Şimdi Ara

116'ncı element tarihi bir yöntemle sentezlendi: Yeni element yapılacak

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
18
Cevap
1
Favori
366
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj

  • ABD Enerji Bakanlığı'na bağlı Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı'ndaki (Berkeley Lab) bilim insanları, bilinen 118 elementten (92 tanesi doğal) 16'sının keşfine imza atmakla tanınıyor. Şimdi ise potansiyel olarak başka bir elementi yaratmak için önemli ve tarihi ilk adımı tamamladılar: Artık hedef, element 120!



    Hedef artık 120. element



    Berkeley Lab'ın uluslararası araştırma ekibi, titanyum ışını kullanarak süper ağır element 116'yı sentezlediklerini ve bunun element 120'nin yapımında önemli bir adım olduğunu duyurdu. Nuclear Structure 2024 konferansında çalışmanın sonuçları sunulurken çalışma da arXiv'de yayınlandı.



    Ekip, ağır iyon hızlandırıcısı 88 inçlik Siklotron'da (Cyclotron) 22 gün süren çalışma sonucunda 116 numaralı elementin iki atomunu (livermoryum) başarıyla sentezledi. 120. elementi üretebilmenin daha doğrusu oluşturabilmenin ise 10 kat daha uzun süreceği düşünülüyor. Bilim insanları artık bunun mümkün olduğunu ve eğer 120. elementi keşfedebilirlerse oluşturulan en ağır atom olarak periyodik tablonun sekizinci sırasında yer alacağını söylüyor.



    Öte yandan şimdiye kadar keşfedilen süper ağır elementler neredeyse anında parçalanıyor. Ancak proton ve nötronların doğru kombinasyonu daha uzun süre hayatta kalan daha kararlı bir çekirdeklere izin verebilir ve araştırmacılara incelemeleri için benzersiz bir durum sağlayabilir. Bunlar son derece önemli zira uç noktalardaki elementleri keşfetmek, atomların nasıl davrandığına dair içgörüler sağlayabilir, nükleer fizik modellerini test edebilir ve atom çekirdeğinin sınırlarını belirleyebilir.



    Süper ağır element yapımı tarifi



    Süper ağır elementleri yapmanın tarifi teoride oldukça basit. İstediğiniz son atomda olması gereken proton sayısına sahip iki daha hafif elementi birleştirmek yeterlidir. Bu aslında temel matematik gibi bir şey: 1+2=3.



    Başka bir deyişle, iki hafif element alıp onları çarpıştırarak daha ağır bir element oluşturursunuz. Örneğin, iki elementin proton sayılarını topladığınızda istediğiniz süper ağır elementin proton sayısını elde edersiniz.




    Ancak pratikte bu, inanılmaz derecede zordur. İki atomun başarılı bir şekilde birleşmesi için trilyonlarca etkileşim gerekebilir ve hangi elementlerin makul bir şekilde parçacık ışınına veya hedefe dönüştürülebileceği konusunda sınırlamalar bulunuyor. Yani işlemi yapmak için çok sayıda deneme gerekir. Ayrıca, her element parçacık ışını veya hedef olarak kullanılamaz, bu da işlemi daha da zorlaştırır.



    Araştırmacılar genellikle ışınları ve hedefleri için belirli izotopları, aynı sayıda protona ancak farklı sayıda nötrona sahip elementlerin varyantlarını seçerler. En pratik ağır hedef, 98 protona sahip olan kaliforniyum-249 adlı bir izotoptur. Bu da araştırmacıların 120. elementi üretmeye çalışmak için 20 protonlu kalsiyum-48 demetini kullanamayacakları anlamına geliyor. Bunun yerine, 22 protonlu bir atom demetine ihtiyaçları var. Bu da titanyum, yani süper ağır elementlerin yapımında yaygın olarak kullanılmayan bir şey.



