Şimdi Ara

Atarax'la yaşadığım hikaye (uyku hapı içerir)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
59
Cevap
1
Favori
305.652
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Dün sabah eczaneye atarax almak için gittim ve atarax'ı aldım hemen eve geldim, saat 11 gibi 2 tane attım (Haplar çok küçük, kalınlığı kürdan kadar, uzunluğu'da 1 cm gibi bişey) Haplar küçük olduğu için öle fazla bişey beklemedim (bu ne lan böle küçücük bişey gibisinden bişeyler saçmaladım kendi kendime ) .

    Hapı aldıktan yaklaşık yarım saat sonra gözüm düşmeye başladı ama uykum yoktu sadece gözüm düşmeye başlamıştı ( ve yine kendi kendime bu kadarmıymış dedim, demez olaydım ) Bi yarım saat daha geçti ve etkisini yavaş yavaş gösteriyordu, bi halsizlik geldi üstüme. Bir buçuk , iki saat kadar sonra o kadar çok uykum gelmişdiki vay be dedim kendi kendime ve hemen yatmaya gittim. Saati öğlen 12.00'a kurmuştum, saat öğlen oldu telefon çalıyor, ben yarım saat sonraya erteliyorum, yine çalıyor ve ben yine erteliyorum işte bu böyle böyle devam etti, en son saat'e baktığımda saat 3.56' ya geliyordu. Ve ben yine şok oldum. Hapın bu kadar çok etki edeceğini ben nerden bileydim keşke yarısını kırıp da içseydim dedim. Anlaşılacağı üzeri hap resmen adamı bayıltıyor ve hayla evin içinde baygın baygın geziyorum, üstelik 3 kupa bardak kahve içtim, acaba bi kupa dahamı kahve içsem


    Evet arkadaşlar durum böyle Siz siz olun benim gibi davranmayın







  • Yapay Zekanın Yanıtı

    Atarax: Uyku Hapları İçeren Bir Antihistamin

    Atarax, alerji ve kaşıntıyı tedavi etmek için kullanılan bir antihistamindir. Ayrıca sakinleştirici ve uykuyu destekleyici etkileri nedeniyle uykusuzluk tedavisinde de kullanılabilir.

    Atarax Uyku Yapar mı?

    Evet, Atarax uyku yapar. Sakinleştirici etkisi, uykuya dalmayı kolaylaştırabilir. Ancak Atarax'ın uyku süresini uzattığına dair net bir kanıt yoktur.

    Atarax Kullananlar Yorumları

    Atarax kullananlar genellikle uykuyu destekleyici etkilerini olumlu yönde değerlendirmektedirler. Bununla birlikte, bazı kişilerde baş ağrısı, baş dönmesi veya ağız kuruluğu gibi yan etkiler görülebilir.

    Atarax 25 mg Uyutur mu?

    Atarax'ın uykuyu destekleyici etkisi dozaja bağlıdır. 25 mg'lık doz genellikle hafif uyku sorunları için yeterlidir. Ancak daha ciddi uykusuzluk sorunları için daha yüksek dozlar gerekebilir.

    Atarax Kullanıcıları Dikkat Etmeli

    • Atarax'ı alkol veya diğer uyku ilaçlarıyla birlikte kullanmamalısın.
    • Araç veya makine kullanmadan önce Atarax almamalısın, çünkü uyuşukluğa neden olabilir.
    • Hamileysen veya emziriyorsan Atarax kullanmadan önce doktoruna danışmalısın.

    Atarax Öldürdü

    Atarax'ın aşırı dozda alınması ölümcül olabilir. Bu nedenle, her zaman doktorunun talimatlarına göre almalısın.

    Sonuç

    Atarax, uyku sorunları için kullanılabilen bir antihistamindir. Uykuyu destekleyici etkileri vardır, ancak uyku süresini uzattığına dair net bir kanıt yoktur. Atarax'ı aldığın zaman dikkatli olmalı ve herhangi bir yan etki yaşarsan doktoruna danışmalısın.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • güzelmiş
  • Bende kullanmistim yaz basinda eczaci yarim hapla basla demisti. Bi anda fazla zorlamissin hocam. Fazla doz alma bütün gün sersem gibi dolasirsin. Kahve de icme beyin uyusun mu uyumasin mi sasirip kisa devre yapmasin
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Notrius Monster

    güzelmiş

    Zaten hapı aldıktan sonra kafanda güzel oluyor. Halisünasyon felan gördürüyor, mesela ben gece Hapı aldıktan sonra yatmaya giderken, Siyah siyah şeyler gördüm (Gölge gibi) Sanki uyuşturucu aldım
  • Hapı doktora sormadan alırsan olacağı bu, bari eczacıya sorsaydın
  • quote:

    Orijinalden alıntı: OzzyCreek

    quote:

    Orijinalden alıntı: Notrius Monster

    güzelmiş

    Zaten hapı aldıktan sonra kafanda güzel oluyor. Halisünasyon felan gördürüyor, mesela ben gece Hapı aldıktan sonra yatmaya giderken, Siyah siyah şeyler gördüm (Gölge gibi) Sanki uyuşturucu aldım

    Alıntıları Göster
    Sen bide Xanax al o zaman görim seni




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fernandao

    Bende kullanmistim yaz basinda eczaci yarim hapla basla demisti. Bi anda fazla zorlamissin hocam. Fazla doz alma bütün gün sersem gibi dolasirsin. Kahve de icme beyin uyusun mu uyumasin mi sasirip kisa devre yapmasin

    Bidaha almıyacam hocam zaten. Aldıktan sonra insanın üzerine bi mallık çöküyor
  • quote:

