Şimdi Ara

ABD Hakkinda Bilinmeyenleri Anlatiyorum GUNCEL! (18. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
373
Cevap
53
Favori
9.883
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
34 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1516171819
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • ABDde arkadaşlık ilişkileri daha yüzeysel bu doğru bencede, insanlarla konuşmaya kalksanız bundan bir çıkarı olmadıkça böm böm bakıyorlar bazıları ama genellememek lazım.

    Bazı bölgeler ise cennet gibi örneğin san francisco,bu şehirde sokakta yol kenarına parkedip park makinesinden fiş alıcaktık, 60 yaşlarında bir çiftle karşılaştık (biz 3

    arkadaşız bu arada yaş 20) onlarda ABDnin florida eyaletinden gezmeye gelmişlerdi. Bilmiyolardı o makinedeki sistemi. Bizle orda 10 dakika boyunca uğraştılar. Yaptık en

    sonunda çok içtenlerdi sonra bir kahve içmeyi teklif ettiler beraber oturup fisherman wharfta kahve içtik. Her insan bir değil, insan heryerde insan. Burada arkadaşlık ilişkileri

    çok güzel insanlar sıcakkanlı diyoruz fakat yanıbaşımızda tecavüzler, karısını öldürenler, töre cinayetleri işleniyor görmemezlikten geliyoruz ya da inanmak istemiyoruz.

    Trafikte insanlar deli danalar gibi yarış yapıyorlar her 2 insandan 1i trafik kurallarına uymuyor. Bu da bir yüzeysellik, çıkarcılık değil mi arkadaşlar. Bazı insanlar geceleri

    sokağa çıkmaya korkar herkes Abdde yazmış. Soruyorum size hanginiz belli başlı caddeler hariç sokağa çıkmaya korkmuyorsunuz Türkiyede. 20 yaşında erkek halimle

    sokağa çıkmaya korkuyorum ben geceleri. Trafikte sıkıştıranlar mı dersin, "otopark kavgasında silahlar konuştu" haberleri mi dersin. Cennette yaşamıyoruz arkadaşlar. Ben

    ülkemi seviyorum, ama orayı cehennem burayı cennet gibi görmek gözünü dünyaya kapatmaktır dar düşünmektir benim düşüncemle. Dünyada herşey aynı insanlar aynı

    kafada. Burada kürtleri suriyelileri kimse sevmez orada meksikalıları kimse sevmez. Burada otoparkta yer kavgasından,eski karısının yeni bir sevgili bulmasından adam

    öldürülür orada sokak kavgasından, bar kavgasından. He iyi insan heryerde iyi insan orası aynı. Ama kötü de heryerde kötü...




