Şimdi Ara

Akıllı İnsanlar Niçin Aptalca Şeylere İnanırlar?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
11
Cevap
0
Favori
259
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • - Dunyada yapılan bilimsel araştırmalarda iq seviyesi arttıkça kişilerin ideolojik onyargilara inanma oranida artıyor. Iq'su daha düşük insanlar somut gerçeklere inanmaya eğilimli iken sağ veya sol farketmez yüksek Iq sahibi kişiler ideolojik onyargilara daha eğilimli oluyor. Zeka oranı arttıkça onyargiya inanma oranı da artıyor.


    - Ortagenaloty tezine göre zeka , kendi başına bir insanın zeki olması değil insanın birsey , bir konu , bir alan üzerine zeki olmasıdır.


    Zeka bir insanın takip ettiği amaç konusundaki yeterliliği ifade eder.


    Bir insan sağduyuyu takip ediyorsa tarafaiz gerçeği arıyor demektir. Fakat insanların pekcok farklı amacı olabilir , hedefi olabilir, davası olabilir ve bu ideali takip eden kişi zeki olmasina karşın takip edilen ideal aptalca olabilir.


    - İnsan evrimi zekayı somut gerçekliği bulması için değil kişisel çıkarlarını, cinsellik rekabeti veya toplumdaki yerini güçlendirmeye amacı ile geliştirmiştir.


    Bu nedenle zeki insanlar genelde dönemin popüler akildisi inançlarına uyma eğilimindedir.


    Eğer donemin akildisi inançları kişinin toplumsal konumunu ve kişisel zenginliğini artırıyorua zeki insan o inançları savunma eğiliminde olacaktır.


    Buna Kimlik Koruma Anlayışı adı verilir.


    Buda genellikle Zekanın EĞİTİMİ somut gerçekliği bulmaya değil tam tersine insana fayda sağlayan cahilliğe gerekçe bulmak ve onu derinlestirmek için kullanilmasina neden olur .


    ( Geçmişteki dini eğitim ve günümüzdeki Woke eğitimi gibi )


    - Bu durum aptal insanların başkaları tarafından, zeki insanların ise kendileri tarafından yanlış yonlendirilmeye egilimlidir. Çünkü zeki insanlar genellikle eğitimi doğruyu aramak için değil kendi inançlarını gerekcelenditebilmek jcin kullanırlar.


    Bu durum bireysel açıdan sorunlu olmakla beraber , toplumsal açıdan bir felakete neden olabilir.


    - Önemli kurumlarda bulunan öğrenciler ise tartışmalarda genelde gerçeği aramak yerine galip gelmeye uğraşırlar. Bu noktada retorik yani hitabet yeteneği bilgi ve gerçeği golgeleyebilor. Bu konulardan mezun kişiler ise ilerde önemli konumları işgal edebilirler vd hitabet yeteneklerini o dönemin popüler inançlarını hitabet yeteneklerini kullanarak gerçeği golgeleyerek savunabilirlet. Çünkü bu onlara popülerlik ve toplumsal güç kazandırabilir.


    İşte günümüzün Woke akimida bu tarz bir anlayışla yayılmış durumda. Woke akımına göre Erkek ,Beyaz , Karşı cinsten hoşlanan, Zayıf ( kilo anlamında) baskıcı buna karşılık lbgt , kilolu , renkli ve kadın olmak ise baskıya ugramak demektir.


    Woke akımına göre tarafsızlık ve sağduyu beyaz egemen dünyanın uydurduğu baskı araçlardır.


    - Woke akımına göre akademinin amacı somut gerçekliği aramak değil Sosyal Adelet propagandası yapmaktır!!!?


    - Bu durum ise sağduyu ve mantik açısından yanlış fakat sozde daha eşit bir dünya yaratılmasına yol açacaktır.


    - Bu durum ise akademide örneğin bazı hitqbetcilerin şişman araştırmaları oluşturup şişmanlığın zayıflığı bir norm haline getiren otoriteler tarafından bu insanları baskilamak amacıyla kullanıldığı iddia edildi.


    Elde obezitenin pek çok sağlık sorununa neden olduğuna dair pekcok sağlık araştırması olmasina karşın bunun toplumun zayıflama baskısının şişmanlar yarattığı stres nedeniyle olduğu gibi absürt gerekçelerle yadsidilar ve şişmanlığı normallestirdiler .


    - Başka bir kol ise akademide cinsiyet çalışmaları bölümünü kurup şişmanlığın normallestirdikleti gibi escinselligi de normallestirdiler . Biyolojik gerçeklikle zıt olmasina , sağlıklı üretmeye neden olmamasına karşın birtakım şüpheli sözel laik kalıpları ile sismanligi sağlıklı, escinselligi veya lbgt'yi normal ikan ettiler.


    Fakat bu iki durumda somut ve tarafsız bilimsel gerçeklikle çelişiyoroasina karşın akademik jargonu kullanarak ideolojilerin gizlemeyi başardılar. Halbuki burada savunulan iddialar bilimsel yöntemlerle değil tam tersi usta hitabet ve laf kalabalıkları ile gerekcekendirildi.


    - Woke akımı bu nedenle zeki fakat sağduyusu ve akildisi bit harekettir. Çünkü ulaşılmaz istenen amaç somut gerçeklik değil ideolojik bir dogmamin gerekcelendirilmesidir .


    - Bu durum ise , bunun bir dava gibi görülmesi ise bunu savunan kişilerin kariyer basamaklarını hızlı tırmanmasina yol acar fakat topluma aynı oranda zarar verir . En çok ihtiyacı olan kişiler bir eşitlik hayaline sarılır fakat gercekte , somut dünyada tam tersi bir bozulmaya yol açarsınız.


    - Bugünün woke ideologlari nasıl ideolojilerin savunmak için uydurma bilimsel tezler yaratıyorlar gecmiste gerçekten beyazlara , erkeklere veya karşı cinlerden hoşlananlar değil siyahlara ayrımcılık uygulandığı zamanlarda o zamanın idrologlari da bugünkü eoke ideologlari gibi zencilerin koleliklerini gerekcelendirecek bilimsel savlar yaratiyordu.


