< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > |
Ailesinden birini kaybeden var mı?
-
-
Ölüye, Kur'an-ı kerim, salevatlar, tesbihler okunup sevabı gönderilir, dua edilir, kurban kesilir, onun adına nâfile hac yapılır, sadaka verilir, çeşme, cami gibi yapılan hayırların sevabları gönderilir. Hazret-i Enes, (Ya Resulallah, ölülerimiz için yaptığımız dua, verdiğimiz sadaka, ettiğimiz hac gibi şeyler, onlara ulaşıyor mu?) diye sorunca, (Evet, ölülere ulaşır. Birinize tabakla bir hediye gelince nasıl sevinirse, öyle sevinirler) buyurmuştur. (Redd-ül-muhtar)
(Ölü toprak olmuştur) sözü de mânasızdır. Sevab bedene mi gider? Sevablar ruha gider. Ruhlar ise ölmez. Kabirde toprak olmuş ölü, kendine verilen selamı alır. Çünkü ölen bedendir, ruh değildir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ölü, kendisini ziyaret edeni tanır ve selamını alır.) [İbni Ebi-d-dünya]
Ölüye Kur’an okununca sevabları çoğalır. Ölü çok günahkâr olup azabı şiddetli ise, Kur’an okununca azabı hafifler. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ölüye Yasin okunursa, azabı hafifler.) [Deylemî]
Mümin ölülere gönderilen dua, hayır hasenat ve her çeşit sevab onlara ulaşır.
hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ölü, mezarda, denize düşmüş, boğulurken imdat diye bağıran kimseye benzer. Boğulmak üzere olan, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, ölü de, ana baba, kardeş ve arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Ona bir dua gelince, dünya ve dünyadakilerin hepsine kavuşmaktan daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşayanların duaları sebebiyle, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin, ölülere hediyesi, onlar için dua ve istigfar etmektir.) [Deylemî]
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dekareme -- 24 Eylül 2023; 11:21:46 >
-
Üstteki arkadaş gibi şimdi dinden minden girişmeyeceğim çünkü sadece yakınını kaybeden bilir. Dün de benim babamın ölümünün 3. yıl dönümüydü hala ilk günkü gibi ben de sizin gibi çok vicdan azabı çekiyorum. O beyninde dönenler keşke şunu yapsaydım keşke böyle değilde şöyle olsaydı diye düşünmekten kendini kemiriyorsun. vicdan azabı çektiğim şeyler çok. ben de babamı yaşatamadım. böbrek kanserinden vefat etti. gözümün önünde eriyip gitti babam hiç bir şey yapamadım. bu ülkenin doktorlarının umrunda bile olmadı. kanserden dolayı bitkinlik düştü diye hastaneye götürdük zorla. corona var diye müşadeye aldılar.
3 kere test yaptılar 3 üde negatif çıktı ve tekrar teste soktular. hiç bir şekilde dışarıdan kanser ilacının sokulmasına izin vermediler. ne mi oldu? 1 hafta sonra negatif çıktı diye babamı saldıkları zaman babamı tanıyamaz oldum. o babam gitmişti. benimle konuşabilen babam artık konuşma yetisini de kaybetmişti. hepsinin Allah belasını versin göz göre göre babamı öldürdüler. burada bile 3 yıldır sürekli düşünüyordum birşeyler yapsaydım da babamı oradan çıkarabilseydim diye. ne mi yapacaktım? doktor mu dövecektim hemşireye mi saldıracaktım. babamı zorla tuttular ve babamı ben orda kaybettim.
-
Allah rahmet eylesin.
Klinik ve dahili tıp eğitiminde Çin’den sonra en önde gelen ülkelerden biri olmamıza rağmen sağlık sisteminin çürümüş yapısı hem sağlık çalışanını hem de hastayı öldürüyor. Doktor sistemin sıkıntısının acısını hastadan çıkarıyor, hasta şiddete başvuruyor,tedavi olamıyor vs. Sistem adam akıllı bir şekilde düzenlenmediği sürece sadece günü kurtarır. Tekrardan Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı > -
Benzer süreçlerden geçip aynı şeyleri yaşamışız, başınız sağolsun babanızın mekanı cennet olsun sizinle aynı duyguları paylaşıyorum.Benim de annemde bir kötü huylu tümör çıktı.Gittiğimiz doktorlar hep büyük hastanelere yönlendirdi, çok ciddi durumu dediler.Götürdük istanbul'un en büyük devlet hastanesine, aldılar içeriye bir sürü test yaptılar mr tomografi şu bu bir sürü cihaza sokup bir sürü ilaç verdiler fakat bir kanser tanısı koyamadılar.Ardından kadın daha fazla dayanamadı inme indi konuşma yetisini de kaybetti.
Bir sürü kan aldılar test yapıcaz diye kadının tüm kanını çeke çeke vampir gibi emdiler bitirdiler, sonra da hastada anemi var kansızlık var kan alamıyoruz demeye başladılar.Ulan o kadar kanı benden alsanız bende de kan kalmaz.Sonra hastanın kan değerleri düşük kan lazım demeye başladılar, gittim ben kan verdim eş dost geldi kan verdi.Fakat gördüm ki verdiğimiz kanların hiçbiri anneme gitmedi.Sonra zaten çok geçmedi iki gün sonra yoğun bakıma girdi ertesi gün de vefat etti.
O kadar beklettiler hastanede nörolojide 17 gün yattı yanlış hatırlamıyorsam, 17 gün sonra iyileşmemiş kadını tamam iyiye gidiyor düzelecek zamanla konuşması diye taburcu ettiler.Peki taburcu ediyorsun da ayağındaki tümör ne olacak ? Onun için randevu alıp gelecekmişiz.Neyse aradan 1 hafta geçmiyor tekrar inme iniyor bu sefer 10 gün daha yatıyor ve vefat ediyor.Bu süreç zarfında çok bekledim doktorlar hemşireler her test yapmaya geldiğinde bir bildikleri vardır sonunda illa ki bir tedavi uygulayacaklardır dedim kendi kendime.Fakat gördüm ki bir halt bildikleri yokmuş, tek yaptıkları bizi oyalamakmış.
