Şimdi Ara

Amerika kıtasının yerlilerinde evlilik kurumu var mıydı?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
1.166
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bildiğimiz gibi Amerika kıtasının Avrupalılar tarafından keşfinden önce bu topraklarda binlerce yıldır yaşayan Aztek, İnka vb. bir sürü medeniyet var idi. Bu medeniyetlerin bizim taraftaki medeniyetler ile benzerlikleri neredeyse hiç yok, çünkü birbirlerinden hiç etkilenmemişler.


    Evlilik denen şey ise genel kabule göre insanlık tarihinin yakın döneminde var olmuş bir şey. Hatta evliliklerin dini ritüeller olduklarını da unutmamak gerekli. Kadınların erkeklerden daha aşağıda sayıldığını da tarihteki tüm toplumlarda öyle ya da böyle görebiliyoruz. Yine de Amerika kıtasının yerlileri bu etkileşimden kopuk olduğu için çok farklı bir ilerleme de söz konusu olmuş olabilir.


    Biraz araştırma yaptım ama pek net bir bilgi bulamadım, burda bilgili arkadaşlar vardır diye ümit ediyorum.


    Sorum şu;


    Amerika kıtasının yerlilerinde evlilik kurumu var mıydı? Varsa bizim taraftaki toplumların evlilikleriyle bir benzerlik var mı? Dini bir ritüele dönüşmüş mü? Evlilik bir anlamda kadına sığınma ve korunma veren bir şey neticede çocuğa bakmak ve büyütmek epey zorlu ve zaman alan bir süreç, yine de kadına verilen değer de her medeniyette çok çok farklılık göstermiş tarihte. Yoksa tam tersi kadınlar daha güçlü pozisyonda idiler ve evlilik ile korunma altına alınmasına gerek yok muydu?








  • L. Henry Morgan'nın - ki kendisi sosyal antropolojinin kurucu babalarındandır ve aslen hukukçudur - Eski Toplum I ve II kitaplarını alırsan orada sorunla ilgili aradığın her cevabı bulabilirsin.

  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    İndirdim kitapları 1. kitabı epey okudum tam bir bilgiye rastlayamadım. 2. kitabın bölüm başlıklarını okudum ve Amerika kıtasına ait pek bir şey yok sanıyorum.


    Anladığım şu oldu Avustralya kıtasındaki yerlilerde serbest bir yaşam var ve çocuğun sorumluluğu kadında, çünkü babası belli değil. Tüm toplum sınıflara ayrılmış ve çocuklar anneleri üzerinden tanınıyor. Kadın sınıfına uygun olan her erkekle ilişki yaşayabilir. Bir misyonerin yerli halktan bir çok kadın ile cinsel ilişki yaşadığından bahsediyor.


    Amerika kıtasındakilerde ise bir zaman sonra soy anneden değil babadan takip edilmeye başlanmış, önceden onlarda da kadınlar üzerinden soy takibi yapılıyormuş. Buradan da kadınların erkeğin mülkiyetine geçtiğini anlayabiliriz aslen. Kızılderililerde evlenen kadın erkeğin kabilesinin dini ritüellerini yapmaya başlarmış, Aztekler veya diğerlerinin evlilik ritüelleriyle alakalı pek net bilgi yok kitapta.



    Kitaba göre soy kavramı daha çok mülkiyet ile alakalı olarak takip edilmeye başlanan bir şey olmuş. Yani kadınlar da erkeklerin mülkiyetine giren bir mal olmuş adeta. Miras bırakılma durumları vb şeylerden bahsediyor. Er ya da geç dünyadaki tüm toplumların önce Avustralya yerlileri gibi olduğunu, sonradan erkeğin soyu üzerine ilerleyen bir yapıya geçtiğini en sonunda da bu soyların siyasi bir oluşum üzere devletleştiklerini söylüyor.


    Benim tam aradığım şey bu değil ama güzel bir kitap, epey bilgi sahibi oldum, teşekkürler.





  • Aztek ve Mayalardan değil de Kuzey Amerika yerlilerinden, özellikle de irokoi yerlilerinden söz etmesi gerekir kitabın. Ben çok uzun yıllar önce okumuştum, öyle hatırlıyorum. Zaten ilk Morgan iddia etmiştir anaerkil aileden ataerkil aileye geçildiğini. Çok eskilerdeki kabilelerde soy bağı anadan gelirmiş, babadan değil. Bu iddiayı tüm antropologlar desteklemiyor ama bildiğim kadarıyla çoğunluk katılıyor.