    Çünkü iki ayında somut gerçekliği değil ideolojilerin gerekcelendirnek amacıyla bilimi kullanmaya çalışıyordu.


    - Yapılan araştırmalarda bugün sadece zeka ile ideolojik onyargilara olan bağlılık arasında bir ilişki bulunmamış ayrıca yine bu woke elit tarafından yönetilen eğitim sistemi nedeniyle eğitimli insanlar ile ideolojik onyargilara inanma arasında da doğrudan ilişki bulunmuştur.


    Yani eğitim bir fayda sağladığı gibi insanları zombilestirmek amaçlı akildisi ideologlarin kullandığı bir silaha da dönüşebilir.


    - Bu nedenle zeki insanlar Zekanın evrimsel durtulerinden kaçınmak için ekstra dikkatli olmak zorundadır.


    - Bu onyargilardan kurtulmanın yolu nedir ? Eğitim sisteminde verilen yanlış bilgilendirmeler kaçınma ve mantik derslerinin kişiyi sadece hoşuna giden şeyleri mantıklı bulma veya hoşuna gitmeyenlerin görmezden gelmeye ittigi gözlemlenmiştir. Dolayısıyla doğrudan zejamizin bize kurduğu tuzaklardan nasıl kacinabiliruz ?


    - Bu tarz yazılar veya videolarda kişiler her zaman gelir karşı tarafın inançlarını ve bunların neden yanlış olduğunu açıklamaya çalışır. Peki bizim onyargilarimiz , bizim yanlışlarımı, bizim kendi düşüncelerimizi sorgulamamiz ?


    - İşte bu noktada merak duygusu ve kişinin kendisinin yanlış olabileceği düşüncesi olan alcakgonulluk devreye giriyor. Bir insan süreli merak etmeli çünkü merak eden kişi bildiğini düşündüklerini gerekcelendirneye çalışmak yerine bilmediğini kabul eden insandir.


    - Alcakgonulluk ise egomuza yapışıp kendimizi dünyadan ayıran bir duvar ölmemiz, yanlışlarımı takılıp kalmsmiza yol acar. O nedenle ilerlemek için egonuzu kenara bırakıp alcakgonullu olmak zorundayız. Ve genelde kendini alcakgonullu olarak görenler öyle değildir çünkü bunun için sürekli deneme , sürekli kendini sorgulama , sürekli bir takım yanilsamalarq inanıp inanmadığını kontrol etmek zorunda olduğun sürekli vır uğraş icinde olman gerekir





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 10 Ekim 2024; 13:42:45 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • 1. Akıllı insan neden indirgenmiş materyalizme inanır?


    Singularity ardından big bang, evrenin ışık hızından daha hızlı genişlemesi, ardından yıldızların oluşması, elementlerin oluşması, gezegen ve canlıların ortaya çıkması, kompleks canlıların ortaya çıkması natüralistik sebeplere bağlamak düşük IQ belirtisidir. Akıllı insan tüm bu süreçlerin doğal ve natüralistik olduğunu iddia edemez.


    - Kozmolojik sabit sorunu: Evrenin genişleme hızının tam olarak yaşam için uygun olması tesadüf olamaz.

    - Hassas ayar argümanı: Evrendeki fiziksel sabitlerin yaşam için gerekli hassas değerlerde olması.

    - Karbon-12 rezonansı: Karbon atomunun oluşumu için gerekli olan hassas nükleer enerji seviyelerinin varlığı.

    - Büyük Patlama'dan hemen sonraki entropinin düşüklüğü: Evrenin başlangıç koşullarının olağanüstü düzenli olması.

    - Bariyonik asimetri: Evrendeki madde-antimadde dengesizliğinin açıklanamaması.

    - Güçlü antropik ilke: Evrenin insan yaşamına uygun olacak şekilde hassas ayarlanmış olması.

    - Evrenin matematiksel düzeni: Fizik yasalarının matematiksel ifade edilebilirliği.

    - Kuantum vakum enerjisi: Boş uzayın bile sıfır enerji içermemesi.


    Materyalizm bu kadar hassas dengeleri açıklayamaz. Bu mükemmel tasarım, üstün bir zekayı işaret ediyor. Bilim insanları hala kör gibi davranmaya devam edecek mi?


    2. Akıllı insan Türlerin birbirinden Evrildiğine nasıl inanabilir?


    Tüm türler özel yaratılmıştır. Solungaçlı canlılar akciğerli kara canlılarına evrilemez. Tek bir bakteri çok hücreliye evrilemez, bu bilim dışı ve ahmaklıktır. Akıllı insan yaratılışa ve yaratanına meydan okumamalı. İnsanın özel yaratıldığına inanmak yerine nasıl Afrika'da evrilmiş bir primat türü olduğuna inanır?


    - Kambriyen patlaması: Fosil kayıtlarında aniden ortaya çıkan çok sayıda karmaşık canlı türü.

    - İrreducible complexity (indirgenemez karmaşıklık): Bakteriyel flagellum gibi tek bir parçası eksik olduğunda işlev göremeyen kompleks yapılar.

    - DNA'daki bilgi içeriği: Genetik kodun karmaşıklığı ve bilgi yoğunluğu.

    - Proteinlerin oluşum olasılığı: Tek bir fonksiyonel proteinin rastgele oluşma olasılığının imkansız derecede düşük olması.

    - Ara fosillerin yetersizliği: Türler arası geçişi gösteren yeterli sayıda ara form bulunamaması.

    - Epigenetik: Genetik değişim olmadan çevresel faktörlerin gen ekspresyonunu etkilemesi.

    - Hücre içi transport sistemleri: Hücre içindeki karmaşık trafik ağının açıklanamaması.

    - Göz gibi kompleks organların evrimi: Kademeli evrim ile açıklanamayacak kadar karmaşık yapılar.


    Evrim teorisi bu kadar karmaşık sistemleri açıklayamıyor. Bilim camiası hala bu saçmalığa inanmaya devam mı edecek? Akıl ve mantık nerede kaldı?


