, kabul edilebilir ölçüsü, araç üreticisinin tavsiye ettiği yağ değişim periyodunda 0,5-0,8 lt. eksilmedir. Fazlası problem habercisidir.

    Aracınız normalin üstünde yağ eksiltiyorsa ve gözle görülür yağ kaçağı yoksa, hemen rektefiye düşünmeyin. Önce silindir kapağını açtırıp sibopları, sibop yuvalarını, lastiklerini değiştirmeyi göze alın. Bunların masrafı rektefiye yanında çok daha hesaplı kalacaktır. Silindir kapağı açıldığında silindirlerin iç çaplarını ölçtürüp, ne kadar aşınma olduğuna baktırın, rektefiyeye ancak o zaman karar verin. Kesinlikle sadece segman değiştirmeyin, segmanlar aşınırken grank mili üzerindeki ana ve kol yataklarda aşınır. Segman atılıp, kompresyon yükseldiğinde yataklardaki bu boşluklar kısa sürede yatak sarmaya ve en azından kol çıkarıp bloğu delmeye kadar gidecektir.

    Selamlar.

    Alıntıları Göster
    üzülerek belirtmek isterim ki bilgi almak için girdiğim sayfada tartışma görmek beni çok rahatsız etti.

    Fikrim ;

    Bir arabanın yağ yakması yada yağ kaçırması farklı olaylardır.

    öncelikle aracın motoru ciddi biçimde gözle kontrol edilmelidir. bu kontrol esnasında arabayı lifte yada kanala çekmek en doğrusudur.motorun kaçak yapan lokali normalde görünemeyecek bir yerde olabilir.

    eğer araç yağ eksiltmeye(yakmak yada kaçırmak) devam ediyor ise eksilen yağın miktarı belirlenmelidir.

    örneğin 5000 km de 750 gr.

    daha sonra emsal araçlardan durumun standart olup olmadığı teyit edilmelidir.

    eğer normalden biraz fala ise öncelikle motor performansı sorgulanmalıdır.dyno testi yaptırmak motorun perfomansı hakkında bilgi verecektir.

    motor gereken HP seviyesinde değilse motorun bir probleminin olması muhtemeldir.

    işte bu noktada basınç testi uygulanmalı ve yataklar tek tek değerlendirilmelidir.

    eğer basınç farkı yoksa tüm yataklar,varsa da kademeli aşınma mevcuttur.

    yağ yakmak kronik bir problem asla olamaz.

    bir motorun kalitesi nin ilk göstergesi micro mimarisinde saklıdır.

    micro düzeyde yüksek töleranslar kabullenilmemesi gereken bir durumdur.

    japon marka motorlar ve birkaç lüks alman otomotiv markası bu alanda diğer rakiplerinden öndedir.

    motorun kalitesi ve ömrü yakılan yağ miktarı ve yapılan toplam km ile doğrudan ilişkilidir.

    eğer bir araç başlangıçta 350gr/5000km ,100.000 km de 1,5kg/5000km yakıyorsa motoru benim için kalitesizdir.

    eğer bir araç başlangışta 500gr/5000km ,100.000 km de 750gr/5000km yakıyorsa motor kaliteli ve dayanıklıdır.

    MOTORU AÇMADAN SORUNU ANLAMANIN EN DOĞRU YOLU KULLANICININ ARABASINI TANIMASIDIR.

    Aksi takdirde bu tartışma anlamsızlaşıyor, çünkü motor açıldığında tüm sorunları ortaya çıkacaktır.

    Kazasız sürüşler,kalp kırılmayan forumlar dilerim.

    Saygılarımla.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mmusluer

    Merhaba Arkadaşlar,

    Kavga etmeyi bırakın artık. Bu güzel foruma bu tür tartışmalar yakışmıyor. Başından itibaren okuduklarımda bazı yanlış bilgiler gördüm, bilgim dahilinde doğrularını yazmaya çalışıyorum;

    Kurşun motru yağlamak için değil, sibopları yağlamak için benzine karıştırılıdı. LPG de kurşun olmaması, kurşunlu benzine göre yapılmış eski tip motorlarda sibopların ve sibop yuvalarının çabuk aşınmasına sebep olur. Neticesi kompresyon ve çekiş düşüklüğüdür. Bu tür motorlar için kurşuna ihtiyaç duymayan sibop yuvalarının geliştirildiğini ve silindir kapaklarına çakıldığını duydum.

    Yağ değişimleri zamanında yapılmış, uygun yağ kullanılmış, çok kilometre (200.000 altı) yapmamış araçlarda yağ eksiltme segmanlardan değilde genellikle sibop lastiklerinden olur. Yılda 10-15.000 km yapan araçlar, 8-10 yaşına geldiğinde sibop lastikleri özelliklerini kaybeder ve kavalların yağlanması için basılan yağı, silindir içine sızdırarak eksilmeye sebep olur. Teşhisi basittir. Araç 8-10 dakika rölantide çalıştırılıp, sonra aniden gaza dibine kadar bastığınızda, egzozdan mavi bir duman çıkıyorsa, %90 hata siboplarda ve lastiklerindedir. Sibopların tam kapanmaması da kompresyon testinde düşük çıkmasına naden olur.

    1000 km. de 1 litre yağ eksiltmeyi sadece yağ üreticileri kabul edebilir. Her araç yağ eksiltir, bunun normali, kabul edilebilir ölçüsü, araç üreticisinin tavsiye ettiği yağ değişim periyodunda 0,5-0,8 lt. eksilmedir. Fazlası problem habercisidir.

    Aracınız normalin üstünde yağ eksiltiyorsa ve gözle görülür yağ kaçağı yoksa, hemen rektefiye düşünmeyin. Önce silindir kapağını açtırıp sibopları, sibop yuvalarını, lastiklerini değiştirmeyi göze alın. Bunların masrafı rektefiye yanında çok daha hesaplı kalacaktır. Silindir kapağı açıldığında silindirlerin iç çaplarını ölçtürüp, ne kadar aşınma olduğuna baktırın, rektefiyeye ancak o zaman karar verin. Kesinlikle sadece segman değiştirmeyin, segmanlar aşınırken grank mili üzerindeki ana ve kol yataklarda aşınır. Segman atılıp, kompresyon yükseldiğinde yataklardaki bu boşluklar kısa sürede yatak sarmaya ve en azından kol çıkarıp bloğu delmeye kadar gidecektir.

    Selamlar.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: mmusluer

    Merhaba Arkadaşlar,

    Kavga etmeyi bırakın artık. Bu güzel foruma bu tür tartışmalar yakışmıyor. Başından itibaren okuduklarımda bazı yanlış bilgiler gördüm, bilgim dahilinde doğrularını yazmaya çalışıyorum;

    Kurşun motru yağlamak için değil, sibopları yağlamak için benzine karıştırılıdı. LPG de kurşun olmaması, kurşunlu benzine göre yapılmış eski tip motorlarda sibopların ve sibop yuvalarının çabuk aşınmasına sebep olur. Neticesi kompresyon ve çekiş düşüklüğüdür. Bu tür motorlar için kurşuna ihtiyaç duymayan sibop yuvalarının geliştirildiğini ve silindir kapaklarına çakıldığını duydum.

    Yağ değişimleri zamanında yapılmış, uygun yağ kullanılmış, çok kilometre (200.000 altı) yapmamış araçlarda yağ eksiltme segmanlardan değilde genellikle sibop lastiklerinden olur. Yılda 10-15.000 km yapan araçlar, 8-10 yaşına geldiğinde sibop lastikleri özelliklerini kaybeder ve kavalların yağlanması için basılan yağı, silindir içine sızdırarak eksilmeye sebep olur. Teşhisi basittir. Araç 8-10 dakika rölantide çalıştırılıp, sonra aniden gaza dibine kadar bastığınızda, egzozdan mavi bir duman çıkıyorsa, %90 hata siboplarda ve lastiklerindedir. Sibopların tam kapanmaması da kompresyon testinde düşük çıkmasına naden olur.

    1000 km. de 1 litre yağ eksiltmeyi sadece yağ üreticileri kabul edebilir. Her araç yağ eksiltir, bunun normali, kabul edilebilir ölçüsü, araç üreticisinin tavsiye ettiği yağ değişim periyodunda 0,5-0,8 lt. eksilmedir. Fazlası problem habercisidir.

    Aracınız normalin üstünde yağ eksiltiyorsa ve gözle görülür yağ kaçağı yoksa, hemen rektefiye düşünmeyin. Önce silindir kapağını açtırıp sibopları, sibop yuvalarını, lastiklerini değiştirmeyi göze alın. Bunların masrafı rektefiye yanında çok daha hesaplı kalacaktır. Silindir kapağı açıldığında silindirlerin iç çaplarını ölçtürüp, ne kadar aşınma olduğuna baktırın, rektefiyeye ancak o zaman karar verin. Kesinlikle sadece segman değiştirmeyin, segmanlar aşınırken grank mili üzerindeki ana ve kol yataklarda aşınır. Segman atılıp, kompresyon yükseldiğinde yataklardaki bu boşluklar kısa sürede yatak sarmaya ve en azından kol çıkarıp bloğu delmeye kadar gidecektir.

    Selamlar.





    Kavga ettiğimizi nereden çıkardınız ?

    Tartışma ile çatışmayı birbirine karıştırmış bir milletin fertlerindeniz ne de olsa. Yanlış anlama normal.

    Yanlış bilgi sezmiş ama siz de yanlış bilgi vermişsiniz.

    Kurşun yağlama amaçlı değil, vuruntuyu önleme amaçlıdır.

    Bunu ayıralım.

    Ancak kurşunun tabi ki motorun üzerinde yağ tabakası oluşturduğu (Çok kısa süre) muhakkaktır.

    Yağ eksiltme siboplardan da olabileceği gibi segmanlardan da olabilir.

    Belki her ikisinden de...

    Motoru açtığımızda görürüz.

    Selamlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: egeli1981

    üzülerek belirtmek isterim ki bilgi almak için girdiğim sayfada tartışma görmek beni çok rahatsız etti.

    Fikrim ;

    Bir arabanın yağ yakması yada yağ kaçırması farklı olaylardır.

    öncelikle aracın motoru ciddi biçimde gözle kontrol edilmelidir. bu kontrol esnasında arabayı lifte yada kanala çekmek en doğrusudur.motorun kaçak yapan lokali normalde görünemeyecek bir yerde olabilir.

    eğer araç yağ eksiltmeye(yakmak yada kaçırmak) devam ediyor ise eksilen yağın miktarı belirlenmelidir.

    örneğin 5000 km de 750 gr.

    daha sonra emsal araçlardan durumun standart olup olmadığı teyit edilmelidir.

    eğer normalden biraz fala ise öncelikle motor performansı sorgulanmalıdır.dyno testi yaptırmak motorun perfomansı hakkında bilgi verecektir.

    motor gereken HP seviyesinde değilse motorun bir probleminin olması muhtemeldir.

    işte bu noktada basınç testi uygulanmalı ve yataklar tek tek değerlendirilmelidir.

    eğer basınç farkı yoksa tüm yataklar,varsa da kademeli aşınma mevcuttur.

    yağ yakmak kronik bir problem asla olamaz.

    bir motorun kalitesi nin ilk göstergesi micro mimarisinde saklıdır.

    micro düzeyde yüksek töleranslar kabullenilmemesi gereken bir durumdur.

    japon marka motorlar ve birkaç lüks alman otomotiv markası bu alanda diğer rakiplerinden öndedir.

    motorun kalitesi ve ömrü yakılan yağ miktarı ve yapılan toplam km ile doğrudan ilişkilidir.

    eğer bir araç başlangıçta 350gr/5000km ,100.000 km de 1,5kg/5000km yakıyorsa motoru benim için kalitesizdir.

    eğer bir araç başlangışta 500gr/5000km ,100.000 km de 750gr/5000km yakıyorsa motor kaliteli ve dayanıklıdır.

