1.526 beygirlik canavar Xiaomi SU7 Ultra tanıtıldı: İşte özellikleri ve fiyatı

fena ya yeşili bitirdi , çinlileri  

Xiaomi ve Huawei gelse ülkemize süper olurda gelmesi için bizdeki yöneticiler fabrika kurun diyecekler. Ülkemiz için hayal markalar.

Sahip olmayı çok isteyeceğim bir araç. Xiaomi mükemmel bir iş çıkartmış, araç her bakımdan müthiş. Performansı ise akıllara durgunluk verecek cinsten olmalı, rakamlar öyle söylüyor. Tek soru işareti ne kadar sorunsuz acaba?

1770 NM tork ve bu torkun nerdeyse tamamı sıfır devirde bile mevcut. Manyak bir hızlanma vaad ediyor. 0-100 hızlanması yaklaşık 1,4 G çekiyor. Anlayın artık araç nasıl manyak hızlanıyor. Hesaplarım doğruysa 359 kms hızda tam dolu batarya ile yaklaşık 18 dakika yol alabiliyor. Elektrikli bir otomobil için hiç fena değil.

Hocam hesap yanlış sizin hesaba göre araç 130 km anca yol gider bu araç tamam 30 40 km hızla daha az yakar ama ivmesini alınca 100km ile 300 km arasında pek bi fark oynamaz elektrik motorların en büyük artısı

Araç başarılı ise yapılan mühendisliğe saygım büyük ama "orjinal deneyim" olmadıktan sonra hele elektrikli arabada bu kadar beygir gücünün hiç bir anlamı yok. tamamen pazarlama. müziksiz dans.

Rimac bu işin kralını yaptı, 3-5 katalog okuma milyoneri dışında kimse almadı. firmanın sahibi bile deneyim olmayınca olmuyor bu iş diyerek itiraf etti. gerçi bu ne kadar üretilirse o kadar satacak fiyat ortada ama gayet başarılı standart Su7 dururken şu araç bomboş iş.

Ayrıca bu tip uçuk hızlanmalar ve güçler keyiften çok korku veriyor. bir otomobilden bu nasıl gidiyor böyle ya diye keyifle inmek var, bir de yapacağınız işi seveyim diyerek kireç gibi bembeyaz inmek var. beygir gücünün-performansın da onuru kalmadı.

Araç sürmek bir keyiftir otomobilcilerin gazlamak diye tabir ettikleri argo kelime ise bambaşka bir şeydir.. Burda amaç sıfırdan yüze iki saniyede çıkmak değildir .. o insana üç saniyelik bir zevk verir o kadar...

Gazlamak denilen şey torklanma devirlenme ile sürücünün kendi kontrol ederek hızlanmaya çıktığı o süreçtir.. zaten o süreçtir zevki keyfi veren ..

Yok g yemek miş falan filan g yemek istiyorsan git lunaparka , eğlence tema parklarına orda bir sürü eğlence aletleri var bazıları deli gibi g yediriyor adama .. araba otomobil sürmek öyle bir şey değil..

Zaten kaç bin beygir olmasının önemi yok onu sürebileceği yol varmı yok ancak piste çıkabilir onda da ancak 200-300 beygirin kullanır gerisini kullanamaz pist yetmez formula 1 araçları bile 700-800 beygirdir onlar bile tam performans randımanlı süremezler...

Karayollarında zaten resmi hız belli heleki yolların asfalt kalitesi belli .. bu tür Super car sınıfı araçları öyle her asfaltta bilmediğin yolda da süremessin .. senin sedan yada suv araç ile gittiğin yolda o araçlar altını vura vura gider..

Yanlış anlaşılmasın araç güzel koleksiyonerler alır kesinlikle koleksiyonun da bulundurmak ister , vitrin yapmak isteyen gençler talep gösterir sahilde böyle turlar falan .. sadece saf beygirin bir anlamı yoktur onu demeye çalışıyorum..

Bugün Ferrari mesela 2027 ye kadar üretimi full dolu yani şimdi sipariş versen 2027 sonrasına sana gün veriyorlar.. neden diye insanlar bir düşünsün bakalım..