    Orijinalden alıntı: foleyisgod

    Hapı doktora sormadan alırsan olacağı bu, bari eczacıya sorsaydın

    Zaten önce doktora sordum. Uyumak için 1 doz, derin uyku için 2 doz dedi. Ben ne bileyim bu kadar derin olacağını
  • Bende kullanmistim yarim hapla baslamistim

    Sonra ativan filan vermislerdi sorumsuz doktorlar yuzunden suan gun icerisinde full yorgun ve uykulu oluyorum ilaçlarimi birakmama rağmen
  • Ben sana bünyeler farklı olabilir demiştim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Richard Feynman

    Bende kullanmistim yarim hapla baslamistim

    Sonra ativan filan vermislerdi sorumsuz doktorlar yuzunden suan gun icerisinde full yorgun ve uykulu oluyorum ilaçlarimi birakmama rağmen
    atarax benim uyumama hiç yardımcı olmuyor fakat dediğin gibi uyanığında sersemletiyor ve daha çok uyuma isteği yaratıyor bu sebeple sevdiğim bi ilaç değil. sadece kızgınlık dönemlerinde kedime veriyordum yarımı anında mıyıştırıyordu hayvanı
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Richard Feynman

    Bende kullanmistim yarim hapla baslamistim

    Sonra ativan filan vermislerdi sorumsuz doktorlar yuzunden suan gun icerisinde full yorgun ve uykulu oluyorum ilaçlarimi birakmama rağmen
    kardeş psikiyatri hastasıysan veya hastalanma tehlikesi varsa bu yazdıklarımı iyi oku ve psikiyatrik ilaç içme.

    kardeş psikiyatrik ilaç zarar vermek için vardır.eğer sen o ilacı bırakırsan ilk başta zorlanırsın ama sonra bırakınca hayatın düzene girer.bilimsel koanıtlarımda var ama psikiyatrik ilaç verenlerin hiçbir kantıı yoktur.

    kardeş sosyal hayata karış ama sosyal medya ama reel sosyallik olsun ama psikiyatrik ilaç kesinlikle kullanma.kasların erir cinsel hayatın biter aklın zekan geriler başka organlara zararı var sanırsam.sanırsam şişmanlamaktan yada direk zarar verip karaciğer yağlanması yapmıştı bende.sıkıntı yapar.ilacın mutlu ettiği düşüncesi için sahte mutluluk yapar.ama sıkıntın çok daha fazladır.ben kullandım kullanıyorum ordan biliyorum.zorla ilaç veriyorlar.

    kardeş amerikan psikiyatrisine güvenme.sana zararlı ilaçları verir ve kötü davranırlarlar.hatta kanıtımda var amerikan psikiyatrisinin ve psikiyatrik ilaçların zararlı olduğuna.

    kardeş burdaki Amerikan psikiyatrisini öven ilacı savunan yaklaşımları boşver.sen bu işin içinden geçen beni dinle.
    Amerikan psikiyatrisi hastaları azarlamak için kurulmuş yalan bir tıp dalıdır.ne bu amerikan psikiyatrisiyle işin olsun nede ilaçları kullan.bende psikiyatrik ilaç kullanıyorum ama mecburiyetten.bu daha önce yazdıklarımıda oku.

    arkadaşlar ben obsesif kompülsif sorunu olan bir hastayım.bu yüzden 5 yıldan fazla ilaç kullandım.başka bir forumda ilaçların zararıyla ilgili olarak yazdığım yazayım.obsesif kompülsif bozukluk.ama bu yüzden psikiyatriste gitme.psikiyatri sahte bilimdir bilimselliği yoktur ilkeldir. bir süre sonra psikiyatride sana köle gibi davranırlar.ilaçlarıda çok zararlıdır.cinsel sorunlarda tut kansere kadar her çeşit hastalığa sebep oluyor.fiziksel olarak hiçbir aktivite spor yapamazsın.zihinsel olarak yorgunluk ve zeka geriliği yapıyor.sıkıntı yaratıyor.iş hayatın vb akıl gerektiren hayatın biter.kitap bile okuyamazsın ders bile çalışmazsın psikiyatrik ilaç alırsan.mesela beni zorla hastaneye yatırmışlardı orda kitap okuyordum hiçbirşey aklıma girmiyordu.hastalığıda daha iyi etmiyor çok daha kötü ediyor.o yüzden ilaç alma kendi kendine atlatırsın ama ilaç alırsan ömür boyu kalıcı olur hastalık.mesela ben ilaç alınca obsesyonlarım artıyordu.zaten şimdiki kurumsal psikiyatri denen sahte bilimi abd başkanı freuda kurdurtmuş diye biliyorum.ben ilacı bıraktığım halde kötü etkisini hala hissediyorum.ilacı alma kendi başına iyileşirsin geçmiş olsun.ayrıca çeşitli psikiyatristlerin veya hastaların veya konu hakkında bilgisi olanların yazılarını paylaşayım.

    psikiyatrik ilaç içmeyin kısacası.sonra zararını siz görürsünüz.şöyle birşey var.sanırsam psikiyatrik ilaçlar sıkıntı yarattığı gibi psikiyatrik ilaçların iyi geldiği algısını oluşturmak için sahte bir mutluluk duygusu yapıyor.ama psikiyatrik ilacın sıkıntı yarattığı bir gerçek.