Annem nörolojide yatarken baktım ki doktorlar ayağındaki tümörle ilgilenmiyorlar, o hastanede yatarken aynı binada iki kat altta gittiğimiz ortopedi doktoruna gidip durumu anlatayım gelip ilgilenir dedim.Adam önümüz bayram ben senin hastana bakamam diyerek sırf tatile gidecek diye uğraşmamak için beni kapı dışarı edip kovdu.Ben ailemden gördüğüm terbiye üzerine ağzımı açıp tek bir kötü söz söylemedim.Ne yapmamız lazımdı illa televizyondaki magandalar gibi saldırıp doktoru dövmemiz mi lazımdı yoksa bizimle ilgilenmeleri için çok mu zengin olmamız ya da mevki makam sahibi mi olmamız lazımdı ? Hiçbirine hakkımı helal etmiyorum.
Keşkelerim hiç bitmiyor sizin de söylediğiniz gibi.Keşke diyorum o hastanede ortalığı birbirine katsaydım keşke diyorum bağırıp haykırsaydım.Aslında yapmak istedim ama bizi hastaneden kovarlar annemi tedavi etmezler diye hep son ana kadar her türlü rezilliği kepazeliği içime atıp yutkundum.Sonumuzun böyle olacağını bilseydim susmazdım ama elden bir şey gelmiyor işte, ipin ucu puştun eline geçmiş bir kere istedikleri gibi oynatıyorlar bizi.
Hemşireler inme inen ağır hastaların beklediği noroloji servisinin gözlem bölümünde disko müziği açıp alkış tutup oynuyor çekirdek çitliyor gözümüzün önünde keyif çatıp kahkahalar patlatıyor, annem konuşamadığı halde yarım yamalak kendini ifade ederek sesten rahatsız olduğunu söylüyor ama ben bize ters davrandım diye bakmazlar tedavi etmeler diye susmak zorunda kalıyorum.Orada biz laf söylesek eminim ki kavga çıkacak, sonra bilim düşmanı sağlık çalışanlarına saldıran magandalar olarak televizyonda damgalanıcaz.
Anneme yatış veriliyor, kadın iki gündür bir lokma yememiş.Aynı odada kaldığımız suriyelilere hasta yemeği geliyor hem de iki çeşit fakat bize gelmiyor.Neden diyorum size sabah gönderilecek diyorlar.Kadın sabaha kadar açım diye bağırıyor.Sabah oluyor bu sefer kahvaltı diye ağzını bile zor açıp kapatan sıvı dışında hiçbir şey tüketemeyecek durumda olan kadına kabuklu domatezle salatalık ve bir dilim ekmek gönderiyorlar.Şaka mı lan bu ? Kendi cebimde üç kuruş paramla gidip kantinden anneme çorba alıp getirmesem kadın açlıktan ölecekti.
Daha ne rezillikler yaşadım anlatsam iki sayfa sürer fakat zaten çok uzun oldu yazım kusura bakma ama çok doluyum ondan uzattım biraz daha fazla da uzatmak istemiyorum.Uzun lafın kısası tüm bu olanlardan sonra işte bu keşkeler insanın içini yiyip bitiriyor.O işini düzgün yapmayan alçakların elinde çaresizce beklemiş olmanın ve sonucunda en sevdiğin insanı kaybetmiş olmanın acısı çok ağır.Ne yaparsam yapayım onu geri getiremem biliyorum ama onun için hiçbir şey yapamamış olmam beni bitiriyor.
Seninle aynı şeyleri yaşamışız aynı duyguları hissediyoruz, sen söyle kanka nasıl başa çıkarız bu keder ve pişmanlıklarla ? Ben kendimi başka şeylerle oyalamaya çalışıyorum ama boş kaldığım ilk saniyede aklıma düşüyor bir anda o yaşadıklarım ve anında vicdan azabı üzerime çöküyor.Sen üç yıl oldu geçmedi diyorsun bu acı, sonsuza dek bu azabı çekecek miyiz ? Bazen keşke ölen ben olsaydım diyorum, geride kalıp sonsuza kadar bu vicdan azabını çekecek olmak beni çıldırtıyor.
Neyse çok çenem düştü tekrar kusura bakma, tekrar başın sağolsun.
-
Hocam sizinde başınız sağolsun öncelikle biliyorum sizin için zor bir durum olduğunu. Sadece kaybeden sizi anlar. Milletin gelip yok dinden öğüt vermesi yok ölümlü dünya herkes ölümü tadacak sen önüne bakıcaksın geçmiş geçmişte kaldı gibi klişe lafları duyunca seni boğduğunu da tahmin ediyorum.
Anlattıklarınızın hepsini ben yaşadım. Babamın sabit doktoru var her Allahın günü oraya gidiyoruz her gittiğimde hastanın ismi ne hastalığı neydi diye soruyor. Babam kanser hastası yürüyemiyor diyorum adam her seferinde babanda kan yok kağıda bişeyler yazıyor 3 tüp kan alıyor her gün. Odaya girmemizle çıkmamız 30 saniye bile sürmüyor. Direk def ediyorlar seni. Her gün tekirdağ çerkezköyden - şişli okmeydanı hastanesine gittik. arabamız yok. servisle 1 saate yakın beylikdüzüne oradan metrobüsle şişliye ve aynı şekilde dönüyorduk. kaç kere ayakta geldiğini biliyorum babamın yer bile veren olmadı.
