Şimdi Ara

Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu! (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
93
Cevap
0
Favori
6.663
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: tenekekutu

    Siyonizme göre vaadedilen topraklar yukarı Fırat a kadardır.Yani bazılarının haritada Kürdistan dediği yere kadar.Şimdi Yahudiler bu toprakları istese satmalı mıyız ? Hatta onlar demeden bu teklifi ilk biz mi yapmalıyız ? Yahudilerin gittikleri her yere huzur götürdüğüne inanan ender bir kişilik olarak Abdülhamit i sevmemen çok normal.Çünkü gerçek Yahudi ve Ermeni veya bu görüşe sahip birisi asla Sultan Hamit i sevemez.
    İmparatorluklarda demokraside cumhuriyette olmaz,olamaz.Meşrutiyet ilan edilir edilmez meclisteki çoğunluk azınlıkların eline geçmiştir.İmparatorlukta demokrasi fikrin bile başlı başına çok komik.
    O dediğin topraklar iktidar elindeyken değil,iktidardan el çektirilince kaybedildi.Bu arada çözüm önerini hala sunmadın.Geç Osmanlıyı bugüne bir çözüm bul.Eleştirmeyi herkes yapıyor.Gerçi senin projen toprak satarak olacak gibi ya.Neyse.
    Fikrin sabit olduğuna göre,tartışmanın pekte bir anlamı yok zaten.



    Yahudilerin dünyaya katkılarını söylediğimiz kadar kattıkları acı ve gözyaşınıda söyleriz. Sadece eğer bugünkü bulundukları bölgeye savaşsız gelmiş olsalardı acaba tarih farklı gelişirmiydi diye beyin jimnastiği yapalım dedim. Huzur getirdiler diye bir şey söylemedim ama okuduğunuzdan bunları anlıyorsanız söylenecek çok şey yok zaten. ABD'nin, Fransa'nın, Almanya'nın gelişmişliklerindeki katkıları ortadadır Yahudilerin. Bugün tüm dünyada ve ülkemizde kullanılan bir çok ürün onlara aittir. Bunu söylemek Yahudi dostu olmak demek değildir. Bugün Yahudilerden üstün cesaret ödülü alanların, onların inayeti ile iktidarlarını sürdürenlerin yardakçılarının bana bu konuda söyleyecek zerre kadar sözleri olamaz.

    Neye çözüm önerisi sunmalıyım? Tarihe çözüm önerisi mi sunulur? Yaşanmış, geçmiştir. Sadece değerlendirilerek ders alınır. Abdülhamit hükümran olarak kalsaydıda tarih değişmezdi. I. Dünya savaşı yine yaşanır ve aynı sonuç yine oluşurdu. Yani para ile satmadığı toprakları hemde çok savunduğu ümmeti tarafından sırtından vurularak yine kaybederdi. Çünkü I. Dünya savaşının çıkmasında Osmanlı'nın hiç bir dahli olamazdı.

    Konu ile ilgili değil ama şu büyük yanlışınızıda düzeltmeye çalışalım. Düne kadar imparatorluk olan İngiltere aynı zamanda demokrasinin en gelişmiş olduğu ülkelerden biridir. Cumhuriyet olmaz, hala krallık zaten ama demokrasi olur.




  • Yukarıda "son nokta" olarak verdiğim Atamızın Sultan Abdülhamid hakkındaki görüşleriyle ilgili biraz daha ayrıntılı bilgiler buldum. Önceki mesajda sadece Atamızın söylediği sözler vardı. Burada ise olayın ne şekilde yaşandığı daha detaylı olarak anlatılıyor. Buyrun...

    quote:


    Mustafa Kemal Atatürk'ün , 1937 yılında , Abdülhamid'le ilgili düşünceleri, o dönemin yazarlarından, Tepedelenli Ali Paşa'nın torunu, Nizamettin Nazif'in bir çalışmasında, onun ağzından şöyle anlatılır:

    ''...Yazını okuyorum , dedi. Hürriyet'in ilan edildiği zamanda çok küçük çocuk olman lazım! Fakat tebrik ederim o günleri çok güzel canlandırıyorsun.Yalnız Abdülhamid'i sevmediğin belli... Biraz durdu, sonra...