    Psikiyatra Gidip İlaç Alan Bu Kitabı OkusunEleştirel psikiyatr Moncrieff, psikiyatrik ilaçların, giderek yaygınlaşan antidepresanların yararını sorguladığı "İlaçla Tedavi Efsanesi"nde, uzun süreli psikiyatrik ilaç tedavisinin zararlarıyla ilgili bizi uyarıyor.İstanbul - BİA Haber Merkezi 13 Mart 2010, Cumartesi Britanyalı psikiyatr, Eleştirel Psikiyatri Ağı'nın eşbaşkanı Joanna Moncrieff, bizi giderek yaygınlaşan psikiyatrik ilaçlarla ilgili uyarıyor: Bu ilaçların gerçekten yararlı olduğu konusunda yeterli kanıt bulunmadığını, tersine ilaç şirketleri ve psikiyatrların ortaklaşa bir efsane yarattığını ortaya koyuyor. Metis yayınlarından çıkan "İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" kitabında Moncrieff, birçok psikiyatrik ilacın, plasebo, yani kişinin ilaç olduğu düşündüğü "kandırmaca ilaç"lardan daha yararlı olmadığını gösteriyor. Sıradan sıkıntılardan en ciddi travmalara kadar her yerde antidpresan Psikiyatrik ilaçların kişinin sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyip onu uyuşturarak belirtilerini durdurduğuna dikkat çeken Moncrieff şunları söylüyor: "Satış kampanyaları özellikle Batı ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğunu günlük yaşamın sıradan sıkıntıları için bile antidepresan almaya ikna etmiş durumda. Ayrılıklardan iş hayatındaki zorluklara, cinsel tacizden en travmatik deneyimlere kadar her şey beyin kimyası sorunlarına dönüştürülmüştür. "Kendi hayat hikayeleri ve kişisel özellikleriyle tek tek bireyler, basit biyokimyasal mekanizmalara indirgenmiş ve bu sayede insan deneyiminin ve ıstırabının gerçekliği inkar edilmiştir." Moncrieff, sorunlarımızı ilaçla çözebileceğimiz mesajının çocuklara kadar uzandığına da dikkat çekiyor ve çocukların giderek "pazarın" daha büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu efsanenin yaratıcısı yalnızca ilaç şirketleri değil, Moncrieff'e göre. Moncrieff şirketlerin ilaçları tarihsel olarak nasıl pazarladıklarını ortaya koymasını yanı sıra, tıp ve hekimlik alanında daha fazla alan, "uygun yer" isteyen psikiyatri kurumunun da sorumluluğunu ifşa ediyor. İlaç merkezli, dürüst yaklaşım Moncrieff, bu "hasta merkezli" yaklaşım yerine ilaç merkezli yaklaşımı öneriyor. "Bu yaklaşım psikiyatrik ilaçların mütevazı ve geçici faydalarını nesnel olarak değerlendirir ve zararlı etkilerini açıkça ortaya koyar. Sözde bilimsel yanıltmacalara başvurmadan, ilaçların iyi gelip gelmediği kararını kendilerine bırakır. Tıbbi terimlerle maskelenen gerçeği, psikiyatrik ilaçların mucizevi şifalar değil, normal beyin faaliyetlerini bozan psikoaktif maddeler olduğunu kabul eder. Ve nihayet zorla verilen ilaçların bir tür kimyasal tahakküm olduğunu göstererek psikiyatrik rahatsızlıklara daha dürüst ve insancıl bir müdahaleyi teşvik eder." Moncrieff bir röportajında bu efsaneyle ilgili şunları dile getiriyor: "Bu ilaçlarla insanları uyuşturuyoruz. Bu belirtileri baskılayabilir, ama ters etkileri de oluşur. İlaçlıyken yavaşlarsınız, duygusal duyarlılığınız düşer. Psikiyatrlar bu konuda daha dürüst olmalı; ama toplum ve politikacılar da dürüst olmalı. İnsanları tedavi ediyormuş, iyileştiriyormuş gibi davranıyoruz, çünkü bu insanları denetim altında tutmakla ilgili bizi rahat ettiriyor. Bazen gerçekten ruh sağlığı söz konusu olduğunda insanları denetim altında tutmaya ihtiyaç vardır, ama en azından ne yaptığımızla ilgili dürüst olmalıyız. İlaç şirketleri bizim dürüst olmayışımız üzerinden para kazanıyor." (TK) İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir BakışJoanna MoncrieffÇev: Tevfik AlıcıMetis Yayınları, Şubat 2010, 340sf.

    http://www.bianet.org/b...c-alan-bu-kitabi-okusun

    Psikiyatrik İlaçlar İyileşmeyi Engelliyor

    Robert Whitaker

    Çeviren: Üstün Öngel

    Sekiz dalda Oskar'a aday olan “Akıl Oyunları” (A Beautiful Mind) adlı film, her yüz Amerikan vatandaşından birini derinden etkileyen "şizofreniden", insanların kurtulabileceğine ve kurtulduğuna haklı olarak dikkat çekti. Ne yazık ki, film, John Nash'in "iyileşme" süreci hakkında gerçekle alakası olmayan bir bilgiyi karşımıza çıkarıyor –Nash'in "ilaç tedavisiyle" "şizofreniyi" yendiğini uyduruyor– ve hepimizin dikkatle üzerinde durması gereken şu soruyu karşımıza çıkarıyor: "Şizofreniyi" iyileştirmede kullandığımız ilaçlar uzun vadede "şizofreniden" kurtulmamızı mı sağlıyor yoksa bu ilaçlar "iyileşmeyi" engelliyor mu?

