Şimdi Ara

Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu! (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
93
Cevap
0
Favori
6.663
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Kitaplar Abdülhamit i tartışmaya yetmiyor ki forumda iki satırda anlatalım.Olaya herkes kendi açısından bakıyor.Adım adım gidersek; Demiryolları ile Lehrer in dediği gibi Alman emperyalizminin girmesi çok normal.Şu anda Türkiye ABD emperyalizmi yok mu ? Eğer siz diğer devletlerden geri iseniz,teknolojik atılımlar yapmak istiyorsanız,siz isteseniz de istemesenizde diğer devletin emperyalizmi sizi etkiler.Zamanında Osmanlının emperyalizmi etkiliyordu diğer devletleri.Emperyalizim ile sömürgecilik çok farklı şeyler.İkisi birçok kez karıştırılıyor.
    Osmanlı tepesinde Rusya tehdidi vardı.Kaç kez İngiltere ile görüşmeler yapıldı.İngilizlerle müttefik olmak için hertür çaba gösterildi.Fakat İngilizler Ruslarla ittifak kurunca herşey anlaşılmış oldu.Osmanlının toprakları paylaşılacaktı.Okul tarih kitaplarında 1. Dünya savaşı ile alakalı isteseydik ( ittihatçılar olmasaydı savaşa girmeyecektik ) yazar.Savaş zaten Osmanlının topraklarını paylaşmak için çıktı.Senin toprağını ele geçirmek için savaş çıkacak ve sen savaşa dahil olmayacaksın ? Ben buna sadece gülerim.
    Demiryolu projeside sırf bununla alakalı idi.Fransız İhtilalinin sonucu olan milliyetçilik akımı sonucu artık Balkanları istesekte elimizde tutamayacağımız kesindi.Ayrıca Avrupa çok fazla karışıyor ve bu devletlere aşırı derecede destek veriyordu.Fakat Suriye ve Hicaz bölgesi ile Anadolu elde tutulabilirdi.Bunun için hızlı sevkiyat şarttı.Bununda tek şartı tren yolundan geçiyordu.2.Abdülhamit bunu gördü ve bu projeyi başlattı.Eğer 1.DÜnya savaşını ve Kurtuluş Savaşının ikmal yollarını araştırırsanız bu demiryolunun bir çok işe yaradığını görürsünüz.Ayırca şunuda unutmamak lazım ki Kurtuluş Savaşının belkemiğini oluşturan DOĞU ANADOLU ASKERİ ( Kazım Karabekir Komutasındaki ordu) bir ( Hamidiye tabyaları vs) düzenin kuranda Abdülhamittir.Dİyeceksiniz ki hatada yapmadı mı elbette yaptı.Fakat bir devleti yönetmek ekip işidir.Sultan Abdülhamit in çevresinde yalaka,vatan haini ve menfaat sağlamaya çalışan bir sürü çapulcu vardı.Bunu kendisi de birçokkez dile getirmiştir.Namuslu devlet adamı bulma sıkıntısı vardı.Hatta Ertuğrul Frıkateyni Japonya ya giderken, Sultan Abdülhamit e Japonların dininin bizim dinimize çok benzediği,Japonya ya hocalar da götürme fikrini sordukları zaman şu manidar cevabı vermiştir. " İşinin ehli hocaları ben bulsam Japonya da değil, kendi ülkemde faydalanırım"
    Sultan Abdülhamit ülkeyi 93 Rus Harbi denilen ağır bir yenilgiden sonra teslim aldı.Sadece 93 harbi anlaşmasının maddelerini okursanız bile ne kadar güç şartta devleti teslim aldığını görürsünüz.
    Geçmişi eleştirirken lütfen biraz insaflı olalım.Bakın önümüzde seçimle var.Anket yapsak Türk halkının %90 oyunu içine sinmeden verek.Seçime girecek hiçbir liderden kimse memnun değil.Açıkçası ülkeyi huzura çıkaracak kapasiteleride yok.Bunun çok çok daha kötü olduğu dönemi düşünün.Unutmayın ki padişahlar ülkeyi herzaman iyi bir ekip kurdukları zaman iyi şekilde yönetebilmişlerdir.Öyle okul tarih kitaplarındaki yazdığı şekilde istediğin gibi ülkeyi yönetemezsin.Tek başına sadece bir hiç olursun padişah değil.Genç Osman tek başına birşey yapmaya kalktı kellesi gitti ki o zamanlar ülke sultan Hamitin dönemine göre çok çok iyi durumda idi.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: tenekekutu

    Kitaplar Abdülhamit i tartışmaya yetmiyor ki forumda iki satırda anlatalım.Olaya herkes kendi açısından bakıyor.Adım adım gidersek; Demiryolları ile Lehrer in dediği gibi Alman emperyalizminin girmesi çok normal.Şu anda Türkiye ABD emperyalizmi yok mu ? Eğer siz diğer devletlerden geri iseniz,teknolojik atılımlar yapmak istiyorsanız,siz isteseniz de istemesenizde diğer devletin emperyalizmi sizi etkiler.Zamanında Osmanlının emperyalizmi etkiliyordu diğer devletleri.Emperyalizim ile sömürgecilik çok farklı şeyler.İkisi birçok kez karıştırılıyor.
    Osmanlı tepesinde Rusya tehdidi vardı.Kaç kez İngiltere ile görüşmeler yapıldı.İngilizlerle müttefik olmak için hertür çaba gösterildi.Fakat İngilizler Ruslarla ittifak kurunca herşey anlaşılmış oldu.Osmanlının toprakları paylaşılacaktı.Okul tarih kitaplarında 1. Dünya savaşı ile alakalı isteseydik ( ittihatçılar olmasaydı savaşa girmeyecektik ) yazar.Savaş zaten Osmanlının topraklarını paylaşmak için çıktı.Senin toprağını ele geçirmek için savaş çıkacak ve sen savaşa dahil olmayacaksın ? Ben buna sadece gülerim.
    Demiryolu projeside sırf bununla alakalı idi.Fransız İhtilalinin sonucu olan milliyetçilik akımı sonucu artık Balkanları istesekte elimizde tutamayacağımız kesindi.Ayrıca Avrupa çok fazla karışıyor ve bu devletlere aşırı derecede destek veriyordu.Fakat Suriye ve Hicaz bölgesi ile Anadolu elde tutulabilirdi.Bunun için hızlı sevkiyat şarttı.Bununda tek şartı tren yolundan geçiyordu.2.Abdülhamit bunu gördü ve bu projeyi başlattı.Eğer 1.DÜnya savaşını ve Kurtuluş Savaşının ikmal yollarını araştırırsanız bu demiryolunun bir çok işe yaradığını görürsünüz.Ayırca şunuda unutmamak lazım ki Kurtuluş Savaşının belkemiğini oluşturan DOĞU ANADOLU ASKERİ ( Kazım Karabekir Komutasındaki ordu) bir ( Hamidiye tabyaları vs) düzenin kuranda Abdülhamittir.Dİyeceksiniz ki hatada yapmadı mı elbette yaptı.Fakat bir devleti yönetmek ekip işidir.Sultan Abdülhamit in çevresinde yalaka,vatan haini ve menfaat sağlamaya çalışan bir sürü çapulcu vardı.Bunu kendisi de birçokkez dile getirmiştir.Namuslu devlet adamı bulma sıkıntısı vardı.Hatta Ertuğrul Frıkateyni Japonya ya giderken, Sultan Abdülhamit e Japonların dininin bizim dinimize çok benzediği,Japonya ya hocalar da götürme fikrini sordukları zaman şu manidar cevabı vermiştir. " İşinin ehli hocaları ben bulsam Japonya da değil, kendi ülkemde faydalanırım"
    Sultan Abdülhamit ülkeyi 93 Rus Harbi denilen ağır bir yenilgiden sonra teslim aldı.Sadece 93 harbi anlaşmasının maddelerini okursanız bile ne kadar güç şartta devleti teslim aldığını görürsünüz.
    Geçmişi eleştirirken lütfen biraz insaflı olalım.Bakın önümüzde seçimle var.Anket yapsak Türk halkının %90 oyunu içine sinmeden verek.Seçime girecek hiçbir liderden kimse memnun değil.Açıkçası ülkeyi huzura çıkaracak kapasiteleride yok.Bunun çok çok daha kötü olduğu dönemi düşünün.Unutmayın ki padişahlar ülkeyi herzaman iyi bir ekip kurdukları zaman iyi şekilde yönetebilmişlerdir.Öyle okul tarih kitaplarındaki yazdığı şekilde istediğin gibi ülkeyi yönetemezsin.Tek başına sadece bir hiç olursun padişah değil.Genç Osman tek başına birşey yapmaya kalktı kellesi gitti ki o zamanlar ülke sultan Hamitin dönemine göre çok çok iyi durumda idi.