    Bilim insanları haftalar boyunca titanyum-50 izotopundan yeterince yoğun bir ışın üretebileceklerini doğrulamak ve şimdiye kadar yapılmış en ağır element olan 116. elementi yapmak için kullandılar. Bu daha önce yapılmamış bir şey. Dediğimiz gibi, 114 ila 118 arasındaki elementler yalnızca, süper ağır elementler üretmek için hedef çekirdeklerle kaynaşmasına yardımcı olan kalsiyum-48 ışını ile yapılmıştı



    Mühendislik harikası



    116. elementi yani livermorium’u üretmek titanyum izotoplarından yeterince yoğun bir ışın oluşturmakla başlıyor. Bunun için kullanılan titanyum-50, doğal titanyumun yaklaşık yüzde 5'ini oluşturan nadir bir izotoptur. Bu metal, serçe parmağınızın son kısmı kadar küçük bir fırına konulur ve 1600 dereceye kadar ısıtılır. Bu sıcaklıkta titanyum buharlaşmaya başlar.



    Ayrıca Bkz.Gezegen tanımı yeniden değişebilir: Plüton, tekrar gezegen mi olacak?



    Bu süreç, VENUS adı verilen ve plazmayı hapseden karmaşık bir süper iletken mıknatıs içinde gerçekleştiriliyor. Plazmada serbest elektronlar, mikrodalgalarla enerji kazanarak titanyumun 22 elektronundan 12'sini çıkarıyor. Yüklü hale gelen titanyum iyonları, mıknatıslar yardımıyla yönlendiriliyor ve Cyclotron'da hızlandırılıyor. Ardından her saniye yaklaşık 6 trilyon titanyum iyonu, bir kağıttan daha ince ve ısıyı dağıtmak için dönen hedefe çarptırılıyor. Bu süreçte hızlandırıcı operatörleri, ışının enerji seviyesini hassas bir şekilde ayarlamaya yardımcı oluyor. Zira yeterince enerji olmazsa izotoplar birleşmez, fazla olursa titanyum hedefteki çekirdekleri parçalayabilir. Bu zorlu işlemler tamamlandığında ise istenilen nadir süper ağır element oluşuyor.



    120. element için süreç başlayacak




    Araştırmacılar element 120'yi üretmeye başlamadan önce hala yapılması gereken işlerin olduğunu söylese de artık gidilecek yol açılmış durumda. Zamanlama henüz belirlenmedi ancak araştırmacılar potansiyel olarak 2025 yılında denemeye başlamayı planlıyor. Deney başladıktan sonra 120. elementin ilk atomlarını görmek ise birkaç yıl sürebilir.




    Kaynak:https://www.techspot.com/news/103939-physicists-eye-element-120-after-synthesizing-element-116.html
    Kaynak:https://newscenter.lbl.gov/2024/07/23/a-new-way-to-make-element-116-opens-the-door-to-heavier-atoms/
    Kaynak:https://arxiv.org/abs/2407.16079







  • Öncelikle siteminiz ve eleştiriniz için teşekkürler. Diğer arkadaşlar adına konuşmam ve bir şey söylemem yanlış olur ancak şahsım adına yorumunuzdan kendime gerekli payı aldım.

    Öte yandan içeriği elbette birkaç kez okuyorum fakat doğal olarak bazen bariz hatalar bile gözden kaçabiliyor. Bu aslında bu işin başladığı tarihten beri olan bir şey. Bugün Reuters'ten tutun da AA'ya kadar her editor içeriklerinde hatalar yapabiliyor. Bu elbette bir bahane değil, yanlış anlamayın. Sadece olanı söylüyorum. DH'de ilk yazmaya başladığımda içeriklerim çok daha yüzeysel olmasına rağmen hatalarım daha fazlaydı. Süreç içerisinde hem içerik derinliğini hem de hatalar konusunda kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. Ancak bu tip eleştirel yorumlar (sizinki gibi dozunda olanlar) bizleri daha da ileriye itiyor, o yüzden tekrar teşekkürler.

  • Adamlar 120. elementi çıkaracaklar bizimkiler 120. vergi paketini çoktan hazırladılar. Varlık içinde yokluğu bu insanlara kim yaşatmış yada yaşatacak fırsatı verenleri ALLAH ıslah eylesin.