    Filmde Nash, Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmasında “yeni tür ilaçları” aldığından bahseder. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu (NIHM, National Institute of Mental Health), filmin yönetmeni Ron Howard’ı, Nash’in iyileşmesinde ilacın "hayati katkısını" göstermesinden dolayı över. Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan Nash’in biyografisinde, ki filmin senaryosu bu biyografiye dayanıyor (ama ciddi değişikliklere uğratılarak), bu dahi matematikçinin 1970'de anti-psikotik ilaçları almayı kestiği ve yirmi yılda yavaş yavaş "iyileştiği" vurgusu yapılmaktadır. Nash’in Matematik bilimi dünyasına geri dönmesini sağlayan bu uzun hassas dönemde "ilaç almayı reddetmesinin şans olduğunu" belirten Nasar, ilaçların sağlığa zararlı etkilerinin "bu dönüşü imkansız kılabileceği" sonucuna varır.

    Nash’in durumu tipiktir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "şizofreni hastalığından" uzun dönemde kurtulma oranlarının, ABD ve diğer “gelişmiş” ülkelerde, "hastaların" çok azının anti-psikotik ilaçlar kullandığı Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelere kıyasla çok daha kötü olduğunu bulmuştur. Amerikalılar defalarca doğrulanan bu gerçekten habersizdir. “Gelişmemiş” ülkelerde, "hastalığın" teşhisinden sonraki beş yıl içinde, "hastaların" üçte ikisine yakını oldukça toparlanmaktadır. "Hastaların" %40'ı ise tamamen iyileşmektedir. Oysa ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde, "hastaların" çoğu kronik "hasta" olarak hayatlarını sürdürmektedir. “Gelişmiş” ve “gelişmemiş” ülkeler arasında tespit edilen farklılıklar o kadar yüksektir ki, Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş bir ülkede yaşıyor olma durumunun, bir "hastanın" tamamen iyileşmesini engelleyici bir gösterge olduğu sonucuna varmıştır.

    İlaç Efsanesi

    Dahası var. Bayan Psikolog Courtenay Harding, Vermont Eyalet Hastanesi'nden 1950'lerin sonunda taburcu edilen kronik "şizofreni hastalarının" üçte birinin tamamen "iyileştiğini" 1987’de bildirmiştir. "Tamamen iyileşen" bu gruptaki insanların paylaştıkları ortak nokta şudur: Hepsi de anti-psikotik ilaç kullanmaktan vazgeçmiştir. Bayan Harding, "şizofren hastaların" hayatları boyunca ilaç almaları gerektiğinin bir “safsata” olduğu sonucuna varmıştır.

    Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları 1994 yılında, ABD'li "şizofreni hastalarının" durumunun son yirmi yılda, eskiye nazaran daha da kötüleştiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, bugünkü hastaların durumunun, hastaların saatlerce banyo küvetine yatırılmasıyla tedavi edilmelerini amaçlayan yüz yıl önceki durumdan, daha iyi olmadığı sonucuna varmışlardır. 1998 yılında Pensilvanya Üniversitesi'nde araştırmacılar, kullanılagelen anti-psikotik ilaçların beynin bir bölgesinin büyümesine neden olduğu ve bu büyümenin durumu daha da kötüleştiren belirtilerle ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır.

    Çok boyutlu ve kapsamlı ilgi ve yardım başarı sağlıyor

    Bütün bu sonuçlar, birkaç Avrupalı doktoru, ilaç dışı alternatifleri araştırmaya itmiştir. Finlandiya’da doktorlar, yeni tanı konan "şizofreni hastalarına" çok boyutlu ve kapsamlı bir yardım programı uyguluyorlar: psiko-sosyal danışmanlık, sosyal destek hizmetleri ve anti-psikotik ilaçların titiz kullanımını kapsamaktadır. Bazı "hastalar" düşük dozda ilaçlar kullanarak, bazıları da ilaç kullanmadan ilerleme kaydetmektedirler. Aldıkları sonuçlar ise harika: "Hastaların" çoğunluğu, çok uzun süre psikotik belirtilerden arınmış bir şekilde ve işlerine tutunarak yaşamaktadırlar.

    John Nash’ın "iyileşmesi" etkileyici bir hikâyedir. Film, Nash'in iyileşmesinde anti-psikotik ilaçların olumlu etkisi olduğu uydurmasıyla bize haksızlık etmektedir.

    Hikâyesi hiç değilse, anti-psikotik ilaçların uzun dönemde etkili olup olmadığını, açık ve dürüst bir yaklaşımla yeniden değerlendirmemize ilham vermelidir. Böyle bir değerlendirme, psikolojik yardım anlayışımızda reform yapmamız için bir adım oluşturabilir. Her şey bir yana, WHO’nun çalışmalarından reformun hayati bir gereklilik olduğu anlaşılmıştır. Belki bu adımlardan sonra, bu ülkedeki (ABD) "şizofreni hastalarının" "iyileşme" oranlarının Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelerdeki hastaların "iyileşme" oranlarına yaklaşacağını ümit edebiliriz.



    USA Today Gazetesinin 4 Mart 2002 tarihli yayınında Sayfa 13A'da Robert Whitaker imzalı yazı.

    Robert Whitaker, “Amerika’da Delilik: Kötü Bilim, Kötü İlaç ve Akıl Hastasına Sürekli Kötü Muamele” kitabının yazarıdır.