    3. Akıllı insan teknolojisini doğadan çalar fakat teknolojiyi ben yarattım iddiasında bulunur.


    Radar, Helikopter ve bunun gibi birçok teknolojiyi doğadan ve doğadaki çok hücreleri hayvanlardan esinlenir, bu hayvanlara örnek vermek gerekirse...


    - Yapay sinir ağları: İnsan beyninin nöron yapısından esinlenilmiştir.

    - Velcro: Pıtrak bitkisinin kancalı tohumlarından esinlenilmiştir.

    - Yüzey gerilimini azaltan mayolar: Köpekbalığı derisinin yapısından esinlenilmiştir.

    - Sonar teknolojisi: Yarasaların ekolokasyon sisteminden esinlenilmiştir.

    - Fotovoltaik hücreler: Bitki yapraklarının güneş ışığını yakalama mekanizmasından esinlenilmiştir.

    - Biyomimetik yapıştırıcılar: Midyelerin kayalara tutunma mekanizmasından esinlenilmiştir.

    - Süper hidrofobik yüzeyler: Nilüfer yaprağının su tutmayan yapısından esinlenilmiştir.

    - Termit yuvalarından esinlenen bina havalandırma sistemleri.

    - Bal peteği yapısından esinlenen hafif ve dayanıklı malzemeler.


    İnsan hiçbir şeyi sıfırdan icat etmedi, hepsi doğadan kopyalandı. Bilim insanları hala övünmeye devam mı edecekler? Biraz alçakgönüllülük gösterme zamanı gelmedi mi?


    4. Akıllı insan egosunu yenmesi gerekir fakat egosu daha da yükselir.


    Akıllı insan egosunu yenip yaratıldığını kabul etmesi gerekir ve yaratanına teşekkür etmesi gerekir. Fakat indirgenmiş materyalizmin kölesi olan insan müteşekkir olmak yerine liberalizmin sınırlarını zorlar, ahlak sınırlarını aşar ve nankörlük yapar.


    - Antropik ilke: Evrenin insan yaşamına uygun olacak şekilde hassas ayarlanmış olması.

    - Dunning-Kruger etkisi: İnsanların kendi yeteneklerini abartma eğilimi.

    - Nörobiyolojik çalışmalar: Beynin ödül mekanizmasının ego tatmini ile ilişkisi.

    - Sosyobiyolojik teoriler: İnsanın bencil gen teorisi ve grup seçilimi.

    - Milgram deneyi: İnsanların otorite figürlerine körü körüne itaat etme eğilimi.

    - Standford hapishane deneyi: İnsanların güç pozisyonlarında nasıl davrandıklarını gösteren çalışma.

    - Sosyal kimlik teorisi: İnsanların grup aidiyetine bağlı olarak benmerkezci davranışları.

    - Narsisizm araştırmaları: Modern toplumda artan narsisistik eğilimler.



    5. Einstein evrenin genişlediğini bilmiyordu.


    Albert Einstein, 1915 yılında genel görelilik teorisini geliştirdiğinde evrenin statik bir yapıda olduğunu zannediyordu ve genişlediğinden haberi yoktu. Ancak, daha sonra Edwin Hubble'ın gözlemleri, evrenin gerçekten genişlediğini gösterdi. Bu durum, Einstein’ın denklemlerine bir "kozmolojik sabit" eklemesine neden oldu.


    - Hubble'ın keşfi: Galaksilerin bizden uzaklaşma hızının uzaklıklarıyla orantılı olduğunun gözlemlenmesi.

    - Kozmik mikrodalga arkaplan ışıması: Büyük Patlama'nın kanıtı olarak sunulan ışıma.

    - Karanlık enerji: Evrenin genişlemesini hızlandıran gizemli enerji formu.

    - Enflasyon teorisi: Evrenin ilk anlarındaki hızlı genişlemeyi açıklayan model.

    - Tip Ia süpernovalar: Evrenin ivmelenerek genişlediğinin kanıtı olarak sunulan gözlemler.

    - Baryon akustik salınımlar: Büyük Patlama'dan kalan ve evrenin genişlemesini gösteren "ses dalgaları".

    - Lyman-alpha ormanı: Uzak quasarların ışığında görülen ve evrenin genişlemesini destekleyen absorpsiyon çizgileri.

    - Kozmik web yapısı: Evrenin büyük ölçekli yapısının genişleme ile uyumlu olması.


    Bilime körü körüne inanmak da bir tür cahillik değil mi?


    6. Kuantum teorisi Einstein'ı çürüttü ve Zaman kavramı konum ve hıza göre değil bireye göre ayrı aktığını kanıtladı Wigner deneyi.

    Wigner'in arkadaşı olarak bilinen bu deney, kuantum sistemlerin gözlemcinin varlığına nasıl bağımlı olduğunu ortaya koyar.

    Wigner'ın düşünce deneyinde, iki parçacığın birbirine bağımlılığı, gözlemcinin rolünü vurgular. Bir parçacık gözlemlendiğinde, diğer parçacığın durumunun nasıl belirlendiği, gözlemcinin varlığına bağlıdır. Bu durum, gözlemcinin yalnızca kendi bilincine göre gerçekliği şekillendirdiğini öne sürer. Yani, gerçeklik, gözlemcinin bakış açısıyla değişir.


    - Çift yarık deneyi: Parçacıkların dalga-parçacık ikiliği göstermesi.

    - Heisenberg belirsizlik ilkesi: Bir parçacığın konumu ve momentumunun aynı anda kesin olarak belirlenememesi.

    - Kuantum dolaşıklık: Birbirinden uzak parçacıkların anında etkileşime girebilmesi.

    - Schrödinger'in kedisi düşünce deneyi: Gözlemcinin rolünün kuantum sistemler üzerindeki etkisi.

    - Kuantum tünelleme: Parçacıkların klasik fizikle açıklanamayacak şekilde engelleri aşabilmesi.

    - Kuantum süperpozisyon: Bir sistemin aynı anda birden fazla durumda bulunabilmesi.

    - Casimir etkisi: Kuantum dalgalanmalarının makroskopik ölçekte gözlemlenebilir etkileri.