    II. Abdülhamid, 31 Ağustos 1876'da padişah ilan edildi ve 7 Eylül Cuma günü Eyüp'te kılıç kuşanarak tahta çıktı.
    93 harbi, 24 Nisan 1877 de başladı, 3 Mart 1878 Ayastefanos antlaşması ile sona erdi.

    Tarihe meraklı olanlar bir yerlerden empoze bilgiler yerine google, yahoo gibi arama motorlarından yararlansalar daha doğru yapmazlar mı? Yukarıda sn. taner'in gönderisindeki iddiaları tek tek arayıp doğru sonuçlara kendileri ulaşsalar daha iyi olmaz mı?

    Topiğin ortalarında bir yerde yazdım ancak çoğu katılımcının okumadığı (gönderilerinin içeriğinden anlaşıldığına göre!) ortada. Neden hep II. Abdülhamit ile ilgili topicler açılıyor? Forumda tarihle ilgili gönderilerin hemen yarısı II. Abdülhamitle ilgili ve yanlış bilgilerle dolu. Ondan çok daha değerli Osmanlı padişahları hakkında niye topic açılmıyor?




  • Abdülhamin'in karakterinin tartışılacak hiçbir tarafı yoktur.Ha padişahlığı tartışılır iyi yönetip yönetemediği ama haindi,kötü niyetliydi gibi aslı olmayan ifadeleri ona yakıştırmak asıl hainliktir bana göre.
  • Abdülhamidin yaptıklarına rağmen hala eleştirenleri zaten saymıyorum ama Mustafa Armağanı karalayanlar kaynak gösterebilirmi? yok efendim bop uşağıymış cart curt. adamın bir sürü okuyanı seveni var. nedir alıp veremediğiniz kanıtlayın da biz de bilelim.
  • quote:

    http://www.mustafaarmagan.com.tr/yaziGoster.php?yaziNO=1138


    Bu kaynaktada yazarın hangi kaynaklara dayandığı yazmıyor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Başbuğ66


    quote:


    Yurdu demir ağlarla örme projesi Abdülhamid’indir!

    Hep diyordum da inanmıyorlardı: “Abdülhamid bilmecesi” adım adım çözülüyor. François Georgeon’un “Abdülhamid’i anlamak bugünkü Türkiye’yi anlamak olacaktır.” sözündeki isabeti, demiryollarımızın tarihinden de rahatlıkla görmek mümkün.

    Bunun için tarihe soru sorma tarzımızı değiştirmemiz yeterli olacak.

    Mesela ‘II. Abdülhamid neden denizciliğe değil de demiryolculuğa önem vermişti?’ diye sormuyoruz da, ‘Abdülhamid denizciliğe neden düşmandı?’ sorusunun üzerine sinekler gibi üşüşüyoruz. Gözlerimizdeki büyü öylesine kalın bir perde oluşturmuş ki, bunun stratejik bir öncelik sorunu olduğunu, Abdülhamid’in, amcası Abdülaziz gibi 15-20 yıl sonra tonla para akıtmayınca ıskartaya çıkacak dev gemiler yaptırmak yerine, ülkenin bekası sorununu demiryollarında gördüğünü, yani meseleyi daha uzun vadeli değerlendirdiğini nedense göremiyoruz.

     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!


    1912 yılında yayımlanan Erkân-ı Harbiye kaymakamlarından, yani Genelkurmaydaki yarbaylardan M. Süreyya Bey bunu doğru soruyu sormuş oysa. “Donanma mı? Şimendifer mi?” adlı kitabında, savunma için elimizdeki mali kaynak sınırlı, diyor. Bu sınırlı kaynağı her yere birden yetiştiremeyeceğimiz için en öncelikli olarak nereye aktaracağımızı iyi düşünüp taşınmamız gerekir.

    Yarbay M. Süreyya Bey’in kitabının, Enver Paşa’nın iktidara el koyduğu 1912 yılında yayınlandığını da unutmayın. Yani İttihatçıların Abdülhamid aleyhine beyin yıkama kampanyalarının dorukta olduğu bir zamanda Genelkurmay’dan bir subay çıkıp Abdülhamid’in demiryolu üzerine kurulu savunma projesinin haklılığı üzerine rahatça kalem oynatabiliyor.

    Tezi şu: Biz Abdülhamid’in denizciliği ihmal ettiğine inandığımız için saf saf yeni bir donanma oluşturmaya giriştik. İyi de, onca gayrete rağmen 800 bin lira yardım toplanabildi. Oysa bu parayla yarım dretnot bile almak kabil değildir. Hadi bir iki dretnot aldık diyelim, şimdiki Bahriye bütçesiyle onları yılda bir defa bile boyatamayız! Manevra ve talim masraflarını ise aklınızdan dahi geçirmeyin. Oysa aynı parayla hiç değilse birkaç yüz kilometrelik bir hat inşa edebilirdik ve bu hat ufak tefek masraflarla ilanihaye elimizde kalırdı.