    Çevirenin notu:

    “A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) isimli Oscar’a sekiz ayrı dalda aday olan film beraberinde Amerikan medyasında geniş yankı bulan umulmadık bir konuda tartışma başlattı. Filmin konusu, 1994 yılında Oyun Teorisinde kullanılan “Nash Denklemleri” ile Ekonomi Bilimine yaptığı katkılardan dolayı Nobel Ekonomi ödülü alan deha matematikçi John Forbes Nash’ın dramatik hayatı. John F. Nash’ın hayatının otuz yıla yakın bölümünü şizofreni tanısıyla geçirmiş olması filmin senaryosunu etkilemiş, hatta gerçeklikten uzak bir şekilde etkilemiş. Filmin bir sahnesinde Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmada “yeni tür ilaçların” hastalığını iyileştirdiğini belirtmesinin kendi biyografisi ile tamamen ters düşmesi Amerikan medyasında tartışmaları başlattı. Yukarıdaki yazı bu tartışmanın bir yansımasıdır.
    http://www.ustunongel.c...dex.php?ll=detay&src=71

    depresyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardan özellikle seçici serotonin geri alım engelleyicisi (ssri) grubundan ilaçların özellikle birkaçı, homisid (başkasını öldürme), suisid (kendini öldürme) hatta her iki davranışa birden yol açabilir. 2- psikiyatrik ilaçlar, beyinde kalıcı hasara, kansere neden oluyor. 3- psikiyatrik ilaçlar, beyin biyokimyasını etkileyerek, daha doğrudan deyişle değiştirerek psikiyatrik bozuklukları tedavi ediyor. mesela yukarıda anılan ssri ilaçlar, beyindeki serotonin adlı biyoamin'in akışını hızlandırıcı etkiye sahiptir. başka ilaçlar da dikkate alınırsa, psikiyatrik ilaçlar, dopamin, noradrenalin üzerinden beyinde biyokimyasal değişmelere yol açarak sonuca ulaşıyor. halbuki söz konusu ruhsal bozuklukların, beyindeki biyokimyasal değişmeler sonucu ortaya çıktığı konusunda kesin kanıt yok. 4- psikiyatrik ilaçlar, alışkanlık yapan ve tabii uyuşturucu olan alkol, hatta esrar gibi etki ediyor. psikiyatrik yakınmaları olan kişiler, bugünün legal ilaçlarını kullandıklarında iyileşme belirtileri gösterseler bile, ilacı bıraktıklarında, belirtiler geri geliyor. başka ifadeyle, bu ilaçların etkisi geçici, sadece kullanıldığı sürede ve anılan uyuşturuculardan çok farklı değil.

    kaynak: katılımcı sözlüklerden biriydi ekşi sözlük olması lazım.

    psikiyatrik ilaçlarla ilgili yazı dizisi:http://ekonomi.milliyet.../psiki...54/default.htm



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi naberabi -- 10 Eylül 2014; 20:05:00 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ratso

    atarax benim uyumama hiç yardımcı olmuyor fakat dediğin gibi uyanığında sersemletiyor ve daha çok uyuma isteği yaratıyor bu sebeple sevdiğim bi ilaç değil. sadece kızgınlık dönemlerinde kedime veriyordum yarımı anında mıyıştırıyordu hayvanı

    Alıntıları Göster
    atarax küçüç bi ilaç biz bizim delilere seregual 400.xanax.rivotril,akinaton veriyoz




  • CSB Saat 3.56'ya geliyor
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Toriko

    CSB Saat 3.56'ya geliyor

    Öğleden sonra 3.56
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zoey Redbird

    Ben sana bünyeler farklı olabilir demiştim

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Toriko

    CSB Saat 3.56'ya geliyor
    AATROX diye okudum gidiyorum
  • bide xanax var ucaktan korkanlara birebir
  • quote:

    Orijinalden alıntı: naberabi

    kardeş psikiyatri hastasıysan veya hastalanma tehlikesi varsa bu yazdıklarımı iyi oku ve psikiyatrik ilaç içme.

    kardeş psikiyatrik ilaç zarar vermek için vardır.eğer sen o ilacı bırakırsan ilk başta zorlanırsın ama sonra bırakınca hayatın düzene girer.bilimsel koanıtlarımda var ama psikiyatrik ilaç verenlerin hiçbir kantıı yoktur.

    kardeş sosyal hayata karış ama sosyal medya ama reel sosyallik olsun ama psikiyatrik ilaç kesinlikle kullanma.kasların erir cinsel hayatın biter aklın zekan geriler başka organlara zararı var sanırsam.sanırsam şişmanlamaktan yada direk zarar verip karaciğer yağlanması yapmıştı bende.sıkıntı yapar.ilacın mutlu ettiği düşüncesi için sahte mutluluk yapar.ama sıkıntın çok daha fazladır.ben kullandım kullanıyorum ordan biliyorum.zorla ilaç veriyorlar.

    kardeş amerikan psikiyatrisine güvenme.sana zararlı ilaçları verir ve kötü davranırlarlar.hatta kanıtımda var amerikan psikiyatrisinin ve psikiyatrik ilaçların zararlı olduğuna.

    kardeş burdaki Amerikan psikiyatrisini öven ilacı savunan yaklaşımları boşver.sen bu işin içinden geçen beni dinle.
    Amerikan psikiyatrisi hastaları azarlamak için kurulmuş yalan bir tıp dalıdır.ne bu amerikan psikiyatrisiyle işin olsun nede ilaçları kullan.bende psikiyatrik ilaç kullanıyorum ama mecburiyetten.bu daha önce yazdıklarımıda oku.

