Şimdi Ara

Bir tane antidepresan içince birşey olur mu

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
24
Cevap
0
Favori
3.460
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Doktora gittim prozac aldım şimdi annem gördü sadece bir tane içmiştim bir kapsül yani. Sonra kızdı bağırdı gencecik yasında kullanma falan dedi çöpe attı. Bir kapsül içip bırakınca zararı olur mu ciddi yorum yaparsanız sevinirim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • Fındıklı olsun benim ki

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Çaylanan Adam

    Fındıklı olsun benim ki

    Ya ne gereksiz insansınız ciddi yorum diyorum sen burda bu yorumu yaptın diye cem yılmaz çırak mı yapacak seni herşeyi trolleyin

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Olmaz bir günlük etkisinde kalisin annen en iyisini yapmis

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • O ilaçlar hic bir ise yaramaz. Sadece uyutur. Hayırdır ne teşhisi ile verdi doktor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • prozac gibi ilaçlar uzun vadede çok zarar verir vücuduna. o yüzden öyle söylemiş olabilir. bırakmakla bir zarar almazsın, belki uzun zamandır kullanıyorsan ararsın biraz. ama bırakman iyi olmuş. anti depresanların çoğu zararlıdır
  • Fakirsen sade zenginsen bol fıstık

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Başlangıç dozuysa birşey olmaz ama orta ve ileri dozda bırakırsan bunalım bile geçirirsin.
  • En az 1.5 haftadan sonra etki gösterir.

    Şu hiçbir işe yaramaz gel seni bir hocaya okutalımcılara, gençliğini zehir etmecilere aldırma.

    Bak arkadaşım aşık olmandan tut bir gün sinirli bir gün çok huzurlu olman insanların farklı farklı karaktere sahip olmaları bile tamamen hormonal bir durum .

    Bilim lan bu bilim örümcek kafalılar siz 2 dua edin yaslanıp bekleyin arkanıza emin olun her şey geçer.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hatmehit -- 9 Temmuz 2015; 21:35:15 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • öncelikle amerikan psikiyatrisi kontrol mekanizmasıdır ilaçları zararlıdır.ben psikiyatri hastanesinde nasıl kötü davrandıklarını bilmiyor muyum?biliyorum.

    önceki yazdığım mesajı yazayım.

    kardeş psikiyatri hastasıysan veya hastalanma tehlikesi varsa bu yazdıklarımı iyi oku ve psikiyatrik ilaç içme.

    kardeş psikiyatrik ilaç zarar vermek için vardır.eğer sen o ilacı bırakırsan ilk başta zorlanırsın ama sonra bırakınca hayatın düzene girer.bilimsel koanıtlarımda var ama psikiyatrik ilaç verenlerin hiçbir kantıı yoktur.

    kardeş sosyal hayata karış ama sosyal medya ama reel sosyallik olsun ama psikiyatrik ilaç kesinlikle kullanma.kasların erir cinsel hayatın biter aklın zekan geriler başka organlara zararı var sanırsam.sanırsam şişmanlamaktan yada direk zarar verip karaciğer yağlanması yapmıştı bende.sıkıntı yapar.ilacın mutlu ettiği düşüncesi için sahte mutluluk yapar.ama sıkıntın çok daha fazladır.ben kullandım kullanıyorum ordan biliyorum.zorla ilaç veriyorlar.

    kardeş amerikan psikiyatrisine güvenme.sana zararlı ilaçları verir ve kötü davranırlarlar.hatta kanıtımda var amerikan psikiyatrisinin ve psikiyatrik ilaçların zararlı olduğuna.

    kardeş burdaki Amerikan psikiyatrisini öven ilacı savunan yaklaşımları boşver.sen bu işin içinden geçen beni dinle.
    Amerikan psikiyatrisi hastaları azarlamak için kurulmuş yalan bir tıp dalıdır.ne bu amerikan psikiyatrisiyle işin olsun nede ilaçları kullan.bende psikiyatrik ilaç kullanıyorum ama mecburiyetten.bu daha önce yazdıklarımıda oku.

    arkadaşlar ben obsesif kompülsif sorunu olan bir hastayım.bu yüzden 5 yıldan fazla ilaç kullandım.başka bir forumda ilaçların zararıyla ilgili olarak yazdığım yazayım.obsesif kompülsif bozukluk.ama bu yüzden psikiyatriste gitme.psikiyatri sahte bilimdir bilimselliği yoktur ilkeldir.bir süre sonra psikiyatride sana köle gibi davranırlar.ilaçlarıda çok zararlıdır.cinsel sorunlarda tut kansere kadar her çeşit hastalığa sebep oluyor.fiziksel olarak hiçbir aktivite spor yapamazsın.zihinsel olarak yorgunluk ve zeka geriliği yapıyor.sıkıntı yaratıyor.iş hayatın vb akıl gerektiren hayatın biter.kitap bile okuyamazsın ders bile çalışmazsın psikiyatrik ilaç alırsan.mesela beni zorla hastaneye yatırmışlardı orda kitap okuyordum hiçbirşey aklıma girmiyordu.hastalığıda daha iyi etmiyor çok daha kötü ediyor.ben kendim ilaç alırken obsesyonlarım daha fazlaydı.psikiyatrik ilacı bırakınca azaldı.psikiyatrik ilacı alınca tekrar arttı.o yüzden ilaç alma kendi kendine atlatırsın ama ilaç alırsan ömür boyu kalıcı olur hastalık.zaten şimdiki kurumsal psikiyatri denen sahte bilimi abd başkanı freuda kurdurtmuş diye biliyorum.ben ilacı bıraktığım halde kötü etkisini hala hissediyorum.ilacı alma kendi başına iyileşirsin geçmiş olsun.ayrıca çeşitli psikiyatristlerin veya hastaların veya konu hakkında bilgisi olanların yazılarını paylaşayım.

    psikiyatrik ilaç içmeyin kısacası.sonra zararını siz görürsünüz.şöyle birşey var.sanırsam psikiyatrik ilaçlar sıkıntı yarattığı gibi psikiyatrik ilaçların iyi geldiği algısını oluşturmak için sahte bir mutluluk duygusu yapıyor.ama psikiyatrik ilacın sıkıntı yarattığı bir gerçek.

