Beyond: Two Souls Oyun Değerlendirme https://store.steampowered.com/agecheck/app/960990/ Kısa Oyun Değerlendirmesi Bu yapım sinematik, oynanış ve etkileşimin mükemmel sürükleyicilikteki bir senaryoyla harika bir birleşimi olan eşsiz bir oyun deneyimidir. Bazı insanlar bu oyun hakkında farklı yorumlarda bulunmuşlar. Herkesin farklı şekilde deneyimleyebilmesi çok normal ama yine de bu konuda size bir şey söylemek istiyorum: Zihnin beklentileri ve ön şartlanmaları algıyı çok etkiler. Mesela sizin de başınıza gelmiştir belki. Bazen olur ki örneğin bir limonatayı kola diye zannederek içtiğinizde alışık olduğunuz limonata tadını alamazsınız. Bir değişik gelir tadı size ve aslında içtiğinizin kola değil limonata olduğunu anlayana kadar bir afallama yaşarsınız. İşte bu oyunu da mesela bir Fps aksiyon oyunu gibi zannederek ve o şartlanma ve beklentiyle oynarsanız yani zihniniz o beklentiyle dolu olarak oyunu karşılarsa, oyunun verdiği gerçek tadı alamayabilirsiniz ve alamazsınız muhtemelen. O nedenle neyle karşı karşıya olduğunuz hakkında doğru bir beklenti için ön hazırlık mahiyetindeki yapımcı ve inceleme videoları çok faydalı.. İlk defa oynuyorsanız geçmiş ve geleceğe sinematik flashback'ler ile heyecanlı bir akış veren orijinal (yeni oyun) şekilde oynayın. İkinci kez kronolojik (yeni düzenlenmiş oyun) sırada deneyimleyebilirsiniz. İnanılacak gibi değil ama hayatımda hiçbir film/dizi/oyunu birden fazla deneyimleme âdetim olmamasına rağmen Detroit Become Human'ı 3 kere bitirdim ve bu oyuna da 3. kez başladım ve hiç sıkılmıyorum. Tekrar önemle vurgulamakta fayda görüyorum: Yanılmayın, yanıltmayın. Beyond: Two Souls ve Detroit Become Human oynanış mekaniğinin en fazla yer aldığı inteaktif, hikaye odaklı oyunlardandır. Sürekli bir heyecan yaşamaktasınız ve sık sık yoğun efor sarf ederken ve ciddi anlamda "oynarken" ve kendinizi yapımın içinde adeta yaşarken bulacağınız çok sürükleyici iki "oyun"dur, hatta oyun ötesi eşsiz bir deneyimdir. Hikâye Odaklı, İnteraktif, FMV Oyunlar Hakkında Değerlendirmeler Oyunlar hakkında zaman içinde farklı bir yaklaşım tarzım oluştu. Öncelikle bu tarz yapımlara film veya yürüme simülatörü denilmesi çok isabetli değil kanaatimce. Haklılık payı olmakla beraber yaşanan deneyimi doğru olarak ifade etmiyor. Bir kere bizzat oynadığınız zaman yapımın kalite ve tarzına göre eğer size içinde yaşadığınız hissi verebiliyorsa film diyerek geçmek çok yanlış olur. Çünkü film olarak izlediğinizde o hissi alamayacak ve o deneyimi tadamayacaksınız! Diğer taraftan da yapım eğer ciddi anlamda oynanış ve etkileşimli öğeleri de barındırıyorsa ve yine o gerçekçilik hissini başarılı bir şekilde veriyorsa, içinde yoğun olarak bulundurduğu sinematik öğelerden dolayı film diyerek geçmek çok hatalı bir yaklaşım olur ve harika bir deneyimden mahrum kalınmasına sebeptir. Aslında basitçe şunu demek istiyorum: Neden oyunları severiz? Film izlemek yerine neden oyun oynarız? Daha zevkli diye... Kendimiz bir şeyler yapıyoruz diye... Bir şeylere etki edebiliyoruz diye... Etkileşimde bulunuyoruz diye... Tüm bunların bağlandığı nokta bence hayalen bir gerçekçilik hissi yaşayıp bir haz almak, bir heyecan ve keyif duymaktır... Şimdi kanaatimce oyun oynamaya sebep olan en temel tetikleyici hissi, eğer bir hikâye odaklı, interaktif, FMV oyun verebiliyorsa hatta bunu kimi zaman diğer alışılagelmiş oyun türlerinden daha etkileyici, gerçekçi bir deneyim şeklinde sunabiliyorsa, elbette bu oyun türleri de oyun olarak görülmeli ve onlara da hatırı sayılır bir kıymet verilmelidir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi içinde yaşama, gerçekçilik hissini bizzat oynamadan almanın kesin olarak imkânsız olduğunu düşünüyorum. O yüzden "filmini seyret oynamaya ne gerek var!" diyenler çok vahim bir yanılgı içerisindeler. Yukarıdaki tespitlerimiz özellikle Detroit Become Human için en tepe noktada geçerli. Bu oyunu sadece bir film olarak görenler çok hata ediyorlar. Bir oyunda hissedilebilecek en gerçekçi interaktif deneyimi sunuyor Detroit. Biz de insanlarımızı haberdar etmek ve bilgilendirmek maksadıyla kaleme aldık bu ifadeleri. Tabi en son noktada deneyimler kişiye özeldir ve kişiye göre şekillenir. Zaten hikâye odaklı oyunlarda zordur bu işler. Ama bence bunun kusursuz olmasa da imkân