  • Konudaki tüm mesajları okudum. Amerikaya gideceğimden değil tabi ama insan merak ediyor okuyor. Kafasını kullanan adam her yerde para kazanır. Asıl önemli olan hayattaki en önemli şey para değildir. Dh halkı bunu bilmiyor daha. Çoğu yeni yetme,ergen,ya da üni öğrencisi oldukları için gerçek hayata daha yeni giriş yapıyorlar ve hayatı para,araba,iphone,kizdan ibaret sanıyorlar. Halbuki bunların hiçbirinin önceliği yok. Konuyu açan kardeşimiz de çok kasmis kendini. Bu kadar abartmanin tribe girmenin anlamı yok. Yazmak istersen yazarsın, yazmak istemezsende yazma. Senin kıytırık yazinla Amerikayı kesfedecek değiliz. Ya kimseyi ipleme yazmaya devam et, ya da ergen gibi triplere gireceksen hicbi şey yazmadan çek git. Adamlar burada seninle makara kukara yapmış.cozememissin,bi de ergen gibi aglamissin. Yani suclu birini aramiyorum. Sen suçlusun onlar suçsuz demiyorum.herkesin farklı gorusu var. Buradaki ergen kitleye bi şeyler anlatiyorsan, sana böyle ergence yorumlar yapılmasını göze almışsin demektir. Aksini düşünüyorsan buraya boşuna yazma git eksiye, inciye yaz kardeşim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Şu konunun tüm mesajlarını okumak yaklaşık 1,1.5 saatimi aldı. Gerçekten çok güzel bilgiler edindim. Ve inanıyorum ki yazan çoğu arkadaşımız doğruları söylemiş. Arkadaşım geçen yıl Amerika'ya gidelim dedi. Tamam dedim ama ailem izin vermedi. O daha önce 4 sefer gitmişti ama genelde 3 ay kalır tekrar gelirdi. ( üniversitedeki arkadaşım) Alaskaya giderdı orada balık fabrikası falan var 2.5 ay çalışır son 15-20 gün falanda New Yorka gelirdi. Tatil gibi birşey Yapardı yada Gezmek için. Türkiyede jeoloji mühendisliği okudu. Ancak bitiremedi. En son 3 ay önce New York'ta idi şimdi bilmiyorum. Orada herkes Kendi başına diyordu. Kimse kimseyi takmaz kollamaz falan diyordu.. Aslında Amerika değilde Avrupa'ya gitmek gibi bir düşüncem Var. Almanya-Fransa-İsviçreye gitmek. Kız arkadaşımin akrabası oradalarda var. Buralara gitmek istiyorum. Ama ilk önce kpss yi kazanmak sonrada gitmek var. En sonda bu ülkelere gidecem. Maddi olarak pek bir zorluk yaşamayacam. Amerika gibi zor ülkeler değildir diye düşünüyorum. Yada buralardaki insanlar soğuk kanlı falan değillerdir diye Tahmin ediyorum. Her Ne kadar Avrupalılar Amerikalılarin atası olsalarda...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: neS aY miyilkraF

    Hocam konu acacak misiniz?
    Birde sunu sorayim. Misal Elektronik muhendisligi burada okudum ancak amerikaya gidip bi sirkette calisa bilir miyim ? Yani diplomami tanirlar mi ? Diyelim Turkiyede ki gibi bir sistem mi var orada. Yani diplomasi varsa tamamdir gerisi muhim degil imaji yoksa bilgine ilmine mi bakarlar


    Merhabalar, konu açmak aklımda var. Bu aralar boş fırsat olduğunda açacağım sanırım ama forumdaki abuk subuk tiplerin sabote etmesinden çekiniyorum.

    Diğer konuya gelirsek de maalesef Türk vatandaşı olduğumuz için orda bir çalışma iznimiz yok şu durumda. Mezuniyet sonrası ABD'de direk işe başlamak çok çok zor bir şey, mutlaka orada master veya doktora yapılması gerekiyor ki ertesinde şirketlerden dönüş alabilelim. Bu benim araştırmalarımın sonucudur, ABD'de çalışan kimle konuştuysak ya master ya da doktorasını orda bitirip kalmış. Burdan lisansı bitirip giden adamın ya bir icadı vardır, ya bir start-up projesi falan vardır, çok dikkat çeken bir makalesi vardır.




  • amerikalıların çoğu ruhsuzdur robot gibi yaşıyorlar hepsi para ve eğlence peşinde boş işlerle uğraşarak ömür bitiriyorlar.avrupa insanınında büyük bölümü bu şekildedir.ne varsa ortadoğu ve asya da var
  • quote:

    Orijinalden alıntı: IG

    quote:

    Orijinalden alıntı: Simetrikdenge

    Pizzacının bile 3000 dolar aldığı abdye bok atmak...

    500 dolara bile araba alınabiliyorken...

    1 kilo et'in 5 dolar olduğu ülkeyi yermek...


    siz gerçekten bu aktrolluğunuzu arttırdınız. ayrıca serkan inci kadar dönek bir insan yok, kuzey ırakta malum ülke bayrağı önünde foto çeker türkiyede milliyetçilik oynar. bırakın bu işleri hepinizden iğreniyorum pis yobazlar.