    - Kuantum zeno etkisi: Sürekli gözlemin bir kuantum sisteminin evrimini yavaşlatması veya durdurması.


    Klasik fizik çöktü, determinizm yıkıldı. Bilim insanları hala eski paradigmalara tutunmaya çalışıyorlar. Gerçekliğin doğası hakkında ne zaman dürüst olacaklar?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 14 Ekim 2024; 11:15:2 >




  • İste benim gibi Akilciligi , Aydinlanmaciligi ve bilimi savunan insanların düştüğü dn güç sorun.


    Ben bilimin içine girmiş, sızmış safsata ile mücadele ederken bilimi aklama çabalarım bilim düşmanı, .istismar savunucuları tarafından çarpıtilarak bilime sızmış safsatalarla mücadelenin art niyetli insanlar tarafından bilim ve akilciliga karşı mücadele şekline evrilmesi tehlikedi ile karşı karşıya kalıyoruz.


    Yazdıklarınız çok geniş çaplı ve çoğu curutulmis bir kısmının ise bilim tarafından saha tam olarak keşfedilmemiş iddialar olduğunu söylemeliyim.


    İlk olarak EVRİM 200 kusur yıldır sinanan ve her sinanmasindan daha da derinleserek çıkan bir bilimsel olgudur. Bilimin icerusine sızan safsata , benim yoğun klarak eleştirdiğim safsata örneğin escinsellik kutlaması en temel evrim ile çelişen birsey olduğundan safsatadir .


    Evrim sadece bir takım labarutavarlarda değil gözünüzün önünde duran gerçekliktir. Sizin yaratılmışların en üstünü dediğiniz yaratığın yani bizim çiftleşme yontemimiz bir köpeğini ile aynıdır. İçimizi yardığınızda organlarımız aynıdır, kol yapilarimuz aynıdır. Pekcok şey ortaktır.


    Evrimsel mekanizmaları, mutasyonu hepimiz biliyoruz ve bunu labarutavar ortamında görüyoruz. Eğer organik canlılar mutasyon geçiriyor ve bu mutasyonu DNA aracılığı ile bir sonraki nesli aktarabiliyorlarsa yeterince zaman verirseniz aktarılan mutasyonlarin aynı türün iki farklı yerde izole olmuş nufuslarinda farklılaşma yaratacağı bariz bir cikarimdir.


    Ote yandan birilerinin çıkıp Einstein'ı curuttugunu iddia etmişsiniz. Eğer Einstein curutulduyse ,kuantum tek gerçek fiziksel öyleyse bugün neden hala Genel Gorelilik Kuramı kullanılıyor?


    Yanıt Einstein'ın curutulmemeis olmasıdır. Sizin pekcok iddiasını dayattiğıniz "Kuantum" atomalti dünyasının fiziğidor. Atomstu dünyada gecerliligi yoktur , atom üstü dünyada gecerli olan Teori hala Goreliliktir .


    Yani Einstein curutulmemustir . Sadece Einstein'in teorisi belli bor alanda geçerlilik başka bir teori bir başka alanda geçerlidir.


    Şu an bilim insanlarinin amacı Einstein genel görebilir teorisi ile Kuanrum'u uyuşturacak bir cati teori inşa etmektir .


    Ayrıca son olarak şunu kavrayabilirsebiz bir anda kafanızdaki pekcok sorun çözülecektir.


    Evrende sırf biz yaşayalım, canlılar yaşasın diye bir denge oluşmaması, bir matematik düzen sırf bizim varoluşun için kurulmamistir . Tam tersine canlılık çevrede bulduğu belli bir düzene kendini adapte etmistir. Evren bizim varoluşun için duzenlenme.istor bizim varolusumuz , biyolojik evrimini varolan çevreye uyum sağlamıştır.


    Evrim oldukça yavaş gerçekleşen bir süreç olduğu için şu an bizi yaşatan durumu çok hızlı değiştirirseniz spektrum içerisindeki konuğumuz buna aynı hızla uyum saglayamayacagimiz için hızlıca yokoluruz bu nedenle suz herseyin bizim için olduğu sanrisina kapiliyorsunuz . Fakat gerçek herseyin bizim için olduğu değil tam tersine bizim çevreye uyum saglamamizdir .


    Canlılığın doğada sürekli gerçekleşen dramatik değişimlere ayak uydurma yöntemi ise cesitliliktor . Evrim sadece bir türe değil şu an olduğu gibi çeşitli koşullarda yaşamaya, dünyanın çeşitli durumlarına adapte olmuş pekcok canlı ortaya çıkartarak. Canlılığın tahammül sınırları içerisinde yer alan dramatik değişimlere pekcok tutun yokolmasina karşın başka türlerin yaşaması a i.jan vererek bugüne kadar Canlılığın devamını sağlamıştır.


    Sözün özü Canlılığın belkisi bir esnekligi, değişen çevre şartlarına belli bir uyum kapasitesi vardır. Buda sizin sandiginizin aksine durağan mayan çevre şartlarına rağmen Canlılığın devamını sağlar.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 15 Ekim 2024; 14:11:39 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bilimin içine sızan safsataya karşı savaş ile bilim düşmanlığını birbirine karıştırmayalım


    Benim savaş açtığım şey 1960lardan itibaren Fransız ekolü tarafından türetilen ve bugün bilim - akılcı dusunceye büyük zarar vermiş olan seküler mistizm'dir.


    Senin savunduğun şey ise zaten bunun kardesi olan dini mistizm .


    Halbuki doğru olan ,akılcı olan , bilimsel an ise Materyalizmdir. Nitekim dünya, evren hakkında bize birseyler söyleyebilecek tek şey çevremizdeki somut gercekliktir . Algı yolu ile , düşünce yolu , ilham yolu ile hiçbir gerçeğe ulaşılamaz.


    Gerçeğe veya gerçeğe en yakın şeye ulaşmanın tek yolu zihnimizde urettiklwrimizi çevremizdeki somut gerçeklikle çarpıştırıp geriye kalanları incelemektir. Buna da bilim adini veririz .