    MOTORU AÇMADAN SORUNU ANLAMANIN EN DOĞRU YOLU KULLANICININ ARABASINI TANIMASIDIR.

    Aksi takdirde bu tartışma anlamsızlaşıyor, çünkü motor açıldığında tüm sorunları ortaya çıkacaktır.

    Kazasız sürüşler,kalp kırılmayan forumlar dilerim.

    Saygılarımla.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: egeli1981

    üzülerek belirtmek isterim ki bilgi almak için girdiğim sayfada tartışma görmek beni çok rahatsız etti.

    Fikrim ;

    Bir arabanın yağ yakması yada yağ kaçırması farklı olaylardır.

    öncelikle aracın motoru ciddi biçimde gözle kontrol edilmelidir. bu kontrol esnasında arabayı lifte yada kanala çekmek en doğrusudur.motorun kaçak yapan lokali normalde görünemeyecek bir yerde olabilir.

    eğer araç yağ eksiltmeye(yakmak yada kaçırmak) devam ediyor ise eksilen yağın miktarı belirlenmelidir.

    örneğin 5000 km de 750 gr.

    daha sonra emsal araçlardan durumun standart olup olmadığı teyit edilmelidir.

    eğer normalden biraz fala ise öncelikle motor performansı sorgulanmalıdır.dyno testi yaptırmak motorun perfomansı hakkında bilgi verecektir.

    motor gereken HP seviyesinde değilse motorun bir probleminin olması muhtemeldir.

    işte bu noktada basınç testi uygulanmalı ve yataklar tek tek değerlendirilmelidir.

    eğer basınç farkı yoksa tüm yataklar,varsa da kademeli aşınma mevcuttur.

    yağ yakmak kronik bir problem asla olamaz.

    bir motorun kalitesi nin ilk göstergesi micro mimarisinde saklıdır.

    micro düzeyde yüksek töleranslar kabullenilmemesi gereken bir durumdur.

    japon marka motorlar ve birkaç lüks alman otomotiv markası bu alanda diğer rakiplerinden öndedir.

    motorun kalitesi ve ömrü yakılan yağ miktarı ve yapılan toplam km ile doğrudan ilişkilidir.

    eğer bir araç başlangıçta 350gr/5000km ,100.000 km de 1,5kg/5000km yakıyorsa motoru benim için kalitesizdir.

    eğer bir araç başlangışta 500gr/5000km ,100.000 km de 750gr/5000km yakıyorsa motor kaliteli ve dayanıklıdır.

    MOTORU AÇMADAN SORUNU ANLAMANIN EN DOĞRU YOLU KULLANICININ ARABASINI TANIMASIDIR.

    Aksi takdirde bu tartışma anlamsızlaşıyor, çünkü motor açıldığında tüm sorunları ortaya çıkacaktır.

    Kazasız sürüşler,kalp kırılmayan forumlar dilerim.

    Saygılarımla.


    Bilgi almak için girmiş ama bilgi vermişsiniz.

    Yağ yakma tempra ve tipolarda kronik bir problemdir.

    Ayrıca aracın gereken HP değerinde olması problem olmadığını göstermez.

    Yağ yakan araçlar genelde emsallerine göre daha güçlüdür.

    Selamlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mmusluer

    Merhaba Arkadaşlar,

    Kavga etmeyi bırakın artık. Bu güzel foruma bu tür tartışmalar yakışmıyor. Başından itibaren okuduklarımda bazı yanlış bilgiler gördüm, bilgim dahilinde doğrularını yazmaya çalışıyorum;

    Kurşun motru yağlamak için değil, sibopları yağlamak için benzine karıştırılıdı. LPG de kurşun olmaması, kurşunlu benzine göre yapılmış eski tip motorlarda sibopların ve sibop yuvalarının çabuk aşınmasına sebep olur. Neticesi kompresyon ve çekiş düşüklüğüdür. Bu tür motorlar için kurşuna ihtiyaç duymayan sibop yuvalarının geliştirildiğini ve silindir kapaklarına çakıldığını duydum.

    Yağ değişimleri zamanında yapılmış, uygun yağ kullanılmış, çok kilometre (200.000 altı) yapmamış araçlarda yağ eksiltme segmanlardan değilde genellikle sibop lastiklerinden olur. Yılda 10-15.000 km yapan araçlar, 8-10 yaşına geldiğinde sibop lastikleri özelliklerini kaybeder ve kavalların yağlanması için basılan yağı, silindir içine sızdırarak eksilmeye sebep olur. Teşhisi basittir. Araç 8-10 dakika rölantide çalıştırılıp, sonra aniden gaza dibine kadar bastığınızda, egzozdan mavi bir duman çıkıyorsa, %90 hata siboplarda ve lastiklerindedir. Sibopların tam kapanmaması da kompresyon testinde düşük çıkmasına naden olur.

    1000 km. de 1 litre yağ eksiltmeyi sadece yağ üreticileri kabul edebilir. Her araç yağ eksiltir, bunun normali, kabul edilebilir ölçüsü, araç üreticisinin tavsiye ettiği yağ değişim periyodunda 0,5-0,8 lt. eksilmedir. Fazlası problem habercisidir.

    Aracınız normalin üstünde yağ eksiltiyorsa ve gözle görülür yağ kaçağı yoksa, hemen rektefiye düşünmeyin. Önce silindir kapağını açtırıp sibopları, sibop yuvalarını, lastiklerini değiştirmeyi göze alın. Bunların masrafı rektefiye yanında çok daha hesaplı kalacaktır. Silindir kapağı açıldığında silindirlerin iç çaplarını ölçtürüp, ne kadar aşınma olduğuna baktırın, rektefiyeye ancak o zaman karar verin. Kesinlikle sadece segman değiştirmeyin, segmanlar aşınırken grank mili üzerindeki ana ve kol yataklarda aşınır. Segman atılıp, kompresyon yükseldiğinde yataklardaki bu boşluklar kısa sürede yatak sarmaya ve en azından kol çıkarıp bloğu delmeye kadar gidecektir.

    Selamlar.

    Alıntıları Göster
    arkadaşımızın tespiti bunca karmaşanın arkasında kalmasın diye doğruluğunu ve tekrar altının çizilmesinin faydası olacağını söylemek istiyorum.Bütün yazılanlar bir talihsiz motorun hikayesini özetlemektedir.


    quote:

    Orjinalden alıntı: mmusluer

    Merhaba Arkadaşlar,

    Kavga etmeyi bırakın artık. Bu güzel foruma bu tür tartışmalar yakışmıyor. Başından itibaren okuduklarımda bazı yanlış bilgiler gördüm, bilgim dahilinde doğrularını yazmaya çalışıyorum;

    Kurşun motru yağlamak için değil, sibopları yağlamak için benzine karıştırılıdı. LPG de kurşun olmaması, kurşunlu benzine göre yapılmış eski tip motorlarda sibopların ve sibop yuvalarının çabuk aşınmasına sebep olur. Neticesi kompresyon ve çekiş düşüklüğüdür. Bu tür motorlar için kurşuna ihtiyaç duymayan sibop yuvalarının geliştirildiğini ve silindir kapaklarına çakıldığını duydum.

    Yağ değişimleri zamanında yapılmış, uygun yağ kullanılmış, çok kilometre (200.000 altı) yapmamış araçlarda yağ eksiltme segmanlardan değilde genellikle sibop lastiklerinden olur. Yılda 10-15.000 km yapan araçlar, 8-10 yaşına geldiğinde sibop lastikleri özelliklerini kaybeder ve kavalların yağlanması için basılan yağı, silindir içine sızdırarak eksilmeye sebep olur. Teşhisi basittir. Araç 8-10 dakika rölantide çalıştırılıp, sonra aniden gaza dibine kadar bastığınızda, egzozdan mavi bir duman çıkıyorsa, %90 hata siboplarda ve lastiklerindedir. Sibopların tam kapanmaması da kompresyon testinde düşük çıkmasına naden olur.

    1000 km. de 1 litre yağ eksiltmeyi sadece yağ üreticileri kabul edebilir. Her araç yağ eksiltir, bunun normali, kabul edilebilir ölçüsü, araç üreticisinin tavsiye ettiği yağ değişim periyodunda 0,5-0,8 lt. eksilmedir. Fazlası problem habercisidir.

    Aracınız normalin üstünde yağ eksiltiyorsa ve gözle görülür yağ kaçağı yoksa, hemen rektefiye düşünmeyin. Önce silindir kapağını açtırıp sibopları, sibop yuvalarını, lastiklerini değiştirmeyi göze alın. Bunların masrafı rektefiye yanında çok daha hesaplı kalacaktır. Silindir kapağı açıldığında silindirlerin iç çaplarını ölçtürüp, ne kadar aşınma olduğuna baktırın, rektefiyeye ancak o zaman karar verin. Kesinlikle sadece segman değiştirmeyin, segmanlar aşınırken grank mili üzerindeki ana ve kol yataklarda aşınır. Segman atılıp, kompresyon yükseldiğinde yataklardaki bu boşluklar kısa sürede yatak sarmaya ve en azından kol çıkarıp bloğu delmeye kadar gidecektir.

    Selamlar.







  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    quote:

    Orjinalden alıntı: mmusluer

    Merhaba Arkadaşlar,

    Kavga etmeyi bırakın artık. Bu güzel foruma bu tür tartışmalar yakışmıyor. Başından itibaren okuduklarımda bazı yanlış bilgiler gördüm, bilgim dahilinde doğrularını yazmaya çalışıyorum;

    Kurşun motru yağlamak için değil, sibopları yağlamak için benzine karıştırılıdı. LPG de kurşun olmaması, kurşunlu benzine göre yapılmış eski tip motorlarda sibopların ve sibop yuvalarının çabuk aşınmasına sebep olur. Neticesi kompresyon ve çekiş düşüklüğüdür. Bu tür motorlar için kurşuna ihtiyaç duymayan sibop yuvalarının geliştirildiğini ve silindir kapaklarına çakıldığını duydum.

    Yağ değişimleri zamanında yapılmış, uygun yağ kullanılmış, çok kilometre (200.000 altı) yapmamış araçlarda yağ eksiltme segmanlardan değilde genellikle sibop lastiklerinden olur. Yılda 10-15.000 km yapan araçlar, 8-10 yaşına geldiğinde sibop lastikleri özelliklerini kaybeder ve kavalların yağlanması için basılan yağı, silindir içine sızdırarak eksilmeye sebep olur. Teşhisi basittir. Araç 8-10 dakika rölantide çalıştırılıp, sonra aniden gaza dibine kadar bastığınızda, egzozdan mavi bir duman çıkıyorsa, %90 hata siboplarda ve lastiklerindedir. Sibopların tam kapanmaması da kompresyon testinde düşük çıkmasına naden olur.

    1000 km. de 1 litre yağ eksiltmeyi sadece yağ üreticileri kabul edebilir. Her araç yağ eksiltir, bunun normali, kabul edilebilir ölçüsü, araç üreticisinin tavsiye ettiği yağ değişim periyodunda 0,5-0,8 lt. eksilmedir. Fazlası problem habercisidir.