    Hiç bir pizzacının cebine 3000 dolar girmez atma

    Arabalar daha ucuz evet ama 500 dolara yürüyen araç alındığını sanıyorsan hayaller dünyasında yaşıyorsun

    Ve Amerika'da nerde etin kilosu 5 dolar söyle de bende gidip alayım

    Kıskançlığın çekememezliğin bir lüzumu yok. Bu tür şeyler kimsenin zoruna gitmemeli. Amerika'daki yaşam şartlarının Türkiye'dekinden daha iyi olduğu inkar edilemez bir gerçek. Ha bizim halkımız kendisini "Amerika'nın yarısı sokakta yatıyor vay anam vay" diyerek avutmaya çalışır, buna yapacak bir şey yok.

    Evet, pizzacılar 3000 dolar maaş alır. Çalıştığı yere göre gayet tabi değişir. 1200 dolar alanı da vardır, 3000 alanı da vardır. Çalıştığı markaya, pozisyonuna göre tamamen değişir. Ha pizzacı derken pizzayı senin evine getiren adamı bahsediyorsan o adam da 3000 olmasa bile minimum 2000-2500 alır. Kaldı ki bahşiş olayı vardır. Pizzacıdan alacağı paranın üzerine bir de bahşiş alır. Maaşı artarak gider.

    3000 dolar yaklaşık 9000 lira ediyor. Bu zoruna gitmesin kardeşim, çünkü merak etme, Amerika'da yaşam da pahalı. Öyle iPhone fiyatlarına bakarak "Amerika çok ucuz yav adam orada 9000 lira para kazanıyor olamaz" demek lüzumsuz. Ankara'da otobüse öğrenci olarak 1 lira 30 kuruş ücret verirsin, dolmuşa 2 lira 25 kuruş verirsin. Los Angeles'ta otobüse bir biniş 1.75 dolardır mesela. Türk lirasıyla 4.5 lira ediyor yaklaşık. Anlatabilmişimdir umarım. Marketten su almak istersen yarım litresi 50 cent. Yaklaşık 1.5 lira. Bizim ülkemizde bir büfeden alsan 50 kuruş veya 75 kuruştur maksimum. Çok basit örneklerle hayatın daha pahalı olduğunu anlatmaya çalıştım. Umarım az buçuk bir fikir verebilmişimdir.

    Araba muhabbetine gelirsek,

    Gayet de güzel bir araba 500 dolara alınabilir. Lakin bizim bilinçaltımız bunu da *çekemediği* için beyin kabul etmemekte diretmektedir.

    Çok basit bir örnekten gidelim. Amerika'daki en meşhur araba nedir? Ford Mustang. Bu arabanın en ucuz versiyonu yaklaşık 25 bin dolar. Türk lirasıyla 75 bin lira ediyor.

    Aynı araba bizim ülkemizde satışa bu sene çıkarıldı. Fiyatı ne kadar? 130 bin dolar. Bu Türk parasıyla ne kadar eder peki? 390 bin lira.

    Yani bir Amerikalının 75 bin lira verdiği uyduruk bir araba bizim ülkemizde Ferrari değeri görüyor. Arabanın üzerinde %500 civarında vergi var.

    Bunları niye anlattığıma gelelim. Demek istediğim şu: Amerika'da araba almak Türkiye'de araba almaktan 10 kat daha kolaydır ve arabalar ucuzdur.

    Work and Travel için Amerika'ya gidip kazandığı parayla araba satın alıp gelmeden önce de satan bir sürü Türk öğrenci mevcut. Amerika'da bir insanın arabasının olması bir *lüks* değildir. Hatta ve hatta bir *gerekliliktir*.

    Dolayısıyla toplu taşıma araçlarına bindiğinizde (New York City, Boston gibi toplu taşımanın çok gelişmiş olduğu bazı doğu yakası şehirleri hariç) genelde ülkede kaçak yaşayan Meksikalıları veya evsizleri görürsünüz. Bu toplu taşıma araçları da çok seyrek kullanılır. Örneğin Los Angeles'ta 40 derece güneş altında 45-50 dakika otobüs beklediğimi bilirim. Herkesin arabası olduğu için toplu taşıma gelişmemiştir.

    500 dolara ikinci el, eski bir araba gayet de alınır. Hatta ve hatta bizim ülkemizde bir *lüks* olarak görülen otomatik vitesli araba alınır. Amerika'daki (en azından batı yakasındaki) araçların %99.9'u otomatik viteslidir. Düz vitesli araba göremezsiniz. Çok ama çok seyrek. Gördüğünüz de genelde 15-20 yıllık arabalardır.