    Öyleyse, diyor Süreyya Bey, bize en gerekli olan ulaşım aracı tren mi, gemi mi? Kendisi ülkenin geleceğini demiryollarında görüyor ve Abdülhamid’in adını anmadan -anabilmesi de pek mümkün değildi zaten- onun tercihinde haklı olduğunu savunuyor.

    Nitekim Süreyya Bey, yine adını vermeden Abdülhamid’in denizciliğe değil de, demiryoluna ağırlık vermesindeki sırrı da açıklıyor: “Anadolu’da Suriye, Irak ve Kürdistan’da inşa edilecek şimendifer hatlarının evvela X darb [çarpı] işareti teşkil etmeleri taraftarıyım. Bu darb işaretinin bir ucuna İstanbul, mukabil ucuna Bağdat, diğer ucuna Erzincan, mukabiline de Şam diye vaziyet-i coğrafîlerine [coğrafi konumlarına] göre yazınız. Şu vecihle bir ana hattı inşa edilse Kürdistan, Irak, Suriye, Anadolu hep birbirine bağlanmış olmaz mı? Birisine olacak sevkiyatta diğer kıtadan asker sevki pek kolaylaşmayacak mıdır?

    Medine’den San’a’ya [Yemen], Suriye’den Mısır’a acaba şimendifer hatları inşa edilemez mi? Hicaz şimendifer hattına vaktiyle herkes gülüyordu. Şimdi varidat [gelir] bile temin etmeye başladı. Hicaz’ı Suriye’ye bağladı... Acaba [elde edilen] hasılatla hat San’a’ya kadar temdid olunamaz [uzatılamaz] mı?”

    Bir İttihatçı subayın bu çarpıcı tespit ve teklifleri, Osmanlı’nın da, Türkiye’nin de ortak sorununu isabetle ortaya koyuyor.

    Velhasıl, Abdülhamid’in Osmanlı yurdunu demir ağlarla örme projesi Atatürk döneminde ‘ana yurdu’, Anadolu’yu “dört yandan” demir çember içine alma teşebbüsüyle sahiplenilmiştir. Yani Osmanlı ve Cumhuriyet yönetimleri arasında demiryolculuk bakımından herhangi bir kesinti mevcut değildir.

    Hicaz Demiryolu gibi muhteşem bir proje, yalnız raylarının uzunlukları ve viyadükleriyle değil, organizasyonundaki başarıyla da ele alınmalı değil midir? Sadece Müslüman parasıyla, Müslüman emeğiyle ve Müslüman beyniyle gerçekleştirilen bu proje, açıklandığı 1 Mayıs 1900 günü, Hartmann’ın ifadesiyle emperyalist dünyayı, “şaşkınlığa düşürmüştü”. Bu ‘kutsal hat’, modern dünyada Müslümanların ölmediklerini, dimdik ayakta olduklarını haykıracaktı dosta düşmana.

    Kaldı ki, imtiyazı Almanlara verilen Bağdat Demiryolu’yla birlikte düşünüldüğünde Abdülhamid’in projesinin kapsamı berraklaşır. Bağdat Demiryolu projesinin ilk halinde hattın Ankara-Kayseri-Diyarbakır-Musul güzergâhını izlemesi öngörülmüştü. Hatta Erzurum’a kadar uzatılacak bir ara hattın Arpaçay-Sarıkamış arasında daha önce yapılmış hatta bağlanması ve böylece Kafkaslara da açılması, öte yandan İran’a bağlanacak olan bir başka hatla bu sefer de Hazar Denizi’nin ötesine, yani Afganistan’a ve Hindistan’a erişilmesi planlanmıştı. Ancak hattın Erzurum ve Diyarbakır’a uzatılmasına Ruslar, İran ve Afganistan’a ulaşmasına ise İngilizler tehditle karşı koydular. Böylece Bağdat Demiryolu Konya-Adana-Halep-Musul güzergâhını izlemek zorunda kaldı.

    Ancak Ruslara karşı da söyleyecekleri vardı Abdülhamid’in. Hamleye karşı hamle yapmış ve gelin, Kuzey ve Doğu Anadolu’ya yapılacak demiryolunun imtiyazlarını size vereyim, demişti. 1900 yılında imzalanan Karadeniz Anlaşması’nın amacı da buydu; ancak Ruslar yanaşmadılar buna. Yani kim yaparsa yapsın, yeter ki bu ülkeye bir çivi çakılsındı Abdülhamid’in derdi.

    Prof. Jastrow’un dediği gibi, “Bağdat Demiryolu 20. yüzyılın hayaleti” olmuştu. İlahi profesör: Abdülhamid’in kendisi hâlâ Ortadoğu’nun üzerinde gezinen bir hayalet değil mi?



    http://www.mustafaarmagan.com.tr/yaziGoster.php?yaziNO=1138

    Süper bir paylaşım olmuş.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Neden hep II. Abdülhamit ile ilgili topicler açılıyor? Forumda tarihle ilgili gönderilerin hemen yarısı II. Abdülhamitle ilgili ve yanlış bilgilerle dolu. Ondan çok daha değerli Osmanlı padişahları hakkında niye topic açılmıyor?


    Ondan çok daha başarılı en az 20 padişah olmasına rağmen ısrarla Abdulhamit deniliyorsa, bu kişi Fatih'den bile çok konuşuluyorsa ben bunda art niyet ararım. Neden yapıldığı da çok belli.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalheadjm


    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Neden hep II. Abdülhamit ile ilgili topicler açılıyor? Forumda tarihle ilgili gönderilerin hemen yarısı II. Abdülhamitle ilgili ve yanlış bilgilerle dolu. Ondan çok daha değerli Osmanlı padişahları hakkında niye topic açılmıyor?


    Ondan çok daha başarılı en az 20 padişah olmasına rağmen ısrarla Abdulhamit deniliyorsa, bu kişi Fatih'den bile çok konuşuluyorsa ben bunda art niyet ararım. Neden yapıldığı da çok belli.


    Fatih herkesin gözünde bir kahramandır,kimse ona vatan haini demez.
    Yavuz Sultan çoğu kişinin gözünde kahramandır kimse ona vatan haini demez.
    .
    .
    .

    Bu liste uzar gider ancak Abdülhamit bazılarının gözünde vatan hainidir...İşte neden Abdülhamit konuları açılıyor neden diğerlerinin konuları açılmıyor sorusunun cevabı bu.Çünkü ortada haksız yere çamur atılan bir insan var...

    “ Tarihler adını andığı zaman,
    Sana hak verecek hey Koca Sultan,
    Bizdik utanmadan iftira atan,
    Asrın en siyasi Padişahına"

    Rıza Tevhik




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Shady


    quote:

    Orjinalden alıntı: metalheadjm


    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Neden hep II. Abdülhamit ile ilgili topicler açılıyor? Forumda tarihle ilgili gönderilerin hemen yarısı II. Abdülhamitle ilgili ve yanlış bilgilerle dolu. Ondan çok daha değerli Osmanlı padişahları hakkında niye topic açılmıyor?