    Aracınız normalin üstünde yağ eksiltiyorsa ve gözle görülür yağ kaçağı yoksa, hemen rektefiye düşünmeyin. Önce silindir kapağını açtırıp sibopları, sibop yuvalarını, lastiklerini değiştirmeyi göze alın. Bunların masrafı rektefiye yanında çok daha hesaplı kalacaktır. Silindir kapağı açıldığında silindirlerin iç çaplarını ölçtürüp, ne kadar aşınma olduğuna baktırın, rektefiyeye ancak o zaman karar verin. Kesinlikle sadece segman değiştirmeyin, segmanlar aşınırken grank mili üzerindeki ana ve kol yataklarda aşınır. Segman atılıp, kompresyon yükseldiğinde yataklardaki bu boşluklar kısa sürede yatak sarmaya ve en azından kol çıkarıp bloğu delmeye kadar gidecektir.

    Selamlar.





    Kavga ettiğimizi nereden çıkardınız ?

    Tartışma ile çatışmayı birbirine karıştırmış bir milletin fertlerindeniz ne de olsa. Yanlış anlama normal.

    Yanlış bilgi sezmiş ama siz de yanlış bilgi vermişsiniz.

    Kurşun yağlama amaçlı değil, vuruntuyu önleme amaçlıdır.

    Bunu ayıralım.

    Ancak kurşunun tabi ki motorun üzerinde yağ tabakası oluşturduğu (Çok kısa süre) muhakkaktır.

    Yağ eksiltme siboplardan da olabileceği gibi segmanlardan da olabilir.

    Belki her ikisinden de...

    Motoru açtığımızda görürüz.

    Selamlar.

    Alıntıları Göster
    sayın Ogün (bossbee),

    yine her girdiğiniz tartışmayı maşallah dağıtmadan parantezler açmadan bırakmıyorsunuz. Bilginiz ve seviyeniz konusunda oldukça iyisiniz ancak tüm yazıların soncunda hep hatırlanan sonuç bölümü olur , bu nedenle en azından ortakvarılan ve aynı kabullen fikir veya görüşlerin özetlenmesi doğru olacağını düşünüyorum.
    Bu arada kurşunun oktan yükseltmek ve dolayısı ile vuruntuyu önlemek için konulduğu konusundaki görüşlerinize katılıyorum.

    Ancak işin gerçek hikayesini ufak bildiğim kadarıyla dokundurmak isterim.

    Ham petrolden benzin üretmeye başlanılan ilk yıllarda varil başı benzin üretimi oldukça kısıtlı idi. 1800 lü yılların sonunda bunu artırmak için kimyacılar başta olmak üzere oldukça değişik fikirler ortaya çıktı .Cracking denilen sistem bulunduktan sonra birim varil petrolden rafinerilerde elde edilen benzin miktarı dramatikşekilde artmıştır. Rafinerilere ek prosesler eklenerek oktanın yavaş yavaş artırımı sağlanmıştır.İlk yıllarda 40 oktan benzin bile üretilememekteydi. Bu nedenle yüksek beygir araçlar yapmak için devasa hacimli motorlar kullanılması gerekmekteydi ve bu nedenle araçlar hantal olmaktaydı.Craking processi sonunda da oktanın seviyesi belirli bir noktada tıkanıp kalmaktaydı bunu aşmak için bezinin oktanını artıracak çeşitli denemeler yapılmıştır.En sonunda kurşun bir API standardı olarak hikayede yerini aldı .Kurşunun insan sağlığı konularına hiç girmeyeceğim ama esas kullnım amacı yüksek oktanlı benzin ile kar ın maksimize edilmesinden kaynaklanmaktadır.Bunu belki bu işlerle ilgilenmeyen herkez bilmeyebilir .Ancak

    bu kurşunun kullnılması motorlarda birçok etkiye neden olmaktadır.Kurşunun yumuşak ve kalıcı etkisi bir nevi yağlama (aslında kesinlikle bu amacı yoktur) etkisi pozitif olarak olmaktadır. Aslında motor buna göre dizyn edilirse bu olur. Bu nedenle konunun özünde o yıllarda üretilen motorların bundan maksimum fayda olacak şekilde tasarlandığını söylemek yanlış olmaz.
    mmusluer arkadaşımzın vurgulamaya çalıştığı olayların hepsi kurşunlu benzinle çalışmak için tasarlanmış motorlarda doğrudur. Ancak yeni nesil motorlarda kurşunun kullnılmayacağı düşünülerek alaşımların farklılaşması ve gerekli gevreklik ve tokluk değerlerinin metal üstünde sağlanmasından dolayı artık kurşunun bize bir yararı olmaz aksine zararı olacaktır.
    Bu nedenle LPG kullanan arkadaşlar konuyu ortadan ikiye ayırarak incelemeleri gerekir.Birisi eski tip motorlarda LPG kullnımın kurşun eksikliği nedeniyle ortaya çıkan yeni durum , ikincisi ise yeni nesil mortorlar ve piston sübaplar dahil etkileri ve sonuçları diye.İkisindeki gerçekler farklıdır.


    quote:

    Orjinalden alıntı: Ogün®


    quote:

    Orjinalden alıntı: mmusluer

    Merhaba Arkadaşlar,

    Kavga etmeyi bırakın artık. Bu güzel foruma bu tür tartışmalar yakışmıyor. Başından itibaren okuduklarımda bazı yanlış bilgiler gördüm, bilgim dahilinde doğrularını yazmaya çalışıyorum;

    Kurşun motru yağlamak için değil, sibopları yağlamak için benzine karıştırılıdı. LPG de kurşun olmaması, kurşunlu benzine göre yapılmış eski tip motorlarda sibopların ve sibop yuvalarının çabuk aşınmasına sebep olur. Neticesi kompresyon ve çekiş düşüklüğüdür. Bu tür motorlar için kurşuna ihtiyaç duymayan sibop yuvalarının geliştirildiğini ve silindir kapaklarına çakıldığını duydum.

    Yağ değişimleri zamanında yapılmış, uygun yağ kullanılmış, çok kilometre (200.000 altı) yapmamış araçlarda yağ eksiltme segmanlardan değilde genellikle sibop lastiklerinden olur. Yılda 10-15.000 km yapan araçlar, 8-10 yaşına geldiğinde sibop lastikleri özelliklerini kaybeder ve kavalların yağlanması için basılan yağı, silindir içine sızdırarak eksilmeye sebep olur. Teşhisi basittir. Araç 8-10 dakika rölantide çalıştırılıp, sonra aniden gaza dibine kadar bastığınızda, egzozdan mavi bir duman çıkıyorsa, %90 hata siboplarda ve lastiklerindedir. Sibopların tam kapanmaması da kompresyon testinde düşük çıkmasına naden olur.

    1000 km. de 1 litre yağ eksiltmeyi sadece yağ üreticileri kabul edebilir. Her araç yağ eksiltir, bunun normali, kabul edilebilir ölçüsü, araç üreticisinin tavsiye ettiği yağ değişim periyodunda 0,5-0,8 lt. eksilmedir. Fazlası problem habercisidir.

    Aracınız normalin üstünde yağ eksiltiyorsa ve gözle görülür yağ kaçağı yoksa, hemen rektefiye düşünmeyin. Önce silindir kapağını açtırıp sibopları, sibop yuvalarını, lastiklerini değiştirmeyi göze alın. Bunların masrafı rektefiye yanında çok daha hesaplı kalacaktır. Silindir kapağı açıldığında silindirlerin iç çaplarını ölçtürüp, ne kadar aşınma olduğuna baktırın, rektefiyeye ancak o zaman karar verin. Kesinlikle sadece segman değiştirmeyin, segmanlar aşınırken grank mili üzerindeki ana ve kol yataklarda aşınır. Segman atılıp, kompresyon yükseldiğinde yataklardaki bu boşluklar kısa sürede yatak sarmaya ve en azından kol çıkarıp bloğu delmeye kadar gidecektir.

    Selamlar.





    Kavga ettiğimizi nereden çıkardınız ?

    Tartışma ile çatışmayı birbirine karıştırmış bir milletin fertlerindeniz ne de olsa. Yanlış anlama normal.

    Yanlış bilgi sezmiş ama siz de yanlış bilgi vermişsiniz.

    Kurşun yağlama amaçlı değil, vuruntuyu önleme amaçlıdır.

    Bunu ayıralım.

    Ancak kurşunun tabi ki motorun üzerinde yağ tabakası oluşturduğu (Çok kısa süre) muhakkaktır.

    Yağ eksiltme siboplardan da olabileceği gibi segmanlardan da olabilir.

    Belki her ikisinden de...

    Motoru açtığımızda görürüz.

    Selamlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    sayın Ogün (bossbee),

    yine her girdiğiniz tartışmayı maşallah dağıtmadan parantezler açmadan bırakmıyorsunuz. Bilginiz ve seviyeniz konusunda oldukça iyisiniz ancak tüm yazıların soncunda hep hatırlanan sonuç bölümü olur , bu nedenle en azından ortakvarılan ve aynı kabullen fikir veya görüşlerin özetlenmesi doğru olacağını düşünüyorum.
    Bu arada kurşunun oktan yükseltmek ve dolayısı ile vuruntuyu önlemek için konulduğu konusundaki görüşlerinize katılıyorum.

    Ancak işin gerçek hikayesini ufak bildiğim kadarıyla dokundurmak isterim.

    Ham petrolden benzin üretmeye başlanılan ilk yıllarda varil başı benzin üretimi oldukça kısıtlı idi. 1800 lü yılların sonunda bunu artırmak için kimyacılar başta olmak üzere oldukça değişik fikirler ortaya çıktı .Cracking denilen sistem bulunduktan sonra birim varil petrolden rafinerilerde elde edilen benzin miktarı dramatikşekilde artmıştır. Rafinerilere ek prosesler eklenerek oktanın yavaş yavaş artırımı sağlanmıştır.İlk yıllarda 40 oktan benzin bile üretilememekteydi. Bu nedenle yüksek beygir araçlar yapmak için devasa hacimli motorlar kullanılması gerekmekteydi ve bu nedenle araçlar hantal olmaktaydı.Craking processi sonunda da oktanın seviyesi belirli bir noktada tıkanıp kalmaktaydı bunu aşmak için bezinin oktanını artıracak çeşitli denemeler yapılmıştır.En sonunda kurşun bir API standardı olarak hikayede yerini aldı .Kurşunun insan sağlığı konularına hiç girmeyeceğim ama esas kullnım amacı yüksek oktanlı benzin ile kar ın maksimize edilmesinden kaynaklanmaktadır.Bunu belki bu işlerle ilgilenmeyen herkez bilmeyebilir .Ancak

    bu kurşunun kullnılması motorlarda birçok etkiye neden olmaktadır.Kurşunun yumuşak ve kalıcı etkisi bir nevi yağlama (aslında kesinlikle bu amacı yoktur) etkisi pozitif olarak olmaktadır. Aslında motor buna göre dizyn edilirse bu olur. Bu nedenle konunun özünde o yıllarda üretilen motorların bundan maksimum fayda olacak şekilde tasarlandığını söylemek yanlış olmaz.
    mmusluer arkadaşımzın vurgulamaya çalıştığı olayların hepsi kurşunlu benzinle çalışmak için tasarlanmış motorlarda doğrudur. Ancak yeni nesil motorlarda kurşunun kullnılmayacağı düşünülerek alaşımların farklılaşması ve gerekli gevreklik ve tokluk değerlerinin metal üstünde sağlanmasından dolayı artık kurşunun bize bir yararı olmaz aksine zararı olacaktır.
    Bu nedenle LPG kullanan arkadaşlar konuyu ortadan ikiye ayırarak incelemeleri gerekir.Birisi eski tip motorlarda LPG kullnımın kurşun eksikliği nedeniyle ortaya çıkan yeni durum , ikincisi ise yeni nesil mortorlar ve piston sübaplar dahil etkileri ve sonuçları diye.İkisindeki gerçekler farklıdır.


    quote:

    Orjinalden alıntı: Ogün®


    quote:

    Orjinalden alıntı: mmusluer

    Merhaba Arkadaşlar,

    Kavga etmeyi bırakın artık. Bu güzel foruma bu tür tartışmalar yakışmıyor. Başından itibaren okuduklarımda bazı yanlış bilgiler gördüm, bilgim dahilinde doğrularını yazmaya çalışıyorum;

    Kurşun motru yağlamak için değil, sibopları yağlamak için benzine karıştırılıdı. LPG de kurşun olmaması, kurşunlu benzine göre yapılmış eski tip motorlarda sibopların ve sibop yuvalarının çabuk aşınmasına sebep olur. Neticesi kompresyon ve çekiş düşüklüğüdür. Bu tür motorlar için kurşuna ihtiyaç duymayan sibop yuvalarının geliştirildiğini ve silindir kapaklarına çakıldığını duydum.