    Lakin eğer Amerika'da doğru düzgün bir araba alınmak isteniyorsa en az 1000 doları gözden çıkarmak lazım. Eğer sıfır araba alacaksanız da fiyatları 5-10 bin liradan başlar. Bizim ülkemizde orta sınıf araba olarak nitelendirilebilecek Honda, Toyota markalarının arabaları Amerika'daki en uyduruk arabalardır. Aynı şekilde bizim ülkemizde Ferrari değeri gören Bmw, Mercedes marka arabaların bazı modelleri Ford Mustang ile aşağı yukarı aynı bedelden satılır. Maserati marka arabalar bile 75 bin dolardan başlıyor.

    Etin kilosu nerede 5 dolar demişsiniz, bunu görmek için bir kasaba gitmeniz yeterli olacaktır. Daha da ucuza et arıyorsanız Meksikalıların dükkanlarını arayışa geçiniz. Her daim her şeyin en ucuzu ya Çinlilerdedir ya da Meksikalılarda.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Angeleno -- 13 Haziran 2016; 21:07:27 >




  • Angeleno A kullanıcısına yanıt
    Hocam yazılarınız çok ilgimi çekti, çok teşekkür ederim gerçekten şaşırdığım daha önce bilmediğim bilgiler öğrendim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • aLdacTrack kullanıcısına yanıt
    Kardeşim eğer yazılarımı beğendiysen, sana bir şeyler öğretebildiyse, yazılarım amacına ulaşmış demektir.

    Ben teşekkür ederim sana, değerli vaktini ayırıp okuyup burada yorum yaptığın için :)
  • Ne demek kardeşim her zaman çok sevindim yorumun için ben teşekkür ederim
  • Angeleno A kullanıcısına yanıt
    Hocam siz hangi amaçla gitmiştiniz?(dil okulu, master vs)
    Ne kadar kaldınız?
  • isviçrelibilimadamı kullanıcısına yanıt
    Dil okuluna gittim kardeşim, 2 ay kaldım Los Angeles'ta.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Angeleno

    quote:

    Orijinalden alıntı: IG

    quote:

    Orijinalden alıntı: Simetrikdenge

    Pizzacının bile 3000 dolar aldığı abdye bok atmak...

    500 dolara bile araba alınabiliyorken...

    1 kilo et'in 5 dolar olduğu ülkeyi yermek...


    siz gerçekten bu aktrolluğunuzu arttırdınız. ayrıca serkan inci kadar dönek bir insan yok, kuzey ırakta malum ülke bayrağı önünde foto çeker türkiyede milliyetçilik oynar. bırakın bu işleri hepinizden iğreniyorum pis yobazlar.

    Hiç bir pizzacının cebine 3000 dolar girmez atma

    Arabalar daha ucuz evet ama 500 dolara yürüyen araç alındığını sanıyorsan hayaller dünyasında yaşıyorsun

    Ve Amerika'da nerde etin kilosu 5 dolar söyle de bende gidip alayım

    Kıskançlığın çekememezliğin bir lüzumu yok. Bu tür şeyler kimsenin zoruna gitmemeli. Amerika'daki yaşam şartlarının Türkiye'dekinden daha iyi olduğu inkar edilemez bir gerçek. Ha bizim halkımız kendisini "Amerika'nın yarısı sokakta yatıyor vay anam vay" diyerek avutmaya çalışır, buna yapacak bir şey yok.

    Evet, pizzacılar 3000 dolar maaş alır. Çalıştığı yere göre gayet tabi değişir. 1200 dolar alanı da vardır, 3000 alanı da vardır. Çalıştığı markaya, pozisyonuna göre tamamen değişir. Ha pizzacı derken pizzayı senin evine getiren adamı bahsediyorsan o adam da 3000 olmasa bile minimum 2000-2500 alır. Kaldı ki bahşiş olayı vardır. Pizzacıdan alacağı paranın üzerine bir de bahşiş alır. Maaşı artarak gider.