    Ondan çok daha başarılı en az 20 padişah olmasına rağmen ısrarla Abdulhamit deniliyorsa, bu kişi Fatih'den bile çok konuşuluyorsa ben bunda art niyet ararım. Neden yapıldığı da çok belli.


    Fatih herkesin gözünde bir kahramandır,kimse ona vatan haini demez.
    Yavuz Sultan çoğu kişinin gözünde kahramandır kimse ona vatan haini demez.
    .
    .
    .

    Bu liste uzar gider ancak Abdülhamit bazılarının gözünde vatan hainidir...İşte neden Abdülhamit konuları açılıyor neden diğerlerinin konuları açılmıyor sorusunun cevabı bu.Çünkü ortada haksız yere çamur atılan bir insan var...

    “ Tarihler adını andığı zaman,
    Sana hak verecek hey Koca Sultan,
    Bizdik utanmadan iftira atan,
    Asrın en siyasi Padişahına"

    Rıza Tevhik



    Ben ceddimi doğrusuyla yanlışıyla kabul ederim arkadaşım. Daha hiç bir osmanlı padişahına da vatan haini demedim. İyi bir yönetici olmaması onu vatan haini yapmaz. Fatih kadar, Yavuz kadar iyi yetişmiş ve yetenekli değildir. Bunu biliyoruz. Kayda değer bir şey de başarmamıştır. Ama bu onu vatan haini yapmaz.

    Sırf ümmetçi olduğu için savunulduğu çok belli. İnkar etmeyin.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    II. Abdülhamid, 31 Ağustos 1876'da padişah ilan edildi ve 7 Eylül Cuma günü Eyüp'te kılıç kuşanarak tahta çıktı.
    93 harbi, 24 Nisan 1877 de başladı, 3 Mart 1878 Ayastefanos antlaşması ile sona erdi.

    Tarihe meraklı olanlar bir yerlerden empoze bilgiler yerine google, yahoo gibi arama motorlarından yararlansalar daha doğru yapmazlar mı? Yukarıda sn. taner'in gönderisindeki iddiaları tek tek arayıp doğru sonuçlara kendileri ulaşsalar daha iyi olmaz mı?

    Topiğin ortalarında bir yerde yazdım ancak çoğu katılımcının okumadığı (gönderilerinin içeriğinden anlaşıldığına göre!) ortada. Neden hep II. Abdülhamit ile ilgili topicler açılıyor? Forumda tarihle ilgili gönderilerin hemen yarısı II. Abdülhamitle ilgili ve yanlış bilgilerle dolu. Ondan çok daha değerli Osmanlı padişahları hakkında niye topic açılmıyor?



    O tarihte kılıç kuşanması demek,iktidarın onda demek olduğu anlamına gelmez.Sultan Abdülazizden sonra iktidar Mithat Paşanın elindeydi( Sultan Abdülaziz in katli zaten ayrı bir konu).Eğer iki tarih yazarak tartışacaksanız zaten sabit sahibi demeksiniz ki,tartışmanın anlamı dahi yoktur.Hala padişah iktidara gelir gelmez herşeyi elinde tutan,asan kesen,her istediği elinde olan demektir mantığı ile yaklaşıyorsunuz.Ayrıca birçok bilgi yahoo,google kökenli değil, türkiyenin önde gelen tarihçilerinin birçok kitabını okumuşumdur.Hatta Sultan Hamit in aldığı kararları tek tek inceleyen,onun psikolojisini inceleyen bir kitapta dahildir.Bence siz olaylara çok yüzeysel yaklaşıyorsunuz.Demiryolu hattının yapımına herkes karşı çıkmış,sadece Almanlar desteklemiştir.İki dakkada Alman emperyalisti ilan ediveriyorsunuz.
    Bırakalım Osmanlıyı hadi dönelim günümüze.Sultan Hamit zamanından çok çok daha iyi durumdayız.Dolar bazlı ekonomi,yabancı bazlı teknoloji,yabancı teknoloji destekli ordu( ABD, GPS te tekbir tuşa bassa Türkiyenin hava kuvvetleri bir anda koca bir demir çöplüğüne döner ) vs bir Türkiye var karşında.Hiç emperyalizme bulaşmadan,destek almadan bir kurtuluş reçetesi sunar mısınız ? Somut önerilerle.Şöyle yaparsak, şu olur hesabı.En basitinden sen istediğin kadar çabala ( Çin gibi) dolar bazlı ekonomik düzende seni alaşağı etmek sadece an meselesidir.Son kriz ortada.Neden hep Asya borsaları düşüyor.Japonya niye kaç yıldan beri resesyondan çıkamıyor( belki Japonya bizden çok iyi durumda,ama yılların emeği tek bir kriz veya savaşta heba olacak kadar da kırılgan).Bence dünya gerçekleri ile biraz yüzleş.Herşey göründüğü kadar basit değildir.

    Sultan Hamit Osmanlıya çok kritik bir zamanda geldi.Öncesinde Sultan Abdülaziz in katli ( veya ölümü), 2 tane meşrutiyet ilan edilmesi,Sultan Vahdettin in iktidara sahip olamadığınu düşünürsek gerçek anlamda son Osmanlı padişahı,dünyadaki safların bu dönemde netleşmesi ( ittifaklar),1.Dünya savaşının artık sadsece bir zaman meselesi olması,Yahudilerin artık Filistinde bir devlet kurmak istemelerinin netleşmesi,petrolün onun döneminde geleceğin enerji kaynağı olmasının anlaşılması( Sultan Hamit hangi noktaları esas elinde tutmak istiyordu bakın,petrol havzaları öncelik olarak karşınıza çıkar) gelecekte Türkiyenin en asgari hangi sınırlar içinde olacağı ( Anadoluda bizzat askeri karakollar,ordu kuran ve ilerde son savunma hazırlıklarını hazırlayan Sultan Hamit tir) vs vs vs, daha birçok konu.Okursanız zaten anlarsınız o dönemin ne kadar önemli olduğunu.Tek bir kaynak değil.O devirde geçen öenmli kişilerle alakalı birçok eser var.Fanatikçe yazanlar hariç hiçbiri Sultan Hamit e vatan haini demez,sadece eleştirir.Zaten bir kitap kesin yargı bildirirse ( iyi veya kötü) bilin ki belli bir ideolojiye direk hizmet ediyor demektir.
    Bu kadar şeyden sonra,Sultan Hamit dönemi tartışılmayacakta hangi dönem tartışılacak.Çünkü günümüzde ki birçok devlet politikası ö dönemde şekillendi.Hala da devam ediyor.Büyük Ortadoğu Projesi zamanında kiminmiş,hangi padişah zamanında kim tarafından uygulanmaya çalışılmış bir araştırın.