    Yağ değişimleri zamanında yapılmış, uygun yağ kullanılmış, çok kilometre (200.000 altı) yapmamış araçlarda yağ eksiltme segmanlardan değilde genellikle sibop lastiklerinden olur. Yılda 10-15.000 km yapan araçlar, 8-10 yaşına geldiğinde sibop lastikleri özelliklerini kaybeder ve kavalların yağlanması için basılan yağı, silindir içine sızdırarak eksilmeye sebep olur. Teşhisi basittir. Araç 8-10 dakika rölantide çalıştırılıp, sonra aniden gaza dibine kadar bastığınızda, egzozdan mavi bir duman çıkıyorsa, %90 hata siboplarda ve lastiklerindedir. Sibopların tam kapanmaması da kompresyon testinde düşük çıkmasına naden olur.

    1000 km. de 1 litre yağ eksiltmeyi sadece yağ üreticileri kabul edebilir. Her araç yağ eksiltir, bunun normali, kabul edilebilir ölçüsü, araç üreticisinin tavsiye ettiği yağ değişim periyodunda 0,5-0,8 lt. eksilmedir. Fazlası problem habercisidir.

    Aracınız normalin üstünde yağ eksiltiyorsa ve gözle görülür yağ kaçağı yoksa, hemen rektefiye düşünmeyin. Önce silindir kapağını açtırıp sibopları, sibop yuvalarını, lastiklerini değiştirmeyi göze alın. Bunların masrafı rektefiye yanında çok daha hesaplı kalacaktır. Silindir kapağı açıldığında silindirlerin iç çaplarını ölçtürüp, ne kadar aşınma olduğuna baktırın, rektefiyeye ancak o zaman karar verin. Kesinlikle sadece segman değiştirmeyin, segmanlar aşınırken grank mili üzerindeki ana ve kol yataklarda aşınır. Segman atılıp, kompresyon yükseldiğinde yataklardaki bu boşluklar kısa sürede yatak sarmaya ve en azından kol çıkarıp bloğu delmeye kadar gidecektir.

    Selamlar.





    Kavga ettiğimizi nereden çıkardınız ?

    Tartışma ile çatışmayı birbirine karıştırmış bir milletin fertlerindeniz ne de olsa. Yanlış anlama normal.

    Yanlış bilgi sezmiş ama siz de yanlış bilgi vermişsiniz.

    Kurşun yağlama amaçlı değil, vuruntuyu önleme amaçlıdır.

    Bunu ayıralım.

    Ancak kurşunun tabi ki motorun üzerinde yağ tabakası oluşturduğu (Çok kısa süre) muhakkaktır.

    Yağ eksiltme siboplardan da olabileceği gibi segmanlardan da olabilir.

    Belki her ikisinden de...

    Motoru açtığımızda görürüz.

    Selamlar.


    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    sayın Ogün (bossbee),

    yine her girdiğiniz tartışmayı maşallah dağıtmadan parantezler açmadan bırakmıyorsunuz. Bilginiz ve seviyeniz konusunda oldukça iyisiniz ancak tüm yazıların soncunda hep hatırlanan sonuç bölümü olur , bu nedenle en azından ortakvarılan ve aynı kabullen fikir veya görüşlerin özetlenmesi doğru olacağını düşünüyorum.
    Bu arada kurşunun oktan yükseltmek ve dolayısı ile vuruntuyu önlemek için konulduğu konusundaki görüşlerinize katılıyorum.

    Ancak işin gerçek hikayesini ufak bildiğim kadarıyla dokundurmak isterim.

    Ham petrolden benzin üretmeye başlanılan ilk yıllarda varil başı benzin üretimi oldukça kısıtlı idi. 1800 lü yılların sonunda bunu artırmak için kimyacılar başta olmak üzere oldukça değişik fikirler ortaya çıktı .Cracking denilen sistem bulunduktan sonra birim varil petrolden rafinerilerde elde edilen benzin miktarı dramatikşekilde artmıştır. Rafinerilere ek prosesler eklenerek oktanın yavaş yavaş artırımı sağlanmıştır.İlk yıllarda 40 oktan benzin bile üretilememekteydi. Bu nedenle yüksek beygir araçlar yapmak için devasa hacimli motorlar kullanılması gerekmekteydi ve bu nedenle araçlar hantal olmaktaydı.Craking processi sonunda da oktanın seviyesi belirli bir noktada tıkanıp kalmaktaydı bunu aşmak için bezinin oktanını artıracak çeşitli denemeler yapılmıştır.En sonunda kurşun bir API standardı olarak hikayede yerini aldı .Kurşunun insan sağlığı konularına hiç girmeyeceğim ama esas kullnım amacı yüksek oktanlı benzin ile kar ın maksimize edilmesinden kaynaklanmaktadır.Bunu belki bu işlerle ilgilenmeyen herkez bilmeyebilir .Ancak

    bu kurşunun kullnılması motorlarda birçok etkiye neden olmaktadır.Kurşunun yumuşak ve kalıcı etkisi bir nevi yağlama (aslında kesinlikle bu amacı yoktur) etkisi pozitif olarak olmaktadır. Aslında motor buna göre dizyn edilirse bu olur. Bu nedenle konunun özünde o yıllarda üretilen motorların bundan maksimum fayda olacak şekilde tasarlandığını söylemek yanlış olmaz.
    mmusluer arkadaşımzın vurgulamaya çalıştığı olayların hepsi kurşunlu benzinle çalışmak için tasarlanmış motorlarda doğrudur. Ancak yeni nesil motorlarda kurşunun kullnılmayacağı düşünülerek alaşımların farklılaşması ve gerekli gevreklik ve tokluk değerlerinin metal üstünde sağlanmasından dolayı artık kurşunun bize bir yararı olmaz aksine zararı olacaktır.
    Bu nedenle LPG kullanan arkadaşlar konuyu ortadan ikiye ayırarak incelemeleri gerekir.Birisi eski tip motorlarda LPG kullnımın kurşun eksikliği nedeniyle ortaya çıkan yeni durum , ikincisi ise yeni nesil mortorlar ve piston sübaplar dahil etkileri ve sonuçları diye.İkisindeki gerçekler farklıdır.




    Hocam öncelikle sizin övgünüze mazhar olmak şeref verir.

    Sizin bilgi seviyeniz dışında, tecrübeniz ve üslubunuz benim gibi genç arkadaşlara örnek teşkil etmekte.

    Saygılar sunarım.

    Yazdıklarınızın tamamı doğrudur, aksini iddia etmedim.

    Ayrıca "LPG de Isının Aşırı Yükselmesi" diye bir konu vardı, orada ben de eski / yeni tip motorların ve kurşunlu / kurşunsuz benzin hakkında bir şeyler yazmıştım.

    Konuyu dağıtmamak için fazlaca girmedim o konuya, sadece kurşunun özelliğine değindim.

    Şunu da belirteyim yeri gelmişken;

    Kurşun değil ;

    Tetraetil Kurşun veya tetrametil kurşun bileşiği benzin katkı maddesi olarak kullanılıyordu.

    Ancak şu anda sanırım kurşunlu benzin yasaklandı ülkemizde.

    Yani yok.

    Olmayan şeyi tartışmanın da ne kadar anlamlı olacağı ayrıca tartışma konusudur.

    Tartışmanın farklı kollardan yürümesini sağladığınızı siz söylemiştiniz sanırım başka bir tartışmamızda.

    Tartışmanın parantezler açarak farklı açılardan inceleme imkânını yaratmak, zihinlerde farklı pencereler açabilir kanımca.

    Neyse...

    Not: Bu arada PM den daha önce iki mesaj göndermiştim size ama cevaplamadınız.

    Herhangi bir sebeple kontak listemden çıkmak istediyseniz tabi ki hakkınızdır. Bunu tartışmam.

    Yanlışlıkla değil de bilinçli olarak kontak listemden çıktıysanız en azından sebebini açıklarsanız sevinirim.

    Selamlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ogün® -- 19 Kasım 2008; 0:30:13 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    sayın Ogün (bossbee),

    yine her girdiğiniz tartışmayı maşallah dağıtmadan parantezler açmadan bırakmıyorsunuz. Bilginiz ve seviyeniz konusunda oldukça iyisiniz ancak tüm yazıların soncunda hep hatırlanan sonuç bölümü olur , bu nedenle en azından ortakvarılan ve aynı kabullen fikir veya görüşlerin özetlenmesi doğru olacağını düşünüyorum.
    Bu arada kurşunun oktan yükseltmek ve dolayısı ile vuruntuyu önlemek için konulduğu konusundaki görüşlerinize katılıyorum.

    Ancak işin gerçek hikayesini ufak bildiğim kadarıyla dokundurmak isterim.

    Ham petrolden benzin üretmeye başlanılan ilk yıllarda varil başı benzin üretimi oldukça kısıtlı idi. 1800 lü yılların sonunda bunu artırmak için kimyacılar başta olmak üzere oldukça değişik fikirler ortaya çıktı .Cracking denilen sistem bulunduktan sonra birim varil petrolden rafinerilerde elde edilen benzin miktarı dramatikşekilde artmıştır. Rafinerilere ek prosesler eklenerek oktanın yavaş yavaş artırımı sağlanmıştır.İlk yıllarda 40 oktan benzin bile üretilememekteydi. Bu nedenle yüksek beygir araçlar yapmak için devasa hacimli motorlar kullanılması gerekmekteydi ve bu nedenle araçlar hantal olmaktaydı.Craking processi sonunda da oktanın seviyesi belirli bir noktada tıkanıp kalmaktaydı bunu aşmak için bezinin oktanını artıracak çeşitli denemeler yapılmıştır.En sonunda kurşun bir API standardı olarak hikayede yerini aldı .Kurşunun insan sağlığı konularına hiç girmeyeceğim ama esas kullnım amacı yüksek oktanlı benzin ile kar ın maksimize edilmesinden kaynaklanmaktadır.Bunu belki bu işlerle ilgilenmeyen herkez bilmeyebilir .Ancak

    bu kurşunun kullnılması motorlarda birçok etkiye neden olmaktadır.Kurşunun yumuşak ve kalıcı etkisi bir nevi yağlama (aslında kesinlikle bu amacı yoktur) etkisi pozitif olarak olmaktadır. Aslında motor buna göre dizyn edilirse bu olur. Bu nedenle konunun özünde o yıllarda üretilen motorların bundan maksimum fayda olacak şekilde tasarlandığını söylemek yanlış olmaz.
    mmusluer arkadaşımzın vurgulamaya çalıştığı olayların hepsi kurşunlu benzinle çalışmak için tasarlanmış motorlarda doğrudur. Ancak yeni nesil motorlarda kurşunun kullnılmayacağı düşünülerek alaşımların farklılaşması ve gerekli gevreklik ve tokluk değerlerinin metal üstünde sağlanmasından dolayı artık kurşunun bize bir yararı olmaz aksine zararı olacaktır.
    Bu nedenle LPG kullanan arkadaşlar konuyu ortadan ikiye ayırarak incelemeleri gerekir.Birisi eski tip motorlarda LPG kullnımın kurşun eksikliği nedeniyle ortaya çıkan yeni durum , ikincisi ise yeni nesil mortorlar ve piston sübaplar dahil etkileri ve sonuçları diye.İkisindeki gerçekler farklıdır.