    - Sevme Abdülhamid'i gene de sevme! Fakat sakın hatırasına da hakaret edeyim deme!.. Senin neslin, biraz daha temkinli kararlar vermeye alışmalı. Bak çocuk! Şahsi kanaatimi sana kısaca söyleyeyim: Tecrübe göstermiştir ki, toprakları üstünde yaşayan çoğunun ahvali meşkuk ( durumları şüpheli, belirsiz ) ve hudutları yalnız düşmanla çevrili, bir büyük devlette, Abdülhamid'in ''idare tarzı''azami müsamahadır!.. Hele bu idare, IXX.Yüzyılın son yıllarında tatbik edilmiş olursa...




    (ÇakırEfe; İlber Ortaylı'nın sözlerinden dolayı teşekkür etmene gerek yok. Biz sadece herkesin rahatça ulaşabileceği bilgileri buraya da koyduk)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Başbuğ66 -- 4 Aralık 2008; 16:23:02 >




  • Yukarıda verdiğim alıntıyı yetersiz bulanlar da olabilir. Atamızın Sultan Abdülhamid Hanla ilgili böyle görüşleri olamaz diyenler olabilir. Olayın daha geniş halini de alıntı olarak koyuyoruz. Aklınızda en ufak bir şüphe bile kalmasını istemeyiz. Ben kaynağıyla beraber yazıyı vereyim, dileyen o kaynağa da bakıp hangi arşive hangi belgeye dayanıyor araştırabilir.


    quote:


     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!
    Atatürk'e Göre Abdülhamit
    Abdülhamid'in idare tarzı, âzami müsamahadır.
    Atatürk


    Nizamettin Nazif Tepedenlioğlu, 1930'lu yılların delişmen kalemlerinden biridir. İstikbalin parlak ediblerinden biri olarak bakılır kendisine. Ancak 21. yüzyılda Ordu ve Politika adlı kitabının yeni basımıyla girebildiğini söylemek zorundayım. Demek ki, zaman dediğimiz gizemli varlık, bazen bu denli acımasız davranabiliyor şöhretli kalemlere.

    Nizamettin Nazif'in ilginç bir hatırası, onu Abdülhamid kitabının içine taşıyıverdi. Neydi bu hatıra ?

    23 Temmuz 1958 tarihinde Hürriyet gazetesi Nizamettin Nazif'in bir yazı dizisini yayınlamaya başlar. Niye bu tarihte yayınlanır yazı dizisi ? Meşrutiyet'in ilanının üzerinden 50 yıl geçmiştir de ondan.

    Bu hatıraların bir yerinde, 31 Temmuz 1958 tarihlisinde o zamana kadar bilinmeen bir hatırasını anlatır Tepedenlioğlu (kendisinin ünlü âsi Tepedenli Ali Paşa'nın torunu olduğunu belirtelim). Anlattıkları gerçekten de hayret vericidir. 1937'de artık devlet adamlığında iyice olgunlaşan Atatürk'ün Abdülhamid'i nasıl gördüğüne ilişkin çarpıcı bir anekdottur anlattığı. Kendisinden dinleyelim.

    1937 yılında idi. Yaz aylarından biri.

    Doğrudan doğruya kendi kontrolündeki bir gazetede "Makedonya" adlı bir eserim tefrika ediliyordu. Bir akşam üstü başyaver Celâl Bey beni telefonla aradı. Dolmabahçe sarayına davet edildim ve saraya gidince de, hemen hiç bekletilmeden, üst kata çıkarıldım. Bir kapı açıldı, kendimi büyük adamın karşısında buldum. Saygılarımı bildirince mutad bir iki nezaket cümlesi ise beni taltif etti. Sonra:

    - Yazını okuyorum, dedi. Hürriyetin ilân edildiği zaman küçük bir çocuk olman lâzım. Fakat tebrik ederim, o günleri iyi canlandırıyorsun. Yalnız Abdülhamid'i hiç sevmediğin belli.