    3000 dolar yaklaşık 9000 lira ediyor. Bu zoruna gitmesin kardeşim, çünkü merak etme, Amerika'da yaşam da pahalı. Öyle iPhone fiyatlarına bakarak "Amerika çok ucuz yav adam orada 9000 lira para kazanıyor olamaz" demek lüzumsuz. Ankara'da otobüse öğrenci olarak 1 lira 30 kuruş ücret verirsin, dolmuşa 2 lira 25 kuruş verirsin. Los Angeles'ta otobüse bir biniş 1.75 dolardır mesela. Türk lirasıyla 4.5 lira ediyor yaklaşık. Anlatabilmişimdir umarım. Marketten su almak istersen yarım litresi 50 cent. Yaklaşık 1.5 lira. Bizim ülkemizde bir büfeden alsan 50 kuruş veya 75 kuruştur maksimum. Çok basit örneklerle hayatın daha pahalı olduğunu anlatmaya çalıştım. Umarım az buçuk bir fikir verebilmişimdir.

    Araba muhabbetine gelirsek,

    Gayet de güzel bir araba 500 dolara alınabilir. Lakin bizim bilinçaltımız bunu da *çekemediği* için beyin kabul etmemekte diretmektedir.

    Çok basit bir örnekten gidelim. Amerika'daki en meşhur araba nedir? Ford Mustang. Bu arabanın en ucuz versiyonu yaklaşık 25 bin dolar. Türk lirasıyla 75 bin lira ediyor.

    Aynı araba bizim ülkemizde satışa bu sene çıkarıldı. Fiyatı ne kadar? 130 bin dolar. Bu Türk parasıyla ne kadar eder peki? 390 bin lira.

    Yani bir Amerikalının 75 bin lira verdiği uyduruk bir araba bizim ülkemizde Ferrari değeri görüyor. Arabanın üzerinde %500 civarında vergi var.

    Bunları niye anlattığıma gelelim. Demek istediğim şu: Amerika'da araba almak Türkiye'de araba almaktan 10 kat daha kolaydır ve arabalar ucuzdur.

    Work and Travel için Amerika'ya gidip kazandığı parayla araba satın alıp gelmeden önce de satan bir sürü Türk öğrenci mevcut. Amerika'da bir insanın arabasının olması bir *lüks* değildir. Hatta ve hatta bir *gerekliliktir*.

    Dolayısıyla toplu taşıma araçlarına bindiğinizde (New York City, Boston gibi toplu taşımanın çok gelişmiş olduğu bazı doğu yakası şehirleri hariç) genelde ülkede kaçak yaşayan Meksikalıları veya evsizleri görürsünüz. Bu toplu taşıma araçları da çok seyrek kullanılır. Örneğin Los Angeles'ta 40 derece güneş altında 45-50 dakika otobüs beklediğimi bilirim. Herkesin arabası olduğu için toplu taşıma gelişmemiştir.

    500 dolara ikinci el, eski bir araba gayet de alınır. Hatta ve hatta bizim ülkemizde bir *lüks* olarak görülen otomatik vitesli araba alınır. Amerika'daki (en azından batı yakasındaki) araçların %99.9'u otomatik viteslidir. Düz vitesli araba göremezsiniz. Çok ama çok seyrek. Gördüğünüz de genelde 15-20 yıllık arabalardır.

    Lakin eğer Amerika'da doğru düzgün bir araba alınmak isteniyorsa en az 1000 doları gözden çıkarmak lazım. Eğer sıfır araba alacaksanız da fiyatları 5-10 bin liradan başlar. Bizim ülkemizde orta sınıf araba olarak nitelendirilebilecek Honda, Toyota markalarının arabaları Amerika'daki en uyduruk arabalardır. Aynı şekilde bizim ülkemizde Ferrari değeri gören Bmw, Mercedes marka arabaların bazı modelleri Ford Mustang ile aşağı yukarı aynı bedelden satılır. Maserati marka arabalar bile 75 bin dolardan başlıyor.