Hesaplarım doğruysa derken hesabıma güvenmediğimden değil, eksik veri olduğundan öyle söyledim. Sonuçta hesabım aracın 359 kms hızda ne kadar güç gerektireceğini bulmakla ilgili ve bunun için de araç yüzey alanı ile sürtünme katsayısını bilmeye ihtiyaç var. Ben bir sitede sürtünme katsayısını 0,195 olarak buldum ama ön yüzey alanını bulamayınca mecburen ona benzeyen bir başka otomobilin verisini kullandım. Emin olamadığım bir başka veri de transmisyon kayıplarıydı. Burada da tahmini bir değer kullanmak zorunda kaldım.

Sonuçta elde doğru veriler olursa hesabım en fazla +/- 2 dakika kadar oynar, 18 olmaz da 20 olur veya 16 olur en çok.

Ayrıca fizik yasaları elektrik motorları ve diğer motorlar arasında bir ayrım gözetmez. Havanın göstereceği direnç motor tipiyle ilgili değildir. Hangi tür tahrik kaynağı kullanılırsa kullanılsın, 0,195 gibi inanılmaz düşük sürtünme katsayısına sahip olsa bile, bu otomobilin 359 kms hızda hava direncini yenebilmek için en az 300 kw güce ihtiyacı vardır. tam doğru verilerle bu 310 kw da olabilir 320 kw da.

Hesap da belli:

Aracın bataryası 93,7 kwh ama hiç bir elektriklide bunu tamamen kullanamazsın, daima %5-10 arası bir rakam bataryada kalır. Buradan yola çıkarak %5 bataryada kalıyor desek bile geriye 89 kwh civarında bir kapasite kalıyor.

359 kms hızda 300-320 kw güç kullanan bir araç 89 kwh batarya ile bunu en fazla 89/310 = 0,29 saat boyunca sürdürebilir ve 0,29 saat da kabaca 17-18 dakikaya denk gelir.

Elektrikli motorun ürettiği beygir gücü içten yanmalının ürettiğinden farklı değildir. İçinde yol aldığın hava aracının motoruna bakmaz, kendi yoğunluğuna (barometre basıncına) ve aracının aerodinamisine bakar.

Burada asıl dikkat çekici olan benim hesaplarımdan çok SU7'nin iddia edilen 0,195 Cd değeri. İnanılmaz düşük bir değer bu, hiç bu kadar düşüğünü görmemiştim. Bu değer 0,195 değil de mesela 0,30-0,35 civarı olsaydı, 360 kms hız için gereken güç ortalama 500-520 kw civarına çıkacaktı.

Neler yediklerini görsen, pek de orada yaşamak istemeyebilirsin.  

Mıknatısların elektro manyetik alanlarınnın ivmelendirdiği 2 tonluk bir ağırlığın parçası olmak geleneksel bir motorda olduğu kadar ilginç ve heyecan verici gelmiyor bana.Geleneksel bir motorda mekanik aksamların birleşiminin ve uyumlu çalışmasının yarattığı 300-500 ps lik güç ve onun hızlanma pratiği,sesiyle de birleşen o şahlanış daha etkileyici.

Şanzumanlardaki mekaniği düşününce bir biriyle iç içe geçmiş bir sürü dişlinin uyum halinde, kusursuz bir zamanlamayla birleşmesi,ayrılması,sürtünerek döne döne o gücü üretmesi farklı bir his doğuruyor insanda.İnsanın el emeği göz nuruyla muhteşem renk ve motifleriyle bir halıyı ilmek ilmek örüp ortaya çıkarması gibi…Bugünkü bir otomobilin ortaya çıkış süreçleri düşünüldüğünde insanın gözünde hemen büyük fabrikalar,eğilip kalkan robot kollar,üretim bantları vs. vs. canlanır ama daha geriye gidilip saf insan emeğiyle adım adım bugünkü hallerine geldikleri düşünüldüğünde uyandırdığı hayranlık daha farklı oluyor,kendi çapında bir sanat bu.Herhalde bu yönleriyle geleneksel motorlar saygın yerlerini hiç kaybetmezler.En doğru kelimelerle ifade edemedim sanırım ama anlaşılacağını umuyorum.