    Biraz durdu. Elindeki bir renkli kalemi, önünde açık duran kalın ciltli bir Fransızca kitaba dikine vurarak düşünür gibi oldu. Ben susuyordum. Bu hal bir iki dakika devam etti. Sonra birdenbire şu sözler çıktı ağzından:

    - Sevme Abdülhamid'i. Gene de sevme ! Fakat sakın hatırasına hakaret edeyim deme. Senin neslin biraz daha temkinli kararlar vermeye alışmalı. Bak çocuk ! Şahsi kanaatimi kısaca söyleyeyim:

    Tecrübe göstermiştir ki, toprakları üstünde yaşayan insanların çoğunun ahvali meşkûk (Ne olacakları şüpheli) ve hudutları yalnız düşmanlarla çevrili bir büyük devlette Abdülhamid'in idare tarzı, âzami müsamahadır (en yüksek hoşgörüdür). Hele bu idare, on dokuzuncu yüzyılın son yıllarında tatbik edilmiş olursa...

    Bunun üzerine ayrılmama müsaade buyurmuşlardı. Saygılarımı tekrarlayarak huzurundan uzaklaşmıştım.


    (Mustafa Armağan, Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı)





  • Ulu önder Atatürk'ün; gençliğinde hükümete el koyma düşüncesini haber alan ve kendini hapse attıran, idam etmek yerine affeden Sultan Abdülhamid Han hakkındaki düşünceleri belli. Atamız Abdülhamid'e hakaret edilmesine bile izin vermezken, günümüzde Atatürk üzerinden Abdülhamid düşmanlığı yapanlar bundan sonra neye dayanacak çok merak ediyorum. Bu yanlış düşünceden sıyrılıp hatalarını anlayacaklar mı, yoksa başka değerlerin ardına saklanarak Abdülhamid düşmanlığına devammı edecekler...
  • Şu gayet açık anlaşılıyor ki birileri bu millete hayatını adamış kimseler düşman ederek bu milleti güzel örneklerden ve önderlerden uzak tutmak istiyor. Maalesef milletimiz de kanıyor. Hoş böyle birini örnek almaya çalışanda görmek zorya...
    Abdülhamid sabah uyanınca Hicaz'dan getirttiği bir taşa ellerini sürüp teyemmüm eder ve abdest alacağı yere kadar teyemmümlü gidermiş. Bu pek çok kişiye çok saçma gelecektir. Fakat bizde akıllı müslüman elinden geldiği kadar abdestli gezer düşüncesi olduğundan O'nun zekasına kendi bakış açımdan vurgu yapmak istedim.

    Buda avrupai bi yaklaşım;
    Prens Bismarc'a göre dünyadaki 100 gram aklın 90 gramı 2. Abdulhamid'de,5 gramı kendisinde,diğer 5 gramı ise başka siyasilerdedir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: .TaneR.


    quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.

    Başka devletler geçmişteki yöneticilerini hain işgüzar hatta deli olsa bile kahraman gibi gösterirken biz okadar işler yapmış olanları ve cihana hükmetmiş olanları bile kötü gösteriyoruz

    Ama böyle kötü gösterince katıksız cumhuriyetçi ve çağdaş olarak karizma yapmak da var işin içinde.


    Belkide bu düşüncenin temelinde yeni sistemi kurabilmek için eskisinin ne olursa olsun kötü gösterilmesi fikri yatıyodur. Çünkü eski sistem iyiyse neden insanlar yenisini istesinki. Karalamak da bir sanatmış




  • quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.


    quote:

    Orjinalden alıntı: .TaneR.


    quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.

    Başka devletler geçmişteki yöneticilerini hain işgüzar hatta deli olsa bile kahraman gibi gösterirken biz okadar işler yapmış olanları ve cihana hükmetmiş olanları bile kötü gösteriyoruz

    Ama böyle kötü gösterince katıksız cumhuriyetçi ve çağdaş olarak karizma yapmak da var işin içinde.


