< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr.Hetfield -- 23 Ocak 2020; 18:43:6 > |
Bildirim
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr.Hetfield -- 23 Ocak 2020; 18:43:6 > |
hocam senin yaşadıklarını yaşamış çok insan var. diyeceksin ki insanlar kekeme mi doğdular? hayır ama insanlar farklı nedenlerle kendi konfor alanlarına sıkıştılar. seninki de bu olay.
şimdi sana: "sakat değilsin, hasta değilsin, sağa sağlam adamsın, elinden her iş gelir, kendi yaşamını kurabilirsin" derim ama bu cümlelerin gerçekçi bir etkisi olmayacağı için biz daha gerçekçi aksiyonlara yönelelim; yapılabilecek en birinci doğru şey dışarı çıkmak. konfor alanından çıkmak yani. diyeceksin ki: "yahu amaçsızca mal gibi dışarı çıkıp napacam?" cevap veriyorum: "yapacak bir şey bulacaksın" çünkü evin içinde bulabileceğin bir şey yok. evin içinde porno var. evet, doğru, evin içinde birço faydalı şey de yapılabilir, ama dürüst olalım, bunları yapmayacaksın. tabi şimdi kitapta okuduklarını bülbül gibi şuursuzca tekrarlayıp monolog konuşmalara yaparak kimseye faydası dokunmayan kişisel gelişimciler gibi: "DIŞARI ÇIK!" demenin de bir alemi yok. bir insanı ilk başta dışarı çıkartacak gerçek bir neden olmalı yoksa kimse hollywood filmi içinde yaşıyormuş gibi dışarı çıkıp sağda solda gezip aktivite aramaz. başlangıç noktası aktivitesi bulunup dışarı çıkıldıktan sonra, ilk başlanan aktiviteler üzerinden gerisi gelişir kendiliğinden. sen zaten kendin erasmus demişsin. bu iyi. bunun dışında, imes gibi kurslar var onlara katılabilirsin, gezgin-bisikletli dernekleri, cafeleri, kulüpleri var ve oralarda turlarından dönen gezginler sürekli söyleşiler düzenliyolar, onlara katılabilirsin. yazılım gibi teknik konulara ilgin varsa, birçok yerde birçok yeni teknoloji ile ilgili tek akşamlık söyleşiler-seminerler düzenleniyor, onlara katılabilirsin. bunların hepsi seni dışıra çıkartacak gerçek birer nedendir. ve burada amaç senin diğer insanlarla konuşup onlardan sana kıvılcım çaktıracak bir şeyler duyman. mesela ben dışarı çıkıp birileriyle konuşurken bisiklet ve kampçılık olaylarını hayal ettim, orada kıvılcım çaktı yani. ve sonra bu olaylara daldım, hayatıma katkısı muazzam oldu. ve, 29 yaşına kadar ingilizice konusunda son derece özgüvensiz olan ben, dışarı çıkıp diğer insanlarla konuşurken onlardan duyduğum bir şey ile kafamda kıvılcım çaktı ve eve dönüp kendi sistemimi kurarak sürekli ingilice çalışan, ingilzice haberleri okuyan, kitap okuyan, ve bunu büyük haz alarak yapan birine dönüştüm. dışarı çıkıp diğer deneyimlerle karşılaşmamış olsaydım, bu kıvılcımalr çakmamış olacaktı, ve bana gerek sosyal anlamda, gerek özgüven anlamında, gerek bilgi anlamında, ve moral anlamında büyük katkı sağlayan faydalı şeyleri yapmamış olacaktım, bunların yerine cinsel içerik izlemiş olacaktım, bugün burada otururken de çöpe atmış olduğum vaktin pişmanlığı ile zaten düşük olan motivasyonumu daha da düşürecektim. dışarı çıkmak bana mucizevi etki ayratmadı. dışarıda mucize yok. ben yaptım. ne yaptıysam kendim yaptım. evde vakit harcadım, emek harcadım, apra harcadım, kendim yaptım. kampçılığa başlamayı kendim akıl ettim, nerelere gideceğimi kendim akıl ettim. ama bunların hepsi kafamda çakan kıvılcımlar sayesinde oldu. ve dışarı çıkmamış olsaydım bu kıvılcımlar çakmayacaktı. burada dışarı çıkmayı illa fiziksel olarak evden çıkmak gibi de değerlendirmemek gerek. dışarı çıkmak aslında konfor alanının dışına çıkıp, senin kafanda kıvılcım çakabilme ihtimali olan faydalı aktivitelerin bulunduğu alanlara kaymaktır. sen PC başında vaktini porno, sosyal medya ve oyun ile çöpe atıyorsan, sadece bunları bırakıp yine PC başında faydalı şeyler yaparak da gene konfor alanının dışına çıkabilirsin. ama ben gene de sana: "evden çık, dışarıdaki aktivitelere yönel" diyorum çünkü biliyorum ki PC başında kendi kendine bu dönüşümü yapma ihtimalin çok daha düşük. bu arada, dünya baya değişmiş. ben 90'lı yıllarda bir çocuk iken dünya ile tek bağlantımız televizyon idi, orada da 8-9 tane kanal vardı, ve hiçbir cinsel unsur yoktu. tam anlamıyla saf büyüdük bu anlamda. ben seks diye bir şeyin varlığını orta ikinci sınıfta öğrendim. ciddiyim. o zamanlar