Dedim bu böyle olmaz adam gözümün önünde eriyip gidiyor aldım babamı uçakla memleketteki araştırma hastanesine götürdüm. Meğersem kalp tarafı 1.5 kilo su toplamış. Babam yürüdüğü zaman kalp atışı arttığı ve kalp çevresinde su topladığı için 2-3 yürümede yere yığılıyormuş. 2 gün boyunca koroner yoğun bakımda suyu çıkarttılar hortumla. Biz 6 aydır boşuna uğraşıyormuşuz.
Candy Crush oynayan doktoru gördüm (doktor biliyordum meğersem temizlik görevlisiymiş, doktorun yerine oturmuş bana 3 tüp kan yazıyor) keşke hastaneyi şikayet etseydim keşke bunlarında vicdan azabını çekiyorum.
Bu ülkede düzgün tedavi görmen için özel hastane şart. Devlet hastanesinde iyileşmen mümkün değil. benim çalıştığım iş yerinden ötürü özel sağlık sigortam var. çoğu şeyi karşılıyorlar ve ilgi alakayı ben özelde gördüm. parasızlığın gözü kör olsun. belkide param olsaydı babam uzun yıllar yaşayabilirdi.
-
Allah rahmet eylesin, size de bol bol sabır versin.
Boşuna vicdan azabı çekiyorsunuz gibi geldi bana. Hani, elinizde imkan vardı da yapmadınız mı? Böyle bir durum da yok, işini yapması gereken insanların dertlerini siz boşuna taşımayın. Asıl vicdan azabı çekmesi gerekenleri de Allah ıslah etsin ne diyelim.
-
Aynen hocam gelip dua et bilmem ne vs. diyorlar sanki biz bilmiyormuşuz yapmıyormuşuz gibi ama kimse bu acının nasıl dineceğini söylemiyor.Bu acıyı senin benim gibi yaşayan bilir ancak.
Durumunuzu yaşadıklarınızı okuyunca daha çok üzüldüm, açıkcası biz şanslıymışız yine iyi kötü bir arabamız vardı hastaneye gidebilecek.
Memleket öyle bir halde ki taksiye bile binemiyorsun, zaten binecek paran olmuyor da binmek istesen de seni alan taksici olmuyor.Herkes turist dolandırma peşinde.
Bizim gittiğimiz hastane de 50km uzaktaydı, metro inşaatı bitmemişti araçsız gitmemiz mümkün değildi.
Devlet hastanesinde yaşadıklarımdan sonra arabayı satıp annemi özele götürmeyi düşündüm ama daha sonra arabayı satsam da karşılayamayacağımı anladım.
Özel hastanede yatanlardan günlük 10bin liraya yakın yatak parası diye para alıyorlarmış.Arabayı satsam bile en fazla bir ay felan özelde kalabilirdi belki daha az, sonra yine kapının önüne koyarlardı bizi.
Bu sefer araba da gitmiş olurdu, annemi hastaneye götürüp getiremem çok sıkıntı çeker diye düşündüm.O yüzden arabayı satıp özele götürme planım da öyle suya düştü.
Annem için yapamadım ama şimdi arabayı satınca babam için özel sağlık sigortası yaptırmayı düşünüyorum.En azından allah göstermesin ama ona bir şey olursa o da aynı rezillikleri çekmesin istiyorum.
Ben 12 ay bu vatana hizmet ettim askerlik yaptım kelle koltukta teröristlerle burun buruna hudutta görev yaptım.Fakat devletim benim yıllarca vergisini ödemiş hiçbir suç işlememiş melek gibi anneme bir dönüp bakmadı bile.
Üstüne üstlük annem vefat ettiği gün ben hastaneye yetişmeye çalışırken bana trafik cezası kesti.Annemi defnettikden sonra mahkemeye gidip itiraz ettim, delil olarak ölüm raporunu paylaştım mahkemeyle.
Dedim ki bakın o saatde o yolda o şekilde gitmemin sebebi hastaneye yetişmektir.Devlet babanın hakimi ne dedi peki biliyor musun ? Mahkemeye sunduğun delili gerçekçi bulmadım dedi.Ölüm raporu gerçekçi değilmiş.Daha ne diyebilirim ki? Diyecek söz bulamıyorum.Utanıyorum sadece.
Allah kimseye yaşadıklarımızı yaşatmasın ne diyeyim, çok zor.Ölümün bile hayırlısını versin.Şahsen bu hallere düşüp ölmektense, bir trafik kazasında hızlı ve ani bir şekilde ölmeyi tercih ederim kendi adıma.En azından hiçbir işe yaramayan devlet hastanelerinde acı çekmeden çabucak giderim ahirete.
Şuan tek tesellim ne biliyor musun ? Annem öldüğünde yüzündeki tüm acılar silinmişti resmen.Kefene sarılmış halde, yüzüne son kez baktığımda sadece huzur gördüm.Sonunda huzura kavuştu ve bu dünyanın kahrından kederinden kurtuldu, tüm acıları dindi.İşte tek tesellim bu.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
-
Hocam aşırı stres ve üzüntümüz vardı son zamanlarında çok hassastı ve açıkcası inme geçirdikten sonra iyice kendini kaybetti.Konuşması bozulup zor konuştuğu ve ne dediği tam anlaşılamadığı halde bana çok ağır sözler söyledi.Normalde aramız çok iyidi ama geçmişte yaşadığımız tartışmalar kırgınlıklar içine attıkları vs. onun için tekrar gün yüzüne çıkmış gibiydi.Zaten bana hakkını da helal etmediğini söyledi.En ağırıma giden de o oldu.Son günlerinde evde olduğumuz sırada bir şeyler istedi, ben de alıp geleyim dedim istediğini.Fakat maddi durumumuz kısıtlı olduğundan babam engel oldu.Bu sefer annem üzüldü söylenmeye başladı felan.Ben dayanamadım tabi babam ne derse desin onu dinlemedim ve alıp getirdim annemin istediği şeyi.Fakat istediği şeyi getirmeden önce evde annem söylenirken bana da ağır sözler söyledi, ben de söyledikleri ağırıma gittiği için ve uzun zamandır stresle üzüntü halinde olduğumdan ne yaptığımı bilemeden ona aynı şekilde karşılık verdim.Gerçi sonra hemen pişman oldum gidip özür diledim anlattım ama affetmedi.O yüzden pişmanlıklarımdan biri de bu mesela.Keşke onu o haldeyken üzmeseydim.