    Özetin özeti, Sultan Hamit dönemi iki dakikada tartışılacak dönem değildir.Herkeste tartışamaz.Şahsen ben kendimi bilgi olarak daha yeterli seviyede görmüyorum.Çünkü çok karışık bir dönem.Olaylara çok yönlü bakmak şarttır.Bir çok tarhiçinin hiç girmediği,yazmak bile istemediği dönemdir( detaylı yazmaktan bahsediyorum, Mustafa Armağan gibi yüzeysel değil).O yüzden birçok forumda Sultan Hamit ile alakalı açılan konularda iş bir süre sonra iyi di, kötüdüye döner.Forumda tartışılmayacak kadar geniş bir konu.Fakat kitap okumaya devam




  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalheadjm


    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Neden hep II. Abdülhamit ile ilgili topicler açılıyor? Forumda tarihle ilgili gönderilerin hemen yarısı II. Abdülhamitle ilgili ve yanlış bilgilerle dolu. Ondan çok daha değerli Osmanlı padişahları hakkında niye topic açılmıyor?


    Ondan çok daha başarılı en az 20 padişah olmasına rağmen ısrarla Abdulhamit deniliyorsa, bu kişi Fatih'den bile çok konuşuluyorsa ben bunda art niyet ararım. Neden yapıldığı da çok belli.


    Art niyet arayacağınız yeri karıştırmış olabilirsiniz.
    Oldukça başarılı olduğu halde, Siyonistlerin ülke kurma hevesini kursağında bıraktığı halde, onlarca akbaba ülkenin arasında Osmanlıyı yıllarca yaşattığı halde halâ Sultan Abdülhamid 'i karalayanlar varsa esas orada art niyet arayın.

    Bugüne kadar Sultan Abdülhamid 'i karalayanların köküne baktığımızda, bu fikirleri ortaya atanlara baktığımızda neden aynı tipteki insanları görüyoruz? Abdülhamid 'e diş bileyen Siyonistler va Masonlar, Ermeniler, Jöntürkler ve türevleri, bir de İnönü döneminde tarihi değiştirmeye çalışıp İnönüyü Atatürkün bile önüne çıkarmaya çalışan tarihçiler...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: ÇakırEfe

    Art niyet arayacağınız yeri karıştırmış olabilirsiniz.
    Oldukça başarılı olduğu halde, Siyonistlerin ülke kurma hevesini kursağında bıraktığı halde, onlarca akbaba ülkenin arasında Osmanlıyı yıllarca yaşattığı halde halâ Sultan Abdülhamid 'i karalayanlar varsa esas orada art niyet arayın.

    Bugüne kadar Sultan Abdülhamid 'i karalayanların köküne baktığımızda, bu fikirleri ortaya atanlara baktığımızda neden aynı tipteki insanları görüyoruz? Abdülhamid 'e diş bileyen Siyonistler va Masonlar, Ermeniler, Jöntürkler ve türevleri, bir de İnönü döneminde tarihi değiştirmeye çalışıp İnönüyü Atatürkün bile önüne çıkarmaya çalışan tarihçiler...



    Gönderilerinizden anlaşıldığı kadarıyla sizin Tarih hakkında söyleyebilecek hiç bir şeyiniz yok. Ama ısrarla konuya müdahil olmayı sürdürmeye çalışıyorsunuz. Üstelik bunu sadece bu bölümde değil konudışı bölümünde de yapıyorsunuz. Bir şey hakkında görüş belirtebilmek ve taraf olabilmek için önce o konuyu bilmek gerekir.

    Abdülhamit başarılı denilemez. Ülke en çok toprak kaybını o'nun döneminde yaşamıştır. Ülkeyi göbeğinden Almanya'ya bağlamıştır. İttihatçilere mal edilen Almanya hayranlığı nedeniyle I. Dünya savaşına girildiği iddiası doğru değildir. Bunu bizzat Abdülhamit kaçınılmaz kılmıştır. Osmanlı ülkesi o'nun tarafından Almanların eline teslim edilmiştir. Ordudan demiryollarına kadar her alana Almanlar hakim olmuştur. Döneminde devlet mimarisi bile Alman ekolüne geçmiştir.

    Eğer kendinden önceki padişahların izlediği denge politikasını sürdürseydi Osmanlı Coğrafyası İngiliz, Fransız ve Rusların öncelikli hedefi haline gelmeyebilirdi. Sadece Almanlara dayanmaya çalışmayıp İngiliz ve Fransızlarla da eski politikaları sürdürseydi topraklar kaybedilmeyebilirdi. Ruslarla hep kötü ilişkiler yaşamış olan İngiltere ve Fransa Osmanlı coğrafyasının Almanların eline geçeceği kaygısıyla Rusya ile ittifaka girmiş ve Osmanlı Coğrafyasını parçalamayı çıkarlarına daha uygun görmüşlerdir.

    Abdülhamit bugünkü demokrasi kültürümüzün geriliğinden de sorumludur. Tanzimat ve Islahat dönemlerinde yeşermeye başlayan demokrasi kültürü o'nun istibdat politikaları ile büyük darbe almış ve 30 yıl dondurulmuştur. Eğer o'nun dönemi yaşanmasaydı bugün en az 30 yıl daha ileri olurduk demokrasi anlayışımızda.

    Yahudileri reddetmiş olması Yahudi devletinin kurulmasını engelleyemedi. Borçların tasfiyesi karşılığı satmadığı toprakları, o'nun iktidarı kaybetmesinden 10 yıl sonra hiç parasız, üstüne binlerce can kaybederek yitirdik. Yani O'nun satmamış olması bu toprakların elimizde kalmasına yetmedi. Sıfırlanacak olan borçları ise 1954 yılına kadar ödemeye devam ettik. İsrail, savaşla değil barışla kurulmuş olsaydı bugün cehenneme dönen topraklarda belkide tüm Ortadoğu'yu kalkındırmış olurdu. Yahudiler yaşadıkları her ülkenin/bölgenin kalkınmasına büyük katkı sundular.

    Yani öyle körü körüne dini fanatik yaklaşım yerine Tarih, Ekonomi, Sosyoloji bilimlerinin gösterdiği gerçeklerle değerlendirilir devlet adamları. Ve hak ettikleri kadar değer görürler.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: ÇakırEfe

    Art niyet arayacağınız yeri karıştırmış olabilirsiniz.
    Oldukça başarılı olduğu halde, Siyonistlerin ülke kurma hevesini kursağında bıraktığı halde, onlarca akbaba ülkenin arasında Osmanlıyı yıllarca yaşattığı halde halâ Sultan Abdülhamid 'i karalayanlar varsa esas orada art niyet arayın.

    Bugüne kadar Sultan Abdülhamid 'i karalayanların köküne baktığımızda, bu fikirleri ortaya atanlara baktığımızda neden aynı tipteki insanları görüyoruz? Abdülhamid 'e diş bileyen Siyonistler va Masonlar, Ermeniler, Jöntürkler ve türevleri, bir de İnönü döneminde tarihi değiştirmeye çalışıp İnönüyü Atatürkün bile önüne çıkarmaya çalışan tarihçiler...