    Belkide bu düşüncenin temelinde yeni sistemi kurabilmek için eskisinin ne olursa olsun kötü gösterilmesi fikri yatıyodur. Çünkü eski sistem iyiyse neden insanlar yenisini istesinki. Karalamak da bir sanatmış


    Evet bunun yoğunlaştırılmış halini garip icraatlara imza atan tek partili İsmet İnönü döneminde görebiliyoruz. Halkın Türklük değerlerinden uzaklaştırılmaya çalışılması, halk müziğinin yasaklanması, bazı yerlerden Atatürk'ün büstünün kaldırılıp kendisinin büstünün konması gibi. İnönü devri 1950 yılında bitince Celal Bayar Çankaya Köşkü�nün bahçesinden İnönü zamanında kaldırılan Atatürk büstünü tekrar yerine diktirerek kaidenin üzerine "�Atatürk seni sevmek milli ibadettir�" sözünü yazdırmıştır. Bayar bir daha Atatürk aleyhine değişiklik yapılmasın diye 1951 yılında 5816 sayılı Atatürk�ü Koruma Kanununu çıkartmıştır, bu kanun 31/07/1951 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: etusch

    Şu gayet açık anlaşılıyor ki birileri bu millete hayatını adamış kimseler düşman ederek bu milleti güzel örneklerden ve önderlerden uzak tutmak istiyor. Maalesef milletimiz de kanıyor. Hoş böyle birini örnek almaya çalışanda görmek zorya...
    Abdülhamid sabah uyanınca Hicaz'dan getirttiği bir taşa ellerini sürüp teyemmüm eder ve abdest alacağı yere kadar teyemmümlü gidermiş. Bu pek çok kişiye çok saçma gelecektir. Fakat bizde akıllı müslüman elinden geldiği kadar abdestli gezer düşüncesi olduğundan O'nun zekasına kendi bakış açımdan vurgu yapmak istedim.

    Buda avrupai bi yaklaşım;
    Prens Bismarc'a göre dünyadaki 100 gram aklın 90 gramı 2. Abdulhamid'de,5 gramı kendisinde,diğer 5 gramı ise başka siyasilerdedir.


    Konu 2. sayfaya geçtiği için neler konuşuluyor bakmak istedim, en baştan okumadığımı belirteyim.

    Bu iddialarınıza kaynak gösterebilirmisiniz ? ilk iddianızı daha önce başka bir pasişah için duymuştum. Bu yüzen vahdettin için duymak garip geldi, işin aslı ortaya çıksın, bir kaynak inceleyelim.

    2. iddianız içine bir kaynak görmek güzel olurdu.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.

    Belkide bu düşüncenin temelinde yeni sistemi kurabilmek için eskisinin ne olursa olsun kötü gösterilmesi fikri yatıyodur. Çünkü eski sistem iyiyse neden insanlar yenisini istesinki. Karalamak da bir sanatmış


    Mantık doğru. Her yeni sistem tutunmak/kabul görmek için eskiyi kötüler. Ancak burada doğru değil. Çünkü Cumhuriyet ile padişahlık kıyaslanamaz bile. Birinde sadece kul olan birey Cumhuriyette devletin sahibi vatandaş.

    Mantığınızı Cumhuriyeti kötüleyip padişahlığı yeniden tesis etmeye çalışanlara uyarlarsanız doğru sonuca ulaşırsınız sn. cetinkaya.
  • Abdülhamit Han gerçekden büyük bir sahsiyet zaten Türkiye'nin en büyük tarihçisi İlber Ortaylı onun nasıl biri olduğunu söylemiş tarihi gerçekler kişiden kişiye değişmez biraz alıma açık olun hain olarak bildiğimiz nice insanların hakkına giriyoruz lütfen dikkatli olun
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.

    Belkide bu düşüncenin temelinde yeni sistemi kurabilmek için eskisinin ne olursa olsun kötü gösterilmesi fikri yatıyodur. Çünkü eski sistem iyiyse neden insanlar yenisini istesinki. Karalamak da bir sanatmış


    Mantık doğru. Her yeni sistem tutunmak/kabul görmek için eskiyi kötüler. Ancak burada doğru değil. Çünkü Cumhuriyet ile padişahlık kıyaslanamaz bile. Birinde sadece kul olan birey Cumhuriyette devletin sahibi vatandaş.

