açık kadın değil, açık hipergamiden bahsediyorum. şimdi medeniyetin oluşumuna kadar anaerkil bir düzen vardı. kadınlar çoklu eşlerle gruplar halinde yaşıyorlardı. avcı toplayıcılardı yiyecek biriktiremiyorlardı. bu zamana kadar 5 milyon yıldır evrim zamanımıza kadar böyle getirdi bizleri.
medeniyetten sonra tarıma geçiş olduğunda; ağır saban bulunduğunda, iri baş-küçük baş hayvanlar evcilleştirildiğinde, darı evcilleştirildiğinde (evcil versiyonu bulunduğunda) yiyecek birikti ve sınıflar ve miras kavramı oluştu. işte tam bu anda ataerkil yapı hayatımıza vasıl oldu(bunun bir çok yönü vardır ana nedeni budur).
ataerkil yapı oluştuğunda ve artık medeniyet oluştuğunda (bunun anlamı şudur; insanlar, farklı gruplar birbirlerini öldürmeyecek şekilde beraber olması) kadının sınırlanması gerekiyordu. kadının o meşhur libidosu sınırlandırılacak ki kurulan TOPLUM ÇÖKMESİN. kadın sünneti, korkunç ölüm cezaları, bekaret kemerleri, bir şekilde hipergami bastırılmalıydı. başarılı oldu mu atalarımız? evet. kurulan ataerkil medeniyet mars'a insan götürecek kadar ilerledi.
peki şimdi ne yapılıyor biliyor musunuz? erkekler tarafından sınırlandırılıp oluşturulan ve erkeğin elinde olan kadınlara takılmış hipergami zincirinin anahtarı kadınlara veriliyor. bunun anlamı nedir biliyor musunuz? toplumlar tek tek çöküşe geçiyor.
hipergami neden çöküşe sebep olur peki? hipergami demek kadının sürekli ve sürekli kendinden üstün genlere sahip er birey araması anlamına gelir. halbuki mevcut ataerkil toplumda tek eşli evlilik kurumu vardır ve bu toplumun temel yapı taşıdır/kilit taşıdır. kadın hipergamisi açık olduğunda evlilik kurumu aile kurumu yerle bir olur.
bu durum devletler eliyle yapılınca ortaya komplo teorileri atmamak elde değil: 1. gelecekte yapay zeka ile kitleler işsiz kalacağı için devletler bu kadar nüfusa bakamayacağından devletler bir nevi nüfus kontrolü yapıyor bu şekilde. vs uzatılabilir.
ama şu varki, evlilik insan varoluşunun bir anlam bulmaya çalışmasının bir tezahürüdür. örfümüzde de bu kadar kutsal addedilen bir kurum nasıl olur da ayaklar altına alınır aklım almıyor...
Yazının tamamını okudum ve tümüne katılıyorum. Nüfusun ise, erkek ve kadınların gıdalar yoluyla ve acısız bir şekilde kısırlaştırılarak azaltilacağına inanıyorum. Aklıma bu fikri ilk sokan, üstteki yazıdan da tekrar hatırladığım Yuval Noah Hariri.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
ben bir avukat olarak müvekkilime öncelikle şunu söylemeliyim ki sonradan bana sen neyi hakettin ki demesin.
Türk hukukuna göre avukat tutma zorunluluğun yok. yok ben tutacam diyorsan sonradan işimi yaptığım sürece sen ne yaptın ki diyemezsin.
......................
kadın ve erkek arasındaki ilişkide erkeğin kadına erilin aslında ne olduğunu anlatmadan yaptığı her türlü ilişki çeşidi kutsal değil karşındaki kişinin hıffetinden hatasından yararlanmaktır.
erkek birey erkek nediri bilmeden ve bunu kadın bireye anlatmadan türemeye girerse ve hatta kandırmaya çalışırsa bu esnada ortaya çıkan sorunun ana kaynağı kadın değil erkek olur.
ha adamın kendinden haberi yoktur o başka. o başka da hangi kadın daha kendisinden haberi olmayan adamı eş etmek ister o da ayrı tartışma konusu.
evliliğin kutsallığı aile hayatı boyunca üstün olan erkeğin eşi başta olmak üzere doğacak çocuklarını eğitmesi koruması ve bakması üzere olan bir kurum olmasındandır.
babası kızını sen onu koruyasın diye sana verir. bu esnada eksik veya yanlış eğitim almış kızı da eğitmen ve bu eğitimi soy denen sürece de aktarman gerekir.
.............................
kadın doktor avukat mühendis olabilir. net söyleyeyim bazısı yaşam denen olgunun y sinden bi haber şekilde eğitilmişe benzemektedir. salt para ve cinsellik adına da erilde güzel bi surat aile hayatı için yetmediği gibi,kendi hakları konusunda hiç bir bilgi sahibi olmayan bir kadın neslimiz var. bu bütün dünya için geçerli.