    Gönderilerinizden anlaşıldığı kadarıyla sizin Tarih hakkında söyleyebilecek hiç bir şeyiniz yok. Ama ısrarla konuya müdahil olmayı sürdürmeye çalışıyorsunuz. Üstelik bunu sadece bu bölümde değil konudışı bölümünde de yapıyorsunuz. Bir şey hakkında görüş belirtebilmek ve taraf olabilmek için önce o konuyu bilmek gerekir.

    Abdülhamit başarılı denilemez. Ülke en çok toprak kaybını o'nun döneminde yaşamıştır. Ülkeyi göbeğinden Almanya'ya bağlamıştır. İttihatçilere mal edilen Almanya hayranlığı nedeniyle I. Dünya savaşına girildiği iddiası doğru değildir. Bunu bizzat Abdülhamit kaçınılmaz kılmıştır. Osmanlı ülkesi o'nun tarafından Almanların eline teslim edilmiştir. Ordudan demiryollarına kadar her alana Almanlar hakim olmuştur. Döneminde devlet mimarisi bile Alman ekolüne geçmiştir.

    Eğer kendinden önceki padişahların izlediği denge politikasını sürdürseydi Osmanlı Coğrafyası İngiliz, Fransız ve Rusların öncelikli hedefi haline gelmeyebilirdi. Sadece Almanlara dayanmaya çalışmayıp İngiliz ve Fransızlarla da eski politikaları sürdürseydi topraklar kaybedilmeyebilirdi. Ruslarla hep kötü ilişkiler yaşamış olan İngiltere ve Fransa Osmanlı coğrafyasının Almanların eline geçeceği kaygısıyla Rusya ile ittifaka girmiş ve Osmanlı Coğrafyasını parçalamayı çıkarlarına daha uygun görmüşlerdir.

    Abdülhamit bugünkü demokrasi kültürümüzün geriliğinden de sorumludur. Tanzimat ve Islahat dönemlerinde yeşermeye başlayan demokrasi kültürü o'nun istibdat politikaları ile büyük darbe almış ve 30 yıl dondurulmuştur. Eğer o'nun dönemi yaşanmasaydı bugün en az 30 yıl daha ileri olurduk demokrasi anlayışımızda.

    Yahudileri reddetmiş olması Yahudi devletinin kurulmasını engelleyemedi. Borçların tasfiyesi karşılığı satmadığı toprakları, o'nun iktidarı kaybetmesinden 10 yıl sonra hiç parasız, üstüne binlerce can kaybederek yitirdik. Yani O'nun satmamış olması bu toprakların elimizde kalmasına yetmedi. Sıfırlanacak olan borçları ise 1954 yılına kadar ödemeye devam ettik. İsrail, savaşla değil barışla kurulmuş olsaydı bugün cehenneme dönen topraklarda belkide tüm Ortadoğu'yu kalkındırmış olurdu. Yahudiler yaşadıkları her ülkenin/bölgenin kalkınmasına büyük katkı sundular.

    Yani öyle körü körüne dini fanatik yaklaşım yerine Tarih, Ekonomi, Sosyoloji bilimlerinin gösterdiği gerçeklerle değerlendirilir devlet adamları. Ve hak ettikleri kadar değer görürler.





    Neyse anlaşılan ben ne desem kabul görmeyecek. Bari ortaya bir büyük açalım. Bu konuyla ilgili en yakınımızdan bir örnek: İlber Ortaylı 'nın yazılarına bakabilirsiniz.

    Bu konu hakkında onlarca akademisyenin yüzlerce makalesi ve binlerce kitabı var. Kanıtlanmışı kanıtlamak bize düşmez. Ama yine de araştırın tabi. Alttaki gibi yabancı bir yazarın gözüyle Sultan Abdülhamid neymiş öğrenebilirsiniz.

    Konuya müdahil olmam sizi rahatsız mı etti? Bilgisiz olduğumu nerden çıkardınız? Elinizde bilgimetre mi var? Ortada dini ve fanatik yaklaşım göremedim. Ancak bu konuda ve diğer konularla Osmanlıyla ilgili bazılarının "ideolojik" yaklaşımlarını gördüm. Bazı şeyleri görmek istemeyen bu örneği de görmeyecektir, yalanlayacaktır, yaftalayacaktır. Ama ben yine de vereyim.


    quote:

    Sultan Abdülhamid
    (Abdülhamid II, Le Sultan Calise)
    Gregoire François Georgeon

    Yayın Evi : Homer Kitabevi
     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!

    544 sayfa. 16 x 23

    "Abdülhamid kadar olumsuz koşullarda tahta çıkmış bir hükümdar az bulunur. 1876’da sultan olduğunda, Osmanlı İmparatorluğu her yerinden su alan bir gemi gibidir... Balkanlar da yeni ayaklanmaların tehdidi altındadır, mali açıdan tam bir iflas söz konusudur, Avrupa kamuoyu amansızca saldırmaktadır, Büyük Güçler de Osmanlı’ya düşmandır... Tahta çıktıktan dokuz ay sonra patlak veren Rus Harbi tüm zamanını alır, daha önce eşine rastlanmamış bir felaketle sonuçlanır, yeni sultan bozguna ve barışın çok ağır bedeline göğüs germek zorunda kalır...
    İçeride iktidarını kuran Abdülhamid o zaman gerçek çapını gösterebilmiş ve ortaya, imtiyazları konusunda son derece kıskanç, ülkesinin korunmasına ve kalkınmasına tutkuyla bağlı, tam bir devlet adamı çıkmıştır. İmparatorluğa yakıştırılan "hasta adam" nitelemesini asla kabul etmeyen Abdülhamid, Osmanlı devletini ne pahasına olursa olsun güçlendirmeye ve gerçek yerine tekrar kavuşturmaya kararlıydı...

    Abdülhamid kişiliğinin, dönemin karikatüristlerinin kalemlerinden dökülen kanlı canavar veya paranoyak hükümdar çizgilerine indirgenemeyeceğine kuşku yoktur. İktidar hakkında otoriter bir algıya sahip olan Abdülhamid, devrine damgasını vurmuş ve ardında pek çok iz bırakmış, kendi içinde tutarlı bir ıslahatçıydı. Ama altı yüzyıllık, yaşlanmış bir imparatorluğun başına geçmiş ve imparatorlukların günlerinin her halükarda sayılı olduğu bir dönemde iktidara gelmişti. Osmanlı İmparatorluğu’nu büyük bir modern devlet ve büyük bir İslam gücü haline getirme düşünde başarısızlığa uğrayacaktı. Kabul etmek gerekir ki, önüne koyduğu bu hedef tek bir insanın sınırlarını çok aşıyordu. Ama sonuç olarak kendisini Yıldız Sarayı’nın içinde yalnızlığa mahkum eden de o değil miydi?"

    - François Georgeon
    (Tanıtım Yazısından)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ÇakırEfe -- 4 Aralık 2008; 14:48:36 >




  • Bunu foruma ekleyip İlber beyin düşüncelerini öğrenmemizi sağlayan arkadaşlara teşekkür ederim. 2 hafta önceye kadar İlber Ortaylı 'nın Sultan Abdülhamid Han hakkındaki görüşlerini bilmiyordum.