    Mantığınızı Cumhuriyeti kötüleyip padişahlığı yeniden tesis etmeye çalışanlara uyarlarsanız doğru sonuca ulaşırsınız sn. cetinkaya.



    Pagişahlığı yeniden tesis etmek gibi bir amacı kimse taşımıyor. Bunu sizler uyduruyorsunuz. @cetinkaya'nın sözlerinde doğruluk payı yüksek.

    Bugün devletin sahibi miyiz, yönetimde söz hakkımız mı var? Güldürmeyin insanı. Önüne kimi çıkarırlarsa onu seçmeye MECBURSUN.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: _Akıncı


    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35


    quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.

    Belkide bu düşüncenin temelinde yeni sistemi kurabilmek için eskisinin ne olursa olsun kötü gösterilmesi fikri yatıyodur. Çünkü eski sistem iyiyse neden insanlar yenisini istesinki. Karalamak da bir sanatmış


    Mantık doğru. Her yeni sistem tutunmak/kabul görmek için eskiyi kötüler. Ancak burada doğru değil. Çünkü Cumhuriyet ile padişahlık kıyaslanamaz bile. Birinde sadece kul olan birey Cumhuriyette devletin sahibi vatandaş.

    Mantığınızı Cumhuriyeti kötüleyip padişahlığı yeniden tesis etmeye çalışanlara uyarlarsanız doğru sonuca ulaşırsınız sn. cetinkaya.



    Pagişahlığı yeniden tesis etmek gibi bir amacı kimse taşımıyor. Bunu sizler uyduruyorsunuz. @cetinkaya'nın sözlerinde doğruluk payı yüksek.

    Bugün devletin sahibi miyiz, yönetimde söz hakkımız mı var? Güldürmeyin insanı. Önüne kimi çıkarırlarsa onu seçmeye MECBURSUN.



    _Akıncı sen çıktında bizmi seçmedik Hem DH meclistede temsil edilmiş olur , Burası özgürlükler ülkesi , istediğini seçersin.




  • Bazı şeyler sıkmaya başladı.
    Çok marjinal, koca ülkede dikkate alınmayacak kadar bir azınlık belki padişahlık, şeriat vs. isteyebilir ama bu bilinçli olarak öyle öne çıkarılıyor ki, sanki bunları isteyenler varmış gibi. Tabi bu da bilinçli yapılıyor.
    Kimsenin şeriat veya halifeliğe, padişaha dayalı bir düzen istediği yok.
    Bu tür korkular bilinçli yaratılıyor, sonra da üstüne senaryolar yazılıyor.
  • Perdenin ön yüzünü çok güzel özetlemişsiniz. Bir de arka yüzünde görünmeyen kısım var: İpleri tutanlar

    Koca ülkede sayıca dikkate alınmayacak kadar az, ancak maddi yönden ülkemin kaymağını yiyen Türklükle ilgisi olmayan bir kısım varki sormayın. Ülkemde az da olsa "padişahlık" düzenini isteyen insan varen bu burjuva kesmi bilinçli olarak bunları nazara vererek sürekli insanları germeye ve ülkemin gündemini gerginleştirmeye özen gösterirler. Amaç belli. Tahtları ellerinden gitmesin, kimse kendilerine dokunamasın, kaymağı yemeye devam etsinler diye. Bunların arkasına düşen bir takım sözüm ona "çağdaş" insanımız da bu oyunda birer piyon olmaktan öteye gidemez. Üsttekiler sürekli sanal tehlikeler üretir, alttakiler de bu oyuna alet olurlar. Amerikada bir dönem ortada hiç bir tehlike yokken "komünistler geliyor" diyerek insanları adeta cadı avına çıkaran ve sonuçta bu işten en güzel rantı kapan Mc Carthy gibi... Mc Carty'nin arkasına düşerek komünist avına çıkan ve elleri boş dönen şaşkın ve saf Amerika vatandaşları gibi...


    quote:

    Orjinalden alıntı: .TaneR.

