Bisiklet parkurunda bisiklet sürdüğü için kürt aileden dayak yiyen türk

Konum istanbul arnavutköy.

x (formerly twitter)

Asayiş Berkemal (@asayisberkemal0) on X

https://x.com/asayisberkemal0/status/1812948902888546446?s=46&t=8jRxE4lbhhvNKPvlnyD8Ng

Arkadaşlar bu ülkede iki tür tartışma var, biri olay yaşandıktan sonra insan gibi diğeri hayvan gibi.

Şimdi kaba kuvvetten anlayan türe anca şarjör boşaltıp meramını anlatmak lazım.

Kürt, Laz bilmem ne.. bu iş cahillikten bile öte, öğrenilmiş ve tecrübeyle oturmuş bir durum.

Orada her türlü kadın ve erkek üstüne saldıran spesimenlere mermiyi boşaltınca herkes birden beyin

sıvısının ani reaksiyonuyla çok barışsever bir atmosfere giriyor.

Ne yazık ki benim 40 yıllık tespitim bu yönde. Ya daha güçlü olup kan dökeceksiniz ya da teslim bayrağını çekeceksiniz.

DH yönetimi ırkçı başlıklara izin mi veriyor?

Sirkiye cumhuriyetinde sıradan bir gün.

Çocuk 'Burası bisiklet parkuru.Ben olmam gereken yerde kayıyorum.Sizin burada olmamanız gerek' diyor karşısında ki 'Burada çoluk çocuk var sen napıyon' diyor.Asıl sen ve ailen o bisiklet parkurunun içinde ne işin var?Çocuk bir de adama düzgün şekilde parkurun işlevini anlatıyor adam hala daha aynı şeyi söylüyor ve üstüne çocuğun üstüne yürüyor.Resmen dağdan gelip bağdakini kovma mevzusu..

Osmanlı döneminde bunlar şehirlere giremezdi.Özellikle İstanbul'a girebilmek için ve yaşayabilmek için izne ihtiyacın vardı.Cumhuriyet sayesiyle şehirlere giriyorlar ama kendileriyle beraber köy hayatınıda şehirlere taşıyorlar...Şehirlerimiz bu gidişle şehir olmaktan çıkıp 'büyük köy' haline dönecek.Osmanlı o kadar örnek aldıklarını söyleyenler bir zahmet Osmanlıdaki bu düzeni getirseler iyi olur..Şehirlere özellikle büyük şehirlere önüne gelenin gelmesi engellenmeli..

Bisiklet yolu yapılır bisiklet yolunda yürüyüş yaparlar rahat rahat bisiklet süremezsin,parka gidersin koşmak için ailecek koşu yolunu doldurarak aheste aheste yürürler yol bile vermezler hatta koşana tip tip bakarlar...Bunlar nasıl insanlar gerçekten anlamıyorum...

Bir de genelde profilleride böyle oluyor...Hiç şaşmıyor...

1980'den beri tamamen boşverilmiş şehirciliğin sonuçlarından biri daha.

minibüs mafyası da şehir plansızlığı,

'iklim değişikliği' de

konut fiyatları da

ulaşım sorunu da

eğitim kalitesizliği de

üretim düşüklüğü de

sokak köpekleri de...

Hepsi, teker teker şehir plasızlığının dolaylı sonuçları. Parklar yeterli olsa bu acaip insanların çocukları beton üzerinde oynayacak kadar da acaip değillerdir herhalde. Aileleri öyle olsa bile çocuklar o kadar acaip değildir.

Ne demek istediğimi anlamak için biraz dünya şehirlerine bakalım.

Kamusal yeşil alanların şehir alanına oranları *

Moskova %54

Singapur %47 (yapay 'cazibe merkezi')

Sidney %46

Viyana %45

Şenzen %45

Taipei %3.6

Şangay %2.8

Bombay %2.5 (Mumbai - 'Hindistan videosu' çekilen berbat şehir)

İstanbul %2.2

Dubai %2 (çölün ortası)

İstanbul'lu Marmara'nın içinde çölde yaşıyor, Avrupa'da bir konsantrasyon kampında tutuklu, haberi yok.

* https://www.treehugger.com/global-cities-most-and-least-public-green-space-4868715

Hocam mlsf şöyle bir gerçek var diye biliyorum. Yanlışsam düzeltin.

Şehir planlaması ülkelerde ancak köyden kente göç akını durduktan sonra uygulanabilir. Türkiyede bütün şehirler yıllarca kapasitesinin çok üstünde insan kabul ettiler. 1950lersen başlayıp 2010larsa Türkiyede son bulan bir köyden kente akın oldu. Yüksek insan sayısı, yüksek acil konut talebi şehir planlamasını bloke ederek adeta barajı yıkan bir sel gibi plansız yapılaşmaya her tarafa yaydı ve bu biraz bu sürecin etkisi idi.

Örneğin Fransa'da Paris'in şu anki düzenli şehir yapılanması 3. Napoleon tarafından 1870lerse Paris'in ciddi bir bölümünün yıkılması ile ancak elde edildi. ( Fransa'da nufus artış hızı 1914lerde 0a yaklasmıştı) ( Hatta bu nedenle Alman Genel kurmayı, Verdun'da iki tarafı bir insan kıyma makinesini sokup demografik kriz içinde olan Fransa'yı tam tersi durumda olan Almanya karsısında pes ettirmeyi düşünen bir strateji kurmuştu)

Fakat bizim bahtsızlığım şu ki daha şehre hucum eden köylü akımı 2010larsa bitmişken. Şu an kentler bu köylüleri öğütmekle ve şehirlerde sizinde bahsettiğiniz facia planlama sorunları ile ilgilenirken de ava bir Ortadoğu göçü ile adeta en başa geri döndük. Bu göç durdurulmasını sürece herhangi bir planlama boşuna bir çaba olacaktır.

Cahilliğin ırkı da olmaz okuyanı da olmaz okumayanı da olmaz cahillik bireyin kendisindendir.

Benim kime oy verdiğimi nereden biliyorsunda çıkarım yapıyorsun