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 15 Ekim 2024; 14:12:56 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bilim bizi gerçekliğin sınırlarına yaklaştırabilir, ancak tüm gizemi çözmekte yetersiz kalır.


    Gözlemleyebildiğimiz fiziksel gerçeklik, aslında çok daha derin ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Kuantum fiziği bize gösteriyor ki, etrafımızdaki "somut" olarak algıladığımız nesneler, aslında kuantum alanlarının etkileşimleri sonucu ortaya çıkan fenomenlerdir.

    Bilim, bu karmaşık yapıyı anlamak için önemli bir araçtır, ancak kuantum mekaniğinin doğasındaki belirsizlikler ve olasılıklar, evrenin işleyişini tam olarak çözümlememizi zorlaştırır. Kuantum mekaniği, adeta sonsuz olasılıkların dans ettiği bir sahne gibidir ve bu, evrenin temelindeki yaratıcı gücün bir tezahürü olarak ortaya çıkar.


    Yaşadığımız maddesel dünya, zannettiğimiz kadar "katı" ve değişmez değildir. Kuantum ve holografik prensiplere dayalı bir yapıya sahip olduğu düşünülmektedir. Bu sebeple, bilim bizi gerçekliğin sınırlarına yaklaştırabilir, ancak tüm gizemi çözmekte yetersiz kalabilir.


    Evrendeki yasalar olarak algıladığımız şeyler, aslında daha dinamik ve değişken bir yapıya sahip olabilir. Bunlar, belki de sürekli değişen kuantum etkileşimlerinin bir sonucudur. İşte bu dinamik ve gizemli yapı, evrenin özünü oluşturur.



    Gizemin olmasının sebebi Evrenin maddesel değil holografik ve Kuantum yapıda olması ve iplerin bunu yaratan bir yaratıcıda olmasından kaynaklanır



    @Periah





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 15 Ekim 2024; 14:33:22 >




  • Bak dostum Kuantum fiziğine göre atomalti dünyada heryerde bazı kuantum parçacıkların sürekli varoldugu, varoldugu gibi yokoldugu gözlemlenmiştir.


    Yani disardan bakıldığında bazı maddelerin yoktan varoldugu ardından tekrar yokoldugu gibi bir izlenim oluşturmaktadır.


    Bildiğin üzere klasik fizikte hicbirsey yoktan varolmaz , varolan yokolmaz sadece sekil değiştirir.


    Bu fenomeni gören bazı insanlar bunun atom altı dünyada maddenin yoktan varolabilecegi şeklinde yorumladilar.


    Bazı başka insanlar ise çeşitli matematiksel hesaplamalar ile evrenimizin 3 + 1 değil 13 boyuta kadar çok boyutlu olabileceğini ve 3 boyutlu canlılar olarak bizim diğer boyutları deneyimleyemiyor , algilayamiyor olabileceğinizi iddia ettiler .


    Onlara göre bizim bu yoktan varoluyormuscasina gördüğümüz kuantum parçacıkları aslında evreninizdeki diğer boyutlarin bu boyutla çakıştığı anları gösteriyor.


    Kimileri de senin gibi bunun Tanrının bir kanıtı olduğunu iddia etti.


    Ve bunun gibi bu fenomeni açıklamak için birbiri ile çelişen pekcok hipotez ortaya atıldı.


    Bir konu hakkında birbirine ile çelişen pekcok iddia olması ve hepsinin gerçeklik payı olması ne anlama gelir ?


    O fenomen hakkında, o fenomenin nedeniyle ilgili hicbirsey BİLMEDİĞİMİZ .


    Yani evet kuantum fiziği ile ilgili oldukça ilginç ve bildiğimiz fizikle çatışan gözlemler yaptık fakat bu gözlemlerin nedenlerini daha kesfedebilmis değiliz.


    İşte o nedenle gördüğümüz bu ilginç olgular ile ilgili attığımız hipotezlerden hangisinin doğru olduğunu anlayabilmek için bu hipotezlerin kendi tezlerini ve sonuçlarını dogrulayanilecek somut testler ve bu bilimsel testlerin hipotezle paralel sonuçlar üretmesi gerekir .


    Bildiğim kadarıyla evrenimizin 3 + 1 değilse 13e kadar daha fazla boyuta sahip abilecegi hipotezi ile ilgili yapılan bilimsel deneyler hipotezle paralel sonuçlar üretmedi. Dolayısıyla bu iddia hipotez olarak kaldı.


    Senin bunları Tanrı yapti demenden bize hipotezinle ilgili somut deney düzeneği sunup bu deneyin sonuçları senin tezini destekleyecek sonuçlar uretmedikce bizim için diğer binlerce iddiadan farksız değil.


    Dolayısıyla kuantum konusunda bilinmeyenleri hareketle insanların kendi kanıtlanmamış hipotezlerinin etrafına bir efsane inşa ermesi çok tehlikeli ve yanlış birseydir .


    Bugün bilimi yozlastiran ve woke , sjw , New age gibi pekcok saçmalığı doğuran obezite, fahişenin, escinselligi , ahkaksjzkigj normelkestirip bilimle bunlar çatışmasına karşın doğru düzgün ne olduğunu bilmedikleri kuantumun arkasına sığınılarak bilimsel terimleri kendi saçmalık ve safsatalarini gizlemek için kullanan insanlar yüzünden bugün AKILCILIK , BILIM VE AYDINLANMA büyük zarar gördü.


    Doğru ve yanlış kavramlarını bulandirdilar , bilimsel yöntemin altını oydular, sözel değer yargılarını görecelilik adı altında doğa bilimleriymis gibi yutturdular . Ve bütün bunlara kuantumu vb kalkan yaptılar.


    Senin yaptığım sjw , woke tayfanın sağ versiyonu ve bunun bizi götüreceği yer bilimin ve akilciligin yozlasmasidir bugün olduğu gibi .




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 15 Ekim 2024; 17:26:46 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Periah kullanıcısına yanıt

    Kuantum Atomaltı Değil, Makro Evreni Kapsar


    1. Makroskopik Kuantum Olayları


    Süperiletkenlik ve süperakışkanlık gibi fenomenler, kuantum etkilerinin makro dünyada doğrudan gözlemlenebileceğinin kanıtıdır. Bu olaylar, atomların toplu halde kuantum davranışı sergilemesiyle ortaya çıkar ve günlük hayatımızda kullandığımız teknolojilerde bile yer alır.