    Bazı şeyler sıkmaya başladı.
    Çok marjinal, koca ülkede dikkate alınmayacak kadar bir azınlık belki padişahlık, şeriat vs. isteyebilir ama bu bilinçli olarak öyle öne çıkarılıyor ki, sanki bunları isteyenler varmış gibi. Tabi bu da bilinçli yapılıyor.
    Kimsenin şeriat veya halifeliğe, padişaha dayalı bir düzen istediği yok.
    Bu tür korkular bilinçli yaratılıyor, sonra da üstüne senaryolar yazılıyor.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.


    Burası özgürlükler ülkesi , istediğini seçersin.


    Bu ülkede önüne konulanlardan birini seçersin.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: _Akıncı


    quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.


    Burası özgürlükler ülkesi , istediğini seçersin.


    Bu ülkede önüne konulanlardan birini seçersin.


    Ozaman en azından birilerini koyuyolar ya hiç koymasalar? Alıntımın başını kesmişiniz cümlenin anlamı değişmiş
  • Bir konu kapanıyor, bir konu açılıyor... Ne Abdulhamitmiş be kardeşim!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Başbuğ66

    Perdenin ön yüzünü çok güzel özetlemişsiniz. Bir de arka yüzünde görünmeyen kısım var: İpleri tutanlar

    Koca ülkede sayıca dikkate alınmayacak kadar az, ancak maddi yönden ülkemin kaymağını yiyen Türklükle ilgisi olmayan bir kısım varki sormayın. Ülkemde az da olsa "padişahlık" düzenini isteyen insan varen bu burjuva kesmi bilinçli olarak bunları nazara vererek sürekli insanları germeye ve ülkemin gündemini gerginleştirmeye özen gösterirler. Amaç belli. Tahtları ellerinden gitmesin, kimse kendilerine dokunamasın, kaymağı yemeye devam etsinler diye. Bunların arkasına düşen bir takım sözüm ona "çağdaş" insanımız da bu oyunda birer piyon olmaktan öteye gidemez. Üsttekiler sürekli sanal tehlikeler üretir, alttakiler de bu oyuna alet olurlar. Amerikada bir dönem ortada hiç bir tehlike yokken "komünistler geliyor" diyerek insanları adeta cadı avına çıkaran ve sonuçta bu işten en güzel rantı kapan Mc Carthy gibi... Mc Carty'nin arkasına düşerek komünist avına çıkan ve elleri boş dönen şaşkın ve saf Amerika vatandaşları gibi...


    quote:

    Orjinalden alıntı: .TaneR.

    Bazı şeyler sıkmaya başladı.
    Çok marjinal, koca ülkede dikkate alınmayacak kadar bir azınlık belki padişahlık, şeriat vs. isteyebilir ama bu bilinçli olarak öyle öne çıkarılıyor ki, sanki bunları isteyenler varmış gibi. Tabi bu da bilinçli yapılıyor.
    Kimsenin şeriat veya halifeliğe, padişaha dayalı bir düzen istediği yok.
    Bu tür korkular bilinçli yaratılıyor, sonra da üstüne senaryolar yazılıyor.


    Bu gerginlik senaryosu işlerine geldiği sürece de bunu maalesef devam ettirecekler. İnşallah herkesin bunların farkına vardığı ve bu işlere artık karnımız tok dediği günleri de görürüz.




  • Sultan Abdülhamid Hana ait bir söz (Telgraf hattı döşenmesi ve ilk denizaltı yapım çalışmaları):

     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!


    "Telgraf hattı benimi sürekli takibimle döşenmiş , köylere kadar götürülmüştür. Tahtelbahirin (denizaltı) tecrübeleri benim kesemden verilmiş paralar ile istanbul'da yapıldı. O günlerde dünyada, denizin altında giden bir gemiden ingiltere'nin bile haberi yoktu. Benden sonrakiler işin ucunu bırakmışlarsa , elbette bu günah bana yazılmayacaktır.
    Hayır, tekrar ediyorum ve kırık kalbimle temin ediyorum ki ben iyi, güzel, faydalı hiçbir şeyin düşmanı olmadım, bunlara düşman olanlardan başka!"