    Psikiyatra Gidip İlaç Alan Bu Kitabı OkusunEleştirel psikiyatr Moncrieff, psikiyatrik ilaçların, giderek yaygınlaşan antidepresanların yararını sorguladığı "İlaçla Tedavi Efsanesi"nde, uzun süreli psikiyatrik ilaç tedavisinin zararlarıyla ilgili bizi uyarıyor.İstanbul - BİA Haber Merkezi 13 Mart 2010, Cumartesi Britanyalı psikiyatr, Eleştirel Psikiyatri Ağı'nın eşbaşkanı Joanna Moncrieff, bizi giderek yaygınlaşan psikiyatrik ilaçlarla ilgili uyarıyor: Bu ilaçların gerçekten yararlı olduğu konusunda yeterli kanıt bulunmadığını, tersine ilaç şirketleri ve psikiyatrların ortaklaşa bir efsane yarattığını ortaya koyuyor. Metis yayınlarından çıkan "İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" kitabında Moncrieff, birçok psikiyatrik ilacın, plasebo, yani kişinin ilaç olduğu düşündüğü "kandırmaca ilaç"lardan daha yararlı olmadığını gösteriyor. Sıradan sıkıntılardan en ciddi travmalara kadar her yerde antidpresan Psikiyatrik ilaçların kişinin sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyip onu uyuşturarak belirtilerini durdurduğuna dikkat çeken Moncrieff şunları söylüyor: "Satış kampanyaları özellikle Batı ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğunu günlük yaşamın sıradan sıkıntıları için bile antidepresan almaya ikna etmiş durumda. Ayrılıklardan iş hayatındaki zorluklara, cinsel tacizden en travmatik deneyimlere kadar her şey beyin kimyası sorunlarına dönüştürülmüştür. "Kendi hayat hikayeleri ve kişisel özellikleriyle tek tek bireyler, basit biyokimyasal mekanizmalara indirgenmiş ve bu sayede insan deneyiminin ve ıstırabının gerçekliği inkar edilmiştir." Moncrieff, sorunlarımızı ilaçla çözebileceğimiz mesajının çocuklara kadar uzandığına da dikkat çekiyor ve çocukların giderek "pazarın" daha büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu efsanenin yaratıcısı yalnızca ilaç şirketleri değil, Moncrieff'e göre. Moncrieff şirketlerin ilaçları tarihsel olarak nasıl pazarladıklarını ortaya koymasını yanı sıra, tıp ve hekimlik alanında daha fazla alan, "uygun yer" isteyen psikiyatri kurumunun da sorumluluğunu ifşa ediyor. İlaç merkezli, dürüst yaklaşım Moncrieff, bu "hasta merkezli" yaklaşım yerine ilaç merkezli yaklaşımı öneriyor. "Bu yaklaşım psikiyatrik ilaçların mütevazı ve geçici faydalarını nesnel olarak değerlendirir ve zararlı etkilerini açıkça ortaya koyar. Sözde bilimsel yanıltmacalara başvurmadan, ilaçların iyi gelip gelmediği kararını kendilerine bırakır. Tıbbi terimlerle maskelenen gerçeği, psikiyatrik ilaçların mucizevi şifalar değil, normal beyin faaliyetlerini bozan psikoaktif maddeler olduğunu kabul eder. Ve nihayet zorla verilen ilaçların bir tür kimyasal tahakküm olduğunu göstererek psikiyatrik rahatsızlıklara daha dürüst ve insancıl bir müdahaleyi teşvik eder." Moncrieff bir röportajında bu efsaneyle ilgili şunları dile getiriyor: "Bu ilaçlarla insanları uyuşturuyoruz. Bu belirtileri baskılayabilir, ama ters etkileri de oluşur. İlaçlıyken yavaşlarsınız, duygusal duyarlılığınız düşer. Psikiyatrlar bu konuda daha dürüst olmalı; ama toplum ve politikacılar da dürüst olmalı. İnsanları tedavi ediyormuş, iyileştiriyormuş gibi davranıyoruz, çünkü bu insanları denetim altında tutmakla ilgili bizi rahat ettiriyor. Bazen gerçekten ruh sağlığı söz konusu olduğunda insanları denetim altında tutmaya ihtiyaç vardır, ama en azından ne yaptığımızla ilgili dürüst olmalıyız. İlaç şirketleri bizim dürüst olmayışımız üzerinden para kazanıyor." (TK) İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir BakışJoanna MoncrieffÇev: Tevfik AlıcıMetis Yayınları, Şubat 2010, 340sf.

    http://www.bianet.org/b...c-alan-bu-kitabi-okusun

    Psikiyatrik İlaçlar İyileşmeyi Engelliyor

    Robert Whitaker

    Çeviren: Üstün Öngel

    Sekiz dalda Oskar'a aday olan “Akıl Oyunları” (A Beautiful Mind) adlı film, her yüz Amerikan vatandaşından birini derinden etkileyen "şizofreniden", insanların kurtulabileceğine ve kurtulduğuna haklı olarak dikkat çekti. Ne yazık ki, film, John Nash'in "iyileşme" süreci hakkında gerçekle alakası olmayan bir bilgiyi karşımıza çıkarıyor –Nash'in "ilaç tedavisiyle" "şizofreniyi" yendiğini uyduruyor– ve hepimizin dikkatle üzerinde durması gereken şu soruyu karşımıza çıkarıyor: "Şizofreniyi" iyileştirmede kullandığımız ilaçlar uzun vadede "şizofreniden" kurtulmamızı mı sağlıyor yoksa bu ilaçlar "iyileşmeyi" engelliyor mu?

    Filmde Nash, Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmasında “yeni tür ilaçları” aldığından bahseder. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu (NIHM, National Institute of Mental Health), filmin yönetmeni Ron Howard’ı, Nash’in iyileşmesinde ilacın "hayati katkısını" göstermesinden dolayı över. Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan Nash’in biyografisinde, ki filmin senaryosu bu biyografiye dayanıyor (ama ciddi değişikliklere uğratılarak), bu dahi matematikçinin 1970'de anti-psikotik ilaçları almayı kestiği ve yirmi yılda yavaş yavaş "iyileştiği" vurgusu yapılmaktadır. Nash’in Matematik bilimi dünyasına geri dönmesini sağlayan bu uzun hassas dönemde "ilaç almayı reddetmesinin şans olduğunu" belirten Nasar, ilaçların sağlığa zararlı etkilerinin "bu dönüşü imkansız kılabileceği" sonucuna varır.

    Nash’in durumu tipiktir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "şizofreni hastalığından" uzun dönemde kurtulma oranlarının, ABD ve diğer “gelişmiş” ülkelerde, "hastaların" çok azının anti-psikotik ilaçlar kullandığı Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelere kıyasla çok daha kötü olduğunu bulmuştur. Amerikalılar defalarca doğrulanan bu gerçekten habersizdir. “Gelişmemiş” ülkelerde, "hastalığın" teşhisinden sonraki beş yıl içinde, "hastaların" üçte ikisine yakını oldukça toparlanmaktadır. "Hastaların" %40'ı ise tamamen iyileşmektedir. Oysa ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde, "hastaların" çoğu kronik "hasta" olarak hayatlarını sürdürmektedir. “Gelişmiş” ve “gelişmemiş” ülkeler arasında tespit edilen farklılıklar o kadar yüksektir ki, Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş bir ülkede yaşıyor olma durumunun, bir "hastanın" tamamen iyileşmesini engelleyici bir gösterge olduğu sonucuna varmıştır.

    İlaç Efsanesi

    Dahası var. Bayan Psikolog Courtenay Harding, Vermont Eyalet Hastanesi'nden 1950'lerin sonunda taburcu edilen kronik "şizofreni hastalarının" üçte birinin tamamen "iyileştiğini" 1987’de bildirmiştir. "Tamamen iyileşen" bu gruptaki insanların paylaştıkları ortak nokta şudur: Hepsi de anti-psikotik ilaç kullanmaktan vazgeçmiştir. Bayan Harding, "şizofren hastaların" hayatları boyunca ilaç almaları gerektiğinin bir “safsata” olduğu sonucuna varmıştır.

    Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları 1994 yılında, ABD'li "şizofreni hastalarının" durumunun son yirmi yılda, eskiye nazaran daha da kötüleştiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, bugünkü hastaların durumunun, hastaların saatlerce banyo küvetine yatırılmasıyla tedavi edilmelerini amaçlayan yüz yıl önceki durumdan, daha iyi olmadığı sonucuna varmışlardır. 1998 yılında Pensilvanya Üniversitesi'nde araştırmacılar, kullanılagelen anti-psikotik ilaçların beynin bir bölgesinin büyümesine neden olduğu ve bu büyümenin durumu daha da kötüleştiren belirtilerle ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır.