Mesela bir diğer pişmanlığım da hastanede onu bırakıp gitmek.Annem babamı istemedi son zamanlarında benim refakatçi kalmamı istedi fakat ben kalırsam onun altını nasıl değiştirecektim ? Ne kadar oğlu da olsam utanıyordum yapamıyordum.Günlerdir hastanedeydim ve üstümde başımda hiçbir kıyafetim de kalmamıştı.Babam eve gitmiş ne arayıp soruyor ne de hastaneye gelmiyordu.
Annem altında bez olduğu halde kalkıp tuvalete gitmek istiyordu, fakat ayağa kalkıp yürüyecek halde değildi.En son tuvalete götürdüğümde klozete kadar zor yürüdü sonra oraya varamadan kitlenip kaldı zaten ve üstüm başım her yer battı.
Başka kıyafetim de yoktu, annemin de başka kıyafeti kalmamıştı.Ona son temiz çamaşırlarını giydirip yatağına geri yatırdıktan sonra eve gidip babamı getirmeye karar verdim.
Çünkü annem beni dinlemiyordu, zaten altına bezini takarken bakamıyordum utanıyordum.Düzgün takamadığım için rahat da edemiyordu.Hemşirelerse bu konuda yardımcı olmuyordu.Dediğim gibi zaten temiz çamaşırı da kalmamıştı.Benimde üstüm başım batmış rezil haldeydim.Bir terliğim bile yoktu, bir haftadır ayakkabılarımı çıkarmadığım için ayaklarım şişmiş su toplamış ve leş gibi kokuyordum.
Babamın ehliyeti yoktu, ben orada hiçbir destek olmadan bir başına dururken bana veya anneme çamaşır vs. gibi gerekli şeyleri getirmesi mümkün değildi.
Ayrıca hastanede düzgün yemek çıkmıyordu, anneme çorba alıp getirmeye bile gidemiyordum yalnız bırakamıyordum çünkü onu.
Oysa babam refakatçi kalsa ben arabayla ihtiyaçları alıp getirebilir, annem için dışarıdan sıcak çorba vs. getirebilirdim.Hem babam anneme daha iyi bakabilir diye düşündüm.
Neyse anneme dedim bu böyle olmaz ben babamı getireyim o kalsın yanında, o gece bana çok acıklı baktı.Ağladı oğlum gitme dedi sen kal yanımda ben babanı istemiyorum felan dedi.Fakat gitmek zorundaydım ve gittim.İşte bu da bir diğer pişmanlık.
Gerçi sonra iyi oldu, son zamanlarında babam ona iyi baktı.Ben de hastanede aşşağıda arabada yatıp uyudum eve gitmedim.Bir şeye ihtiyaçları olduğunda hem anneme hem ona refakat eden babama ne istedilerse getirdim.
Mesela bayramdı o zaman annem tatlı istemişti dışarıdan, eğer ben refakatçi olsaydım onun yanında o istediği şeyi alıp getiremezdim çünkü hastane dağ başında bir yerdeydi ve annemi yalnız bırakamazdım.Babam da zaten evdeydi o da getiremezdi çok uzaktaydı.Sonuç olarak iyi bir karardı aldığım fakat annemi üzmeye değer miydi emin değilim o yüzden pişmanım çünkü yüz ifadesi gözümün önünden gitmiyor.
Peki hiç mi güzel bir anın yok son anlarıyla ilgili dersen, sadece bir tane var.Benden çorba istemişti, gidip getirmiştim.İçtikden sonra allah razı olsun oğlum sağol demişti.Elini öpmüştüm, sonra ziyaretçi olarak sürem dolduğu için yanından ayrılırken kendisiyle sanki bir daha hiç görüşemeyecekmişiz gibi vedalaşmış ve el sallamıştım.O da bana el sallamıştı...Sonra o gece hastanenin otoparkında yatarken ertesi gün sabah babam aradı işte annemi yoğun bakıma alacaklarını söyledi, sonrası malum işte...
Bilmiyorum ya bir çok pişmanlığım var geçmişe dönüp bakınca, tek diyeceğim anne babanızı üzmeyin.Hiçbir şey için değmez, hayat çok kısa, ne çabuk geçti yıllar anlamadım. :(
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
-
Vallahi çok zormuş be.
Etrafta ve sosyal medyada olmamış, çiğ mahlukat çok fazla. Bunların aptal saptal sözlerini kafanıza takıp kendine dert etmeyin. O an için öyle hareket etmeyi uygun görmüşsünüz. Annenizde hem hastalıktan, ilaçlardan hem de durumlardan bir anlık öfkeyle söylemiştir bir şeyler. Siz de insansınız, olayın kendisinden maddi manevi yorulunca söylenmişsinizdir sizde.
Klişe olacak ama artık bunun üzerine bu kadar düşünmek yıpratır sizi.
-
Vallahi inme inmeden önceki gece o zaman konuşması vs henüz bozulmamışken ve evdeyken o gün ona mercimek çorbası yapmıştım çok beğenmişti.Çayını çorbasını da içirip yatağına yatırmıştım, allah razı olsun oğlum sağol demişti.Ben de sen sağol canım anam iyi misin şuan bir ağrın sızın var mı diye sormuş, iyiyim cevabını alınca allah rahatlık versin diyip yatmıştım.