    Örnek: MRI cihazları, süperiletken mıknatıslar kullanarak insan vücudunun detaylı görüntülerini elde eder. Bu, kuantum etkilerinin tıbbi teşhiste doğrudan uygulanmasıdır.


    1. Kuantum Dolanıklık ve Makro Dünya

    Kuantum dolanıklık, parçacıkların birbirinden uzak mesafelerde bile anında etkileşime girebilmesidir. Bu fenomen sadece atom altı dünyayla sınırlı değildir. Bilim insanları, makroskopik nesneler arasında da dolanıklık oluşturabilmiştir, ki bu da kuantumun günlük hayatımızdaki potansiyel etkilerini gösterir.

    Örnek: 2018'de, araştırmacılar 15 trilyon atomdan oluşan iki metal plakayı kuantum olarak dolanık hale getirmeyi başardılar. Bu, kuantum dolanıklığın makroskopik ölçekte de mümkün olduğunu gösterir.


    1. Ölçüm Problemi ve Gözlemci Etkisi

    Kuantum mekaniğinin en çarpıcı özelliklerinden biri, gözlemcinin sistemi etkilemesidir. Bu sadece mikroskobik ölçekte değil, makro dünyada da geçerlidir. Schrödinger'in kedisi düşünce deneyi, bu prensibin makro dünyaya nasıl uygulanabileceğini gösterir.

    Örnek: Kuantum Zeno etkisi, sık sık gözlemlenen bir sistemin değişmediğini gösterir. Bu etki, atom saatlerinin çalışma prensibinde kullanılır ve GPS sistemlerinin hassasiyetini artırır.


    1. Kuantum Tünelleme ve Biyolojik Sistemler

    Kuantum tünelleme, klasik fiziğin izin vermediği durumlarda parçacıkların engelleri aşabilmesidir. Bu prensip, fotosentez ve DNA mutasyonları gibi biyolojik süreçlerde rol oynar. Yani, kuantum etkileri canlı organizmaların işleyişinde bile kritik öneme sahiptir.

    Örnek: Kuş göçlerinde, kuşların Dünya'nın manyetik alanını algılamasında kuantum tünelleme etkisi rol oynar. Bu, kuantum etkilerinin makroskopik biyolojik sistemlerde nasıl işlev gördüğünün bir örneğidir.


    1. Kuantum Hesaplama ve Teknoloji

    Kuantum bilgisayarlar, kuantum prensiplerini kullanarak klasik bilgisayarlardan çok daha hızlı hesaplamalar yapabilir. Bu, kuantum etkilerinin makro dünyada nasıl devrim yaratabileceğinin somut bir örneğidir.

    Örnek: Google'ın Sycamore kuantum işlemcisi, klasik bir süperbilgisayarın 10,000 yılda yapacağı bir hesaplamayı 200 saniyede tamamladı. Bu, kuantum üstünlüğünün pratik bir göstergesidir.


    1. Kozmoloji ve Kuantum

    Evrenin ilk anlarını anlamak için kuantum mekaniği vazgeçilmezdir. Büyük Patlama teorisi ve erken evren kozmolojisi, kuantum prensipleri olmadan açıklanamaz. Bu da kuantumun sadece mikroskobik değil, kozmik ölçekte de geçerli olduğunu gösterir.

    Örnek: Hawking radyasyonu, kara deliklerin kuantum etkiler nedeniyle yavaşça buharlaştığını öne sürer. Bu, en büyük kozmik yapıların bile kuantum etkilerine tabi olduğunu gösterir.


    1. Zaman ve Kuantum

    Kuantum mekaniği, zamanın doğasını yeniden tanımlamamızı gerektirir. Wigner'in arkadaş paradoksu gibi düşünce deneyleri, zamanın mutlak olmadığını ve gözlemciye bağlı olarak değişebileceğini gösterir. Bu, Einstein'ın klasik zaman anlayışından radikal bir kopuştur.

    Örnek: Wheeler'in gecikmeli seçim deneyi, bir fotonun geçmişinin, gelecekte yapılan bir ölçümle belirlenebileceğini gösterir. Bu, kuantum dünyasında zamanın doğrusal olmayabileceğini ima eder.


    1. Kuantum Termodinamik

    Kuantum termodinamik, klasik termodinamiğin kuantum sistemlere uygulanmasıdır. Bu alan, nanoteknoloji ve kuantum bilgi işleme gibi alanlarda önemli uygulamalara sahiptir.


    Örnek: Kuantum ısı motorları, klasik ısı motorlarından daha verimli çalışabilir. Bu, gelecekte enerji üretiminde devrim yaratabilecek bir teknolojidir.


    1. Kuantum Biyoloji

    Kuantum biyoloji, canlı sistemlerdeki kuantum etkileri inceleyen yeni bir alandır. Bu alan, yaşamın temel süreçlerinin kuantum mekaniğiyle nasıl bağlantılı olduğunu araştırır.

    Örnek: Bazı bakterilerin, fotosentez sırasında kuantum koherens kullanarak enerji transferini optimize ettiği düşünülmektedir. Bu, kuantum etkilerinin yaşamın en temel süreçlerinde bile rol oynadığını gösterir.


    @Periah




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 15 Ekim 2024; 19:27:52 >




  • Periah kullanıcısına yanıt

    Kuantumun Makro Evreni: Entelektüel Dar Görüşlülüğün Çürütülmesi


    Kuantum mekaniğini yalnızca atomaltı bir fenomen olarak gören cahiller sürüsü, bilimin gerçek doğasını anlamaktan tamamen aciz. Bu sığ bakış açısı, Einstein’ın öngörülerini çürütmekle kalmıyor, aynı zamanda modern bilimin gelişimine de büyük bir engel teşkil ediyor. Kuantum mekaniği, sadece küçük parçacıkların dünyasında değil, makro evrende de geçerlidir; bunu göz ardı edenler, evrenin karmaşıklığını anlamaktan tamamen mahrum kalıyor.