    Çok boyutlu ve kapsamlı ilgi ve yardım başarı sağlıyor

    Bütün bu sonuçlar, birkaç Avrupalı doktoru, ilaç dışı alternatifleri araştırmaya itmiştir. Finlandiya’da doktorlar, yeni tanı konan "şizofreni hastalarına" çok boyutlu ve kapsamlı bir yardım programı uyguluyorlar: psiko-sosyal danışmanlık, sosyal destek hizmetleri ve anti-psikotik ilaçların titiz kullanımını kapsamaktadır. Bazı "hastalar" düşük dozda ilaçlar kullanarak, bazıları da ilaç kullanmadan ilerleme kaydetmektedirler. Aldıkları sonuçlar ise harika: "Hastaların" çoğunluğu, çok uzun süre psikotik belirtilerden arınmış bir şekilde ve işlerine tutunarak yaşamaktadırlar.

    John Nash’ın "iyileşmesi" etkileyici bir hikâyedir. Film, Nash'in iyileşmesinde anti-psikotik ilaçların olumlu etkisi olduğu uydurmasıyla bize haksızlık etmektedir.

    Hikâyesi hiç değilse, anti-psikotik ilaçların uzun dönemde etkili olup olmadığını, açık ve dürüst bir yaklaşımla yeniden değerlendirmemize ilham vermelidir. Böyle bir değerlendirme, psikolojik yardım anlayışımızda reform yapmamız için bir adım oluşturabilir. Her şey bir yana, WHO’nun çalışmalarından reformun hayati bir gereklilik olduğu anlaşılmıştır. Belki bu adımlardan sonra, bu ülkedeki (ABD) "şizofreni hastalarının" "iyileşme" oranlarının Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelerdeki hastaların "iyileşme" oranlarına yaklaşacağını ümit edebiliriz.



    USA Today Gazetesinin 4 Mart 2002 tarihli yayınında Sayfa 13A'da Robert Whitaker imzalı yazı.

    Robert Whitaker, “Amerika’da Delilik: Kötü Bilim, Kötü İlaç ve Akıl Hastasına Sürekli Kötü Muamele” kitabının yazarıdır.



    Çevirenin notu:

    “A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) isimli Oscar’a sekiz ayrı dalda aday olan film beraberinde Amerikan medyasında geniş yankı bulan umulmadık bir konuda tartışma başlattı. Filmin konusu, 1994 yılında Oyun Teorisinde kullanılan “Nash Denklemleri” ile Ekonomi Bilimine yaptığı katkılardan dolayı Nobel Ekonomi ödülü alan deha matematikçi John Forbes Nash’ın dramatik hayatı. John F. Nash’ın hayatının otuz yıla yakın bölümünü şizofreni tanısıyla geçirmiş olması filmin senaryosunu etkilemiş, hatta gerçeklikten uzak bir şekilde etkilemiş. Filmin bir sahnesinde Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmada “yeni tür ilaçların” hastalığını iyileştirdiğini belirtmesinin kendi biyografisi ile tamamen ters düşmesi Amerikan medyasında tartışmaları başlattı. Yukarıdaki yazı bu tartışmanın bir yansımasıdır.
    http://www.ustunongel.c...dex.php?ll=detay&src=71

    depresyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardan özellikle seçici serotonin geri alım engelleyicisi (ssri) grubundan ilaçların özellikle birkaçı, homisid (başkasını öldürme), suisid (kendini öldürme) hatta her iki davranışa birden yol açabilir. 2- psikiyatrik ilaçlar, beyinde kalıcı hasara, kansere neden oluyor. 3- psikiyatrik ilaçlar, beyin biyokimyasını etkileyerek, daha doğrudan deyişle değiştirerek psikiyatrik bozuklukları tedavi ediyor. mesela yukarıda anılan ssri ilaçlar, beyindeki serotonin adlı biyoamin'in akışını hızlandırıcı etkiye sahiptir. başka ilaçlar da dikkate alınırsa, psikiyatrik ilaçlar, dopamin, noradrenalin üzerinden beyinde biyokimyasal değişmelere yol açarak sonuca ulaşıyor. halbuki söz konusu ruhsal bozuklukların, beyindeki biyokimyasal değişmeler sonucu ortaya çıktığı konusunda kesin kanıt yok. 4- psikiyatrik ilaçlar, alışkanlık yapan ve tabii uyuşturucu olan alkol, hatta esrar gibi etki ediyor. psikiyatrik yakınmaları olan kişiler, bugünün legal ilaçlarını kullandıklarında iyileşme belirtileri gösterseler bile, ilacı bıraktıklarında, belirtiler geri geliyor. başka ifadeyle, bu ilaçların etkisi geçici, sadece kullanıldığı sürede ve anılan uyuşturuculardan çok farklı değil.

    kaynak: katılımcı sözlüklerden biriydi ekşi sözlük olması lazım.

    psikiyatrik ilaçlarla ilgili yazı dizisi:http://ekonomi.milliyet.../psiki...54/default.htm

    özetle amerikan psikiyatrisi kontrol mekanizmasıdır ilaçları zararlıdır.ben psikiyatri hastanesinde nasıl kötü davrandıklarını bilmiyor muyum?biliyorum.




  • Yukarıdaki arkadaş türklerin icadı yok konusuna saçma sapan 1000 tane arap ismi atan insanla aynı kişi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: xhacker09x

    Başlangıç dozuysa birşey olmaz ama orta ve ileri dozda bırakırsan bunalım bile geçirirsin.

    Bugün aldım zaten sadece tek kapsül içtim ama beyne kimyasal sokuyorsun ya insan tedirgin oluyor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: naberabi

    öncelikle amerikan psikiyatrisi kontrol mekanizmasıdır ilaçları zararlıdır.ben psikiyatri hastanesinde nasıl kötü davrandıklarını bilmiyor muyum?biliyorum.

    önceki yazdığım mesajı yazayım.

    kardeş psikiyatri hastasıysan veya hastalanma tehlikesi varsa bu yazdıklarımı iyi oku ve psikiyatrik ilaç içme.

    kardeş psikiyatrik ilaç zarar vermek için vardır.eğer sen o ilacı bırakırsan ilk başta zorlanırsın ama sonra bırakınca hayatın düzene girer.bilimsel koanıtlarımda var ama psikiyatrik ilaç verenlerin hiçbir kantıı yoktur.

    kardeş sosyal hayata karış ama sosyal medya ama reel sosyallik olsun ama psikiyatrik ilaç kesinlikle kullanma.kasların erir cinsel hayatın biter aklın zekan geriler başka organlara zararı var sanırsam.sanırsam şişmanlamaktan yada direk zarar verip karaciğer yağlanması yapmıştı bende.sıkıntı yapar.ilacın mutlu ettiği düşüncesi için sahte mutluluk yapar.ama sıkıntın çok daha fazladır.ben kullandım kullanıyorum ordan biliyorum.zorla ilaç veriyorlar.

    kardeş amerikan psikiyatrisine güvenme.sana zararlı ilaçları verir ve kötü davranırlarlar.hatta kanıtımda var amerikan psikiyatrisinin ve psikiyatrik ilaçların zararlı olduğuna.

    kardeş burdaki Amerikan psikiyatrisini öven ilacı savunan yaklaşımları boşver.sen bu işin içinden geçen beni dinle.
    Amerikan psikiyatrisi hastaları azarlamak için kurulmuş yalan bir tıp dalıdır.ne bu amerikan psikiyatrisiyle işin olsun nede ilaçları kullan.bende psikiyatrik ilaç kullanıyorum ama mecburiyetten.bu daha önce yazdıklarımıda oku.