Sabah bir kalktım ki konuşması bozulmuş, vücudunun sağ tarafına felç gelmiş vs. çok kötü bir durumda.Ne yapacağımı şaşırdım.Hemen acile götürmek istedim, hastaneye gitmek istemiyorum diye tutturdu.Bir gün boyunca ne ambulans çağırmama ne onu götürmeme müsade etmedi.Üstüne üstlük hiçbir şey yiyip içmedi.Resmen hayata küsmüş kendi ölmeyi kabullenmiş gibiydi.
Bir gün boyunca ağladım dil döktüm gidelim diye yok dedi, hatta onu dinlemeyip ambulans çağırdım ama bir türkiye klasiği ambulans gelmedi.Baktım olacak gibi değil zorla da olsa ikna edip sırtlayıp arabayla hastaneye götürdüm.
Zaten o inme indikten sonra oldu ne olduysa, çok ağır sözler söylemeye başladı hem bana hem babama.Aslında daha çok babama fakat bana da arada saydırıyordu.Hastalığı yüzünden olduğunu bildiğim için duymamazlıktan geliyordum.Yine de zoruma gidiyordu.Her şeye rağmen son ana kadar onun iyiliği için çabaladım, otoparklarda hastane köşelerinde yattım kalktım.Gecem gündüzüm birbirine karıştı.Oradan oraya koşturdum durdum ama ne yaptıysam kurtaramadım.
Dediğin gibi belkide kendimi bazen boşuna bu kadar suçluyorum, asıl suçlular başkaları.Ona gereken tedaviyi yapmayanlar, gelip bakmayanlar, dokuz on kardeşi olmasına rağmen tutup kolundan özel hastaneye götürmeyeler vs. bir sürü neden sıralanabilir fakat yine de ben de yüzde yüz masum değilim hocam.Keşke annemi bu yaşıma kadar hiç üzmeseysim, keşke bu lanet hayatımı hiç bitmeyecekmiş gibi yaşamasaydım.Her anın kıymetini bilseydim.Şimdi ne kadar üzülsem ağlasam boş.Giden gitti.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
-
Bire bir senin durumundayım ben sadece uyuyamıyorum hemde hiç 1saat deliksiz ise gerisi sürekli uyanık uyur hali
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
9 Yaşında babayı kaybettik. Telefon rehberine Baba kelimesini hiç kaydedemedim yani ben baba'mı hiç arayamadım. Yanı sıra 2 dede,babaanne,anneanne,kuzen kayıplarımda oldu.
-
Sana yazdığım o bilgiler birer nakildir, kendim yazmadım... Neden bunları naklettiğime dair gerekli detayları uzunca yazdım ama bu külüstür, hurda site mesajı bi hata oldu yayınlamadı ve o bilgilerin hepsi silindi gitti. Ben de sadece yukardaki nakiller aktardım ve bıraktım.
O bilgiler uçup Gitmeseydi, muhtemelen hakkımda önyargılı olmazdın..
Benim hakkımda zerre kadar bi bilgin olmadığı halde, sen nerden biliyorsun aynı veya benzer acıları çekmediğimi ve senin halinden hiç anlamadığımı?...Bir insan kendisine nasihat verene böyle bir önyargıda bulunursa o halde benim de sana " ne halin varsa gör" deme hakkım da otomatik olarak var demektir.
Sen, 24 saat boyunca ömür boyu kan ağlasan, kendini odaya kapatsan, bunun ne sana ne de ölüp gidene zerre kadar faidesi yoktur.. Sana zararı olduğu gibi ölüye de bir yararı yok.
Bu saatten sonra babanı sevindirmek istiyorsan ne yapman gerektiğini naklettik. "Allahü teala razı olsun kardeşim" demek yerine, hiç beklemediğim bir tepki karşısında, o zaman ben de sana ne halin varsa gör diyorum.
İstediğin kadar vicdan azabı çek bakalım bu işin sonu nereye varıyor, o zaman anlarsın.
Yukardaki din düşmanı görünümlü üyenin dolduruşuna gelirsen, seni doldurup da başka mecralara çekenler daha çooooook olur...Bu yüzden böyle dost görünümlü sinsi varlıklardan kaçacaksın... Bu saatten sonra yapacağın tek şey bol bol onun arkasından dua etmek. Vicdan paklama ve azabından ancak bu şekilde kurtulabilirsin...
-
Adalet bazen 9mm. Doktorların gözü paradan başka bir şey görmüyor memlekete John Wick’ler lazım.
Bu mesaj hakaret içermemektedir. Zırlayan doktorlar gidip zam için eylem yapabilirler zaten insanlar umurlarında değil.
< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı > -
ben kaybettim hayatımın en boktan gününü yaşıyorum son sürat motorla duvara çarpasım var. hissettiğim sadece bu
-
Basin sagolsun hocam, mekani cennet olsun. Kendini suclama hocam, ben de babamdan sonra hep kendimi sucladim keske soyle yapsaydim keske boyle yapsaydim diye. Ama maalesef bu saatten sonra elden bir sey gelmeyecek. Uzuleceksin hocam gecmeyecek. Maalesef gecmeyecek yani, ama azalacak icindeki huzun, his ne diyorsan artik. Ara ara gelir canin acir aglamak istersin agla hocam. Gerekirse psikologa gitmeni kesinlikle tavsiye ederim imkanin varsa.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Hocam başınız sağolsun. Kendinize bu kadar yüklenmeyin. Sizin elinizden bir şey gelememiş bu sizin suçunuz değil. Zaman her şeyin ilacıdır.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Ediyorum zaten hocam yasin tebareke amena resulu ne varsa ne biliyorsam internet araştırıp öğrendiklerim vs. her duayı okuyorum, onun için dua ediyorum sürekli.Her gece yatmadan önce oturup dua ediyorum yine.Fakat yine de içimdeki pişmanlık acı huzursuzluk geçmiyor.Annem normalde hep konuşurduk bu konuları ben de arada sırada helallik alırdım hep hakkını helal ederdi, fakat hastalandıktan sonra çok değişti hakkını da helal etmedi.Bazen rüyamda görüyorum yine hakkını helal etmediğini söylüyor felan.Çok ağır ya nasıl anlatayım bilmiyorum çok ağır geliyor işte.Bazen hiç doğmamış hiç yaşamamış olmayı diliyorum, bazen ölmeyi diliyorum Allah'tan bu acım dinsin diye.