  • bir yerinizden element uydurmayın kardeşim

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Öncelikle kusura bakmayın, yıkıcı eleştiri gibi olacak fakat herkes şikayetçi olmasına rağmen 1-1,5 senedir çoğumuz yapıcı olmaya çalıştık, bir şey değişmedi. Haliyle olayı biraz karikatürize etmenin normal olduğunu düşünüyorum.

    Bu Donanım Haber’in editör kadrosu çok muazzam. (Bu haberde böyle yapıldı demiyorum) O kadar kopuklar ki, bazen 2 gün önce yapılmış haberi yapıyorlar. Yakında kendi yazdıkları habere Donanım Haber’den kaynak gösterecekler

    Yazım hatalarından zaten geçilmiyor, insan yazdığı haberi bir okur değil mi? Arkadaşlarda o da yok. Hadi paragraf içinde harf hatası, yazım yanlışı yaparsınız da alt başlık hiç mi dikkatinizi çekmiyor? Mahvettiniz güzelim siteyi.

    116'ncı element tarihi bir yöntemle sentezlendi: Yeni element yapılacak

    Haber içeriği doyurucuysa direkt yazarın adına bakıyorum, site sahibi Gün Oksay karşımıza çıkıyor. Özellikle enerji depolama çözümlerinde bir ara müthiş içerikler yazıyordu kendisi ya da benim elektrikle tahrik dersime paralel olduğundan dikkatimi çekti bilemiyorum.

    Yapmayınız sayın Gün Oksay, şu editörlere lütfen bir düzenleme getirin artık.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Silent Guardian kullanıcısına yanıt
    Teşekkürler önce ilginiz ve şahsıma söyledikleriniz için bu konuda bir görüşme yapacağım.

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • gun kullanıcısına yanıt
    Cevabınız için çok teşekkür ediyorum, başarılarınızın devamını diliyorum

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Bu tip haberler bende sürekli bir geri kalmışlık hissi yaratmakta, ülke üniversitesitelerinin olmayan imkanlarını düşündürtmekte:(

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Silent Guardian kullanıcısına yanıt

    Öncelikle siteminiz ve eleştiriniz için teşekkürler. Diğer arkadaşlar adına konuşmam ve bir şey söylemem yanlış olur ancak şahsım adına yorumunuzdan kendime gerekli payı aldım.

    Öte yandan içeriği elbette birkaç kez okuyorum fakat doğal olarak bazen bariz hatalar bile gözden kaçabiliyor. Bu aslında bu işin başladığı tarihten beri olan bir şey. Bugün Reuters'ten tutun da AA'ya kadar her editor içeriklerinde hatalar yapabiliyor. Bu elbette bir bahane değil, yanlış anlamayın. Sadece olanı söylüyorum. DH'de ilk yazmaya başladığımda içeriklerim çok daha yüzeysel olmasına rağmen hatalarım daha fazlaydı. Süreç içerisinde hem içerik derinliğini hem de hatalar konusunda kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. Ancak bu tip eleştirel yorumlar (sizinki gibi dozunda olanlar) bizleri daha da ileriye itiyor, o yüzden tekrar teşekkürler.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • rakanishu R kullanıcısına yanıt
    Üniversitelerin daha özerk yapılar haline dönüşmesi ve bilimsel faaliyetler üzerinde daha çok çalışmaları için desteklenmesi gerekiyor. Üniversitelerde bilgi üretimi olmayınca tüm süreç baştan çökmüş oluyor. Umarım düzelir.

  • Periyodik tabloda element olarak adlandırılan maddelerin çoğu zaten sentez. hidrojen oksijen azot karbon için elemen denildi, hidrojen oksijen birleşirse su olur denildi, içtiğimiz su kimyasal bileşik oldu oysa ki su atmosferi dengeleyen, enerji taşıyan, biyolojik yaşamın temel maddesidir, bu yönüyle element olmalıdır. Aynı şekilde soluduğumuz hava da yaşamın dünyanın olmazsa olmazı, o da element değil, bilinmezliklerle dolu bir karışım olarak adlandırılıyor. Oysa ki 1800'lü yıllara kadar kimya biliminde hava element olarak kabul ediliyordu.