    arkadaşlar ben obsesif kompülsif sorunu olan bir hastayım.bu yüzden 5 yıldan fazla ilaç kullandım.başka bir forumda ilaçların zararıyla ilgili olarak yazdığım yazayım.obsesif kompülsif bozukluk.ama bu yüzden psikiyatriste gitme.psikiyatri sahte bilimdir bilimselliği yoktur ilkeldir.bir süre sonra psikiyatride sana köle gibi davranırlar.ilaçlarıda çok zararlıdır.cinsel sorunlarda tut kansere kadar her çeşit hastalığa sebep oluyor.fiziksel olarak hiçbir aktivite spor yapamazsın.zihinsel olarak yorgunluk ve zeka geriliği yapıyor.sıkıntı yaratıyor.iş hayatın vb akıl gerektiren hayatın biter.kitap bile okuyamazsın ders bile çalışmazsın psikiyatrik ilaç alırsan.mesela beni zorla hastaneye yatırmışlardı orda kitap okuyordum hiçbirşey aklıma girmiyordu.hastalığıda daha iyi etmiyor çok daha kötü ediyor.ben kendim ilaç alırken obsesyonlarım daha fazlaydı.psikiyatrik ilacı bırakınca azaldı.psikiyatrik ilacı alınca tekrar arttı.o yüzden ilaç alma kendi kendine atlatırsın ama ilaç alırsan ömür boyu kalıcı olur hastalık.zaten şimdiki kurumsal psikiyatri denen sahte bilimi abd başkanı freuda kurdurtmuş diye biliyorum.ben ilacı bıraktığım halde kötü etkisini hala hissediyorum.ilacı alma kendi başına iyileşirsin geçmiş olsun.ayrıca çeşitli psikiyatristlerin veya hastaların veya konu hakkında bilgisi olanların yazılarını paylaşayım.

    psikiyatrik ilaç içmeyin kısacası.sonra zararını siz görürsünüz.şöyle birşey var.sanırsam psikiyatrik ilaçlar sıkıntı yarattığı gibi psikiyatrik ilaçların iyi geldiği algısını oluşturmak için sahte bir mutluluk duygusu yapıyor.ama psikiyatrik ilacın sıkıntı yarattığı bir gerçek.

    Psikiyatra Gidip İlaç Alan Bu Kitabı OkusunEleştirel psikiyatr Moncrieff, psikiyatrik ilaçların, giderek yaygınlaşan antidepresanların yararını sorguladığı "İlaçla Tedavi Efsanesi"nde, uzun süreli psikiyatrik ilaç tedavisinin zararlarıyla ilgili bizi uyarıyor.İstanbul - BİA Haber Merkezi 13 Mart 2010, Cumartesi Britanyalı psikiyatr, Eleştirel Psikiyatri Ağı'nın eşbaşkanı Joanna Moncrieff, bizi giderek yaygınlaşan psikiyatrik ilaçlarla ilgili uyarıyor: Bu ilaçların gerçekten yararlı olduğu konusunda yeterli kanıt bulunmadığını, tersine ilaç şirketleri ve psikiyatrların ortaklaşa bir efsane yarattığını ortaya koyuyor. Metis yayınlarından çıkan "İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" kitabında Moncrieff, birçok psikiyatrik ilacın, plasebo, yani kişinin ilaç olduğu düşündüğü "kandırmaca ilaç"lardan daha yararlı olmadığını gösteriyor. Sıradan sıkıntılardan en ciddi travmalara kadar her yerde antidpresan Psikiyatrik ilaçların kişinin sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyip onu uyuşturarak belirtilerini durdurduğuna dikkat çeken Moncrieff şunları söylüyor: "Satış kampanyaları özellikle Batı ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğunu günlük yaşamın sıradan sıkıntıları için bile antidepresan almaya ikna etmiş durumda. Ayrılıklardan iş hayatındaki zorluklara, cinsel tacizden en travmatik deneyimlere kadar her şey beyin kimyası sorunlarına dönüştürülmüştür. "Kendi hayat hikayeleri ve kişisel özellikleriyle tek tek bireyler, basit biyokimyasal mekanizmalara indirgenmiş ve bu sayede insan deneyiminin ve ıstırabının gerçekliği inkar edilmiştir." Moncrieff, sorunlarımızı ilaçla çözebileceğimiz mesajının çocuklara kadar uzandığına da dikkat çekiyor ve çocukların giderek "pazarın" daha büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu efsanenin yaratıcısı yalnızca ilaç şirketleri değil, Moncrieff'e göre. Moncrieff şirketlerin ilaçları tarihsel olarak nasıl pazarladıklarını ortaya koymasını yanı sıra, tıp ve hekimlik alanında daha fazla alan, "uygun yer" isteyen psikiyatri kurumunun da sorumluluğunu ifşa ediyor. İlaç merkezli, dürüst yaklaşım Moncrieff, bu "hasta merkezli" yaklaşım yerine ilaç merkezli yaklaşımı öneriyor. "Bu yaklaşım psikiyatrik ilaçların mütevazı ve geçici faydalarını nesnel olarak değerlendirir ve zararlı etkilerini açıkça ortaya koyar. Sözde bilimsel yanıltmacalara başvurmadan, ilaçların iyi gelip gelmediği kararını kendilerine bırakır. Tıbbi terimlerle maskelenen gerçeği, psikiyatrik ilaçların mucizevi şifalar değil, normal beyin faaliyetlerini bozan psikoaktif maddeler olduğunu kabul eder. Ve nihayet zorla verilen ilaçların bir tür kimyasal tahakküm olduğunu göstererek psikiyatrik rahatsızlıklara daha dürüst ve insancıl bir müdahaleyi teşvik eder." Moncrieff bir röportajında bu efsaneyle ilgili şunları dile getiriyor: "Bu ilaçlarla insanları uyuşturuyoruz. Bu belirtileri baskılayabilir, ama ters etkileri de oluşur. İlaçlıyken yavaşlarsınız, duygusal duyarlılığınız düşer. Psikiyatrlar bu konuda daha dürüst olmalı; ama toplum ve politikacılar da dürüst olmalı. İnsanları tedavi ediyormuş, iyileştiriyormuş gibi davranıyoruz, çünkü bu insanları denetim altında tutmakla ilgili bizi rahat ettiriyor. Bazen gerçekten ruh sağlığı söz konusu olduğunda insanları denetim altında tutmaya ihtiyaç vardır, ama en azından ne yaptığımızla ilgili dürüst olmalıyız. İlaç şirketleri bizim dürüst olmayışımız üzerinden para kazanıyor." (TK) İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir BakışJoanna MoncrieffÇev: Tevfik AlıcıMetis Yayınları, Şubat 2010, 340sf.

    http://www.bianet.org/b...c-alan-bu-kitabi-okusun

    Psikiyatrik İlaçlar İyileşmeyi Engelliyor

    Robert Whitaker

    Çeviren: Üstün Öngel

    Sekiz dalda Oskar'a aday olan “Akıl Oyunları” (A Beautiful Mind) adlı film, her yüz Amerikan vatandaşından birini derinden etkileyen "şizofreniden", insanların kurtulabileceğine ve kurtulduğuna haklı olarak dikkat çekti. Ne yazık ki, film, John Nash'in "iyileşme" süreci hakkında gerçekle alakası olmayan bir bilgiyi karşımıza çıkarıyor –Nash'in "ilaç tedavisiyle" "şizofreniyi" yendiğini uyduruyor– ve hepimizin dikkatle üzerinde durması gereken şu soruyu karşımıza çıkarıyor: "Şizofreniyi" iyileştirmede kullandığımız ilaçlar uzun vadede "şizofreniden" kurtulmamızı mı sağlıyor yoksa bu ilaçlar "iyileşmeyi" engelliyor mu?