    Bu cehalet, kuantum dolanıklığın yalnızca mikroskobik düzeyde geçerli olduğunu savunanların düşüncelerinde belirginleşiyor. Oysa ki bu, kuantum etkileşimlerinin gerçekte nasıl çalıştığını anlamayı engelliyor. Makroskopik nesneler arasında meydana gelen kuantum dolanıklığın varlığını reddedenler, bilimsel gelişmelere karşı bir düşmanlık sergiliyor ve bu, bilimin ilerleyişini ciddi şekilde tehdit ediyor.

    Biyolojik sistemlerde kuantum mekaniğinin rolünü göz ardı eden bu cahil grubu, DNA mutasyonları gibi temel süreçlerin kuantum etkilerinden nasıl etkilendiğini anlamaktan tamamen uzak. Bu tür bir bilgi eksikliği, evrimsel süreçlerin ve ekosistemlerin karmaşıklığını kavramaktan alıkoyuyor. Bilim insanları, kuantum mekanikalarının biyolojik sistemlerdeki etkilerini ortaya koydukça, bu cehaletin derinliği daha da belirgin hale geliyor.

    Kozmolojik ölçekte kuantum etkilerini reddedenler, evrenin başlangıcına ve geleceğine dair teorileri anlamaktan yoksun kalıyor. Büyük Patlama’nın kuantum dalgalanmaları ve kara deliklerin Hawking radyasyonu gibi fenomenleri anlamayanlar, evrenin derinliklerine nüfuz etme şansını tamamen kaybediyor. Bu, bilim için bir utanç tablosudur ve toplumun bilimsel düşünceden uzaklaşmasının bir sonucudur.


    Sonuç olarak, kuantum mekaniğini yalnızca atomaltı dünyaya hapseden bu sığ anlayış, entelektüel tembelliğin ve dar görüşlülüğün bir ürünüdür. Bilimsel ilerlemenin önünde dev bir engel teşkil eden bu cehalet, bilimi karalamaya çalışanların oluşturduğu bir takımın eseridir. Kuantumun makro evrendeki rolünü anlamayanlar, yalnızca fizik bilgisinden değil, evrenin ve yaşamın karmaşık yapısından da mahrum kalıyorlar. Bu cehaleti aşmak, bilimsel eğitimi iyileştirmekle değil, eleştirel düşünceyi teşvik eden bir kültür yaratmakla mümkün olacaktır.



    Kuantum Teorisinin Makroevrenle İlişkisi


    Kuantum teorisi, atom altı parçacıkların davranışlarını açıklamakla kalmaz, aynı zamanda bu davranışların makroevrendeki etkilerini de derinlemesine anlamamıza yardımcı olur. İşte kuantum teorisinin makroevrenle olan ilişkisini ortaya koyan bazı temel noktalar:

    1. Karanlık Madde ve Kuantum Parçacıkları

    Karanlık madde, evrenin büyük bir kısmını oluşturan ancak doğrudan gözlemlenemeyen bir bileşendir. Kuantum teorisi, bu karanlık madde parçacıklarının, örneğin WIMP'lerin (Weakly Interacting Massive Particles) davranışlarını anlamamıza olanak tanır. Bu parçacıkların kuantum özellikleri, galaksilerin kütle çekimsel davranışlarını açıklamak için kritik öneme sahiptir. Kuantum düzeydeki etkileşimler, makroevrendeki galaksilerin yapısını ve dinamiklerini şekillendirir.

    2. Kuantum Dolanıklık ve Bilgi İletimi

    Kuantum dolanıklık, birbirinden uzak olan parçacıkların durumlarının birbirine bağlı olduğu bir olgudur. Bu durum, makroevrende bilgi iletimi ve iletişimde yeni paradigmalar yaratma potansiyeline sahiptir. Örneğin, dolanık parçacıkların birinde yapılan ölçüm, diğer parçacığın durumunu anında etkiler. Bu fenomen, kuantum bilgisayarları ve kuantum iletişim sistemleri gibi teknolojilerin geliştirilmesine olanak tanır.

    3. Kuantum Tünelleme ve Nükleer Süreçler

    Kuantum tünelleme, bir parçacığın enerji bariyerlerini aşmasını sağlar. Bu olgu, nükleer füzyon gibi süreçlerde önemli bir rol oynar. Yıldızların enerjisini üretmesi için gereken nükleer reaksiyonların gerçekleşmesinde, kuantum tünelleme sayesinde atom çekirdekleri birbirine yaklaşabilir. Bu durum, evrendeki yıldızların oluşumunu ve yaşam döngülerini etkileyen kritik bir mekanizmadır.

    4. Termal Kuantum Etkileri ve Süper Akışkanlık

    Sıcaklık ve termodinamik süreçler, kuantum mekaniksel etkilerle iç içe geçmiştir. Düşük sıcaklıklarda gözlemlenen Bose-Einstein yoğuşması gibi fenomenler, atomların kolektif davranışlarını ortaya çıkarır. Süper akışkanlık, bu tür kuantum halleriyle ilgili bir örnek olup, makro ölçekte sıvıların akışkanlık özelliklerini etkiler.

    5. Kuantum Alan Teorisi ve Evrenin Yapısı

    Kuantum alan teorisi, evrendeki temel kuvvetleri ve parçacıkları tanımlar. Bu teori, büyük patlama sonrası evrenin yapısının ve gelişiminin anlaşılmasında önemli bir yere sahiptir. Örneğin, Higgs alanının varlığı, parçacıkların kütle kazanımını sağlar ve bu durum, makroevrendeki madde yapısını belirler.

    6. Zaman ve Kuantum Mekaniği

    Zamanın doğası, kuantum mekaniği ile de bağlantılıdır. Kuantum düzeyde olayların gerçekleşme sıklığı, zamanın algısını etkileyebilir. Özellikle çok yüksek hızlarda hareket eden parçacıklar için zaman genişlemesi gibi fenomenler, kuantum teorisinin makroevrendeki etkilerini göstermektedir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 15 Ekim 2024; 19:34:21 >




  • Bu yazdığınız hakaret dolu ve akademik anlyışa aykırı yazının ve bir yerden sürekli kopyala yapıştır yaptığınız sitenin adını yazarsanız kime karşı konuştuğumu daha iyi anlayabilirim.