reklamlarda bile açık kadın çıkmazdı. ilk defa bi reklamda mini etekli bir kadın görmüştüm, bacaklarını gördüğüm ilk anda içim böyle bi cız etmişti :) öyle bi ortam yani :) teknoloji yok, hiçbir şey yok. bir de bugünki dünyayı düşünüyorum, youtube'da 5 yaşındaki çocuk çıkmış kendisinin değişik cinsel eğilimine öel isim vermiş ve neden kendi cinsel eğiliminin var olan diğer cinsel eğilimlerin hepsinden farklı olduğunu anlatıyor porno hakkında şunu söyliyim. sakın ola sakın: "masturbasyonu bırakmalıyım" gibi saçma sapan yanlış düşüncelere kapılma. porno da yeri geldiğinde kısa süre izlenebilir. ama, sadece sen değil birçok erkeğin asıl bırakması gerken şey: "pornoyu ana cinsel izleme unsuru yapmak ve bir oturduğunda uzun süre izlemektir" dikkat: pornoyu izlemeyi bırak demiyorum. düzenli olarak porno izlenebilir.3 haftada bir mesela. ama sadece gerektiğinde. asıl yapılması gereken şey, illa cinsel bir şeye bakmak istiyorsan, bu porno olmasın. diyeceksin ki: "pornodan başka cinsel içerik mi var?" kardeşim illa birinin sana: "al, işte sana cinsel içerik" diye sana rafine şekilde sunduğu bir şeyi izlemek zorunda değilsin. aç güzel mankenlerin fotolarına bak. ilk başta porno'ya kıyasla çok daha zevksiz gelecek sana belki ama kendini zorla, porno dışında böyle düzel kadın resimleri ara. bu söylediğim belki çok abzurd gelebilir ama bu önemli bir şey çünkü birçok erkek cinsel içerik bakarken %90 porno bakıyor ve porno denilen şey bir erkeğin karşı cins için yaşayacağı hisleri özetleyen bir şey değil, porno sadece olayın en son-en uç nokasını sana sunuyor. hiç yemek yemeyip sürekli baklava yiyen, günde 5 öğün baklava yiyen birini düşün. baklava lezzetlidir ama sen her gün sadece baklava yemek ister miydin? hayır istemezdin. insan arada şöyle güzel bi menemen yapıp onu yemek ister, ekmek arası bir şeyler yemek ister, şöyle güzel bi kızarma yemek ister, kuru yemiş yemek ister, ve tabii ki en son olarak da güzel bir tatlı yemek de ister. porno sana en son tatlıyı en lezzetli haliyle sunuyor ve sen de hayatındaki cinsel içeriği sadece pornodan ibaret olarak kurarsan hayatı boyunca hiçbir şey yemeyip sadece baklava yiyen bir zombiye dönüşüyorsun. ben sana: "akıl almaz güzelliğe sahip mankenler var, aç onların normal resimlerine bak, illa porno olmak zorunda değil" derken aslında bunu diyorum, yani: "git menemen ye" diyorum. sen eğer yıllardır sadece baklava yemiş isen, ağız tadın ona öyle bir alışmış olur ki, menemen'i önüne koyup ilk lokmasını ağzına aldığın ilk anda menemen'in tadı sana çok garip, yavan gelecektir. "bu ne yahu!" dersin. ama, yersen, anlarsın ki porno dışında gerçek bir dünya var ve porno'nun sana sunduğu ağır seks hazzı dışında farklı cinsel hazlar da var. ve tabii ki porno'dan diğer cinsel içeriklere geçmek işin geçici kısmı. aslında ideal olan kız arkadaş bulup gerçek ilişki kurmak. gerçek ilişki derken seks'i kastetmiyorum. sevdiğin biri ile sinemaya gitmek, birlikte vakit geçirmek, sevgiyi yaşamak da cinsel bir etkileşim yaratır ve aslında gerçek kadın-erkek ilişkilerinde bu etkileşimler seks'in daha iyi olamsını bile sağlarlar. porno'nun, daha doğrusu "sürekli porno izlemenin" neden abzurd ve anormal bir şey olduğunu bu şekidle de anlatabilirim. gerçek ilişkilerde çiftler arasında birçok olay yaşanır. ve yaşanan deneyimler cinslerin tatmin olmalarını sağlan unsurlardır çünkü insan her yönden ihtiyaçlasa sahip. gerçek ilişkilerde çiftler arasında yaşanan seks oalyı onların yaşadıkları genel ilişki sürecinin sadece küçük bir parçasıdır. kaçınılmaz olarak gerekli bir parçadır ama gene de seks eylemi genel cinsel etkileşimin parçalarından sadece birisidir. işte sen sürekli porno izlersen, sürekli o tek bir etkileşimde odaklanıp kalıyosun. ve bu çok saçma. benim söylediğim alternatif cinsel içerikler senin en azından bu kısıtlı darboğazdan çıkman konusunda ilk basamağı oluşturabilir. |
|
|
|
|
|
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pakaji -- 27 Ocak 2020; 18:1:57 > |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Louis Bloom -- 3 Ağustos 2020; 18:16:45 > |
Fena değilim hocam. İstediğim bölümden yüksek lisansa kabul aldım, o yüzden şu aralar biraz mutluyum. |