     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!
    "Dünyanın son hükümdarı , son evrensel imparator II.Abdülhamid Han ' dır."
    Prof.Dr. İlber Ortaylı
  • Başka devletler geçmişteki yöneticilerini hain işgüzar hatta deli olsa bile kahraman gibi gösterirken biz okadar işler yapmış olanları ve cihana hükmetmiş olanları bile kötü gösteriyoruz
  • quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.

    Başka devletler geçmişteki yöneticilerini hain işgüzar hatta deli olsa bile kahraman gibi gösterirken biz okadar işler yapmış olanları ve cihana hükmetmiş olanları bile kötü gösteriyoruz

    Ama böyle kötü gösterince katıksız cumhuriyetçi ve çağdaş olarak karizma yapmak da var işin içinde.
  • Ermenilerce hazırlatılan Abdulhamid Kartpostalı;

     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!


    Bu da Abdülhamit'i karalama kampanyasının başladığı 1950lerden bir hatıra (tarihe dikkat etmeliyiz,Atatürk'ün kapattığı Vakıfların yeniden faaliyeti geçtiği tarihlerdir)

     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vasago

    quote:

    http://www.mustafaarmagan.com.tr/yaziGoster.php?yaziNO=1138


    Bu kaynaktada yazarın hangi kaynaklara dayandığı yazmıyor.

    Sonra o yazarın dayandığı kaynakların dayandığı kaynakları da isteyeceksin galiba. Sanki gidip inceleyecek dersiniz.
  • Sultan II.Abdülhamid hakkında ne dediler? Bu bir çok ön yargıları kıracak mahiyette bir yazıdır...



     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!
    Rıza Tevfik Bölükbaşı:
    " Meşrutiyet'in ilanından beri maarifimiz ilerleyeceğine bilakis geriledi. Şimdi Sultan Abdülhamid ' in o beğenmediğimiz maarifi seviyesine yetişmek için hiç olmazsa on sene çalışmamız lazım. "
    Hilmi Yücebaş , Filozof Rıza Tevfik , Dizerkonca Matbaası , istanbul 1957 , sf 38



     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!
    Rıza Nur:
    " Zihniyetimiz ne yanlıştı. Ne cahildik. İngiliz hürriyet hamisi, zalimleri kahreder, milletlere hürriyet verir zannederdik. İngiliz bayrağı çekersek İngiliz gelip Abdulhamid’i indirir Türklere hürriyet verir fikrinde idik. Bu zan bizde değil bütün millette hatta bütün dünyada vardır. Harbi umumi ile bu fikir bitti "
    Rıza Nur , Hayat ve Hatıralarım , cilt 1 , sf 110



     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!
    Talat Paşa:
    Bazı yorumlara göre 31 Mart Hadisesi , bazı yorumlara göre de II. Abdülhamid ' i tahtan indirmekle ilgili söylediği bir söz : yanındaki bir hoca ya ;
    " Hoca , bir halt yedik ; ağzımıza , burnumuza bulaştırdık. Felaket oldu " ( 1 )

    I. Dünya savaşında Yunanların Türkiye ' ye girer. Bunun üzerine meclis başkentin Konya 'ya taşınmasını kararlaştırır. Bunu II. Abdülhamid' e iletmek için Talat Paşa gönderilir. Durumu anlatan Talat Paşa ' ya II. Abdülhamid çok sert çıkar.
    Hiç bir yere gitmeyeceğini söyler. Konstantin 'in bile yenilgiye uğrayacağını bile bile İstanbul' u terk etmediğini , kendilerinin ondan da mı alçak ve korkak olduklarını söyler Talat Paşa , II. Abdülhamid 'in yanından ayrılırken şu acı itirafta bulunur:
    " Biz kimi indirip , kimi iş başına getirmişiz! " (2 )

    1 -Rıza Nur , Hayat ve Hatıratım, Cilt 2 , s 41
    2- Mehmet Tosun , 21. Yüzyılda Sultan II. Abdülhamid ' e Bakış , s 178



     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!
    Enver Paşa:
    Enver Paşa, Beylerbeyi Sarayı’nda hapis olan sabık sultanı ziyaretten dönerken Talat Paşa’ya ağlaya ağlaya şu itirafta bulunur: “Başımıza ne geldiyse bu adama yaptıklarımızdan geldi ve daha ne gelecekse o yüzden gelecek.”
    Paşa bütün ef'alimin (eylemlerimin ) hesabını vermeye hazırım . Biz Turan yapmak istedik , viran olduk. Bizim asıl mesuliyetimiz Sultan Hamid 'i anlamamak ve Siyonizme alet olmaklığımızdır. Acıdır , fakat hakikat bu! (1)

    1- Vehbi Vakkasoğlu , "31 Mart oyunu " , Köprü , sayı 61 , Nisan 1982 , s 25 ; “Mustafa Armağan – Abdülhamid in Kurtlarla Dansı”; “İsmet Bozdağ - Abdülhamid Han'ın Hatıra Defteri”



    Şadiye Osmanoğlu:

    Babam milletini delicesine severdi. Ahmetcik, Mehmedçik sözlerini kullandığı vakit öz evlâtlarından bahsediyormuş gibi yürekten gelen sevgisi derhâl yüzünden okunurdu. Babamın saltanatı zamanında bir tek harp hatırlıyorum. O da 1897 Yunan Harbidir. Bu benim çocukluk zamanıma rastlamıştır. Hatırladığıma göre Harem 'deki dairelere top top bezler getirilip dağıtılmıştı. Yaralı askerler İçin gecelikler dikilirdi.
    Hizmetkârlarımızla beraber sabahın erken saatlerinde, gece uyku saatimize kadar dikiş makinelerimizin başında, bizden islenilen sayıda geceliği yetiştirmeye çalışırdık. Bu hummalı faaliyet, bütün muharebe müddetince devam etti. Ben de çamaşırlara düğme dikerdim. Aklımca büyük iş gördüğümü sanırdım.
    Babam aramıza gelip:
    Aferin evlâtlarım!
    Allah vatanımızı düşmanlardan muhafaza buyursun! derdi. Biz bu sözlerden kuvvet ve şevk alırdık. Zaman kaybolmasın diye gözümüzü işimizden ve makinemizden ayırmaksızın onu dinlerdik... Vatan! Vatan !
    - Babam bunu bizlere ne kadar da çok söylemişti...
    Necip Fazıl Kısakürek , Ulu Hakan Abdülhamid Han , Büyük Doğu Yayınları , İstanbul 1994 , sf 317




     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!
    Abdurrahman Şeref Efendi:

    Sima ve bünyesinde Osmanlı hanedanına mahsus alâmetler iyice görülürdü. Zeki ve hassas, tez anlayışlı, etrafını iyi gören bir adamdı. Mutat muamelesi çok nazik. sesi de halâvetliydi. Padişahlık ve halifelik makamının izzet ve vakarını tamamıyla korurdu. Tehdidini hakkıyla yerine getirmeye kadirdi. Lüzumunda şiddet göstermeyi ya da hiddetini teskin etmeyi de bilirdi. Bendegânını daima taltif etmiş, kendisi ile görüşen ecnebileri ise daima teshir etmiştir.
    Reşat Ekrem Koçu ; Osmanlı Padişahları , İstanbul 2000 , s 561




     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!