    Etin kilosu nerede 5 dolar demişsiniz, bunu görmek için bir kasaba gitmeniz yeterli olacaktır. Daha da ucuza et arıyorsanız Meksikalıların dükkanlarını arayışa geçiniz. Her daim her şeyin en ucuzu ya Çinlilerdedir ya da Meksikalılarda.

    Selam, uzun anlatmışsınız. Kısacası arabalar çok ucuz diyorsunuz anladık hepimiz bunu biliyoruz, ama hayat ucuz arabadan ibaret değil . He 1000 doların üstüne rahat araba alırım, ama röntgen çekmek istiyince ve bir doktor muyanesine gidince benden 1500 dolar almayı biliyorlar.
    İstatistiklere bakalım, Amerika'nın yarısı acil bir durumda 400 dolar yetiştirmekle zorluk çeker. Evet Amerika objektif olarak daha iyi bir ülke (Bundan önceki yazdığım diğer cevaplara bakarsanız görürsünüz) ama Amerika'ya ayak bastığın an hayatın öyle kurtulmuyor, yüksek ihtimalle Türkiye'de çektiğin zorluğun daha fazlasını çekersin. Millet'de öyle algı oluştu, yeterki Amerika'ya ayak basayım ne iş yaparsam yapayım kral gibi yaşarım zannedenler var.

    Amerika'da yaşıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi IG -- 15 Haziran 2016; 23:41:59 >




  • adamı hangi admin hangi kafayla banladı
  • stanford'a gidicem 5 yıl sonra
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prowind

    adamı hangi admin hangi kafayla banladı

    Aynen, uzun zamandır konu dışında faydalı bir konu açıldı. Onun da sahibini banladılar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • tomorrow man a özgürlük

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • IG I kullanıcısına yanıt
    Hocam sonuna kadar haklısınız, dediklerinize hiçbir sözüm yok benim zaten. Ben sadece verdiğiniz bazı örnekler üzerinden bildiklerimi anlattım.

    Yoksa Amerika harikalar diyarı değil elbette. Kötü yanları da bir sürü var. Burada saymaya başlasam sayfalarca anlatırım.

    Lakin ben her gün canlı bomba saldırısından ölme tehlikesiyle yaşamaktansa, insanların birbirinden ayrıştığı herkesin birbirinden nefret ettiği, kutuplaşmış olduğu bir toplumda yaşamaktansa Amerika'da yaşamayı tercih ederim. Ha orası tehlikeli değil mi? Elbette ki tehlike orada da var. Geçen Işidliler bara saldırdı mesela. Dünyanın hiçbir yeri bu insanlar yüzünden güvenli değil. Lakin şu anki duruma bakarsak Amerika'da Türkiye'den 10 kat daha güvenli. Son 1 senede 10'a yakın canlı bomba saldırısı oldu yahu. Ankara'da yaşayan biri olarak halime şükrediyorum hayatta kalabildiğim için.

    Bir de Amerika'nın en ama en çok sevdiğim yanı insanların güleryüzlü ve rahat olması. Sırf bunun için bile Amerika'da yaşarım.

    Şöyle açıklayayım;

    Amerika'da bir markete gitseniz, kasiyer sizinle güleryüzle konuşur. Öyle konuşmak zorundadır, istese de istemese de. Bu bir kuraldır. Sizi hiçbir şekilde tersleyemez, size surat asamaz. Eğer bunları yaparsa işten atılır çünkü.

    Türkiye'de geçtim marketi, bilmem kaç lira para vererek gittiğin restorandaki garsondan bile güleryüz görmek imkansıza yakın. Sanki biz garsonmuşuz da onlar müşteri havalarında takılırlar. Nereye gitsen terslenirsin. Bunu patronuna şikayet etsen (ki bunu denedim) sana "başka yere git o zaman" der. Bire bir başıma gelmiş bir olaydır bu.

    Amerika'da sokakta yürürken hiç tanımadığınız insanlar size selam verir, hatta bazılarıyla tanışıp muhabbete girmişliğim bile vardır. Böyle sıcak insanlardır. Bazıları yolda "t-shirtün ne kadar güzelmiş" de diyebilir, giydiğiniz bir şeyi beğenebilir ve bunu belirtir.