    arkadaşlar ben obsesif kompülsif sorunu olan bir hastayım.bu yüzden 5 yıldan fazla ilaç kullandım.başka bir forumda ilaçların zararıyla ilgili olarak yazdığım yazayım.obsesif kompülsif bozukluk.ama bu yüzden psikiyatriste gitme.psikiyatri sahte bilimdir bilimselliği yoktur ilkeldir. bir süre sonra psikiyatride sana köle gibi davranırlar.ilaçlarıda çok zararlıdır.cinsel sorunlarda tut kansere kadar her çeşit hastalığa sebep oluyor.fiziksel olarak hiçbir aktivite spor yapamazsın.zihinsel olarak yorgunluk ve zeka geriliği yapıyor.sıkıntı yaratıyor.iş hayatın vb akıl gerektiren hayatın biter.kitap bile okuyamazsın ders bile çalışmazsın psikiyatrik ilaç alırsan.mesela beni zorla hastaneye yatırmışlardı orda kitap okuyordum hiçbirşey aklıma girmiyordu.hastalığıda daha iyi etmiyor çok daha kötü ediyor.o yüzden ilaç alma kendi kendine atlatırsın ama ilaç alırsan ömür boyu kalıcı olur hastalık.zaten şimdiki kurumsal psikiyatri denen sahte bilimi abd başkanı freuda kurdurtmuş diye biliyorum.ben ilacı bıraktığım halde kötü etkisini hala hissediyorum.ilacı alma kendi başına iyileşirsin geçmiş olsun.ayrıca çeşitli psikiyatristlerin veya hastaların veya konu hakkında bilgisi olanların yazılarını paylaşayım.

    psikiyatrik ilaç içmeyin kısacası.sonra zararını siz görürsünüz.şöyle birşey var.sanırsam psikiyatrik ilaçlar sıkıntı yarattığı gibi psikiyatrik ilaçların iyi geldiği algısını oluşturmak için sahte bir mutluluk duygusu yapıyor.ama psikiyatrik ilacın sıkıntı yarattığı bir gerçek.

    Psikiyatra Gidip İlaç Alan Bu Kitabı OkusunEleştirel psikiyatr Moncrieff, psikiyatrik ilaçların, giderek yaygınlaşan antidepresanların yararını sorguladığı "İlaçla Tedavi Efsanesi"nde, uzun süreli psikiyatrik ilaç tedavisinin zararlarıyla ilgili bizi uyarıyor.İstanbul - BİA Haber Merkezi 13 Mart 2010, Cumartesi Britanyalı psikiyatr, Eleştirel Psikiyatri Ağı'nın eşbaşkanı Joanna Moncrieff, bizi giderek yaygınlaşan psikiyatrik ilaçlarla ilgili uyarıyor: Bu ilaçların gerçekten yararlı olduğu konusunda yeterli kanıt bulunmadığını, tersine ilaç şirketleri ve psikiyatrların ortaklaşa bir efsane yarattığını ortaya koyuyor. Metis yayınlarından çıkan "İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" kitabında Moncrieff, birçok psikiyatrik ilacın, plasebo, yani kişinin ilaç olduğu düşündüğü "kandırmaca ilaç"lardan daha yararlı olmadığını gösteriyor. Sıradan sıkıntılardan en ciddi travmalara kadar her yerde antidpresan Psikiyatrik ilaçların kişinin sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyip onu uyuşturarak belirtilerini durdurduğuna dikkat çeken Moncrieff şunları söylüyor: "Satış kampanyaları özellikle Batı ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğunu günlük yaşamın sıradan sıkıntıları için bile antidepresan almaya ikna etmiş durumda. Ayrılıklardan iş hayatındaki zorluklara, cinsel tacizden en travmatik deneyimlere kadar her şey beyin kimyası sorunlarına dönüştürülmüştür. "Kendi hayat hikayeleri ve kişisel özellikleriyle tek tek bireyler, basit biyokimyasal mekanizmalara indirgenmiş ve bu sayede insan deneyiminin ve ıstırabının gerçekliği inkar edilmiştir." Moncrieff, sorunlarımızı ilaçla çözebileceğimiz mesajının çocuklara kadar uzandığına da dikkat çekiyor ve çocukların giderek "pazarın" daha büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu efsanenin yaratıcısı yalnızca ilaç şirketleri değil, Moncrieff'e göre. Moncrieff şirketlerin ilaçları tarihsel olarak nasıl pazarladıklarını ortaya koymasını yanı sıra, tıp ve hekimlik alanında daha fazla alan, "uygun yer" isteyen psikiyatri kurumunun da sorumluluğunu ifşa ediyor. İlaç merkezli, dürüst yaklaşım Moncrieff, bu "hasta merkezli" yaklaşım yerine ilaç merkezli yaklaşımı öneriyor. "Bu yaklaşım psikiyatrik ilaçların mütevazı ve geçici faydalarını nesnel olarak değerlendirir ve zararlı etkilerini açıkça ortaya koyar. Sözde bilimsel yanıltmacalara başvurmadan, ilaçların iyi gelip gelmediği kararını kendilerine bırakır. Tıbbi terimlerle maskelenen gerçeği, psikiyatrik ilaçların mucizevi şifalar değil, normal beyin faaliyetlerini bozan psikoaktif maddeler olduğunu kabul eder. Ve nihayet zorla verilen ilaçların bir tür kimyasal tahakküm olduğunu göstererek psikiyatrik rahatsızlıklara daha dürüst ve insancıl bir müdahaleyi teşvik eder." Moncrieff bir röportajında bu efsaneyle ilgili şunları dile getiriyor: "Bu ilaçlarla insanları uyuşturuyoruz. Bu belirtileri baskılayabilir, ama ters etkileri de oluşur. İlaçlıyken yavaşlarsınız, duygusal duyarlılığınız düşer. Psikiyatrlar bu konuda daha dürüst olmalı; ama toplum ve politikacılar da dürüst olmalı. İnsanları tedavi ediyormuş, iyileştiriyormuş gibi davranıyoruz, çünkü bu insanları denetim altında tutmakla ilgili bizi rahat ettiriyor. Bazen gerçekten ruh sağlığı söz konusu olduğunda insanları denetim altında tutmaya ihtiyaç vardır, ama en azından ne yaptığımızla ilgili dürüst olmalıyız. İlaç şirketleri bizim dürüst olmayışımız üzerinden para kazanıyor." (TK) İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir BakışJoanna MoncrieffÇev: Tevfik AlıcıMetis Yayınları, Şubat 2010, 340sf.