    Filmde Nash, Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmasında “yeni tür ilaçları” aldığından bahseder. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu (NIHM, National Institute of Mental Health), filmin yönetmeni Ron Howard’ı, Nash’in iyileşmesinde ilacın "hayati katkısını" göstermesinden dolayı över. Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan Nash’in biyografisinde, ki filmin senaryosu bu biyografiye dayanıyor (ama ciddi değişikliklere uğratılarak), bu dahi matematikçinin 1970'de anti-psikotik ilaçları almayı kestiği ve yirmi yılda yavaş yavaş "iyileştiği" vurgusu yapılmaktadır. Nash’in Matematik bilimi dünyasına geri dönmesini sağlayan bu uzun hassas dönemde "ilaç almayı reddetmesinin şans olduğunu" belirten Nasar, ilaçların sağlığa zararlı etkilerinin "bu dönüşü imkansız kılabileceği" sonucuna varır.

    Nash’in durumu tipiktir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "şizofreni hastalığından" uzun dönemde kurtulma oranlarının, ABD ve diğer “gelişmiş” ülkelerde, "hastaların" çok azının anti-psikotik ilaçlar kullandığı Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelere kıyasla çok daha kötü olduğunu bulmuştur. Amerikalılar defalarca doğrulanan bu gerçekten habersizdir. “Gelişmemiş” ülkelerde, "hastalığın" teşhisinden sonraki beş yıl içinde, "hastaların" üçte ikisine yakını oldukça toparlanmaktadır. "Hastaların" %40'ı ise tamamen iyileşmektedir. Oysa ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde, "hastaların" çoğu kronik "hasta" olarak hayatlarını sürdürmektedir. “Gelişmiş” ve “gelişmemiş” ülkeler arasında tespit edilen farklılıklar o kadar yüksektir ki, Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş bir ülkede yaşıyor olma durumunun, bir "hastanın" tamamen iyileşmesini engelleyici bir gösterge olduğu sonucuna varmıştır.

    İlaç Efsanesi

    Dahası var. Bayan Psikolog Courtenay Harding, Vermont Eyalet Hastanesi'nden 1950'lerin sonunda taburcu edilen kronik "şizofreni hastalarının" üçte birinin tamamen "iyileştiğini" 1987’de bildirmiştir. "Tamamen iyileşen" bu gruptaki insanların paylaştıkları ortak nokta şudur: Hepsi de anti-psikotik ilaç kullanmaktan vazgeçmiştir. Bayan Harding, "şizofren hastaların" hayatları boyunca ilaç almaları gerektiğinin bir “safsata” olduğu sonucuna varmıştır.

    Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları 1994 yılında, ABD'li "şizofreni hastalarının" durumunun son yirmi yılda, eskiye nazaran daha da kötüleştiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, bugünkü hastaların durumunun, hastaların saatlerce banyo küvetine yatırılmasıyla tedavi edilmelerini amaçlayan yüz yıl önceki durumdan, daha iyi olmadığı sonucuna varmışlardır. 1998 yılında Pensilvanya Üniversitesi'nde araştırmacılar, kullanılagelen anti-psikotik ilaçların beynin bir bölgesinin büyümesine neden olduğu ve bu büyümenin durumu daha da kötüleştiren belirtilerle ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır.

    Çok boyutlu ve kapsamlı ilgi ve yardım başarı sağlıyor

    Bütün bu sonuçlar, birkaç Avrupalı doktoru, ilaç dışı alternatifleri araştırmaya itmiştir. Finlandiya’da doktorlar, yeni tanı konan "şizofreni hastalarına" çok boyutlu ve kapsamlı bir yardım programı uyguluyorlar: psiko-sosyal danışmanlık, sosyal destek hizmetleri ve anti-psikotik ilaçların titiz kullanımını kapsamaktadır. Bazı "hastalar" düşük dozda ilaçlar kullanarak, bazıları da ilaç kullanmadan ilerleme kaydetmektedirler. Aldıkları sonuçlar ise harika: "Hastaların" çoğunluğu, çok uzun süre psikotik belirtilerden arınmış bir şekilde ve işlerine tutunarak yaşamaktadırlar.

    John Nash’ın "iyileşmesi" etkileyici bir hikâyedir. Film, Nash'in iyileşmesinde anti-psikotik ilaçların olumlu etkisi olduğu uydurmasıyla bize haksızlık etmektedir.

    Hikâyesi hiç değilse, anti-psikotik ilaçların uzun dönemde etkili olup olmadığını, açık ve dürüst bir yaklaşımla yeniden değerlendirmemize ilham vermelidir. Böyle bir değerlendirme, psikolojik yardım anlayışımızda reform yapmamız için bir adım oluşturabilir. Her şey bir yana, WHO’nun çalışmalarından reformun hayati bir gereklilik olduğu anlaşılmıştır. Belki bu adımlardan sonra, bu ülkedeki (ABD) "şizofreni hastalarının" "iyileşme" oranlarının Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelerdeki hastaların "iyileşme" oranlarına yaklaşacağını ümit edebiliriz.



    USA Today Gazetesinin 4 Mart 2002 tarihli yayınında Sayfa 13A'da Robert Whitaker imzalı yazı.

    Robert Whitaker, “Amerika’da Delilik: Kötü Bilim, Kötü İlaç ve Akıl Hastasına Sürekli Kötü Muamele” kitabının yazarıdır.



    Çevirenin notu:

    “A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) isimli Oscar’a sekiz ayrı dalda aday olan film beraberinde Amerikan medyasında geniş yankı bulan umulmadık bir konuda tartışma başlattı. Filmin konusu, 1994 yılında Oyun Teorisinde kullanılan “Nash Denklemleri” ile Ekonomi Bilimine yaptığı katkılardan dolayı Nobel Ekonomi ödülü alan deha matematikçi John Forbes Nash’ın dramatik hayatı. John F. Nash’ın hayatının otuz yıla yakın bölümünü şizofreni tanısıyla geçirmiş olması filmin senaryosunu etkilemiş, hatta gerçeklikten uzak bir şekilde etkilemiş. Filmin bir sahnesinde Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmada “yeni tür ilaçların” hastalığını iyileştirdiğini belirtmesinin kendi biyografisi ile tamamen ters düşmesi Amerikan medyasında tartışmaları başlattı. Yukarıdaki yazı bu tartışmanın bir yansımasıdır.
    http://www.ustunongel.c...dex.php?ll=detay&src=71

    depresyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardan özellikle seçici serotonin geri alım engelleyicisi (ssri) grubundan ilaçların özellikle birkaçı, homisid (başkasını öldürme), suisid (kendini öldürme) hatta her iki davranışa birden yol açabilir. 2- psikiyatrik ilaçlar, beyinde kalıcı hasara, kansere neden oluyor. 3- psikiyatrik ilaçlar, beyin biyokimyasını etkileyerek, daha doğrudan deyişle değiştirerek psikiyatrik bozuklukları tedavi ediyor. mesela yukarıda anılan ssri ilaçlar, beyindeki serotonin adlı biyoamin'in akışını hızlandırıcı etkiye sahiptir. başka ilaçlar da dikkate alınırsa, psikiyatrik ilaçlar, dopamin, noradrenalin üzerinden beyinde biyokimyasal değişmelere yol açarak sonuca ulaşıyor. halbuki söz konusu ruhsal bozuklukların, beyindeki biyokimyasal değişmeler sonucu ortaya çıktığı konusunda kesin kanıt yok. 4- psikiyatrik ilaçlar, alışkanlık yapan ve tabii uyuşturucu olan alkol, hatta esrar gibi etki ediyor. psikiyatrik yakınmaları olan kişiler, bugünün legal ilaçlarını kullandıklarında iyileşme belirtileri gösterseler bile, ilacı bıraktıklarında, belirtiler geri geliyor. başka ifadeyle, bu ilaçların etkisi geçici, sadece kullanıldığı sürede ve anılan uyuşturuculardan çok farklı değil.

    kaynak: katılımcı sözlüklerden biriydi ekşi sözlük olması lazım.

    psikiyatrik ilaçlarla ilgili yazı dizisi:http://ekonomi.milliyet.../psiki...54/default.htm

    özetle amerikan psikiyatrisi kontrol mekanizmasıdır ilaçları zararlıdır.ben psikiyatri hastanesinde nasıl kötü davrandıklarını bilmiyor muyum?biliyorum.