    Türkiye'de ise herkes birbirinden nefret eder. İnsanlar birbirine selam verme biçimden bile olayı siyasete bağlar. Bir ara ekşi sözlükte bir entry görmüştüm hatta "selamın aleyküm diyorsa karşınızdaki akplidir ya da mhplidir" diye. Yani bizim ülkede insanlar "selam verme" biçiminden bile olayı siyasete bağlayıp kutuplaşır. Bu nasıl mantıktır yahu? Eğer bir erkek olarak sokakta yürüyen başka bir erkeğe selam verirseniz "deli" muamelesi görürsünüz, kadına selam verseniz "sapık" olursunuz.

    Amerika'dan ilk döndüğüm zaman insanlara selam vermeye alışmıştım. Ertesi gün bir eczaneye gittim, oradaki başka bir kadına "merhaba" dedim. Kadın bana suratını buruşturup öbür tarafa döndü. O an hatırladım ki Türkiye'deyim. Selam verip de küfür etmiş muamelesi görebileceğiniz tek yer dünyada Türkiye'dir.

    Rahatlık meselesini de şöyle anlatayım;

    Amerika'da insanlar rahatça giyinirler, rahat hareket ederler. Kimse giyim tarzlarını, hareketlerini garipsemez.

    Bir keresinde otobüste bikini giymiş bir zenci görmüştüm. Korkunç bir görüntüydü, hala aklımdan çıkmaz :D Lakin bu adama benim dışımda bakıp bakıp gülen yoktu. İnsanların umrunda değil çünkü kimin ne giydiği nasıl davrandığı. Sokağın ortasında iğrenç ötesi sesiyle bağıra bağıra şarkı söyleyen bir deli de görebilirsiniz. Kimse bunu garipsemez, öylece bakıp geçer.

    Türkiye'de ise geçtim ben tüm bunları, en ufak bir garip hareketin olsun, değişik bir kıyafet giymiş ol hemen sosyal medyaya çıkarsın ve tüm ülke günlerce hatta haftalarca seninle dalga geçer.

    Neyse bunları geçelim. Daha yazsam yazsam bitmez...

    Amerika'nın kötü ve nefret ettiğim yanlarını da anlatayım biraz mesela;

    Sağlık meselesi. Başına bir olay geldiği zaman ambulans çağırırsan ücreti 2500 dolar civarında. Hastaneye gidip tedavi olmak istesen bizdeki gibi değil. Bilmem kaç bin dolar para dökeceksin ki boğazına kulağına baktırabilesin.

    Amerika'dayken bir kere zehirlendim. Yaklaşık 3 gün boyunca gece gündüz kustum, üzerine de bir hafta boyunca yediğim içtiğim her şey midemi bulandırdı. Su içtiğim zaman bile kokusu midemi bulandırıyordu. Ne kadar kötü durumdaydım yani. Sağlık sigortam olmasına rağmen hastaneye gidemedim. Çünkü sigortanın bu tedaviyi karşılayıp karşılamadığını bilmiyordum. Kaldı ki baştan 500 dolar muayene ücreti ödemek gerekiyordu. Bu parayı geri alıp almayacağımı bilemediğim için gidemedim. Eczaneye gittim, "bol bol su iç" dediler. Yapacak bir şey yokmuş.

    Üç gün boyunca neler çektiğimi bir ben bir Allah bilir. Amerika'daki sağlık sistemi bana kalırsa rezaletin de ötesinde...

    Eğitim meselesine gelelim. Türkiye'deki devlet üniversitelerine tek kuruş para ödemiyoruz. Amerika'da en uyduruk okullar dönem başına 10-15 bin dolar para istiyor. Örneğin dünyanın en iyi 12. üniversitesi seçilmiş olan UCLA (University of CA at Los Angeles) dönem başına 25 bin dolar alıyor. Yani bu okulda 1 sene okumak isteyen adam bir bursu falan yoksa 50 bin dolar para ödüyor. Bizim ülkemizde 50 bin dolara bir özel üniversitede 5 sene okursun. Amerika'da devlet üniversitesinde 1 sene zor okuyorsun.