    http://www.bianet.org/b...c-alan-bu-kitabi-okusun

    Psikiyatrik İlaçlar İyileşmeyi Engelliyor

    Robert Whitaker

    Çeviren: Üstün Öngel

    Sekiz dalda Oskar'a aday olan “Akıl Oyunları” (A Beautiful Mind) adlı film, her yüz Amerikan vatandaşından birini derinden etkileyen "şizofreniden", insanların kurtulabileceğine ve kurtulduğuna haklı olarak dikkat çekti. Ne yazık ki, film, John Nash'in "iyileşme" süreci hakkında gerçekle alakası olmayan bir bilgiyi karşımıza çıkarıyor –Nash'in "ilaç tedavisiyle" "şizofreniyi" yendiğini uyduruyor– ve hepimizin dikkatle üzerinde durması gereken şu soruyu karşımıza çıkarıyor: "Şizofreniyi" iyileştirmede kullandığımız ilaçlar uzun vadede "şizofreniden" kurtulmamızı mı sağlıyor yoksa bu ilaçlar "iyileşmeyi" engelliyor mu?

    Filmde Nash, Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmasında “yeni tür ilaçları” aldığından bahseder. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu (NIHM, National Institute of Mental Health), filmin yönetmeni Ron Howard’ı, Nash’in iyileşmesinde ilacın "hayati katkısını" göstermesinden dolayı över. Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan Nash’in biyografisinde, ki filmin senaryosu bu biyografiye dayanıyor (ama ciddi değişikliklere uğratılarak), bu dahi matematikçinin 1970'de anti-psikotik ilaçları almayı kestiği ve yirmi yılda yavaş yavaş "iyileştiği" vurgusu yapılmaktadır. Nash’in Matematik bilimi dünyasına geri dönmesini sağlayan bu uzun hassas dönemde "ilaç almayı reddetmesinin şans olduğunu" belirten Nasar, ilaçların sağlığa zararlı etkilerinin "bu dönüşü imkansız kılabileceği" sonucuna varır.

    Nash’in durumu tipiktir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "şizofreni hastalığından" uzun dönemde kurtulma oranlarının, ABD ve diğer “gelişmiş” ülkelerde, "hastaların" çok azının anti-psikotik ilaçlar kullandığı Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelere kıyasla çok daha kötü olduğunu bulmuştur. Amerikalılar defalarca doğrulanan bu gerçekten habersizdir. “Gelişmemiş” ülkelerde, "hastalığın" teşhisinden sonraki beş yıl içinde, "hastaların" üçte ikisine yakını oldukça toparlanmaktadır. "Hastaların" %40'ı ise tamamen iyileşmektedir. Oysa ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde, "hastaların" çoğu kronik "hasta" olarak hayatlarını sürdürmektedir. “Gelişmiş” ve “gelişmemiş” ülkeler arasında tespit edilen farklılıklar o kadar yüksektir ki, Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş bir ülkede yaşıyor olma durumunun, bir "hastanın" tamamen iyileşmesini engelleyici bir gösterge olduğu sonucuna varmıştır.

    İlaç Efsanesi

    Dahası var. Bayan Psikolog Courtenay Harding, Vermont Eyalet Hastanesi'nden 1950'lerin sonunda taburcu edilen kronik "şizofreni hastalarının" üçte birinin tamamen "iyileştiğini" 1987’de bildirmiştir. "Tamamen iyileşen" bu gruptaki insanların paylaştıkları ortak nokta şudur: Hepsi de anti-psikotik ilaç kullanmaktan vazgeçmiştir. Bayan Harding, "şizofren hastaların" hayatları boyunca ilaç almaları gerektiğinin bir “safsata” olduğu sonucuna varmıştır.

    Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları 1994 yılında, ABD'li "şizofreni hastalarının" durumunun son yirmi yılda, eskiye nazaran daha da kötüleştiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, bugünkü hastaların durumunun, hastaların saatlerce banyo küvetine yatırılmasıyla tedavi edilmelerini amaçlayan yüz yıl önceki durumdan, daha iyi olmadığı sonucuna varmışlardır. 1998 yılında Pensilvanya Üniversitesi'nde araştırmacılar, kullanılagelen anti-psikotik ilaçların beynin bir bölgesinin büyümesine neden olduğu ve bu büyümenin durumu daha da kötüleştiren belirtilerle ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır.

    Çok boyutlu ve kapsamlı ilgi ve yardım başarı sağlıyor

    Bütün bu sonuçlar, birkaç Avrupalı doktoru, ilaç dışı alternatifleri araştırmaya itmiştir. Finlandiya’da doktorlar, yeni tanı konan "şizofreni hastalarına" çok boyutlu ve kapsamlı bir yardım programı uyguluyorlar: psiko-sosyal danışmanlık, sosyal destek hizmetleri ve anti-psikotik ilaçların titiz kullanımını kapsamaktadır. Bazı "hastalar" düşük dozda ilaçlar kullanarak, bazıları da ilaç kullanmadan ilerleme kaydetmektedirler. Aldıkları sonuçlar ise harika: "Hastaların" çoğunluğu, çok uzun süre psikotik belirtilerden arınmış bir şekilde ve işlerine tutunarak yaşamaktadırlar.