Üstteki arkadaş gibi şimdi dinden minden girişmeyeceğim çünkü sadece yakınını kaybeden bilir. Dün de benim babamın ölümünün 3. yıl dönümüydü hala ilk günkü gibi ben de sizin gibi çok vicdan azabı çekiyorum. O beyninde dönenler keşke şunu yapsaydım keşke böyle değilde şöyle olsaydı diye düşünmekten kendini kemiriyorsun. vicdan azabı çektiğim şeyler çok. ben de babamı yaşatamadım. böbrek kanserinden vefat etti. gözümün önünde eriyip gitti babam hiç bir şey yapamadım. bu ülkenin doktorlarının umrunda bile olmadı. kanserden dolayı bitkinlik düştü diye hastaneye götürdük zorla. corona var diye müşadeye aldılar. 3 kere test yaptılar 3 üde negatif çıktı ve tekrar teste soktular. hiç bir şekilde dışarıdan kanser ilacının sokulmasına izin vermediler. ne mi oldu? 1 hafta sonra negatif çıktı diye babamı saldıkları zaman babamı tanıyamaz oldum. o babam gitmişti. benimle konuşabilen babam artık konuşma yetisini de kaybetmişti. hepsinin Allah belasını versin göz göre göre babamı öldürdüler. burada bile 3 yıldır sürekli düşünüyordum birşeyler yapsaydım da babamı oradan çıkarabilseydim diye. ne mi yapacaktım? doktor mu dövecektim hemşireye mi saldıracaktım. babamı zorla tuttular ve babamı ben orda kaybettim. |
Hocam sizinde başınız sağolsun öncelikle biliyorum sizin için zor bir durum olduğunu. Sadece kaybeden sizi anlar. Milletin gelip yok dinden öğüt vermesi yok ölümlü dünya herkes ölümü tadacak sen önüne bakıcaksın geçmiş geçmişte kaldı gibi klişe lafları duyunca seni boğduğunu da tahmin ediyorum. Anlattıklarınızın hepsini ben yaşadım. Babamın sabit doktoru var her Allahın günü oraya gidiyoruz her gittiğimde hastanın ismi ne hastalığı neydi diye soruyor. Babam kanser hastası yürüyemiyor diyorum adam her seferinde babanda kan yok kağıda bişeyler yazıyor 3 tüp kan alıyor her gün. Odaya girmemizle çıkmamız 30 saniye bile sürmüyor. Direk def ediyorlar seni. Her gün tekirdağ çerkezköyden - şişli okmeydanı hastanesine gittik. arabamız yok. servisle 1 saate yakın beylikdüzüne oradan metrobüsle şişliye ve aynı şekilde dönüyorduk. kaç kere ayakta geldiğini biliyorum babamın yer bile veren olmadı. Dedim bu böyle olmaz adam gözümün önünde eriyip gidiyor aldım babamı uçakla memleketteki araştırma hastanesine götürdüm. Meğersem kalp tarafı 1.5 kilo su toplamış. Babam yürüdüğü zaman kalp atışı arttığı ve kalp çevresinde su topladığı için 2-3 yürümede yere yığılıyormuş. 2 gün boyunca koroner yoğun bakımda suyu çıkarttılar hortumla. Biz 6 aydır boşuna uğraşıyormuşuz. Candy Crush oynayan doktoru gördüm (doktor biliyordum meğersem temizlik görevlisiymiş, doktorun yerine oturmuş bana 3 tüp kan yazıyor) keşke hastaneyi şikayet etseydim keşke bunlarında vicdan azabını çekiyorum. Bu ülkede düzgün tedavi görmen için özel hastane şart. Devlet hastanesinde iyileşmen mümkün değil. benim çalıştığım iş yerinden ötürü özel sağlık sigortam var. çoğu şeyi karşılıyorlar ve ilgi alakayı ben özelde gördüm. parasızlığın gözü kör olsun. belkide param olsaydı babam uzun yıllar yaşayabilirdi. |
Benzer süreçlerden geçip aynı şeyleri yaşamışız, başınız sağolsun babanızın mekanı cennet olsun sizinle aynı duyguları paylaşıyorum.Benim de annemde bir kötü huylu tümör çıktı.Gittiğimiz doktorlar hep büyük hastanelere yönlendirdi, çok ciddi durumu dediler.Götürdük istanbul'un en büyük devlet hastanesine, aldılar içeriye bir sürü test yaptılar mr tomografi şu bu bir sürü cihaza sokup bir sürü ilaç verdiler fakat bir kanser tanısı koyamadılar.Ardından kadın daha fazla dayanamadı inme indi konuşma yetisini de kaybetti. Bir sürü kan aldılar test yapıcaz diye kadının tüm kanını çeke çeke vampir gibi emdiler bitirdiler, sonra da hastada anemi var kansızlık var kan alamıyoruz demeye başladılar.Ulan o kadar kanı benden alsanız bende de kan kalmaz.Sonra hastanın kan değerleri düşük kan lazım demeye başladılar, gittim ben kan verdim eş dost geldi kan verdi.Fakat gördüm ki verdiğimiz kanların hiçbiri anneme gitmedi.Sonra zaten çok geçmedi iki gün sonra yoğun bakıma girdi ertesi gün