    Hocam öncelikle sizin övgünüze mazhar olmak şeref verir.

    Sizin bilgi seviyeniz dışında, tecrübeniz ve üslubunuz benim gibi genç arkadaşlara örnek teşkil etmekte.

    Saygılar sunarım.

    Yazdıklarınızın tamamı doğrudur, aksini iddia etmedim.

    Ayrıca "LPG de Isının Aşırı Yükselmesi" diye bir konu vardı, orada ben de eski / yeni tip motorların ve kurşunlu / kurşunsuz benzin hakkında bir şeyler yazmıştım.

    Konuyu dağıtmamak için fazlaca girmedim o konuya, sadece kurşunun özelliğine değindim.

    Şunu da belirteyim yeri gelmişken;

    Kurşun değil ;

    Tetraetil Kurşun veya tetrametil kurşun bileşiği benzin katkı maddesi olarak kullanılıyordu.

    Ancak şu anda sanırım kurşunlu benzin yasaklandı ülkemizde.

    Yani yok.

    Olmayan şeyi tartışmanın da ne kadar anlamlı olacağı ayrıca tartışma konusudur.

    Tartışmanın farklı kollardan yürümesini sağladığınızı siz söylemiştiniz sanırım başka bir tartışmamızda.

    Tartışmanın parantezler açarak farklı açılardan inceleme imkânını yaratmak, zihinlerde farklı pencereler açabilir kanımca.

    Neyse...

    Not: Bu arada PM den daha önce iki mesaj göndermiştim size ama cevaplamadınız.

    Herhangi bir sebeple kontak listemden çıkmak istediyseniz tabi ki hakkınızdır. Bunu tartışmam.

    Yanlışlıkla değil de bilinçli olarak kontak listemden çıktıysanız en azından sebebini açıklarsanız sevinirim.

    Selamlar.

    Alıntıları Göster
    sayın ogun ,

    şu adres defteri işini anlamadım.Mesajlarınızı aldımve cevap vermiştim.Almadınız mı ?Neyse sanırım bir anlaşmazlık var ve bu yüzden istediğiniz olmuyor bu nedenle sıfırdan işlem yapalım bu işi kesin olarak sonuçlandıralım

    quote:

    Kimden: vezir
    Kime: Ogün®
    Tarih: 7 Kasım 2008; 9:48:57
    Başlık: Cevap: İyi Akşamlar


    hayır bosbee ,

    silmeyi bilmem ama bilmeden yaptımsa ne yapmam gerektiğini söyle yapayım. tekrar edelim. Belki hatalı bir şeye tıklamışımdır ,çünkü göz operasyonum yüzünden ara sıra farklı yerlerden girmiştim.

    Siz tekrar aynı işlemi yapın bana mail mi gelecek ne prosedür varsa ben de uygulayayım.

    _____________________________



    quote:

    Kimden: vezir
    Kime: Ogün®
    Tarih: 7 Kasım 2008; 9:52:36
    Başlık: ADRES DEFTERİ HAKKINDA


    bossbee,

    şimdi kontrol ettim siz benim adres defterimde yer alıyorsnuz.Eğer birşey yapmam gerekiyorsa lütfen bildiriniz.

    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    sayın ogun ,

    şu adres defteri işini anlamadım.Mesajlarınızı aldımve cevap vermiştim.Almadınız mı ?Neyse sanırım bir anlaşmazlık var ve bu yüzden istediğiniz olmuyor bu nedenle sıfırdan işlem yapalım bu işi kesin olarak sonuçlandıralım

    quote:

    Kimden: vezir
    Kime: Ogün®
    Tarih: 7 Kasım 2008; 9:48:57
    Başlık: Cevap: İyi Akşamlar


    hayır bosbee ,

    silmeyi bilmem ama bilmeden yaptımsa ne yapmam gerektiğini söyle yapayım. tekrar edelim. Belki hatalı bir şeye tıklamışımdır ,çünkü göz operasyonum yüzünden ara sıra farklı yerlerden girmiştim.

    Siz tekrar aynı işlemi yapın bana mail mi gelecek ne prosedür varsa ben de uygulayayım.

    _____________________________



    quote:

    Kimden: vezir
    Kime: Ogün®
    Tarih: 7 Kasım 2008; 9:52:36
    Başlık: ADRES DEFTERİ HAKKINDA


    bossbee,

    şimdi kontrol ettim siz benim adres defterimde yer alıyorsnuz.Eğer birşey yapmam gerekiyorsa lütfen bildiriniz.

    _____________________________


    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    sayın ogun ,

    şu adres defteri işini anlamadım.Mesajlarınızı aldımve cevap vermiştim.Almadınız mı ?Neyse sanırım bir anlaşmazlık var ve bu yüzden istediğiniz olmuyor bu nedenle sıfırdan işlem yapalım bu işi kesin olarak sonuçlandıralım

    quote:

    Kimden: vezir
    Kime: Ogün®
    Tarih: 7 Kasım 2008; 9:48:57
    Başlık: Cevap: İyi Akşamlar


    hayır bosbee ,

    silmeyi bilmem ama bilmeden yaptımsa ne yapmam gerektiğini söyle yapayım. tekrar edelim. Belki hatalı bir şeye tıklamışımdır ,çünkü göz operasyonum yüzünden ara sıra farklı yerlerden girmiştim.

    Siz tekrar aynı işlemi yapın bana mail mi gelecek ne prosedür varsa ben de uygulayayım.

    _____________________________



    quote:

    Kimden: vezir
    Kime: Ogün®
    Tarih: 7 Kasım 2008; 9:52:36
    Başlık: ADRES DEFTERİ HAKKINDA


    bossbee,

    şimdi kontrol ettim siz benim adres defterimde yer alıyorsnuz.Eğer birşey yapmam gerekiyorsa lütfen bildiriniz.

    _____________________________



    Hocam mesajlarınız gelmedi.

    Kusura bakmayın, yanlış anlama oldu.

    Sanırım problem var.

    Nickimi değiştirmiştim ya, belki ondandır.

    Neyse yönetici arkadaşlar sanırım ilgilenirler.

    Onlara PM atayım bari.

    Selamlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    sayın ogun ,

    şu adres defteri işini anlamadım.Mesajlarınızı aldımve cevap vermiştim.Almadınız mı ?Neyse sanırım bir anlaşmazlık var ve bu yüzden istediğiniz olmuyor bu nedenle sıfırdan işlem yapalım bu işi kesin olarak sonuçlandıralım

    quote:

    Kimden: vezir
    Kime: Ogün®
    Tarih: 7 Kasım 2008; 9:48:57
    Başlık: Cevap: İyi Akşamlar


    hayır bosbee ,

    silmeyi bilmem ama bilmeden yaptımsa ne yapmam gerektiğini söyle yapayım. tekrar edelim. Belki hatalı bir şeye tıklamışımdır ,çünkü göz operasyonum yüzünden ara sıra farklı yerlerden girmiştim.

    Siz tekrar aynı işlemi yapın bana mail mi gelecek ne prosedür varsa ben de uygulayayım.

    _____________________________



    quote:

    Kimden: vezir
    Kime: Ogün®
    Tarih: 7 Kasım 2008; 9:52:36
    Başlık: ADRES DEFTERİ HAKKINDA


    bossbee,

    şimdi kontrol ettim siz benim adres defterimde yer alıyorsnuz.Eğer birşey yapmam gerekiyorsa lütfen bildiriniz.

    _____________________________



    Hocam mesajlarınız gelmedi.

    Kusura bakmayın, yanlış anlama oldu.

    Sanırım problem var.

    Nickimi değiştirmiştim ya, belki ondandır.

    Neyse yönetici arkadaşlar sanırım ilgilenirler.

    Onlara PM atayım bari.

    Selamlar.

    Alıntıları Göster
    Ogün bey,

    biraz önce size deneme mesajı attım , aşağıdaki ileti çıkıyor.Bilesiniz.


    quote:

    İletilemiyen Kişisel mesaj: Ogün® Kişisel mesaj almak istemiyor veya seçemiyor




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    Ogün bey,

    biraz önce size deneme mesajı attım , aşağıdaki ileti çıkıyor.Bilesiniz.


    quote:

    İletilemiyen Kişisel mesaj: Ogün® Kişisel mesaj almak istemiyor veya seçemiyor


    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    Ogün bey,

    biraz önce size deneme mesajı attım , aşağıdaki ileti çıkıyor.Bilesiniz.


    quote:

    İletilemiyen Kişisel mesaj: Ogün® Kişisel mesaj almak istemiyor veya seçemiyor



    Allah Allah, engellemedim ki kimseyi.

    Forumun menüsünü kullanamıyorum galiba.

    Yöneticiye nasıl PM atacağım ? Onunla ilgili butonu bile bulamıyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    Ogün bey,

    biraz önce size deneme mesajı attım , aşağıdaki ileti çıkıyor.Bilesiniz.


    quote:

    İletilemiyen Kişisel mesaj: Ogün® Kişisel mesaj almak istemiyor veya seçemiyor



    Allah Allah, engellemedim ki kimseyi.

    Forumun menüsünü kullanamıyorum galiba.

    Yöneticiye nasıl PM atacağım ? Onunla ilgili butonu bile bulamıyorum.

    Alıntıları Göster
    Deneme




  • quote:

    Orijinalden alıntı: komador

    quote:

    Orjinalden alıntı: bossbee


    quote:

    Orjinalden alıntı: memisoglu

    üstten ekzantrikli motorlarda yağ eksiltme sorunu olduğunu duymuştum daha önce.

    belli mesafelerde bir miktar yağ eksiltme normaldir.mesela hyundai elantra 10000de bir yağ değişimi yapıyor.bu süre zarfında yaklaşık yarım litre yağ eksiltmiş.bu makul bir değerdir.ancak 1000 kmde 1litre yağ eksilten bir motorun iyi bir ustaya ihtiyacı var diye biliyorum.

    zamanında '00 model ve üstü toyota corolla 1.4 leri araştırmalarım sonucu üst kapağın ince yapılmasından ötürü yağ eksilttiğini ve bu süre zarfında bu durumdan şikayetçi olan kullanıcıların toyota servislerinde ücretsiz değişim yaptıklarını biliyorum.tempra ve tipolarda yağ eksiltme olayı herkes için malum.yine bir önceki nesil opel vectralarda yağ eksiltme olduğunu biliyorum.

    bundan önceki araclarımızdan broadway 212bin km de ortalama 5000km de bir yarım litre yağ eksiltiyordu.perte giden skoda feliciamızda ise gözle görülür bir yağ eksiltme olayı yoktu.


    motorda karterde ufak bir çatlak,karter üzerindeki tıpada tam oturmama,karterdeki keçenin yağ kaçırması,hararet sonucu üst kapal contasının yanması motor içi aşınma,çatlama vs vs olaylar yağ eksiltmeye neden olabilir.yani tam olarak şu sebepten ötürü yağ eksiltiyor diyemeyiz.

    aracın kompresyonunu ölçtürmek bu konuda en azından motor içi bir sorundan dolayı yağ eksilten bir otomobilin teşhisinde bize yardımcı olabilir.kompresyon kaçakları yağ yakmaya neden olur ki bu hepimize malum.

    saygılar.


    İşten anlayan adamı gözünden tanırım. İşte size bunlardan biri. (Gerçi gözlerini görmedim ama)

    Hocam sizin de ağzınıza sağlık. Elleriniz dert görmesin.