    İsmet Bozdağ , Sultan Abdülhamid ‘in Hatıra Defteri , Pınar Yayınları , İstanbul 1995 , sf 84-85

    Merce Meydanındaki telgraf anıtı videosu:

    http://www.talhaugurluel.com/default.asp?m_id=3&c_id=614




  • Sultan Abdülhamid Hanın demiryolu siyasetini eleştirenlere en güzel cevap yine kendisinden gelmiş. Neden bazı yerlere demiryolu yaptırmadı diye eleştiriler görürsünüz. Demiryolu yapımında ülkemizi Almanlara muhtac etti diyenlere rastlarsınız. Bütün bunlara en güzel cevabı yine kendisi vermiş:



    Demiryolu siyaseti 1898
     Abdülhamid ülkeyi kıyamete hazırlıyordu!


    Demiryolu inşaatı için mütemadiyen imtiyaz talepleri geliyor. Paşalarım bu talepleri bana getirmekten hem zevk duyuyorlar, hem de istifade ediyorlar.
    Daha pek çok demiryoluna ihtiyacımız olduğu muhakkaktır. Yeni hatlar, vilâyetlere yeni yollar açmakta, bu suretle de halkın zenginliği artmaktadır. Ancak bu projeler çok ziyanlı neticeler de doğurabileceğinden gayet ihtiyatlı davranmak icap eder.
    Demiryolları askerimizin çabuk hareketini temin edeceğinden büyük stratejik ehemmiyeti haizdir ve bu bakımdan çok lüzumludur. Ancak icabında memleketimizin düşmanlar tarafından istilâsını da aynı şekilde kolaylaştıracağı aşikârdır. Bundan dolayı hudut eyaletlerimizde demiryolu inşaatının aleyhindeyîm. Büyük devletler arasında demiryolu inşaatı bakımından en fazla Almanya'ya itimat edebiliriz. Çünkü onun için ehemmiyetli olan, işin sadece iktisadî ve malî cephesidir.
    Memleketi demiryollarına açmanın zararlarını Orta Asya memleketlerinde müşahede edebiliriz : Rusya, demiryollarını hudutlarının dışına çıkartmasaydı bu kadar süratle inkişaf edemezdi. Nitekim Hazar Denizi'nin ötesindeki demiryollarını inşa etmekle İran'daki nüfuzunu temin etmiştir. Asya'da irtibatı temin eden en iyi yollar Ruslar tarafından inşa edilmiştir. Pek yakında Rus demiryolları İran körfezine ve Hint Okyanusu'na kadar dayanacaktır. Afganistan'ın ihtiyar Emiri, memleketine demiryolları ve telgraf inşaatını mümkün olduğu kadar sokmaya çalışmakta haklıdır.
    Erzurum'da ve Karadeniz kıyılarında yapılacak demiryollarının imtiyazını Rus kapitalistlerinden başkasına vermemeği taahhüt etmeğe mecbur olmakla tehlikeli bir vaziyete düşmüş bulunuyoruz. Fakat bu inşaatın başlaması pek yakında olmayacaktır. Çünkü Ruslar tarafından yapılmasına hiç bir zaman müsaade etmek niyetinde değilim; zira bu şekilde başlayarak evvelâ şimali-şarkiyi daha sonra da bütün memleketi rahat ellerine geçirebilirler. Ruslara böyle bir vaadde bulunmak çok aleyhimizde olmuştur. Çünkü Erzurum'u bağlıyacak stratejik bir yola ihtiyacımız vardır bunu kendi başımıza yapmamız da maalesef çok zordur. Bir karara varmadan evvel diğer büyük devletlerin demiryolu politikalarını tetkik etmekte fayda vardır. Yanlış bir imtiyaz vermekle kabili tamir olmayan bir zarara girmek mümkündür. Meselâ demiryolu inşaatı için imtiyaz isteyen Belçika, İngilizlerin hesabına çalıştığından çok tehlikelidir. Avusturya da bu hususta şüpheliler arasındadır.
    Hulâsa olarak düşman istilâsına meydan vermemek için Avrupa eyaletlerimizde demiryolu inşaatına müsaade etmemek icap ediyor.


    KAYNAK: Sultan Abdülhamid , Siyasi Hatıralarım , sf 101-102-103






  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.