    Bu yüzden bu Amerikalıların hepsi daha öğrencilik yıllarında eğer anne babaları çok zengin değilse borç batağına girer sonra da hayatları boyunca bu borçlarını öderler.

    Eğitim açısından ne kadar ileride olsalar da kapitalizmin bu yönünden nefret ediyorum.

    Yemek meselesine gelelim.

    Amerika'da insanlar kusura bakmayın ama "bok" yer. Marketten ne alırsanız alın ya aşırı yağlıdır ya aşırı tuzludur ya da aşırı şekerlidir.

    Amerika'da markete gidip yemek için malzeme alıp evde yemeğini pişirmek çok masraflı bir şeydir. Dışarıda yemek yemek çok daha ucuza gelir.

    Dışarıdaki yemekler ne? Hamburger ya da pizza. Bunları yiye yiye millet obez olur.

    Bizim ülkemizde her akşam dışarıda yiyen var mı aramızda? Yoktur, çünkü bizim ülkemizde marketten malzeme alıp kendi evinde sağlıklı yemek pişirmek çok çok daha ucuza gelir. Amerika'da ise tam tersi. Dışarıda yemek yemek daha ucuzdur.

    Meyve sebze almak istesen o da pahalı. Bizde 2-3 kilo elma alabileceğin paraya Amerika'da 3-4 tane anca alabiliyorsun. Marketten ne alırsan al ya aşırı yağlıdır ya aşırı tuzludur ya da aşırı şekerlidir. Ortasını bulamazsınız. Bir fıstık ezmesi alsanız kavanozun yarısı yağ olarak gelir. İçecek alayım deseniz aşırı şekerlidir.

    Özellikle Amerika'nın batı yakasında insanlar hayatlarını araba içinde geçirirler. Kaliforniya öyle bir eyalettir ki (diğer eyaletlere gidemediğim için yorum yapmıyorum), arabanın içinden hiç çıkmadan her şeyinizi yapabilirsiniz. Tüm restoranların drive-thru kısmı vardır. Arabandayken siparişi verirsin, senin arabana paket halinde yemeğini verirler. Hatta bu o kadar ileriye gitmiş ki Starbucks'ta bile drive-thru gördüm. Yani altı üstü bir kahve almak için bile arabadan inmiyorlar.

    Hareketsizlik de hamburger ve pizzalarla birleşince dünyadaki en yüksek obezite oranı çıkıyor ortaya.

    Uzun lafın kısası, Amerika'da sağlıklı beslenmek istiyorsanız paranızın olması lazım.

    Los Angeles denilen yer tek bir şehir değildir, 88 tane küçük şehrin birleşmiş haline Los Angeles denir. Bu küçük şehirlerin hepsinin kendine ait belediyesi, itfaiyesi, polisi vs vardır. Örneğin Hollywood bu şehirlerden bir tanesi. Ben Hollywood'a ilk gittiğim zaman burnuma çok kötü bir koku gelmişti. Yaklaşık 2-3 gün boyunca nereye gitsem bu kokuyu alıyordum. Daha sonra burnum alıştı almamaya başladım.

    Meğersem esrar kokusuymuş. Ayrıca sokaklarda o kadar fazla evsiz var ki, onların kokuları da bunla karışık. Yani ne kadar kötü koktuğu anlaşılsın diye diyorum.

    Daha bir sürü sayarım Amerika ile ilgili nefret ettiğim şeyleri. Lakin 2-3 saat sürer yazmak.

    Zaten siz de Amerika'da yaşıyorsanız dediklerimin çoğuna aşinasınızdır.




  • Anladık bravo ya çok tuzlu ya çok yağlı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Arman-i

    Anladık bravo ya çok tuzlu ya çok yağlı.
    Tebrik ediyorum Böyle zeka akıllara seza

    Senin gibilerle hiç muhatap olmam gerçi lakin böyle bir dahiyi görünce tebrik etmek istedim İstikbalinde başarılar diliyorum



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Angeleno -- 17 Haziran 2016; 21:17:06 >




  • 
Sayfa: önceki 1516171819
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.