de vefat etti. O kadar beklettiler hastanede nörolojide 17 gün yattı yanlış hatırlamıyorsam, 17 gün sonra iyileşmemiş kadını tamam iyiye gidiyor düzelecek zamanla konuşması diye taburcu ettiler.Peki taburcu ediyorsun da ayağındaki tümör ne olacak ? Onun için randevu alıp gelecekmişiz.Neyse aradan 1 hafta geçmiyor tekrar inme iniyor bu sefer 10 gün daha yatıyor ve vefat ediyor.Bu süreç zarfında çok bekledim doktorlar hemşireler her test yapmaya geldiğinde bir bildikleri vardır sonunda illa ki bir tedavi uygulayacaklardır dedim kendi kendime.Fakat gördüm ki bir halt bildikleri yokmuş, tek yaptıkları bizi oyalamakmış. Annem nörolojide yatarken baktım ki doktorlar ayağındaki tümörle ilgilenmiyorlar, o hastanede yatarken aynı binada iki kat altta gittiğimiz ortopedi doktoruna gidip durumu anlatayım gelip ilgilenir dedim.Adam önümüz bayram ben senin hastana bakamam diyerek sırf tatile gidecek diye uğraşmamak için beni kapı dışarı edip kovdu.Ben ailemden gördüğüm terbiye üzerine ağzımı açıp tek bir kötü söz söylemedim.Ne yapmamız lazımdı illa televizyondaki magandalar gibi saldırıp doktoru dövmemiz mi lazımdı yoksa bizimle ilgilenmeleri için çok mu zengin olmamız ya da mevki makam sahibi mi olmamız lazımdı ? Hiçbirine hakkımı helal etmiyorum. Keşkelerim hiç bitmiyor sizin de söylediğiniz gibi.Keşke diyorum o hastanede ortalığı birbirine katsaydım keşke diyorum bağırıp haykırsaydım.Aslında yapmak istedim ama bizi hastaneden kovarlar annemi tedavi etmezler diye hep son ana kadar her türlü rezilliği kepazeliği içime atıp yutkundum.Sonumuzun böyle olacağını bilseydim susmazdım ama elden bir şey gelmiyor işte, ipin ucu puştun eline geçmiş bir kere istedikleri gibi oynatıyorlar bizi. Hemşireler inme inen ağır hastaların beklediği noroloji servisinin gözlem bölümünde disko müziği açıp alkış tutup oynuyor çekirdek çitliyor gözümüzün önünde keyif çatıp kahkahalar patlatıyor, annem konuşamadığı halde yarım yamalak kendini ifade ederek sesten rahatsız olduğunu söylüyor ama ben bize ters davrandım diye bakmazlar tedavi etmeler diye susmak zorunda kalıyorum.Orada biz laf söylesek eminim ki kavga çıkacak, sonra bilim düşmanı sağlık çalışanlarına saldıran magandalar olarak televizyonda damgalanıcaz. Anneme yatış veriliyor, kadın iki gündür bir lokma yememiş.Aynı odada kaldığımız suriyelilere hasta yemeği geliyor hem de iki çeşit fakat bize gelmiyor.Neden diyorum size sabah gönderilecek diyorlar.Kadın sabaha kadar açım diye bağırıyor.Sabah oluyor bu sefer kahvaltı diye ağzını bile zor açıp kapatan sıvı dışında hiçbir şey tüketemeyecek durumda olan kadına kabuklu domatezle salatalık ve bir dilim ekmek gönderiyorlar.Şaka mı lan bu ? Kendi cebimde üç kuruş paramla gidip kantinden anneme çorba alıp getirmesem kadın açlıktan ölecekti. Daha ne rezillikler yaşadım anlatsam iki sayfa sürer fakat zaten çok uzun oldu yazım kusura bakma ama çok doluyum ondan uzattım biraz daha fazla da uzatmak istemiyorum.Uzun lafın kısası tüm bu olanlardan sonra işte bu keşkeler insanın içini yiyip bitiriyor.O işini düzgün yapmayan alçakların elinde çaresizce beklemiş olmanın ve sonucunda en sevdiğin insanı kaybetmiş olmanın acısı çok ağır.Ne yaparsam yapayım onu geri getiremem biliyorum ama onun için hiçbir şey yapamamış olmam beni bitiriyor. Seninle aynı şeyleri yaşamışız aynı duyguları hissediyoruz, sen söyle kanka nasıl başa çıkarız bu keder ve pişmanlıklarla ? Ben kendimi başka şeylerle oyalamaya çalışıyorum ama boş kaldığım ilk saniyede aklıma düşüyor bir anda o yaşadıklarım ve anında vicdan azabı üzerime çöküyor.Sen üç yıl oldu geçmedi diyorsun bu acı, sonsuza dek bu azabı çekecek miyiz ? Bazen keşke ölen ben olsaydım diyorum, geride kalıp sonsuza kadar bu vicdan azabını çekecek olmak beni çıldırtıyor. Neyse çok çenem düştü tekrar kusura bakma, tekrar başın sağolsun. |
Aynen hocam gelip dua et bilmem ne vs. diyorlar sanki biz bilmiyormuşuz yapmıyormuşuz gibi ama kimse bu acının nasıl dineceğini söylemiyor.Bu acıyı senin benim gibi yaşayan bilir ancak.