    Nitekim kendinizden hicbirsey katmadan bir yerlerden kopyala yapıştır yaptığınız bu yazılar. Amerika'da evangelistlerin bilimselmis gibi gorunen ( adları tamamen bir bilim kurumu gibi kurulmuş içeriği sanki bilimsel bir yermiş gibi fakat aslında evangelist kilisenin uzantısi olan ) paravan kurumlar aracılığıyla yazdığı ve yaydığı bilimi çarpıtmayı amaçlayan yazılara çok benziyor .


    Nitekim ilk mesajında da yazdığım üzere bu yazılar usta bir tartışma retoriği kullanarak bilimsel bilgileri çarpıtıyor, yaptıkları alıntılar başını sonunu kesip ortadan veriyor ve pekcok tahribata neden oluyor. Fakat eğer bilgili ve uzman değilseniz bu tahrifatlari tespit etmek güç olduğundan ve insanlar genelde KITAPTA YAZAN HERSEYE inanma eğiliminde olduğundan bu tuzaklara düşüyor.


    Nitekim Evangelisyletin bu yaratılışıçı teorilerini desteklemek icjn uydurdukları, carpittiklari , tahrif ettikleri bilimselmis gibi gorunen yazılar Türkiye'de zamanında Fetö'nün yayın organı olan Sızıntı gibi dergilerle, Harun Yahya mahlasini kullanan Adnan Oktar gibi şarlatanların doğrudan çevirileri ile İslami bir sus kazandirilup Turkiyeye yıllarca enjekte edildi. Şu sıralar Sözler Köşkü gibj youtube kanalları ile yollarına devam ediyorlar sanırım


    Fakat kopyala yapıştır yaptığınız yazıda içlerindeki nefreti kurmadan duramadiklarindan olsa gerek hakaret dolu bir yazı yazmışlar.


    Buna yanıt vermeyi bile zül olarak görüyorum Nitekim bu kuantum alanına mal bulmuş mağribi gibi dincisi , seküler bütün AKIL ve Aydınlanma düşmanları üşüşmüş durumda . Bilimin temelini sarsmak ve Ronesans'tan beri yaşadıkları aşağılamayı tersine çevirmek için bukemedikleti eli gizlenerek içerden çürütmek için bu konuyu kullanıyorlar.


    Nasıl sol akildisilikla mücadele ediyorsak içimize sızıp bilimi bir dejenere şarlatanlığa cevirmeye çalışanlara karşı kılık değiştirmiş dini akildisiliga karşı INSANLARI BILINCLENDIRECEGIZ.


    Bunuda mesajlarını sürekli kopyaladığın efendilerine söyle !




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 15 Ekim 2024; 19:49:50 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Periah kullanıcısına yanıt

    Kuantum alanının nasıl reaksiyon verdiğini tam anlamamız mümkün değil; bu gizem, sonsuza dek korunacak gibi görünüyor. Kuantum alanı, yalnızca bir madde değil, aynı zamanda Tanrı'nın metafiziği veya ilmiyle şekillenen bir yapı. Fizik testleriyle bu durumu daha iyi anlamak gerekirse, çift yarık deneyini ele alalım. Bu deney, parçacıkların hem dalga hem de parçacık davranışı sergilediğini gösteriyor. Parçacıkların hangi yoldan geçtiğini bilmediğimizde, sonuçlar gözlemci etkisiyle değişiyor. Bu durum, kuantum alanının belirsizliği ve gözlem ile etkileşiminin, onun derin gizemini daha da artırdığını ortaya koyuyor.


    Çift yarık deneyinin sunduğu belirsizlik, gözlemcinin varlığının fiziksel gerçeklik üzerindeki etkisini vurgular. Bu, kuantum alanının doğasının, yalnızca gözlemle değil, aynı zamanda gözlemcinin bilinç durumu ile de şekillendiğini düşündürüyor. Dolayısıyla, bu durum, bilimin geleneksel anlayışının ötesine geçerek, felsefi ve metafizik soruları gündeme getiriyor.


    Benzer şekilde, kuantum dolanıklılık olayı da dikkat çekici bir örnektir. İki parçacık birbirine dolanmış olduğunda, aralarındaki mesafe ne olursa olsun, birinin durumunu değiştirdiğinizde diğerinin durumu anında etkileniyor. Bu durum, klasik fizik kurallarıyla açıklanamaz ve kuantum alanının doğasının, Tanrı'nın ilmiyle bağlantılı olduğunu düşündürüyor. Dolanıklılık, aynı zamanda uzayın ve zamanın doğasına dair düşündürücü sorular ortaya çıkarıyor; çünkü bu bağlantı, fiziksel bir iletişim olmaksızın gerçekleşiyor.


    Kuantum alanlarının bu şekilde davranışı, onların sadece fiziksel değil, aynı zamanda metafizik bir gerçeklik taşıdığına işaret ediyor. İndirgenmiş bilimle kanıtlamak mümkün olmayan bu alanlar, insanın evrendeki yerini sorgulamasına neden oluyor. Burada, bilim ve inanç arasındaki ilişki, karmaşık bir yapıda iç içe geçiyor.

    Sonuç olarak, kuantum alanını indirgenmiş bilimle kanıtlamak mümkün değil; çünkü bu alan, salt bir bilimsel anlayışın ötesinde, metafizik bir gerçeklik barındırıyor. Bu gizem, bilimin sınırlarını zorlayarak, evrenin derinliklerine dair daha büyük soruları beraberinde getiriyor. İnsanlık, bu sorulara yanıt ararken, kuantum alanlarının sunduğu derinlik ve karmaşıklık, düşünsel bir yolculuğa davet ediyor. Böylece, bilim ve felsefenin buluştuğu bir noktada, varoluşun anlamı ve evrenin sırları üzerine daha derin düşünceler gelişiyor.





  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.