    Kardeşim doktorum bana cipralex verdiydi tedavimi oldum daha iyiyim. Yani asarım keserim yapmadım kimseye. Dediklerin yan etkileridir bence o.O

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: naberabi

    öncelikle amerikan psikiyatrisi kontrol mekanizmasıdır ilaçları zararlıdır.ben psikiyatri hastanesinde nasıl kötü davrandıklarını bilmiyor muyum?biliyorum.

    önceki yazdığım mesajı yazayım.

    kardeş psikiyatri hastasıysan veya hastalanma tehlikesi varsa bu yazdıklarımı iyi oku ve psikiyatrik ilaç içme.

    kardeş psikiyatrik ilaç zarar vermek için vardır.eğer sen o ilacı bırakırsan ilk başta zorlanırsın ama sonra bırakınca hayatın düzene girer.bilimsel koanıtlarımda var ama psikiyatrik ilaç verenlerin hiçbir kantıı yoktur.

    kardeş sosyal hayata karış ama sosyal medya ama reel sosyallik olsun ama psikiyatrik ilaç kesinlikle kullanma.kasların erir cinsel hayatın biter aklın zekan geriler başka organlara zararı var sanırsam.sanırsam şişmanlamaktan yada direk zarar verip karaciğer yağlanması yapmıştı bende.sıkıntı yapar.ilacın mutlu ettiği düşüncesi için sahte mutluluk yapar.ama sıkıntın çok daha fazladır.ben kullandım kullanıyorum ordan biliyorum.zorla ilaç veriyorlar.

    kardeş amerikan psikiyatrisine güvenme.sana zararlı ilaçları verir ve kötü davranırlarlar.hatta kanıtımda var amerikan psikiyatrisinin ve psikiyatrik ilaçların zararlı olduğuna.

    kardeş burdaki Amerikan psikiyatrisini öven ilacı savunan yaklaşımları boşver.sen bu işin içinden geçen beni dinle.
    Amerikan psikiyatrisi hastaları azarlamak için kurulmuş yalan bir tıp dalıdır.ne bu amerikan psikiyatrisiyle işin olsun nede ilaçları kullan.bende psikiyatrik ilaç kullanıyorum ama mecburiyetten.bu daha önce yazdıklarımıda oku.

    arkadaşlar ben obsesif kompülsif sorunu olan bir hastayım.bu yüzden 5 yıldan fazla ilaç kullandım.başka bir forumda ilaçların zararıyla ilgili olarak yazdığım yazayım.obsesif kompülsif bozukluk.ama bu yüzden psikiyatriste gitme.psikiyatri sahte bilimdir bilimselliği yoktur ilkeldir.bir süre sonra psikiyatride sana köle gibi davranırlar.ilaçlarıda çok zararlıdır.cinsel sorunlarda tut kansere kadar her çeşit hastalığa sebep oluyor.fiziksel olarak hiçbir aktivite spor yapamazsın.zihinsel olarak yorgunluk ve zeka geriliği yapıyor.sıkıntı yaratıyor.iş hayatın vb akıl gerektiren hayatın biter.kitap bile okuyamazsın ders bile çalışmazsın psikiyatrik ilaç alırsan.mesela beni zorla hastaneye yatırmışlardı orda kitap okuyordum hiçbirşey aklıma girmiyordu.hastalığıda daha iyi etmiyor çok daha kötü ediyor.ben kendim ilaç alırken obsesyonlarım daha fazlaydı.psikiyatrik ilacı bırakınca azaldı.psikiyatrik ilacı alınca tekrar arttı.o yüzden ilaç alma kendi kendine atlatırsın ama ilaç alırsan ömür boyu kalıcı olur hastalık.zaten şimdiki kurumsal psikiyatri denen sahte bilimi abd başkanı freuda kurdurtmuş diye biliyorum.ben ilacı bıraktığım halde kötü etkisini hala hissediyorum.ilacı alma kendi başına iyileşirsin geçmiş olsun.ayrıca çeşitli psikiyatristlerin veya hastaların veya konu hakkında bilgisi olanların yazılarını paylaşayım.

    psikiyatrik ilaç içmeyin kısacası.sonra zararını siz görürsünüz.şöyle birşey var.sanırsam psikiyatrik ilaçlar sıkıntı yarattığı gibi psikiyatrik ilaçların iyi geldiği algısını oluşturmak için sahte bir mutluluk duygusu yapıyor.ama psikiyatrik ilacın sıkıntı yarattığı bir gerçek.