Durumunuzu yaşadıklarınızı okuyunca daha çok üzüldüm, açıkcası biz şanslıymışız yine iyi kötü bir arabamız vardı hastaneye gidebilecek. Memleket öyle bir halde ki taksiye bile binemiyorsun, zaten binecek paran olmuyor da binmek istesen de seni alan taksici olmuyor.Herkes turist dolandırma peşinde. Bizim gittiğimiz hastane de 50km uzaktaydı, metro inşaatı bitmemişti araçsız gitmemiz mümkün değildi. Devlet hastanesinde yaşadıklarımdan sonra arabayı satıp annemi özele götürmeyi düşündüm ama daha sonra arabayı satsam da karşılayamayacağımı anladım. Özel hastanede yatanlardan günlük 10bin liraya yakın yatak parası diye para alıyorlarmış.Arabayı satsam bile en fazla bir ay felan özelde kalabilirdi belki daha az, sonra yine kapının önüne koyarlardı bizi. Bu sefer araba da gitmiş olurdu, annemi hastaneye götürüp getiremem çok sıkıntı çeker diye düşündüm.O yüzden arabayı satıp özele götürme planım da öyle suya düştü. Annem için yapamadım ama şimdi arabayı satınca babam için özel sağlık sigortası yaptırmayı düşünüyorum.En azından allah göstermesin ama ona bir şey olursa o da aynı rezillikleri çekmesin istiyorum. Ben 12 ay bu vatana hizmet ettim askerlik yaptım kelle koltukta teröristlerle burun buruna hudutta görev yaptım.Fakat devletim benim yıllarca vergisini ödemiş hiçbir suç işlememiş melek gibi anneme bir dönüp bakmadı bile. Üstüne üstlük annem vefat ettiği gün ben hastaneye yetişmeye çalışırken bana trafik cezası kesti.Annemi defnettikden sonra mahkemeye gidip itiraz ettim, delil olarak ölüm raporunu paylaştım mahkemeyle. Dedim ki bakın o saatde o yolda o şekilde gitmemin sebebi hastaneye yetişmektir.Devlet babanın hakimi ne dedi peki biliyor musun ? Mahkemeye sunduğun delili gerçekçi bulmadım dedi.Ölüm raporu gerçekçi değilmiş.Daha ne diyebilirim ki? Diyecek söz bulamıyorum.Utanıyorum sadece. Allah kimseye yaşadıklarımızı yaşatmasın ne diyeyim, çok zor.Ölümün bile hayırlısını versin.Şahsen bu hallere düşüp ölmektense, bir trafik kazasında hızlı ve ani bir şekilde ölmeyi tercih ederim kendi adıma.En azından hiçbir işe yaramayan devlet hastanelerinde acı çekmeden çabucak giderim ahirete. Şuan tek tesellim ne biliyor musun ? Annem öldüğünde yüzündeki tüm acılar silinmişti resmen.Kefene sarılmış halde, yüzüne son kez baktığımda sadece huzur gördüm.Sonunda huzura kavuştu ve bu dünyanın kahrından kederinden kurtuldu, tüm acıları dindi.İşte tek tesellim bu. |
Allah rahmet eylesin.
Klinik ve dahili tıp eğitiminde Çin’den sonra en önde gelen ülkelerden biri olmamıza rağmen sağlık sisteminin çürümüş yapısı hem sağlık çalışanını hem de hastayı öldürüyor. Doktor sistemin sıkıntısının acısını hastadan çıkarıyor, hasta şiddete başvuruyor,tedavi olamıyor vs. Sistem adam akıllı bir şekilde düzenlenmediği sürece sadece günü kurtarır. Tekrardan Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. |
Ölüye, Kur'an-ı kerim, salevatlar, tesbihler okunup sevabı gönderilir, dua edilir, kurban kesilir, onun adına nâfile hac yapılır, sadaka verilir, çeşme, cami gibi yapılan hayırların sevabları gönderilir. Hazret-i Enes, (Ya Resulallah, ölülerimiz için yaptığımız dua, verdiğimiz sadaka, ettiğimiz hac gibi şeyler, onlara ulaşıyor mu?) diye sorunca, (Evet, ölülere ulaşır. Birinize tabakla bir hediye gelince nasıl sevinirse, öyle sevinirler) buyurmuştur. (Redd-ül-muhtar) (Ölü toprak olmuştur) sözü de mânasızdır. Sevab bedene mi gider? Sevablar ruha gider. Ruhlar ise ölmez. Kabirde toprak olmuş ölü, kendine verilen selamı alır. Çünkü ölen bedendir, ruh değildir. Bir hadis-i şerif şöyledir: (Ölü, kendisini ziyaret edeni tanır ve selamını alır.) [İbni Ebi-d-dünya] Ölüye Kur’an okununca sevabları çoğalır. Ölü çok günahkâr olup azabı şiddetli ise, Kur’an okununca azabı hafifler. Bir hadis-i şerif şöyledir: (Ölüye Yasin okunursa, azabı hafifler.) [Deylemî] Mümin ölülere gönderilen dua, hayır hasenat ve her çeşit sevab onlara ulaşır. hadis-i şerif meali şöyledir: (Ölü, mezarda, denize düşmüş, boğulurken imdat diye bağıran kimseye benzer. Boğulmak üzere olan, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, ölü de, ana baba, kardeş ve arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Ona bir dua gelince, dünya ve dünyadakilerin hepsine kavuşmaktan daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşayanların duaları sebebiyle, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin, ölülere hediyesi, onlar için dua ve istigfar etmektir.) [Deylemî] |
Adalet bazen 9mm. Doktorların gözü paradan başka bir şey görmüyor memlekete John Wick’ler lazım.
Bu mesaj hakaret içermemektedir. Zırlayan doktorlar gidip zam için eylem yapabilirler zaten insanlar umurlarında değil. |
Benzer içerikler
- açık lise okuyanların yorumları
- diş ısırık izi nasıl geçer
- sol gözümü kapatınca sağ gözüm bulanık görüyor
- kuyumcuda çalışmak zor mu
- saat pili nerede satılır
- prompt mühendisliği
- exxen filmleri
- kasım indirimleri ne zaman
- para sayma makinesi bim
- yeşil nasim
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X