nispetinde en iyi kıvamını Detroit Become Human oyununda gördüm. Bir şeyler yapma (oynanış) ve hikaye ve akışa etki etme (interaktiflik, etkileşimde bulunma) öğelerini sinematik unsurlarla en iyi harmanlayan yapımdı deneyimlediğim. İkinci sırada ise bu muhteşem ve eşsiz oyun geliyor. Hikâye odaklı ve anlamlı, kayda değer, tekrar etmeyen, özgün, sürükleyici, eziyet etmeden oynanabilir ve akıcı olarak ilerlenebilir ve sizi heyecan ve merakla sürükleten bir içerik sunan ve zihninizde, kalbinizde, ruhunuzda iz bırakan ve içinize işleyen yapımları seviyorum. Bu nedenle bazılarının film diye geçtiği ve oyun yerine bile koymadığı Detroit Become Human, benim için en iyi oyun deneyimi olmuştur. Çünkü bir oyunda ne hissetmek istemişsem onu hissettirip yaşattırmayı başarabilmiştir. Tabi bir aksiyon fps gibi değil, o anlamda eksik kalıyor, yani tamamen serbest kontrol anlamında ama o kadar dolu ve tamamen interaktif bir deneyim sunuyor ki, tekrar eden ve anlamlı, kayda değer bir içerik sunmayan FPS oyunlarına bin kat daha tercih ederim. Bu tarz oyunlarda iki aşırı ucun ortasında bir kıvam tutturulması gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki: Hem "E, biz bir şey yapmıyoruz ki, bize film seyrettiriyorsunuz!" denilmemeli. Yani interaktif, etkileşimli yönü fazla zayıf kalmamalı. Hem de akış, ikide birde etkileşimli seçeneklerle aşırı bölünmemeli. Özellikle olumsuz ve çabuk sonlanan etkileşimlerin dozu fazla olmamalı ki, tatmin edicilik ve süreklilik zayıf kalmasın. Şimdi takdir ediyoruz elbette, bu tarz oyunları oluşturmak, birçok alternatif senaryo üretmek gerektiği için belli bir zorluğu vardır. Fakat eğer bu tarif ettiğimiz kıvam iyi tutturulursa, çok fazla sayıda alternatif senaryo ve sahne üretmek gerekliliği zaten olmayacak. Bu nedenle hem zorluğu azaltmaya yardımcı olacak, hem de oyuncunun daha çok tatmin olabileceği bir kaliteli deneyim kazandırmayı sonuç verecek bu dengeli kıvam üzerinde iyi çalışılmalı. Evet, bu kıvam yurtdışı büyük FMV yapımcılarında bile o kadar iyi işlenmiş vaziyette değil ne yazık ki. En azından çoğunda bu dengeli kıvam problemi var diyebiliriz. Fakat bu kıvam tutturulduğunda o kadar iyi sonuçlar çıkıyor ki. Detroit Become Human, Heavy Rain, Until Dawn ve bu muazzam yapım gibi. Âdeta sizi içinde yaşatıyor ve bu hissi çok başarılı bir şekilde verebiliyor. Bu nokta üzerinde durulmaya gerçekten değer... Bu tür oyunlar için o oynanış mekaniği talebi var ya ilk bakışta haklı gibi görünen. Tatlı ve gerçekçi olmayan bir hayalden ibaret belki de önemli ölçüde. Çünkü bu işin gerek malî gerek teknik olarak zorlukları düşünüldüğünde her unsurun aynı oranda bulunması ne derecede mümkün bu kategorideki oyunlar için?! Kimsenin bunu sorgulamak aklına geliyor mu? Detroit'in veya bu oyunun yapım aşamalarını ve ne kadar devasa bir senaryo ve muazzam bir işçilik ve maliyetle ve ne sürede yapıldığını bir izlesinler bakalım yapımcı videolarından. Bu tür yapımların bambaşka bir kategori olduğunu ve yapılmalarının ne kadar zor ve karmaşık olduğunu bir görsünler! İnsan onun üzerine utanır buna film demeye veya "daha fazla oynanış mekaniği eklemeliydiler! Böyle olmamış!" demeye! O iş o kadar kolayca mümkün olabilen bir iş olsaydı bu insanlar istemezler miydi her kesime hitap edecek ve çok daha fazla satacak bir yapım ortaya koymayı. Şımarık çocuk gibi istiyorlar ama ne kadar gerçekçi? Tiyatronun içinde aksiyon filmi de olsun gibi bir talep belki de bu. Onda sunulan içerik ve deneyimi başkasında bulamıyorsun ve tersi de doğru. İkisini bir arada sunmak ise ne kadar mümkün?! Halbuki Detroit ve bu oyun kadar hemen hemen hiçbir interaktif oyunda bu kadar çok oynanış mekaniği yok. Birkaç mükemmel istisna hariç. Yine de film denilmesinde ısrar ediliyor. Böyle olmasının bilmediklerinden, zihnin şartlanmasından, beklenti farklılığından doğru algılamamalarından ve keşfedememeleri nedeniyle olduğunu düşünüyorum. Yani hatırı sayılır kişi için böyledir şüphesiz. Çünkü kendi iç şartlanmışlıkları ve dış dünyadan yapılan propagandalarla oluşan olumsuz ön yargılar temiz bir zihinle deneyimlemeye manidir. Aslında bu tarz yapımlar eksik ve kusurları sebebiyle tutup aşağıya çekilmek yerine, daha iyisinin yapılması için takdir ve teşvik edilse çok daha iyi yapımlar önümüze gelebilir. |
Bildirim