    One more cup of coffee kardeşim dikkatli oku yukarıda yazanları.


    1. Yağ yakan arabayı kullanarak anlarsınız. Tam doldurduğunuz yağ bir süre sonra eksilmeye başlar. Yağ çubuğundan anlarsınız.

    Mavi dumanı ancak yoğun yağ yakmada farkedebilirsiniz. Çoğu zaman farkedilmez bile.

    2. Kompresyon testi ile sadece motorun performansını ölçebilirsiniz, yağ yakıp yakmadığını anlayamazsınız.

    Yağ yakan aracın motoru bitik demek değildir. Hatta yağ yakan araçların motorları çoğu zaman emsallerinden daha güçlüdürler.

    3. Motor yağ yakıyorsa en basit çözüm araçtan kurtulmaktır.

    Doğan, Tempra gibi teknoloji harikası araçların 3000-4000 km de 1 litreye kadar yağ yakmaları normaldir. Bunun dışında hor kullanılmış Avrupa araçların da 100 bin km sonrasında bu değerleri yakalaması normaldir.

    Boşu boşuna Japon otolarını methetmiyoruz. Hiç biri babamızın oğlu değil.

    4. Hiç bir mühendis, usta, motor uzmanı bana; 1000 kmde 1 litre yağ yakan bir motorun normal olduğunu açıklayamaz. Anlamam kıttır.

    95 model aracım 12-13 bin km yol yaptıktan sonra, koyduğum yağı aynen alıyorum. Eksiltme varsa bile önemsenmeyecek ve ölçülemeyecek miktarda.

    1000 kmde bir 1 litre yağ yakan motor, motor değildir. Buna normal diyen usta da usta değildir.

    Saygılar.
    Bu iki yazıyıda dikkatli okursanız birinde bossbee Kompresyon testi ile sadece motorun performansını ölçebilirsiniz, yağ yakıp yakmadığını anlayamazsınız diyor diğerinde ise memişoğlunun yazısını onaylıyor doğru olanı memişoğlunun yazısını onaylamasıdır.Memişoğlu yazısında ne diyor aracın kompresyonunu ölçtürmek bu konuda en azından motor içi bir sorundan dolayı yağ eksilten bir otomobilin teşhisinde bize yardımcı olabilir.kompresyon kaçakları yağ yakmaya neden olur ki bu hepimize malum. diyor.
    Ben kompresyon testi yaptırdım usta gayet iyi ve 1000 km de 1 lt yağ eksiltmesi normal dedi dediğimde bana bosbee cevap olarak kompresyon testi ile yağ yaktığı belli olmaz anlamında yazmıştı.Lütfen tutarlı olalım sayın bossbee

    Alıntıları Göster
    ben dizel makinelerden iyi anladığımı düşünüyorum.en azından 4 yıldır üniversitede bunu okudum ve 6 ay bilfiil gemide 12900 bhp lik bir makine ile çalıştım.biz makinenin yağ yakmasını isterdik ki bu bizim özel isteğimiz değildir.sebebi yakıtın içindeki yanma sonucu oluşan sülfirik asit yağın içindeki KOH ile tepkimeye girsinki nötrleşsin yoksa silindirde düzeltilmeyecek tahribata yol açar biz buna kötü işletmecilik dioruz.bahsettiğim KOH yağın TBN sayısıdır biyerde.elimden geldiğince başlığı okudum ama kimse TBN diye bişeyden bahsetmemiş.arabalarda sözkonusu değilmidir acaba üstadlara soruorum.benzinli motorların yakıt sistemleri ile ilgili pek bilgiye sahip değilim.o yüzden sadece dizel için geçerlidir verdiğim bilgiler o da HFO IFO MDO gibi yakıtlar yakan makinelerdir.


    teşekkürler




  • quote:

    Orijinalden alıntı: armgn08

    ben dizel makinelerden iyi anladığımı düşünüyorum.en azından 4 yıldır üniversitede bunu okudum ve 6 ay bilfiil gemide 12900 bhp lik bir makine ile çalıştım.biz makinenin yağ yakmasını isterdik ki bu bizim özel isteğimiz değildir.sebebi yakıtın içindeki yanma sonucu oluşan sülfirik asit yağın içindeki KOH ile tepkimeye girsinki nötrleşsin yoksa silindirde düzeltilmeyecek tahribata yol açar biz buna kötü işletmecilik dioruz.bahsettiğim KOH yağın TBN sayısıdır biyerde.elimden geldiğince başlığı okudum ama kimse TBN diye bişeyden bahsetmemiş.arabalarda sözkonusu değilmidir acaba üstadlara soruorum.benzinli motorların yakıt sistemleri ile ilgili pek bilgiye sahip değilim.o yüzden sadece dizel için geçerlidir verdiğim bilgiler o da HFO IFO MDO gibi yakıtlar yakan makinelerdir.


    teşekkürler

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: armgn08

    ben dizel makinelerden iyi anladığımı düşünüyorum.en azından 4 yıldır üniversitede bunu okudum ve 6 ay bilfiil gemide 12900 bhp lik bir makine ile çalıştım.biz makinenin yağ yakmasını isterdik ki bu bizim özel isteğimiz değildir.sebebi yakıtın içindeki yanma sonucu oluşan sülfirik asit yağın içindeki KOH ile tepkimeye girsinki nötrleşsin yoksa silindirde düzeltilmeyecek tahribata yol açar biz buna kötü işletmecilik dioruz.bahsettiğim KOH yağın TBN sayısıdır biyerde.elimden geldiğince başlığı okudum ama kimse TBN diye bişeyden bahsetmemiş.arabalarda sözkonusu değilmidir acaba üstadlara soruorum.benzinli motorların yakıt sistemleri ile ilgili pek bilgiye sahip değilim.o yüzden sadece dizel için geçerlidir verdiğim bilgiler o da HFO IFO MDO gibi yakıtlar yakan makinelerdir.


    teşekkürler


    Yeni çıkan Benzinler ve Dizeller

    Ülkemizde son 1-2 yıldan beri belirginleşen, büyük akaryakıt şirketlerinin başlattığı sonrasında diğer şirketlerin de katıldığı çeşitli dizel ver benzin yakıtlar ortaya çıkmıştır. Bu yakıtların normal olarak satılan yakıtlardan çeşitli farklılıkları mevcuttur. Fakat bir motorun ömrünü %40-50 arttırması mümkün değildir. Motorun rahat, sessiz, verimli, daha az çevreyi kirleterek çalışmasına ise göz ardı edilemeyecek kadar faydası vardır.


    DİZEL YAKITLAR

    Akaryakıt dağıtım şirketleri; Opet eurodizeli, Petrol ofisi prodizeli, BP Ultimate, Total performa ‘yı ve diğer firmalar; dizel yakıtın içerisine katkı koyarak veya çeşitli işlemlere tabi tutarak kendi dizel yakıtlarını kullanıcılarına sunmaktadır. Bu dizel yakıtların kendi aralarında da küçük farklılıkları mevcuttur, kendi aralarında ki farklara geçmeden önce; normal dizel yakıt ile yeni çıkan dizel yakıtlar arasındaki farklara bakacak olursak; en belirgin fark setan sayılarının yükseltilmiş,içerisindeki kükürt miktarının azaltılmış olmasıdır.

    Setan sayısı ;dizel yakıtın kendi kendine tutuşabilme kabiliyetini gösteren bir ölçüdür. Setan sayısı yüksek olan yakıt kolay tutuşabilir ve hızlı bir şekilde yanabilir.

    Dizel motorlarda yakıt silindir içerisinde yanma zamanında herhangi bir kıvılcım olmaksızın basıncın ve sıcaklığın etkisi ile kendiliğinden tutuşur. Setan sayısının önemi burada ortaya çıkar çünkü motorlarda yapılan hesaplamalar sonucu yakıtın yanmasının en verimli olduğu motor zamanı( pistonun üst ölü noktayı krank mili cinsinden 4-5 derece geçtiği an ) belirlenmiştir. Yakıtın tutuşma kabiliyeti (setan s**ayısı) yüksek olmalıdır ki yanma zamanında kendiliğinden kolayca tutuşabilsin ve istenilen zaman içerisinde yanma olayı olup bitsin. Eğer setan sayısı yeteri kadar yüksek değil ise yakıtın tamamı yanması gereken zaman aralığında yanamaz. Yanma zamanından sonra yanan yakıt fazla verimli olmaz. Yani piston aşağıya doğru uzaklaştığı için yanmasının oluşturduğu basınç pistona fazla bir itme gücü sağlayamaz.

    Setan sayısının yüksek olması büyük dizel motorlarda istenmez hatta bu motorlarda uygun olan setan sayısı düşük olandır. Fakat küçük silindirli, yüksek hızlı motorlarda yani dizel yakıt ile çalışan binek araçlarda setan sayısı önemlidir çünkü bu motorlarda yanma süresi 0,01 ile 0.001 saniye arasında değişir. Bu küçük zaman aralığında yakıtın yanabilmesi için setan sayısı yüksek olmalıdır. *

    Setan sayısı gerektiği kadar yüksek olmayan bir yakıt kullanılan motorda şunlar gözlenebilir:

    Motor ilk harekete daha zor geçer.
    Çalışmaya başladıktan sonra beyaz duman atma süresi artar.
    Vuruntu yaparak güç kaybına ve malzeme yorulmasına yol açabilir.
    İstenilen verim elde edilemez.
    Setan sayısı hakkında unutulmaması gereken en önemli husus; yakıtın setan sayısının motorun hızına ve silindirlerin büyüklüğüne göre olmasıdır. Gerekmediği halde yüksek setan sayılı yakıt kullanılan motorun verimi düşer.

    Motor sanayindeki gelişmeler ile ateşleme sistemleri de gelişmiştir. Bu da setan sayısının önemini azaltmaktadır. Şu anki son model dizel araçlarda kullanılacak yakıtın setan sayısının yüksek olmasının motor verimine ve ekonomisine faydası ihmal edilecek kadar azdır.

    Sonuç olarak: akaryakıt firmaları setan sayısını ortalama % 5-6 arttırmış oldukları yeni dizel yakıtların motorumuza vereceği fayda göz ardı edilebilecek kadar azdır.

    Yeni çıkan dizel yakıtlarda kükürt oranı önemli bir miktarda düşürülmüştür. Kükürt miktarı düşürülmüş yakıtlar aracımıza vereceği fayda çok önemlidir. Ayrıca bu yakıtların aracımıza vereceği faydanın yanı sıra doğaya da daha az zarar verirler. Kükürt miktarı düşürülmüş yakıtın kullanıldığı motorlarda emisyon değerleri yarı yarıya düşmektedir.

    Kükürt yakıt içerisinde istenmeyen bir maddedir. Fakat üretimde yakıt içerisindeki kükürt oranını sıfıra düşürmek çok zordur. Emme ve egzoz sisteminde ki korozyonun başlıca sebebi yakıt içerisindeki kükürt ve kükürt bileşenleridir.

    Yakıt içerisinde bulunan kükürt; yakıt ile yanıp oksijenle birleşerek kükürt dioksit veya trioksiti oluşturur. Ayrıca yakıtın yanması ile bir miktar su buharı oluşmaktadır. Su buharı kükürt dioksit veya trioksit ile birleşerek sülfürik asiti meydana getirir. Sülfürik asit çok şiddetli bir aşındırıcı olduğu için motor elemanlarının aşınmasına sebep olur. Egzozdan dışarıya atıldıktan sonra asit yağmurlarının oluşumuna fayda sağlar, bitki örtüsüne ve insan sağlığına zarar verir. Bu sebepten dolayı yakıttaki kükürt miktarı mümkün olduğu kadar az olmalıdır.