    Mayalarda ve Azteklerde sosyal hayatı merak ediyorsan o konuda yardımcı olamayacağım için üzgünüm ama Kuzey Amerika yerlileriyle ilgili otorite Morgan'dır. Yerliler üzerine daha başka kitapları da var. Türkçesi varsa indirebilirsin.

  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Evet 30 yıla yakın bir süre kızılderililer arasında kalmış, epey yararlı bilgiler var kitabın içerisinde. Kitap kesinlikle öncü bir kitap olmuştur diye düşünüyorum 1800lerde yazıldığına göre.


    Ben bir yerde evlilik kurumunun tarihsel olarak yeni olduğunu okuduğum için merak ettim; Amerika kıtası yerlilerinde evlilik denen bir "icat" var mı diye. Bu kitaba göre benim anladığım Avustralya yerlilerinde bildiğimiz türden bir evlilik yok. Cinsel özgürlük var, sadakat diye bir kavram oluşmamış bile.


    Kızılderililerde sanırım kadının pek hükmü yok, detaylı okumadım o kısımları henüz.


    Aztek, Maya, İnka vb diğer medeniyetler de sanırım Kızılderililere benzer bir tutum var, kadının hükmünün olmadığı türden.


    Eğer evlilik en erken M.Ö. 3000lere dayanıyorsa Amerika kıtasındaki toplumlarda mantıken olmaması da gayet olası bir şey diye düşündüm sadece. Net olarak da evlilik kavramı bizim taraftaki evlilik kavramından farklı gibi duruyor.





  • torlofan T kullanıcısına yanıt

    Evet, evliliğin tarihi insanlık tarihi kadar eski değil, tahminen 4000 yaşında ve yaygınlaşması belki daha da yakın tarihlere denk düşüyor. Evliliğin ortaya çıkışı insanlığın avcı-toplayıcı aşamadan tarım aşamasına geçmesinden sonra başlıyor ve tarım toplumuyla birlikte miras kurumu ortaya çıkıyor. Toprak ve üzerine bina edilen saz/kerpiç/ağaç ev/ahır kime bırakılacak? Sahibi öldükten sonra bunlar kimin olacak. Ataerkil bir toplumda kadının olamayacağına göre, bir başka erkeğin olacak. Peki ama o erkek kim? Sanırım önceleri ölenden kalanlar için geride kalan erkekler kavga ediyordu, kadim insanlar da çözüm olarak miras bırakmayı buluyor ama burada da bir sorun var. Avcı-toplayıcı klanların alışkanlıkları tarım toplumunda da kısmen devam ediyor yani serbest/rastgele cinsel ilişki mevcut. Bu durumda kimin oğul olduğu belli değil. Belli olsun diye evlilik kurumu icat ediliyor ve bu kurum aracılığı ile kabilenin diğer fertlerine o kadın o erkeğin malı olduğu, başkasının onunla cinsel ilişki kurmaması gerektiği duyuruluyor.


    En kabul gören hipotezlerden biri bu. Bence de makul. Tarım toplumu öncesinde insanlar bir kaç alfa erkek ve kalanı kadınlardan oluşan 20-30 kişilik gruplar halinde ya da daha kalabalık, 40-50 kişilik gruplar halinde sayıca birbirine yakın erkek ve kadın nüfusuna sahip gezer/göçer klanlar halinde örgütlenmişti. Bu klanlarda çok partnerli cinsel ilişki (poligami/poligini) serbestti çünkü klanın üretim ilişkileri bunu mümkün ve çoğu kez gerekli kılıyordu. Çocuklara bakma sorumluluğu kadınlardaydı ve nesep belli değildi, daha doğrusu babanın kim olduğu önemli değildi. Doğan çocuklar klana aitti ve klanın kadınlarınca ortaklaşa bakıldıkları düşünülüyor.


    İnsanlığın evreleri var. Avcı-toplayıcı dönemdeki insanların bilgi düzeyi, yaşam koşulları ve üretim ilişkilerine böyle bir aile yapısı uygun düşmüş. Tarıma geçip, ekilen arazilerin sahiplenilmesiyle mülkiyet ortaya çıkınca da başka tür bir aile yapısı gerekli olmuş.


    İşin esası ekonomi. Ekonomi demek hayatta kalmak demek. İnsan davranışlarının belirleyici özü ekonomi olunca, insanın sosyal hayatı da bu mecrada şekilleniyor.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 7 Ocak 2021; 22:24:37 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.