    Periyodik tablonun sonlarına doğru element isimlerine baktığınızda Berkelium, Californium, Darmstadium, Americium, Europium gibi siyasi harita bazlı, Einsteinum, Nobelium, Lawrencium gibi beşeri bazlı isimlendirmeler dikkat cekiyor. Bu tablonun doğa gerçekleri ile alakası yok.

    Element kandırmacası Lityum ile zirve yaptı. Salamura tuzun işlenerek elde edilen hiperreaktif maddeye Lityum denilerek element sınıfına sokuluyor ancak o düpedüz bir kimyevi madde.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • He mk herkes seni kandırmaya çalışıyor. Amerika pr ini element isimleri üzerinden yapıyor. Sen de element bu ismini koy yarimakillikardesim.


    Git başka şey oku mk, Su bilesikmiste hava neymiş de.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt
    Ateş, Su, Toprak, Hava, Tahta. ben başka element filan bilmem :)

  • Mænû M kullanıcısına yanıt
    İngiliz kimyager Elizabeth Fulhame'nin 1790'lı yıllarda yayınladığı bilimsel yayınları okudum.

    O belgelerde Fulhame, modern kimyanın babası sayılan Antoine Lavoisier'den tutun, o dönemde çok popüler olan flojiston teorisini destekleyen ünlü İngiliz kimyager Joseph Priestley ile İrlandalı kimyager Richard Kirwan'a kadar birçok kişinin hava, su, ateş ve elementler üzerine açıklamalarını sorgulamış, doğanın gerçeklerini açıklamaya çalışmış. Bunu aslında akademik tartışma için değil kimya biliminin nelere vakıf oldugunu göstermek amacıyla yapmış.

    Fulhame suyun bileşik olduğuna düşünüyordu. Yani şu anki Modern Kimya müfredatıyla uyumlu. Ancak özellikle Richard Kirwan bunun tersini yani suyun element olduğunu düşünüyordu.

    Burada önemli konu, suyun bileşik olup olmamasından çok 2024 dünyasında bunun hiç tartışılmaması. 1790'larda tartışılıyordu artık tartışılmıyor. Suyun bileşik olduğuna inanmak zorunda bırakılıyoruz.

    Tartışma olmazsa bilemeyiz. Ben diyorum ki bilelim. İnanmak zorunda değiliz, araştırıp bilebiliriz maruzatım budur.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • CleanCoders C kullanıcısına yanıt
    Tahta yani ağac sadece su, toprak ve güneş değil havadaki bir maddenin çekilmesi ile oluşuyor. O madde "yanıcılık" yani biz insanların ifadesiyle enerji. Tahtanın yandığı zaman cıkardığı ısıl enerji havadaki enerjiden geliyor.

    Altın element olarak geçiyor. Ancak element sadece doğada üretilmek zorunda mıdır? Fabrikada sentetik üretilemez mi? Bence altın fabrikada üretilebilir bir madde. Bunun ipuçlarını yukarıda bahsettiğim 1700'lü yıllarda Kimya üzerine yayınlanmış bilimsel belgelerde görebiliriz.

    Araştırdığımız sürece birçok şeyi bilebiliriz. J.P. Morgan adında yatırım şirketi bir kerede binlerce ton altın satın alabiliyor. Altın sentetik üretilebilen birşey olduğu sokaktaki adamın bile anlayabileceği şekilde gösterilse, ortalıkta J.P. Morgan kalmazdı. Kuyumcular bir anda hediyelik süs eşyası satıcılarına dönerdi. Elektriğin bedavaya üretildiği gösterilse, öteki petrol, doğal gaz üreticileri domino taşları gibi birer birer devrilerek enerji sektörü dağılırdı. Elektrik birim fiyatı bedavaya yakın bu arada.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Olayın imam hatip ile ne alakası var sanki normal üniversite yada liseler bilim adamı fışkırtıyor. Gelişim kişinin kendi elindedir okul ise bunu kolaylaştırır yada kolaylaştırmaz.

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.