    Yeni çıkan dizel yakıtlarda kükürt ve setan sayısının yanı sıra çeşitli katkı maddeleri de konulmuştur. Bu katkılar:

    Deterjan katığı: bu katkı sayesinde yakıtın dolaştığı her noktada faydalı sayılabilecek derecede temizlik sağlar.
    Yakıtın soğuk havalarda akışkanlığını koruması için donma noktasını düşürücü katkılar konulmuştur.
    Yanmanın daha iyi olması ve kurum bırakmaması için katkı konulmuştur.
    Her akaryakıt firması kendine özel bir dizel yakıt çıkarmıştır. Bu yakıtların kendi aralarında pek fark olduğu söylenemez her firma kendine yakışanı yapmış desek doğru olur.

    BENZİN YAKITLAR

    Dizel yakıtlarda olduğu gibi akaryakıt firmaları benzine de çeşitli katkılar koyarak ve işlemlere tabi tutarak yeni benzinler çıkartmışlardır. Bu benzin yakıtlarda ki en büyük özellik oktan sayısının yükseltilmiş olmasıdır.

    Oktan sayısı: Oktan sayısı benzin için kullanılan bir ölçüdür. Oktan sayısı yüksek olan bir yakıt tutuşmaya karşı direnç gösterir Yani kendiliğinden kolaylıkla tutuşmaz. Bu durum benzinli motorlarda istenir. Çünkü benzinli motorlarda yanma buji tarafından oluşturulan bir kıvılcım ile başlar. Eğer dizel motordaki gibi yakıtın kendiliğinden tutuşmasını isterseniz ve bu koşulları sağlarsanız oluşan yanma çok vuruntulu ve düzensiz olur daha düzenli ve verimli bir yanma için Buji kullanılır. Kullanılan yakıtın oktan sayısı yüksek olmaz ise; yakıt yanma odasında ki sıcaklığın , basıncın , kızgın köşelerin etkisi ile kendiliğinden tutuşur ve yanmaya başlar oluşan alev cephesi diğer taraftan bujinin oluşturduğu kıvılcım ile tutuşan ve yanan yakıtın alev cephesine çarpar bu iki alev cephesinin birbirine çarpması ile vuruntuyu meydana gelir.

    Şekilde görüldüğü gibi A buji kıvılcımı ile başlayan normal yanma , B ise başka bir köşedeki yakıtın normal yanma cephesi gelmeden kendiliğinden tutuşarak oluşturduğu yanmadır. Bu iki yanmanın cepheleri birbirine çarptığı anda bir titreşim yani vuruntu oluşur. Bu istenmeyen olayın engellemenin yolu benzinin oktan sayısını arttırmaktır. Oktan sayısı yüksek olan benzin kendiliğinden tutuşamaz.
    Vuruntunun motora vereceği zararlar şu şekilde sıralanabilir.

    Oluşan titreşim motor parçalarının daha çabuk yorulmasına sebep verir.
    Motor gürültülü çalışır. (çarpışma ses yaratır )
    Çarpışma ile daha fazla ısı ortaya çıkar. Motorun hararet yapma riski artar.
    Motordan alınan verim ve güçte azalma olur. Yakıt sarfiyatı artar.
    İyi bir yanma olmayacağı için emisyon değerleri artar.
    Oktan sayısı; sıkıştırma oranı yüksek olan motorlarda kullanılmasında fayda vardır. Ortalama %15-20 verim artışı sağlanabilir. Sıkıştırma oranı düşük motorlarda kayda değer bir verim artışı olmaz.

    Günümüzde kullanılan benzin motorlu yeni araçlarda sıkıştırma oranı yüksek olduğu için yüksek oktanlı benzinlerin kullanılmasında fayda vardır.

    Akaryakıt firmaları yeni çıkardıkları benzinlerin oktan sayılarını arttırmanın yanı sıra çeşitli katkı maddeleri de koymuşlardır. Bu katkılardan en önemlisi deterjan katığıdır bu katkı benzinin dolaştığı kısımları temizler ve temiz kalmasını sağlar.enjektörlü motorlar için bu katkı çok önemlidir çünkü enjektörün ince meme delikleri tıkanmaya çok müsaittirler.

    Oktan sayısı ve deterjan katığının motorumuza vereceği faydalar göz ardı edilemeyecek kadar fazladır bu bakımdan yeni çıkan benzinler kullanılmalıdır. Hangi firmanın çıkartmış olduğu benzin daha iyi diyecek olursak aralarında pek fark olduğu söylenemez.


    Doç.Dr. İhsan BATMAZ




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    quote:

    Orjinalden alıntı: armgn08

    ben dizel makinelerden iyi anladığımı düşünüyorum.en azından 4 yıldır üniversitede bunu okudum ve 6 ay bilfiil gemide 12900 bhp lik bir makine ile çalıştım.biz makinenin yağ yakmasını isterdik ki bu bizim özel isteğimiz değildir.sebebi yakıtın içindeki yanma sonucu oluşan sülfirik asit yağın içindeki KOH ile tepkimeye girsinki nötrleşsin yoksa silindirde düzeltilmeyecek tahribata yol açar biz buna kötü işletmecilik dioruz.bahsettiğim KOH yağın TBN sayısıdır biyerde.elimden geldiğince başlığı okudum ama kimse TBN diye bişeyden bahsetmemiş.arabalarda sözkonusu değilmidir acaba üstadlara soruorum.benzinli motorların yakıt sistemleri ile ilgili pek bilgiye sahip değilim.o yüzden sadece dizel için geçerlidir verdiğim bilgiler o da HFO IFO MDO gibi yakıtlar yakan makinelerdir.


    teşekkürler


    Yeni çıkan Benzinler ve Dizeller

    Ülkemizde son 1-2 yıldan beri belirginleşen, büyük akaryakıt şirketlerinin başlattığı sonrasında diğer şirketlerin de katıldığı çeşitli dizel ver benzin yakıtlar ortaya çıkmıştır. Bu yakıtların normal olarak satılan yakıtlardan çeşitli farklılıkları mevcuttur. Fakat bir motorun ömrünü %40-50 arttırması mümkün değildir. Motorun rahat, sessiz, verimli, daha az çevreyi kirleterek çalışmasına ise göz ardı edilemeyecek kadar faydası vardır.


    DİZEL YAKITLAR

    Akaryakıt dağıtım şirketleri; Opet eurodizeli, Petrol ofisi prodizeli, BP Ultimate, Total performa ‘yı ve diğer firmalar; dizel yakıtın içerisine katkı koyarak veya çeşitli işlemlere tabi tutarak kendi dizel yakıtlarını kullanıcılarına sunmaktadır. Bu dizel yakıtların kendi aralarında da küçük farklılıkları mevcuttur, kendi aralarında ki farklara geçmeden önce; normal dizel yakıt ile yeni çıkan dizel yakıtlar arasındaki farklara bakacak olursak; en belirgin fark setan sayılarının yükseltilmiş,içerisindeki kükürt miktarının azaltılmış olmasıdır.

    Setan sayısı ;dizel yakıtın kendi kendine tutuşabilme kabiliyetini gösteren bir ölçüdür. Setan sayısı yüksek olan yakıt kolay tutuşabilir ve hızlı bir şekilde yanabilir.

    Dizel motorlarda yakıt silindir içerisinde yanma zamanında herhangi bir kıvılcım olmaksızın basıncın ve sıcaklığın etkisi ile kendiliğinden tutuşur. Setan sayısının önemi burada ortaya çıkar çünkü motorlarda yapılan hesaplamalar sonucu yakıtın yanmasının en verimli olduğu motor zamanı( pistonun üst ölü noktayı krank mili cinsinden 4-5 derece geçtiği an ) belirlenmiştir. Yakıtın tutuşma kabiliyeti (setan s**ayısı) yüksek olmalıdır ki yanma zamanında kendiliğinden kolayca tutuşabilsin ve istenilen zaman içerisinde yanma olayı olup bitsin. Eğer setan sayısı yeteri kadar yüksek değil ise yakıtın tamamı yanması gereken zaman aralığında yanamaz. Yanma zamanından sonra yanan yakıt fazla verimli olmaz. Yani piston aşağıya doğru uzaklaştığı için yanmasının oluşturduğu basınç pistona fazla bir itme gücü sağlayamaz.

    Setan sayısının yüksek olması büyük dizel motorlarda istenmez hatta bu motorlarda uygun olan setan sayısı düşük olandır. Fakat küçük silindirli, yüksek hızlı motorlarda yani dizel yakıt ile çalışan binek araçlarda setan sayısı önemlidir çünkü bu motorlarda yanma süresi 0,01 ile 0.001 saniye arasında değişir. Bu küçük zaman aralığında yakıtın yanabilmesi için setan sayısı yüksek olmalıdır. *

    Setan sayısı gerektiği kadar yüksek olmayan bir yakıt kullanılan motorda şunlar gözlenebilir:

    Motor ilk harekete daha zor geçer.
    Çalışmaya başladıktan sonra beyaz duman atma süresi artar.
    Vuruntu yaparak güç kaybına ve malzeme yorulmasına yol açabilir.
    İstenilen verim elde edilemez.
    Setan sayısı hakkında unutulmaması gereken en önemli husus; yakıtın setan sayısının motorun hızına ve silindirlerin büyüklüğüne göre olmasıdır. Gerekmediği halde yüksek setan sayılı yakıt kullanılan motorun verimi düşer.

    Motor sanayindeki gelişmeler ile ateşleme sistemleri de gelişmiştir. Bu da setan sayısının önemini azaltmaktadır. Şu anki son model dizel araçlarda kullanılacak yakıtın setan sayısının yüksek olmasının motor verimine ve ekonomisine faydası ihmal edilecek kadar azdır.

    Sonuç olarak: akaryakıt firmaları setan sayısını ortalama % 5-6 arttırmış oldukları yeni dizel yakıtların motorumuza vereceği fayda göz ardı edilebilecek kadar azdır.

    Yeni çıkan dizel yakıtlarda kükürt oranı önemli bir miktarda düşürülmüştür. Kükürt miktarı düşürülmüş yakıtlar aracımıza vereceği fayda çok önemlidir. Ayrıca bu yakıtların aracımıza vereceği faydanın yanı sıra doğaya da daha az zarar verirler. Kükürt miktarı düşürülmüş yakıtın kullanıldığı motorlarda emisyon değerleri yarı yarıya düşmektedir.

    Kükürt yakıt içerisinde istenmeyen bir maddedir. Fakat üretimde yakıt içerisindeki kükürt oranını sıfıra düşürmek çok zordur. Emme ve egzoz sisteminde ki korozyonun başlıca sebebi yakıt içerisindeki kükürt ve kükürt bileşenleridir.

    Yakıt içerisinde bulunan kükürt; yakıt ile yanıp oksijenle birleşerek kükürt dioksit veya trioksiti oluşturur. Ayrıca yakıtın yanması ile bir miktar su buharı oluşmaktadır. Su buharı kükürt dioksit veya trioksit ile birleşerek sülfürik asiti meydana getirir. Sülfürik asit çok şiddetli bir aşındırıcı olduğu için motor elemanlarının aşınmasına sebep olur. Egzozdan dışarıya atıldıktan sonra asit yağmurlarının oluşumuna fayda sağlar, bitki örtüsüne ve insan sağlığına zarar verir. Bu sebepten dolayı yakıttaki kükürt miktarı mümkün olduğu kadar az olmalıdır.