    Psikiyatra Gidip İlaç Alan Bu Kitabı OkusunEleştirel psikiyatr Moncrieff, psikiyatrik ilaçların, giderek yaygınlaşan antidepresanların yararını sorguladığı "İlaçla Tedavi Efsanesi"nde, uzun süreli psikiyatrik ilaç tedavisinin zararlarıyla ilgili bizi uyarıyor.İstanbul - BİA Haber Merkezi 13 Mart 2010, Cumartesi Britanyalı psikiyatr, Eleştirel Psikiyatri Ağı'nın eşbaşkanı Joanna Moncrieff, bizi giderek yaygınlaşan psikiyatrik ilaçlarla ilgili uyarıyor: Bu ilaçların gerçekten yararlı olduğu konusunda yeterli kanıt bulunmadığını, tersine ilaç şirketleri ve psikiyatrların ortaklaşa bir efsane yarattığını ortaya koyuyor. Metis yayınlarından çıkan "İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir Bakış" kitabında Moncrieff, birçok psikiyatrik ilacın, plasebo, yani kişinin ilaç olduğu düşündüğü "kandırmaca ilaç"lardan daha yararlı olmadığını gösteriyor. Sıradan sıkıntılardan en ciddi travmalara kadar her yerde antidpresan Psikiyatrik ilaçların kişinin sorunlarıyla yüzleşmesini engelleyip onu uyuşturarak belirtilerini durdurduğuna dikkat çeken Moncrieff şunları söylüyor: "Satış kampanyaları özellikle Batı ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğunu günlük yaşamın sıradan sıkıntıları için bile antidepresan almaya ikna etmiş durumda. Ayrılıklardan iş hayatındaki zorluklara, cinsel tacizden en travmatik deneyimlere kadar her şey beyin kimyası sorunlarına dönüştürülmüştür. "Kendi hayat hikayeleri ve kişisel özellikleriyle tek tek bireyler, basit biyokimyasal mekanizmalara indirgenmiş ve bu sayede insan deneyiminin ve ıstırabının gerçekliği inkar edilmiştir." Moncrieff, sorunlarımızı ilaçla çözebileceğimiz mesajının çocuklara kadar uzandığına da dikkat çekiyor ve çocukların giderek "pazarın" daha büyük bir kısmını oluşturduğunu söylüyor. Ancak bu efsanenin yaratıcısı yalnızca ilaç şirketleri değil, Moncrieff'e göre. Moncrieff şirketlerin ilaçları tarihsel olarak nasıl pazarladıklarını ortaya koymasını yanı sıra, tıp ve hekimlik alanında daha fazla alan, "uygun yer" isteyen psikiyatri kurumunun da sorumluluğunu ifşa ediyor. İlaç merkezli, dürüst yaklaşım Moncrieff, bu "hasta merkezli" yaklaşım yerine ilaç merkezli yaklaşımı öneriyor. "Bu yaklaşım psikiyatrik ilaçların mütevazı ve geçici faydalarını nesnel olarak değerlendirir ve zararlı etkilerini açıkça ortaya koyar. Sözde bilimsel yanıltmacalara başvurmadan, ilaçların iyi gelip gelmediği kararını kendilerine bırakır. Tıbbi terimlerle maskelenen gerçeği, psikiyatrik ilaçların mucizevi şifalar değil, normal beyin faaliyetlerini bozan psikoaktif maddeler olduğunu kabul eder. Ve nihayet zorla verilen ilaçların bir tür kimyasal tahakküm olduğunu göstererek psikiyatrik rahatsızlıklara daha dürüst ve insancıl bir müdahaleyi teşvik eder." Moncrieff bir röportajında bu efsaneyle ilgili şunları dile getiriyor: "Bu ilaçlarla insanları uyuşturuyoruz. Bu belirtileri baskılayabilir, ama ters etkileri de oluşur. İlaçlıyken yavaşlarsınız, duygusal duyarlılığınız düşer. Psikiyatrlar bu konuda daha dürüst olmalı; ama toplum ve politikacılar da dürüst olmalı. İnsanları tedavi ediyormuş, iyileştiriyormuş gibi davranıyoruz, çünkü bu insanları denetim altında tutmakla ilgili bizi rahat ettiriyor. Bazen gerçekten ruh sağlığı söz konusu olduğunda insanları denetim altında tutmaya ihtiyaç vardır, ama en azından ne yaptığımızla ilgili dürüst olmalıyız. İlaç şirketleri bizim dürüst olmayışımız üzerinden para kazanıyor." (TK) İlaçla Tedavi Efsanesi - Psikiyatrik İlaç Kullanımına Eleştirel Bir BakışJoanna MoncrieffÇev: Tevfik AlıcıMetis Yayınları, Şubat 2010, 340sf.

    http://www.bianet.org/b...c-alan-bu-kitabi-okusun

    Psikiyatrik İlaçlar İyileşmeyi Engelliyor

    Robert Whitaker

    Çeviren: Üstün Öngel

    Sekiz dalda Oskar'a aday olan “Akıl Oyunları” (A Beautiful Mind) adlı film, her yüz Amerikan vatandaşından birini derinden etkileyen "şizofreniden", insanların kurtulabileceğine ve kurtulduğuna haklı olarak dikkat çekti. Ne yazık ki, film, John Nash'in "iyileşme" süreci hakkında gerçekle alakası olmayan bir bilgiyi karşımıza çıkarıyor –Nash'in "ilaç tedavisiyle" "şizofreniyi" yendiğini uyduruyor– ve hepimizin dikkatle üzerinde durması gereken şu soruyu karşımıza çıkarıyor: "Şizofreniyi" iyileştirmede kullandığımız ilaçlar uzun vadede "şizofreniden" kurtulmamızı mı sağlıyor yoksa bu ilaçlar "iyileşmeyi" engelliyor mu?

    Filmde Nash, Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmasında “yeni tür ilaçları” aldığından bahseder. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu (NIHM, National Institute of Mental Health), filmin yönetmeni Ron Howard’ı, Nash’in iyileşmesinde ilacın "hayati katkısını" göstermesinden dolayı över. Sylvia Nasar tarafından kaleme alınan Nash’in biyografisinde, ki filmin senaryosu bu biyografiye dayanıyor (ama ciddi değişikliklere uğratılarak), bu dahi matematikçinin 1970'de anti-psikotik ilaçları almayı kestiği ve yirmi yılda yavaş yavaş "iyileştiği" vurgusu yapılmaktadır. Nash’in Matematik bilimi dünyasına geri dönmesini sağlayan bu uzun hassas dönemde "ilaç almayı reddetmesinin şans olduğunu" belirten Nasar, ilaçların sağlığa zararlı etkilerinin "bu dönüşü imkansız kılabileceği" sonucuna varır.

    Nash’in durumu tipiktir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "şizofreni hastalığından" uzun dönemde kurtulma oranlarının, ABD ve diğer “gelişmiş” ülkelerde, "hastaların" çok azının anti-psikotik ilaçlar kullandığı Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelere kıyasla çok daha kötü olduğunu bulmuştur. Amerikalılar defalarca doğrulanan bu gerçekten habersizdir. “Gelişmemiş” ülkelerde, "hastalığın" teşhisinden sonraki beş yıl içinde, "hastaların" üçte ikisine yakını oldukça toparlanmaktadır. "Hastaların" %40'ı ise tamamen iyileşmektedir. Oysa ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde, "hastaların" çoğu kronik "hasta" olarak hayatlarını sürdürmektedir. “Gelişmiş” ve “gelişmemiş” ülkeler arasında tespit edilen farklılıklar o kadar yüksektir ki, Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş bir ülkede yaşıyor olma durumunun, bir "hastanın" tamamen iyileşmesini engelleyici bir gösterge olduğu sonucuna varmıştır.

    İlaç Efsanesi

    Dahası var. Bayan Psikolog Courtenay Harding, Vermont Eyalet Hastanesi'nden 1950'lerin sonunda taburcu edilen kronik "şizofreni hastalarının" üçte birinin tamamen "iyileştiğini" 1987’de bildirmiştir. "Tamamen iyileşen" bu gruptaki insanların paylaştıkları ortak nokta şudur: Hepsi de anti-psikotik ilaç kullanmaktan vazgeçmiştir. Bayan Harding, "şizofren hastaların" hayatları boyunca ilaç almaları gerektiğinin bir “safsata” olduğu sonucuna varmıştır.

    Harvard Tıp Fakültesi araştırmacıları 1994 yılında, ABD'li "şizofreni hastalarının" durumunun son yirmi yılda, eskiye nazaran daha da kötüleştiğini bulmuşlardır. Araştırmacılar, bugünkü hastaların durumunun, hastaların saatlerce banyo küvetine yatırılmasıyla tedavi edilmelerini amaçlayan yüz yıl önceki durumdan, daha iyi olmadığı sonucuna varmışlardır. 1998 yılında Pensilvanya Üniversitesi'nde araştırmacılar, kullanılagelen anti-psikotik ilaçların beynin bir bölgesinin büyümesine neden olduğu ve bu büyümenin durumu daha da kötüleştiren belirtilerle ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır.