    John Nash’ın "iyileşmesi" etkileyici bir hikâyedir. Film, Nash'in iyileşmesinde anti-psikotik ilaçların olumlu etkisi olduğu uydurmasıyla bize haksızlık etmektedir.

    Hikâyesi hiç değilse, anti-psikotik ilaçların uzun dönemde etkili olup olmadığını, açık ve dürüst bir yaklaşımla yeniden değerlendirmemize ilham vermelidir. Böyle bir değerlendirme, psikolojik yardım anlayışımızda reform yapmamız için bir adım oluşturabilir. Her şey bir yana, WHO’nun çalışmalarından reformun hayati bir gereklilik olduğu anlaşılmıştır. Belki bu adımlardan sonra, bu ülkedeki (ABD) "şizofreni hastalarının" "iyileşme" oranlarının Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelerdeki hastaların "iyileşme" oranlarına yaklaşacağını ümit edebiliriz.



    USA Today Gazetesinin 4 Mart 2002 tarihli yayınında Sayfa 13A'da Robert Whitaker imzalı yazı.

    Robert Whitaker, “Amerika’da Delilik: Kötü Bilim, Kötü İlaç ve Akıl Hastasına Sürekli Kötü Muamele” kitabının yazarıdır.



    Çevirenin notu:

    “A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) isimli Oscar’a sekiz ayrı dalda aday olan film beraberinde Amerikan medyasında geniş yankı bulan umulmadık bir konuda tartışma başlattı. Filmin konusu, 1994 yılında Oyun Teorisinde kullanılan “Nash Denklemleri” ile Ekonomi Bilimine yaptığı katkılardan dolayı Nobel Ekonomi ödülü alan deha matematikçi John Forbes Nash’ın dramatik hayatı. John F. Nash’ın hayatının otuz yıla yakın bölümünü şizofreni tanısıyla geçirmiş olması filmin senaryosunu etkilemiş, hatta gerçeklikten uzak bir şekilde etkilemiş. Filmin bir sahnesinde Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmada “yeni tür ilaçların” hastalığını iyileştirdiğini belirtmesinin kendi biyografisi ile tamamen ters düşmesi Amerikan medyasında tartışmaları başlattı. Yukarıdaki yazı bu tartışmanın bir yansımasıdır.
    http://www.ustunongel.c...dex.php?ll=detay&src=71

    depresyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardan özellikle seçici serotonin geri alım engelleyicisi (ssri) grubundan ilaçların özellikle birkaçı, homisid (başkasını öldürme), suisid (kendini öldürme) hatta her iki davranışa birden yol açabilir. 2- psikiyatrik ilaçlar, beyinde kalıcı hasara, kansere neden oluyor. 3- psikiyatrik ilaçlar, beyin biyokimyasını etkileyerek, daha doğrudan deyişle değiştirerek psikiyatrik bozuklukları tedavi ediyor. mesela yukarıda anılan ssri ilaçlar, beyindeki serotonin adlı biyoamin'in akışını hızlandırıcı etkiye sahiptir. başka ilaçlar da dikkate alınırsa, psikiyatrik ilaçlar, dopamin, noradrenalin üzerinden beyinde biyokimyasal değişmelere yol açarak sonuca ulaşıyor. halbuki söz konusu ruhsal bozuklukların, beyindeki biyokimyasal değişmeler sonucu ortaya çıktığı konusunda kesin kanıt yok. 4- psikiyatrik ilaçlar, alışkanlık yapan ve tabii uyuşturucu olan alkol, hatta esrar gibi etki ediyor. psikiyatrik yakınmaları olan kişiler, bugünün legal ilaçlarını kullandıklarında iyileşme belirtileri gösterseler bile, ilacı bıraktıklarında, belirtiler geri geliyor. başka ifadeyle, bu ilaçların etkisi geçici, sadece kullanıldığı sürede ve anılan uyuşturuculardan çok farklı değil.

    kaynak: katılımcı sözlüklerden biriydi ekşi sözlük olması lazım.

    psikiyatrik ilaçlarla ilgili yazı dizisi:http://ekonomi.milliyet.../psiki...54/default.htm



    Sen ilaçları beğenmedin istediği etkiyi bulamadın veya işe yaramadılar diye koskoca psikiyatri bilimini çöpe atamazsın.Ben iyileşmemi ilaçlara borçluyum sen neyin kafasını yaşıyon.Hergün lanet olası bir hayata uyanıyordum aklımda sürekli ölüm vardı.İlacı beğenmiyorsan alternatif bir çözüm üret varmı adam akıllı bir çözüm yok.İnsanlar bu ilaçlara umut bağlıyor benim gibiler için ilaç bir kurtuluş.Beyne hasar veriyormuş ben ilaç kullanmadan önce beynim betonlaşmıştı aşırı düşünmekten unutkanlık başlamıştı ruh gibiydim bu mu zararlı ilaç kullanmak mı? O bilim adamları bilmem kaç sayfa yazı yazacağına alternatif üretsin onu uygulayalım.

    Diğer konuya gelirsek atarax cinsi ilaçlar fasa fiso bende hiç etki etmiyor birgün hastanede uyumam için bir ilaç vermişlerdi o müthişti mavi bir haptı keşke ismini sorsaydım




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Genetic Love

    bide xanax var ucaktan korkanlara birebir
    atarax başlangıç için iyidir ama tek seferde 2 tablet ağır olmuş baya
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.