    Yeni çıkan dizel yakıtlarda kükürt ve setan sayısının yanı sıra çeşitli katkı maddeleri de konulmuştur. Bu katkılar:

    Deterjan katığı: bu katkı sayesinde yakıtın dolaştığı her noktada faydalı sayılabilecek derecede temizlik sağlar.
    Yakıtın soğuk havalarda akışkanlığını koruması için donma noktasını düşürücü katkılar konulmuştur.
    Yanmanın daha iyi olması ve kurum bırakmaması için katkı konulmuştur.
    Her akaryakıt firması kendine özel bir dizel yakıt çıkarmıştır. Bu yakıtların kendi aralarında pek fark olduğu söylenemez her firma kendine yakışanı yapmış desek doğru olur.

    BENZİN YAKITLAR

    Dizel yakıtlarda olduğu gibi akaryakıt firmaları benzine de çeşitli katkılar koyarak ve işlemlere tabi tutarak yeni benzinler çıkartmışlardır. Bu benzin yakıtlarda ki en büyük özellik oktan sayısının yükseltilmiş olmasıdır.

    Oktan sayısı: Oktan sayısı benzin için kullanılan bir ölçüdür. Oktan sayısı yüksek olan bir yakıt tutuşmaya karşı direnç gösterir Yani kendiliğinden kolaylıkla tutuşmaz. Bu durum benzinli motorlarda istenir. Çünkü benzinli motorlarda yanma buji tarafından oluşturulan bir kıvılcım ile başlar. Eğer dizel motordaki gibi yakıtın kendiliğinden tutuşmasını isterseniz ve bu koşulları sağlarsanız oluşan yanma çok vuruntulu ve düzensiz olur daha düzenli ve verimli bir yanma için Buji kullanılır. Kullanılan yakıtın oktan sayısı yüksek olmaz ise; yakıt yanma odasında ki sıcaklığın , basıncın , kızgın köşelerin etkisi ile kendiliğinden tutuşur ve yanmaya başlar oluşan alev cephesi diğer taraftan bujinin oluşturduğu kıvılcım ile tutuşan ve yanan yakıtın alev cephesine çarpar bu iki alev cephesinin birbirine çarpması ile vuruntuyu meydana gelir.

    Şekilde görüldüğü gibi A buji kıvılcımı ile başlayan normal yanma , B ise başka bir köşedeki yakıtın normal yanma cephesi gelmeden kendiliğinden tutuşarak oluşturduğu yanmadır. Bu iki yanmanın cepheleri birbirine çarptığı anda bir titreşim yani vuruntu oluşur. Bu istenmeyen olayın engellemenin yolu benzinin oktan sayısını arttırmaktır. Oktan sayısı yüksek olan benzin kendiliğinden tutuşamaz.
    Vuruntunun motora vereceği zararlar şu şekilde sıralanabilir.

    Oluşan titreşim motor parçalarının daha çabuk yorulmasına sebep verir.
    Motor gürültülü çalışır. (çarpışma ses yaratır )
    Çarpışma ile daha fazla ısı ortaya çıkar. Motorun hararet yapma riski artar.
    Motordan alınan verim ve güçte azalma olur. Yakıt sarfiyatı artar.
    İyi bir yanma olmayacağı için emisyon değerleri artar.
    Oktan sayısı; sıkıştırma oranı yüksek olan motorlarda kullanılmasında fayda vardır. Ortalama %15-20 verim artışı sağlanabilir. Sıkıştırma oranı düşük motorlarda kayda değer bir verim artışı olmaz.

    Günümüzde kullanılan benzin motorlu yeni araçlarda sıkıştırma oranı yüksek olduğu için yüksek oktanlı benzinlerin kullanılmasında fayda vardır.

    Akaryakıt firmaları yeni çıkardıkları benzinlerin oktan sayılarını arttırmanın yanı sıra çeşitli katkı maddeleri de koymuşlardır. Bu katkılardan en önemlisi deterjan katığıdır bu katkı benzinin dolaştığı kısımları temizler ve temiz kalmasını sağlar.enjektörlü motorlar için bu katkı çok önemlidir çünkü enjektörün ince meme delikleri tıkanmaya çok müsaittirler.

    Oktan sayısı ve deterjan katığının motorumuza vereceği faydalar göz ardı edilemeyecek kadar fazladır bu bakımdan yeni çıkan benzinler kullanılmalıdır. Hangi firmanın çıkartmış olduğu benzin daha iyi diyecek olursak aralarında pek fark olduğu söylenemez.


    Doç.Dr. İhsan BATMAZ

    Alıntıları Göster
    Motorinin içindeki kükürt miktarı ne kadardır?

    Motorin içinde maksimum % 7 oranında kükürt bulunur. Bu miktar Türk Standartları Enstitüsü tarafından saptanmıştır. Bu oran kontrol edilmediğinde daha da yüksek çıkabilir. Kükürt miktarının yüksek olması, yanma sonucunda sülfürik asit oluşmasına sebep olur. Sülfürik asitin motorlarda motor elemanlarının aşınmasına ve deformasyonuna neden olur. Motor yağına karıştığı için, motor yağı çok çabuk kirlenir ve görev yapamaz hale gelir. Sekmanlar ve egzantrik bundan hemen etkilenir.

    Kaynak : total.com.tr/




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    Motorinin içindeki kükürt miktarı ne kadardır?

    Motorin içinde maksimum % 7 oranında kükürt bulunur. Bu miktar Türk Standartları Enstitüsü tarafından saptanmıştır. Bu oran kontrol edilmediğinde daha da yüksek çıkabilir. Kükürt miktarının yüksek olması, yanma sonucunda sülfürik asit oluşmasına sebep olur. Sülfürik asitin motorlarda motor elemanlarının aşınmasına ve deformasyonuna neden olur. Motor yağına karıştığı için, motor yağı çok çabuk kirlenir ve görev yapamaz hale gelir. Sekmanlar ve egzantrik bundan hemen etkilenir.

    Kaynak : total.com.tr/

    Alıntıları Göster
    Benzinli ve dizel motor farkı, animasyonla gösterilmiş:

    http://soylenasil.com/makine/dizelmotor4.htm




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    Benzinli ve dizel motor farkı, animasyonla gösterilmiş:

    http://soylenasil.com/makine/dizelmotor4.htm

    Alıntıları Göster
    Dizel motorlarının en büyük sorunlarından biri, yanma veriminin düşük olmasıdır. Bir başka deyişle; yanma odasına giren yakıt homojenize bir şekilde yanmaz. Bunun sonucunda ortama çok fazla sera etkisi yapacak gazlar verilir. Bunun kontrolü son yıllarda Dizel motoru üreticilerinin en büyük sorunlarından birisi haline gelmiştir. Avrupa Birliğinin almış olduğu karara göre Kasım 2008'de Euro V standartları Avrupa'da devreye giriyor.

    Emisyon değerlerini düşürmek için ise araştırmalar hala devam etmekte. NADI konsepti diye tabir edilen bir uygulama ile emisyon değerleri düşürülürken performans artışı da kayda değer bir şekilde artmaktadır. Bu uygulama ile enjeksiyon açıları düşürülerek küresel ısınmaya etkisi olacak gazların oluşumu bir nebze olsun azaltılmaktadır...

    Edit: Kaynak : wikipedia



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ogün® -- 30 Kasım 2008; 14:23:55 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ogün®

    Dizel motorlarının en büyük sorunlarından biri, yanma veriminin düşük olmasıdır. Bir başka deyişle; yanma odasına giren yakıt homojenize bir şekilde yanmaz. Bunun sonucunda ortama çok fazla sera etkisi yapacak gazlar verilir. Bunun kontrolü son yıllarda Dizel motoru üreticilerinin en büyük sorunlarından birisi haline gelmiştir. Avrupa Birliğinin almış olduğu karara göre Kasım 2008'de Euro V standartları Avrupa'da devreye giriyor.

    Emisyon değerlerini düşürmek için ise araştırmalar hala devam etmekte. NADI konsepti diye tabir edilen bir uygulama ile emisyon değerleri düşürülürken performans artışı da kayda değer bir şekilde artmaktadır. Bu uygulama ile enjeksiyon açıları düşürülerek küresel ısınmaya etkisi olacak gazların oluşumu bir nebze olsun azaltılmaktadır...

    Edit: Kaynak : wikipedia

    Alıntıları Göster
    Şimdi durumu özetleyelim -bilgimiz dahilinde- :

    Dizel motorlar, benzinli motorlara oranla çok daha yüksek sıcaklık ve basınç altında çalışırlar. (500-700 C)

    Ve daha verimsiz yanarlar.

    Yani benzinli motordakine nazaran daha fazla sülfürlü bileşik oluştururlar.

    Bunu azaltmak için çalışmalar yapılıyor anladığım kadarıyla.

    Motorinin iyi rafineri edilmediği daha önceki dönemlerde, mazota yağ karıştırılması uygulamasını duymayanımız yoktur herhalde.

    Dizel motor yağı daha rahat yakabilir. Sülfirik asitin yakıcı etkisinin sıcaklıkla arttığını da göz önünde bulundurursak, bir miktar yağ katmak mantıklı olabilir.

    Benzinli araca yağ atarsanız, motorunuz teklemeye başlayacaktır.

    Çünkü benzinli motorlar yağ yakmaya elverişli değildir.

    Ayrıca, ortaya çıkan sülfirik asitin yakıcı etkisinden daha fazla tahribat yaratırsınız.

    Benzin daha iyi rafineri edildiğinden, sülfür oranı ihmal edilebilir seviyededir.

    Yanlış veya eksiğim varsa düzelten arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.

    Saygılar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: armgn08

    ben dizel makinelerden iyi anladığımı düşünüyorum.en azından 4 yıldır üniversitede bunu okudum ve 6 ay bilfiil gemide 12900 bhp lik bir makine ile çalıştım.biz makinenin yağ yakmasını isterdik ki bu bizim özel isteğimiz değildir.sebebi yakıtın içindeki yanma sonucu oluşan sülfirik asit yağın içindeki KOH ile tepkimeye girsinki nötrleşsin yoksa silindirde düzeltilmeyecek tahribata yol açar biz buna kötü işletmecilik dioruz.bahsettiğim KOH yağın TBN sayısıdır biyerde.elimden geldiğince başlığı okudum ama kimse TBN diye bişeyden bahsetmemiş.arabalarda sözkonusu değilmidir acaba üstadlara soruorum.benzinli motorların yakıt sistemleri ile ilgili pek bilgiye sahip değilim.o yüzden sadece dizel için geçerlidir verdiğim bilgiler o da HFO IFO MDO gibi yakıtlar yakan makinelerdir.


    teşekkürler

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: armgn08

    ben dizel makinelerden iyi anladığımı düşünüyorum.en azından 4 yıldır üniversitede bunu okudum ve 6 ay bilfiil gemide 12900 bhp lik bir makine ile çalıştım.biz makinenin yağ yakmasını isterdik ki bu bizim özel isteğimiz değildir.sebebi yakıtın içindeki yanma sonucu oluşan sülfirik asit yağın içindeki KOH ile tepkimeye girsinki nötrleşsin yoksa silindirde düzeltilmeyecek tahribata yol açar biz buna kötü işletmecilik dioruz.bahsettiğim KOH yağın TBN sayısıdır biyerde.elimden geldiğince başlığı okudum ama kimse TBN diye bişeyden bahsetmemiş.arabalarda sözkonusu değilmidir acaba üstadlara soruorum.benzinli motorların yakıt sistemleri ile ilgili pek bilgiye sahip değilim.o yüzden sadece dizel için geçerlidir verdiğim bilgiler o da HFO IFO MDO gibi yakıtlar yakan makinelerdir.


    teşekkürler


    Ayrıca bizim yağ yakma dediğimiz olay, motorun dışından içine yağ sızması olayıdır. Motorun yağ eksiltmesine ve tahrip olmasına sebebiyet verir.

    İçine yağ atıp yakma farklı bir konudur.




  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.