    Çok boyutlu ve kapsamlı ilgi ve yardım başarı sağlıyor

    Bütün bu sonuçlar, birkaç Avrupalı doktoru, ilaç dışı alternatifleri araştırmaya itmiştir. Finlandiya’da doktorlar, yeni tanı konan "şizofreni hastalarına" çok boyutlu ve kapsamlı bir yardım programı uyguluyorlar: psiko-sosyal danışmanlık, sosyal destek hizmetleri ve anti-psikotik ilaçların titiz kullanımını kapsamaktadır. Bazı "hastalar" düşük dozda ilaçlar kullanarak, bazıları da ilaç kullanmadan ilerleme kaydetmektedirler. Aldıkları sonuçlar ise harika: "Hastaların" çoğunluğu, çok uzun süre psikotik belirtilerden arınmış bir şekilde ve işlerine tutunarak yaşamaktadırlar.

    John Nash’ın "iyileşmesi" etkileyici bir hikâyedir. Film, Nash'in iyileşmesinde anti-psikotik ilaçların olumlu etkisi olduğu uydurmasıyla bize haksızlık etmektedir.

    Hikâyesi hiç değilse, anti-psikotik ilaçların uzun dönemde etkili olup olmadığını, açık ve dürüst bir yaklaşımla yeniden değerlendirmemize ilham vermelidir. Böyle bir değerlendirme, psikolojik yardım anlayışımızda reform yapmamız için bir adım oluşturabilir. Her şey bir yana, WHO’nun çalışmalarından reformun hayati bir gereklilik olduğu anlaşılmıştır. Belki bu adımlardan sonra, bu ülkedeki (ABD) "şizofreni hastalarının" "iyileşme" oranlarının Hindistan ve Nijerya gibi yoksul ülkelerdeki hastaların "iyileşme" oranlarına yaklaşacağını ümit edebiliriz.



    USA Today Gazetesinin 4 Mart 2002 tarihli yayınında Sayfa 13A'da Robert Whitaker imzalı yazı.

    Robert Whitaker, “Amerika’da Delilik: Kötü Bilim, Kötü İlaç ve Akıl Hastasına Sürekli Kötü Muamele” kitabının yazarıdır.



    Çevirenin notu:

    “A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) isimli Oscar’a sekiz ayrı dalda aday olan film beraberinde Amerikan medyasında geniş yankı bulan umulmadık bir konuda tartışma başlattı. Filmin konusu, 1994 yılında Oyun Teorisinde kullanılan “Nash Denklemleri” ile Ekonomi Bilimine yaptığı katkılardan dolayı Nobel Ekonomi ödülü alan deha matematikçi John Forbes Nash’ın dramatik hayatı. John F. Nash’ın hayatının otuz yıla yakın bölümünü şizofreni tanısıyla geçirmiş olması filmin senaryosunu etkilemiş, hatta gerçeklikten uzak bir şekilde etkilemiş. Filmin bir sahnesinde Nobel ödülünü almadan hemen önce yaptığı konuşmada “yeni tür ilaçların” hastalığını iyileştirdiğini belirtmesinin kendi biyografisi ile tamamen ters düşmesi Amerikan medyasında tartışmaları başlattı. Yukarıdaki yazı bu tartışmanın bir yansımasıdır.
    http://www.ustunongel.c...dex.php?ll=detay&src=71

    depresyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardan özellikle seçici serotonin geri alım engelleyicisi (ssri) grubundan ilaçların özellikle birkaçı, homisid (başkasını öldürme), suisid (kendini öldürme) hatta her iki davranışa birden yol açabilir. 2- psikiyatrik ilaçlar, beyinde kalıcı hasara, kansere neden oluyor. 3- psikiyatrik ilaçlar, beyin biyokimyasını etkileyerek, daha doğrudan deyişle değiştirerek psikiyatrik bozuklukları tedavi ediyor. mesela yukarıda anılan ssri ilaçlar, beyindeki serotonin adlı biyoamin'in akışını hızlandırıcı etkiye sahiptir. başka ilaçlar da dikkate alınırsa, psikiyatrik ilaçlar, dopamin, noradrenalin üzerinden beyinde biyokimyasal değişmelere yol açarak sonuca ulaşıyor. halbuki söz konusu ruhsal bozuklukların, beyindeki biyokimyasal değişmeler sonucu ortaya çıktığı konusunda kesin kanıt yok. 4- psikiyatrik ilaçlar, alışkanlık yapan ve tabii uyuşturucu olan alkol, hatta esrar gibi etki ediyor. psikiyatrik yakınmaları olan kişiler, bugünün legal ilaçlarını kullandıklarında iyileşme belirtileri gösterseler bile, ilacı bıraktıklarında, belirtiler geri geliyor. başka ifadeyle, bu ilaçların etkisi geçici, sadece kullanıldığı sürede ve anılan uyuşturuculardan çok farklı değil.

    kaynak: katılımcı sözlüklerden biriydi ekşi sözlük olması lazım.

    psikiyatrik ilaçlarla ilgili yazı dizisi:http://ekonomi.milliyet.../psiki...54/default.htm

    özetle amerikan psikiyatrisi kontrol mekanizmasıdır ilaçları zararlıdır.ben psikiyatri hastanesinde nasıl kötü davrandıklarını bilmiyor muyum?biliyorum.




    Yok öyle ileri derecede ilaç içme durumum yok prozacta zaten reçetesiz satılan bir ilaç fazla bir zararı olduğunu düşünmüyorum ama içtikten sonra pişman oldum keşke icmeseydim dedim. Tek kapsülün zararı olmaz umarım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sea Sparrow kullanıcısına yanıt
    yan etki değil psikiyatrik ilaçlar zarar vermek için vardır.bunu bu işin uzmanları söylüyor.psikiyatrik ilacı savunanalar psikitatrik ilacın yararlı olduğuna dair tek bir kanıt getiremezler.ama işin uzmanları zararlı olduğunu söylüyor.ilacın içilebilmesi için verdiği hem mutsuz bir duygu vardır.ama genel olarak olumsuzdur rahatsız eder.psikiyatik ilaç sakinleştirir uyuşturur.ama psikiyatrik ilacın psikiyatrik rahatsızlıkları daha kötü yapmak dahil olmak üzere bir sürü zararı vardır.mesela beyinde timör cinsel bozukluk şişmanlama kasların erimesi
    mide rahatsızlıkları falan yapar.bunun yanında ben okuduğumu anlamadığımı ve zekamın düştüğünü gözlemledim.aynı etkiyi bu forumda bir başka arkadaşta yaşamış zeka düşmesini.yani psikiyatrik ilacın amacı zarar vermektir yan etkisi değil yan yararı olabilir.





  • blackjack41 kullanıcısına yanıt
    zararı çoktur psikiyatrik ilaçların psikiyatrik ilaç değil mi hepsi aynı terane.belki biraz zararı olabilir.birde baktın ufakta olsa kalıcı bir zarar vermiş.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi naberabi -- 9 Temmuz 2015; 23:41:57 >
  • Ya arkadaşlar ne yaşadınız cidden merak ediyorum.
    O kadar ders çalıştım, sayısalda iyi bir sonuç yapamadım hukuk'a gideceğim ben bile ilaç kullanmayı düşünmüyorum.
  • Bunu en iyi eczacı adam bilir ama bir tane almakla sadece beynine ufak bir uyarı gönderirsin gibi. Antidepresan ilaçların kabul edilebilirliği şüpheli eğer intihar eğilimi ağır depresyon gibi teşhisler konmadıysa sana antidepresan veren doktara git hesap sor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: naberabi

    zararı çoktur psikiyatrik ilaçların psikiyatrik ilaç değil mi hepsi aynı terane.belki biraz zararı olabilir.birde baktın ufakta olsa kalıcı bir zarar vermiş.

    Bitaneden birşey olmaz ya

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bir sey olmaz rahat ol

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.