    Yerinde duran padişah!

    21 Temmuz 1905 Yıldız da Sultan II. Abdülhamid'e sükast girişimi sonrası..
    ... Müthiş bir infilak duyulmuş , insanlar , hayvanlar parça parça göğe fırlamış . ortalığı bir duman sarmış , yaverler kaçmış , devlet erkanı camiye sığımış , yerinde duran Padişah...
    Avlonyalı Ferid Paşa



    ve son nokta:

     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!
    Mustafa Kemal ATARÜK
    "Tecrübe göstermiştir ki, toprakları üstünde yaşayan insanların çoğunun ahvali meşkuk (Ne olacakları şüpheli) ve hudutları yalnız düşmanlarla çevrili bir büyük devlette Abdülhamit`in idare tarzı azami müsamahadır(en yüksek hoşgörüdür).
    (Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı , sf 327, Mustafa Armağan; ayrıca aynı sözler Tarihçi Yazar Mustafa Turan 'ın açılamalarında da var.)

    Kaynak



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Başbuğ66 -- 4 Aralık 2008; 15:51:28 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: ÇakırEfe

    Art niyet arayacağınız yeri karıştırmış olabilirsiniz.
    Oldukça başarılı olduğu halde, Siyonistlerin ülke kurma hevesini kursağında bıraktığı halde, onlarca akbaba ülkenin arasında Osmanlıyı yıllarca yaşattığı halde halâ Sultan Abdülhamid 'i karalayanlar varsa esas orada art niyet arayın.

    Bugüne kadar Sultan Abdülhamid 'i karalayanların köküne baktığımızda, bu fikirleri ortaya atanlara baktığımızda neden aynı tipteki insanları görüyoruz? Abdülhamid 'e diş bileyen Siyonistler va Masonlar, Ermeniler, Jöntürkler ve türevleri, bir de İnönü döneminde tarihi değiştirmeye çalışıp İnönüyü Atatürkün bile önüne çıkarmaya çalışan tarihçiler...



    Gönderilerinizden anlaşıldığı kadarıyla sizin Tarih hakkında söyleyebilecek hiç bir şeyiniz yok. Ama ısrarla konuya müdahil olmayı sürdürmeye çalışıyorsunuz. Üstelik bunu sadece bu bölümde değil konudışı bölümünde de yapıyorsunuz. Bir şey hakkında görüş belirtebilmek ve taraf olabilmek için önce o konuyu bilmek gerekir.

    Abdülhamit başarılı denilemez. Ülke en çok toprak kaybını o'nun döneminde yaşamıştır. Ülkeyi göbeğinden Almanya'ya bağlamıştır. İttihatçilere mal edilen Almanya hayranlığı nedeniyle I. Dünya savaşına girildiği iddiası doğru değildir. Bunu bizzat Abdülhamit kaçınılmaz kılmıştır. Osmanlı ülkesi o'nun tarafından Almanların eline teslim edilmiştir. Ordudan demiryollarına kadar her alana Almanlar hakim olmuştur. Döneminde devlet mimarisi bile Alman ekolüne geçmiştir.

    Eğer kendinden önceki padişahların izlediği denge politikasını sürdürseydi Osmanlı Coğrafyası İngiliz, Fransız ve Rusların öncelikli hedefi haline gelmeyebilirdi. Sadece Almanlara dayanmaya çalışmayıp İngiliz ve Fransızlarla da eski politikaları sürdürseydi topraklar kaybedilmeyebilirdi. Ruslarla hep kötü ilişkiler yaşamış olan İngiltere ve Fransa Osmanlı coğrafyasının Almanların eline geçeceği kaygısıyla Rusya ile ittifaka girmiş ve Osmanlı Coğrafyasını parçalamayı çıkarlarına daha uygun görmüşlerdir.

    Abdülhamit bugünkü demokrasi kültürümüzün geriliğinden de sorumludur. Tanzimat ve Islahat dönemlerinde yeşermeye başlayan demokrasi kültürü o'nun istibdat politikaları ile büyük darbe almış ve 30 yıl dondurulmuştur. Eğer o'nun dönemi yaşanmasaydı bugün en az 30 yıl daha ileri olurduk demokrasi anlayışımızda.

    Yahudileri reddetmiş olması Yahudi devletinin kurulmasını engelleyemedi. Borçların tasfiyesi karşılığı satmadığı toprakları, o'nun iktidarı kaybetmesinden 10 yıl sonra hiç parasız, üstüne binlerce can kaybederek yitirdik. Yani O'nun satmamış olması bu toprakların elimizde kalmasına yetmedi. Sıfırlanacak olan borçları ise 1954 yılına kadar ödemeye devam ettik. İsrail, savaşla değil barışla kurulmuş olsaydı bugün cehenneme dönen topraklarda belkide tüm Ortadoğu'yu kalkındırmış olurdu. Yahudiler yaşadıkları her ülkenin/bölgenin kalkınmasına büyük katkı sundular.

    Yani öyle körü körüne dini fanatik yaklaşım yerine Tarih, Ekonomi, Sosyoloji bilimlerinin gösterdiği gerçeklerle değerlendirilir devlet adamları. Ve hak ettikleri kadar değer görürler.




    Siyonizme göre vaadedilen topraklar yukarı Fırat a kadardır.Yani bazılarının haritada Kürdistan dediği yere kadar.Şimdi Yahudiler bu toprakları istese satmalı mıyız ? Hatta onlar demeden bu teklifi ilk biz mi yapmalıyız ? Yahudilerin gittikleri her yere huzur götürdüğüne inanan ender bir kişilik olarak Abdülhamit i sevmemen çok normal.Çünkü gerçek Yahudi ve Ermeni veya bu görüşe sahip birisi asla Sultan Hamit i sevemez.
    İmparatorluklarda demokraside cumhuriyette olmaz,olamaz.Meşrutiyet ilan edilir edilmez meclisteki çoğunluk azınlıkların eline geçmiştir.İmparatorlukta demokrasi fikrin bile başlı başına çok komik.
    O dediğin topraklar iktidar elindeyken değil,iktidardan el çektirilince kaybedildi.Bu arada çözüm önerini hala sunmadın.Geç Osmanlıyı bugüne bir çözüm bul.Eleştirmeyi herkes yapıyor.Gerçi senin projen toprak satarak olacak gibi ya.Neyse.
    Fikrin sabit olduğuna göre,tartışmanın pekte bir anlamı yok zaten.




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.